• Sonuç bulunamadı

Ümmet Kavramı ve İslam Toplumunun Ümmet-i Vasat Niteliği

1. BÖLÜM

3.2. İSLAMİ ÇATIŞMA YÖNETİMİ VE ÇATIŞMA ÇÖZÜM PRENSİPLERİ

3.2.2. Ümmet Kavramı ve İslam Toplumunun Ümmet-i Vasat Niteliği

Klasik dönemin İslami siyaset teorisi, yaklaşık sekizinci yüzyıldan on üçüncü yüzyıllara kadar uzanan Müslümanların birliğini üç kavram altında ele alır: ümmet, dârül-İslam ve hilafet. Kur'an-ı Kerim'den ve peygamberin geleneklerinden türeyen, siyaset teorisinde üçünün içerisinde yalnızca ümmet kavramıdır. Kur'an'da ümmet, genel olarak ahlaki ve dini topluluk anlamını taşımaktadır.69 Ümmet veya toplum yönetimde tamamen söz sahibidir. Halife, imam, başkan vs. İslam hukukunun sınırları çerçevesinde kaldığı sürece toplum katında meşruiyetini sağlar, aksi halde toplum veya ümmet müdahalede bulunur.70

“Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz, mâruf ile emredersiniz, münkerden nehy eylersiniz”71 ayetinde yer alan ümmet kavramı, öne düşen, çeşitli insan gruplarını toplayan, kendilerine uyulan bir topluluk demektir ki hepsinin önünde de imam (önder) bulunmaktadır. Bu şekilde hayra davet ve iyiliği emir, kötülüğü de men edecek bir topluluk ve imamet (önderlik) teşkili Müslümanların imandan sonra ilk dini farizalarıdır.72

İslam’da önemli bir kavram olan ümmet çeşitli Müslüman topluluklara adaleti sürdürmeleri, kendi güçlerinin temelini fark etmeleri, yapısal olarak haksız düzenlemelere sistematik olarak direnmeleri ve kendilerini şiddetten uzak bir şekilde göstermeleri için güçlü bir mobilize edici çerçeve sunmaktadır.73 Bu açıdan, Allah' tan gelen adalet çerçevesindeki İslam, toplum düzeni, toplumsal barış ve farklı

69 Sohail H. Hashmi, “Islam the Middle East and the Pan-Islamic Movement”, International Society and the Middle East: English School Theory at the Regional Level, ed. Barry Buzan & Ana Gonzalez-Pelaez (London: Palgrave, 2009), 172.

70 Okumuş, Türkiye'nin Laikleşme Serüveninde Tanzimat, 117

71 Âl-i İmrân 3/110.

72 Hak Dini Kur’an Dili, çev. Elmalılı M. Hamdi Yazır (İstanbul: Zehraveyn Yayınları, 2011), 2/407.

73 Mohammed Abu-Nimer, “A Framework for Nonviolence and Peacebuilding in Islam”, Journal of Law and Religion, 15/1(2) (2000 - 2001), 256.

88 toplumlarla olan bağlantıların düzenlenmesiyle ilgili prensipleri temel alan kamu düzenine sahip bir sistem olarak tanımlanmıştır.74

Etnik siyaseti ve diğer bölünmeleri aşan İslam topluluğu olarak vurgulanan ümmet kavramı, aile klanlarının kabile, etnik ve dilsel farklılıklarının yanı sıra ekonomik eşitsizliklerin ötesine geçen ahlaki bir kolektivitedir.75 Bu doğrultuda ümmetin fikir birliği, İslam’da değişim ve reform getirmenin bir yoludur ve İslam dünyası için bir çağrı yapar. Dini anlamda gerçek ümmet dünyadaki Müslüman topluluğudur.76 Bu yönüyle vatandaşlık haklarını ve sınırlarını belirleyen ümmet kavramı, Kur’an’da yer alan ve birçok ayette vurgulanan önemli sosyolojik kavramlardan birisidir. İslam’da ümmet kavramı bir tür topluluk biçimi olarak toplumu bütüncül bakış açısıyla görmeyi sağlayacak ve çok kültürlülüğü dışlamayan niteliğiyle ortaya çıkmaktadır.

“İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygambeler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki insanların aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular aralarındaki kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler.”77

Ayet, birbirinden ihtilaflarla ayrılarak farklı milletlere ve kültürlere bölünmeden önce bütüncül bir topluluk biçimi olarak ümmet kavramını içermekte ve psikolojik temelde insanın açıkça bilgi sahibi olsa ve doğruluğuna inansa bile herhangi bir konuda aşırı istek ve hırs duygusunun çatışmaya neden olabileceğini açıklamaktadır. Bununla birlikte, insanların yeryüzünde var oldukları ilk andan itibaren dinsiz ve toplumsuz yaşamış olmadıklarını, tek bir toplum olmalarından sonra da görüş ayrılıklarına düşmelerini ifade etmektedir. Ayrıca burada hak kitap ile hüküm ve yürütmenin sebep ve amacı sadece hakkı orta yere koyup tanıtmak değil,

74 Macid Hadduri, İslam'da Adalet Kavramı, çev. Selahattin Ayaz, (İstanbul: Yöneliş Yay., 1991), s.

220.

75 Ralpf H. Salmi, Cesar Adib Majul, George K. Tanham, Islam And Conflict Resolution Theories And Practices, (Lanham: University Press of America, Inc., 1998), s. 39.

76 Ralpf H. Salmi, Cesar Adib Majul, George K. Tanham, Islam And Conflict Resolution Theories And Practices, s. 12.

77 el-Bakara 2/213.

89 hatta uygun olarak görüş ayrılıklarının giderilmesi ve barış ortamının kurulması olduğu anlaşılmaktadır.78

İslam ümmetini, düzen sağlayıcı ve arabulucu niteliğiyle tanımlayan:“sizleri bir ümmet-i vasat kıldık ki nas üzerine şahitler olasınız ve bu peygamber de sizlerin üzerinize tam bir şahit olsun”79 ayeti, ortaya çıkan çatışmaları engelleyici, önleyici ve çözme yöntemlerinin temeli olan aşırılık ve ölçüsüzlükten uzak olan davranış biçimi olarak ılımlılığı vurgulamaktadır. Bu ayet doğru yola hidayet etmek suretiyle vasat, orta, merkez ve her tarafı denk, mutedil, uyumlu, ılımlı ve hayırlı olan ümmetin, diğer insanlar üzerine sözlü olarak, fiilen veya halen adil şahit ve örnek alınacak kimseler olmaları gerektiğini ifade etmektedir.80

İslam toplumuna ait vasat ümmet olma niteliğinin gerçekleşmesi, her bireyin çatışmaları çözümlemede ve diğer bireyleri iyiye yönlendirmede bir vasıta-arabulucu- görevini üstlenmesiyle mümkündür. Ayette geçen peygamberin toplumun üzerinde şahit olma olgusu, her alanda hoş görülmeyen toplumsal davranış biçimlerini belirleyerek iyiye yönlendirme çabasıyla, toplumsal problemleri tespit ederek çözüm prensiplerini yerleştirme ve gerilime yol açmadan ihtilafları kontrol etme görevini çağrıştırmaktadır. Ayrıca “adaletle bihakkın kaim Allah için şahit kimseler olunuz. Velev ki kendi şahıslarınızın veya ebeveyninizin veya en yakınlarınızın aleyhine olsun, ister zengin veya fakir bulunsun”81 ayeti de bu görevin temeline adalet kavramını yerleştirmiştir.

Ayette ümmet-i vasat olarak yer alan ve Müslüman toplumunda olması gereken bir nitelik olarak işaret edilen ılımlılık (wasatiyyah-moderasyon) kavramı güven, doğru denge ve adalet demektir.82 Bu kavram adaletle yakından ilişkilidir ve bu ekstremiteler arasında orta pozisyonu tercih etmek demektir. Bu kavramın karşıtı

“çevre bölgelere olan eğilimi” ifade eden ve “extremizm”, “radikalizm” ve “aşırılık”

78 Hak Dini Kur’an Dili, 2/71.

79 el-Bakara 2/143.

80 Hak Dini Kur’an Dili, 1/432.

81 Nisâ 4/135.

82 Mohammad Hashim Kamali, The Middle Path of Moderation in Islam: The Qur’ānic Principle of Wasaṭiyyah (USA: Oxford University Press, 2015), 14.

90 olarak bilinen tatarruf'tur.83 Ilımlılık yaklaşımı, düşünmeyi ve akıllıca davranmayı, fanatik olmama, gerçekleri ve mevcut bilgileri dikkate almadan bir fikre, bireye veya bir gruba takılmamayı öğretir.84 Ilımlılık, sadece bireylerin kişisel davranışlarıyla değil, aynı zamanda toplulukların ve ulusların bütünlüğü ve öz imajıyla da ilgili ahlaki bir erdemdir. Moderasyon, Kur'an projeksiyonlarında Müslüman topluluğunun ya da ümmetin kendi kimliğinin ve dünya görüşünün bir yönüdür, aynı zamanda hemen tüm büyük dünya dinlerinde ve medeniyetlerinde belirgin özelliklere sahiptir.85 İslam ümmetinin en önemli ve bariz özelliği olarak belirtilen ılımlılık kavramının tanımlanmasıyla bağıntılı olarak ümmet-i vasat olmanın ve arabuluculuk çatışma çözme yaklaşımında önemli rolü olan, arabulucunun temel nitelikleri örtüşmektedir. Arabulucunun doğru bilgiye dayanarak taraflar arasında adaletle karar vermesi, taraflara güven sağlayıcı yönü, taraflar arasında uyum ve dengeyi sağlama görevini üstlenmiş olma bakımlarından ılımlılık niteliği göz önüne alındığında, ılımlılık durumunun arabulucu olmanın nitelikleriyle benzerlik gösterdiği görülmektedir.