• Sonuç bulunamadı

2. KAFKASYA BÖLGESĠ VE HALKLARINA GENEL BĠR BAKIġ

2.1. Kafkasya‟nın Coğrafi Konumu

Genel itibariyle As126 veya Kas127 Halklarının YaĢadığı Yer128 anlamına gelen Kafkasya, doğuda Hazar Denizi, batıda Karadeniz ve Azak Denizi, kuzeyde Maniç ve Kuma nehirleri, güneyde ise Anadolu ve Ġran ile çevrilmiĢ dağlık bir bölgedir.129

Bu doğal sınırların merkezini teĢkil eden ve Hazar Denizi ile Karadeniz arasında boydan boya uzanan ve uzunluğu 1200 km.‟ye varan Kafkas Sıra Dağları, Kafkasya‟yı ikiye bölmektedir.130 Diğer taraftan bu dağlar aynı zamanda Anadolu-Ġran ve Arap ülkeleriyle DeĢt-i Kıpçak ve Saka/Ġskit memleketlerini birbirinden ayıran doğal bir duvar niteliğindedir.131

125 Her ne kadar bazı çevrelerce “Osmanlının Ahıska‟ya da iskân yaptığı” iddia edilse de, bu zamana kadar bunu ispatlayacak her hangi bir belge ortaya çıkmamıĢtır. Bu iddia sadece son dönemlerde yazılan eserlerde kaynak gösterilmeksizin geçmektedir. Onlardan bir tanesinde Ģu cümleler yer almaktadır: “1573 (doğrusu 1578‟dir) senesinde Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun Gürcistan‟ı fethetmesinden sonra Ġç Anadolu Bölgesinden; özellikle Konya‟dan, Tokat‟dan, Yozgat‟dan seçilen Türkler Ahıska ve civarına yerleĢtirildi.” Daha geniĢ bilgi için bkz: Zakir AvĢar-Zafer Tunçalp, Sürgünde 50. Yıl Ahıska Türkleri, 1. Baskı, TBMM Basımevi Müdürlüğü, Ankara 1995, s. 6. Ayrıca Ģunu da ifade edelim ki Osmanlı, Karadeniz (Samsun) ve Güney Doğu (Malatya) bölgelerine kısmen iskân politikası uygulamıĢtır ama Ahıska bölgesi için böyle bir uygulama söz konusu değildir. Bkz: Bahaeddin Yediyıldız, “1485-1576 Yılları Arasında Samsun ġehri”, Birinci Tarih Boyunca Karadeniz Kongresi (Samsun 13-17 Ekim 1986) Bildirileri, haz., Mehmet Sağlam ve diğerleri, Eser Matbaası, Samsun 1988, ss. 300-

302; Abdulkadir Gül, “Kelkit Kazasında Ġskân ve Demografik Yapı (1516-1642)”, Karadeniz

Ġncelemeleri Dergisi, Serander Yayınevi, Cilt 3, Sayı 6, Trabzon 2009, ss. 32-40.

126 Eski Yunanlıların bölgeye “As” dedikleri, bugünkü “As-ya kıtası” mefhumunun temelinin de buna dayandığı belirtilmektedir. Bkz: Mustafa Aydın, Üç Büyük Gücün ÇatıĢma Alanı

Kafkaslar, 1. Baskı, Gökkubbe Yayıncılık, Ġstanbul 2005, ss. 17-18.

127

Berkok “Kas” mefhumunu “unsurların bir birleriyle karıĢması ve kaynaĢması” anlamına gelen “Kaos (Chaos)” ile irtibatlandırmakta ve buradan hareketle “farklı milletlerin yaĢadığı bölge” anlamını vermektedir. Zira Berkok, “Kaos tabirinin jeolojik bir devreyi ifade eden mefhum olarak kabul edilmesi gerektiğini” vurgulamaktadır. Daha geniĢ bilgi için bkz: Berkok, a.g.e., ss. 42-45; 58-59; Bi, a.g.e., ss. 14-15. Bu mânada Ģunu da ifade edelim ki; Ruslar bugünkü Hazar Denizine “Kasbi Denizi” manasında “Kasbiyskiy More” derler. Öte yandan buradaki “bi” edatını Gürcüce çoğul olarak kabul edersek “Kasların Denizi” mânasına geldiği anlaĢılmaktadır. Ayrıca daha geniĢ bilgi için bkz: Berkok, a.g.e., s. 58.

128

Kas‟larla ilgili geniĢ bilgi için bkz: Kemal Barkan, “Kas Tarihinin Ana Hatları”, Belleten, Cilt XII, Sayı 48, Ekim 1948, ss. 724-757.

129 Mustafa Budak, “Rusya‟nın Kafkasya‟da Yayılma Siyaseti”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, XVIII, 489.

130

Sergey Anisimov, Çernomorskoye Poberejye Kavkaza (Kafkasya‟nın Karadeniz

Kıyısında), 1. Baskı, Voprosı Truda, Moskova 1926, s. 9; Saydam, a.g.e., s. 14.

131 Ramazan Özey, Tabiatı, İnsanı ve İktisadı İle Türk Dünyası, 1. Baskı, Öz Eğitim Yayınları, Ġstanbul 1996, ss. 42-43.

Esas itibariyle, dağlık bir bölge olan Kafkasya‟da, yerleĢim bölgeleri genellikle yüksek yaylalar ve derin vadilere yayılmıĢ bulunmaktadır. Yüksekliği fazla olan bu dağ silsilesi, bölgedeki insanların tarihlerini, kültürlerini ve karakterlerini diğer halklardan farklı kılmıĢtır. Askerî açıdan, büyük ölçüde savunma imkânı sağlayan dağlar; kültür, dil ve etnik bakımdan bölünmüĢ bir coğrafyanın doğmasına da sebep olmuĢtur.132

Herodotos Kafkasya için; “Kafkasları çok ve çeĢitli insan soyları

doldurur.” demektedir.133 Tarihçi el-Mes„ûdî (ö. 345/956); “birçok halkı ve

ülkeyi barındıran ve geniĢ bir alanı kapsayan Kafkas (Kabh) Dağında yetmiĢ iki milletin yaĢadığını, Kafkas dağı ve çevresinde ise ancak Allah‟ın

sayabileceği kadar çok halkın” varlığından haber vermektedir.134

Ġbn Havkal ise; “her köyün ayrı dili olmakla Kafkasya‟da yaĢayanların 300‟den fazla dil

konuĢtuklarını” söylemektedir.135

Bununla beraber Baddeley, kaynaklardan edindiği bilgileri “oradaki iĢler 150 tercüman vasıtasıyla sürdürülmekte ve 300

farklı dil konuĢulmaktadır” diye aktarmaktadır.136

Zira dillerin dağı veya farklı dillerin konuĢulduğu bölge mânasında Arap müverrihlerinin “Cebelü‟l-

Elsân”137

diye niteledikleri Kafkasya‟da, bugün yaklaĢık kırk kadar farklı dil ve lehçelerin konuĢulduğu tahmin edilmektedir. 138

Ayrıca XX. yüzyılın baĢlarında (1912) Ġslâm merkezlerinden Tiflis‟i ziyaret eden Larson da,

132 Saydam, a.g.e., ss. 14-15.

133 Herodotos, Tarih, 8. Baskı, çev., Müntekim Ökmen, ĠĢ Bankası Kültür Yayınları, Ġstanbul 2012, s. 109.

134

Mes„ûdî, Murûc ez-Zeheb: (Altın Bozkırlar), 1. Baskı, çev., Ahsen Batur, Selenge Yayınları, Ġstanbul 2004, 65-66.

135 Ġbn Havkal, Śûretü‟l-Arż, 1. Baskı, Ofset Leyden, Beyrut 1938, ss. 346-347; Ġbn Havkal,

10. Asırda Ġslâm Coğrafyası, 2. Baskı, çev., Ramazan ġeĢen, Yeditepe Yayınevi, Ġstanbul

2017, s. 306.

136 Daha geniĢ bilgi için bkz: John F. Baddeley, Rusların Kafkasya‟yı Ġstilası ve ġeyh ġamil, 1. Baskı, çev., Sedat Özden, Çevik Matbaacılık, Ġstanbul 1989, ss. 21-22.

137

Ayrıca Ahmed Cevdet PaĢa Dağıstan‟dan bahisle; “bu kıtanın her köĢesinde birbirine mugayir kavimler sakin olarak, her tarafında baĢka baĢka lisanlar söylendiğinden, Araplar burasını „Cebel-i Elsine (Lisanlar Dağı)‟ tesmiye etmiĢlerdir” demektedir. Bkz: Ahmed Cevdet PaĢa, Kırım ve Kafkasya Tarihçesi, 2. Baskı, Matbaa-yı Ebüzziya, Ġstanbul 1307, s. 51; ġerafeddin Erel, Dağıstan ve Dağıstanlılar, 1. Baskı, Ġstanbul Matbaası, Ġstanbul 1961, ss. 1-2; Rus Gözüyle Kafkasya ve Kafkasyalılar, 1. Baskı, çev., Hasan Aykan, haz., Hayri Ersoy, Nart Yayıncılık, Ġstanbul 1994, s. 21.

138 Ayrıca Kafkas dilleri için bkz: Peter B. Golden, Türk Halkları Tarihine GiriĢ, 5. Baskı, çev., Osman Karatay, Ötüken NeĢriyat, Ankara 2014, ss. 51-53.

yüzlerce milletin yaĢadığı Kafkasya‟yı insanlığın beĢiği olarak telakkî etmekte ve sadece Tiflis‟te altmıĢ kadar dilin konuĢulduğunu ifade etmektedir.139

Öte yandan Baddeley ve Saydam‟a göre, Kafkasya‟daki etnik ve kültürel çeĢitliliğin bir diğer sebebi de, ülkeleri iĢkâl edilen mültecilerin sığınak yeri olmasıdır. Nitekim istilacılara karĢı hayatlarını kurtarmak isteyenler kendilerini dağların koruyucu kanatlarına teslim etmiĢlerdir.140 Zira Venedikli seyyah Marco Polo (ö. 1324), Moğol zulmünden kaçmıĢ birçok doğulu mültecilerin Kafkasya‟ya yerleĢtiğinden haber vermektedir.141