• Sonuç bulunamadı

3. VEDA HUTBESİ TABİRİNİN ORTAYA ÇIKIŞI VE KULLANIMI

1.1.4. Teşrik Günlerinin Ortasında (12 Zilhicce) Yapılan Hutbe

1.1.4.4. Ebû Nadrȃ Rivȃyeti

Teşrik günlerinin ortasında ȋrȃd edilen hutbe ile ilgili olarak, Ebû Nadra’dan tahrȋç edilen rivȃyetlerden biri, İbn Hanbel’in rivȃyetidir. Bu rivȃyetin isnȃd ve metni şu şekildedir:

Ahmed b. Hanbel→İsmail→Saȋd el-Cureyrȋ→Ebû Nadra: Teşrik günlerinin ortasında Rasûlullah’ın (a.s.), ȋrȃd ettiği hutbeyi dinleyen birisi, Rasûlullah’ın (hutbede) şöyle buyurduğunu nakletti:

‘‘Ey insanlar! Dikkat ediniz! Rabbiniz bir, babanız bir’dir. Dikkat ediniz! Arabın aceme, acemin de Arab’a; kırmızının siyaha, siyahın da kırmızıya karşı bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. Hz. Peygamber (a.s.), teblȋğ ettim mi? diye sordu. (Orada bulunanlar) ‘Rasûlullah, teblȋğ etti’ diye karşılık verdi. Hz. Peygamber, daha sonra; ‘bu gün, hangi gündür?’ diye sordu. ‘Mukaddes gündür’ diyerek cevap verdiler. ‘Bu, hangi aydır?’ diye sordu. Haram (mukaddes) aydır, diyerek cevap verdiler. ‘Bu belde, hangi beldedir?’ diye sordu. Haram (mukaddes) beldedir, diyerek cevap verdiler. Hz. Peygamber, bunun üzerine şöyle buyurdu: Muhakkak ki Allah, kanlarınızı ve mallarınızı, (rȃvȋ, ‘ırzlarınızı’ sözünü kullanıp kullanmadığını hatırlamıyorum dedi.) bu beldenizde, bu ayınızda, bu gününüzü haram kıldığı gibi haram kılmıştır. Teblȋğ ettim mi? (Orada bulunanlar) Rasûlullah (a.s.), teblȋğ etti, diyerek cevap verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber; ‘burada bulunan, bulunmayana iletsin, buyurdu.’’841

Abdullah b. Mübȃrek (181/797), hadisi Saȋd el-Cureyrȋ aracılığıyla Ebû Nadra’dan tahrȋç etmektedir. Onun verdiği bu isnȃdda da sahabi isminin zikredilmediği görülmektedir. Hadisin metni, İbn Hanbel rivȃyetine yakındır.842

Hȃris b. Ebȋ Üsȃme (282/895)’nin Müsnedinde, hadisin, Abdulvahhȃb b. Atȃ aracılığıyla Saȋd el-Cureyrȋ’den tahrȋç edildiği ve isnȃdın devamının İbn Hanbel

841

Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXXVIII/474.

842

Abdullah b. Mübȃrek b. Vȃdıh, el-Müsned,(thk.) Suphi el-Bedrȋ, Mektebetü’l-Meȃrif Riyȃd 1407, I/147.

rivȃyeti ile aynı olduğu görülmektedir. Buradaki metin de, İbn Hanbel’in tahrȋç ettiği metne yakındır.843

Taberȃnȋ, Veda Haccı’ndan bahsetmeden şu isnȃdla rivȃyeti nakletmektedir: Taberȃnȋ→Abdurrahman b. Selm→Sehl b. Osman→Ebu’l-Münzir el- Verrȃk→ el-Cureyrȋ→Ebû Nadrȃ→Ebû Saȋd el-Hudrȋ:844

Görüldüğü gibi Taberȃnȋ’nin bu rivȃyetinde, senedin sahabi ismi açık bir şekilde zikredilmiştir. Taberȃnȋ, hadisin devamında el-Cureyrȋ’den Ebu’l-Münzir el- Verrȃk dışında hiç kimsenin bu hadisi nakletmediğini; Ebû Saȋd el-Hudrȋ’den bu konuda sadece bu isnȃd ile nakledilen rivȃyetin bulunduğunu söylemektedir.845

Yukarıda Ebû Nadrȃ’dan tahrȋç edilen rivȃyetleri aktardık. Şimdi de bu rivȃyetlerin sened ağını verecek ve rȃvȋlerinin cerh-tȃ’dȋl durumlarını inceleyeceğiz.

843

Heysemȋ, Bağiyyatü’l-Bȃhis ‘An Zevȃid-i Müsned,i’l-Hȃris I-II, (thk.) Habiburrahman el- A’zȃmȋ, Beyrut ts. I/193.

844 Taberȃnȋ, Evsȃt, V/86. 845 Taberȃnȋ, Evsȃt, V/86. Bir Sahabî Ebû Nadrâ Saîd el-Cureyrî İsmaîl Ahmed b. Hanbel Abdullah b. Mübârek Abdulvahhâb b. Atâ Hâris b. Ebî Üsâme Ebu'l Münzir el-Verrâk Sehl b. Osman Abdurrahman b. Selm Taberânî

Ebû Nadrâ Münzir b. Mȃlik (?-108): Birçok sahabîden hadis işittiği

belirtilmektedir. Kendisinden hadis rivâyet eden isimler arasında Saîd el-Cerȋrȋ de bulunmaktadır.846 Kendisini sikȃ olarak kabul edenler arasında İbn Maȋn, İbn Hanbel, Ebû Zürȃ’, Nesȃȋ ve Zehebȋ gibi hadis münekkitleri bulunmaktadır.847 İbn Hıbbân, hatalarının bulunduğunu söylemektedir.848 İbn Hanbel849 ve Zeheb onun sikâ olduğunu belirtmekte; Zehebî buna ilaveten hatalarının olduğunu850 ve Buhârî’nin kendisiyle ihticâc etmediğini zikretmektedir.851 İbn Sa’d, onun sikâ ve hadisi çok olan râvîlerden olduğunu, fakat bütün hadislerinin hüccet sayılamayacağını ifade etmektedir.852

Saîd b. İyȃs Ebû Mes’ûd el-Cerȋrȋ (?-144): Kendisinden hadis rivâyet eden

isimler arasında İsmaîl b. ‘Uleyye de bulunmaktadır. Vefat etmeden üç yıl önce ihtilȃt ettiği ifade edilmektedir.853 Hadis münekkitleri onun sikâ854, salih, hasenü’l- hadîs855 olduğunu ifade etmektedir. Yahyâ b. el-Kattân’ın, ondan hadis rivâyet edilmemesi gerektiği sözüne dair Ebû Hâtim; ‘Bizce İbnü’l-Kattân’ın bu sözü, onun

ihtilatından ötürüdür; yoksa sikâ olmadığı için değil’ değerlendirmesinde

bulunmaktadır.856 İbn Adiyy de onun ihtilatan önceki hadislerinin müstakîm ve hüccet olduğu görüşündedir.857

İsmaîl: İsmaîl b. ’Uleyye olarak hakkında daha önce bilgi verildiği için

burada tekrar edilmeyecektir.

Hȃris b. Ebȋ Üsȃme’nin Rȃvȋleri

Abdulvahhȃb b. ‘Atȃ el-Heffȃf Ebû Nasr el-İclȋ (?-204): Saȋd el-Cerȋrȋ’den

hadis işitmiş; kendisinden ise Hȃris b. Ebȋ Üsȃme hadis rivȃyetinde bulunmuştur.858

846 İbn Hıbbân, Sikȃt, V/420; Mizzî, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXVIII/508; Zehebî, Kâşif, II/295; İbn

Hacer, Tehzîb, X/268.

847

Zehebȋ, Kȃşif, II/295; İbn Hacer, Tehzȋb, X/268, 269.

848 İbn Hıbbân, Sikȃt, V/420. 849

Mizzî, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXVIII/510; İbn Hacer, Tehzîb, X/269.

850

Zehebî, Kâşif, II/295.

851

Zehebî, Mȋzân, IV/181.

852İbn Sa’d, Tabȃkȃt, VII/208. 853

Buhârî, Tarîh, III/456; İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl,IV/1; İbn Hıbbân, Sikȃt, VI/351; Mizzî, Tehzȋbü’l-Kemȃl,X/339;Zehebî, Kâşif, I/432.

854

Mizzî, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, X/341.

855 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IV/2. 856 İbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IV/2. 857İbn Adiyy, el-Kȃmil..., III/392.

Cerh-tȃ’dȋl ȃlimlerinden Yahyȃ b. Maȋn’den, onun sikȃ ve leyse bihi be’s olduğu yönünde iki ayrı görüş nakledilmektedir.859 Ebû Hȃtim, onun mahalluhu’s-sıdk olduğunu ve hadislerinin yazılabileceğini belirtmektedir.860 O, Buhȃrȋ ve Nesȃȋ’ye göre leyse bi’l-kaviyy, İbn Adiyy’e göre ise la be’se bih derecesindedir.861 İbn Hacer, onun sadûk olmakla beraber, bazen hata ettiğini, tedlisde bulunduğunun ifade edildiğini söylemektedir.862 Elbȃnȋ, İbn Hanbel hadisi ile ilgili olarak yaptığı değerlendirmesinde, Hȃris’in bu rivȃyetine de değinmekte ve Abdulvahhȃb b. Atȃ’nın, ‘Müslim’in Sahȋh’indeki rȃvȋlerinden sikȃ bir rȃvȋ olduğunu’ söylemektedir.863 Ona göre bu rivȃyette Abdulvahhȃb b. Atȃ, İsmail b. ‘Uleyye’ye mütabaat etmektedir ki bu güçlü bir mütabaattır.864 Bütün bu değerlendirmeler ışığında Abdulvahhȃb’ın rivȃyetlerinin i’tibȃr için kullanılabileceğini söylememiz mümkündür.

Taberȃnȋ’nin Rȃvȋleri

Taberȃnȋ’nin isnȃdında bulunan Ebû Saȋd el-Hudrȋ, Ebû Nadrȃ ve Saȋd el- Cureyrȋ hakkında daha önce bilgi verildiği için burada tekrar edilmeyecektir.

Ebu’l-Münzir Yûsuf b. Atiyye el-Bȃhilȋ el-Kûfȋ el-Verrȃk (?-?):

Kendisinden Sehl b. Osmȃn’ın hadis rivȃyetinde bulunduğu belirtilmektedir.865 Hadis münekkitlerinden Ebû Hȃtim ve Darȃkutnȋ onun zayıf olduğunu; Nesȃȋ ise sikȃ olmadığını ifade etmekte866; İbn Adiyy onun hadislerinin mahfuz olmadığını söylemektedir.867 Bu değerlendirmeler ışığında onun rivȃyetlerinin delil olarak kullanılamayacağını ifade edebiliriz.

Sehl b. Osman b. Fȃris Ebû Mes’ûd el-Askerȋ (?-235): Kendisinden

Abdurrahman b. Muhammed b. Selm’in hadis aldığı nakledilmektedir.868 Hadis münekkitleri onun sikȃ ve sadûk olduğunu ifade etmektedir.869

859

Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XVIII/512; Zehebȋ, Kȃşif, I/675.

860İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, VI/72. 861

Zehebȋ, Kȃşif, I/675.

862 İbn Hacer, Takrȋb, I/368. 863

Elbȃnȋ, Nasıruddin, es-Silsiletü’s-Sahȋha, VI/199.

864

Elbȃnȋ, es-Silsiletü’s-Sahȋha, VI/199.

865İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IX/227; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXXII/447.

866İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IX/227; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXXII/447; Zehebȋ,

Mȋzȃn,, IV/470.

867İbn Adiyy, el-Kȃmil..., VII/154. 868

Abdurrahman b. Selm Ebû Yahyȃ er-Rȃzȋ (?-291): Kendisinden hadis

rivȃyet eden isimler arasında Taberȃnȋ’nin bulunduğu nakledilmekte ve sikȃ olduğu ifade edilmektedir.870

Ahmed b. Hanbel ve İbnü’l-Mübȃrek’in, Ebû Nadrȃ’dan tahrȋç ettiği hadis, mürsel rivȃyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Zȋra hadisi Hz. Peygamber’den kimin naklettiği belirtilmemiştir. Mürsel hadisin hükmü konusunda ihtilafların olduğu, böyle bir hadisin hüccet sayılıp sayılmayacağı konusunda farklı yaklaşımların olduğu görülmektedir. Selahattin Polat, Mürsel Hadisler ve Delil Olma Yönünden Değeri isimli eserinde, mürsel hadis konusunda takınılması gereken en isabetli tavrın, mutlak kabul veya red değil, bazı şartlara göre değerlendirmeye tabi tutmak olduğunu ifade etmektedir. Ona göre, mürsilin sadece sikȃlardan irsȃl eden bir kişi olması, mürsel hadisin bazı takviye unsurları ve karinelerle desteklenmesi gibi unsurlar, mürsel hadisi güçlendirecek etkenlerdendir.871 Bununla beraber sahabi adının zikredilmediği rivȃyetlerin genel olarak diğer rȃvȋlerinin sikȃ olması durumunda, sahȋh olarak kabul edileceği belirtilmektedir. Nitekim İbn Hanbel’e, ‘‘Tabiinden biri isim belli etmeksizin ‘sahabeden biri bana tahdis etti’ diyecek olursa hadis sahȋh midir?’’ diye sorulmuş; İbn Hanbel ‘Evet’ cevabını vermiştir.872

Ebû Nadrȃ, rivȃyetinde ‘Teşrik günlerinin ortasında Rasûlullah’ın hutbesini dinleyen birisi’ ifadesini kullanmaktadır. Dolayısıyla burada ismi düşen kişinin sahabi olduğu kesindir. Bu durumda Ebû Nadrȃ’nın cerh-tȃ’dȋl durumu, önem arzetmektedir. Kendisinin İbn Sa’d, İbn Maȋn, İbn Hanbel, Ebû Zürȃ’, Nesȃȋ ve Zehebȋ gibi hadis münekkitleri tarafından sikȃ ve güvenilir kabul edildiği, fakat bazen hatalarının bulunduğu belirtilmektedir. Ebû Nadrȃ ile ilgili bu değerlendirme çerçevesinde sözkonusu rivȃyetlerin, bizce sahȋh olarak kabul edilmesi mümkündür. Heysemȋ de Ahmed b. Hanbel’in bu rivȃyetini eserinde zikretmiş ve ricȃlinin Sahȋh’in ricȃlinden olduğunu söylemiştir.873

869İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IV/203; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XII/199; Zehebȋ, Kȃşif,

I/470.

870

Zehebȋ, Tezkirȃ, II/189.

871

Selahattin Polat, Mürsel Hadisler ve Delil Olma Yönünden Değeri, Ankara 1985, s. 141.

872

Babanzȃde, Hadis Usûlü ve Istılahları, s. 145.

873

Hȃris b. Ebȋ Üsȃme’nin isnȃdı, Abdulvahhȃb b. Atȃ’nın cerhi sebebiyle sahȋh olarak kabul edilemeyecek bir isnȃddır. Bununla beraber, konuyla ilgili diğer hadislerin, bu rivȃyete şȃhid olması göz önünde bulundurularak, rivȃyetin hasen li ğayrihi olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilebilir. Taberȃnȋ’nin aynı rȃvȋden, sahabȋ ismini zikrederek tahrȋç ettiği rivȃyete bakıldığında ise, senedin ittisȃli açısından herhangi bir kopukluğun olmadığı görülmektedir. Bununla beraber onun senedinde yer alan ve zayıf olarak cerhedilen rȃvȋ Ebu’l-Münzir el-Verrȃk’ın bulunması bu hadisin makbul bir hadis olarak kabul edilmesini engellemektedir. Dolayısıyla Taberȃnȋ’nin bu rivȃyeti zayıf bir rivȃyettir.