• Sonuç bulunamadı

2. KAFKASYA BÖLGESĠ VE HALKLARINA GENEL BĠR BAKIġ

2.2. Kafkasya Ġsmi ve Kafkasya Tarihi

Konunun daha iyi anlaĢılması açısından Kafkasya halkları hakkında bilgi vermeye geçmeden önce Kafkas, Kafkasya, Güney Kafkasya ve Kuzey Kafkasya isimlerini kavramsal bağlamda ele almanın yerinde olacağı kanaatindeyiz. Nitekim bölgenin Ģartları ve dönemin dili 142 tam olarak anlaĢılmadan doğru sonuca varılamayacağı bilinen bir gerçektir.143

Kafkasya‟nın etimolojik anlamının yanı sıra Rusların bölgeye nüfuzundan sonra Kafkas/Kavkasos/Kavkasus Coğrafya adını144

hangi emeller doğrultusunda kullandıkları hakkında da bilgi vermenin faydalı olacağı kanaatindeyiz.145 Nitekim Rusların bu bağlamda yayılmacı ve RuslaĢtırma

139 Larson E. John, “Bir Ġslâm Merkezi Olarak Tiflis”, ĠSTEM Dergisi, çev., Nebi GümüĢ, Yıl 2003, Cilt I, Sayı 2, ss. 205-206.

140 Baddeley, a.g.e., ss. 22-23; Saydam, a.g.e., ss. 16-19.

141 Marko Polo, Marko Polo Seyahatnamesi I, 1. Baskı, haz., Filiz Dokuman, Tercüman 1001 Temel Eser; 87, s. 23.

142 Konuyla ilgili olarak Fazlıoğlu, “Her dönem kendi sözlüğüyle okundukta anlaĢılır.” diyerek dönemin sözlüğünü, kullanılan terkipleri bilmenin ne kadar ehemmiyetli olduğunu vurgulamaktadır. Daha geniĢ bilgi için bkz: Ġhsan Fazlıoğlu, Fuzuli Ne Demek Ġstedi?, 2. Baskı, Papersense Yayınları, Ġstanbul 2015, ss. 22-23.

143 Bu mânada tarihin her dönemi kendi sözlüğüyle okunmalıdır. Zira kaçınılmaz bir hatayla karĢı karĢıya kalırız. Meselâ: Yavuz Sultan Selim döneminde “terakkî” mefhumu “yeniçeri ulufesine yapılan zam” anlamına gelirken bugün bu kavram daha çok “tereddî/tedennî”nin zıddı olarak kullanılmakta ve “çıkmak, ileri gitmek, ilimde yükselmek” anlamına gelmektedir. Bkz: Mustafa Armağan, Yavuz Sultan Selim Han: Davasına AdanmıĢ Bir Ruh, 1. Baskı, TimaĢ Yayınları, Ġstanbul 2015, s. 57; Ġlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, 3. Baskı, Kubbealtı Yayınları, Ġstanbul 2008, III, 3161; Azerbaycan Dilinin Ġzahlı Lüğeti, 1. Baskı, ġerq-Qerb NeĢriyat, Bakü 2006, IV, 321.

144 Hatta Çar Petro zamanında bunun için “Ġmparatorluk Ġlimler Akademisi” kurulmuĢtur. Bkz: Kırzıoğlu, a.g.e., 1993, s. XV.

(Obrusenie)146 politikası, sonraki dönemlerde de represiya,147 sürgün, kırım ve kıyımlarla devam ettiği görülmektedir.

Cumhuriyet tarihinde bölgeyle ilgili bilimsel araĢtırma yapanlardan biri de Fahrettin Kırzıoğlu‟dur. Nitekim Kırzıoğlu‟na göre 1856‟ya kadar Ġslâm Müellifleri gibi Türklerde de Kafkas, Kafkasya ismine rastlanmamaktadır.148

Zira ilk dönem Ġslâm Tarihi kaynaklarına baktığımız zaman Ġslâmî eserlerde bölgenin ismi “Kabh/Kabk” olarak geçmektedir.149

ġeddâdî Emîrlerinden Gence Emîri ġapûr b. el-Fazl‟ın (1020-1067) sarayında yıllarca kalan Keykâvus‟un (ö. 475/1082?), 1082‟de yazdığı Kâbusname adlı eserinde ise dağlık yer/bölge mânasında “Kûhistân” Ģeklinde geçtiği görülmektedir.150 Ayrıca X. yüzyılda DeĢt-i Kıpçak, Oğuz ve Bulgar ülkelerini ziyaret eden Ġbn Fadlân‟ın Seyahatnâmesinde151

ve XIV. yüzyıl Ġslâm Âlemiyle beraber Türk dünyasından da levhâlar sunan Ġbn Battûta Seyahatnâmesinde de “Kafkas” ismine rastlanmamaktadır. 152 Ancak XIII. yüzyılın keĢiĢ seyyâhlarından Carpini153 ve Rubruk‟un (Rubrouck) 154 seyahatnâmelerinde yalnız bir yerde

“Kafkaslar” ifadesi geçmektedir.155

146 XV. yüzyıldan bu yana Rusların, Kafkasya ve Orta Asya (Türkistan) Türk nüfuzu üzerinde uyguladıkları RuslaĢtırma politikaları için bkz: Rasim Bayraktar, “Sovyetlerin Milliyetler Politikası ve Ahıskalı Türkler”, Dokuz Eylül Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt I, Sayı 35, Ġzmir 2012, ss. 223-248.

147

Önleme, takip etmek, toplu cezalandırma, baskı, zor kullanma anlamına gelen Represiya, günahı olmadan, suçsuz insanların yalandan itham edilerek sürülmeleri, tutuklanmaları ve ölüme mahkûm edilmeleridir. Bkz: Azerbaycan Dilinin Ġzahlı Lüğeti…, III, 643.

148 M. Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas-Elleri‟ni Fethi (1451-1590), 1. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1993, s. XV.

149

Ġbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve‟l-Memâlik, 1. Baskı, Leiden 1889, s. 123; Mes„ûdî‟de Kafkas dağı “Kabh Dağı” olarak geçmektedir. Ayrıca “Kafkasya Bölgesi ve Türk Kavimleri” için bkz: Mes„ûdî, a.g.e., ss. 65-109.

150 Mercimek Ahmet Keykâvus, Kâbusname I, 1. Baskı, çev., Mercimek Ahmed Ġlyasoğlu, haz., Atilla Özkırımlı, Tercüman 1001 Temel Eser; 36, Ġstanbul t.y., s. 130.

151 Ġbn Fazlan, Onuncu Asırda Türkistan‟da Bir Ġslâm Seyyahı: Ġbn Fazlan

Seyahatnâmesi, 1. Baskı, haz., Ramazan ġeĢen, Bedir Yayınevi, Ġstanbul 1975, ss. 9-80;

Aliyev Salih Muhammedoğlu, “Ġbn Fadlân”, DĠA, Ġstanbul 1999, XIX, 477. 152

Ġbn Battûta, Ġbn Battûta Seyahatnamesi, 1. Baskı, Haz., Mümin Çevik, Bilge Kültür Sanat Yayınları, Ġstanbul 2015.

153 Plano Carpini‟nin Moğolistan Seyahatnâmesi 1245-1247, 1. Baskı, çev., Ergin Ayan, Gece Kitaplığı, Ankara 2014, s. 110.

154

Rubruk ve Seyahatnâmesi hakkında geniĢ bilgi için bkz: Wilhelm Von Rubruk, Moğolların

Büyük Hanına Seyahat 1253-1255, 1. Baskı, çev., Ergin Ayan, AyıĢığı Kitapları, Ġstanbul

2001, ss. 11-25. 155 Rubruk, a.g.e., s. 69.

Bütün bunlarla beraber Kafkas kavramı Türk literatüründe ilk defa 1856‟da Paris Konferansı‟nda Ġngiltere elçisi Canning için, Ahmet Cevdet PaĢa tarafından hazırlanan “Dağıstan, Gürcistan, Çerkezistan, Kabartay Ülkelerine Ait Bir Lâyiha”da “Memâlik-i Kafkasya”, “Kûh-i Kafkas” ve “Cebel-i

Kafkas” Ģekliyle kullanılmıĢtır.156

Bu bağlamda târihî seyir içerisinde birçok halkların gelip geçtiği, mesken kurduğu Kafkasya‟ya,157

bu isim ilk defa ne zaman ve kimler tarafından verildiğine dair her ne kadar bazı görüĢler ileri sürülmüĢ olsa da, kesin olarak bilinmemektedir.158

Yukarıda da ifade edildiği üzere ortaçağ Ġslâm müellifleri tarafından

“Kabh/Kabk”159

olarak kullanılan ve XIX. yüzyılın ortalarına kadar Türk müellifleri tarafından dahi kullanılmayan Kavkasos Dağı deyimine ilk kez M. Ö. 490‟da eski Yunan müelliflerinden Aiskhylos‟un yazdığı Zincire VurulmuĢ

Zevk ve Eğlence isimi bir romanda rastlanmaktadır.160

Dolayısıyla Ruslar,

“kendilerinin ayrılmaz bir parçası olarak”161

gördükleri bölgeyi hâkimiyetleri altına aldıkları zaman, bu ismi yeniden canlandırmıĢlar ve kendi emelleri doğrultusunda kullanma gayreti içerisinde olmuĢlardır.

Kırzıoğlu‟na göre Ruslar, Kafkas Ellerini “Kafkasus/Kafkasya” adıyla tek coğrafya olarak göstermekle “eski DeĢt-i-Kıpçak, Dağıstan, Komuk veya Kumuk Eli, Çeçenistan, Çerkez Eli, Aphaz Eli, Gürcistan, ġirvan, Aran/Karabağ ve Mugan gibi milli-yerli ve tarihi coğrafi etnik bölge adlarını

unutturmak” maksadını gütmüĢlerdir.162 Zira bu politikanın bir neticesi olarak

gerek Çarlık Rusya‟da gerekse de Sovyetler (SSCB) Birliği‟nde Türkistan

156

Ahmed Cevdet PaĢa, Tezâkir 1-12, 1. Baskı, yay., Cavid Baysun, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1953, ss. 90-101.

157 Herodotos, a.g.e., s. 109.

158 Kafkas isminin menĢei için bkz: Mahmut Bi, Kafkas Tarihi I, 1. Baskı, Selenge Yayınları, Ġstanbul 2007, ss. 11-17.

159 Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayımlanan “Ġslâm Ansiklopedisi”nin ilgili maddesinde “Kabk” olarak geçmektedir. Bkz: C. V. Arendonk, “Kabk”, ĠA, 2. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Ġstanbul 1967, VI, 30-31.

160

Kırzıoğlu, a.g.e., 1993, s. XV; Müfit Sadık Bilge, Osmanlı Çağı‟nda Kafkasya 1454-1829

(Tarih-Toplum-Ekonomi), 1. Baskı, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul 2015, s. 1.

161 Rus Gözüyle Kafkasya…, s. 11.

162 Kırzıoğlu, “sırf bu emele hizmet etmemek için” bölgeyle ilgili doktora tezinin ismini “Kafkas-Elleri” olarak verdiğini belirtmektedir. Bkz: Kırzıoğlu, a.g.e., 1993, ss. XV-XVI. Ayrıca Kafkasya ismi Kamusü‟l-A‟lâm‟da hem “Kafkas” hem de “Kafkasya” baĢlığıyla iki ayrı madde halinde verilmiĢtir. Bkz: ġemseddin Sâmi, Kamusü‟l-A‟lâm, 1. Baskı, Mihran Matbaası, Ġstanbul 1314/1896, V, 3544-3549.

üzerinde oynanan oyunlar ve sonrasında “böl, parçala, yut” 163

politikası gereğince parçalayarak, terkibinde olan baĢta Türk halklarının dili olmak üzere din, örf ve kültürlerinin yok edilmeye çalıĢılması bu görüĢü desteklemektedir. 164 Hatta Sovyetlerin Türk soylu Ahıskalılara millî kimliklerini unutturma adına uygulamaya koydukları “Mesket” kavramı da bu bağlamda değerlendirilebilir.165

Nitekim Sovyetler Birliğinde Müslüman Türk soylu halklar arasında sadece Ahıskalı Türklerin pasaportlarının milliyet hanesine “Türk” ibaresi yazılmıĢtır.166 Diğerleri ise Türkmen, Azeri, Özbek, Kazak, Kırgız adı altında farklı bir etnik köken gibi gösterilerek yok edilmeye çalıĢılmıĢtır.167

Bölgeyi ikiye bölen Kafkas Dağlarından hareketle coğrafyacılar Kafkasya‟yı Güney ve Kuzey olmakla ikiye bölmektedirler. Dolayısıyla dağların kuzeyinde kalan kısma Kuzey Kafkasya, güneyinde kalan kısma ise “Güney Kafkasya” denilmektedir. Bu mânada Kuzey Kafkasya denildiğinde, bugün Rusya Federasyonu sınırları içinde yer alan güya her biri özerk Cumhuriyetler olan Adige, Karaçay-Çerkez, Kabardin-Balkar, Kuzey Osetya, Çeçenistan, ĠnguĢetya ve Dağıstan cumhuriyetleri akla gelmektedir. Yine bu tarife göre, Güney Kafkasya ise Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan

163 Türkistan 1924‟te Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Tacikistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetlerine bölünmüĢ ve Türkistan ismi yasaklanmıĢtır. Daha geniĢ bilgi için bkz: Ġsmail ÇalıĢkan, “20. Asırda Asya‟da Din Politikaları: Çarlık Rusya ve Sovyetler Birliği Hâkimiyetinde Belirleyenler ve Belirlenenler”, Bölgesel ve Küresel Politikalarda Orta Asya, 1. Baskı, Ed., SavaĢ Kafkasyalı ve diğerleri, Ahmet Yesevi Üniversitesi, Ankara-Türkistan 2012, s. 97.

164 SSCB‟nin baskıcı bir politika güderek “Sovyet Halkı” yaratma hülyasının olduğu bilinen bir husustur. Bu mânada Ruslar özellikle Türk dilli halkları RuslaĢtırmayı göz önünde tutan bir kültür politikası yürütmüĢtür. Bu politikanın neticesi olarak da Türklerin asırlar boyu kullandıkları ve her Türk boyu için müĢterek olan “Ġslâm Harfleri” ortadan kaldırılarak 1926 sonrasında Latin, (Türkiye‟de “Dil Devrimi” olunca) 1940‟lardan sonra ise Kiril harfi esasında ve her Türk boyu için farklı olmak üzere yeni bir alfabe icat edilmiĢtir. Ayrıca daha geniĢ bilgi için bkz: ÇalıĢkan, a.g.m., ss. 89-90; Azerbaycan Tarihi, 11. Sınıf, 1. Baskı, ÇaĢıoğlu Yayınları, Bakü 2009, ss. 163-164.

165

Ruslar bu politikalarında kısmen baĢarılı olmuĢlardır. Zira 1990‟lara gelindiğinde Ahıskalı Türklerin, Dünya basını, hatta Türkiye basını tarafından kim oldukları bilinmeyen “Misket veya Mesket Türkleri” olarak haberlere yansıdığı görülmektedir.

166 Mehmet Halil Leylak, Orta Asya ve Kafkaslar‟da Türklerin Demografik Yapısı (XX.

yüzyıl), 1. Baskı, Poyraz Ofset, Ankara 2000, ss. 129, 149; Yunus Zeyrek, Ahıska Bölgesi ve

Ahıska Türkleri, 1. Baskı, Pozitif Matbaacılık, Ankara 2001, ss. 68-71; AyĢegül Aydıngün- Ġsmail Aydıngün, Ahıska Türkleri; Ulusötesi Bir Topluluk-Ulusötesi Aileler, 1. Baskı, Ġnceleme AraĢtırma Dizisi, Ankara 2014, s. 1; Bayraktar, a.g.m., ss. 223-248.

Cumhuriyetleri ile Abhazya, Acara, Dağlık Karabağ, Nahçivan Özerk Cumhuriyetleri ve Güney Osetya bölgesinden oluĢmaktadır.168

ġunu da ifade edelim ki, yakınlık itibariyle Kuzey Kafkasya daha çok DeĢt-i Kıpçak‟a, Güney Kafkasya ise Anadolu‟ya yakınlık arzetmektedir.169

Bütün bunlarla birlikte Tavkul, bu taksimatı masa baĢında uydurulmuĢ olarak telakki etmektedir. Zira ona göre tek bir Kafkasya var; o da Kuzey Kafkasya‟dır. Dolayısıyla Küzey ve Güney Kafkasya tabirleri bilimsel değildir, tamamen uydurmadır. Nitekim bölgenin literatürdeki asıl adı, Rusların

“Zaqafqaziya”, 170

Ġngilizlerin “Transcaucasus”, Osmanlı ve Arapların “Mâverâ-yı Kafkas” dedikleri “Kafkas Ötesidir” ki, bunu da Güney Kafkasya diye telakkî etmek doğru değildir.171

Kanaatimizce de hem Kırzıoğlu‟nun hem de Tavkul‟un yaklaĢımı isabetlidir. Zira yukarıda da ifade ettiğimiz gibi bölgenin Kafkasya, Güney ve Kuzey Kafkasya olarak isimlendirilmesi Rusların istilasıyla tamamen siyasi bir hüviyete bürünmüĢtür.

Netice itibariyle kaynaklar dikkate alındığında Kafkasya, fizikî ve siyasî bir coğrafyanın adı değildir. Ġlgili bölümlerde de geniĢ bilgi verileceği üzere ortak bir kültür etrafında birleĢmiĢ pek çok halkın bir arada yaĢadığı tarihî, etnik ve sosyo-kültürel bir coğrafya parçasının genel adıdır.172