• Sonuç bulunamadı

Mekke’ye Geri Dönmesi ve Taif’e Çıkması

Şam bölgesinde şartsız bir şekilde kalmasına izin verilme- yen Muhammed b. Hanefiyye, geri kalan taraftarları ve ailesi ile birlikte Mekke’ye geri döndü ve Ebû Tâlib mahallesine yerleşti. Abdullah b. Zübeyr, onun döndüğünü haber alınca bir elçi gönde- rerek, ya gelip kendisine biat etmesini ya da beraberindekilerle birlikte mahalleden çıkıp gitmesini istedi. İbnü’l-Hanefiyye ise gelen elçiye, “Git ona de ki Allah, bu beldeyi güvenli kılmış. Sen ise

kalkıp burada beni korkutmaya çalışıyorsun. Ben, Allah bana izin verdiği sürece kesinlikle bu yerden çıkmam. Yap ne yapacaksan!” dedi. Arala-

rındaki ihtilaf şiddetlenince daha önce ondan ayrılarak Kûfe’ye gitmiş olan taraftarları durumdan haberdar oldu. Bu nedenle onların çoğu, gelip onun yanına mahalleye yerleştiler ve kesinlik-

yetlerin araya girmesiyle de Amr’a emân vermişti. Ancak Abdül- melik, kendisine rakip olarak gördüğü Amr’ı sarayına davet ede- rek onu öldürmüş ve böylece daha önce vermiş olduğu sözü boz- muştu.139 İddiaya göre İbnü’l-Hanefiyye, bu olayı haber aldığında Şam bölgesine gelmekten pişman olmuş ve Eyle’de kalmıştır.140 Fakat 69/688 yılının sonlarında gerçekleşen bu olayın,141 İbnü’l- Hanefiyye’nin yaptığı bu yolculuktan daha sonraları meydana geldiğini düşünüyoruz. Çünkü bu yolculuk sırasında Abdullah b. Abbâs’ın daha hayatta olduğu görülmektedir. Bilindiği gibi Abdul- lah b. Abbâs, bu yolculuktan sonra İbnü’l-Hanefiyye ile birlikte Taif’e gitmiş ve orada 68/687 yılında vefat etmiştir.142

Dîneverî de bu seyahatin, İbn Abbâs’ın vefatından sonra gerçekleştiğini söylemektedir.143 Diğer bazı kaynaklarda da bunu destekleyen Ebû Hamza rivayeti yer almaktadır. Bu yolculuk sıra- sında İbnü’l-Hanefiyye ile birlikte olduğunu söyleyen Ebû Hamza, İbn Abbâs’ın vefatından sonra Abdülmelik’in daveti üzerine yola çıktıklarını, Eyle’ye vardıklarında Abdülmelik’in verdiği karardan vazgeçmesi üzerine geri döndüklerini; bu arada İbnü’l- Hanefiyye’nin sayıları yedi bini bulan taraftar kitlesini dağıttığını ve geriye kalan dokuz yüz kişi ile birlikte Mekke’ye geri döndükle- rini anlatmaktadır.144 Ancak gerek Dîneverî’nin verdiği söz konu- su bilgiden sonra İbnü’l-Hanefiyye’nin Eyle’de bir sene kaldıktan sonra öldüğünü söylemesi; gerekse Ebû Hamza’nın, Mekke’ye döndükten sonra umre için ihrama girdikleri halde İbn Zübeyr’in onları şehre almadığı, bunun üzere Medine’ye gittikleri, Haccâc’ın

139 İbn Kesîr, VI, 66.

140 İbnü’l-Esîr, s. 569; Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, İstanbul 1981, I, 679.

141 Bk. Taberî, s. 1124; İbnü’l-Esîr, s. 582.

142 Bk. İbnü’l-Esîr, s. 569-570, 582; İbn Kesîr, VI, 66. 143 Dîneverî, s. 282.

144 İbn Sa’d, V, 108-109; İbn Asâkir, LIV, 350-351; İbn Kesîr, VI, 156; Zehebî, Siyeru A’lâm, IV, 124-125.

İbn Zübeyr’i öldürüp Kûfe’ye gitmesinden sonra ancak Mekke’ye dönebildiklerini, bu süre boyunca İbnü’l-Hanefiyye’nin ihramdan çıkmadığı için bitlendiği, kazasını yaptıktan sonra tekrar Medi- ne’ye döndüğü ve üç ay sonra İbnü’l-Hanefiyye’nin burada öldüğü şeklindeki tarihî verilere zıt bilgiler ile Belâzürî, İbn A’sem, İbnü’l- Esîr ve Makrîzî’nin konuyu ele alırken olayların seyrini yukarda aktardığımız şekilde vermeleri bu yolculuğun 69/688 yılında de- ğil, 67/686 yılının sonlarına doğru gerçekleştiğini göstermektedir. Sonuç itibariyle Muhammed b. Hanefiyye, Muhtâr’ın öldü- rülmesinden sonra İbn Zübeyr’in artan baskıları karşısında, ko- şulsuz bir şekilde yanına gelip yerleşmesi teklifinde bulunan Ab- dülmelik b. Mervân’ın daveti üzerine Şam bölgesine gitmiş ve önce Medyen, ardından Eyle şehirlerinde kısa bir süre kalmıştır. Ancak Abdülmelik’in daha önce verdiği karardan dönerek ondan kendisine biat etmesini istemesi üzerine Mekke’ye geri dönmüş- tür.

B. Mekke’ye Geri Dönmesi ve Taif’e Çıkması

Şam bölgesinde şartsız bir şekilde kalmasına izin verilme- yen Muhammed b. Hanefiyye, geri kalan taraftarları ve ailesi ile birlikte Mekke’ye geri döndü ve Ebû Tâlib mahallesine yerleşti. Abdullah b. Zübeyr, onun döndüğünü haber alınca bir elçi gönde- rerek, ya gelip kendisine biat etmesini ya da beraberindekilerle birlikte mahalleden çıkıp gitmesini istedi. İbnü’l-Hanefiyye ise gelen elçiye, “Git ona de ki Allah, bu beldeyi güvenli kılmış. Sen ise

kalkıp burada beni korkutmaya çalışıyorsun. Ben, Allah bana izin verdiği sürece kesinlikle bu yerden çıkmam. Yap ne yapacaksan!” dedi. Arala-

rındaki ihtilaf şiddetlenince daha önce ondan ayrılarak Kûfe’ye gitmiş olan taraftarları durumdan haberdar oldu. Bu nedenle onların çoğu, gelip onun yanına mahalleye yerleştiler ve kesinlik-

le ondan ayrılmayacaklarını, gerekirse bu uğurda ölmeye hazır olduklarını söylediler.145

Bu arada İbn Zübeyr’in, Kûfe’deki kardeşine İbnü’l- Hanefiyye’nin ileri gelen adamlarının isimlerini bildirerek onların oradaki eşlerini şehirden sürmesini istediği, Mus’ab’ın da arala- rında Tufeyl b. Âmir b. Vâsile’nin eşinin de bulunduğu bir grup kadını Kûfe’den sürdüğü söylenmektedir.146 Yukarda bahsettiği- miz taraftar kitlesi de muhtemelen bu kadınlarla birlikte Mek- ke’ye İbnü’l-Hanefiyye’nin yanına dönmüşlerdir.

İbn Zübeyr, o sene hac mevsiminin girmesi nedeniyle İb- nü’l-Hanefiyye’yi bir süre rahat bıraktı. Fakat hac ibadeti bitip insanlar memleketlerine dağılınca tekrar onu rahatsız etmeye başladı. İlgili bölümde ayrıntılı bir şekilde üzerinde duracağımız gibi aralarında çıkan şiddetli münakaşalardan sonra İbnü’l- Hanefiyye, Abdullah b. Abbâs ile birlikte Taif’e gitti.147

Taif’e gittikten sonra, çok geçmeden Abdullah b. Abbâs bu- rada vefat etti. Cenaze namazını da Muhammed b. Hanefiyye kıl- dırdı.148 İbn Abbâs’ın vefatından (68/687) sonra burada kalmaya devam eden İbnü’l-Hanefiyye, o senenin haccını eda etmek üzere Taif’ten hareket ederek, sayıları dört bini bulan taraftar kitlesiyle birlikte Arafat’a çıktı.149

O sene Arafat’ta dört sancak dalgalanıyordu. İbnü’l- Hanefiyye ve taraftarlarının sancağı, İbn Zübeyr ve taraftarlarının sancağı, Benî Ümeyye’nin sancağı ve Necdet el-Harurî’nin sanca-

145 İbn A’sem, II, 386.

146 Belâzürî, III, 481; İbnü’l-Esîr, s. 569; Makrîzî, el-Mukaffâ, VI, 291.

147 Belâzürî, III, 481-482; İbn A’sem, II, 387-392; Makrîzî, el-Mukaffâ, VI, 291-293; Ahmet Cevdet Paşa, I, 679.

148 Belâzürî, III, 483; İbn A’sem, II, 392; Makrîzî, el-Mukaffâ, VI, 293. 149 İbn Sa’d, V, 102, 103; İbn Asâkir, LIV, 340.

ğı.150 Öyle anlaşılıyor ki Muhammed b. Hanefiyye, hem İbn Zübeyr hem de Abdülmelik tarafından dışlanarak yanlarından uzaklaştırı- lınca artık farklı bir hareket olarak ortada kalmış ve diğer gruplar gibi bağımsızlığının bir sembolü olarak kendi sancağını dikme gereğini hissetmiştir.

Arafat’ta İbn Zübeyr, halifelerin durduğu yerde vakfetmiş; İbnü’l-Hanefiyye, onun hizasında durmuş; Necdet el-Harurî, be- raberindeki Haricilerle birlikte onların arkalarında durmuş; Benî Ümeyye de onların sağında durmuştu. Oradan ilk İbnü’l- Hanefiyye ayrıldı. Necdet, onu takip etti. Sonra Benî Ümeyye, ayrıldı. Ardından İbn Zübeyr, ayrıldı; diğer insanlar da onu takip etti. O sene İbn Zübeyr’in Arafat’tan ayrılmada gevşek davrandığı, Abdullah b. Ömer’in uyarısı üzerine ancak harekete geçtiği söy- lenmektedir.151

Dört faklı sancak altında toplanan bu insanlar arasında bir çatışmanın vuku bulmaması için Muhammed b. Cübeyr’in gayret sarf ettiği görülmektedir. İlk önce İbnü’l-Hanefiyye’nin yanına giderek ona: “Ya Eba’l-Kâsım, Allah’tan kork. Biz, kutsal bir mekânda

ve kutsal bir beldedeyiz. İnsanlar, Allah’ın misafiri olarak bu Beyt’e gel- mişler; onların haccını bozacak bir davranışta bulunmayın.” der. İb-

nü’l-Hanefiyye de “Vallahi ben, böyle bir şeyi arzu etmiyorum. Ben, hiç

kimseyle şu Beyt’in arasına girmem ve hiçbir haccıya benden yana bir zarar gelmez. Fakat ben, kendisini İbn Zübeyr’den korumaya çalışan bir adamım. Dolayısıyla bize bir müdahale söz konusu olmadıkça hiçbir şey yapmayız. Ancak sen İbn Zübeyr’e git, onunla konuş. Necdet’e de dikkat et, onunla da konuş.” karşılığını verir. Diğer gruplarla görüşen Mu-

hammed b. Cübeyr, onlardan da benzer cevaplar alır. O günü İb-

150 İbnü’l-Esîr, s. 582.

le ondan ayrılmayacaklarını, gerekirse bu uğurda ölmeye hazır olduklarını söylediler.145

Bu arada İbn Zübeyr’in, Kûfe’deki kardeşine İbnü’l- Hanefiyye’nin ileri gelen adamlarının isimlerini bildirerek onların oradaki eşlerini şehirden sürmesini istediği, Mus’ab’ın da arala- rında Tufeyl b. Âmir b. Vâsile’nin eşinin de bulunduğu bir grup kadını Kûfe’den sürdüğü söylenmektedir.146 Yukarda bahsettiği- miz taraftar kitlesi de muhtemelen bu kadınlarla birlikte Mek- ke’ye İbnü’l-Hanefiyye’nin yanına dönmüşlerdir.

İbn Zübeyr, o sene hac mevsiminin girmesi nedeniyle İb- nü’l-Hanefiyye’yi bir süre rahat bıraktı. Fakat hac ibadeti bitip insanlar memleketlerine dağılınca tekrar onu rahatsız etmeye başladı. İlgili bölümde ayrıntılı bir şekilde üzerinde duracağımız gibi aralarında çıkan şiddetli münakaşalardan sonra İbnü’l- Hanefiyye, Abdullah b. Abbâs ile birlikte Taif’e gitti.147

Taif’e gittikten sonra, çok geçmeden Abdullah b. Abbâs bu- rada vefat etti. Cenaze namazını da Muhammed b. Hanefiyye kıl- dırdı.148 İbn Abbâs’ın vefatından (68/687) sonra burada kalmaya devam eden İbnü’l-Hanefiyye, o senenin haccını eda etmek üzere Taif’ten hareket ederek, sayıları dört bini bulan taraftar kitlesiyle birlikte Arafat’a çıktı.149

O sene Arafat’ta dört sancak dalgalanıyordu. İbnü’l- Hanefiyye ve taraftarlarının sancağı, İbn Zübeyr ve taraftarlarının sancağı, Benî Ümeyye’nin sancağı ve Necdet el-Harurî’nin sanca-

145 İbn A’sem, II, 386.

146 Belâzürî, III, 481; İbnü’l-Esîr, s. 569; Makrîzî, el-Mukaffâ, VI, 291.

147 Belâzürî, III, 481-482; İbn A’sem, II, 387-392; Makrîzî, el-Mukaffâ, VI, 291-293; Ahmet Cevdet Paşa, I, 679.

148 Belâzürî, III, 483; İbn A’sem, II, 392; Makrîzî, el-Mukaffâ, VI, 293. 149 İbn Sa’d, V, 102, 103; İbn Asâkir, LIV, 340.

ğı.150 Öyle anlaşılıyor ki Muhammed b. Hanefiyye, hem İbn Zübeyr hem de Abdülmelik tarafından dışlanarak yanlarından uzaklaştırı- lınca artık farklı bir hareket olarak ortada kalmış ve diğer gruplar gibi bağımsızlığının bir sembolü olarak kendi sancağını dikme gereğini hissetmiştir.

Arafat’ta İbn Zübeyr, halifelerin durduğu yerde vakfetmiş; İbnü’l-Hanefiyye, onun hizasında durmuş; Necdet el-Harurî, be- raberindeki Haricilerle birlikte onların arkalarında durmuş; Benî Ümeyye de onların sağında durmuştu. Oradan ilk İbnü’l- Hanefiyye ayrıldı. Necdet, onu takip etti. Sonra Benî Ümeyye, ayrıldı. Ardından İbn Zübeyr, ayrıldı; diğer insanlar da onu takip etti. O sene İbn Zübeyr’in Arafat’tan ayrılmada gevşek davrandığı, Abdullah b. Ömer’in uyarısı üzerine ancak harekete geçtiği söy- lenmektedir.151

Dört faklı sancak altında toplanan bu insanlar arasında bir çatışmanın vuku bulmaması için Muhammed b. Cübeyr’in gayret sarf ettiği görülmektedir. İlk önce İbnü’l-Hanefiyye’nin yanına giderek ona: “Ya Eba’l-Kâsım, Allah’tan kork. Biz, kutsal bir mekânda

ve kutsal bir beldedeyiz. İnsanlar, Allah’ın misafiri olarak bu Beyt’e gel- mişler; onların haccını bozacak bir davranışta bulunmayın.” der. İb-

nü’l-Hanefiyye de “Vallahi ben, böyle bir şeyi arzu etmiyorum. Ben, hiç

kimseyle şu Beyt’in arasına girmem ve hiçbir haccıya benden yana bir zarar gelmez. Fakat ben, kendisini İbn Zübeyr’den korumaya çalışan bir adamım. Dolayısıyla bize bir müdahale söz konusu olmadıkça hiçbir şey yapmayız. Ancak sen İbn Zübeyr’e git, onunla konuş. Necdet’e de dikkat et, onunla da konuş.” karşılığını verir. Diğer gruplarla görüşen Mu-

hammed b. Cübeyr, onlardan da benzer cevaplar alır. O günü İb-

150 İbnü’l-Esîr, s. 582.

nü’l-Hanefiyye’nin yanında geçiren İbn Cübyer, en sakin gurubun onun gurubu olduğunu ifade etmektedir. 152

Burada İbnü’l-Hanefiyye’nin, İbn Zübeyr ve Haricilere karşı çekincelerini dile getirdiği halde Benî Ümeyye ile ilgili bir endişe taşımadığı görülmektedir.