• Sonuç bulunamadı

2.3. Katılım Bankacılığında Fon Toplama ve Kullandırma Yöntemleri

2.3.2. Fon Kullandırma Yöntemleri

2.3.2.3. Muşareke

Kelime anlamı olarak “iştirak etme” demek olan muşareke, bir işletmenin sermayesine katılmak yani ortak olmak anlamına gelmektedir. Bu yöntemde esas olarak hem sermaye hem de emek ortaklığı söz konusudur. Yani hem emeğin hem sermayenin aktif olarak ortaya koyulduğu tam bir ortaklık kurulmaktadır (Bulut ve Er, 2012: 149-151).

Katılım bankalarında muşareke yöntemi, mudarebe yöntemine benzemekle birlikte, sözleşme taraflarının her ikisinin de ortaya sermaye koyması bakımından farklılık göstermektedir. Yani muşarekede hem girişimci durumundaki müşteri hem de banka yatırıma sermaye koyarak bir ticari faaliyette bulunurlar. Ayrıca, işin yönetimine ilişkin sorumluluk sadece girişimcide değildir. Banka yapılacak işe ilişkin süreçlerde aktif rol alır. Yapılan iş sonucunda elde edilen kâr, önceden belirlenen oranlar üzerinden müşteri ve banka arasında paylaşılır. İş eğer zararla sonuçlanmışsa, bu zarar tarafların ortaklıktaki sermaye payına göre paylaştırılır.

Katılım bankaları muşareke ortaklığına iki şekilde katılabilmektedir (Coşkun, 2008: 49):

Daimi Muşareke: Banka, yapılacak işe belli bir hisse ile ortak olur ve kârdan sözleşmede belirlenen oran üzerinden payını alır. Anlaşmanın ne zaman biteceği sözleşmede belirlenmemiştir. Bu sebeple, yapılacak işin devam etme süresi ortakların isteğine göre uzatılabilir. Bu yönteme daimi ortaklık da denilmektedir.

Azalan Muşareke: Bu yöntem, işin gelir sağlamaya başlamasından sonra uygulanır. Girişimci payına düşen kâr ile bankaya olan borcunu belirli zaman aralıklarıyla öder. Bankanın ortaklıktaki hisseleri zamanla azalır ve en sonunda hisselerin tamamı girişimcinin olur. Girişimci işin tamamına sahip olduğunda ise ortaklık biter.

Muşareke işlemindeki adımlar Şekil 2.4’te gösterilmiştir:

1. Banka ile müşteri (girişimci), iş planı üzerinde tartışırılar ve iş için gereken sermayeyi ortak şekilde ortaya koyarlar.

2. Banka ile müşteri işi beraber kurarlar ve faaliyetleri birlikte yürütürler. Taraflara düşen sorumluluklar önceden belirlenmiştir. İş kâr ya da zararla sonuçlanır. 3. İş sonucu kâr elde edilmişse, bu kâr önceden mutabık kalınan oranlara göre paylaşılır.

4. İş sonucu zarar edilmişse, söz konusu zarar sermaye oranlarına göre banka ve müşteri arasında paylaşılır.

Muşareke yöntemi, iki tarafın ortaklığı sistemi üzerine kurulduğundan fonu kimin yöneteceği meselesi önem arz etmektedir. Bu durumda kâr payı dağıtımında da farklı uygulamalar söz konusu olmaktadır. Bu konuda şu ihtimallerden biri uygulanmaktadır (Özsoy, 2012: 178-179) :

i. Taraflardan biri yönetici olarak atanmaktadır. Bu durumda, hem ortaklık vasfından kâr alacak, hem de yönetici olarak ek ücret alacaktır.

ii. Taraflardan hiçbiri yönetime katılmak istemezse, yönetimi üçüncü bir taraf üstlenir. Bu durumda, yönetimi üstlenen taraf için ücretlendirme şu iki yöntemle yapılabilir:

a. Mudarebe Yöntemi: Bu yöntemde, muşareke fonunu yönetecek olan üçüncü taraf, emek sahibi olarak fonu yönetir. Bunun karşılığında kârın belirlenen bir oranı üzerinden yönetici ücreti alır. Diğer iki ortak ise yani banka ve muşareke kullanan müşteri, sözleşmede belirlenen oranlar üzerinden kârdan paylarını alırlar. Zarar edilmesi durumunda ise yönetici olan üçüncü tarafa herhangi bir ücret verilmez. Zarar, banka ve müşteri arasında sermayeleri oranında paylaştırılır. Yöneticinin kaybı ise işe verdiği emek olur.

b. Ücretli Vekalet Yöntemi: Bu yöntemde, muşareke fonunu yönetecek olan üçüncü tarafa, önceden anlaşılan miktarda bir ücret ödenir. Bu ücret düşüldükten sonra kalan kâr, banka ve müşteri arasında sözleşmede belirlenen oran üzerinden paylaşılır.

Muşareke yönteminde ortaklık yapılan projenin zarar etmesi durumunda, taraflar zararı ortaklıktaki payları kadar üstleneceğinden, banka için risk sınırlı olmaktadır. Ayrıca banka, yapılacak işin yönetimine de aktif katılım

gösterebileceğinden işin zarar etme olasılığı azalmaktadır. Bu durum, katılım bankası için muşareke yönteminin mudarebeye göre daha az risk taşıdığını göstermektedir. Ayrıca, mudarebenin aksine muşareke yönteminde, girişimcinin muhtemel zararın bir kısmını üstlenecek olması, girişimciyi yapılacak işin kârla sonuçlanması için daha fazla motive eder. Zira, mudarebe yönteminde zarar edilmesi durumunda, girişimcinin parasal yönden kaybı olmamakta ama muşarekede girişimci emek ve zamanın dışında mali kayıpla da karşı karşıya kalmaktadır.

Muşareke ve mudarebe yöntemleri arasındaki temel farklar Şekil 2.5’te özetlenmiştir:

Günümüzde, ülkemizdeki katılım bankaları dahil tüm dünyadaki İslami finans kurumları, beklenenin aksine mudarebe ve muşareke yöntemlerini çok az kullanmaktadırlar. Bunun nedenlerini şu şekilde sıralamak mümkündür (Yabanlı, 2009: 20-21):

Mudarebe

• Ortaklıkta, sadece banka sermaye koyar.

• İşin yönetimi girişimciye aittir, banka işe ilişkin faaliyet süreçlerine müdahil olmaz.

• Elde edilen kar önceden belirlenen oran üzerinden paylaşılır.

• İş sonucunda zarar edilmişse; zararın tamamı banka tarafından karşılanır.

Muşareke

• Ortaklıkta, her iki taraf da sermaye koyar.

• İşin yönetimi her iki tarafça da üstlenilebilir. Yani, hem sermaye hem emek ortaklığı söz konusudur. • Elde edilen kar önceden belirlenen oran üzerinden paylaşılır. Ancak, eğer girişimci aynı zamanda yönetici olarak atanmışsa, fazladan ücret alabilir.

• İş sonucunda zarar edilmişse; bu zarar tarafların ortaklıktaki sermaye paylarına göre paylaşılır.

Şekil 2.5. Muşareke ve Mudarebe Arasındaki Farklar (Kaynaklardan yararlanılarak yazar tarafından oluşturulmuştur.)

i. Geleneksel bankalarla da rekabet etmek durumunda olan İslami bankaların organizasyon yapıları, ticari bankacılık ve yatırım bankacılığı hizmetleri verebilmeleri için yeterince uygun değildir.

ii. Kısa vadeli olarak toplanan fonların, mudarebe ve muşareke ile uzun vadeli projelere yatırılması banka için likidite problemine neden olabilir.

iii. İslami finansal araçların alınıp satılabileceği ikincil bir piyasanın olmayışı, finansal kaynakların etkin dağıtımını engeller.

iv. Bilgi asimetrisinden kaynaklanan temsil problemlerine karşı mudarebe ve muşareke finansmanı oldukça hassastır.

v. Ahlaki tehlike (moral hazard) ve ters seçim (adverse selection) sorunlarına neden olan bilgi asimetrisine bağlı olarak mudarebe ve muşarekede sermayenin getirisi üzerindeki belirsizlik çok yüksektir.

vi. Mudarebe ve muşareke sistemlerinin gereği olarak; kâr/zarar ya da emek/sermaye ortaklığının yönetim ve kontrolüne ilişkin katılımcılığın sınırlı oluşu, taraflar arasında pasif ortaklık ilişkisinin bulunması ve ortaklara sınırlı kontrol hakkının tanınması yönetişim yapısında dengesizliklere sebep olur.

vii. Katılım bankasının, girişimcilerle kurulan ortaklıkta faaliyetlere ilişkin kontrol hakkının sınırlı olması, yani daha pasif konumda olması, bankanın daha kolay ve risksiz yöntem olan murabahayı tercih etmesine ve mudarebe ve muşareke yöntemlerinden kaçınmasına yol açar.

viii. Geleneksel bankalarla rekabet baskısı, katılım bankalarını, mevduat sahiplerine geleneksel bankaların verdiği faiz kadar bir kâr payı verme durumunda bırakmaktadır. Bunu sağlayabilmek için de murabahaya yönelmektedirler.

ix. Mudarebe ve muşareke finansmanından yararlanacak girişimci tipolojisi genellikle; yüksek öğrenim seviyelerine sahip, yenilikçi, değişimlere adapte olmada yetenekli, bugünden ziyade gelecekle ilgilenen ve teknoloji geliştirebilecek girişimcilerdir. Ancak, bu tür girişimci tipolojisi faizsiz finansmanın uygulandığı toplumlarda yeterince gelişmemiştir.

x. Mudarebe ve muşareke finansmanında bankalar; sadece finansman verip geri çeken kuruluşlar olmayıp, yatırım yaptığı girişimi yakından izlemek ve gerektiğinde teknik yardım sunmak zorunda olan kuruluşlardır. Bunun için finanse edilen girişimlerin başarısına yönelik katılım bankası bünyesinde; işletme

fonksiyonları ve ilgili sektörle ilgili yeterince teknik bilgiye sahip uzman bir ekip bulunması gerekir. Ancak katılım bankalarında halihazırda bu tür uzmanlığa sahip yetişmiş personel eksikliği göze çarpmaktadır.