• Sonuç bulunamadı

Alan AraĢtırmasının Düzenlenmesi ve Alanın Nitelikleri

BÖLÜM 2: METODOLOJĠ

2.2. Alan AraĢtırmasının Düzenlenmesi ve Alanın Nitelikleri

Gündelik hayatın hareketliliğinin edimselliği (performativity) üzerine çalıĢmalar sosyolojide yeni bir araĢtırma alanıdır. Bu anlamda yeni bir araĢtırma alanı ortaya çıkmakta, empirik olarak ta yeniden keĢfedilecek bir alan açılmaktadır. Hareketlilik (mobility) paradigması sadece insanların, nesnelerin, bilgi ve fikirlerin çok çeĢitli akıĢına yönelik akademik bir boĢluğu doldurmuyor aynı zamanda yeni akademik bir hassasiyeti, analitik bir uyum, metot ve motivasyonu sosyal bilimlere incelemek üzere önemli bir sosyal ve materyal olgular olarak dâhil edilmektedir (Büscher ve Urry, 2009: 99). Danimarka‘da ikamet eden Türkiye kökenli vatandaĢlar bu çalıĢmanın evrenini oluĢturmaktadır ve birçok metot yaklaĢımı birlikte kullanılmıĢtır. ÇalıĢma alanın sosyo-kültürel niteliklerine yönelik bilgi eksikliği ve bu alana yönelik temsili nitelikte bir çalıĢmanın bulunmaması sebebiyle, alan araĢtırmasından toplanan verilerle oluĢturulan varsayımlarla bir örnekleme tekniğine baĢvurulmuĢtur. Bu çerçevede Ģu hususlar göz önünde bulundurulmuĢtur,

Danimarka‘da yaĢayan Türkiye kökenliler göç alan ve veren ülkeler arasında özel bir iĢgücü anlaĢması olmaması sebebiyle zincirleme göç olgusunu ortaya çıkarmıĢtır.

Zincirleme göç olgusu sonucunda Türkiye‘nin belli Ģehirlerinden (UĢak, Sivas, Konya, Ankara gibi) akraba topluluklar yine Danimarka‘da belli Ģehirlere yerleĢmiĢlerdir.

Türkiye‘den göç edenler kendi aralarında, Danimarka‘nın yüz ölçümü olarak küçük olması gerek içinde bulundukları grupların etkileĢim halinde olması sebebiyle gerekse köken temelli ve Danimarka‘da üretilen kültürleri ile belli noktalar da farklılık göstermektedirler.

Bu farklılıklar Türkiye‘deki yerleĢik gruplar ve Danimarka‘daki yerleĢiklere paralel olarak iliĢkisel olarak ortaya çıkmaktadır.

Tüm bu iliĢkilerin sürdürülmesine bu grupların üyelerinin sahip olduğu aidiyet bağları etkilemektedir. Bu bağlar bu toplulukların kimliklerini ortaya koymakta, oluĢturmakta ve gündelik hayatlarını Ģekillendirmektedir.

Bu hususlar göz önüne alınarak araĢtırma soruları oluĢturulmuĢ ve bu araĢtırma sorularını cevaplandırmak için olasılığa dayalı olmayan örnekleme tekniklerine baĢvurulmuĢtur. AraĢtırmanın sorularını cevaplamak için hazırlanan anketlere cevap vermek üzere amaçsal (diğer isimleri ile kasti, kararsal örnekleme) olarak hedef edilmiĢ gruplarının üyelerinden kolayda örnekleme olarak ifade edilen bir teknikle ankete cevap veren herkes dâhil edilmiĢtir. Bu temelde gerek Türkiye‘de gerekse Danimarka‘da araĢtırmacının ulaĢabildiği nitelikleri sağlayan herkes daha geniĢ bir bakıĢ açısı sağlama ve teknik imkânlar sebebiyle araĢtırmaya dâhil edilmiĢtir. Mülakat katılımcıları ise yukarıdaki hususlar temelinde araĢtırma sorularına cevap verecek nitelikteki verilere ulaĢılacağı düĢüncesi ile amaçsal bir örnekleme teknikle seçilmiĢtir. Anket ve mülakat katılımcılarının gerek nitelikleri gerekse seçilme esasları daha sonra daha ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

ÇalıĢmada Danimarka‘da yaĢayan Türkiye kökenli topluluk hareketlilik içerisinde derinlemesine betimlenip ve analitik olarak analiz edilmektedir. ÇalıĢma ulusötesi bir düzlemde (iki yıllık bir süreçte) üç dönemde gerçekleĢmiĢtir. Bu anlamda akıĢkanlık ve gündelik hayatın çoklu edimselliği çalıĢmanın ilgi noktasıdır. Göçmenlerin gündelik hayat içerdeki gerek yüz yüze gerekse yüz yüze olmayan arada mesafelerin olduğu etkileĢimlerini ortaya koyup bir analiz yapabilmekte için hareketlilikte yürütülen bir alan araĢtırması düzenlenmiĢtir.

ÇalıĢmanın ilk aĢamasında 2007-2008 yılları arasında on bir aylık bir süreçte Danimarka‘nın çeĢitli Ģehirlerinde ve Norveç‘te bir aylık bir süre içerisinde on gün boyunca Türkiye kökenli Danimarka‘da yaĢayan ve tatil için Norveç‘te bulunan bir aile üzerinde yapılan gözlemler ve bu kiĢilerle mülakatlar yapılmıĢtır. Danimarka‘da on aylık sürecin ilk altı ayının sonunda alandan toplanan verilerle ve gözlemler neticesinde literatürde var olan anket soruları değerlendirilerek bir anket kâğıdı oluĢturulmuĢtur. Ve seksen adet anket uygulanmıĢ birçok kiĢi ile yüz yüze mülakatlar yapılmıĢtır.

Ġkinci aĢaması ise 2008 yılının Temmuz ve Ağustos ayları arasında üç hafta süre ile Danimarka‘da yaĢayan en kalabalık Türkiye kökenli vatandaĢların geldikleri yerlerden biri olan UĢak‘ın Sivaslı ilçesi ve Tatar beldesinde toplam 140 kiĢi üzerinde anketler uygulanmıĢ gözlemler yapılmıĢtır.

ÇalıĢmanın üçüncü aĢaması 2009, Ocak ve Temmuz ayları arasında Danimarka‘nın baĢta Kopenhag Ģehri olmak üzere birçok Ģehrinde internet yoluyla toplananlarla birlikte 280 kiĢi üzerinde anketler uygulanmıĢtır. Toplam 480 kiĢi üzerinde uygulanan anketler kapalı ve açık uçlu sorulardan oluĢan demografik bilgi, Türkiye ve Danimarka ile ilgili aidiyet eğilimleri ve kimlik ile ilgili sorulardan oluĢmaktadır. Bu sorularla öncelikle Danimarka çapında yaĢayan topluluğun geniĢ bir resmini çizmek amaç edinilmiĢtir. Hazırlanan anket kâğıtları ile ulusötesi bir düzlemde yaĢayan Türkiye kökenli bireylerin aidiyet bağlarını nasıl etkilendiği ve bu bağları hangi unsurların (köken bölge, etnisite vs.) belirlediği, soruların arasında kurulacak çapraz iliĢkilerle belirlenmektedir. Gündelik hayatlarına dâhil olunarak gözlemlenen bu kiĢilerin bireysel ve kolektif pratiklerinin (dini, akrabalık, medya kullanımı, evlilik gibi) neler olduğu ve bu süreçten nasıl etkilendiği ortaya koyulmaktadır. Son olarak ta ulusötesi bireylerin aidiyet bağları çerçevesinde kimliklerinin nasıl inĢa edildiği ve tekrar tekrar nasıl kurgulandığı yapılan mülakatlar analiz edilmektedir. Faist‘ın mezo (orta düzey) analizdeki iĢaret ettiği kuramsal boĢluğa katkı olarak toplumsal ve sembolik bağlara özgü kaynakların öz kimlik ve sosyal kimlik birlikte analiz edilmektedir (Faist, 2003: 58). Yapılan gözlemlerle, araĢtırma sürecinde belirlenen araĢtırma sorularına aranan cevaplar araĢtırmada kullanılacak metotları belirlemiĢtir. Süreci ortaya koymakta yeterli olamayan anket uygulamaları derinlemesine mülakatlarla birlikte yürütülmüĢtür.

Bu çalıĢmada öncelikle alan araĢtırmasının, anahtar mekânı olan hane içlerinde geçen, gündelik yaĢam pratikleri gözlemlenmektedir. ÇalıĢmanın yaklaĢımı göç veren ve alan ülkeler arasında yoğun insan, mal, fikir ve sembol akıĢlarının gerçekleĢtiği ulusötesicilik olarak tanımlanan kuramın yaklaĢımıyla çerçevelendirilmiĢtir (Faist, 2003: 35). Bu alanlarda aile üyelerinin gündelik pratikleri ve bu pratiklerin arkasındaki bağların neyi temsil ettiğini öğrenmeyi sağlamıĢtır. Yine bu kiĢilerle bağlantılı olarak camiler, dini kuruluĢlar, aile ziyaretleri, düğünler, sosyal organizasyonlar, medya alıĢkanlıkları gibi gündelik hayatı biçimlendiren oluĢlar gözlemlenmiĢtir.

ÇalıĢmanın gözlem aĢaması Danimarka‘nın Kopenhag, Roskilde, Koge, Herning, Norveç‘in Drammen Ģehrinde Türkiye‘nin UĢak (Sivaslı) ve Ġstanbul‘da Danimarka‘da ikamet eden köken ülkesi Türkiye olan kiĢilerle gerçekleĢtirilmiĢ. Bu kiĢiler çeĢitli aile bağlantıları içinde iliĢkileri çerçevesinde gözlemlenmiĢtir. Ailelerin göç sebebi, sosyo-kültürel ve köken temelli yerellik unsurları çeĢitlilik arz etmekle birlikte iĢçi aileleri, esnaf ve eğitim alanından kiĢilerden oluĢmaktadır. Bu Ģehirlerin özellikleri, genellikle Türkiye‘nin belli bölgesinden gelen kiĢilerin yine belli bölgelerde ikamet etmeleridir. Roskilde Ģehrinde Sivaslılarla (ġarkıĢla) görüĢülürken, Kopenhag‘da UĢak, Konya, Ankara gibi Ģehirlerin ilçe ve köylerinden gelen kiĢilerin gündelik hayatlarına dâhil olunabilinmiĢtir. Bunun dıĢında hanehalkından ayrı olarak bireysel olarak belli zaman dilimlerinde belirlenmiĢ kiĢilerle yüz yüze görüĢmeler yapılmıĢtır.

68-69‘lu yıllarda diğer Avrupa ülkelerine göre refah uygulamalarında cömert olan Danimarka‘ya Almanya ve diğer ülkeler üzerinden geçen ilk nüfus köy ve kasabalarında ki nüfusu nerdeyse boĢaltacak ölçüde Danimarka‘ya çekmesi Danimarka‘da bu nüfusun toplumsal yapısı belli bölgelerin farklı sosyo-ekonomik ve kültürel yapısı göz önünde bulundurularak çözümlenmiĢtir. Kırsal kesimden sanayileĢmiĢ Batı Avrupa ülkelerine göçle birlikte birincil iliĢkilerin yoğun olduğu alanlardan ikincil iliĢkileri yoğun olduğu alanlar olan kentlere geçiĢ yapmıĢlardır. Türkiye‘nin belli kırsal bölgelerinden akraba ve hemĢehrileriyle birlikte göç eden topluluklar birincil iliĢki biçimlerini kent merkezlerine taĢıdılar. Bununla birlikte, Ģehir merkezlerinde farklı normlara sahip ve sosyal gerçeklikleri birbirinden farklı iç içe ya da kesiĢen topluklar oluĢturmuĢlardır. Bu noktada köken ülkeyle mekânsal farklılığı kopmayan bu topluluklar çeĢitli seviyelerde bağları neticesinde etkileĢim içinde sosyal kimliklerini dinamik süreçte yeniden inĢa

etmektedir. Faist‘ın (2003: 58) kuramsallaĢtırdığı çerçevede, mikro seviyede, bireysel seviyede göç sürecine değerler ve beklentilerin etkisi ele alınırken, çalıĢmanın ana eksenini kolektif ve toplumsal bağlar güçlü, zayıf ve sembolik ayrımı ile bu bağların nitelikleri (sorumluluklar, bilgi, kontrol, dayanıĢma vs.) çerçevesinde çözümlenmektedir.