• Sonuç bulunamadı

NURULLAH ATAÇ’S ARTICLES ON TRANSLATION AND TRANSLATION CRITICISM

ÖZ: Sanat eserlerini besleyen tercüme faaliyetleri, gerek mukayeseli çalışmalara imkân sunarak kaynak meselesini ortaya çıkarmak gerekse dili olumlu veya olumsuz anlamda etkileyen yaklaşımları belirlemek bakımından ciddi dikkatleri gerektir- mektedir. Bu dikkatler ve müdahaleler özel kurumlar, ferdî teşebbüsler gibi bazen de devlet eliyle olabilmektedir. Türkiye’de tercüme faaliyetleriyle ilgili çalışmalara bakıldığında daha çok kaynak dilin hedef dile çevrilmesinden hareketle ortaya konan farklı metotlar üzerinde durulmakta, eleştiriler bu yönde yoğunlaşmaktadır. Tercüme tarihi; tıpkı roman, hikâye, şiir, eleştiri tarihi gibi önemli olmakla birlikte ihmal edilmiş bir alandır. Kuşkusuz tercüme faaliyetleriyle birlikte bir yandan tercüme tenkitleri de önemli bir gelişim göstermiş, tarih boyunca ciddi anlamda bir tercüme geleneği oluşmuştur. Böyle bir eksiklikten hareketle ortaya koydu- ğumuz bu çalışmada Nurullah Ataç’ın tercüme ve tercüme tenkidine dair süreli yayınlardaki yazıları taranmış ve bu konudaki düşünceleri, diğer yazarlarla girdiği polemikler değerlendirilmiştir. Bu yazılarla bir bakıma, Ataç’ın Tercüme dergisinin oluşumundaki etkin rolü de gün yüzüne çıkarılmıştır. Ataç’ın Cumhuriyet’in ilk yıllarında, kendisinin de içinde bulunduğu tercüme faaliyetlerinden beklentisi, başka bir kültürün eserlerinden haberdar olmanın, kendimizi onlarla zenginleştirmenin

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 22, Ekim 2020, s. 35-60.

* Bu makale, Germanistik in der Türkei Übersetzerforschung in der Türkei (Hrsg. Mehmet Tahir Öncü-

Leyla Coşan, Logos Verlag, Berlin 2020, s. 183-195) kitabında yayımlanmış olan “Nurullah Ataç’s Articles on Translation and Translation Criticism” başlıklı yazının genişletilmiş şeklidir.

** Doç. Dr., Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, (scagin@hotmail.com),

çok ötesindedir. O, büyük ölçüde kendi tarihimize, geçmişimize kapıları kapatmak isteyen, ilerlemek için bunu gerekli gören, Avrupa’nın, dolayısıyla Yunan ve Latin klasiklerinin hümanist öğretilerine iman etmiş radikal bir batıcıdır. Onun ve onunla birlikte Tercüme dergisi etrafında bir araya gelmiş bazı yazarların faaliyetlerini, II. Meşrutiyet döneminde ortaya çıkmış olan Nev-yunaniliğin Cumhuriyet dönemindeki devamı olarak görmek mümkündür.

Anahtar Kelimeler: Nurullah Ataç, tercüme tarihi, tercüme tenkidi, Tercüme

dergisi.

ABSTRACT: Translation activities supporting the works of art require serious attention in terms of both revealing the source issue by enabling comparative studies and determining the approaches that affect the language positively or ne- gatively. These attentions and interventions can sometimes be done by the state, private institutions or individual enterprises. Considering the studies related to translation activities in Turkey, different methods for the translation of the source language into the target language are focused more, and criticisms are intensifi ed in this direction. Translation history, just like the history of novel, story, poetry and criticism, is important but neglected. Undoubtedly, translation criticism also showed an important development with the translation activities, and a serious translation tradition has been established throughout the history. In this study, Nurullah Ataç’s articles on translation and translation criticism in periodicals have been considered and his thoughts on this issue and his polemics with other authors have been evaluated. With these articles, the active role of Ataç in the translation of the so called Tercüme journal is also revealed. Ataç’s expectation in the early years of the Republic from the translation activities, including himself, is far beyond being aware of the works of another culture and enriching ourselves with them. He is a radical person who largely wants to close the doors to the Turkish history as well as our past. People who see this situation will necessarily move forward and believe in the humanistic teachings of Europe such as the Greek and Latin classics. It is possible to see his activities and the activities of some writers, whom he met at the Tercüme journal, as the continuation of Neo-Greek, which emerged during the Second Constitutional Era, in the Republican period.

Keywords: Nurullah Ataç, translation history, translation criticism, Tercüme

Journal.

...

Tercüme tarihimizde III. Ahmet devrinde kurulan matbaanın büyük bir rolü vardır. III. Selim ve II. Mahmut zamanındaki siyasî mecburiyetler, Abdülmecit zamanında kurulan Mühendishane ister istemez Batı’dan birtakım ilmî tercümelerin yapılmasını zarurî kılmıştır. 1821’de kurulan Tercüme Odası, 1871’de Hariciye Nezareti’nin bir bürosu haline getirilmiştir. Tanzimat döneminde fi kir ve sanat eserlerinin çevirilerinde

imzaları olan pek çok isim burada yetişmiş, burada yabancı dillerini geliştirmişlerdir.1 Gazetenin sunduğu imkânlarla tercüme faaliyetleri, her alanda olduğu gibi felsefe, tarih, sanat alanlarında da ivme kazanmıştır. Özellikle Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar bilgi akışı büyük ölçüde Fransızca kanalıyla gerçekleşmiştir.

Batılılaşma tarihimiz içerisinde Tanzimat döneminde tercümede gözlemlediği- miz benzer bir hareketlenmeyi, Cumhuriyet’in ilk yıllarında da görürüz. Bu dönemde yine, tercümeden anlayan, kaynak dile ve hedef dile vâkıf nitelikli bir yazar kadrosu mevcuttur. Şuna da işaret edelim ki artık bu dönemin kaynakları sadece Fransız ede- biyatıyla da sınırlı değildir. Ayrıca bu dönemde önceki nesillerden farklı olarak dil tartışmaları da tercüme tenkidinin önemli bir meselesi olarak gündeme gelir. Avrupa Rönesans’ında tercüme faaliyetlerinin oynadığı role benzer bir şekilde 1940 yılında Maarif Vekâleti’nin bünyesinde Tercüme Bürosu kurulur. Aynı yıl yayın organı olarak

Tercüme dergisi çıkmaya başlar. Tercüme dergisiyle birlikte 1935’te çıkmaya başlayan Yücel ve 1938’de çıkan İnsan dergileri, kaynağını Yunan ve Latin eserlerinden alacak

bir “Türk Rönesansı” yaratmaya çalışırlar.2 Dönemin eğitim bakanı olan Hasan Ali Yücel’in öncülüğünde gerçekleşen tercüme faaliyeti ve benimsenen hümanist anlayış çok tartışılmış, desteklendiği gibi itirazlara da uğramıştır. Hasan Ali Yücel, Orhan Burian, Hilmi Ziya Ülken gibi dönemin önde gelen isimlerinden hareketle Zeki Arı- kan, hümanizmin Türkiye’de ulusal bir kendini bulma süreci başlatmayı hedefl ediğini belirterek klasiklerin çevirisinin oynadığı önemli rol üzerinde durmuştur. Bu çeviri faaliyeti Türkiye’de bir hümanist ruhun yaratılmasında önemli bir araç olacak, bu ruh da ülkeyi toplumsal aydınlanmaya götürecektir.3

Beşir Ayvazoğlu, “Tanpınar, Hümanizm ve Türk Rönesansı” başlıklı yazısında

İnsan ve 1939’da çıkmaya başlayan Güzel Sanatlar dergilerindeki yazılardan hareketle

Hilmi Ziya Ülken, Sabahattin Eyüboğlu, Suut Kemal Yetkin, Hasan Ali Yücel, Nurullah Ataç’ın hümanizm, Rönesans ve millilik konusundaki düşüncelerine yer verir ve iki farklı eğilimin ortaya çıktığını ileri sürer. Ayvazoğlu’na göre 1939’da toplanan I. Neş- riyat Kongresi’nde alınan kararlarda, Avrupa medeniyetinin köklerini kavrayabilmek ve asıl manasında bir hümanizme ulaşabilmek için mekteplerde Yunanca ve Latince

1 Osmanlı’da tercüme faaliyetleri, tercüme müesseseleriyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Hilmi Ziya Ülken,

Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2016; Taceddin Kayaoğlu, Türkiye’de Tercüme Müesseseleri, Kitabevi Yayınları, İstanbul 1998; Cahit Bilim, “Tercüme Odası”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Nr. 1, 1990, s. 29-43;

Ali Akyıldız, “Tercüme Odası”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 40, 2011, s. 504-506.

2 Tercüme Bürosu’nun kuruluşu ve Tercüme dergisinin misyonuyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Şehnaz

Tahir Gürçağlar, Türkiye’de Çevirinin Politikası ve Poetikası 1923-1960 (çev. Tansel Demirel), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul 2018.

öğretilmesi gerektiğini savunan Ataç’ın görüşleri ağır basmıştır. Ataç’ın Tercüme Bürosu ve onun yayın organı olan Tercüme dergisindeki rolünü düşünürsek –ki dergi büyük ölçüde Ataç’ın yazılarında savunduğu görüşler doğrultusunda yayın hayatını sürdürmüştür– Beşir Ayvazoğlu’nun önemli bir hususa dikkat çektiği anlaşılmaktadır. Millilik, hümanizm, batılılaşma konusunda çevirmenlerin aralarında ihtilafl ar olsa da Ayvazoğlu’nun şu tespitine katılmamak mümkün değildir: “Asıl gayesi İslâmî muh- tevalı Türk kültürüne alternatif olarak Greko-Latin temeline dayalı yeni bir kültür yaratmak olan bu tercüme faaliyetinin önemi ve büyüklüğü inkâr edilemez.”4 Nitekim dönemin etkili bir eleştirmeni olarak Ataç da dahil olmak üzere belli bir dönemden sonra, Yahya Kemal eskiye dönmekle, fazlasıyla milli olmakla eleştirilmiş, Tanpınar ise kendi ifadesiyle böyle bir çevrede “sükût suikastı”na uğramıştır.

Taceddin Kayaoğlu’na göre Atatürk döneminde radikal, laik düzenlemeler çerçe- vesinde toplum hayatından ferdî plana indirgenen dinin yeri milliyetçilik görüşleriyle doldurulurken İnönü döneminde milliyetçilikten vazgeçilip Yunan ve Latin (hümanist) kültürüne yönelim gösterilmiştir. Amaç, kültürel seviyesi yüksek olan Batı toplumlarının seviyesine ulaşmaktır. Batı toplumlarının temelinde de Yunan ve Latin kültürleri vardır.5

Yine de Doğu ve Batı’nın kültürel kaynaklarından beslenen Hasan Ali Yücel başta olmak üzere Tercüme dergisinin şekillenmesinde rol oynayan isimlerin arasındaki ihtilafl arı göz önünde bulundurarak bu dönemdeki yayın faaliyetini daha etrafl ıca, peşin kabullerden uzak ele almak gerekir.

Çoğunluğu Yunan, Latin ve Batılı eserlerden oluşan planlı bir çeviri hareketiyle hümanizm Türkiye’de bir devlet politikası olarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Biz incelememizde bu projenin en önemli savunucularından, hatta fi kir babalarından olan Nurullah Ataç’ın gazete ve dergilerde kalmış tercüme ve tercüme tenkidi hakkındaki yazılarını değerlendirmeye çalışacağız. Bu arada Ataç’ın çalışmamızın dışında kalacak olan pek çok çeviri eseri bulunduğunu da hatırlatalım.6

Tercüme yapanlar arasında tercümeyi bir mesele olarak görüp bunun üzerinde duranların sayısı oldukça azdır. Öyle ki eleştiri bahsinde şiir, roman, hikâye, tiyatro gibi edebî türlerin yanında tercüme tenkidi pek çok edebiyat çalışmasında başlık oluşturacak bir mevzu bile değildir. Bir yazarın, şairin eserleri sayılırken çoğu zaman tercümelerinin sözü bile edilmez. Bu, ister istemez tercümeler üzerinde çevirmenin rolünü düşünmeyi, bunun için dile ve çevrilen eserlere vakıf olmayı, ayrıca tercüme- lerin inkişafı için tercüme tenkidini ciddiye alacak bir zihniyetin varlığını gerektirir.

4 Ayvazoğlu, “Tanpınar, Hümanizm ve Türk Rönesansı”, s. 17-31. 5 Kayaoğlu, Türkiye’de Tercüme Müesseseleri, s. 295.

6 Ataç’ın çeviri faaliyetiyle ilgili bkz. Bedrettin Tuncel, “Ataç ve Tercüme”, Tercüme, nr. 63-64, Temmuz-

Aralık 1958, s. 72-74; “İmzasız”, “Nurullah Ataç-Eleştirmen Çevirmen” Bütün Dünya, Yıl: 5, nr. 53, Ekim 2002, s. 16-19; Necati Tonga, “Ataç, Nurullah”, http://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/atac-nurullah.

Özellikle sanatta ve edebiyatta tercüme tenkidi için dil bilmek yetmez, söz konusu alanları, yazar ve şairleri de çok iyi bilmek gerekir. Ataç’ın tercüme tenkidinin henüz yeteri kadar gelişmediği bir dönemde kaleme aldığı bu tür yazılar ve bu anlamda gir- diği polemikler kuşkusuz eleştiri tarihimiz için önemlidir. Aynı zamanda bu yazıların bir kısmını Tercüme dergisinin hazırlık sürecini izah eden belgeler olarak da okumak mümkündür.

Tercüme Meselesi - Tercüme Tenkidinin Önemi - Tercüme Dergisi

Outline

Benzer Belgeler