• Sonuç bulunamadı

Tezimizin konusunu oluşturan genel tehlike sorumluluğu, hem Türk hukukunda hem de Avrupa hukukunda özellikle son yüzyılda gündemden düşmeyen bir sorumluluktur. Türkiye ve Avrupa dışında Sovyet hukukunda, Amerikan hukukunda da izlerine rastlanan genel tehlike sorumluluğu bu açıdan karşılaştırmalı hukukun dikkat çeken bir konusu haline gelmiştir. Bu nedenle tezimizde çeşitli hukuk düzenlerinde tehlike sorumluluğunun düzenlenme biçimlerine işaret emek konunun Türk hukukunda anlaşılmasına yardımcı olacaktır.

Esasında genel tehlike sorumluluğu, tehlike sorumluluğu olarak ifade edilen bir tür kusursuz sorumluluğun düzenlenmesinde başvurulan yöntemlerden biri ve en tartışmalı olanıdır. Genel tehlike sorumluluğunun anlaşılabilmesi, değerlendirilebilmesi, yorumlanabilmesi için öncelikle tehlike sorumluluğunun ne olduğunu, gelişimini, tehlike sorumluluğu hakkında öğretide bu zamana dek süregelmiş tartışmaları bilmek gerekir. Çünkü genel tehlike sorumluluğu, tehlike sorumluluğunun özel bir görünümüdür. Tehlike sorumluluğu, her şeyden önce bir tazminat sorumluluğudur. Tazminat sorumluluğu sözleşmesel ilişkilere dayanabileceği gibi böyle bir ilişki söz konusu olmaksızın da kendini gösterebilir.

Sözleşme dışı tazminat sorumluluğu alanında hukuka aykırı eylem ya da müdahalelerden doğan zararların tazmini büyük bir önem taşır. Öyle ki sözleşme dışı tazminat sorumluluğu denildiğinde sıklıkla haksız fiiller yani hukuka aykırı olarak doğan zararların tazmini akla gelir. Tehlike sorumluluğu da hukuka aykırı olarak

2 doğan zararların tazmini alanında yer alır. Bu açıdan hukuka uygun olarak doğan zararın hakkaniyet gereği denkleştirilmesini ifade eden fedakârlığın denkleştirilmesi kurumundan açıkça ayrılır.

Tehlike sorumluluğu öğretide sık sık nesnel sorumluluk olarak anılır. Bunun nedeni sorumluluğun kusur, özen, denetim gibi öznel unsurlara dayanmaksızın doğrudan faaliyet ya da nesne, zarar, nedensellik bağı gibi nesnel unsurlara dayanmasıdır. Bilindiği gibi tehlike sorumluluğunun dışında başka kusura bağlı olmayan sorumluluk halleri de bulunmaktadır. Ancak bunların çoğu İsviçre ve Türk hukukunda “olağan sebep sorumluluğu” olarak adlandırılır. Bunlar kusura bağlı olmasa da özen, denetim yükümünün yerine getirilmediği karinesine dayanan ve aksi kanıtlanabilen sorumluluk halleridir. Oysaki tehlike sorumluluğunda böyle bir kurtuluş kanıtı getirme olanağı bulunmamaktadır. Sorumlu olduğu ileri sürülen kişi ancak doğan zarar ile kendi sorumluluğu altındaki eylem ya da nesnenin karakteristik rizikosu arasında nedensellik bağının bulunmadığını kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilir. Öte yandan tehlike sorumluluğu doğrudan tehlike yaratma olgusuna dayanan bir kusursuz sorumluluktur. Tehlike sorumluluğunun gelişimi kusur ilkesi karşısında tehlike ilkesinin ayrı, özgün bir sorumluluk ilkesi olarak kabul edilmesini sağlamıştır1.

Tehlike sorumluluğu kusuru kural, kusursuz sorumluluğu istisna olarak kabul eden hukuk düzenlerinde salt özel yasal düzenlemeler aracılığıyla yer alır ve istisnaların genişletilemeyeceği düşüncesinin egemen olduğu hukuk düzenlerinde bu

1 Bkz. Atamer, Yeşim M.: “Revize Edilmiş Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’na İlişkin Değerlendirme ve Teklifler”, Hukuki Perspektifler Dergisi, Sayı 6, 2006 (HPD), 22.

3 özel düzenlemelerin kıyası olanaklı olmaz. İstisnaların genişletilebilmesine sıcak bakılan hukuk düzenlerinde ise, özel tehlike sorumluluğu düzenlemeleri, hakkında düzenleme bulunmayan durumlar için kıyasla uygulanır. Bazı hukuk düzenlerinde ise kural-istisna kabulü terk edilerek tehlike sorumluluğu kusur sorumluluğu gibi genel bir kural olarak düzenlenir. Genel tehlike sorumluluğu, tehlike sorumluluğunun genel bir kural olarak öngörülmesi anlamına gelmektedir. Türk hukukunda 1 Temmuz 2012 gününde yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu ile birlikte genel tehlike sorumluluğu kabul edilmiştir. Türk hukukunda genel tehlike sorumluluğu hakkındaki tartışmalar henüz olgunlaşmamış iken ve bu konuda en az düzeyde görüş birliği sağlanmamış iken böyle bir düzenlemenin kabul edilmesi hem şaşkınlık uyandırmış hem de nasıl uygulanacağı konusunda kuşkulara, belirsizliklere yol açmıştır.

Tezimize genel tehlike sorumluluğunun konu olarak seçilmesinin nedeni de hem kuramsal hem de pratik düzlemde var olan belirsizlikleri en az düzeye indirmek ve böylece konuya açıklık getirerek uygulamaya yorum konusunda yol göstermektir.

Üç bölümden oluşan tezimizin ilk bölümünde öncelikle tehlike sorumluluğunun sorumluluk hukuku içindeki yeri, niteliği ele alınarak bu sorumluluğun temelindeki isnat temelleri ve sorumluluğun dayandığı ilkeler ortaya konularak irdelenecektir. Bu bölümde ortaya konulan görüşler tehlike sorumluluğunun gerekli olup olmadığı, gerekliyse nasıl düzenlenmesi gerektiği konularında da yol gösterici olacaktır. Özellikle tehlike ilkesi, hakkaniyet düşüncesi, sosyal devlet, dağıtıcı adalet ilkelerinin tehlike sorumluluğu için taşıdığı anlam tehlike sorumluluğunun nasıl bir sorumluluk olduğunu ve diğer sorumluluk türlerinden nasıl ayrıldığını belirlemede bize yardımcı olacaktır. Bu bölümde ayrıca tehlike sorumluluğunun gelişimi, yani geçmişten bugüne hukuk düzenlerinde aldığı

4 yol, öğretide tehlike sorumluluğu hakkında yapılan tartışmalar, mahkemelerin tehlike sorumluluğu hakkında takındığı tavır ve emsal nitelikteki kararları üzerinde durulacaktır. Öncelikle yabancı hukuk düzenlerinde tehlike sorumluluğunun gelişimi ve bugünkü durumu anlatılacak, daha sonra Türk hukukunda Türk Borçlar Kanunu öncesindeki hukuksal durum, öğretide yer alan görüşler ve mahkeme kararları ile desteklenerek ortaya konulacaktır. Tehlike sorumluluğunun gelişimi hakkında ortaya konulan bilgiler ve değerlendirmeler bize tehlike sorumluluğunun değişik hukuk düzenlerinde farklı görünümleri olduğunu gösterecektir.

İkinci bölümde Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel tehlike sorumluluğunun niteliği tartışılacaktır. Bu bağlamda tehlike sorumluluğunun düzenlenmesinde başvurulan yöntemler açıklanarak Türk Borçlar Kanunu’nda hangi yönteme başvurulduğu, öngörülen soyut düzenlemenin nasıl somutlaştırılabileceği irdelenecektir. Ayrıca genel tehlike sorumluluğunun sözleşme sorumluluğu ve kusur sorumluluğu ile ilişkisi tartışılarak bu sorumluluklar arasında bir yarışma söz konusu olup olmadığı ve genel tehlike sorumluluğunun kusur sorumluluğunu nasıl etkileyeceği irdelenecektir. Bu bölümde ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel tehlike sorumluluğunun doğması için aranan koşullar ortaya konularak bunlar ayrıntılı olarak açıklanacaktır. Özellikle “önemli ölçüde tehlikelilik”, “işletme faaliyeti”, zarar, nedensellik bağı gibi kavramların açıklanması uygulamada sorumluluğun kapsamını ve sınırlarını netleştirmeye yardımcı olacaktır.

Son olarak üçüncü bölümde Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen genel tehlike sorumluluğunun koşulları mevcut olduğunda doğan tazminat borcunun niteliği, kapsamı, takdirinde başvurulacak ölçütler ele alınacaktır. Bu bölümde özellikle düzenleme metnindeki “uygun bedelle denkleştirme” ifadesinden ne

5 anlaşılması gerektiği tartışılacaktır. Bu tartışma ve varılacak sonuçlar, tehlike sorumluluğunun Türk hukukundaki varlığı açısından yaşamsal önemdedir. Bu bölümde ayrıca sorumluluk hukuku açısından önem taşıyan ispat yükü, zamanaşımı, müteselsil sorumluluk, rücu düzeni, sorumsuzluk anlaşmaları gibi konular ele alınacaktır.