• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: SOSYAL BENLĠK, TOPLUM VE AĠDĠYET BAĞLARI

3.3. Kolektif ve ĠliĢkisel Bağlar

3.3.4. Dil Bağları

Çok dillilik çağdaĢ toplumların belirgin bir özelliğidir. Göç olgusu ile birlikte, daha

önceki yüzyıllarda gerçekleĢmiĢ göç olgularına dayanan çok kültürlülüklerin dıĢa vurumudur. Diller açısından Türkiye‘nin arka planı ile Danimarka‘nın ki birbirinden farklıdır. Osmanlıdan gelen çeĢitlilik Türkiye‘nin farklı bölgelerinden göçle birlikte Danimarka‘ya yansımıĢtır. Danimarka dili olan Danca ulus devletin öğelerinden biridir. Dil bağları, dilin pratikteki kullanımından ziyade bu bölümde göçmenlerin yaklaĢımları çerçevesinde ele alınmaktadır.

Çocuğun anadilinin ulus devlet sınırları içinde azınlık ya da farklı alt etnik gruplardan değil ise genelde ulusal dilidir. Ve evde, okulda ve iĢ yerinde aynı dille düĢünür ve konuĢur. Uluslarası göçle birlikte göçmenlerin çocukları için çift yönlü bir sosyalleĢme süreci karĢımıza çıkmakta ve bu süreçte iki dillilik olgusu ile karĢılaĢılmaktadır. ÇalıĢmanın nicel örneklemine katılımcılara hangi dilde düĢündükleri sorusu sorulduğunda cevaplar doğum yerine göre Ģöyle olmuĢtur:

Tablo 27: Danimarka’daki Türkiye Kökenlilerin Hangi Dilde DüĢündüğü

Hangi Dilde DüĢünüyorsunuz?

Toplam Türkçe Danca Çoğunlukla Türkçe Çoğunlukla Danca Diğer

Doğum yeri Türkiye Sayı 201 17 63 24 35 340 Satır %59,1 %5,0 %18,5 %7,1 %10,3 %100,0 Toplam %46,3 %3,9 %14,5 %5,5 %8,1 %78,3 Danimarka Sayı 24 14 22 16 11 Satır %27,6 %16,1 %25,3 %18,4 %12,6 %100,0 Toplam %5,5 %3,2 %5,1 %3,7 %2,5 %20,0 Diğer Sayı 5 0 2 0 0 Satır %71,4 %0,0 %28,6 %0,0 %0,0 %100,0 Toplam %1,2 %0,0 %0,5 %0,0 %0,0 %1,6 Toplam Sayı 230 31 87 40 46 434 Satır %53,0 %7,1 %20,0 %9,2 %10,6 %100,0 Toplam %53,0 %7,1 %20,0 %9,2 %10,6 %100,0

Ankete cevap verenlerin, Türkiye doğumlu olanlar arasında %59‘u Danimarka doğumlular arasında %46,3‘ü Türkçe, Türkiye doğumlular arasında %5,0 Danimarka doğumlular arasında %16,1 Danca, Türkiye doğumlular arasında %18,5, Danimarka doğumlular arasında %25,3 çoğunlukla Türkçe, Türkiye doğumlular arasında %7,1‘i Danimarka doğumlular arasında %18,4‘ü çoğunlukla Danca, Türkiye doğumlular arasında %10,3‘ü Danimarka doğumlular arasında %12,6‘sı diğer (Kürtçe) cevabını vermiĢtir. Daha önce yuvada pedagog olarak çalıĢan katılımcı 3 göçmen kökenli çocukların anadilini konuĢması üzerine, Danimarkalı diğer bir pedagogla geçen konuĢmasını Ģöyle aktarır:

“Çalıştığım yerde, yuvada iki yabancı çocuk aralarında kendi dillerini konuştuğu zaman öğretmen burada anadili konuşmak yok, Danimarkaca konuşacaksınız deyince, insanın kendini en iyi ana dilinde ifade ettiğini söyledim. Öğretmende ya bizim hakkımızda konuşuyorlarsa deyince bende ne var ha duvarın arkasında konuşmuş ha burada…”

(Katılımcı 3)

Katılımcı 19‘da Danimarka doğumlu, anadili kursları ile Türkçe dersleri almıĢtır. Anadilini bir köken bağı olarak köken ülke ile Ģöyle bir iliĢki kurmaktadır:

“Danimarka doğumlu olduğum için, Danimarka dilinin baskın olmasına rağmen, ailem Türk olduğu için ve anadilim Türkçe olmasından dolayı 9 sene Türkçe Anadili kursu aldım. Şuan Türkçeyi de çok iyi bir seviyede konuşabiliyor ve yazabiliyorum… Anadili eğitimi bana sadece eğitim hayatımda kolaylıklar sağlamıyor. Türkiye‟ye gittiğim zaman akrabalarımla iletişim kurabiliyorsam, özel

günlerde, bayramlarda onları arayıp tebrik edebiliyorsam bu yine Türkçe bildiğim içindir.”

(Katılımcı 19)

Katılımcının ifadesinde anadilinin Türkiye‘deki akrabaları ile kurduğu bağa vurgusu

görülmektedir. Burada katılımcı kendisini Danimarka doğumlu olarak

kimliklendirmekle birlikte ailesini Türkiye‘den geldiği için ―Türk‖ olarak ifade etmektedir.

Tablo 28: Danimarka'da Okullarda Türk Öğrencilere Türkçe Dersinin Verilmesini Ġsteği

Sıklık Yüzde Geçerli Yüzde Geçerli Evet 378 84,0 87,7 Hayır 42 9,3 9,7 Diğer 11 2,4 2,6 Toplam 431 95,8 100,0 Cevapsız 19 4,2 Toplam 450 100,0

Bu bağlamda Danimarka‘daki Türkiye kökenlilere, okullarda Türkçe dersinin verilmesi ile ilgili soruya katılımcıların %87,7‘si evet, %9,7‘si ise hayır cevabını vermiĢtir. Diğer cevabını verenler ise anadili eğitimi verilmesinden yana olduklarını belirtilmiĢlerdir. Türkiye doğumlu edebiyatla uğraĢan bir katılımcı için dilin düĢünsel dünyada farklı bir anlam ifade ettiğini Ģöyle belirtmektedir;

“Benim için anlamak çok önemli, daha üst düzey bir şeyden bahsediyorum edebiyattan Bunca yıldır Danimarka ve edebiyatını anladığımı sanıyorum. Uzakta olmak benim için bir sorun değil, Türk edebiyatına uzak değilim. “Milliyet” damgası vurarak bir şey yapmak irkiltiyor beni, hangi millet olursa olsun. Ama tabi bir dili konuşmak anlamaya kapı açan tek olanak. Bir Danimarkalıyla oturduğunda, konuştuğumda yabancılık hissetmiyorum. Türkiye‟den biriyle konuştuğumdan farklı hissetmiyorum.”

(Katılımcı 22)

Bununla birlikte katılımcı 22, yabancılık hissinin dilden geçen bir yolla aĢıldığını ifade etmektedir. Bu noktada Danimarka doğumlu ailesi Türkiye‘den gelen Kürt kökenli olduğuna Kürtçe ile birlikte referans vermektedir. Danimarka doğumlu katılımcı anadili ile ilgili bağlarını Ģöyle ifade etmektedir:

“Ben Kürtçe anlıyorum kendi Kürt dilimizi, ama pek konuşamıyorum daha çok Türkçe biliyorum.”

(Katılımcı 21)

Kopenhag‘da okul aile birliğinin düzenlemiĢ olduğu Anadili isimli konferansta konuĢmacı olan Katılımcı 19 anadili ile ilgili bağlarını Ģöyle ifade etmektedir:

“Ayrıca anadillinin kültürel miras olduğunu düşünüyorum. Anadili bilmemek, yeni kuşaklara aktarılmaması demek bir kültürün yok olması demektir.”

(Katılımcı 19)

Danimarka doğumlu bir diğer kiĢi ise köken aidiyetlerini ve doğduğu ülke aidiyetini çok dilliliği ile ifade etmektedir.

“Amerika‟da 72 millet var ve ne kadar güçlü. Birlik her zaman daha fazla gücü getirir. Türk ya da Kürt bence fark etmez. Bizde aslında Kürdüz ama Türkçe konuşuyoruz. Kendi aramızda hem Türkçe hem de Danimarka‟ca konuşuyoruz.”

(Katılımcı 5)

Bir öğretmen, göçmen kökenli öğrencilerin kökene dayalı çoklu aidiyetlerinin Danimarka kaynaklı aidiyetleri ile birlikte arttığını ve farklı aidiyetleri noktasında çoklu kimliklere sahip nesillerin ortaya çıktığını Ģöyle ifade etmektedir;

“Öğrenciler çok kültürlü ve çok dilli, hem Türküm hem kürdüm hem de Danimarkalıyım diyor”

(Katılımcı 15)

Dil, yalnızca bir iletiĢim aracı değil kültürün düĢünsel yapılanmasıdır. Siyasi, edebi ve diğer kültürel görüngüler dâhil olmak üzere ĢaĢırtıcı bir semantik özelliklere sahip dil, (Searle, 2006: 156) bireylerin nesnel gerçeklikleri algıladığı kadar öznel ve kolektif nitelikte ki kültürel anlamların da aracı ve birikimidir. Dolayısıyla topluluk kültürünün sürekliliğini sağlayan ve topluluğun davranıĢlarının oluĢumunda, özellikle ulusçuluk çağında önemli bir iĢleve sahiptir. Çünkü ulusal kimliğin oluĢumu ve sürekliliği ortak bir dilin varlığına bağlıdır. Bir dili konuĢmak, bir kimsenin kendi seciyesini sadık kalması anlamına gelmektedir. Bu nokta da ulus devletler dil bakımından homojen uluslardan oluĢmayı gerekli görmektedir. Küresel düzlemde sağlanan kültürel akıĢlarla ulusal diller kitle iletiĢim araçlarından etkilenmekle birlikte (KarakaĢ, 2006: 128-129) ulus sınırlarını aĢarak aynı dili konuĢan baĢka bir ulus sınırları içindeki topluluğa ulaĢmaktadır.