• Sonuç bulunamadı

C. Hukuk Devleti lkesinin Gerçekletirilmesi

2. Kanun Önünde Eitlik lkesi

Anayasa m. 10’da kanun önünde eitlik ilkesi yer aldndan kanunkoyucu bu ilkeyi gerçekletirme yükümlülüü altndadr. Kanun önünde eitlik ilkesi

54

vatandalar devlet gücünün keyfî biçimde kullanlmasnn olumsuz etkilerinden koruma anlamn tadndan ve bu amac güttüünden kanun önünde eitlik ilkesinin etkileri ceza takibatnda da kendini göstermelidir55.

Uygulamada eitliin salanmas için Anayasa m. 10’da yer alan hüküm çou zaman dorudan kovuturma mecburiyeti ilkesine indirgenmektedir. Buna bal olarak fiiliyatta bu ilke, yeterli suç üphesinin varl halinde kiisel konumuna baklmakszn herkesin hakim önüne çkartlmas olarak deerlendirilmekte ve eitlik ilkesinin bu yolla azamî seviyede ceza muhakemesi uygulamasna geçirilecei düünülmektedir56. Fakat, aada daha ayrntl deinilecei üzere, cezalandrmay toplumsal zorunluluk ve amaca uygunlua balayan genel ve özel önleyici görüler araclyla mutlak ceza teorisinin terk edilmesiyle birlikte kovuturma mecburiyeti ilkesinin kendi özgün teorik temelini ksmen de olsa kaybettii söylenebilir57.

Kanun önünde eitlik ilkesi, suçluluun tamam bakmndan bütünüyle fark gözetmeyen bir muameleyi emretmemektedir. Eitlik ilkesi eitçilik demek deildir58. Bu nedenle kovuturma mecburiyeti bir ilke olarak muhafaza edilirken belirli artlar altnda ceza takibatndan vazgeçilmesi adaletsiz ve kanun önünde eitlik ilkesine aykr olmayacaktr. Fakat, bu tür bir aykrln söz konusu olmamas için istisnaî durumlara ilikin bu tür düzenlemelerin yerinde ve meselenin özüne uygun olmas gerekir59. Maddî adaletin hukuk devleti ilkesi tarafndan korunmas ve gerçekletirilmesi tüm suçlarn istisnasz bir biçimde soruturulmas ve kovuturulmasn gerektirmez. Maddî adaletin hukuk devleti

55Weigend, Anklagepflicht und Ermessen, s. 74.

56

Krl. Roxin/ Schünemann, § 14 kn. 2; Weigend, Anklagepflicht und Ermessen, s. 75; Kapahnke, s. 76; Erb, s. 97.

57Roxin/ Schünemann, § 14 kn. 2.

58Jeutter, s. 181; Erb, s. 97.

59Löwe- Rosenberg/ Beulke, § 152 kn. 39; Jeutter, s. 181; Rieß, NStZ 1981, s. 5- 6; Schulenburg,

s. 765. Bir davrann maddî ceza hukuku bakmndan cezalandrlabilirliinin ilgililere ceza takibatnda eit muamele edilmesi için tek belirleyici ölçüt olduu kabul edildiinde bu tür bir kabulün bu haliyle genel eitlik düüncesinden türetilmi olduu söylenemez; çünkü, bu tek bana somut olaylara ayn ya da farkl muamele edilmesinin yerindeliini açklayamaz; aksine hukukun uygulanmas için meselenin özüne uygun eitlik ölçütlerinin oluturulmasn gerektirir (Erb, s. 97).

ilkesi tarafndan korunmas ve gerçekletirilmesi daha çok suçlarn soruturulmas ve kovuturulmas bakmndan keyfî hareket edilmesini yasaklamaktadr. Devlet maddî adaleti tesis yükümlülüünden ötürü ceza takibat sistemini salt kovuturma mecburiyeti ilkesi temelinde biçimlendirmeye zorlanamaz. Ceza takibatna ilikin kamusal faaliyetin çeitli ekillerde biçimlendirilmesinde, bu farkllklar meselenin özüne uygun noktalara yöneldii ve keyfîlik yasana da dikkat edildii sürece kanunkoyucu serbesttir60. Bu nedenle örnein ceza takibatnda kolluun çeitli suçlar ayrarak bu suçlar hakknda harekete geçmemesi, meselenin özüne uygun ve hukuk düzeni tarafndan tannan nedenlerle desteklenmiyorsa keyfîlik oluturacandan Anayasa m. 10’da yer alan kanun önünde eitlik ilkesine açkça aykrlk tekil edecektir. Bununla birlikte, bir davrann maddî ceza hukuku bakmndan cezalandrlabilir olmasna ramen, bu davrana yaptrm uygulanmamasn meru klacak derecede ar basan belirli kriterlerin kabulü genel eitlik düüncesi ile çelimez61.

Buna karn, tamamen maslahata uygunluk ilkesini benimseyen bir ceza muhakemesi sisteminde kanun önünde eitlik ilkesinin gerçekletirilebilmesi zor gözükmektedir. Çünkü, böyle bir ceza takibat sisteminde her somut olay kendi koullar içinde deerlendirileceinden, örnein iki somut olay kyaslandnda bu olaylara ne eit ne de farkl muamelede bulunulduundan söz edilebilir. Bu durumda da ancak bu iki olay karlatrlacak ve benzerliin mi yoksa farklln m ar

60Gössel, s. 127- 128; Weigend, Anklagepflicht und Ermessen, s. 76; Zipf, s. 498; Kapahnke, s. 76;

ayrca bkz. Fuchs, s. 38. Alman Federal Anayasa Mahkemesi de kanun önünde eitlik ilkesinin sadece keyfilik yasan içerdiini düünmektedir. Mahkeme’ye göre “Önemli ölçüde eit olanlara

keyfî olarak farkl muamele edilemez” BVerfGE 18, 121, 124; 22, 254, 263 (in: Kapahnke, s. 76).

61 Kapahnke, s. 76; Kühne, Strafprozessrecht, kn. 584; Erb, s. 97- 98. Kriterlerin belirli olmas

Cumhuriyet savcsna takdir yetkisi tannmasnn meru klnmas için zorunluluktur. Aksi takdirde eitlik ilkesi zedelenecektir. Bu husus bakmndan, Alman Uyuturucu Maddeler Kanunu § 31a’da yer alan düzenleme oldukça önemli bir örnek olarak verilebilir. Alman Uyuturucu Maddeler Kanunu § 31a’da, fail uyuturucu maddeyi yalnzca kendi kullanmna yönelik olarak küçük

miktarda yetitirmi, üretmi, edinmi veya toplam ise ve kusuru düük görülmeli ve fiilin

kovuturulmasnda kamu yarar da bulunmuyor ise savcnn takipsizlik karar verebilecei düzenlenmitir. Bu düzenlemede “küçük miktarda” ifadesinin belirli ve objektif bir ifade olmad ve bu nedenle eitlik ilkesine aykr uygulamalara yol açabilecei hakl olarak dile getirilmektedir (Bkz. Kühne,Strafprozessrecht, kn. 584).

bast tespit edilecektir. Sonrasnda bu tespite göre kanun önünde eitlik ilkesinin ihlal edilmi olup olmad belirlenecektir. Görüldüü üzere birbirinden farkl özellikler tayan olaylarn birbiriyle kyaslanmasnn ne ölçüde salkl sonuç verecei tartlabilir62. Bu nedenden ötürü, takdir yetkisine belirli bir ölçüde yer verilmeli ve Cumhuriyet savcsna tannan bu takdir yetkisinin ölçütleri çok net bir biçimde kanun tarafndan belirlenmi olmaldr63. Bu ekilde hem kanun önünde eitlik ilkesi ihlal edilmi olmayacak hem de somut olay adaletinin salanmas da mümkün olacaktr. Bir baka deyile bir yandan devletin cezalandrma hakk uygulanmal dier yandan ise hakknda yeterli suç üphesi bulunan üpheliler bakmndan meselenin esasna uygun farkllklara imkan tannmaldr. Bu ekilde ortaya çkan farkl muameleler maslahata uygunluk sisteminde olduu gibi kanunen emredilmi olmamal; istisnaî olarak takdir yetkisine yer verildiinden bu farkl muamelelere müsaade edilmi olmaldr64.

62

Krl. Weigend, Anklagepflicht und Ermessen, s. 76.

63 Löwe- Rosenberg/ Beulke, § 152 kn. 39; Schröder, s. 411; Schäfer, s. 18 II 3 e; Weigend,

Anklagepflicht und Ermessen, s. 167; Schulenburg, s. 765; Kunter/ Yenisey/ Nuholu, s. 301; ayrca krl. Heidelberger Kommentar- Gercke, § 152 kn. 15- 16. Nitekim sviçre Federal Mahkemesi de savcya takdir yetkisi tannmasna kar olumlu eilim göstermekte; ancak, savcya kamu davasnn açlmas bakmndan takdir yetkisi tannmasnn;

xhukuki güvenlik ve kanun önünde eitlii ihlal etmeyecek biçimde xbelirli unsurlar içeren muhakeme kurallarnn kabul edilmesi,

xbu takdir yetkisinin polis deil mutlaka savc ya da hakim araclyla kullanlmas ve xsavc tarafndan verilecek bu karara kar kanunyolunun öngörülmesi

koullarnn birlikte gerçeklemesi halinde mümkün olabileceine hükmetmitir. Bkz. BGE 109 IV 46, 50

(http://www.polyreg.ch/d/informationen/bgeleitentscheide/Band_109_1983/BGE_109_IV_46.html,

eriim tarihi: 12.03.2011). Ayrca krl. Schmid, kn. 114; Berkemeier, s. 18, 22.

64

Krl. Weigend, Anklagepflicht und Ermessen, s. 76; Erb, s. 98. Weigend, bu türden istisnaî olarak tannan takdir yetkisinin kriterleri olarak suçun objektif sosyal zararll, suçtan zarar görenin ceza takibatndaki menfaati, failin suça ilikin iradesinin younluu veya ceza hukuku dndaki yaptrm imkanlarnn varlnn benimsenebileceini öne sürmütür (Bkz. Weigend, Anklagepflicht und Ermessen, s. 76). Ayrca krl. Jeutter, s. 182; Erb, s. 98.