• Sonuç bulunamadı

Özetle Kanun diyor ki “tevsi yatırım” yapmış iseniz;

1. Koşul: Her şeyden önce indirimli kurumlar vergisi oranı yolu ile

“vergi indirimi” hakkınızı ancak yatırımınızın kısmen veya tamamen faa-liyete geçtiği geçici vergi döneminde kullanabilirsiniz.

2. Koşul: Yatırımınız kısmen veya tamamen faaliyete geçtikten sonra;

bu yatırımdan elde edilen kazancı ayrı hesaplarda izlemek suretiyle net bir şekilde tespit edebiliyor iseniz, indirimli kurumlar vergisi oranını bu kazanca uygulayın. Yatırımdan elde edilen kazancınınızı ayrı hesaplarda izlememiş ve net bir şekilde tespit edemiyor iseniz bu durumda da şu şe-kilde hareket edin:

Tevsi yatırımınız kısmen veya tamamen faaliyete geçtikten sonra işlet-meniz bir kazanç elde etmiş ise öncelikle;

a) tevsi yatırım tutarı ile;

b) tevsi yatırımlar da dahil toplam sabit kıymetler tutarını orantılayın, c) bulduğunuz bu orantıyı, işletmenizin dönem kazancına uygulayarak tevsi yatırıma isabet eden kazancı bulun,

d) indirimli kurumlar vergisi oranını, bulduğunuz bu tevsi yatırımdan elde edilen kazanca uygulayın.

Görüldüğü üzere “vergi indirimi” yönünden yatırım teşviki 3 aşamadan oluşmaktadır:

1. Tevsi yatırımın tamamlanıp faaliyete geçirilmesi,

2. Tevsi yatırım faaliyete geçtikten sonra bir “kazanç” elde edilmesi ve 3. Vergi teşviki tutarının hesaplanması.

Tevsi yatırımlarda vergi indirimi teşviki’nin, yatırımın faaliyete geçme-sinden sonra uygulanmaya başlanması konusundaki eleştirilerimiz aşağıda sunulmuştur:

Teşvik mevzuatına göre işletmeler, yaptıkları tevsi yatırım kısmen veya tamamen faaliyete geçinceye kadar vergi indirimi hakkından yararlanama-yacaktır. Yatırım devam ettiği müddetçe işletme, sanki yatırım yapmıyor-muş gibi, teşvik belgesi yokyapmıyor-muş gibi hareket edecektir.

Türkiye’deki işletmelerin yatırım yapmaya karar vermeleri ile yapılan yatırım sonucu üretilen ürünlerin satılmasına kadar geçen yatırım sürecinin çok ciddi bir zaman aldığını belirtmeliyiz.

Yatırım süreci; yatırımın fizibilitesinin yapılması (ki, fizibilite yapıl-ması dahi bazen ciddi zaman ve maliyet gerektirmektedir), doğru yatırım yapılmasına karar verilmesi, sabit yatırımın satın alınacağı tedarikçilerin araştırılması (ki, bunun için bazen defalarca yurt dışına gitmek gerekmek-tedir), tedarikçinin tercih edilmesi, tedarikçi ile pazarlık edilmesi, sipariş verilmesi, yatırım için kredi bulunması, akreditif açılması, yatırım sabit kıymetinin satın alınması, avans paraların gönderilmesi, teşvik belgesinin çıkartılması, yatırımın nakliyesinin gerçekleştirilmesi, gümrüklemesinin yapılması, montajının yaptırılması (ki, bazı yatırımlarda montaj dahi bir-kaç ayı bulabilmektedir), testlerin yapılması, analizlerin yapılması, dene-me üretimlerin yapılması, numune üretimi yapılması, numune ürünlerin müşterilerin beğenisine ve eleştirisine sunulması, seri üretime geçilmesi, üretilen ürünlerin reklam ve tanıtımının yapılması, üretilen ürünlere müşte-ri bulunması, üretilen ürünlemüşte-rin pazarlama ve satışı ve en önemlisi tahsilat (ki, ülkemizde maalesef çoğunlukla uzun vadeli çekler ile satışlar yapıl-maktadır) vs. aşamalarından oluşmaktadır. Sıralanan yatırım süreci ve ya-pılan yatırımın geri dönüşümü aşamalarının tamamlanması bazen birkaç yılı dahi almaktadır.

Yukarıda sıralanan yatırım sürecinden de görüleceği üzere; kısıtlı ser-mayeler ile çalışan ülkemiz sanayicilerinin yatırım yapmalarının ne kadar zahmetli, meşakkatli ve bir o kadar da riskli bir faaliyet olduğu

görülecek-tir. Bazı durumlarda yatırımın tamamlanıp tam nemasının elde edilmesi aşamasına gelindiğinde söz konusu sabit yatırımın, teknolojik olarak geri-de kaldığı dahi olmaktadır. Bütün bu aşamalar göz önüngeri-de bulunduruldu-ğu takdirde; işletmenin yapacağı “tevsi yatırım”a yukarıda ifade edildiği şekilde, yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra katkı sağlanması, gecikmiş bir katkı olmaktadır. Kanaatimizce; yatırım yapacak, büyüyecek, istihdam sağlayacak işletmelere daha baştan, yatırım yapıl-maya karar verildiğinde, yatırıma başlandığında veya yatırım konusunda aksiyona geçildiği anda (örneğin proforma fatura düzenlendiğinde) derhal indirimli kurumlar vergisi oranının devreye girmesinin sağlanması halinde

“katkı” bir cansuyu, motivasyon aracı olabilirdi.

Tabii ki; işletmenin yatırımı yapmaması veya öngörüldüğü şekilde yap-maması/yapamaması halinde Devlet mahrum kaldığı vergiyi cezası ve faizi ile birlikte tahsil etme yoluna gitmelidir. Bu konuda kimsenin itirazı olmaz.

Zarar Eden İşletmeler Desteklenmemektedir.

Konunun bu aşamasında şunu da belirtmekte fayda var ki; mevcut “teş-vik mevzuatı”nın kârlı işletmelere bir katkısı vardır. Bir başka ifade ile sistem; yatırım yapan ancak faaliyetleri sonucu “kâr” elde eden işletmeleri desteklemektedir. Zarar eden işletmelerin yatırım yapması (ya da yatırım yapan işletmelerin yatırımdan sonra zarar etmesi) halinde bir teşvik veya katkı bulunmamaktadır. Zarar eden ancak bu zarardan kurtulmak için çaba harcayan, yatırım yapan, riske giren işletmeler mevcut teşvik sisteminde (indirimli kurumlar vergisi yönünden) desteklenmemektedir. Aynı şekilde yatırım yapmakla birlikte zarar eden veya yeterince kâr elde edemeyen iş-letmeler de teşvikten yararlanamamaktadır.

Tevsi Yatırımlarda Vergi İndirimi Teşviki.

İşletmenin “ilk” koşulu yerine getirdiğini, tevsi yatırımı kısmen veya ta-mamen faaliyete geçirdiğini ve yapılan faaliyetler sonucu bir “kazanç” elde ettiğini varsayalım. İşletme bundan sonraki aşamada, “faaliyet kazancının” ne kadarlık kısmının tevsi yatırımdan elde edildiğini hesaplayacaktır.

Faaliyet kazancının ne kadarlık kısmının tevsi yatırımdan elde edildiği-nin hesaplanmasını bir örnekle açıklamak gerekir ise:

İşletmenin son teşvik mevzuatına göre yaptığı tevsi yatırımın tutarı 2 milyon TL olsun.

Yapılan tevsi yatırım da dahil olmak üzere işletmenin toplam sabit kıy-metleri tutarı 10 milyon TL olsun.

Bu durumda işletmenin yaptığı tevsi yatırım tutarının, yatırım yapıldık-tan sonraki toplam sabit kıymet varlığına oran; 2 milyon / 10 milyon = % 20 olacaktır.

Bu oran (2/10 veya % 20); işletmenin dönem kazancının ne kadarlık kısmının yeni yatırımdan elde edildiğini gösteren orandır.

İşletmenin ilgili dönem kazancı (mali kârı) da 1 milyon TL olsun.

Bu durumda işletme; dönem kazancı olan 1 milyon TL’nın % 20’lik kısmına (200 bin TL) “indirimli kurumlar vergisi” oranını uygulayacaktır.

Dönem kazancının geriye kalan 800 bin TL’lık kısmına ise normal ku-rumlar vergisi oranını uygulayacaktır.

Bu örnekte; yatırımın 3’ncü bölgede, yatırıma katkı oranının: % 25, yatırıma katkı tutarının: 2 milyon x % 25 = 500 bin TL, kurumlar vergisi indirim oranın da % 60 olduğunu varsayalım.

Söz konusu işletme, ilgili dönemde elde etmiş olduğu 1 milyon TL’lik kazancının;

• 800 bin TL’lik kısmını % 20 normal kurumlar vergisi oranı üzerinden = 160 bin TL,

• 200 bin TL’lik kısmını da teşvik mevzuatı uyarınca indirimli kurumlar vergisi oranı olan % 8 üzerinden = 16 bin TL, kurumlar vergisi ödeyecektir.

İşletme bu dönemde toplam: 160 + 16 = 176 bin TL kurumlar vergisi ödeyecektir.

Yatırım teşviki olmasa idi işletmenin bu dönemde ödemesi gereken ku-rumlar vergisi 200 bin TL olacaktı.

Yatırım indirimi dolayısı ile bu dönemde kullanabildiği vergi indirimi hakkı ise yalnızca 24 bin TL olacaktır.

Yukarıdaki verileri bir TABLO halinde sunmak gerekir ise:

8.000.000 2.000.000 10.000.000 2/10 3 25 500.000

V E R G İ O R A N L A R I İ L E İ L G İ L İ B İ L G İ L E R Normal Kurumlar

Vergisi Oranı (%)

Kurumlar Vergisi İndirim Oranı (%)

Yatırımdan Elde Edilecek Kazanca Uygulanacak Kurumlar Vergisi

Edilen Kazanç (TL) Yatırım İle Bağlantısı Olmayan Kazanç (TL)

200.000 16.000 160.000 176.000 24.000

Tablo dikkatli incelendiği zaman teşvik ile ilgili mevzuatın, “tevsi yatı-rım” yapan işletmelerimize çok büyük bir katkı sağlamadığı görülecektir.

Potansiyel yatırıma katkı (vergi indirimi hakkı) tutarı (500 bin TL), kulla-nılan yatırıma katkı tutarı (24 bin TL) ile işletmelerin yaptıkları yatırımlar (2 milyon TL) ve ürettikleri vergi (176 bin TL) tutarı kıyaslandığında “tev-si yatırımların” ciddi anlamda ve zamanında teşvik edildiğini söylemek zordur. Örnekte yer alan işletmenin; her yıl aynı kazancı elde ettiğini (ve ileriki yıllarda da ilave bir yatırım yapmadığını) var sayarsak, yapmış ol-duğu yatırım karşılığında tevşvik mevzuatı ile hak olarak verilmiş katkı tutarının (500 bin TL) tamamını ancak (500 bin / 24 bin TL= 20,8) 20,8 yılda kullanabilecektir.

Halbuki; işletme kanunen sağlanmış vergi indirimi hakkını, dönem ka-zancının tamamına uygulayabilse idi; 1 milyon TL dönem kazancı üzerin-den % 8 (80 bin TL) kurumlar vergisi ödeyecek, % 12 (120 bin TL) vergi indirimi hakkı kullanılmış olacaktı. Yasal olarak sağlanan 500 bin TL vergi indirimi (yatırıma katkı tutarı) hakkını da yaklaşık 4 yılda kullanmış ola-caktı.

Birinci Yatırımdan Sonra Yapılan 2’nci, 3’ncü Yatırımlar.

Hemen belirtelim ki; işletmenin biraz önceki teşvik belgeli “tevsi yatırımı”ndan sonra yapacağı her bir ilave yeni yatırım ile “indirimli oran uygulanacak kazanç” değişecektir. Hatta şunu da söyleyebiliriz ki; yeni yatırımlar yapılması halinde (bu yatırımlar için teşvik belgesi çıkartılmaz ise) işletmenin indirimli kurumlar vergisi uygulayacağı kazanç ve kullana-bileceği vergi indirimi daha da düşecektir.

Komple Yeni Yatırımlarda Durum.

Öte taraftan; komple yeni yatırımlarda böyle bir handikap söz konu-su değildir. Öncelikle yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesi beklenilmemekte, belirli oranları aşmamak şartı ile yatırıma başlandığı andan başlamak üzere ve yatırım devam ederken dahi vergi indirimi im-kanı kullandırılmaktadır. Komple yeni yatırımlar için yatırımın başlangıç tarihi, teşvik belgesi için Bakanlığa veya ilgili yerel birime müracaat tari-hidir (BKK m. 24). Aynı şekilde komple yeni yatırımlarda, yatırımdan elde edilen kazanç ile yatırımdan elde edilmeyen kazanç şeklinde bir ayrıma gi-dilmemektedir. Komple yeni yatırımlarda işletmeler, yatırıma katkı tutarı-nı daha hızlı bir şekilde kullanabilmektedirler. Yatırım teşvik mevzuatıtutarı-nın komple yeni yatırımlara uygulanan boyutunda, inceleme konumuz açıdan eleştirilecek bir yön bulunmamaktadır.

Komple yeni yatırımlarda;

• BKK ile yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete geçmesi beklenil-memekte, yatırım döneminde de (belirli oranları aşmamak kaydı ile) vergi indirimi hakkı kullandırılmaktadır.

• KVK’nun 32/A maddesi ile de “yatırımdan elde edilen kazanç” hesap-lamasına gidilmemekte, işletmenin elde ettiği kazancın tamamına vergi indirimi uygulanabilmektedir.

Komple yeni yatırımlara uygulanabilecek olan ve yukarıda numarası

verilen Bakanlar Kurulu Kararı’nın “Vergi İndirimi” başlıklı 15’nci mad-desinin 5’nci fıkrası aşağıdaki gibidir:

(5) Bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben, gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmamak ve toplam yatırıma katkı tutarının;

a) Büyük ölçekli yatırımlar ve bölgesel teşvik uygulamaları kapsamın-daki yatırımlarda; 2 nci bölgede yüzde onunu, 3 üncü bölgede yüzde yir-misini, 4 üncü bölgede yüzde otuzunu, 5 inci bölgede yüzde ellisini ve 6 ncı bölgede yüzde seksenini,

b) Stratejik yatırımlarda; 6 ncı bölgede yüzde seksenini, diğer bölge-lerde yüzde ellisini,

geçmemek üzere yatırım döneminde yatırımcının diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli gelir veya kurumlar vergisi uygulanabilir.

Türkiye’de Yatırım Durumu.

Bilgi olarak şunu da ilave etmeliyiz ki; Türkiye’de 01.01.2001 – 30.06.2013 dönemleri arasında 258.171.000.000 TL komple yeni yatırım ve 87.306.000.000 TL de tevsi yatırım yapılmıştır (Kaynak: Ekonomi Ba-kanlığı İnternet Sitesi). Yatırım rakamlarının büyüklüğü, yatırım süreci ve işletmeler ile kamunun yatırımlardan beklentileri düşünüldüğünde, tevsi yatırımlara uygulanan vergi teşvikinin daha etkin olması beklenir.