• Sonuç bulunamadı

3.1. Kredi Riski ve Yönetimi

3.1.5. Kredi Politikası

Bankaların kredi taleplerini değerlendirme sürecinde; kredi limitlerini ve teminatları belirleme, müşteri özelliklerini değerlendirme, faiz / getiri oranları ve vade gibi konularda uygulamış olduğu yöntemler kredi politikasını oluşturur. Kredi politikası, temel bazı ilkeler aynı kalmakla birlikte sürekli değişen koşullara göre güncellenmektedir. Kredi politikasının etkinliği, yönetim bilgi sistemlerinin başarısına, banka içi iletişimin güçlü olmasına ve bu politikaların piyasalarda yaşanan gelişmelere ayak uydurabilmesine bağldıır. Genel olarak kredi politikasının içerdiği hususlar şu şekilde sıralanabilir (Başar ve Coşkun, 2006: 149):

i. Kredi talebinin incelenmesindeki kriter ve prosedüler, ii. Kullandırılacak kredi türleri ve vadeleri,

iv. Kredi verme işlemindeki dokümantasyona ilişkin bilgi, v. Verilecek krediye ilişkin istenecek teminat ve garantiler, vi. Krediye ilişkin komisyon ve diğer masraflar,

vii. Geri ödeme koşulları, viii. Kredi limitleri,

ix. Sorunlu kredilere ilişkin uygulanacak politikalar.

TBB’nin kredi riskinin ölçülmesine ilişkin hazırladığı raporda, kredi politikasına ilişkin birtakım prensiplerden bahsedilmiştir. Bunlar (TBB, 1999: 3-7):

i. “Güvenli ve etkin bankacılığın temel taşı, kredi riskinin tanınması, ölçülmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesine yönelik yazılı politika ve prosedürlerin oluşturulması ve bunların uygulanmasıdır. Kredi politikaları, bankanın kredi verme faaliyetlerine ilişkin çerçeveyi oluşturur. Kredi politikaları ile hedef pazarlar, portföy yapısı, fiyat ve fiyat dışındaki faktörler, kredi limitlerinin durumu, onay yetkisi sahipleri, ara raporlamalar gibi konular belirlenir. Söz konusu politikalar açıkça tanımlanmalı, ihtiyati bankacılık uygulamalarına ve ilgili düzenleyici kurallara uyumlu olmalı ve banka faaliyetlerinin yapısı ve özelliklerine uygun olmalıdır. Bu politikalar bankanın piyasadaki durumu, ticaret alanı, personelinin yeteneği ve kullandığı teknoloji gibi çeşitli iç ve dış faktörler dikkate alınarak oluşturulmalı ve uygulanmalıdır. Uygun biçimde geliştirilen ve uygulanan politika ve prosedürler bankanın a) güvenilir kredi verme standartlarını yürütmesini, b) kredi riskini izlemesini ve kontrol etmesini, c) yeni iş imkanlarını uygun olarak değerlendirmesini, d) problemli kredileri tanımasını ve yönetmesini sağlar.

ii. Yönetim kurulu, üst düzey yönetiminin bankanın tüm kredi faaliyetlerinin yönetiminde tam ehliyetli olmasını ve söz konusu faaliyetlerin yönetim kurulunun onayladığı risk stratejisi, politika ve toleranslar çerçevesinde yürütülmesini sağlamalıdır. Yönetim kurulu kredi risk stratejisi ve kredi politikasının belirlediği çerçevede bankanın kredi verme kriterlerini (vade ve koşullar) düzenli olarak (en azından yıllık bazda) onaylamalıdır. Ayrıca, bankanın kredi verme fonksiyonlarının (tüm portföyün ve kredi işlevinin bağımsız olarak incelenmesi dahil) organize edildiği usul ve esasları onaylamalıdır.

iii. Kredi risk stratejisi ve politikaların banka personeli haberdar edilmelidir. Tüm ilgili personelin bankanın kredi verme işlevine yaklaşımını kesin olarak anlaması sağlanmalı ve söz konusu politika ve prosedürlere uygun davranma sorumluluğu yüklenmelidir.”

Katılım bankalarında, kredi politikası oluşturma ve bu kapsamda risk çeşitlendirmede bilgi sistemlerinin rolü çok büyüktür. Hali hazırdaki ve muhtemel müşterilerden toplanan bilgiler, bilgi sistemleri aracılığıyla çeşitli bilgisayar programlarıyla işlenerek kredi kullandırma sürecinde yararlanılabilir duruma getirilir. Bu bilgiler ışığında, farklı gruplandırmalar yapılarak hangi sektörlere, hangi müşteri gurplarına ya da hangi bölgelere yoğunlaşılması gerektiği belirlenip gereken çeşitlendirme stratejisi uygulanır. Örneğin Türkiye’de katılım bankaları şubelerinin daha çok büyükşehirlerde yoğunlaştığı, il merkezleri dışında şube sayısının oldukça az olduğu ve bölgesel olarak ise ülkemizin batı kesiminde yoğunlaşmanın olduğu dikkat çekmektedir. Diğer bankalarla karşılaştırıldığında; özellikle büyük ölçekli bankalar ve kamu bankalarının bu bakımdan daha homojen olduğu ve katılım bankalarının şube sayısı açısından yoğunlaşma noktasında bu bankalardan ayrıştığı söylenebilecektir. Dolayısıyla, katılım bankalarında kredi politikaları belirlenirken, bu yoğunlaşma dikkate alınmakta, hitap edilen müşterilerin portföyü iyi analiz edilerek kredi riski azaltılmaya çalışılmakta, aynı zamanda şube bulunmayan coğrafyalardaki potansiyel müşterilere de ulaşmak için çalışılmaktadır.

Katılım bankalarında kredi politikası belirlenirken dikkat çeken bir diğer husus da müşterilerin faize duyarlılık bakımından ortak eğilimlere sahip olmasıdır. Zira, bu bankaların kredi kullanımı için tercih edilmesinin en önemli sebebi faizsizlik prensibine göre hareket ediyor olmalarıdır. Dolayısıyla, kredi politikaları belirlenirken, bu hassasiyet ciddiyetle ele alınmalı, yapılan tüm işlemlerin İslami prensiplere uygun olmasına özen gösterilmeli, fon toplama ve kullandırma enstrümanları buna göre belirlenmeli ve hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde sistem işletilmelidir.

Öte yandan, katılım bankalarında kredi politikası ve risk yönetim süreci geleneksel bankalara göre daha karmaşık bir yapı gerektirir çünkü kredi işleminde karşı tarafın temerrüde düşmesi halinde (ödemenin bilerek geç yapılması durumunda

müşteriye para cezası uygulama dışında) herhangi bir ekstra ücret yani faiz talep edilmez. Müşteri, yapması gereken ödemeyi geciktirdiğinde, bankanın sermayesi verimsiz bir faaliyette sıkışmış olur ve dolayısıyla bankanın yatırımcıları ve mevduat sahipleri bu paradan gecikme süresince gelir elde edememiş olurlar. Ayrıca, mudarebe veya muşareke ortağının ihmalkar davranması veya işleri kötü yönetmesi durumunda, krediden kaynaklanan kaybı tazmin etmek için banka konvansiyonel bankalardaki uygulamalardan daha karmaşık bir süreç izleyecektir. Bu bakımdan, katılım bankalarında, risk azaltma amacıyla müşterilerden fazladan teminat talep edilmesi söz konusu olmakta, bu durumda da bu teminatların satılması veya likiditeye çevrilmesi zorluklarıyla karşılaşılmaktadır (Tıby, 2011: 31).