• Sonuç bulunamadı

Meşruiyet Kavramı ve Dini Meşrulaştırım

1. BÖLÜM

1.5. ÇATIŞMA TEORİSİ VE DİYALEKTİK DİN SOSYOLOJİSİ

1.5.3. Meşruiyet Kavramı ve Dini Meşrulaştırım

Meşruiyet(legitimise, legitimize) kelime anlamıyla bir şeyi meşru hale getirmek ve ona otorite, yetki vermek fiilini ifade etmektedir.120 Weber’in tanımında meşru düzen ve geçerlilik, inanç kavramıyla bağlantılıdır. Weber’e göre özellikle herhangi bir toplumsal ilişkiyi kapsayan harekete, meşruiyeti olan bir düzenin varlığına inanmakla yön verilebilir. Hareketin böylece yönetilebilme ihtimali ise

"geçerlilik" (geltung) olarak adlandırılır.121 Weber’in tanımına göre meşruiyetin temellerinde, gelenek, inanç ve kanun kavramlarının önemli bir yeri vardır. Bu temellere göre aktörler sosyal bir düzene bu kavramlar temelinde ve aracılığıyla meşruiyet atfedebilirler.

Bu belirlemeye göre geçerlilik dört farklı alanda ortaya çıkmaktadır. İlk geçerlilik alanı gelenek kavramıyla ön plandadır. Bu durum hep var olanın geçerli olmasıdır. İkinci alan duygusallık ve inanca sahip olmakla ilgilidir. Bu durumda ortaya yeni çıkanın veya örnek özelliğine sahip olanın geçerliliği söz konusudur.

Üçüncüsü mutlak olanın geçerliliği kapsamında değer veya akla dayanan inanç alanında ortaya çıkmaktadır. Dördüncü alan ise hukuksal olduğuna inanılan pozitif kanundur. Bu tür hukuksallık meşru sayılabilir çünkü ilgili tarafların gönüllü uzlaşmasından kaynaklanmaktadır ve meşru kabul edilen, dolayısıyla rıza gösterilen bir otorite tarafından dayatılmaktadır. 122

Sosyolojik düzlemde meşruiyet, toplumsal düzenin, rıza, sükûnet ve uzlaşma ile geçerliliğinin kabul edilmesini ifade eder.123 Meşruluk, toplumsal ilişkilerin

120 Collin, Dictionary of Poitics and Government, 138.

121 Max Weber, Ekonomi ve Toplum (İstanbul: Yarın Yayınları, 2012), 1/139.

122 Weber, Ekonomi ve Toplum, 145-146.

123Ejder Okumuş, Dinin Meşrulaştırma Gücü (İstanbul: Ark Kitapları, 2005), 13 ; a. mlf.,“Meşrûluğun Toplumsal Boyutları”, Meşrûluğun Toplumsal Gerçekliği, haz. Ejder Okumuş (İstanbul: İnsan Yayınları, 2010), 14.

31 gerçekleşmesi ve toplumsal yapının inşasında olmazsa olmaz bir kurumdur. Grup üyelerinin karşılıklı ilişkilerinin sürdürülmesi, üyelerin bizzat kendilerinin, statülerinin ve davranışlarının meşruluk elde etmeleriyle yakından ilgilidir. Küçük grupların da büyük grupların da işleyişinde anahtar konumda bulunan meşruiyet, grup içi ilişkilerde, grup üyelerinin otoriteye itâatlerinde, grup içi hiyerarşik düzenin oluşması ve sürdürülmesinde rol oynar.124

Açıklama ve haklı çıkarma süreci olan meşruiyet kurumsal düzeni, bilişsel geçerliliği nesnel anlamlarına atfederek açıklar; kurumsal zorunlulukları, pratik zorunluluklarına normatif bir saygınlık vererek doğrular. Meşruiyet, normatif bir unsur olduğu kadar bilişseldir. Sadece değerler meselesi olmayan meşruiyet, bireye diğerini değil de neden belirli bir eylemi gerçekleştirmesi gerektiğini, aynı zamanda nesnelerin neden oldukları gibi olduğunu da bildirmektedir. Başka bir deyişle 'bilgi' kurumların meşrulaştırılmasında değerlerden önce gelmektedir.125 Meşrulaştırım, sosyal olarak inşâ edilmiş olan evrenin gerçekliğini devam ettirmektedir.126

Bir yönetim, devlet veya hükümet varlığını sürdürebilmek, etkin bir biçimde varlık gösterebilmek için, onu ellerinde tutanların, sahip oldukları otoriteyi hak ettikleri konusunda toplum bireylerini, toplumsal grupları, toplumsal aktörleri ikna etmeleri, toplum üyelerine haklı nedenler göstermeleri, güven vermeleri zorunludur.

Bu, sosyoloji ve siyaset biliminde otoritenin meşrulaştırımı olarak adlandırılır.127 Yönetimi genel anlamda meşru gören toplumun, onun bütün yapıp ettiklerini daima meşru göreceğine kimse teminat veremez. O nedenle yöneticilerin otoritelerini korumak için yönetim adına yaptıklarını toplum katında meşrulaştırmaları sosyolojik bir zorunluluktur.128

124 Okumuş, Dinin Meşrulaştırma Gücü, 12. “Meşrûluğun Toplumsal Boyutları”, 14.

125 Peter L. Berger & Thomas Luckmann, The Social Construction of Reality a Treatise in the Sociology of Knowledge (London: Penguin Books, 1991), 111.

126 Peter L. Berger & Thomas Luckmann, “Meşrûlaştırım”, Meşrûluğun Toplumsal Gerçekliği, haz.

Ejder Okumuş (İstanbul: İnsan Yayınları, 2010), 70.

127 Ejder Okumuş, “Ortadoğu’da Toplumsal Meşruiyet Krizi”, ‘Ortadoğu’da Devlet, Devlet-Dışı Aktörler ve Demokrasi’, II. Uluslararası Ortadoğu Sempozyumu, ed. İbrahim Mazman vd. (Kırıkkale:

Kırıkkale Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, 4-7 Mayıs 2016), 232.

128 Okumuş, “Meşrûiyet Ekseninde Adalet”, Meşrûluğun Toplumsal Gerçekliği, haz. Ejder Okumuş (İstanbul: İnsan Yayınları, 2010), 186.

32 Meşrulaştırımın biçimi, muhtevası ve yönü bakımından meşrulaştırıcı unsurlar önemli bir yere sahiptir. Burada meşrulaştırıcılarla kastedilen, meşrulaştırım sürecinde rol alan bireysel, toplumsal ve siyasi aktörlerdir. Örneğin modern zamanlar öncesi bir Hıristiyan Batı toplumunda en önemli meşrulaştırıcı aktör, ruhban sınıfı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ruhban sınıfı, kendi denetiminde bulunan Kilise gibi kurumlarla düzenin meşrulaştırılmasında önemli rol oynar.129

Dinî meşrulaştırım açısından bakıldığında din, toplumsal çatışmayı, hem çatışmanın içinde bizzat yer alan hem de çatışmayı dışarıdan izleyen ona taraf olan veya olmayan insanlar katında meşru hale getirir. Din toplumsal çatışmanın çıkmamasında, kanalize edilmesinde sona erdirilmesinde, sonuçlarının anlamlandırılması ve değerlendirilmesinde, çözümünde ve barışın sağlanmasında da oldukça etkili meşrulaştırımlarda bulunur.130 Ayrıca devlet, sultan veya yönetici, meşruiyetini temelde dinden sağladığı gibi, muhâlif cephe veya cepheler de meşruiyetlerini dinden elde etmek zorundadırlar. Bir olgu olarak muhâlefet, İslam toplumunun çerçevesi içinde yer alır; dolayısıyla dine dayanmak ve meşruluğunu dinden alarak kendisini haklılaştırmak zorundadır.131

Eğer düzen veya iktidar, meşruiyet elde etmiş ve meşrulaştırıcıların haklılaştırımını almışsa o takdirde söz konusu düzen ve iktidarın istikrarından söz edilebilir. Meşruluğun düzeyi yüksekse istikrar da o oranda yüksektir. Meşruiyetin düzeyi düşükse, istikrar da o oranda düşüktür. Aksi halde, yani otoritenin geçerliliği veya haklılığı toplum veya toplum içindeki güçlü bazı gruplar tarafından kabul edilmezse, bir meşruiyet krizinden, bir meşrulaştırım krizinden, otoritenin meşrulaştırımı krizinden bahsedilebilir.132 Meşruiyet krizinin olduğu bir toplumda meşruiyet açığı/kaybı, meşruiyet kaybı oranında da istikrarsızlık başgösterir.

Meşruiyet ve meşrulaştırım açığı/kaybı, ne kadar çok olursa, o kadar çok meşrulaştırım zorluk ve problemleri olur. Meşrulaştırım açığı/kaybı, meşrulaştırım sisteminin zayıflaması, etkili meşrulaştırımın yerini zayıf meşrulaştırımın alması, meşrulaştırım gücünde azalma, meşrulaştırımın problemli hale gelmesi, yapı içinde

129 Okumuş, Dinin Meşrulaştırma Gücü, 26-27; “Meşrûluğun Toplumsal Boyutları”, 23.

130 Okumuş, Din ve Toplumsal Çatışma, 93.

131 Ejder Okumuş, Türkiye'nin Laikleşme Serüveninde Tanzimat (İstanbul: İnsan Yayınları, 1999), 400.

132 Okumuş, Dinin Meşrulaştırma Gücü, 35; “Meşrûluğun Toplumsal Boyutları”, 28.

33 meşrulaştırıma dayalı ilişkilerin bu ilişki özelliğini kaybetmesi, meşrulaştırıcıların desteğini çekmesi demektir. Meşrulaştırım kaybı, mevcut yönetimin meşrulaştırım kaybı oranında muhâlefetin veya alternatif yönetim biçimlerinin meşrulaştırım gücü elde etmelerini sağlar.133

Max Weber deneyimlerden çıkarım olarak, hiçbir otoriter sistemin devamlılığını garantiye alma temelinde kendisini maddi duygusal veya ideal güdülere dayanarak gönüllü olarak kısıtlamadığını, ek olarak bu sistemlerin her birinin meşruiyetine olan inancı tesis etmeye ve geliştirmeye çalıştığını düşünmüştür.134 Weber’in bakış açısıyla toplumsal yapıda yer alan ayrıcalıklı sınıfların dinden beklentisi meşruiyet olgusudur.135

1.6. ÇATIŞMA OLGUSUNUN NİTELİKLERİ VE ÇATIŞMA KÖKENLERİ