• Sonuç bulunamadı

Kaynak Garanti Belgesinin Düzenlenmesi ile ilgili Üye Ülkelerin

2.7. AVRUPA BĠRLĠĞĠNDE JEOTERMAL ENERJĠ KAYNAKLARININ

2.7.4. Kaynak Garanti Belgesinin Düzenlenmesi ile ilgili Üye Ülkelerin

Üye Ülkelerin kaynak garanti belgesinin düzenlenmesi ile ilgili yapacakları ulusal düzenlemelerde 2009/28/EC sayılı Direktifte yer alan ve üzerlerine düĢen yükümlülüklere uymaları gerekmektedir. Söz konusu Direktifin 15. maddesinin 1. bendine göre, kaynak garantisi belgesi amacının yerine getirilebilmesi için Üye Ülkeler, objektif, Ģeffaf ve ayrımcılık yapmama kriterlerine uygun hareket ederek, yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilen elektrik enerjiye ait kaynağının garanti edilmesini bu direktifte yer alan düzenlemeler çerçevesinde sağlamak yükümlülüğü altındadırlar.

Üye Ülkelerin, kaynak garanti belgesinin yenilenebilir kaynaklı elektrik üreticisinin talebine cevaben düzenlendiğini garanti altına alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Aynı Ģekilde Üye Ülkeler kaynak garanti belgesinin yenilenebilir kaynaklı ısıtma ve soğutma enerji üreticilerinin taleplerine cevaben hazırlanmasına iliĢkin düzenlemeleri de getirebilirler. Bu tür düzenlemeler minimum kapasite sınırı esasına dayandırılabilir. Kaynak garantisinin standart sınırı 1 MWh olarak kabul edilmiĢtir. Bununla birlikte üretilen her bir enerji birimi için birden fazla kaynak garantisinin düzenlenemeyeceğini de düzenlenmiĢtir (2009/28/EC sayılı Direktifin 15. maddesinin 2. bendi). Buna bağlı olarak söz konusu direktifin 15. maddesinin 2. bendin 2. fıkrasında Üye Ülkelerin yenilenebilir kaynaklı enerjiye ait aynı birimin sadece bir defa dikkate alındığını garanti etmeleri zorunda olduklarını düzenlenmiĢtir.

Bununla birlikte Üye Ülkeler kaynak garanti belgesinin düzenlenmesi ve kullanılması bakımından haksız uygulamaları engellemek ve bu tür uygulamalarda bulunanların bir yaptırımla karĢı karĢıya bırakmak için, üreticinin yenilenebilir enerji kaynaklarından aynı üretim için kaynak garantisi alması durumunda bu üreticiye hiçbir destek sağlanmayacağını düzenleyebilirler (2009/28/EC sayılı Direktifin 15/2/2 maddesi). Ayrıca Üye Ülkeler veya tayin edilen yetkili birimler, kaynak garantilerinin elektronik ortamda kesin, emniyetli ve sahtekarlığa karĢı güvenli bir Ģekilde düzenlenmesini, devredilmesini ve iptal edilmesini sağlamak için uygun

mekanizmaları tayin etmek zorundadırlar (2009/28/EC sayılı Direktifin 15/5b maddesi).

2009/28/EC sayılı Direktifin 15/9 maddesinde Üye Ülkelere diğer Üye Ülkelerin düzenlemiĢ oldukları kaynak garanti belgelerini tanıma yükümlülüğü getirilmiĢtir. Buna göre, Üye Ülkeler, özellikle üretilen enerji kaynağının yenilenebilir nitelikte olduğunu ve garanti belgesinin asgari içeriğini ispat edilmesi amacı ile diğer Üye Ülkelerin düzenledikleri kaynak garantilerini tanımak zorundadırlar. Üye Ülkeler, kaynak garantisini tanımayı ancak belgenin kesinliği, güvenliği veya sahteliği konusunda ciddi temellere dayanan Ģüpheler varsa reddedebilirler. Bu durumda Üye Ülkeler Komisyonu bu ret konusunda ve gerekçesi hakkında bilgilendirilmelidir.

Bu bilgilendirme üzerine Komisyon araĢtırma yaparak ilgili Üye Ülkenin garanti belgesini tanımayı reddetmesi geçerli nedenlere dayanıp dayanmadığına kanat getirir. Bu araĢtırma sonucunda Komisyon, kaynak garantisinin tanınmaması asılsız bir temele dayandığını tespit ederse ilgili Üye Ülkenin bunu tanıması için ona buna iliĢkin talebini iletecektir (2009/28/EC sayılı Direktifin 15/10 maddesi).

Yukarıda bahsedilen yükümlülüklerin yanında, Üye Ülkelerin yenilenebilir enerji kaynakları hakkında bilgi edinmeleri ve bu alandaki geliĢmelere etkide bulunabilmeleri için ayrıca bir takım düzenlemeler getirilmiĢtir. Buna göre, enerji tedarikçilerinin, yenilenebilir kaynaklı enerjiden kaynaklanan çevre veya diğer yararları referans ederek müĢterilerine yenilenebilir kaynaklı enerjiyi sattıkları yerlerde, Üye Ülkeler bu enerji tedarikçilerinden, tesislerinden gelen yenilenebilir kaynaklı enerji miktarı veya payı hakkında özet Ģeklinde bilgi vermelerini veya 25 Haziran 2009 tarihinden sonra iĢlevsel duruma geçen tesislerin kapasitelerini artırmayı talep edebileceklerini düzenlenmiĢtir (2009/28/EC sayılı Direktifin 15/12 maddesi).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKĠYE’DE HUKUKĠ AÇIDAN JEOTERMAL ENERJĠ

3.1. TEMEL DÜZENLEMELER

Türk hukukunda enerji konusuna iliĢkin en temel düzenleme Türkiye Cumhuriyeti Anayasası‘nın 168. maddesinde yer almaktadır. Bu hüküm Ģöyledir:

“Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.”

Bu hüküm ile Anayasa, enerji kaynakları ve doğal kaynaklar konusunda ayrıntılı ve kapsamlı bir düzenleme getirmiĢtir. Buna göre tüm doğal kaynaklar, yer altı kaynakları ve enerji kaynakları Devlete ait olup, Devlet tarafından bizzat veya gerçek veya tüzel kiĢiler eliyle kullanılabilmektedir. Ancak temel kural, söz konusu enerji kaynakları ile doğal kaynakların aranması ve iĢletilmesi hakkının devlete ait olmasıdır. Bu bağlamda, jeotermal enerji kaynakları da Devletin tasarrufu altındadır. Devlet, ilgili kanunlarda yer alan açık düzenlemeler çerçevesinde söz konusu hakkının kullanımını gerçek veya tüzel kiĢilere devretme hakkını haizdir. Bu ihtimalde dahi, yine ilgili kanunlarda düzenlenen hüküm ve koĢullar çerçevesinde Devletin gözetim ve denetim yapma hakkı saklı tutulmuĢtur. Ancak belirtmek gerekir ki söz konusu hakkın devrini tanımlayan bir kanuni düzenleme bulunmamakta olup, söz konusu tasarruflar Devlet adına Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından gerçekleĢtirilmektedir.

Bu hükümle birlikte Anayasanın çeĢitli hükümlerinde doğrudan olmasa bile dolaylı Ģekilde enerji konusuna iliĢkin hükümler yer almaktadır. Öncelikle Anayasanın 56. maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaĢama hakkına sahip olduğu düzenlenmiĢtir. Sağlıklı bir çevrede yaĢama olgusunun aynı zamanda enerjiye de iĢaret ettiği açıktır.

Anayasanın 63 ve 166. maddelerinde ise Devlete birtakım görevler yüklenmiĢ ve aynı zamanda kanunilik ilkesi vurgulanmıĢtır. ġöyle ki; 63. maddede Devletin doğal varlıkları ve onların değerlerini koruma ve bu amaçla destekleyici ve teĢvik edici tedbirleri alma yükümlülüğünden bahsedilmiĢ ve bu varlıklardan özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamaların ve buna iliĢkin yardım ve muafiyetlerin de kanunla düzenleneceği vurgulanmıĢtır. 166. maddede ise Devletin ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirmesini yapmak suretiyle verimli Ģekilde kullanılmasına iliĢkin plan yapma ve gerekli teĢkilatı kurma görevi düzenlenirken aynı zamanda, Devletin üretim ve tasarrufu arttırıcı ve fiyatta istikrar sağlayıcı tedbirler alması gerektiği ve söz konusu kalkınma planlarının kanunla düzenleneceği vurgulanmıĢtır.

Türkiye‘nin jeotermal enerji kaynakları, Anayasa‘nın yukarıda açıklanan hükmü dıĢında jeotermali de içeren ancak içerik bakımından yetersiz yasal düzenlemeler ile düzenlenmiĢtir. Jeotermal kaynaklar ilk olarak, daha çok kaplıca ve tesisatlarına iliĢkin düzenlemeler getiren 927 sayılı ―Sıcak ve Soğuk Maden Sularının Kullanımı ve Kaplıcalar Tesisatı Kanunu ile düzenleme altına alınmıĢ olup, bu kanun ile jeotermal sular ve kaplıcaların vergi ve hisseleri il özel idarelerine bırakılmıĢtır. Ancak bu kanun zaman içerisinde meydana gelen geliĢmelerin gerisinde kalmıĢ ve jeotermal kaynaklar ve bilhassa jeotermal enerji kaynaklarından enerji üretilmesi konusunda oldukça yetersiz kalmıĢtır. Bu sebeple, 1957 tarihli bir kanun ile içmeye ve yıkanmaya yarayan, sıcak ve soğuk Ģifalı suların illerce belediye ve köylere devredilebileceğini ve bu suların iĢletilmesi ve denetlemesinin de 1593 sayılı Hıfzısıhha Kanunu hükümlerine göre yapılacağını belirten düzenlemeler getirilmek suretiyle söz konusu eksiklikler bir nebze de olsa azaltılmaya çalıĢılmıĢtır173

.

173 Zeynel Abidin Demirel, ―Jeotermal Suların Arama, AraĢtırma ve Kullanımları ile Ġlgili Mevcut

Bu süreçte jeotermal enerji kaynaklarının aranmasına ve geliĢtirilmesine iliĢkin faaliyetler de Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü tarafından 2804 sayılı kuruluĢ kanununun verdiği yetkiye dayanarak yürütülmüĢtür. Bir süreliğine Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı‘na da jeotermal kaynaklarını arama ve hatta Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü‘nden farklı olarak iĢletme hakkı tanınmıĢ ancak daha sonra bu hak geri alınmıĢtır. Jeotermal enerji konusu daha sonra 6309 sayılı Maden Kanunu kapsamına alınmıĢ ancak bir süre sonra bu kanunun kapsamından çıkarılmıĢtır.

2634 sayılı Turizm TeĢvik Yasası ile 3487 sayılı yasaya 1982‘de bazı maddeler eklenmek suretiyle, turizm alanları ve merkezleri içinde bulunan sıcak ve soğuk Ģifalı sular ile ilgili yetkiler ve bu hususta çıkarılan 1993 tarihli yönetmelik ile bu sulara iliĢkin rezervlerin belirlenmesi ve iĢletme yöntemleri de dahil olmak üzere her türlü iĢlem yapma yetkisi Turizm Bakanlığına vermiĢtir174

.

Bunları müteakip, özel ve yabancı Ģirketler 3096 sayılı kanun kapsamında Enerji Bakanlığı ile yapacakları sözleĢmeler ile elektrik santralı kurma ve iĢletme hakkını kazanmıĢ ve bu suretle özel Ģirketlerin de jeotermal enerji üretimi yapabilmesine imkan tanınmıĢ olmaktadır. Jeotermal enerji daha sonra geçici olarak 3213 sayılı Maden Kanunu‘nun kapsamına alınmıĢtır.

Günümüzde ise jeotermal enerji konusunda önemli yasal düzenlemeler 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımına ĠliĢkin Kanun‘dur. Bununla birlikte 11.12.2007 tarih ve 26727 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği ve 04.03.2005 tarihli Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi Verilmesine ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte de konuya iliĢkin düzenlemeler yer almaktadır.

5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu 13.06.2007 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiĢ olup, bu Kanunun amacı, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Cilt III, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, 1997,

(GörüĢler ve Öneriler), s. 263.

jeotermal ve doğal mineralli su kaynaklarının etkin bir Ģekilde aranması, araĢtırılması, geliĢtirilmesi, üretilmesi, korunması, bu kaynaklar üzerinde hak sahibi olunması ve hakların devredilmesi, çevre ile uyumlu olarak ekonomik Ģekilde değerlendirilmesi ve terk edilmesi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir. Kanunun 4. maddesinde jeotermal kaynakların ve doğal mineralli suların, Devletin hüküm ve tasarrufu altında oldukları ve bulundukları arzın mülkiyetine tâbi olmayacakları, bu sebeple de kaynağa iliĢkin faaliyetlerin yapılabilmesi için bu Kanuna göre ruhsat alınmasının zorunlu olduğu vurgulanmıĢtır. Kanunun 2. bölümünde ruhsatlar baĢlığı altında arama ve iĢletme ruhsatı ile teknik sorumluluk konularına yer verilmiĢ olup, bu konu çalıĢmamızın 3.5.2.2. bölümünde incelenmiĢtir. Üçüncü bölümde ise denetim, idari yaptırımlar, rehin, irtifak ve kamulaĢtırma gibi konulara iliĢkin düzenlemeler yer almaktadır.

5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımına ĠliĢkin Kanun ise 10.05.2005 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiĢ olup, yenilenebilir enerji kaynak alanlarının korunması, bu kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisinin belgelendirilmesi ve bu kaynakların kullanımına iliĢkin usul ve esasları düzenlemektedir. Kanunun 1. maddesinde Kanunun amacının, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaĢtırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeĢitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması ve atıkların değerlendirilmesi olduğu vurgulanmaktadır. Kanunun 2. bölümünde yenilenebilir enerji kaynak alanlarının belirlenmesi, korunması, kullanılması ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisinin belgelendirilmesine iliĢkin hükümler getirilirken, bu amaçla üretim lisansı sahibi tüzel kiĢilere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi verileceği hükme bağlanmıĢtır. Kanunun 3. bölümünde ise yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretiminde uygulanacak usul ve esaslar ve 4. bölümünde de bu alanda yapılacak yatırımlara iliĢkin uygulama esasları düzenlenmektedir.

11.12.2007 tarih ve 26727 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu Uygulama Yönetmeliği, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli

Sular Kanunu‘na dayanılarak ve bu Kanunun uygulanması ile ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmıĢ olup, belirlenmiĢ ve belirlenecek jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular ile jeotermal kökenli gazların aranması ve iĢletilmesi için ruhsat verilmesi, ruhsatın devredilmesi, faaliyetlerin, kaynağın ve çevrenin denetlenmesi, ruhsatın sona erdirilmesi, kaynak ve kaptajın korunması, ruhsat alanının terk edilmesi ile ilgili usul, esas ve yaptırımlara iliĢkin düzenlemeler içermektedir.

04.03.2005 tarihli Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi Verilmesine ĠliĢkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ise 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımına ĠliĢkin Kanun‘un 5. ve 11. maddeleri ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu‘na dayanılarak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için üretim lisansı sahibi tüzel kiĢilere Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi verilmesine iliĢkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla çıkarılmıĢtır. Bu yönetmelik kapsamında Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi baĢvurularına, söz konusu belgenin verilmesine ile ilgili yaptırımlar ve yaptırımların uygulanmasındaki usul ve esaslara iliĢkin düzenlemeler yer almaktadır.