• Sonuç bulunamadı

Hz Hüseyin’in İsyanı Sürecine Kadar Muhammed b.

Muhammed b. Hanefiyye, Kûfe’de Muâviye’ye biat edildik- ten sonra kardeşleri ile birlikte Medine’ye gitmişti. Burada Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, şehir merkezine yerleşirken İbnü’l- Hanefiyye’nin onlardan ayrı olarak bir köye yerleştiği görülmek- tedir.146

İbnü’l-Hanefiyye, kardeşleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e karşı gayet saygılı olup onların sözlerini dinlerdi.147 Fakat bazen babalarının vasiyetine rağmen kardeşleri tarafından dışlandığı ve aralarında kırgınlıkların vaki olduğu söylenmektedir. Rivayete göre Muhammed b. Hanefiyye, Hasan ve Hüseyin’in yanına gide- rek “Siz, beni babamın mirasından mahrum bıraktınız. Ben, Peygambe-

rin soyundan olmasam bile babanızın çocuğuyum.” diye serzenişte

bulunmuştur.148 Başka bir seferinde de Hz. Hüseyin’le bir tartış-

146 Dîneverî, s. 205. 147 Kalkaşendî, s. 143.

148 Ahbârü’d-Devleti’l-Abbâsiyye, (Müellifi Meçhul, H. 3. Asır), thk. A. ed-Dûrî, A. el-Muttalibî, Beyrut 1971, s. 184; İbn Tiktakâ, s. 324.

maya girmiş ve birbirlerine küserek ayrılmışlardı. Ancak İbnü’l- Hanefiyye, bu dargınlığın uzamasına fırsat vermemiş, ona bir mektup yazarak “Babanla babam Ali’dir. Annem, Benî Hanîfe’den bir

kadın olup kavmi içindeki şerefi inkâr edilemez. Fakat senin annen, Ra- sulullah’ın kızı Fatıma’dır. Dolayısıyla sen, benden daha üstünsün. Bize gel, gönlümüzü al.” demiş, Hz. Hüseyin de hemen onun yanına gidip

gönlünü almıştır.149

Bilindiği gibi Hz. Hüseyin, Muâviye ile yapılan anlaşmaya en sert tepki gösterenlerdendi. Hatta Hz. Hasan, onu hapsetmekle tehdit etmişti. O da Hz. Hasan’ın Muâviye’ye hilâfeti teslim et- mekte kararlı olduğunu görünce artık ses çıkarmamış, üstelik Hz. Hasan’la birlikte Muâviye’yi ziyaret etmiş ve onun ikramlarını kabul etmişti.150 Hz. Hasan vefat edince Kûfeliler, Hz. Hüseyin’e mektuplar göndermeye başladılar ve ondan Muâviye’ye isyan etmesini teklif ettiler. Fakat o, mektuplara verdiği cevapta söz konusu teklifleri reddediyor ve Muâviye hayatta olduğu sürece böyle bir şeye yanaşmayacağını bildiriyordu.151 Ancak Kûfeliler daha ileri giderek mektuplarına olumlu cevap vermeyen Hz. Hü- seyin’i ikna etmek için bizzat Medine’ye kadar geldiler ve teklifle- rini doğrudan ona iletmeye başladılar. Hz. Hüseyin ise verdiği karardan dönmüyor ve gelen teklifleri reddetmeye devam edi- yordu. İşte bu noktada ilginç bir gelişme oluyor. Hz. Hüseyin’den ümidini kesen Kûfeliler, bu sefer Muhammed b. Hanefiyye’nin kapısını çalıyorlar ve ona kendileriyle beraber isyan etme tekli- finde bulunuyorlardı. Ancak İbnü’l-Hanefiyye, onların bu teklifle- rini kabul etmediği gibi durumu Hz. Hüseyin’e iletmiş, o da Kûfeli- lerin, kendilerini kullanarak menfaat elde etme peşinde oldukla-

149 İbn Asâkir, LIV, 333. 150 İbn Kesîr, V, 656. 151 Dîneverî, s. 205.

Sensiz kaynaklardan ben su mu içerim.

Ağlayacağım hep sana; öttükçe güvercinleri Eyke’nin, Yeşerdikçe ağaç yaprakları Hicaz’ın.

Ne tuhaf şeyler oluyor, bak şimdi Hicaz’ın toprakları Hasan’ı içine alıyor,

Düşmüş herkes gibi toprağa, O da burada garipçe yatıyor.

III. Hz. Hüseyin İle İlişkisi

A. Hz. Hüseyin’in İsyanı Sürecine Kadar Muhammed b. Ha- nefiyye

Muhammed b. Hanefiyye, Kûfe’de Muâviye’ye biat edildik- ten sonra kardeşleri ile birlikte Medine’ye gitmişti. Burada Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, şehir merkezine yerleşirken İbnü’l- Hanefiyye’nin onlardan ayrı olarak bir köye yerleştiği görülmek- tedir.146

İbnü’l-Hanefiyye, kardeşleri Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e karşı gayet saygılı olup onların sözlerini dinlerdi.147 Fakat bazen babalarının vasiyetine rağmen kardeşleri tarafından dışlandığı ve aralarında kırgınlıkların vaki olduğu söylenmektedir. Rivayete göre Muhammed b. Hanefiyye, Hasan ve Hüseyin’in yanına gide- rek “Siz, beni babamın mirasından mahrum bıraktınız. Ben, Peygambe-

rin soyundan olmasam bile babanızın çocuğuyum.” diye serzenişte

bulunmuştur.148 Başka bir seferinde de Hz. Hüseyin’le bir tartış-

146 Dîneverî, s. 205. 147 Kalkaşendî, s. 143.

148 Ahbârü’d-Devleti’l-Abbâsiyye, (Müellifi Meçhul, H. 3. Asır), thk. A. ed-Dûrî, A. el-Muttalibî, Beyrut 1971, s. 184; İbn Tiktakâ, s. 324.

maya girmiş ve birbirlerine küserek ayrılmışlardı. Ancak İbnü’l- Hanefiyye, bu dargınlığın uzamasına fırsat vermemiş, ona bir mektup yazarak “Babanla babam Ali’dir. Annem, Benî Hanîfe’den bir

kadın olup kavmi içindeki şerefi inkâr edilemez. Fakat senin annen, Ra- sulullah’ın kızı Fatıma’dır. Dolayısıyla sen, benden daha üstünsün. Bize gel, gönlümüzü al.” demiş, Hz. Hüseyin de hemen onun yanına gidip

gönlünü almıştır.149

Bilindiği gibi Hz. Hüseyin, Muâviye ile yapılan anlaşmaya en sert tepki gösterenlerdendi. Hatta Hz. Hasan, onu hapsetmekle tehdit etmişti. O da Hz. Hasan’ın Muâviye’ye hilâfeti teslim et- mekte kararlı olduğunu görünce artık ses çıkarmamış, üstelik Hz. Hasan’la birlikte Muâviye’yi ziyaret etmiş ve onun ikramlarını kabul etmişti.150 Hz. Hasan vefat edince Kûfeliler, Hz. Hüseyin’e mektuplar göndermeye başladılar ve ondan Muâviye’ye isyan etmesini teklif ettiler. Fakat o, mektuplara verdiği cevapta söz konusu teklifleri reddediyor ve Muâviye hayatta olduğu sürece böyle bir şeye yanaşmayacağını bildiriyordu.151 Ancak Kûfeliler daha ileri giderek mektuplarına olumlu cevap vermeyen Hz. Hü- seyin’i ikna etmek için bizzat Medine’ye kadar geldiler ve teklifle- rini doğrudan ona iletmeye başladılar. Hz. Hüseyin ise verdiği karardan dönmüyor ve gelen teklifleri reddetmeye devam edi- yordu. İşte bu noktada ilginç bir gelişme oluyor. Hz. Hüseyin’den ümidini kesen Kûfeliler, bu sefer Muhammed b. Hanefiyye’nin kapısını çalıyorlar ve ona kendileriyle beraber isyan etme tekli- finde bulunuyorlardı. Ancak İbnü’l-Hanefiyye, onların bu teklifle- rini kabul etmediği gibi durumu Hz. Hüseyin’e iletmiş, o da Kûfeli- lerin, kendilerini kullanarak menfaat elde etme peşinde oldukla-

149 İbn Asâkir, LIV, 333. 150 İbn Kesîr, V, 656. 151 Dîneverî, s. 205.

rını söylemiş ve onlara karşı dikkatli olmaları gerektiğini vurgu- lamıştı.152

Bu gelişme Kûfelilerin istikrarsızlığını ve asıl amaçlarını göstermesi açısından önemli olmakla birlikte, İbnü’l- Hanefiyye’nin halife olabilecek bir kapasitede görüldüğünü ve artık onun da halife adayları arasına girdiğini göstermesi açısın- dan önem arz ettiğini belirtmekte fayda görüyoruz. Ancak İbnü’l- Hanefiyye, o sıralar böyle bir şeyi düşünmediği gibi durumdan kardeşini haberdar ederek ona olan bağlılığını bir şekilde ortaya koymuştur.

B. Hz. Hüseyin’in İsyanı Sürecinde Muhammed b. Hanefiyye