• Sonuç bulunamadı

Malmgren, “Reading Authorial Narration: The Example of The Mill on the Floss”, s 471-473.

“KİRALIK KONAK”TA ANLATICI VE KARAKTERLEŞTİRME Bahar Dervişcemaloğlu *

5 Malmgren, “Reading Authorial Narration: The Example of The Mill on the Floss”, s 471-473.

58 BAHAR DERVİŞCEMALOĞLU

harem ağaları, Boşnak bahçıvanlarıyla büyük ev hayatı asıl bu devirden başlar... Ne yaşayışın, ne düşünüşün, ne giyinişin üslubu kaldı; her şey gelenek dışına çıktı; her beyni tatsız ve soysuz bir Arnuvo ve bir Rokoko merakı sardı; binalarımız, eşyalarımız, elbiselerimiz gibi ahlâkımız, terbiyemiz de rokokolaştı...” (s. 23) ifadesinde “biz”in karşısında bir de “siz” (varsayılan okuyucular ya da “gönderilenler”) olduğu varsa- yılmaktadır. Ancak burada dikkat çeken asıl nokta şudur: Genel olarak bakıldığında,

Kiralık Konak romanı, anlattığı öyküde kahraman olarak yer almayan (yani Genette’in

terimiyle “heterodiegetik”) bir anlatıcı tarafından düzenlenmiş bir üçüncü şahıs anla- tısıdır. Söz konusu anlatıcı, anlatıda kendini belli eden yani “açık”, belli durumlarda anlatıya müdahale edip yorumlar yapan, karakterlerin fikir ve davranışlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan ve onların zihninden geçenleri bilen bir otorite izlenimi uyandırmaktadır. Ancak zaman zaman da kendisiyle aynı düşünceleri paylaşan (ya da kendisiyle aynı düşünceleri paylaşmalarını arzu ettiği) bir grubun sözcüsü ya da daha doğrusu bir tür kültür temsilcisi gibi konuşmaktadır ve bu bağlamda roman bir çeşit “biz-anlatısı”na dönüşmektedir.

Bazen sözceleme esnasında anlatıcının, bizzat kendisinin düzenlediği kurmaca dünyayla ilgili ihtiyatlı ya da kararsız bir tavır sergilediği de görülür. “Belki, görünü- şe bakılırsa, ... gibi görünüyor, olabilir” gibi net olmayan “yabancılaştırıcı” ifadeler, hem anlatıcının aracılık etme işlevine gönderme yapar, hem de anlatıcıyı karakterize etmemize yardım eder. Mesela bu tip yabancılaştırıcı kelimeleri çok sık kullanan bir anlatıcının çekingen, ihtiyatlı ya da bilgisiz olduğu sonucuna varılabilir. Kiralık

Konak’ta her şeyi bilen bir anlatıcıyla karşı karşıya olmamıza rağmen, anlatıcının bazı

durumlarda “bilgisiz” ya da “bihaber” bir tavır sergilediği görülmektedir. Ancak aşağıda alıntıladığımız kısımlarda fark edileceği gibi bu gibi durumlarda anlatıcı kendini geri plana atıp, karakterlerin algılarını ve bilinçlerini yansıtmaktadır:

Son aylar zarfında Naim Efendinin konağında epeyce mühim şeyler oldu. Seniha’nın büyükbabası Kasım Paşayı ziyarete gittiği günden beri, Faik Bey, artık konağa adımını atmıyor, artık ne Servet Beye, hatta ne de Cemil’e görünüyordu. Eskisi gibi Seniha ile dışarıda, bir yerde buluşup buluşmadıkları da malum değildi. Zira, Taksim’deki müşterek evlerini çoktan bıraktılar. Bununla beraber, hiçbir gün, mektuplaşmadan duramıyorlar. (s. 129)

Faik Bey’in, Cemil’e verdiği malumat işte kapalı bir taraf bırakmıyordu, fakat Seniha hakikaten Madam Kraft’la beraber mi gitti? Nereye gitti? Niçin gitti? Gittiği yerde ne kadar zaman kalacak? Ne yapacak? Bu noktalar bir türlü aydınlanamadı. (s. 142)

Dikkat edilirse bu alıntılarda anlatıcı, Seniha ile Faik Bey’in ilişkisini merakla takip eden insanların düşüncelerini yansıtmaktadır. Aşağıdaki alıntıda ise anlatıcı, Seniha’nın durumuyla ilgili endişeler taşıyan Madam Kraft’ın zihninden geçenleri ak- tarmaktadır. Bu durumun bir çeşit “askıda bırakma” durumuna yol açarak okuyucuları

“KİRALIK KONAK”TA ANLATICI VE KARAKTERLEŞTİRME 59

da meraka sevk ettiği açıktır. Anlatıcı, böyle bir tercih yaparak okuyucuyla birlikte olayları dışarıdan izliyormuş ve ileride ne olacağını bilmiyormuş havası yaratmaktadır.

Yalnız levanten dostlarından Madam Kraft’ın Pangaltı’daki evine sık sık girip çıktığını öğrendi. Bu, geçkin ve dul bir Avusturyalı kadındı... Evi, belki birtakım gizli kapaklı top- lanışlara müsaitti; fakat nasıl? Ne dereceye kadar? Kimlere? Bunu anlamak kabil değildi. Madam Kronski, Madam Kraft’ın pek çok ağzını aradı... (s. 135)

Yine sözceleme durumuyla bağlantılı olarak anlatıcının kelime tercihleri ve be- timlemeleri de anlatıcının şahsiliğine ve öznelliğine gönderme yapar. Bu da hem anlatıcıyla hem de anlatıdaki perspektifle ilgili bir fikir edinmemizi sağlar. Aşağıdaki alıntılarda görüldüğü gibi Kiralık Konak romanında anlatıcının gerek karakterlere gerekse olaylara yaklaşımını ortaya koyan kelime ve cümleler, aynı zamanda onun öznelliğini ve bakış açısını anlamayı sağlamaktadır:

Naim Efendi, evvelâ damadı, sonra torunları sayesinde daha nelere alışmadı... Biçare adam, kızı evlendiği günden beri, aşağı yukarı yirmi senedir, her gün bir eski itiyada veda etmekten ve her gün yeni bir mecburiyete katlanmaktan başka bir şey yapmıyor... (s. 25) Seniha hiçbir zaman bugünkü kadar güzel değildi. Gözlerinin etrafındaki esmer daire yanaklarına kadar genişlemişti; ağzında olgun, sulu, serin ve taze bir meyvenin cazibesi vardı. Kızıla bakan saçları, başörtüsünün altından bir alev gibi fışkırıyordu; yeşil gözleri insana tâ derinden ve bir pars bakışıyla bakıyordu... (s. 73)

... Seniha’nın kahkahalarında, bir sefahat sofrasında gıdıklanan bir fahişenin sesi duyu- luyordu. (s. 81)

Sözceleme durumu bağlamında anlatıcının tabiatını tespit edebilmek açısından yukarıda bahsettiğimiz kelime ve cümle düzeyinden çok daha önemli olan düzey “ifa- de düzeyi”dir. Bu düzeyden kasıt, anlatıcının anlatıdaki karakterler, olaylar, mekân, kurmaca dünyanın kurgusallığı vb. ile ilgili değerlendirmeler ve yorumlar yapma- sıdır. Bu tip yorumlar içeren ifadeler kişisel, ideolojik ve üst-dilsel olmak üzere üç gruba ayrılabilir. Kiralık Konak’ta üst-dilsel6 yorumlardan ziyade kişisel ve ideolojik

yorumların ön planda olduğu görülmektedir. Kişisel yorumlar, anlatıcının kendi fikir- lerine, inançlarına, değer yargılarına ya da karakterler, olaylar ve kurmaca dünyadaki mekânlarla ilgili yaklaşımlarına gönderme yapar. Kiralık Konak’ta bu tip yorumlara sıkça rastlanmaktadır. Mesela anlatıcının Seniha’yla ilgili şu ifadeleri hem anlatıcının Seniha’ya bakış açısını ortaya koymakta hem de Seniha’yı değerlendirme konusunda okuyucuyu yönlendirmekte ve bir açıdan da sınırlamaktadır:

Benzer Belgeler