• Sonuç bulunamadı

Kolcu’nun Tuhfe-i Vehbi’ye de bakmadığı anlaşılıyor Tuhfe-i Vehbi’nin ilk mısrası Ali Kemal’in şu

Kolcu’nun Hazırladığı Metindeki Hatalar:

31 Kolcu’nun Tuhfe-i Vehbi’ye de bakmadığı anlaşılıyor Tuhfe-i Vehbi’nin ilk mısrası Ali Kemal’in şu

romanında da söz konusu edilmiştir: Ali Kemal, Fetret (Haz. M. Kayahan Özgül), Hece Yayınları, Ankara 2003, s. 162. Yazar, İkdam’daki ilk metinle, Paris Musahabeleri’nin her iki baskısında da yer alan metinler arasında da karşılaştırma yapabilirdi. Biz hataları, haliyle yazarın İkdam’dan aktardığı metin üzerinden gösterdik. (F.G.)

“Ha ya t Kırıntıları: K erime”, İk dam , S. 866, 2 K ânunıe vv el 1312/ 14 Ar alık 1896.

bin kat latif edilir,”; “Hasılı, on, on bir yaşına kadar Kerime ile beraber oynadık”ı “Hâsılı on, on bir yaşına kadar Kerime ile beraber uyandık”; “Hayret, büyüdükçe aramızda bir soğukluk, bir açıklık peyda oluyordu”yu “Hayret, büyüdükçe aramızda bir soğukluk, bir açıklık peyda oluverdi”; “Bu hal rikkatime dokundu”yu “Bu hakikatime dokundu”; “vehle-i ûlâ”yı “vahle-i ulâ”; “Çok geçmedi, gözlerimden yaş boşanıverdi”yi “Çok geçmedi, gözle- rimden yaş boşanıyordu”; s. 86’da “Bu sindeki karı kocalardan nasıl bir aile çıkar?”ı “Bu sendeki karı kocalardan nasıl bir aile çıkar?”; “Artık iş anlaşıldı, beni evlendiriyorlar, hem de Kerime ile evlendiriyorlar”ı “Artık iş anlaşıldı, beni evlendirebilirler, hem de Kerime ile evlendirebilirler”; “...o koca konağa iç güveyi, bey, efendi oluyoruz”u “...o koca konağa iç güveyi, beyefendi oluveririz”; “Aramızda az çok bir itibarı haizdi”yi “Aramızda az çok bir itibari haizdir”; “Bir perşembe akşamı”yı “Bu perşembe akşamı”; “Bu halin sebebi nedir?”i “Bu halin sebebi neydi?”; “Öteden beri bana namzet, izdivacı mukarrer iken”i “Öteden beri bana namazda izdivacı mukarrer iken”; “...Kerime Hanım geçen salı günü bî-muhaba”yı “... Kerime Hanım geçen Salı günü bî-mahaba”; “Fakat bu hüznüm ancak...”ı “Fakat bu hanım ancak...”; “Bu sinde kulup gayet mütehassis oluyor”u “Busende kulûb gayet mütehassis oluyor”; “...bütün bu muamelatta hiç sun’u olmadığını bildiriyor, validesinin cebriyle...”yi “...bütün bu muamelâtta hiç sun’i olmadığını bildiriyor, validesinin haberiyle...”; “...ne derece derunî bir ibtihacıma sebep oldu”yu “...ne derece deruni bir ibtihaca sebep oldu”; “

ÒïĐźÒįÖÚïıüÓĨģąęĤÒ

” yani “Düşmanın şahitliği en iyisidir”i sadece eski harfl erle ve yanlış şekilde “

ģýęĤÒÚïıüÓĨįÖÒïĐźÒ

”; s. 87’de “...da latiftir”i “...de latiftir”; “Bu şevk ile Mahdum’a gayet muhibbane, vefakârane bir cevap yazdımdı”yı “Bu şevk ile Mahdum’a gayet mahabâne, vefakarâne bir cevap yazdımdı”; “Oh, ey sinn-i latif-i şebap”ı “Oh, ey sen latif şebâb –belki bu da doğru olabilir–”; “Şu vak’a Mahdum’la aramızda...”yı “Şu vak’a madumla aramızda”; “...vekayi-i izdivacını...”yı “...vekâyi-i izdivacı...”; “Hatta mazideki münasebatımıza dair...”i “Hatta mazideki münasebetimize dair...”; “Bu kız ilik- lerime dokunuyor”u “bu kız iliklerime dokunur”; “İftirak vicdana dokunuyor”u “İftirak-ı vicdana dokunur”; “...maayibini...”yi “mu’ayibini...”; “Kerime ile bütün bütüne bozuştuk”u “Kerime ile bütün bütün bozuştuk”; “...münazaalardan...”ı “münaza’lardan...”; “Bir sabah Mahdum geldi...”yi “Bir sabah mahdum geldi...”; “Ne kadar mesut imişsin ki bu müzayakaya düşmedin”i “Ne kadar mes’ûd imişim ki bu mazikaya düşmedin”; s 88’de “Elime keyfe mettefak...”ı “Elime keyfemâtefak”; “Arkamı da inadıma ona çevirdim”i “Arkamı da inadım ona çevirdim”; “...diye zevklenmeye kalkışmasın mı?..”yı “...diye zevklenmeye kalkışmaz mı?”; “...gözlerinden zaten yaş boşanıverdi”yi “...gözlerinden zaten yaş boşanıyordu”; “...,hemen koştu çocuğunu kucakladı...”yı “Hemen koştu çocuğu kucakladı...”;.”...onlar da dünkü teessürün tesiriyle buna hazırdırlar”ı “...onlar da dünkü teessürün tesiriyle buna hazırlar”; “Garibi şu ki Mahdum’un”u “Garibi şu ki mahdumun”; “Şu iftirak, şu talak...”ı “Şu iftirak, şu talakat” olarak hatalı şekilde aktarmıştır.

Diğer on bir hikâyede de birçok okuma hatası ve eksik aktarma bulunmaktadır. Biz, sadece yazarın hayatını en iyi veren hikâye olması bakımından “Hayat Kırıntıları: Kerime” üzerinden karşılaştırma yaptık.

Sonuç

Ali Kemal’in eski harfl i süreli yayınlarda kalan şiirlerinin yeni harfl ere aktarılma- sında bizim hazırladığımız eserdeki hatalar, Kolcu’nun hazırladığı eserdekilerden çok azdır. Üstelik Kolcu, eserini en son hazırladığından hataları çok az olmalıydı. Kolcu, eserinde yer vermediği şiirleri, eserimizdeki künyelerden yola çıkarak temin edebilirdi. Bu yapılmamıştır. Yine bazı kitaplarda yer alan şiirler bizim hazırladığımız kitapta bu- lunduğu halde, Kolcu’nun eserinde yer almamıştır. Kolcu, hikâyeler bölümünde ise, Ali Kemal’in telif 13 hikâyesini tespit edememiştir. Hazırladığımız, basılacak olan kitaba başlık olan ve Ali Kemal’in hayatını vermek bakımından en önemli hikâyesi sayılması gereken “Hayat Kırıntıları: Kerime”de ise, Kolcu’nun bir metin için çok fazla olan hatalı aktarmalarını yukarıda gösterdik. Diğer hikâyelerde de okuma, aktarma hataları fazladır. Bizim hazırladığımız metin basıldığında ise çok az hata olduğu görülecektir.

KAYNAKLAR

Ali Kemal, Bütün Şiirleri &Bütün Hikâyeleri (Haz. Ali İhsan Kolcu), Salkımsöğüt Yayınları, Erzurum 2018.

, Fetret (Haz. M. Kayahan Özgül), Hece Yayınları, Ankara 2003.

, “Maha Hitap”, Gülşen, nr. 19, 19 Haziran 1302/1 Temmuz 1886, s. 75-76; Mecmua-i Ebüzziya, nr. 66, 15 Rebiülevvel 1315/14 Ağustos 1897, s. 956-961 (“Tahrirat-ı Mahsusa” yazısı içinde).

, Ne Söylesem ki Harabım...-Şiirler (Haz. Faruk Gezgin), İsis Yayıncılık, İstanbul 2011. , Ömrüm (Haz. Zeki Kuneralp), İsis Yayımcılık, İstanbul 1985.

, Ömrüm (Haz. M. Kayahan Özgül), Hece Yayınları, Ankara 2004.

, Ömrüm-Ali Kemal’in Hatıratı (Haz. Berna Kazak), İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Yayınlanmamış Mezuniyet Tezi, İstanbul 1954.

, Paris Musahabeleri, 3 cilt, İkdam Matbaası, Dersaadet 1315; 2. b. , c. 1, Matbaa-i İkdam, İstanbul 1329, c. 2, Matbaa-i İkdam, İstanbul 1331.

, Tunus, Kütüphane-i Kemal, Matbaa-i Osmaniye, Kahire 1900. , Yıldız Hatırat-ı Elimesi, İkbal-i Millet Matbaası, Dersaadet 1326. Gezgin, Faruk, Ali Kemal: Bir Muhalifi n Hikâyesi, İsis Yayınları, İstanbul 2010.

, “AliKemal’in Hikâyelerinde Hayatına Dair İzler”, Edebiyat Üzerine İncelemeler Rıza Filizok’a Armağan, (Editörler: Şerife Çağın-Seçil Dumantepe), Ege Üniversitesi Yayınları, İzmir 2019 (içinde s. 97-116).

, “Ali Kemal’in Romanları”, Türk Dünyasından Halil Açıkgöz’e Armağan, Doğu Kitabevi, İstanbul 2013 (içinde s. 237-256).

Özgül, M. Kayahan; Arayışlar Devri Türk Şiiri Antolojisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 2000.

[Mehmet Emin Resulzade, Seçme Eserler 1: Kitaplar, Hazırlayanlar: Yavuz Akpınar, İrfan Murat Yıldırım, Sabahattin Çağın, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2020, 519 s.]

[Mehmet Emin Resulzade, Seçme Eserler 2: Süreli Yayınlardaki Yazıları, El Yazmaları, Hazırlayan: Yavuz Akpınar, İstanbul: Ötüken Yayınları, 2020, 516 s.]

Türk dünyasının önde gelen fi kir adamla- rından biri olan Mehmet Emin Resulzade, Türkçülük düşüncesini milli bir ideolojiye ve siyasi bir harekete dönüştürerek 28 Ma- yıs 1918’de Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurulmasında önemli bir rol oynamış, bu sebeple de ilk cumhurbaşkanı seçilmiştir. Azerbaycan’ın bağımsızlığını yeniden ka- zanması Resulzade’nin devlet kuran milli bir lider olarak yeniden gündeme gelme- sine imkân sağlamıştır. Yavuz Akpınar, eserin ön söz kısmında günümüzün şart- ları içinde Mehmet Emin Resulzade’nin fi kirlerinin yeniden değerlendirilmesinin

başta Azerbaycan olmak üzere bütün Türk dünyası için gerekli ve önemli olduğunu ifade ederek Resulzade’nin külliyatını yayımlamanın zaruri bir ihtiyaç haline geldiğinden söz eder.

Mehmet Emin Resulzade’nin iki ciltten oluşan “Seçme Eserleri”nin birinci cildi Yavuz Akpınar, İrfan Murat Yıldırım ve Sabahattin Çağın tarafından; süreli ya- yınlardaki yazıları ve el yazmalarından oluşan ikinci cildi ise Yavuz Akpınar tarafından neşre hazırlanmıştır. İki ciltte Resulzade’nin Türkiye’de Arap harfl eriyle

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 22, Ekim 2020, s. 181-186.

Sinem Küçükağaoğlu Tunç

*

MEHMET EMİN RESULZADE: SELECTED WORKS 1-2

yayımlanan eserlerinin tamamı, dilinde hiçbir değişiklik olmaksızın Latin harf- lerine aktarılmıştır.

“Seçme Eserler 1” kitabının “Ön söz” kıs- mında çalışmanın ortaya çıkışı, amacı ve kapsamı hakkında okurları bilgilendiren Akpınar, eser hakkında adeta okura bir yol haritası çizer. Resulzade’nin Türkiye’de yazdığı eserlerin bir kısmının değişik ta- rihlerde dağınık olarak yayımlanmasına rağmen hepsinin bir arada olduğu, ilmî araştırmalarda kullanılacak güvenli bir kaynağın olmaması bu çalışmanın ortaya çıkış sebebidir. Akpınar, kitabın birinci cildinde yer alan Azerbaycan Cumhuriyeti (1990), İran Türkleri (1993) ve Kafkasya

Türkleri (1993) kitaplarının basıldıktan

sonra devamının gelmediğini, Azerbay- can Cumhuriyeti’nin 100. yılı dolayısıyla yeniden yarım kalan bu işi tamamlama- ya karar verdiklerinden söz eder. Eser, Mehmet Emin Resulzade’nin 1912, 1918 ve 1922-1928 yıllarında Türkiye’de Arap harfl eriyle basılan eserlerini kapsamak- tadır. 1922 yılında İstanbul’a geldikten sonra yayımladığı Yeni Kafkasya dergisi iki ayrı kitapta derlendiği için bu iki ciltte yer almaz. Yazarın daha önce yayımladı- ğı “Yeni Kafkasya Yazıları (1923-1927)” hariç, Resulzade’nin Arap harfl eriyle Türkiye’de basılan bütün eserlerini ve yazılarını bir araya getirilerek baskı yıl- larına göre okura sunulmuştur. Bunların yanında, “Resulzade Arşivi”ndeki el yaz- ması eserleri de neşre hazırlanarak ikinci cilde dâhil edilmiştir.

“Ön söz”ün ardından Resulzade’nin ha- yatına dair pek çok bilgiyi öğrendiğimiz

“Bayraklaşan Şahsiyet: Mehmet Emin Resulzade” başlığıyla verilen kısım, Azer-

baycan Cumhuriyeti Keyfi yet-i Teşekkülü ve Şimdiki Vaziyeti eserinde yer alan hâl

tercümesinin Yavuz Akpınar tarafından yeniden gözden geçirilmesi ile oluşmuştur. Bu kısım, kuru bir yaşamöyküsünden zi- yade Resulzade’nin yazılarının okur tara- fından daha iyi anlaşılmasını sağlayan bir ön hazırlık olarak düşünülebilir. Akpınar, Resulzade’nin Rusya Müslümanlarının, İran ve Türkiye’nin problemleriyle yakın- dan ilgilenmesi, gazetecilik faaliyetlerinin yanı sıra “sosyal demokrat” düşüncenin öncülüğünü yapması, düşünce dünyasının temellerini Türkiye’deki düşünce hare- ketleriyle olan ilgisi, Türkçülüğe karşı bakışı hakkında özgün değerlendirme- lerde bulunur. Akpınar, Resulzade’nin görüşlerini dönemin önemli problemleri hakkında zamanına göre bir hayli ileri ol- duğu kanısındadır. Bunun yanında, İran ve Türkiye’de edindiği bilgi ve tecrübeleri doğrultusunda olgunlaştırdığı fi kirlerinin bugün Azerbaycan hayatında önemli bir etkiye sahip olduğuna da dikkat çeker:

İhtilalci, sosyal demokrat düşünceler- den, milli istiklale, Türkçülüğe ulaşan yolda önemli bir gelişme kaydetmiştir. Resulzade’nin Azerbaycan siyaset ve kül- tür hayatına kazandırdığı bu bilinç, günü- müzde de etkisini sürdürmektedir (s. 26).

Ön söz ve biyografi nin ardından Mehmet Emin Resulzade’nin Türkiye’de Arap harfl eriyle basılan kitap ve kitap bölüm- leri baskı yılları göz önüne alınarak yer verilmiştir: “İran Türkleri (1912)”, “Azer- baycan Cumhuriyeti Keyfi yet-i Teşekkülü

ve Şimdiki Vaziyeti (1923)”, “Asrımızın Siyavuş’u Azerbaycan Destan-ı Fec’ine Ait Bir Mukayese (1923)”, “İstiklal Mefkûresi ve Gençlik (1925)”, “Rusya’da Siyasî Vaziyet (1926)”, “Kafkasya Türk- leri (1928)”, “Milliyet Meselesinde Bol- şevik Nazariyatı ile Ameliyatı (1928)” ve “Demokrasinin Geleceği (1928)”. Resulzade’nin kitap ve kitap bölümleri- nin ardından birinci cildin sonunda şahıs, kitap, dergi ve gazete isimlerinin yer aldığı bir dizin de yer almaktadır.

İrfan Murat Yıldırım tarafından neşre hazırlanan, Türk Yurdu ve Sebilürreşad dergilerindeki yazılarından oluşan “İran Türkleri (1912)” bölümünde Resulzade, “talihsiz memleket” olarak nitelendirdiği İran’dan söz eder. Resulzade, altı tefrika- dan oluşan “İran Türkleri” başlıklı bu ya- zıları gazeteci sıfatıyla “elemlerine iştirak ve emellerine hizmet” ettiği İran’dan söz ederek okurları bilgilendirmek amacıy- la kaleme aldığını belirtir. Bu yazı dizisi genel hatlarıyla İran’ın nüfusu, coğrafi konumu, geçim kaynağı, İran’daki Türk nüfusu, sosyal ve siyasi durumu, İran Türklerinin İran Meşrutiyetindeki mevki ve ehemmiyeti, İran Türklerinin edebiyatı, süreli yayın faaliyetleri, İran’da yaşayan ancak Türk oldukları pek bilinmeyen Kaşkaîler hakkındadır. Resulzade, Se-

bilürreşad dergisindeki yazılarını Türk Yurdu’nda olduğu gibi genel bir başlık

altında kaleme almaz. Osmanlı okurla- rının İran’daki Türk nüfusu hakkındaki yetersiz bilgilerini, İran’da yaşanan inkı- labın ne olduğunun ve hangi aşamalardan geçtiğinin Osmanlı “efkâr-ı umumiyesi” tarafından bilinmemesini söz konusu yazı-

larda eleştirir. İran inkılabı üzerinde ayrıca duran Resulzade, İstanbul ve İran’ın siyasi durumunu ise yaşanan ihtilafl ardan ötürü birbirine benzetir.

Yavuz Akpınar tarafından neşre hazırla- nan “Azerbaycan Cumhuriyeti Keyfi yet-i Teşekkülü ve Şimdiki Vaziyeti (1923)” adlı eserde Azerbaycan coğrafyası, ede- biyatı, 1905 Rus İnkılabının sebepleri ve Azerbaycan’a etkileri, Türkiye’nin des- teği, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kurul- ma süreçleri, “Kızıl Emperyalizm” olarak nitelendirilen Bolşevik istilası, Bolşevik siyasetinin Türkiye’ye olan etkisi, Çarlık Rusya ve Lenin’in ideali arasındaki farklı ve benzer tarafl ar detaylı bir şekilde dile getirilmiştir. Milli Azerbaycan neşriyatı- nın birinci sayısını teşkil eden bu eserde Hüseyinzade Ali’nin kitap hakkındaki düşünceleri “Bir Mütalaa” başlığıyla yer alır. Bu tetkikin ardından Resulzade’nin bu eseri kaleme alma sebebini öğrendiği- miz “Mukaddime” başlığı dikkat çeker. Şark’taki en büyük eksikliklerden biri olarak matbuatın yetersizliğini gösteren Resulzade, “âlem-i İslam”ın merkezi ve Türk kavimlerinin “ümitgâhı” olarak gör- düğü Türkiye’de de durumun farklı olma- dığını ifade eder. İslam âleminde teşekkül eden ilk cumhuriyet olarak tanımladığı Azerbaycan’ı “küçük Türkiye halkı” ola- rak görür ve Osmanlı İmparatorluğunun asli unsuru olan Anadolu Türklüğünün Azerbaycan Cumhuriyeti’nin geleceği konusunda ilgisiz kalmaması gerektiği- ni belirtir. Bu eseri yazma sebebini ise Azerbaycan meselesine dair Türkiye matbuatında gördüğü eksikliği gidermek ve Türkiye’deki okurları bu mesele hak-

kında düşündürmek olduğunu açıklar. Bu bölümde dikkat çeken en önemli husus ise Azerbaycan’ın, Bolşeviklerin istilası neticesinde pek çok felaketlere uğrasa da elde ettiği en büyük kazancın istiklal fi kri olduğunu dile getirmesidir. On bir bölüm- den oluşan bu eserin sonunda Bolşevikler tarafından kurşuna dizilen Azerbaycanlı- ların isimlerinin yer aldığı “Azerbaycan Kurbanlarından Bir Liste” yer alır. Resulzade’nin “Türklüğün başlayan yeni tarihinde vâki’ hazin bir hadisenin yanıklı bir mersiyesi” olarak nitelendirdiği “As- rımızın Siyavuş’u Azerbaycan Destan-ı Fec’ine Ait Bir Mukayese (1923)” adlı eser, Sabahattin Çağın tarafından neşre hazırlan- mıştır. Mehmet Emin Resulzade’nin sakla- nırken kullandığı Ali Ahmetoğlu imzasıyla yazdığı “Bir Mektup” kısmında bu eseri Bolşevik istilasından kaçarken yazdığını öğreniyoruz. Resulzade, kaçarken sığın- dıkları bir evde Firdevsi’nin Şehnamesi’ni yeniden okuyarak asrın Siyavuş’unu yaz- maya karar verir. Eser, çeşitli maceralardan geçtikten sonra İstanbul’da neşredilmiş, bu sebeple de Resulzade eserin şivesinde ufak değişiklikler ve birtakım not ilave- si yapmıştır. Burada Resulzade’nin asrın “Siyavuş-gerd”i ile kastettiği Azerbaycan Cumhuriyeti’dir. Azerbaycan tarihini, geçirdiği zorlu mücadeleyi destansı bir anlatım ile aksettiren Resulzade, “Asrı- mızın Siyavuş’u ölmüşse de onun doğur- duğu fi kr-i istiklâl ölmemiştir.” diyerek Azerbaycan’ın geleceğine dair beslediği ümide o zamanlardan dikkat çekmiştir. Sabahattin Çağın tarafından neşre ha- zırlanan “İstiklal Mefkûresi ve Gençlik

(1925)” adlı eser, kurulması planlanan it- tifaka dair Resulzade’nin tavsiyelerinden oluşmaktadır. Resulzade, bu ittifak için verilen “Azerbaycanlı Gençler İttifakı” isminin eksik kaldığını, bu ismin “İstiklal- ci Azerbaycan Gençlik İttifakı” şeklinde değiştirilmesinin daha uygun olduğunu ifade eder. Bu yazıda Resulzade’nin üze- rinde durduğu asıl mesele Azerbaycan’da istiklalcilik fi krinin milliyetçilik fi krine nispeten oldukça yeni bir kavram olması- dır. İstiklal fi krinin yeni yeni şekillenmesi ise Kafkasya’da yaşayan Türklerin 1905 ihtilalinin siyasi olanaklarından faydala- namaması sonucunu doğurmaktadır. Bu noktada 1905 inkılabından önce istiklal fi krinin olgunlaştığı Litvanya ve Baltık sahilindeki milletleri örnek gösteren Re- sulzade, aralarındaki farkı “Onlar hür ve müstakil, biz ise esiriz!” sözleriyle dile getirir. Resulzade’nin Baltık sahilindeki küçük milletlerin siyasi başarılarının se- bebini açıklarken kurduğu cümleler ise Azerbaycan’ın bağımsızlığı için hazırlan- mış bir program niteliğindedir:

Bir millet, millet olarak taazzuv etme- dikçe, millî hars ve irfanını bularak bu irfana merbut münevver bir gençlik ye- tiştirmedikçe, medenî benliğini yüksel- ten ve gurur-ı millîsini kabartan eserler yaratmadıkça siyasî âmâl ve maksatları- nı vuzuh ve sarahatle derk edemez. Bu idrakteki noksanın neticesi ise adem-i muvaffakiyet ve hüsrandır (s. 315).

Resulzade’nin Rusya’da hâkim olan Ko- münist Fırkası dâhilinde cereyan eden iktisadî, siyasî, uluslararası zorluklar ve buhranlar sebebiyle son bulacağını dile ge-

tirdiği “Rusya’da Siyasî Vaziyet (1926)” adlı eser, Yavuz Akpınar tarafından neşre hazırlanmıştır. Çarlık Rusyası’nda olduğu gibi Sovyetlerin de yıkılacağını ifade eden Resulzade, bu durumda Azerî Türklerine düşen vazifenin başta Türkiye olmak üzere bütün Türk ve İslam dünyasını Rusya’nın içinde bulunduğu vaziyeti, var olan eksik- likleri ifşa etmek olduğunu dile getirir. Yusuf Akçura’nın Türk Yılı 1928 adıyla neşrettiği yıllık içinde yer alan “Kafkas- ya Türkleri (1928)” adlı eser, Sabahattin Çağın tarafından neşre hazırlanmıştır. Re- sulzade, Kafkasya’daki Türk unsurunun başta Azerbaycan Cumhuriyeti’ni kısmen de Dağıstan Cumhuriyeti’ni teşkil etme- sinden dolayı eserinde bu iki teşekkül üzerinde duracağından bahseder. Kaf- kasya Türklerinin tarihi ve edebiyatı, Çar siyasetinin etkisi, Resulzade’nin çıkardığı

Açık Söz gazetesinin Kafkasya’ya olan

tesiri hakkında detaylı bilgilere yer verilir. Ayrıca 1917 senesinde Kafkasya’nın gö- rünümüne dair genel bir panorama çizer. Yavuz Akpınar tarafından neşre hazırla- nan “Milliyet Meselesinde Bolşevik Na- zariyatı ile Ameliyatı (1928)” kısmında Bolşeviklerin siyaseti ve milliyet mese- lesine bakışı ele alınmıştır. Resulzade, Bolşevizm’in siyasette “santralizm” ve “fedaralizm” gibi birbirini reddeden iki zıt unsuru bir araya getirdiğini ifade ederek Rusya’nın içerde merkeziyetçi, dışarda ise emperyalist bir rol oynayarak Sovyet hükümet teşkilatında ikiliğe ve “ikiyüzlü- lüğe” sebep olduğundan söz eder. Bu ya- zının devamı niteliğindeki “Bolşeviklerin Siyaseti (1928)” adlı eserde de Bolşevikle-

rin Şark siyaseti üzerinde durulmuş, milli istiklal hareketleri ve bu harekete karşı Lenin’in bakışından, Çin tecrübesinden söz edilmiştir.

Mehmet Emin Resulzade’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünya tari- hinde en önemli etkilerden birinin “Şark milliyetperverliği” olduğunu ifade ettiği “Demokrasinin Geleceği (1928)” adlı eser, Sabahattin Çağın tarafından neşre hazırlanmıştır.

“Seçme Eserler 2” başlığını taşıyan ikin- ci cilt, iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, “Süreli Yayınlardaki Ya- zıları (1918-1954)” genel başlığı altın- da, 1918’de yapılması planlanan ancak gerçekleşmeyen “İstanbul Konferansı” sırasındaki beyanatları, Vakit, Sabah,

Tasvir-i Efkâr, İkdam, Yeni Mecmua, Ta- nin gibi gazetelerde Resulzade ile yapılan

mülakatlar; Halk gazetesindeki yazıları (1925-1926), Azerî Türk dergisindeki ya- zıları (1928); Dünya gazetesindeki yazısı:

Bir Türk Milliyetçisinin Stalin’le İhtilal Hatıraları’ndan (1954) oluşmaktadır.

İkinci bölüm ise şahsî arşivinde el yaz- ması halinde kalmış basılmamış eserlerine ayrılmıştır. Bunlar da kitap ve makaleler olarak sınıfl andırılmıştır. Kitaplar: Azer-

baycan Cumhuriyeti (1940’lı yılların son-

ları), Azerbaycan’da Bolşevik İstilası Al-

tında Milli Gelişim (1949), Azerbaycan’ın Tarihî Gelişimi (1950-1954). Makaleler:

“Azerbaycan’ın Sömürülmesi”, “Azerbay- can Komünist Sıralarında Tasfi ye”, “1937 Katliamı Ne İmiş?”, “Sovyet Rusya’da Türkçülük”, “Tehcirler ve Sürgünler”, “Önsöz (Azerbaycan’da Rus Koloni Si-

yaseti) adlı eseri için yazılmış”, “Azerî Edebiyatı” (Türk Ansiklopedisi’ne yazdığı madde).

Resulzade’nin tarafından kaleme alınan yazıların Arap harfl i olması Türkiye ve Azerbaycan’daki okuyucular ve bazı genç araştırmacılar açısından çeşitli zor- luklara, engellere sebep olmaktadır. Bu çalışma ile sözü edilen problemin ortadan kaldırılması hedefl enmiştir. Latin harfl i metinlerin bugünkü okuyucu ve araştır- macı açısından ulaşılması sebebiyle de Resulzade’nin 1928-1929’dan sonra ya- yımlanan eserleri, çeşitli yazılarının pek çoğu Türkiye’de yazılmasına rağmen bu iki ciltte yer verilmemiştir. Ancak yaza- rın Arap harfl i olmayan 1954’te Dünya gazetesinde yayımlanan Stalin’le ilgili hatıraları, Şehriyar’ın Haydar Baba’ya Selam adlı eseri için yazdığı “Edebî Bir Hadise” makalesi ve Azerbaycan dergisin-

Outline

Benzer Belgeler