• Sonuç bulunamadı

3. VEDA HUTBESİ TABİRİNİN ORTAYA ÇIKIŞI VE KULLANIMI

1.1.2. Arefe Günü (9 Zilhicce) Hutbesi

1.1.2.2. Cȃbir b Semûre Rivȃyeti

Ahmed b. Hanbel (241/855), Müsned’inde Arefe günü hutbesi ile ilgili olarak nakletmektedir:

158

Cabir b. Semûre Şa'bi Mûcâlid b. Said Hammad b. Zeyd

Muh. b.Ebûbekir El- Mukaddemi Ubeydullah b. Ömer El-Kavârirî Abdullah İbn Hanbel Süleyman b. Davud Ebûr-Rabil Ez-Zehrar Abdullah→Ebu’r-Rabȋ’ ez-Zehrȃnȋ Süleyman b. Davud ve Ubeydullah b. Ömer el-Kavȃrȋrȋ ve Muhammed b. Ebȗ Bekr el-Mukaddemȋ→Hammȃd b. Zeyd→Mücȃlid b. Saȋd→Şȃbȋ→Cȃbir b. Semûre’den rivȃyet etmektedir:

‘‘Hz. Peygamber (a.s.), Arafȃt’ta bize hutbe ȋrȃd etti. -Hadisin isnadında yer alan rȃvilerden olan el-Mukaddemȋ ise ‘Rasȗlullah’ı Minȃ’da hutbe ȋrȃd ederken işittim’ demiştir.- Ebu’r-Rabȋ’ ez-Zehrȃnȋ’nin rivȃyeti şöyle devam etmektedir: Hz. Peygamber, şöyle buyurdu: On iki melik dönemi boyunca bu iş, güçlü ve apaçık olarak devam edecektir. Rȃvȋ: Bundan sonra insanlar gürültü yapıp konuştular. Bu nedenle ben, Hz. Peygamber’in, ْﻢُﮭﱡﻠُﻛ (hepsi) demesinden sonra ne dediğini anlamadım. Babama; ‘Ey babacığım, ﻢُﮭﱡﻠُﻛ kelimesinden sonra Hz. Peygamber ne söyledi? diye sordum. O da; ٍﺶْﯾَﺮُﻗ ْﻦِﻣ ْﻢُﮭﱡﻠُﻛ (hepsi Kureyş’tendir) dediğini söyledi.

Kavȃrirȋ, hadisinde şöyle dedi: ‘Onlara muhalefet eden zarar veremez’ veya ‘onlardan ayrılanlar on iki tanesi melik oluncaya kadar zarar veremez.’’159

Cȃbir b. Semûre’den tahrȋç edilen rivȃyeti aktardıktan sonra şimdi de bu rivȃyetin isnȃd ağını verecek ve rȃvȋlrinin cerh-tȃ’dȋl durumlarını ele alacağız.

Cȃbir b. Semûre b. Cenȃde b. Cündeb b. Huceyr (?-74):160

Âmir b. Şerȃhȋl b. Abd b. Şȃbȋ Ebû Amr (?-107): Kendisinden İsmail b.

Ebȋ Hȃlid, Saȋd b. Amr, A’meş, Katȃde ve Mücȃlid b. Saȋd başta olmak üzere birçok muhaddis hadis rivȃyet etmiştir.161 Sikȃ, sebt, mutkin ve hȃfız olarak kabul edilmektedir.162

Mücȃlid b. Saȋd b. Umeyr Ebû Saȋd el-Hemedȃnȋ el-Kûfȋ (?-144): Şa’bȋ

başta olmak birçok muhaddisten hadis rivȃyetleri bulunmaktadır. Kendisinden Hammȃd b. Zeyd gibi muhaddisler hadis rivȃyet etmişlerdir.163 Hadis münekkitlerinin, onun hakkında cȃizu’l-hadȋs, hasenü’l-hadȋs164, leyse bi şey’, leyse bi’l-kaviyy165, vȃhi’l-hadȋs ve zayıf166’ gibi kavramları kullandıkları görülmektedir. Genel olarak hadislerinde gevşeklik bulunduğu, hadislerine itibȃr edilemeyeceği, hadislerinin hüccet sayılmadığı gibi değerlendirmeler de Mücȃlid hakkında cerh- ta’dȋl ȃlimleri tarafından yapılan değerlendirmelerdendir.167 İbn Adiyy’in, Mücȃlid’in rivȃyetlerinin tamamının gayr-ı mahfûz olduğunu söylemektedir.168 Bütün bu değerlendirmelerden hareketle Mücȃlid’in zayıf bir rȃvȋ olup, hadislerine itibȃr edilmeyeceğini söyleyebiliriz.

Hammȃd b. Zeyd b. Dirhem el-Ezrȃk Ebû İsmȃȋl el-Ezdȋ (98-179):169

Önde gelen muhaddislerden olan Hammȃd b. Zeyd sikȃ, sebt, hüccet, hȃfız olarak kabul edilmekte ve hadiste imȃm olarak vasıflandırmaktadır.170

160

Buhȃrȋ, Tarȋh II/205; İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, II/493; İbn Hıbbȃn, Sikȃt, III/52; Ebû Nuaym, Ma’rifetü’s-Sahabe, II/544;İbnü’l-Esȋr, Üsdü’l-Ğȃbe, I/160.

161

Buhȃrȋ, Tarȋh, VI/450; İclȋ, Sikȃt, II/12; İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, VI/322; İbn Hıbbȃn,

Sikȃt, V/185; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XIV/29, 33; Zehebȋ, Kȃşif, I/522;; İbn Hacer, Tehzȋb,

V/57.

162İbn Hıbbȃn, Sikȃt, V/185; Zehebȋ, Tezkirȃ, I/63; İbn Hacer, Tehzȋb, V/60.

163İbn Sa’d, Tabȃkȃt, VI/349; Buhȃrȋ, Tarȋh VIII/9; İclȋ, Sikȃt, II/264; İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-

Tȃ’dȋl, VIII/361; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXVII/219, 221; Zehebȋ, Mȋzȃn,, III/438; a.mlf. Kȃşif, II/239; İbn Hacer, Tehzȋb, X/36, 37.

164İclȋ, Sikȃt, II/264.

165İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, VIII/361; İbn Hacer, Tehzȋb, X/37. 166İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, VIII/361; Zehebȋ, Mȋzȃn,, III/439.

167 İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, VIII/361; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXVII/221, 223; Zehebȋ,

Mȋzȃn,, III/439; İbn Hacer, Tehzȋb, X/37.

168İbn Adiyy, el-Kȃmil..., VI/422.

169İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, III/137; İbn Hıbbȃn, Sikȃt, VI/217; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl,

VII/239;Zehebȋ, Kȃşif, I/349; İbn Hacer, Tehzȋb, III/10.

Muhammed b. Ebȋ Bekr b. Ali el-Mukaddemȋ (?-234): Hammȃd b.

Zeyd’den hadis işittiği; kendisinden Buhȃrȋ, Müslim, Nesȃȋ gibi imamların hadis aldığı nakledilmektedir.171 Cerh-ta’dȋl ȃlimleri onun sikȃ, sadûk ve sebt olduğunu belirtmektedir.172

Ubeydullah b. Ömer b. Meysere Ebû Saȋd el-Kavȃrirȋ (150-235):

Hammȃd b. Zeyd ve Ebû Avȃne’den hadis rivȃyet ettiği; kendisinden Buhȃrȋ ve Müslim gibi imamların hadis aldığı nakledilmektedir.173 Cerh-ta’dȋl ȃlimleri onun sikȃ ve mahalluhu’s-sıdk olduğunu ifade etmektedir.174

Ebu’r-Rabi’ ez-Zehrȃnȋ Süleyman b. Dȃvûd (?-234): Kendisinden hadis

rivȃyet edenler arasında Ahmed b. Hanbel ve İshȃk b. Rahûye gibi isimler yer almaktadır.175 İbn Mȃin, Ebû Hȃtim, Ebû Zürȃ’ ve Zehebȋ gibi cer-ta’dȋl ȃlimleri, onun sikȃ olduğunu ifade etmektedir.176

Abdullah b. Ahmed b. Muhammed b. Hanbel Ebû Abdurrahman (213- 290):177Hadis münekkitleri onun sikȃ, sebt, hafız ve hüccet olduğunu söylemektedir.178

Cȃbir b. Semûre hadisinin rȃvȋleri ile ilgili olarak yapılan bu değerlendirmelere baktığımız zaman; isnȃdında yer alan Mücȃlid b. Saȋd dışındaki rȃvilerin tamamının güvenilir kabul edildiğini görmekteyiz. Mücȃlid b. Saȋd hakkındaki cerh-ta’dȋl ifadeleri ise onun, hadiste zayıf olduğunu ortaya koymaktadır. Dolayısıyla bu hadisin, hem Mücȃlid b. Saȋd’in cerhi; hem de konuyla ilgili Veda Hutbesi kapsamında nakledilen diğer rivȃyetlerin metni ile muhalefetinden dolayı

171

Buhȃrȋ, Tarȋh I/49; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XXIV/534, 535; Zehebȋ, Kȃşif, II/160; İbn Hacer,

Tehzȋb, IX/69.

172İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, VII/213; İbn Hıbbȃn, Sikȃt, IX/85; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl,

XXIV/536; Zehebȋ, Kȃşif, II/160; İbn Hacer, Tehzȋb, IX/69.

173İbn Sa’d, Tabȃkȃt, VII/350; İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, V/327; İbn Hıbbȃn, Sikȃt,

VIII/405; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XIX/130; Zehebȋ, Kȃşif, I/685; a.mlf. Tezkirȃ, II/21; İbn Hacer, Tehzȋb, VII/36.

174İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, V/327; İbn Hıbbȃn, Sikȃt, VIII/405; Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl,

XIX/133.

175İbn Sa’d, Tabȃkȃt, VII/307; Buhȃrȋ, Tarȋh, IV/11; İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IV/113;

Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XI/423; Zehebȋ, Tezkirȃ,, II/42; a.mlf. Kȃşif,, I/459.

176İbn Ebȋ Hȃtim, el-Cerh ve’t-Tȃ’dȋl, IV/113; Zehebȋ, Tezkirȃ,, II/42; İbn Hacer, Tehzȋb, IV/167. 177

Mizzȋ, Tehzȋbü’l-Kemȃl, XIV/285; Zehebȋ, Tezkirȃ, II/173; a.mlf. Kȃşif, I/538; İbn Hacer,

Tehzȋb, V/125.

178

zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Zira gerek Hadis gerekse İslam Tarihi Kaynakları’nda Veda Hutbesi ile ilgili nakledilen rivȃyetlerin hiçbirinde, Cȃbir b. Semûre’den nakledilen bu rivȃyette yer alan ‘on iki melik dönemi’ gibi bir ifadeden bahsedilmediği görülmektedir.