• Sonuç bulunamadı

4. TIPTA UZMANLIK ALAN TERCİHLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

4.1. Bireysel Faktörler

4.1.2. Kişisel Özellikler

Kişisel özelliklere ilişkin faktörler kişilik yapısı ve yetenek olarak ayrılmıştır.

Kişilik genel olarak davranışlara etki eden bir faktör olarak değerlendirilirken, yetenek mesleki yetenek olarak, kişisel deneyimler ise tıp eğitimi sırasında edinilen deneyimler, diğer hekimlerden edinilen deneyimler olarak değerlendirilmiştir.

Kişilik, bireylerin özellikle sosyal yaşantılarının önemli bir parçası olduğu için tarih boyunca ilgi gösterilen ancak 1930’lu yıllarda Psikoloji alanında ayrı bir disiplin olarak yer almış bir kavramdır. Bu kavrama olan ilgi arttıkça zamanla “karakter” ve

“kişilik” kavramları üzerinde durulmaya başlanmış, Adler, Jubg, Spearman, Frenkel-Brunswik, Rosenweig ve MacKinnon kişilik kavramına katkıda bulunmuşlardır. Kişilik kavramı üzerinde çalışıldıkça kişilik tipleri ortaya çıkmış; kişilik tipleri iyimser, soğukkanlı, hüzünlü ve asabi olarak adlandırılmıştır (Mc Adams, 1997: 7).

Bireylerin davranış şekilleri, duyguları, yetenekleri, hayatı algılama biçimleri, olay ve durumlara karşı tepkileri, hatta dış görünüşleri dahi kişiliğinin yansımasıdır.

Kişilik bireylerin çevresi ile etkileşimini ve davranışlarını etkileyen önemli bir etkendir (Durna, 2005: 275).

Kişilik bireyin duygu, düşünce ve davranışlarına etki eden kendine has özellikleri içerisinde barındıran (Yelboğa, 2006: 198 ) özelliklerin tamamıdır. Çevresel durumların da etkisiyle bireyin psikolojik, biyolojik, genetik özelliklerini ve yeteneklerini, karakterini, yaradılışını da içine alan davranışlar bütünüdür ve bireyin çevresi ile etkileşimi ile şekillenmektedir (Dündar, 2009: 140). Kişinin kendine has özellikler gösteren davranışlarına kişisel özellikler denilmektedir.

Psikoloji ve davranış bilimleri disiplininde kişilik, bireylerin karakterlerine özgü özelliklerinin, bu özellikler ile ilgili ilişkilerinin ve diğer kişilerle ya da durumlarla uyum içinde olma çabalarının tamamını kapsayan (Erdoğan, 1994: 235) bir kavram olarak yerini almıştır. Kişilik, kişiyi diğerlerinden ayıran fiziksel, mental ve zihinsel özelliklerinin bütünü (Bitlisli vd., 2013, 461) olarak ifade edilmekte; bu ifadede kişiliğin duygu, düşünce, norm ve davranış kalıplarına vurgu yapılmaktadır.

Hekimler entelektüel ve bilişsel yetenekleri açısında homojen bir grubu temsil etmekte ve kariyer olarak tıbbı seçtikleri için de ortak kişilik özelliklerine sahip gibi görünmektedirler. Hekimler arasında farklılık olup olmadığı ancak fakülteden mezun olduktan sonra uzmanlık seçimlerinde ortaya çıkmaktadır (Borges and Savickas, 2002:

362). Uzmanlık seçimi yaparken kişilik özelliklerini gözönünde bulunduran hekimler bu durumun meslek hayatlarındaki başarıyı doğrudan etkileyeceğini de düşünmektedir. Bu nedenle kişilik yapısı hekimlerin branş seçimini etkileyen önemli bir faktördür. Bazı uzmanlık alanını seçen hekimler diğer alanları seçen meslektaşlarına göre farklı kişilik özellikleri göstermektedir. Tıp öğrencileri tıpta uzmanlık alanını seçerken daha yüksek gelir elde etme, aile, tıp eğitimi esansında deneyimler gibi çeşitli dışsal faktörlerden etkilenebilirler ancak sadece bu dışsal faktörlerin uzmanlık seçimini etkilediğini söylemek çok zordur. Uzmanlık seçim sürecine dışsal faktörlerin yanı sıra kişilik, yetenek gibi içsel faktörler de katılmaktadır. Tıpta uzmanlık alanlarının seçiminde kişilik göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir konudur (Mullola et al., 2018: 2).

Tıp, pek çok uzmanlık alanının bulunduğu, hekimlerin hastalarla yoğun iletişim içinde olduğu, farklı sorumlulukları, farklı senaryoları içerisinde barındıran çok çeşitli bir alandır. Bu nedenle tıpta uzmanlık seçimi birçok farklı değişkene dayanmaktadır ve uzmanlık seçim sürecinin anlaşılması oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu süreç kültürel, ulusal, uluslararası değerlere, akademik başarıya, gelir düzeyine, yaşam tarzı ve rol model gibi değiştirilebilen ya da değiştirilemeyen faktörlerden etkilendiği gibi çoğu zaman kişisel faktörlerin de etkilediği çok değişkenli bir süreçtir (Mehmood et al., 2013: 63).

Kişilik ve uzmanlık seçimleri arasındaki ilişkiyi anlamak için birçok çalışma yapılmıştır. Örneğin, cerrahi branşı tercih eden hekimlerin depresyon puanlarının düşük olduğunu, kadın hastalıkları ve doğum branşını seçen hekimlerin kaygı puanlarının yüksek olduğu (Zeldow and Daugherty, 1991: 284); cerrahi branşı seçen hekimlerin pratisyen hekimler ve anestezi uzmanlarına göre daha sert, daha kararlı ve strese daha dirençli olduğu, pratisyen hekimlerin daha fazla empati kurduğu ve buna karşılık cerrahların ve anestezi uzmanlarının daha az empatik olduğu (Borges and Osmon, 2001); hekimlerin genellikle dışa dönük, duygusal, algılarının açık olduğu fakat kadın hastalıkları ve doğum, cerrahi branş ve kardiyoloji ve çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlık alanını seçen hekimlerin içe dönük kişiliğe sahip olduğu (Jafrani et al., 2017) yapılan çalışmalarda ortaya çıkarılmıştır.

Yetenek; “bireyin bir şeyi anlama ya da yapabilme becerisi; herhangi bir duruma uyma konusunda doğuştan gelen güç; kapasite” şeklinde tanımlanmaktadır. Yetenek bireyin anlama kapasitesi ile yapabilme potansiyeli arasında kalıtıma dayanan, öğrenmesini çevreleyen sınır ile dışarıdan gelen bilgiyi alabilme gücü olarak ele alınmaktadır (Altınöz, 2018: 85). İnsanoğlu yetenekleri sayesinde yaşamını sürdürmüş, ilkel çağların en önemli araçlarından biri olan aleti keşfetmesi ile evrimdeki en tepeye yerleşmiş (Göksel, 2009: 153); el yeteneği sayesinde hayatını devam ettirebilmiştir.

Tarih boyunca “el” insanın ilk kullandığı alettir (Akar, 2015: 18).

Hekimlerde yetenek deyince ilk akla gelen cerrahi “el yeteneği” dir. Bireylerin yetenekleri ile meslekleri arasındaki uyum bireyin başarılı olabilmesi için temel öğedir (Grrenberg and Grunberg, 1994: 4). Cerrahi branşlar dahili branşlara göre daha yeteneğe dayalı branşlardır ve genellikle bir cerrahtan beklenen, hangi tür cerrahi

yaparsa yapsın, hastasının preoperatif, operatif ve postoperatif bakımlarını başarıyla yönetmesidir (Çolak vd., 2009: 50). Hekimlik mesleğinde de yetenek ve mesleki uyum bir kat daha önemlidir. Hekimlerin mesleki bilgilerini yetenekleri ile birleştirmeleri sağlık hizmetinin kalitesini belirleyen en önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bir profesyonel olarak mutlu, mesleğinden memnun, yaptığı işte kendi yeteneklerini kullandığını hisseden, çalışmasının karşılığını maddi ve manevi olarak aldığını düşünen hekimler doğal olarak en iyi hizmeti veren, meslektaşlarıyla iyi işbirliği yapan insanlar olacaklardır (Yöney ve Yavuz, 2010: 11).