• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: SOSYAL BENLĠK, TOPLUM VE AĠDĠYET BAĞLARI

3.3. Kolektif ve ĠliĢkisel Bağlar

3.3.8. Akrabalık ve HemĢehrilik Bağları

KiĢiler arası iliĢki, toplum olmanın bir zorunluluğudur. Hemen tüm toplumlarda var olan, ancak, niteliği ve kurumsallaĢma düzeyi ve daha da önemlisi, kiĢiler ve toplum bakımından anlamı farklı olabilen iliĢkilerdir. Bu iliĢkiler, genellikle karĢılıklı yakınlık, ahlaki ve duygusal görevler, güven ve bazen de ortak değerlerin paylaĢılmasını belirten terimlerle ifade edilebilmektedir. Kan bağına dayalı akrabalık, akrabalık benzeri, arkadaĢlık ve komĢuluk gibi kiĢiler arası en yaygın biçimde gözlemlenenleri bile bazen gevĢek bazen de tüm iliĢkiler kapsayıcı ve düzenleyici bir Ģekilde olabilmektedir (Erder, 2002: 32). Göçmenler, zincirleme göçler sırasında, köken ülkelerinden göç ederken yeni yaĢam alanlarına köken ülkedeki iliĢki biçimlerini ve kültürel yapılarını taĢırlar.

Türkiye‘den, genellikle geleneksel yapıların hâkim olduğu kırsal kesimden göç eden göçmenlerin, ileri bir sanayi toplumu olan Danimarka‘da toplumsal ve ekonomik koĢullarındaki değiĢimleri, hane üyelerinin birlikte yaĢama durumuna yönelik iliĢkileri de analizler için önemlidir. Anket katılımcılarına hane üyeleri ile ilgili yaĢama durumlarına yönelik sorulan sorudan oluĢturulan tabloya göre, katılımcılarda %11,5‘i sadece eĢleri ile birlikte aynı evi paylaĢıyor, %59,1‘i eĢ ve çocuklarıyla yaĢarken %7,1si geniĢ aile olarak aile ve ebeveynleri ile, %5,5‘i bekâr ve yalnız, %13,1 ise bekâr fakat ailesi ile birlikte yaĢıyor. Bu tabloya göre çekirdek aile çoğunlukta iken bekârların yüksek bir oranının ailesi ile birlikte yaĢaması geleneksel aile yapılarının korunduğuna yönelik önemli bir göstergedir.

Tablo 43: Hane Üyeleri ile Birlikte YaĢama Durumu Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Geçerli Es 50 11,1 11,5 EĢ ve Çocuklar 257 57,1 59,1 Ailem ve ebeveynlerimle 31 6,9 7,1 Bekârım –yalnız 24 5,3 5,5 Bekârım ailemle 59 13,1 13,6 Diğer 14 3,1 3,2 Toplam 435 96,7 100,0 Cevapsız 15 3,3 Toplam 450 100,0

Çoğu Avrupa ülkesinde ise tam bağımsız çekirdek aile tipi baskındır. Küçük aile gruplarının daha büyük ailesel gruplar halinde yaĢadığı diğer toplumlarda pek yaygın değildir. Bu anlamda aile, belirli tarihi ve tarihi toplumsal koĢulların ürünü diğer bir değiĢle kültürel sistemin bir parçasıdır. Bu anlamda aile karmaĢık bir biçimde iç içe geçmiĢ birçok yapılsal öğeyi içinde barındırmaktadır (Haviland ve Herald ve diğ., 2008: 464-467). Bir toplum, içinde farklı aile türlerini barındırırken göçle birlikte bu çeĢitlilikte artmaktadır. Danimarka‘da yaĢayan göçmenlerin bu çekirdek aile halinde yaĢamaları, tam bağımsız ya da iliĢkileri ebeveyn ve diğer yakın akrabalardan kopuk biçimden ziyade aynı apartmanda ve muhitte ikamet etme biçimine dönüĢmüĢtür. Bu anlamda iliĢkiler mekânsal değiĢimle birlikte dönüĢüm göstermiĢtir. Danimarka doğumlu katılımcı sadece Danimarka Türkiye arası değil Avrupa‘ya yayılan aile bağı iliĢkilerini ve göçmenlerin göçmenlere yönelik uygulamalarını Ģöyle ifade etmektedir;

“Babamın ailesi çok burada ama annemin ailesi diğer Avrupa ülkelerinde yaşıyorlar çoğu yani ilk dedem geldi ondan sonra çocukları… Çocukları da benim babam, amcalarım ve halalarım oluyor… 15 yaşına kadarda orda kaldı. Dedem vefat etti ama annemgil haftada en az bir kere ya halamgile ya da amcamgile gider. Danimarkalılarla görüşmüyorlar… Bizim yabancılar hemen hemen herkes aynı şehirlerde oturuyorlar. Benim kaldığım yerde yüzde 50‟nin üstünde yabancı oturuyor hem tanıdık akraba, komşular böyle diyeyim. Danimarka en basta yanlış yaptı bütün yabancıları hepsini bir yere topladılar yani benim kaldığım şehir gibi nerdeyse herkes yabancı ve şuan bunu fark ettiler ve anladılar ki entegrasyon için hepsini bir yerde toplamamalılardı. Çünkü yabancıların hepsini bir yerde tutarsan o zaman hiç bir zaman Danimarka toplumuna ayak uyduramazlar çünkü kendi bildiklerini yaparlar…”

Danimarka doğumlu Katılımcı 21, Danimarka‘da ikamet ettikleri çevrenin, Türkiye akraba ve hemĢehrilerden oluĢtuğun ifade etmektedir. Türkiye‘den taĢınan bu bağlar yeni ülkedeki hayatlarını da ĢekillendirmiĢtir.

Ġlk kuĢağın ―Danimarka‘mız‖ diyerek lafa baĢladığı konuĢmalarında ki anlam Danimarka‘da yaĢayan akraba ve dost çevresidir. Genellikle Türkiye‘den yerel bağların Danimarka‘ya taĢınması ve köken ülkeye uzanan bu ağlar göçün devamını etkilemektedir. Köken noktada ki yerleĢik kiĢilerin göç kararlarını da etkilemektedir. Bu bağlar göçün devamını sağladığı kadar, eski göçmenleri, çıkıĢ ve varıĢ ülkesindeki yerleĢikleri, akrabalık, arkadaĢlık ve hemĢehrilik bağları birbirine ilintilendiren kiĢiler arası iliĢkilerdir. Akrabalık bağları, yeni gelen göçmenleri desteklediği gibi yerleĢmenin devamında da bilgi, yardımlaĢma ve yükümlülük ağlarının geliĢmesiyle kendini besleyen bir hal almaktadır. Bu iliĢkiler göç ülkesi ve köken ülke arasındaki bağlar, zamansal olarak sınırlı ve tek yönlü değildir (DanıĢ, 2007: 527). Farklı ulusal sınırlara uzanan iliĢkiler, seyahatlerle beslenmektedir.

Bir yerden diğer bir yere göç ederken akrabalık bağları önemli bir belirleyicidir. Bu anlamda göçmenler göç kararı alırken alıĢma dönemini daha kolay aĢabilme ve daha iyi fırsatlara ulaĢabilme amacıyla bilindik, diğerlerinin daha önce deneyimlediği yerlere göç etmek isterler. Danimarka doğumlu katılımcı, Türkiye ve Danimarka ile ilgili düĢüncelerini ifade ederken yeni bir göç fikri üzerinde düĢündüğünü Ģu sözlerle ifade etmektedir;

“Bir ara uzun yıllar Türkiye‟ye gitmedim. Sonra dönüp Türkiye‟de yaşamaya karar verdim ama 4 aydan fazla kalamadım, geri döndüm. Burada hayat çok monoton, çok sıkıcı. New York‟ta akrabalarım var oraya yerleşmeyi planlıyorum.”

(Katılımcı 25)

Anket katılımcılarının birden fazla Ģıkkı iĢaretleyebildikleri, Türkiye‘ye ne amaçla gidiyorsunuz? Sorusu 486 defa iĢaretlenmiĢtir ve cevap verenlerin %81,0‘u Türkiye‘ye memlekete, eĢ, dost ve akraba ziyareti için, %16,8‘i turist olarak tatil yörelerine, %1,4‘ü iĢ için, %0,6‘sı diğer cevabını vermiĢtir. Kaya ve Kentel‘in (2005: 52-53). 2003-2004 yılları arasında Fransa ve Almaya‘da yapılan çalıĢmaya göre Fransa‘daki Türkiye‘den göçmenlerin %87‘si Almanya‘dakilerin %94‘ü memlekete akraba ve dostlarını ziyaret etmek amacıyla gittiklerini ifade ederken, bunun sebebini Euro-Türkler olarak ifade

ettiği örneklemini akrabalık ve arkadaĢlık iliĢkileri ile birlikte anavatan toplumuyla aralarındaki siyasal, ekonomik ve kültürel bağlarını koruyarak etkin katılımlarını sürdürdüklerini ifade etmiĢlerdir. Almanya‘daki oranın %94 olmasını da Türkiye – Almanya arasındaki ulusötesi alanın en geniĢ alan olmasına ve bu alanın dinamik ve hacmine bağlanmaktadır.

Grafik 4: Türkiye’yi Ziyaret Etme Amacı

Türkiye‘ye ziyaretlerin en önemli sebebi akrabalık bağlarıdır. Katılımcı 8, ailesinden birçok kiĢiyi kaybetmesi ile Türkiye‘ye yabancılaĢtığını Ģöyle ifade ediyor;

Buraya alıştım Türkiye bana yabancı geliyor. Annemi, babamı ve abimi kaybettim. Kız kardeşlerimi de yazdan yaza görüyorum.”

(Katılımcı 8)

Türkiye‘yi Katılımcı 14 alıĢık olmadığı sıcak hava ile özdeĢleĢtirmektedir. Diğer yandan Türkiye bir tatil ülkesi olduğu kadar köken noktası olan köye yaz dönemlerindeki ziyaretleri sırasında Danimarka‘dan hemĢehrileri ile daha rahat görüĢebildiğini ifade etmektedir. Buda köken temelli bağların ulusötesi alanlarda yeniden Ģekillenip köken bölgeye yansıdığını göstermektedir. Katılımcı Ģu sözleri ile Türkiye ile ilgili bağlarını ve algılarını ifade etmektedir;

81 16,8

1,4 1,2

Türkiye’ye Ne Amaçla Gidiyorsunuz?

Memleket, Eş, Dost ve Akraba Ziyareti

Turist Olarak Tatil Yörelerine

İş İçin

“Benim için Türkiye çok sıcak, o yüzden orda yaşamam zor. Burası rahat ve özgür ama yinede Türkiye'ye gitsem orada da yaşayabilirim. Sahillerde tatilin yanısıra köyede yazları gitmek isterim çünkü buradaki arkadaşlarımla orada daha rahat görüşebiliyorum.”

(Katılımcı 14)

AĢağıdaki Ģemada, ulusötesi birey olan göçmenlerin, mekânları saran bağlar içindeki genel anlamıyla sosyal dünyasını göstermektedir. Bu bağlar kuĢaklara, doğum yerine ve/ya göç yaĢına göre biçimleri ve mahiyetleri değiĢmektedir. Genel olarak bu bağlar ortaya koyulduktan sonra diğer bölümde bu bağları mülakat yapılan kiĢilerin niteliklerine göre oluĢturulan kategoriler çerçevesinde kimlik inĢalarını nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır. Danimarka‘da yaĢayan göçmenlerin yapılan mülakatlar ve gözlemlerle hangi alanlarda ve bu alanlarda oluĢan iliĢki biçimleri göçmenin geldiği köken bölgenin özelliklerinden yerleĢtiği ve kök saldığı yeni ülkedeki bağlar Ģöyle ĢekillendirilmiĢtir,

ġekil 6: Göçmen Bağları

KomĢular (Göçmenler, göç alan ülkenin vatandaĢları)

(Sivil alan)

Okul ve kurs arkadaĢları ĠĢ arkadaĢları (Kamusal alan)

(Kamusal alan)

(Sivil alan) Ulusötesi Birey

Güçlü Bağlar Zayıf Bağlar Akraba örgütleri Dini örgütler -Aileler ve aile üyeleri- - Geride kalanların ağları- Etnik örgütler Ulusal örgütler

(Ulusötesi alanlar)

Bu bölümde Danimarka‘da yaĢayan Türkiye kökenli göçmenlerin, birey olarak, etkileĢim alanları neticesinde çeĢitli aidiyet bağları toplanan veriler çerçevesinde teorik bir alt yapı çerçevesinde ortaya koyulmuĢtur. Göçmenlerin gruplar içindeki üyelikleri ile bireyden bireye değiĢen derecelerde etkileĢim ve iliĢkilere sahiptirler. Bu etkileĢimlerin alanları yalnızca fiziksel değil aynı zamanda zihinsel yakınlıkları ifade eden bağları göstermektedir. Örneğin, bir temizlik iĢçisi iĢe, fabrikanın boĢ olduğu, kimsenin olmadığı saatlerde gittiğini ifade etmiĢtir. Bu alanda kiĢi, fiziksel olarak bulunsa da herhangi bir duygusal ya da zihinsel olarak diğer kiĢilerle etkileĢime girememektir. Bazen de diğer kiĢiler iĢ yerinde bulunsalar da etkileĢim oranı zayıf olduğu için, arada ki bağlar da zayıftır. Alfred Schutz, her bireysel bakıĢ açısından insan soyunun bütün öteki üyelerinin yerleri, hayali bir çizgi üzerinde belirtilebilir ve bu

Toplumsal

bağlar Sembolik Bağlar

Göç

ülkesindeki bağlar

çizgide, sosyal iliĢki hacim ve yoğunluk olarak azaldıkça sosyal mesafe ile ölçülen bir süreklilik tespiti edilebilir. Böyle bir çizgi üzerinde, birey kendini baĢlangıç noktasına alarak, kendisine en yakın noktalarına dostlarını, ailesini gerçek anlamda doğrudan yüz yüze iliĢkiye girdiği insanları yerleĢtirir. Bu kiĢiler birbirinin dilinden anlayan kiĢilerdir (Bauman, 2009: 49-50). Bu bölümde göçmenlerin ulusötesi bir topluluk olarak Türkiye ve Danimarka arasında oluĢturdukları aidiyet bağları ve kökenleri ortaya koyulmuĢtur. Diğer bölümde ise bu bağların bireylerin kimlik oluĢumlarına etkileri ele alınacaktır.