• Sonuç bulunamadı

2. ARAŞTIRMANIN DESENİ

1.1. Hekimlerin Branş Tercihlerine Etki Eden Faktörlere İlişkin Bulgular

1.1.2.1. Çalışma Koşulları

Çalışma koşulları faktörü “işe ilişkin çalışma koşulları” ve “hastaya ilişkin çalışma koşulları” olarak iki alt kategoriye ayrılmıştır.

İşe İlişkin Koşullar

Katılımcılar branş seçimine etki eden faktörlerden çalışma koşullarına ilişkin olarak branşın rahatlığının tercihleri etkilediğini bildirmişlerdir. O branşta iş yükünün azlığı, icap sayısı, konsültasyon sayısı, acil hizmeti olup olmaması, nöbet tutulmayan branş olması, hasta yoğunluğu az branş olması, seçilen branşın bir ekip ile çalışıp çalışmaması, branşın zorluğu, branşın mortalite oranı düşük olması, yatan hasta sayısı, iş tatmini, branşın araştırma yapma olanakları gibi faktörlerin branş seçimini etkilediğini bildirmişlerdir. Bu faktörler arasında mortalite oranı ve kötü hastalar ifadeleri dikkat çekmektedir. Katılımcılar arasındaki Acil Tıp Uzmanının branş tercihi yaparken göz önünde bulundurduğu faktörlerden birini mortalite oranı olarak ifade etmiş “….kötü hastalarla devamlı ameliyathanede karşılaşmak istemedim. Beyin cerrahisinden vazgeçmemin nedeni, devamlı kötü hastalarla, kafa travması olan hastalarla uğraşacaksınız ya da fıtık gibi sinir hasarları olan hastalarla uğraşacaksınız. Geri dönüşümsüz hasarlara sebep olabilir. Bunlar beni birazcık uzaklaştırdı bu branştan. Çocuk cerrahisinden de zaten normal yetişkin cerrahisi bile çok zorken, bir de çocuk hasta olması nedeniyle, zaten insanlar aman bana olsun çocuğuma bir şey olmasın mantığında, hani hassaslar ve bu sana gelecek olan hastalar doğumsal anomalili hastalar olacak. Kimse sünnet için bu kadar sık gelmeyecek. Yani esas sana gelecek olanlar hep kötü hastalar Çocuk Cerrahisinden o yüzden vazgeçtim.

Sonra hastamı öldürdün şu oldu bu oldu. Hasta yakınları ile muhatap oluyor doktorlar.

O yüzden ölüm oranları yüksek olan, komplikasyon durumu çok olan branşlara gitmiyorlar. Bugün de branş seçimini etkileyen, hatta direkt etkileyen bir neden, o branşın mortalite oranı bence.” diyerek hem kötü hastalarla karşılaşma oranının hem de mortalite oranının branş seçiminde etkili olduğunu bildirmiştir. Aynı şekilde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı da branşın mortalite oranına dikkat çekmiş bu durumu “Kesinlikle branşın mortalite oranı tercihde etkilidir. Yani şöyle anlatayım, ben Beyin ve Sinir Cerrahisi kazandım. Sonra gittim Beyin ve Sinir Cerrahisine başladım.

Mortalite, morbidite oranının yüksek olduğunu görünce, hani cerrahi branş istememe

rağmen, bunu orada birebir istişare edince o dönemki asistanlara bırakacağımı söyledim. Ortopedi daha böyle sonuca yönelik, daha yüz güldürücü, sonucu net görebileceğimi düşündüğüm için bu branşa yöneldim” şeklinde ifade etmiştir. Tıbbi Farmakoloji Hekimi de branşın mortalite oranının tercihleri etkilediği yönünde görüş bildirmiş bu durumu “Branşın mortalite oranı yüksekse tercih edilmiyor. Ben mesela daha şey bir insanım. Ölüme alışabilecek bir insan değilim empati çok kurarım. Hani Karayazı'da da mecburi hizmetin sırasında her ölen hastadan sonra üzülmüş, ağlamış bir insanım. O yüzden bunu istemedim.” şeklinde ifade etmiştir. Keza Aile Hekimliği Uzmanı da branş seçiminde kötü hastaların olması durumu ve mortalite oranının branş seçimini etkilediği bildirmiş, bu durumu “…ya hani cerrah diyoruz ya cerrah kesiyor, biçiyor tatmin oluyor. Duygusunu işin içine sokmuyor. Mesela, Onkolojide ne yaparsan yap o hasta gidecek. Hematolojide de öyle bunu yüzdesi belli, kaybedeceksin hastayı.

Yani hiç bana göre değil. Gerçekten bir branşta kötü hasta olması durumu ve o hastaların kaybedilmesi durumu tercihi etkiliyor diye düşünüyorum ben.” şeklinde ifade etmiştir. Bu sonuçlardan hareketle bu araştırmada, araştırma katılımcılarının görüşlerine göre; bugün hekimlerin branş seçimini, kötü hastalarla karşılaşmak durumu ve branşın mortalite oranının direkt etkilediği düşünülmektedir.

Bu faktörler aynı zamanda çalışma koşullarına ilişkin faktörlerin kodlarını oluşturmaktadır. Katılımcıların çalışma koşullarına ilişkin faktörlere ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir.

…fakat sadece düz poliklinik bile yapsa sadece parasını kazanacağı, göz gibi kbb gibi majör cerrahiler değil de, küçük cerrahiler olan branşlara kaymaya başladılar. İşi az olsun, başıma iş gelmesin, gidip geleyim havasında şimdi insanlar (H10, erkek, 43 yaş).

.…sonuçta cerrahlar da ameliyat ediyorlar. Hasta iyileşiyor eski sağlığına kavuşuyor. Bu önemli bir şey bence yaptıkları işin doğru yaptığını da gösterir. Sonucu net olarak da gösterir, bu mutlu olmalarını da sağlar, huzurlu olmalarını da sağlar. Zaten bu işin temelinde ne var? Mutlu çalışacaksın, huzurla çalışacaksın, gelirin iyi olacak. Ama sanırım hekimlerin hekimlik mesleğinin devam ettirilmesinde en önemli kıstas bu ya. İş tatmini çok önemli gerçekten yani mesleğini bırakmaması. Bu muhtemelen iş tatmini ile alakalı, hekimleri bu tutuyor bence (H13, kadın, 42 yaş).

….eğer bu düşünceyle giderse genç hekimler mutlaka rahat branşları tercih edecekler (H4, kadın, 45 yaş).

….bugün sistem cerrahları ötelenmiş gibi gösterse bile, cerrahi branşlardaki ameliyat sonrasındaki mutluluk hiçbir branşta yok bence. Gözünle net görüyorsun sonucu. Diğer dahili branşlar hep gözlem üzerinden, bizde öyle değil, sonuç tatmin edici ve net (H3, erkek, 59 yaş).

….kişiler artık araştırarak gidiyor. Nerede nöbet az, nerede malpraktis yok, böyle hastaya zarar verme ihitmali olaayan, işte komplikasyon olmayan, işte böyle risk almayan grupları seçiyorlar (H5, erkek, 46 yaş).

….bölümle ilgili faktörler de var. Aslında asistanlıkta genel olarak deney yapılıyor. Gene hasta da bakılabiliyor. Hani randevulu olarak hasta da bakabiliyorsun. Sonra konsültasyonlar var.

Böbrek rahatsızlığı, karaciğer rahatsızlığı, gebelerde ilaç kullanımı filan konularında hasta da bakabiliyorsun (H14, kadın, 41 yaş).

…..ha birde nöbet nöbet olayı var. Ben nöbet tutmak istemiyordum hani böyle geleceğe yatırım, çalışma koşulları olarak, hem rahat olsun, huzurlu olsun, nöbet tutmayayım bunu düşündüm yani. Mortalite oranı yüksekse evet. Ben mesela daha şey bir insanım, ölüme alışabilecek bir insan değilim, empati çok kurarım Hani Karayazı'da da mecburi hizmetin sırasında her ölen hastadan sonra üzülmüş, ağlamış bir insanım, o yüzden bunu istemedim (H14, kadın, 41 yaş).

…bana göre nöbet, ve branşında ne kadar acil hizmeti olup olmamasıyla da ilgili. Buna göre tercihlerini belirliyor hekimler. Kişilere göre tabiki değişebilir (H7, erkek, 46 yaş).

Kalp damar cerrahisin özellikli bir yanı var bir ekip işi yani. Gittiğiniz yerde bir ekibe dahil olmak zorundasınız. Hocaların veya köşeleri tutan insanların tekelleşmesi var ancak bu ekibe dahil olursanız çalışırsınız ve o ekibin işine gelmezseniz devre dışı da kalabiliyorsunuz (H7, erkek, 46 yaş).

Branşın çalışma koşullarını biliyorsa tercih yapacak kişi, çalışma koşullarına göre tercih yapar.

Ama dünyadan bir haber öğrencilik geçirip de yazdıysa bilmez tabi bunları. O yüzden ben yeni tanıştığım tıp öğrencisine hep diyorum tek başına çalışabileceğin bir branş seç. Benim önerim o oluyor. Hani biz burada şanslıyız hepimiz bireysel işler yapıyoruz ama birçok yerde kalp cerrahisinde açık kalp olduğu için ekiple olmak zorunda (H7, erkek, 46 yaş).

Hekimin branş tercihini etkileyen en önemli sebep rahatlık. Rahatlık ve alınan puan korele yani aldığınız puana göre en rahat bölüm genelde bu tercih ediliyor (H8, kadın, 39 yaş).

İş yükünün çok fazla olduğunu düşünüyorum. İş yükünün çok fazla olması da insanları rahatsız ediyor. Mesela beyin cerrahisi çok zor ve ağır gecesi gündüzü belli değil. Kalp damar cerrahisi, göğüs cerrahisi, dahili branşlardan belki pediatri onlarında iş yükü ağır. Bunlar iş yükü ağır olan kazancı da çok olmayan branşlar. Pediatrinin kazancı aslında o kadar düşük değil ama iş yükü ağır (H9, erkek, 48 yaş).

Branş tercihine etki eden faktörler para ve rahatlık bu kadar net. Mesela sen cildiyeciysen nöbetin yoktur, icabın yoktur, gece hasta kanadı diye aramazlar seni, hafta sonu acil çıktı diye aramazlar seni ya da fizik tedaviciysen seni böyle bir neden için aramazlar (H12, erkek, 49 yaş).

Ben yani nasıl rahat olurum, nasıl mutlu olurum ona baktım. O yüzden zaten nöbet olmayan, il merkezinde çalışılan bir branş seçtim (H14, kadın, 41 yaş).

Gerçekten rotasyon kasımı önemli tıp fakültesinde. Çünkü bir anlamda sahaya çıkmış oluyorsunuz. 6 ay kadın doğumda, 6 ay genel cerrahide, 6 ay bir branşta rotasyon yapılıyor, hepimiz yaptık. Hemen hemen her branşta mesela, dahiliyede yapılıyor, çocukda. Gene aynı şekilde rotasyonlarda da ben baktığımda dahiliyenin çok benim branşımdan farklı bir şeyi yoktu.

Hani bende ön elemeyi, aslında rotasyonuna göre yaptım. Dahiliye yazarsam ne olur, Aile Hekimliğini yazarsam ne olur, Çocuk yazarsam ne olur diye rotasyonları düşünerek ön eleme yaptım (H13, kadın, 42 yaş).

Şimdiki gençleri de anlamak çok zor. Genelde rahatlık istiyorlar. Yani ben iyi bir tıp fakültesinde okusam sonra iyi bir şekilde ihtisas yapsam, çok vaka görsem filan derdinde değiller (H13, kadın 42 yaş).

Hastaya İlişkin Faktörler

Hekimlerin branş seçimlerine etki eden mesleki faktörlere ilişkin nedenlerin altında kategorileştirilen hastaya ilişkin faktörlerin tamamı hekimlerin son yıllarda değişen branş tercih eğilimleri ile ilgilidir. Bu araştırmada hekimlerin son yıllarda biyokimya, radyoloji, nükleer tıp, radyoloji gibi pre klinik branşlara yöneldikleri tespit edilmiş ve nedenlerine ilişkin derinlemesine inceleme yapılmıştır. Son yıllarda hekimin hastaya bakışı, insanların sürekliği hastaneye gitme isteği gibi nedenler hekime olan talebin çok fazla artmasına hekimin kapasitesinin çok üzerinde hasta bakmasına neden olmaktadır. Bu durumu Psikiyatri Uzmanı H9 “Hasta görmek istiyor, hastayı kapasitesinin üzerinde görmek istemiyor. Bize öğretilen şey ne minimum 20 dakikadır, fizik muayene anamnez vs. mesela 20 dakikada bir hasta görürse hekim, saatte 3 tane, 8 saatte 24 tane hasta görmesi lazım. Kalan 1 saatte de yatırdığı hastayı takip edecek vs.

Ama günümüzde öyle değil yani hekimler polikliniğe girdiğinde Sağlık Bakanlığı 40 tane veriyor zaten 10 dakikada bir görüyor. Üstüne günlük gelen hastalar, daha çok hasta bakıyor” şeklinde ifade etmiştir. Aynı şekilde Nöroloji Uzmanı H8 ise “…mesela hastalardan, durumu olabilecek hastalardan, maddi bir şey olsa talep o oran da çok azalır, çok aşırı talep var, canı isteyen acile gelemez ya da pazara uğrayıp da gelemez.

Bugün biliyor musunuz bilmiyorum, Çarşamba günleri burda pazar oluyor, Çarşamba günleri hastane yoğunluğu 2 kat olur. Çünkü pazara uğramışken bir de doktora uğrarlar.” şeklinde ifade etmiştir.

Branş tercihlerine etki eden hastaya ilişkin faktörlerde, “huysuz ve zor hastalarla karşılaşmak istememe”, “hasta ve hasta yakınının tavırları”, “hasta ile fazla temas etmek istememe”, “hasta ile diyolog kurmak istememe”, “talebin dengesizliği”, ve tıbbi olarak kötü hastalarla karşılaşmak istememe gibi kodlar çıkarılmıştır.

Katılımcıların yanıtlarına göre bu kategoride yer alan ifadelere ilişkin örnekler aşağıda verilmiştir:

Son yıllarda az ya da çok fark etmez yeter ki hasta yakınları ile karşı karşıya gelmeyelim, kendi kabuğumuzda iş yapalım, o hale geldi. Ona göre tercih yapmaya başladılar (H10, erkek, 43 yaş).

Son dönemlerde hastaların tutumları da değişti tabii. Hastayla yüz yüze olmak birtakım riskler getiriyor, Hem psikolojik olarak hem zaman zaman psikolojik saldırılar olabiliyor. Hastayla birebir yüz yüze olmak ciddi bir sıkıntı (H2, kadın, 48 yaş).

Cerrahi branşlarda azalma şu anda da gözleniyor aslında. Sahada çalışan hekimler hem sistemsel nedenlerle hem de hasta ve hasta yakınlarının tavırları yüzünden geri çekiliyor, diagnostik bilimlere kaçış artıyor (H4, kadın, 45 yaş).

Bu dönemsel bir durum bence. Bence eskiden millet hadi hurra cerrahiyi seçelim diye fiziksel olarak. Hatta zaman zaman psikolojik saldırılar olabiliyor. Hastayla birebir yüz yüze olmak ciddi bir sıkıntı (H2, kadın, 48 yaş).

2005’lerde Türkiye’de hekime gidilme oranı yılda 2-3 idi. Şimdi 8-10 a çıktı. Hekim sayısı bu kadar artmadı. Talep hep arttı. Adam geliyor sabah devlet hastanesinde 2 doktora, öğleden sonra eğitim araştırmada, 2 doktora muayene oluyor. Sonra diyor ki 4 tane doktora gittim bir çare bulamadım. (H9, erkek, 48 yaş).

Talebe göre değişiyor ama en fazla 70 hasta filan bakıyorum poliklinikte, sisteme bakalım. Şu anda sanırım o civarda. Hiç normal değil tabii bizim bölüm biraz daha spesifik ama akşama kadar benle alakası olmayan kaç hasta geliyor. Bu kadar çok hasta bakmak insanlık dışı bir olay.

Şu anda sistemi açsak şuradan rastgele bir hasta söylesek hatırlamam, hatırlayamam olmuyor, yani hasta sayısı çok aşırı, hastalar hem çok talep ediyor hem de tavırları filan hoş değil yani.

Olmaz böyle (H12, erkek, 49 yaş).

Şiddet

Şiddet konusunun bu araştırmanın önemli bulguları arasında olduğu düşünülmektedir. Son dönem özellikle hekime ve sağlık personeline şiddet haberleri hem ulusal basını meşgul etmekte hemen hergün sağlık personeline şiddet haberleri ile şiddet konusu sürekli gündemde tutulmaktadır. Bu araştırmada da katılımcıların görüşlerinden yola çıkılarak şiddete maruz kalma durumunun hekimlerin branş seçimine yön verdiği düşünülmektedir. Zira katılımcıların neredeyse tamamı şiddet konusunun hekimlerin branş seçimini etkilediğini bildirmişlerdir. Araştırmada şiddet kategorisinin altında fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, medya, hastaların düşmanlığı, antipati, suçlanma, hayati endişe kodları oluşturulmuştur. Hekime ve sağlık çalışanlarına şiddet konusunda Aydın (2017: 48) “Ah Bu Hastalar” kitabında hekime şiddeti körükleyen konunun temelinde toplumun doktorlara yönelik düşmanlığı olduğunu, her seferinde hekimin haksız gösterildiğini, toplumda hekimlerin haksız ve düşman olduğu ile ilgili algı yaratıldığını belirtmektedir. Bu durum da araştırmaya katılan hekimlerin şiddet ile ilgili ifadelerini destekler niteliktedir. Katılımcıların bu faktöre ilişkin ifadelerinden örnekler aşağıda verilmiştir:

şiddete geçti maalesef artık. O şeyin yerini aldı artık. İnsanlar mağdur olmak istemiyorlar.

Böyle can korkusuyla çalışmak istemiyorlar. Bu durumla karşı karşıya kalacakları duruma girmek istemiyorlar, fakat bir yandan da geçim bu, kimse bu işi severek yapmıyor. Yani bu bir hobi değil meslek. O yüzden bunu severek de sevmeyerek de yapmak zorundasınız. O yüzden de bunu yapmak zorumda hissediyorsunuz, fakat maalesef Türkiye’de karşılığını almanız diye bir durum yok maalesef (H10, erkek, 43 yaş).

…son dönemlerde hastaların tutumları da değişti. Medyanın bu kadar etkin olması sonucunda, insanlar artık bir şeylerin farkına vardılar. Doktor hataları çok fazla gündeme geliyor (H2, kadın, 48 yaş).

…yani hastalar şikayetçi oluyor, arkasından araştırılıyor. Bunun yanı sıra hastalar sürekli ama hep, şikayet halinde, memnun edemiyorsun, kim ister sürekli şikayet edilen bir branşı (H3, erkek, 59 yaş).

Cumhuriyet tarihinde bence hiçbir zaman preklink branşlara bu kadar fazla yoğunluk olmamıştır.

Son, bu son dönem yoğunluğu ben gerçekten çok şaşkınlıkla takip ediyorum. Ama hak vermiyor da değilim hekim arkadaşlara. Komplikasyon, malpraktis, şiddet bu tür vakalar artık hekimleri bu işten soğuttu (H5 erkek, 46 yaş).

Şiddet de var yani, şiddet de etkiliyor bu seçimi. Ben Erzurum Karayazı'da mecburi hizmet yaptım. 3 tane pratisyen hekim bütün ilçenin hastalarına, doğum, ölüm, her türlü hastasına müdahale ettik. Ben ondan sonrasında zaten, beni kurtaracak bir pratisyen hekimlik yapamazdım veya yani başka bir şey yapamazdım. Her şey görmüştüm. İnsanlar orada çok gergin ki hasta zaten, hasta insan gergin oluyor. Sürekli sözlü şiddet bunu yapacaksın edeceksin sürekli yani (H14, kadın, 41 yaş).

Şu anda gerçekten hastaların sağlıkçılara karşı özellikle doktorlara karşı düşmanlığı var. Yani bunu çok rahat poliklinikte görebiliyorsunuz. Bu işte tamamen bazı şeylerin sonucu. Yani biliyorsunuz adam, yani zaten girdiği zaman size antipati duyuyor ve ama sizden medet bekliyor.

Bu yani çok değişik bir psikoloji yani mesela kavga ediyor, sizinle tartışıyor gene de size bakınmak istiyor, normalde sen mesela kavga ettiğin bir yerden bir daha alışveriş yapmak istemezsin, çünkü atıyorum diyelim ki sütçüden süt alacaksan düşünürsün yani bu beni sevmiyor içine su falan katar mı bir şey olur mu diye düşünürsün. Ama hasta ısrarla senle kavga ediyor, sonra yine ısrarla senden medet bekliyor, bakılmak istiyor sana bakılmak için kavga ediyor (H8, kadın, 39 yaş).

Sağlık sistemi her geçen gün kötüye gidiyor, her gün doktora şiddet olayı oluyor. Yani neredeyse her gün ölen oldu. Biliyorsunuz bunda medyanın çok etkisi var, yani kesinlikle yani, mesela bakarsanız, bir haber çıkıyor daha tamamiyle o soruşturma aşamasında bir haber ama sanki hastane veya doktorun ya da hemşirenin suçu ortaya çıkmış veya onaylanmış gibi bir haber yapılıyor. Yanlış tedaviden dolayı öldü, şöyle oldu, böyle oldu ,öyle bir şey yok. Yani bu normalde aslında o hekim doktor bunu dava bile edebilir. Neticede bu bir şey aşamasında, yargı aşamasında bir şey, sonucu belli değil. Ama doktor veya hastane bütün kamuoyunda karalanmış oluyor bu şekilde (H8, kadın, 39 yaş).

Yani hekimler bugün hasta görmemek için elinden geleni yapıyor. Neden çünkü şiddet var, en başta bu da ayrı bir konu, sonra maddi kaygılarla beraber, kendini bir anlamda sağlama da almak için çeşitli alternatifleri düşünüp seçimini yapıyor (H11, erkek, 38 yaş).

Birebir hasta muhatap olduğunuz her branşta uzman olmanıza da gerek yok bir şekilde acilde çalışıyorsanız, aile hekimi iseniz bile şiddete maruz kalabilirsiniz. Maalesef, şiddet artık bizim mesleğimizde normalmiş gibi kabul edilir oldu. Yani sadece şiddet de değil, cinayet de var işin içinde, biliyorsun bir sürü ölen meslektaşlarımız var (H11, erkek, 38 yaş).

Bundan 15 sene önce annenizin babanızın durumu kötü götürün evinde ölsün deyince hayhay deyip götürüyorlardı. Şimdi niye öldü hastam diye saldırıyorlar. Yoğun bakıma alıyorsun hastaya gereken yapılıyor ölüyor adam ortalığı dağıtıyor benim yakınım niye öldü diye. Dizilerde doktor bu hasta ölürse sende öleceksin diyen psikopatlar var onun gibi yapmaya çalışıyor insanlar. İlla ki hekim hata yapar, hekim ilgilenmemiştir, sağlık çalışanları ilgilenmemiştir diye düşünüp insanlar saldırabiliyor (H9, erkek, 48 yaş).

Mesela bir hekime şiddet olayına şahit olduğu anda hızlıca hastaya en uzak olan branşları seçme isteği olabilir (H1, erkek, 60 yaş).

Risk Faktörleri

Hekimlerin branş seçimlerine etki eden faktörler arasında risk faktörü de önemli bir konudur. Branşın taşıdığı risk olarak kavramsallaştırılan bu faktörün içerisinde yapılan en küçük enjeksiyonda ya da ilaç tedavisinde dahi komplikasyon riski ya da malpraktis riski bulunmakta, hekimlerin bu risklerin sorumluluğu ile her zaman karşı karşıya olduğu bilinmektedir. Bu duruma Psikiyatri Uzmanı H9 “Tabi hiçbir hekim kalkıp da hastasına zarar vereyim diye yola çıkmaz ama ister istemez zarar verme ihtimali oluşuyor, komplikasyonlar oluşuyor, bilgisizlikten oluşabiliyor, birçok faktör var. O zaman bunu düşünemiyorduk şimdi olsa ilk başta bunu düşünürdüm diye düşünüyorum.” diyerek branş seçimini risk faktörlerinin etkilediğini ifade etmiştir.

Son yıllarda gerek yazılı gerek görsel basının da etkisiyle, sıkça duyduğumuz

“malpraktis” ve “komplikasyon” kavramları bu anlamda sürekli karşımıza çıkmakta hastalar ya da hasta yakınları herhangi bir sağlık hizmeti aldıklarında bu kavramları da bilerek – ya da tam anlamıyla bilmeyerek – hekimin karşısına çıkmaktadır. Bütün bu nedenlerden dolayı hekimler artık branş seçimlerini yaparken branşın taşıdığı risk faktörlerini göz önünde bulundurarak, kendilerini bir anlamda korumak için, yapılan işlemden veya tedaviden dolayı hasta ile karşı karşıya gelmek istememektedir.

Katılımcıların görüşlerinden yola çıkılarak branşın taşıdığı risk faktörünün hekimlerin branş seçimini etkilediği ve bu seçime yön verdiği düşünülmektedir. Bu durumu araştırmanın katılımcılarından Çocuk Cerrahi Uzmanı H3 “ … hasta ex̄ olduğu zaman veya hastada bir sakatlık olduğu zaman kalıcı veya geçici bir sakatlık olduğu zaman sürekli ee bazen idarenin de desteği oluyor veya olmuyor sürekli savcılığa İl İdare Kuruluna, Sağlık Müdürlüğüne, Başhekimliğe değişik mercilere Sağlık Bakanlığına, BİMER’e her türlü şikayet oluyor ve herkes her hafta soruşturma geçiriyor. Yani riskli işleri yapan soruşturma geçiriyor, insanın hevesi kırılıyor morali bozuluyor aman bir daha dokunmayayım diyorsunuz. Ben mesela, önceden yaptığım birkaç tane ameliyata