• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: METODOLOJĠ

2.1. Karma Metot YaklaĢımı Uygulaması

Sosyal gerçeklik insan grupları tarafından paylaĢılan anlamlar, kavramlar ve sembollerden oluĢmaktadır. Farklı gruplar ve kültürler arasında toplumsal olarak inĢa edilen sosyal gerçeklik topluluklar arasında farklılık gösterebilmektedir. Bireysel gerçeklik ise bireyin kendi tecrübeleri ile inĢa ettiği gerçekliktir. Her birey geçmiĢle ilgili kendine özgü yoruma sahipken, gerçeklik kiĢinin çevreyi nasıl algıladığı ve yorumladığına bağlı olarak farklılık gösterir. Denilebilir ki gerçekliği tecrübeler oluĢturur (BaĢ ve Akturan, 2008: 17-19). Bireysel kimlik benlik içinde somutlaĢmaktadır ve bireysel kimlik diğer bireylerin oluĢturduğu sosyal dünyadan ayrı bir anlam ifade etmemektedir. Benlik bu almanda tamamen inĢa edilmiĢtir.

Jenkins‘ın sosyal kimliği kuramsallaĢtırırken bireysel ve kolektif olana eĢit vurgusu yapı ve aktör tartıĢması bağlamına indirgenmekle birlikte (Jenkins, 1996: 19) bu araĢtırmanın nitel ve nicel ikiliğine açılım sunmaktadır. Kimlik ve aidiyet kavramının belirsizliği göç olgusu içinde ele alınmasında metot yaklaĢımı anahtar bir noktadır.

Teori, tanımladığı sosyal dünyanın bir parçasıdır. Teori, obje alanı ile kendi arasına bir mesafe koymaz. Bir toplum teorisi, kendi sosyal bağlamı hakkında apaçık bir kavrayıĢı içinde barındırıyorsa, ancak o zaman bu teori düĢünümsel (self-refleksive) bir teoridir (Balkız, 2004: 5). Bourdieu‘nun düĢünümsel sosyolojisi, karma metotların teorik temeli olarak, insan davranıĢı içindeki yapı- aktör etkileĢimine bir açılım sağlamaktır. Karma metot deseninin oluĢturulurken, ontolojik ve epistemolojik konular içinde sosyal araĢtırma süreci ve düĢünümsel sosyoloji sosyal davranıĢ içinde subjektif aktör ile objektif yapının etkileĢimi göz önünde bulundurulmalıdır. Karma metot uygulamasında objektif faktörler nicel verilerle, süreç ise nitel verilerle açıklanabilir. Toplum birey davranıĢını etkilerken birey ise toplumu yeniden üretir. Bourdieu‘nun yapı-aktör‘ün ikiliğinin çözümüne yönelik düĢünümsel yaklaĢımı, oluĢturmacı yapısalcı olarak (constructivist structuralism) araĢtırma sürecinin iki zorunlu cevheridir. Sınıf, cinsiyet, etnisite ve eğitim gibi davranıĢ örüntüleri nicel araĢtırma yoluyla görülebilecek objektif toplumsal örüntülerdir. Sosyal olgu içindeki davranıĢ, bireylerin davranıĢları yoluyla üretilir ve sonra tekrar üretilir. DavranıĢın subjektif boyutları ise nitel metotlarla anlaĢılabilir (Fries, 2009: 226-229). Kimlik kavramı, yapı-ajan (eyleyici-agents) tartıĢmaları bağlamında, dönüĢümlü sosyolojik perspektiften karma metot uygulamalarıyla derinlemesine bir kavrayıĢ sağlamaktadır.

Göç süreci kavramsal olarak karmaĢık birçok aktörün dizilimi ve etkileĢimi ile oluĢmaktadır. Göç sosyal varoluĢun her bir boyutunu etkileyen ve kendi dinamiklerini oluĢturan bir süreç olarak disiplinlerarasıdır. Her disiplin, nüfus hareketinin farklı bir boyutuna bakmaktadır. Bu disiplinlerin kendi içinde farklı farklı metot ve teoriye dayanan birçok yaklaĢım bulunmaktadır. Tam anlayıĢ için bu disiplinlerin tamamından yararlanmak gerekmektedir (Castles ve Miller, 2003: 21-22). Kimlik, aidiyet ve topluluk oluĢumuna odaklanan çalıĢmalarda psikoloji, kültürel çalıĢmalar ve antropoloji birey ve grup deneyimlerini analiz eder. Sosyoloji bireyin, grubun ve toplumun bilimi olarak yapılar ve yapılar arasındaki iliĢkiler çerçevesinde bütün disiplinlerarası açılardan bakar (Castles, 2003: 22). Ulusötesi vatandaĢlarının aidiyetlerini incelerken, topluluğa ait mekânlarda icra edilen pratikler kimlik kavramının göç deneyimini yaĢamıĢ ya da göçmen bir ailenin çocuğu olan kiĢiyi biçimlendirici niteliği temeline dayandırılmaktadır. Bu çalıĢmada aidiyet, bireylerin Frontier‘in (2000) kullandığı sahiplik ve dahiliyet anlamında kullanılmıĢtır. Grup aidiyetlerinin kültürel, dinsel ve

politik kimlikleri üretmede hareketlilik (mobility), mekân iliĢkisinde etkileĢimleri çözümlenmektedir. Göçmen aidiyetleri hareketlilik (mobility), bağ ve bağlılık, sahip olma etkileĢime dâhil olma ve dıĢarıda kalma kavramları ile bireysel ve kurumsal deneyimler çerçevesinde kimlikleri inĢa eder.

Bu tez ulusötesi bireylerin aileleri, akrabaları, hemĢehrileri ve ulusal sınırları aĢan bağlantıları içindeki kimlik kurguları ve dönüĢümlerini gündelik hayatları bağlamında, tüm bu bağların nasıl sürdürüldüğü ve hangi aidiyetlere dayandığını anlamak amacı ile hazırlanmıĢtır. Nitel verileri yorumlarken, tüm göçmen topluluk içinde bireyleri daha geniĢ bir çerçeveden görebilmek için nicel verilerle tamamlanmaktadır.

Sosyal evrenin araĢtırılmasında, bilimsel yöntemin çok sayıda bileĢenlerinden yararlanmak gerekmektedir. ÇalıĢmada sosyal evrenin araĢtırılmasında yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biri olan etnografik araĢtırma modeli kullanılmıĢtır. Sosyoloji ve antropoloji içinde uzun bir geçmiĢe sahip olan etnografya, kültürün belli bir gruba ait insanlar tarafından paylaĢılan değerler, inançlar ve davranıĢlar olduğu kabul etmektedir (BaĢ ve Akturan, 2008: 21). Danimarka‘da yaĢayan Türkiye kökenli toplumsal gruplar kendi içinde de gözlemler neticesinde farklı gruplardan, gruplarını temsilen ortak özellikler taĢıdığı varsayılarak çeĢitli bilgi vericiler seçilmiĢtir. Fakat bu bilgi sağlayıcıların verdiği bilgilere destek olarak benzer özellikler de kiĢilerle de görüĢülmüĢtür. Bu yolla bireylerin doğrudan aktardığı bilgilere destek olarak katılımlı gözlemlerle ifade ve davranıĢlar arasındaki bağlantılar da tespit edilmiĢtir. KiĢilerin sosyal kimliğin oluĢumunda öz ve sosyal kimliğin iliĢkisi içinde olduğu kabulünden hareketle bireysel ve sosyal gerçeklik birlikte araĢtırmaya konu olmuĢtur. Sosyal ve bireysel gerçekliği birlikte ele alma amacıyla, Danimarka‘da yaĢayan Türkiye kökenli topluluğun nitel ve nicel araĢtırmanın farklı teknikleri araĢtırma alanı içeriönsinde araĢtırmanın sürecinin akıĢına göre belirlenmiĢtir.

Etnografya bir kültürü ve yaĢam biçimini bu bakıĢı paylaĢanların bakıĢ açısından betimlemek ve kavramaktadır. AraĢtırmacı buu insanların günlük hayatlarına uzunca bir zaman katılır, izler, konuĢulanları dinler, soru sorar ve ilgili diğer verileri toplar (Punch, 2005: 150-151). Göçmenlerin ve çocuklarının birden fazla ülke arasındaki insan, bilgi, fikir, sermaye, kültürel akıĢkanlıkta sosyal kimliklerini kendi yorumları perspektifleri ile sorgulanması amacıyla etnografik desen kullanılan bu araĢtırmada; nicel bir tarama

(survey) uygulaması ile eĢ zamanlı, hane halkı üyeleri ve farklı kuĢaklardan değiĢik konumlarda kiĢiler ile bu kiĢilerin gündelik hayatlarına dâhil olunarak gözlemlerin yanısıra, farklı zamanlarda derinlemesine görüĢmeler yapılmıĢtır. Nicel anket soruları ise olgusal soruların yanısıra eğilimleri, değerleri ve seçimleri sorgulayan kimlik algısına yönelik kapalı ve açık uçlu sorulardan oluĢturulmuĢtur.

Bireyler, hane halkları ve gruplar üzerinde daha çok mikro seviyede ve ulusöteci bir yaklaĢımla toplumsal ağların var olan aidiyetleri sürdüreceği varsayımından hareketle çalıĢmanın araĢtırma deseni oluĢturulmuĢtur (Brettell ve Hollifield, 2000: 3). Bireyler ve aileler gündelik hayatlarına dâhil olunarak gözlemler çerçevesinde alan notları alınmıĢtır. ÇeĢitli organizasyonlar içerisinde düzenlenmiĢ olan sosyo-kültürel ve politik temelli pratikler gözlemlenip çeĢitli Ģekillerde kayıt altına alınmıĢtır. Kullanılan metotlar, Türkiye kökenli ulusötesi bireylerin gündelik hayatlarını çeĢitli mekânlarda icra ettikleri pratiklerin keĢfi neticesinde kimlikleri üzerinde çözümlemeler yapılması sağlamıĢtır.