• Sonuç bulunamadı

Hisse Senedi Fiyat Değişim Riski ve Yönetimi

3.2. Piyasa Riski ve Yönetimi

3.2.4. Hisse Senedi Fiyat Değişim Riski ve Yönetimi

Hisse senedi fiyat değişim riski, hisse senedi sahipleri için hisse senedi fiyatlarının azalması sonucu portföy değerinin azalması ya da ileri bir tarihte belirli bir miktarda bir fonu hisse senetlerine yatırmayı planlayan yatırımcılar için hisse senetlerinin fiyatlarının yükselmesi sonucunda şimdiye nazaran daha az hisse senedi

2 Hadis: Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurmayla ve tuz

tuzla misli misline, eşit ve peşin şekilde trampa edilir. Bunlardan farklı cinsler birbiriyle mübadele edilirse, peşin olmak şartıyla dilediğiniz gibi satış yapınız (Müslim, Müsâkât, 81; Ebû Dâvûd, Büyû’, 18; A. İbn Hanbel, V, 314, 320.)

satın alabilme ya da daha fazla ödeme yaparak planlanan sayıda hisse senedi satın alabilme risklerini ifade eder (Parlakkaya, 1996: 101).

Bankalar gelir ve sermaye kazancı elde etmek veya likiditesi yüksek menkul kıymetlerde kalmak amacıyla hisse senetlerine yatırım yapmaktadırlar. Dolayısıyla hisse senedi fiyatlarında yükselme veya düşme yaşandığında bankaların zarar etme ihtimali hisse senedi fiyat riski olarak bilinmektedir (Ekenel, 2009: 29). Geleneksel bankalarda olduğu gibi hisse senedi potföyü bulunduran katılım bankaları için de bu risk aynı şekilde hissedilmektedir.

Hisse senedi fiyat riski bankaları iki şekilde ele alınmaktadır: Nakit akışı riski ve portföy riski. Nakit akışı riski, hisse senedine yatırım yapmayı planlayan bankaları için hisse senedi fiyatlarındaki artış nedeniyle daha fazla nakit çıkışı olmasını ya da hisse senedi satmayı planlayanlar için hisse senedi fiyatlarındaki düşüş nedeniyle daha az nakit girişi olmasını ifade eder. Portföy riski ise elinde hisse senedi portföyü olan bir bankanın hisse senedi fiyatlarındaki düşüş sonucunda portföy değerinin azalmasını ifade eder (Parlakkaya, 1996: 30).

Bu riski değerlendirebilmek için hisse senetleri fiyatlarını etkileyen faktörleri incelemekte fayda olacaktır. Hisse senedi fiyatlarını etkileyen faktörler firma içi ve firma dışı faktörler olarak iki grupta değerlendirilebilir. Firma içi faktörler, hisse senedini ihraç eden şirketle ilgili mikro düzeydeki unsurlarken, firma dışı faktörler ise makro düzeydeki unsurlardır. Firma dışı faktörler “sistematik risk”e, firma içi faktörler “sistematik olmayan risk”e sebep olmaktadır. Sistematik riski etkileyen faktörler; faiz oranlarındaki değişimler, enflasyon oranlarındaki değişimler, döviz kurlarındaki değişimler, içinde bulunulan ekonominin geleceğine ilişkin yatırımcıların beklentileri, kamu harcamalarındaki farklılıklar, uluslararası portföy yatırımlarındaki eğilimler ile altın fiyatları ve para arzındaki değişimler olarak sıralanabilir. Sistematik olmayan riski etkileyen faktörler ise daha çok ilgili firmanın performansına bağlı unsurlardır. Sistematik risk, bütün hisse senetlerini aynı yönde fakat değişik ölçüde etkilerken sistematik olmayan risk, firmanın bizzat kendisiyle ilgili olduğundan sadece ilgili hisse senedinin fiyatını etkiler (Parlakkaya, 1996: 101- 102), (Albeni ve Demir, 2005: 4-8).

Hisse senedi fiyat riskinin sağlıklı yönetilebilmesi için bu riski etkileyen sistematik ve sistematik olmayan unsurların iyi tahlil edilmesi, bu unsurlardaki değişimlerin doğru öngörülmesi gerekmekte ve buna uygun hisse senedi pozisyonu alarak, riski azaltmak için uygun stratejiler geliştirilmelidir.

3.2.4.1. Hisse Senedi Fiyat Değişim Riskinin Ölçülmesi

Hisse senedi fiyat riski genel olarak; standart yöntem ve riske maruz değer yaklaşımı olmak üzere iki yöntemle ölçülmektedir. Standart yöntemde, hisse senedi portföyü için, hisse senedi risklerinin iki bileşeni olan genel piyasa riski ve spesifik risk tutarları hesaplanmaktadır. Burada amaç, bankanın hisse senedi pozisyonuna göre maruz kalabileceği dışsal risk faktörlerini ve ilgili kıymetleri ihraç eden kurumlardan kaynaklanabilecek risklerin belirlenmesidir (Yahşi, 2014: 125-126).

Riske maruz değer yaklaşımı / içsel model kullanımı, denetim otoriteleri tarafından aranan nitel ve nicel koşulları sağlayan bankalarca kullanılabilmektedir. Bu bankalar, bağlı bulundukları denetim otoritesinden izin alarak bu modeli kullanabilmektedir. Bankalar, hisse senedi fiyat riskini ölçmek için “riske maruz değer”i hesaplamak için parametrik / varyans-kovaryans, tarihi simülasyon ve monte carlo simülasyonu yöntemlerinden birisini kullanabilmektedirler (a.g.e.: 126).

3.2.4.2. Hisse Senedi Fiyat Değişimi Riskini Azaltma Yöntemleri

Hisse senedi fiyat değişim riskinin yönetilmesinde en önemli yöntemlerden birisi, riskin çeşitlendirme ile azaltılması stratejisidir. Riski azaltma açısından portföy çeşitlendirilmesi kararı verilirken dikkat edilmesi gereken husus, kovaryansları (veya korelasyonlar) düşük olan hisse senetlerinin bir araya getirilmesidir. Böylelikle, portföyde yer alan bazı hisse senetlerinin getiri oranlarındaki düşüş, diğer hisse senetlerinin getiri oranlarındaki artış ile telafi edilebilmektedir (Altay, 2015: 281- 284).

Hisse senedi fiyat değişim riskinin yönetilmesinde diğer bir yöntem korunma stratejisidir. Çeşitlendirme stratejisi riski azaltma amacı güderken, toplam riski ancak sistematik risk düzeyine kadar indirebilmektedir. Buna karşın korunma stratejisinde, üstlenilen riskten tamamen kaçınmak ya da riski transfer etmek amaçlanmaktadır. Bu stratejinin temel araçları türev ürünlerdir (a.g.e.: 287). Katılım bankaları İslami

prensiplere aykırı olduğu için geleneksel türev ürünleri kullanmadığından, bu riskten korunma için yine alternatif yöntemlerin geliştirilmesine ihtiyaç görülmektedir.

Katılım bankları, hisse senedi fiyat riskini en aza indirmek için, hisse senedi alma kararı verileceğinde ekonomik ve siyasi konjonktürü, ilgili sektörü ve firmanın mali durumunu iyi analiz etmeli, piyasadaki fiyat dalgalanmalarının yönünü öngörmeye gayret etmelidir. Bu şekilde, hisse senedi yatırım yapıp yapmama kararını vermeli ve yapacaksa hangi sektöre yoğunlaşması gerektiğini ve hangi firmanın hisse senedini alıp satması gerektiğini analizlere göre belirlemelidir.

Katılım bankalarında hisse senedi riski yönetiminin temel fonksiyonları şöyle özetlenebilir (Kılınçer, 2010: 75):

i. Risklerin izlenmesi ve analizi kapsamında; hisse senedi pozisyonlarına ve fiyatlara ilişkin değişimlerin izlenmesi, risk tutarlarının takip edilmesi, limit ihlallerinin tespit edilmesi ve izlenmesi, muhtemel senaryoların analizi, risk tutarlarının raporlanması,

ii. Sayısal veya analitik analizler kapsamında; yeni finansal ürünler için modellemelerin geliştirilmesi, yeni sayısal veya analitik yöntemlerin tasarlanması ve oluşturulan yeni yöntemlerin denenmesi,

iii. Model geliştirme kapsamında; sistem için yeni modellerin risk analiz araçlarının ve tekniklerinin geliştirilmesi, gerekli geri bildirimlerin yapılması,

iv. Sistem geliştirme ve bütünleştirme kapsamında; işlem yapmayı desteklemek için yeterli alt yapı oluşturulması, risklere ilişkin verilerin ve bilgilerin kullanımını destekleyecek veri tabanlarının geliştirilmesi.

Katılım bankaları için hisse senedi alım satımında dikkat edilmesi gereken önemli bir husus da hisse senedi alınan şirketin İslami prensipler açısından belirli şartları sağlaması gerektiğidir. Geleneksel bankalar gibi her istediği şirketin hisse senedini satın alamayan katılım bankaları, özellikle çeşitlendirme stratejisi bakımından dezavantajlı duruma düşmektedirler. Ayrıca katılım bankaları, hisse senedi alımında bazı kriterlere uymayan şirketleri tercih etmedikleri gibi müşterilerinin de kendi bankaları üzerinden bu şirketlerin hisse senedi alımına izin vermemektedirler. Bu kapsamda hangi şirketlerin hisse senetlerine yatırım

yapılabileceğine ilişkin Borsa İstanbul (BIST) bünyesinde bir endeks oluşturulmuştur.

BIST’te işlem gören ve katılım bankacılığı prensiplerine uygun pay senetlerinden oluşan borsa endeksi olan KATLM endeksi, İslami finans kapsamında yatırım yapılabilir pay senetlerinin belirlenmesine imkan sağlamaktadır. Endekste yer alamayacak, yani katılım bankacılığı çerçevesinde hisse senedi alınmayacak şirket grupları aşağıda maddeler halinde yer almaktadır (Seçme, Aksoy, ve Uysal, 2016: 108):

i. “Faaliyet alanı; faize dayalı finans, ticaret, hizmet, aracılık (bankacılık, sigorta, finansal kiralama, faktöring ve diğer faize dayalı faaliyet alanları), alkollü içecek, kumar, şans oyunu, domuz eti ve benzer gıda, basın, yayın, reklam, turizm, eğlence, tütün mamulleri, silah, vadeli altın, gümüş ve döviz ticareti olan şirketler

ii. Toplam faizli kredilerinin piyasa değerine oranı ile faiz getirili nakit ve menkul kıymetlerinin piyasa değerine oranı %30 ve üzeri şirketler

iii. (i) maddesinde yer alan faaliyet alanlarından elde ettiği gelirlerinin toplam gelirlerine oranının da %5 ve üzeri olan şirketler.”

Yukarıda mezkur şartlar, uluslararası kabul görmüş AAOIFI standartlarıdır. Katılım bankaları, hisse senedi tercihlerinde yukarıdaki şartlar kapsamında hareket etmek zorunda olduklarından, piyasada gördükleri bazı fırsatlardan yararlanamadıkları gibi hisse senedi portföylerinin riskini çeşitledirme stratejisiyle en aza indirmede de kısıtlamaya maruz kalmış olurlar.