• Sonuç bulunamadı

2.3. Katılım Bankacılığında Fon Toplama ve Kullandırma Yöntemleri

2.3.2. Fon Kullandırma Yöntemleri

2.3.2.1. Murabaha

Katılım bankalarının en çok kullandığı yöntem olan murabaha; herhangi bir mala / hizmete ihtiyaç duyan müşterinin, söz konusu malı satın almak için malın özelliklerini, fiyatını ve kimden alınacağını belirleyip bankaya başvurması ve ardından bankanın müşteri adına bu malı peşin satın alarak müşteriye vadeli şekilde

satması işlemidir. Diğer bir deyişle, murabahada banka müşterinin istediği malı müşterinin belirlediği satıcıdan satın alır ve belirli bir oranda kendi kârını ekleyerek müşteriye vadeli şekilde satar. Müşteri malın peşin fiyatını ve bunun üzerine ne kadar kâr eklenerek kendine satıldığını önceden bilmelidir.

Murabaha yönteminden ev, araba, arsa vb. kişisel ihtiyaçların giderilmesi için yararlanılabileceği gibi ticari işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmeleri için ihtiyaç duyacakları makine ve ekipman gibi ürünler için de yararlanılabilir. Bu şekilde, banka müşterileri, ihtiyaç duydukları ürünleri vadeli alma imkanına sahip olmakta, satıcılar da ürünlerini peşin olarak satabilmektedir. Katılım bankaları da peşin fiyat ile vadeli fiyat arasındaki farktan kâr elde etmektedir.

Murabaha, müşterinin bir varlığı satın almak için paraya ihtiyaç duyduğu durumlar haricinde bir finansman yöntemi olarak kullanılamaz. Örneğin, bir işletme hammadde olarak pamuk satın almak için fon istiyorsa, banka pamuğun satın alınması için murabaha kullanılmasına izin verir. Ancak, hali hazırda işletme tarafından satın alınmış malların bedelini ödemek veya elektrik ya da diğer kamu hizmetleri faturalarını, personel maaşlarını ödemek gibi gerçek bir satış gerektirmeyen durumlarda murabahadan yararlanılamaz (Usmani, 2002: 73).

i. Murabaha sözleşmesinin geçerli sayılabilmesi için yapılan satış işleminin İslami ilkelere uygun olması gerekmektedir. Bunun temel şartları ise şunlardır (Usmani, 2002: 66-70):

ii. Satışa konu varlık, satış anında mevcut olmalıdır. Yani, henüz ortaya çıkmamış bir şey satılamaz. Hali hazırda var olmayan bir şey, karşılıklı rızayla olsa bile satılırsa, bu satış İslami ilkelere göre geçersiz sayılır.

iii. Satışa konu varlık, sözleşme esnasında satıcının mülkiyetinde olmalıdır. Satıcı henüz sahipliğini kazanmadığı bir varlığı satarsa, bu satış geçersiz sayılır. Örneğin A kişisi, C kişisinden satın almayı planladığı bir arabayı, henüz mülkiyetini almadan B kişisine satarsa, bu satış geçersizdir. Çünkü satış anında varlığın mülkiyeti başkasındadır.

iv. Satışın mutlak olması ve sözleşme yapıldığı an gerçekleşmesi gerekir. Dolayısıyla, gelecekteki bir tarihe veya gelecekteki bir olaya bağlı bir satış geçersizdir.

v. Satışa konu varlık belirli bir değere sahip olmalıdır. Dolayısıyla ticari olarak herhangi bir değeri olmayan varlık alınıp satılamaz.

vi. Satılacak varlık haram kılınmış faaliyetlerde kullanım amaçlı bir ürün olamaz.

vii. Satışa konu varlık, tüm özellikleriyle açıkça tanımlanmalıdır.

viii. Satılan varlığın alıcıya teslim edilmesi kesin olmalı ve bir olasılık veya şansa bağlı olmamalıdır.

ix. Varlığın fiyatı kesin olarak belirlenmelidir.

x. Satışın gerçekleşmesi, varlığın satış işlemleri dışında herhangi bir koşula bağlı olmamalıdır. Örneğin, A kişisi B kişisinin arabasını, B’nin A’nın oğlunu işe alması şartıyla satın alması geçersiz bir satış olacaktır.

Murabaha işleminde banka, riskleri en aza indirebilmek için çeşitli yöntemlerden yararlanabilir. Bu kapsamda bankanın müşteriden belli şartlar altında kefalet alması caiz görülmüştür. Ayrıca, murabaha işlemini gerçekleştirmek üzere müşterinin bağlayıcı nitelikte vaadde / taahhütte bulunması halinde katılım bankasının güvence bedeli (security deposit) alması caizdir. Bu güvence bedelinin alınması, müşterinin ödeme gücünden emin olmayı sağladığı gibi müşterinin bağlayıcı nitelikteki vaadinden cayması halinde kuruluşun karşı karşıya kalacağı fiili zararın tazmin edilmesine de imkan vermektedir. Aynı şekilde, müşteriden kaparo da alınabilir fakat bunun vaat aşamasında değil sözleşme akdedilirken alınması gerekmektedir (AAOIFI, 2012: 166-167).

Murabaha geleneksel bankacılıktaki faizli kredi verme işlemine benzemekle birlikte, özellikle İslami ilkelere uygunluk bakımından ikisi arasında önemli farklılıklar vardır. Bunlar özetle (Akten Çürük, 2013: 47-48):

i. Murabahada, ilgili mal / hizmetin fiyatı, maliyet üzerine belirli bir kâr marjının eklenmesiyle belirlenir. Bu kâr marjı, banka ve müşterinin karşılıklı anlaşması ile tespit edilir. Kredide, faiz oranları banka tarafından belirlenir.

ii. Murabahada, ödeme banka tarafından doğrudan satıcıya yapılır ve mal müşteriye teslim edilir. Kredide, ödeme nakit olarak direkt müşteriye yapılır.

iii. Murabahada, kesinlikle gerçek bir malın ticareti söz konusu olmalıdır ve genellikle dayanıklı mallar finanse edilmektedir. Ayrıca, ticarete konu olan malın

alınıp satılmasının İslami ilkelerce yasaklanmamış olması gerekmektedir. Kredide ise alınıp satılan sadece paradır ve her türlü işlem için kredi verilebilmektedir.

iv. Murabaha işleminde, ilgili malın mülkiyeti mal müşteriye satılana kadar bankaya aittir. Kredi verme işleminde, mülkiyet bankaya hiç geçmez, müşteriye aittir.

v. Murabahada, müşterinin malın bedelini zamanında ödememesi durumunda malın fiyatı artırılamaz veya vadeden önce ödemesi durumunda malın fiyatı üzerinden indirim yapılamaz. Kredide, vadesinden geç ödeme yapılması durumunda gecikme faizi gibi cezalar uygulayarak ya da vadeden önce yapılan ödemelerde indirimler yaparak faiz miktarında değişiklikler söz konusu olabilir.

Murabaha işlemi yapısı itibariyle ticari bir faaliyete benzemekle birlikte, yapılan işlemin niteliği açısından, katılım bankasının normal bir ticari işletmeden birçok farklı yanı vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir (Tunç, 2010: 215’ten Aktaran: Karabacak, 201):

i. Ticari işletme, malın alış fiyatında inisiyatif sahibidir. Malın satış fiyatını ise piyasa şartlarına göre belirler. Murabahada malın alış fiyatı banka tarafından değil fon kullanan müşteri tarafından belirlenir. Satış fiyatı ise hem piyasa şartları hem de diğer kredi veren kurumların kâr payı / faiz oranlarına göre belirlenir.

ii. İlgili malın satın alınacağı tarafı, malın özelliklerini ve kalitesini banka değil fon kullanacak olan müşteri belirler.

iii. Katılım bankalarında fon kullandırma yöntemleri içinde kurumsal finansman desteği ağırlıklı olduğu için, kârlılık oranı sınırlı ve belli aralıktadır. Ancak, ticari işletmelerin kârlılık oranları çok yüksek veya çok düşük düzeylerde dalgalanabilmektedir.

iv. Katılım bankaları, diğer ticari işletmeler gibi mal alıp stoklama, uygun zamanda satma veya yüklü alımlarda iskonto elde etme ya da aldığı ürünü işleyip katma değer ilave ederek satma gibi faaliyetlerde bulunmaz.

Murabaha, yukarıdaki özellikleriyle geleneksel bankaların sunduğu kredi imkanını faizden kaçınan kesime sunmuş olur. Dünyadaki faizsiz bankacılık örneklerinde farklı İslami finansal araçların ağırlığı artmakla birlikte murabaha kullanımı halen ilk sıradadır. Ülkemizde ise ortaklık temeline dayanan İslami

finansal araçların kullanımı oldukça sınırlı olup, ağırlıklı olarak murabaha yöntemi kullanılmaktadır.

Katılım bankalarında en fazla kullanılan yönetimin murabaha olmasında şu sebepler etkili olmaktadır (Cebeci, 2010: 50-52):

i. Murabahanın kısa vadeli olması: Murabaha işlemi genellikle bir veya iki yıl içerisinde tamamlanmakta, bir murabaha sözleşmesi bankayı uzun yıllar meşgul etmemektedir.

ii. Murabahanın hızlı para akışı sağlaması: İşlemin kısa vadeli olması ve düzenli ödemeler içermesinin bir sonucu olarak, bankaya para akışı sağlanmakta ve bu durum bankanın düzenli ve dengeli mevduat dağıtabilmesi açısından tercih edilmektedir.

iii. Murabaha işleminin bankaya maliyetinin düşük olması: Murabahanın diğer fon kullandırma yöntemlerine göre, araştırma ve işletme masrafları açısından işlem maliyeti daha düşüktür.

iv. Murabahada riskin daha az olması: Yapısı gereği ve banka tarafından alınan tedbirlerin katkısıyla murabaha mevcut işlemler içinde taraflar için daha az risk taşımaktadır. Diğer işlemlerin aksine murabahada müşterinin inisiyatifinin daha az olması, müşteriden kaynaklanabilecek problemleri en aza indirmektedir.

v. Murabaha işleminde belirsizliğin asgari düzeyde olması: Murabahaya konu mal/hizmetin nitelikleri, alım satım zamanı ve ilgili diğer ayrıntılar, ödeme vadesi, miktarı ve şekli gibi hususlar, murabaha sözleşmesinin başında taraflarca kesinleştirilmektedir.

vi. Murabahadaki geniş ölçeklilik: Kişisel ihtiyaç (ev, araba vb) ve ticari mal temini hususunda diğer işlemlerin mümkün ve makul olmadığı durumlarda murabaha bu alandaki boşluğa hitap etmektedir. Ayrıca, müşteriler ihtiyaçlarını murabaha yöntemiyle, herhangi bir ortaklık kurmaya gerek olmadan giderebilmektedirler. Dolayısıyla, ortaklık kurmak yerine, mal satın alarak borç ödemek toplumdaki geniş kitlelere murabaha ile iş yapma imkânı sağlamaktadır.

vii. Murabahanın yasal düzenlemeler açısından uygulama imkânının daha kolay olması: Murabaha, faizli bankacılık sistemindeki kredi verme işlemine en çok benzeyen İslami finans aracıdır. Dolayısıyla, geleneksel bankacılık işlemleri için

geliştirilen idari ve yasal düzenlemelere uyum kolay olmaktadır. Ancak, diğer İslami finans ürünleri geleneksel bankacılıkta kullanılmadığından, her biri için ayrı düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.

viii. Bankalar arasındaki rekabet: Hem faizsiz finans kurumları hem de geleneksel bankalar ile rekabet etmek durumunda olan katılım bankaları, murabahaya daha fazla yönelmektedir. Çünkü murabaha, daha az riskli ve daha hızlı bir döngüye sahip olması ve faizli krediye benzeyen yapısıyla daha elverişli görülmektedir.

Fonlarını murabaha yöntemiyle peşin parayla mal alıp vadeli satma şeklinde kullandırmakta olan katılım bankalarında, kâr marjlarını belirlemek önemli bir husustur. Zira murabahada kâr oranının çok yüksek tutulması müşterilerin faizli bankalara yönelmesine sebep olabilir. Kâr oranının çok düşük tutulması ise dağıtılan kâr payını azaltacağı için mevduat sahiplerinin yüksek faiz almak için faizli bankalara yönelmesine sebep olabilir. Dolayısıyla katılım bankaları, murabaha yönteminde kâr oranını, banka faiz oranları ile ülkedeki enflasyon oranlarını dikkate alarak belirlemek zorunda kalmaktadır.