• Sonuç bulunamadı

2.3. Katılım Bankacılığında Fon Toplama ve Kullandırma Yöntemleri

2.3.2. Fon Kullandırma Yöntemleri

2.3.2.4. İcara (Finansal Kiralama)

İcara, “finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak, yetkilendirilmiş bir kiralayan tarafından, bir malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesini amaçlayan ve kiracıya kira süresi sonunda malın rayiç bedelinden düşük bir bedelle malı satın alma hakkı tanıyan kiralama işlemi” olarak tanımlanabilir (TKBB, Faizsiz Finans Sözlüğü, 2018). Günümüz uygulamalarında katılım bankaları, müşterinin ihtiyaç duyduğu bir varlığı satın alarak müşteriye kiralama amacıyla icara yöntemini kullanmaktadırlar. Ödemeler, önceden belirlenen miktarda ve yine önceden belirlenen periyotlarla yapılır ve sözleşmenin sona ereceği tarih de önceden belirlenmiştir. İcara sözleşmesi bitiminde, ilgili varlığın mülkiyetinin kiracıya geçmesi amaçlanmaktadır.

Varlığın mülkiyetinin sözleşme sonunda kiracıya geçişi sürecine ilişkin iki farklı icara yöntemi mevcuttur (Yanpar, 2015: 161): Birincisinde; kiralama sözleşmesinde tarafların birbirine alma ya da satma vaadi olmak zorunda değildir. Ancak, banka kiracıya tek taraflı bağlayıcılığı olan bir satma taahhüdünde bulunabilir. Aynı şekilde, kiracı da bankaya tek taraflı bir satın alma taahhüdünde bulunabilir. Fakat bu taahhütlerin karşılıklı olmaması gereklidir. Bu işlemde vade sonundaki satış fiyatı, dönem sonundaki piyasa fiyatı veya pazarlık sonucu belirlenen fiyat üzerinden yapılabilir. Bu şekildeki icara, bir kiralama sözleşmesi ile opsiyonlu alım sözleşmesinin kombinasyonu olarak düşünülebilir. Dönem sonundaki alım satım işlemi opsiyoneldir.

Diğer yöntemde ise kiralanan varlığın mülkiyeti kiralama süresi sonunda belli bir bedelin ödenmesi karşılığında kiracıya geçmektedir. Bu yöntem, bir kiralama sözleşmesi ve satış işleminin kombinasyonu olarak görülebilir. Bu yapıda iki sözleşme bulunmaktadır. Öncelikle sözleşmede kiracı ile kiraya veren arasında yukarıdaki açıklanan kurallara uygun şekilde bir kiralama sözleşmesi yapılır. İkinci olarak, kiralama döneminin sonunda taraflar satış için farklı ikinci bir sözleşme

yaparlar. Bu yöntemde kiralama dönemindeki alım satım mutlak surette uygulanmaktadır.

İcara işlemindeki adımlar Şekil 2.6’da gösterilmiştir:

1. Müşteri, ihtiyaç duyduğu varlığı sağlayacak satıcıyı belirler ve satışa ilişkin gerekli tüm bilgileri toplar.

2. Müşteri, bankanın ilgili varlığı satın alması sonrası bunu kiralayacağı sözünü vererek, icara sözleşmesi yapmak için bankaya başvurur.

3. Banka satıcıya ödemeyi yapar.

4. Satıcı, varlığın mülkiyetini bankaya devreder.

5. Banka varlığın kiralama işlemini gerçekleştirir, mülkiyetini ve belirtilen kullanım hakkını devreder.

6. Müşteri, icaradan doğan kira ücretlerini önceden belirlenen periyotlarla öder.

7. Varlık bankaya geri döner (veya ayrı bir satış sözleşmesi ile kiracıya geçer).

İcara sözleşmesinin gerçekleşebilmesi için temel şartlar şunlardır (Usmani, 2002: 111-113):

Şekil 2.6. İcara İşlemindeki Adımlar (Obaidullah, 2005: 81) )

i. İcara sözleşmesinde, varlık sahibi bu varlığın kullanım hakkını, üzerinde mutabık kalınan bir fiyattan ve yine üzerinde mutabık kalınan süreyle başka birine devretmelidir.

ii. Kiralanacak mal, kullanımı sonucu fayda sağlayan bir varlık olmalıdır. Bu nedenle, faydalı kullanımı olmayan şeyler kiralanamaz.

iii. Kiraya konu varlığın mülkiyeti kiralayan tarafta yani bankada olur, yalnızca kullanım hakkı kiracıya devredilir. Dolayısıyla, kullanıldıkça tükenen şeyler kiralanamaz. Örneğin; para, gıda ürünleri, yakıt vb. varlıklar icara sözleşmesiyle kiralanamaz, çünkü bunların tüketilmeden kullanılması mümkün değildir. Bu özelliklerdeki herhangi bir ürün kiralanmışsa, bu işlem kredi verme olarak kabul edilecek ve kredi işlemiyle ilgili kurallar söz konusu olacaktır. Dolayısıyla, bu geçersiz icara sözleşmesinden tahsil edilen herhangi bir kira, bir krediden tahsil edilen faiz hükmünde olacaktır.

iv. Kiraya konu varlığın mülkiyeti bankada olduğu için mülkiyete ilişkin tüm yükümlülüklerden banka sorumluyken; kullanıma ilişkin yükümlülüklerden kiracı sorumludur.

v. Sözleşmede kiraya verilecek varlığın özellikleri, kira bedeli ve kira süresi açıkça belirtilmelidir.

vi. Kiracı kiralanan varlığı, sözleşmesinde belirtilen amaç dışında herhangi bir amaçla kullanamaz.

vii. Kiracı, kötüye kullanım veya ihmalden kaynaklanan zararlardan dolayı sorumludur.

viii. Kira dönemi boyunca, kiracı tarafından kontrol edilemeyen faktörlerin sebep olduğu herhangi bir zarar veya kayıptan kiraya veren taraf sorumlu olur.

ix. Mülkiyeti birden fazla kişiye ait olan varlıklar da kiraya verilebilir. Bu durumda, kira geliri ortaklar arasında mülkteki hisse oranlarına göre dağıtılacaktır.

x. Kiralayan, kira bedelini tek taraflı olarak arttıramaz ve bu yönde yapılan herhangi bir sözleşme geçersiz sayılır.

xi. Kiralama süresi, ilgili varlığın kiracı tarafından kullanılmaya başlanıp başlanmadığına bakılmaksızın, varlığın kiracıya teslim edildiği tarihten itibaren başlar.

xii. Eğer kiralanan varlık işlevini onarımı mümkün olmayacak şekilde kaybederse, kira sözleşmesi zararın meydana geldiği gün sona erer.

Katılım bankalarındaki icara uygulamasının klasik leasing/kiralama işlemlerinden farklılaştığı temel hususlar şunlardır (Yanpar, 2015: 161):

i. Kiraya veren taraf yani banka, ilgili varlığa kiralama dönemi boyunca sahip olur.

ii. Kiracı yani müşteri, temerrüde düşer veya ödemelerini geciktirirse banka faiz işletmez.

iii. Kiralanan varlığın kullanımına ilişkin şartlar sözleşmede açıkça belirtilir. iv. Kiralama sözleşmenin akdedilmesi ile değil, ilgili varlığın kiracıya teslimi ile başlar.

v. Kiralama sözleşmesinin sonunda kiralanan varlığın müşterinin mülkiyetine geçmesi, ayrı bir satış sözleşmesi ile gerçekleştirilir.

İcara sözleşmesinde katılım bankası; bir varlığı kiralamak üzere satın aldıktan sonra, müşterinin bu varlığı kiralama vaadinden vazgeçmesi riskiyle karşı karşıyadır. Ayrıca, müşterinin temerrüde düşmesi sonucu kira ücretlerini zamanında ödeyememesi ve varlığın kullanım değerini yitirecek şekilde zarar görmesi riskleri de mevcuttur. Bu risklere karşı banka, çeşitli önlemler alabilir.

İcara sözleşmesinden kaynaklanan riskler için alınabilecek önlemlerde katılım bankalarının dikkat etmesi gereken hususlar AAOIFI tarafından şu şekilde belirtilmiştir (AAOIFI, 2012: 194): “Kiralama işlemini gerçekleştirmek üzere müşterinin kiralama vaadinde bulunması halinde İslâmî finans kuruluşunun güvence bedeli (deposit) alması ve bu tutarı bloke etmesi câizdir. Güvence bedelinin alınması, müşterinin kiralama vaadini yerine getirmede istekli olduğunu görmeye ve hem vaadini hem de vaadiyle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamaya yöneliktir. Ancak İslâmî finans kuruluşu müşterinin vaadinden cayması halinde karşı karşıya kaldığı fiilî zarar dışında güvence bedelinden hiçbir kesinti yapamaz. Fiilî zarar ise; kiralanması talep edilen varlığın maliyet tutarı ile bu malın başka birisine kiralanması durumunda alınacak olan toplam kira bedeli arasındaki fark veya

kiralanacak olan varlığın maliyet tutarı ile bu malın başka birisine satılması durumunda doğan farktır.”

İcara yöntemi, sağladığı birçok avantaj ile kullanım alanını her geçen gün artırmakta, faizsiz finans kullanıcıları için çok önemli bir finansman kaynağı olmaktadır. İcaranın sunduğu en önemli avantaj, nakit sıkıntısı içinde olan işletmelerin nakit çıkışlarını ertelemesidir. Bu yöntemle işletme, ihtiyaç duyduğu bir varlığı peşin almak yerine, bu varlıktan vadeli ödemelerle yararlanabilecek ve vade sonunda varlığa sahip olabilecek; satıcı ise varlığını peşin olarak satabilecektir. Ayrıca finansal kiralamaya konu varlıkla ilgili satın alma, ithalat, yükleme, akreditif, transfer gibi işlemlerin banka tarafından üstlenilmesi de bu işlemler için harcanacak emek, zaman ve maliyetten tasarruf sağlanması anlamına gelmektedir (Özulucan ve Özdemir, 2010: 41).