• Sonuç bulunamadı

Kalkınmacı Merkez Bankacılığının Kökeni ve Gelişimi

KALKINMACI MERKEZ BANKACILIĞI YAKLAŞIMI: ARJANTİN VE BANGLADEŞ

3. Kalkınmacı Merkez Bankacılığının Kökeni ve Gelişimi

2008 Küresel Finans Krizi’nin fiyat istikrarının sağlandığı bir ortamda ve Neoliberal merkez bankacılığının ana savunuculuğunu yapan gelişmiş ülkelerin ev sahipliğinde ortaya çıkması Neoliberal öğretilerin yoğun bir şekilde eleştirilmesine yol açmıştır. Aynı zamanda bu finansal krizin orta-ya çıkmasına bu orta-yaklaşımın bizzat kendisinin yol açtığı vurgulanmaktadır.

Finansal serbestleşmeyi rasyonelleştirerek, varlık balonlarına (krize neden olan gayrimenkul balonları gibi) göz yuman, onları sınırlayabilecek kredi kontrolleri gibi merkez bankacılığı araçlarını reddeden yaklaşım, en büyük

ekonomik krize zemin hazırlayan Neoliberal ideolojik ve makroekonomik aygıtın kritik bir parçası olduğu belirtilmektedir (Epstein, 2013:276).

Aynı zamanda Neoliberal uygulamaların yetersiz kaldığı ve krize ne-den olduğuna yönelik eleştiriler, bu uygulamaların ana savunucusu pozis-yonunda olan IMF bünyesinde de gelmiştir. IMF Ekonomi Konferansı’da yaptığı sunumda Blanchard gelinen durumu şu şekilde açıklamaktadır:

“Krizden önce, ana akım iktisatçılar ve politika yapıcılar para poli-tikası için güzel bir uygulama üzerinde fikir birliğine varmışlardı. Ken-dimizi tek bir hedefin enflasyon olduğuna ikna etmiştik. Bir araç vardı, politika faizi ve bu temelde bu araç işleri halletmek için yeterliydi…Örtülü veya açık bir kuralın kullanılması size güvenilirlik sağladı ve istikrarlı bir ekonomi sağladı. Örtük varsayım, istikrarlı enflasyonun, istikrarlı bir çıktı açığı anlamında, daha geniş anlamda ekonomik istikrar sağlayacağıydı.

Ancak, istikrarlı bir enflasyona ve istikrarlı bir çıktı açığına sahip olabi-lirsiniz, ancak işler makroekonomik ortamda aynı şekilde gitmemektedir.”

(Blanchard, 2012:1-3).

2008 krizinden sonra Neoliberal uygulamalara getirilen eleştiriler ne-ticesinde yeni para ve maliye politikaları tasarlanmaya başlanmıştır. Kriz-den az etkilenen kimi merkez bankaları Neoliberal uygulamaları yeniKriz-den revize ederek sürdürürken, kimi ülkeler oldukça yenilikçi para politikası araçları ve hedefleri geliştirmişlerdir. Bu çerçevede ekonomik büyümeyi, istihdamı, yatırımı, finansal istikrarı ve yapısal dönüşümü aynı anda önem-seyen yeni bir uygulama olarak “Kalkınmacı Merkez Bankacılığı” yaklaşı-mı geliştirilmiştir (Ünay, 2015:1). Merkez bankalarının kalkınmacı rolünü savunanlar, kredi tahsis politikaları, düzenlenmiş faiz oranları, öncelik-li sektörlere doğrudan kredi verme gibi çeşitöncelik-li araçları kullanan merkez bankalarının daha etkili bir rol oynayabileceğini savunmakta ve saf para politikasından ve finansal istikrardan sürdürülebilir kapsayıcı ekonomik büyümeye doğru evrimin altını çizmektedirler (Habib, 2015:141). Kalkın-macı merkez bankacılığı, Bretton Woods döneminde Bank of International Settlements (BIS) ve IMF tarafından desteklenen ve çoğu Avrupalı ge-lişmiş piyasa odaklı ekonomilerde yaygın olan ortodoks merkez bankası modelinden farklı bir yapıyı ifade etmektedir (Krampf, 2010:3).

Kalkınmacı merkez bankacılığının dayandığı temel ilkelere bakıldı-ğında, ilk merkez bankacılığı uygulamalarından modern dönemlere kadar farklı şekillerde uygulandığı görülmektedir. Hem gelişmiş, hem de geliş-mekte olan ülkelerdeki merkez bankaları tarihsel süreç içerisinde birden çok hedefe odaklandığı ve bu hedeflere ulaşmak için birden çok araç kul-landığı bilinmektedir (Gray, 2006:10). İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Avrupa ve Japonya’daki merkez bankaları başta olmak üzere ülkeler eko-nomik yeniden yapılanmayı ve endüstriyel ilerlemeyi sağlayabilmek için

faiz oranı tavanları, sübvansiyonlu krediler ve diğer kredi tahsis politikala-rı gibi çeşitli politika setlerini kullanmışlardır (Epstein, 2015:6).

Sadece gelişmekte olan dünyada değil, özellikle gelişmiş ülkelerin ta-rihsel olarak baskın olan merkez bankacılığı teorisi ve uygulamasından çar-pıcı biçimde farklı olduğu görülmektedir. ABD, İngiltere, Avrupa ve diğer yerlerdeki merkez bankacılığının ilk ve yakın tarihi boyunca, hükümetleri finanse etmek, döviz kurlarını yönetmek ve ekonomik sektörleri “doğru-dan müdahale yöntemleri” kullanarak desteklemek, merkez bankacılığının en önemli görevleri arasında yer almıştır ve gerçekten de birçok durumda merkez bankalarının varoluş nedenleri arasında sayılmıştır. O halde, Kü-resel Krizin arifesinde hâkim olan neoliberal politika paketi, tarihinin bü-yük bir bölümünde merkez bankacılığının tarihi ve baskın uygulamalarıyla büyük ölçüde uyumsuz bir görünüm sergilediği anlaşılmaktadır (Epstein, 2013:276). Tarihsel örneklerine bakıldığında, örneğin Japonya’da merkez bankası, kredi tahsis politikaları yoluyla hükümetin sanayi politikasını des-teklemiştir. Fransa, İtalya ve Belçika’da, merkez bankaları, imalat sektörü gibi istenen sektörlere borç vermeyi teşvik etmek için imtiyazlı varlıklar üzerindeki zorunlu karşılık oranlarını düşürerek değişken varlığa dayalı zorunlu karşılıkları kullanmışlardır. Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, İngiltere Merkez Bankası ve Federal Rezerv, finans sek-törünün büyümesini destekleyerek teşvik edici rol oynamışlardır (Dafe ve Volz, 2015:2).

19. yüzyılda Avrupa’da merkez bankaları yalnızca hükümetlere borç vermemiş, aynı zamanda bunların birçoğu sanayiye de kredi vermiştir.

Aynı zamanda krediye ulaşımı kolaylaştırarak sanayinin geliştirilmesine hizmet etmiştirler. 1930 Dünya Buhranı ve 2. Dünya Savaşı sonrası mer-kez bankaları için dönüm noktası olmuştur. Mermer-kez bankalarının hemen hemen hepsi hükümetlerin kontrolüne girmiştir. Bunlar hükümetlerin ön-celiklerini kolaylaştırmaya yönlendirilmiştir. 1960’larda merkez bankaları:

− Endüstriyel ve tarımsal kalkınma gibi kalkınma kurumlarına ser-maye sağlanması,

− Kalkınma bankalarına kredi vermek ve menkul kıymetlerini satın almak,

− Kalkınma bankalarının öz kaynaklarının belli bir kısmının satın alınması,

− Sermaye artırma projelerine kredi tahsis etmek için farklı iskonto oranlarının uygulanması gibi araçlar kullanılmıştır (Epstein, 2005:9-18).

Her ne kadar vurgulanmasa da, bazı ülkelerde sermaye kontrolleri sa-yesinde spekülatif sermaye girişlerini sınırlayarak istikrarlı ve rekabetçi bir reel döviz kurunun korunması, şirketlerin, hükümetlerin ve hane

halk-larının kur ve vade uyumsuzluklarını sınırlandırarak iç bilançolar üzerin-deki istikrarsızlaştırıcı kaldıracı sınırlamaya yardımcı olmuşlar ve sermaye çıkışlarını ve sınır ötesi arbitrajı sınırlayarak sübvansiyonlu kredi ve kredi tahsis mekanizmalarının korunmasına yardımcı olmuşlardır. Benzer politi-kalar, diğer ülkelerin yanı sıra Çin, Güney Kore ve Tayvan da dâhil olmak üzere birçok ülke tarafından endüstriyel kalkınmayı tamamlayıcısı olarak başarıyla uygulanmıştır (Epstein, 2015:7). Özellikle sanayi politikalarının hükümet politikalarının bir parçası olduğu yeni sanayileşen ülkelerde etkili olmuşturlar (Epstein, 2005:19). Aynı zamanda, gelişmekte olan ülkelerde merkez bankalarının, hem finansal hem de beşeri sermayenin geliştirilme-sinde, öncelikle kalkınma dostu finansal kurumları teşvik ederek kalkınma hedeflerini teşvik etmeye yardımcı olacak önemli karşılaştırmalı avantajla-rı ve sorumluluklaavantajla-rı olduğunu fark etmiştir (Epstein, 2015:7).

2008 Küresel Finans Krizinden sonra bir takım gelişmekte olan ülke merkez bankalarında, daha spesifik kalkınma hedefleri benimsenmiş ve bu hedeflere ulaşmak için daha geniş bir araç seti geliştirilmiştir. Bangladeş Merkez Bankası, yerel ticari bankalar ve yerel kooperatif kurumlarıyla or-taklık kuran çeşitli politikalara öncülük etmiştir. Bunlar, küçük işletmelere sübvansiyonlu kredi sağlamayı, tarımda yenilenebilir enerji kullanımını geliştirirken küçük çiftçiler için varlıkları artırmayı ve topraksız çiftçiler için tarımsal varlıkların geliştirilmesine yardımcı olmayı içermektedir. Ar-jantin Merkez Bankası da bir dizi yeni kalkınma yetkisi benimsemiştir.

Mart 2012'de Arjantin Parlamentosu, kalkınmacı merkez bankacılığının bazı temel hedeflerini içeren bir tüzük olan Arjantin Merkez Bankası için yeni bir tüzük onaylamıştır (Epstein, 2015:9).

4. Arjantin ve Bangladeş’in Kalkınmacı Merkez Bankacılığı