• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.3. Samoyloviç’in Meslek Hayatına Bir Bakış

4.3.2. Kalfalık Dönemi (1910-1920)

140

araştırmalarından Türkmen edebiyat, halk bilimi ve etnografyasına kayar. Blagova, bu durumda, kısa araştırma seyahatleriyle incelenen dile vâkıf olmanın mümkün olmayışının etkili olduğunu savunur ve İlminskiy ile Potseluyevskiy örneklerini verir.

İlminskiy, üç yıl kadar Orenburg Sınır Komisyonunda çalışır ve Kazaklar için Rusça kitabını böyle bir sürecin sonunda ortaya koyar. Türkmen dili araştırmalarını tekâmül ettiren isim olan Potseluyevskiy ise bilim ve hocalık faaliyetinin tamamını Türkmenistan’la bağdaştırır (Balgova, 2008, s. 379–380).

1909–1910 yıllarında Samoyloviç’in edebiyat tarihi, kaynak eserler, folklor ve etnografya gibi çeşitli sahalarda çalışmalarını sürdürür. Bölge halklarının hâlihazırdaki halk edebiyatı ve yaşayışıyla ilgilenir, gittiği yerlerden yazılı malzemeler toplar, bunlar üzerine daha sonra pek çok değerlendirme yazısı kaleme alır. Blagova, değerlendirme yazılarından Samoyloviç’in ayırt edici özelliklerinden birinin anlaşıldığını söyler.

Samoyloviç, Slovar sartovskih slov [=Sart kelimeleri sözlüğü, 1908] için yazdığı değerlendirme yazısında bölge dilleri üzerine kılavuzlara ihtiyaç duyulduğu bir ortamda yapılan en küçük çalışmaların bile takdire şayan olduğunu yazar. Blagova’ya göre, Doğu biliminin iki ayrı kolu, yani bilgi ve uygulama çalışmaları arasında, güncel ihtiyaçlar gereğince bir bağ kurma fikri Samoyloviç’in meslek hayatına yön veren ilkelerden biridir (Balgova, 2008, s. 381).

141

Samoyloviç bilim hayatının yanında farklı kuruluşlarda çeşitli vazifeler de görür.

1908’de Rus Arkeoloji Cemiyeti Doğu Bölümüne asli üye seçilir. 1909’da Rus Coğrafya Cemiyetinin Etnografya Bölümünün üyesi olur. Burada, 1910’dan 1915’e kadar hem Bölüm hem de neşriyat heyeti (redaktsionnaya komissiya) sekreterliğini yapar, ayrıca Bölümün dergisi Jivaya starina’nın [=Halk bilgisi] neşrinde vazife alır.

Bunların yanında Etnografya Bölümünün Masal Komisyonu üyeliği ve Rusya’nın Etnografya Haritasını Hazırlama Komisyonu sekreterliği de vardır (Blagova, 2008, s.

383).

Blagova’ya göre, o dönem Türk etnografyası az çalışılmış bir sahadır ve bu sahaya Samoyloviç’in önemli katkıları olur. Samoyloviç, “K voprosu nareçenii imeni u turetskih plemyon” [=Türk halklarında ad koyma meselesi] çalışmasıyla Türklük biliminde etno dil bilimi çığırını açar (etnolingvistika). Yine “Sredi Stavropolskih turkmenov”

[=Stavropol Türkmenleri arasında] ve “Ob etnografiçeskim izunçenii Krıma” [=Kırım’ın etnografya bakımından tetkiki] adlı yazılar ad araştırmalarıyla alakalıdır. Bunların yanında, Blagova, bilim adamının arşivinde kişi adlarıyla ilgili başka kayıtların olduğunu da haber verir:

“Yeşyo raz k voprosu o nareçenii imeni u turetskih plemyon [=Bir kezdaha Türk kabilelerinde ad koyma meselesi hakkında], “Altay” adlı bir defter ve “Poyezdka v Balkariyu 1929 g.” [=1929 Balkar seyahati](Blagova, 2008, s. 383–384).

Samoyloviç’in etno dil bilimi çalışmalarına takvim, cinsiyete bağlı söz varlığı ve arıcılık gibi konular da dâhildir (Blagova, 2008, 384). Bunlardan bilhassa takvim konusu bir yazı dizisi meydana getirir. 12 yıllık hayvan takvimi, ay ve gün adları işlenen konulardır. Cinsiyete bağlı söz varlığı iki ayrı yazıda işlenir. Bunların birinde Kazak evli kadınların dilindeki yasaklı sözler [1915], öbüründe ise Altay Türklerindeki kadınlara özgü kelimeler üzerinde durulur [1929]. Arıcılıkla ilgili yazıda ise Kırım özelinde, dil yadigârlarında tespit edilen söz varlığı tetkik edilir [1932]. Burada bahse konu olan yazıların adlarını bir arada Blagova’nın çalışmasında bulmak mümkündür (s. 384).

Abramzon bunlar üzerine kısa bir değerlendirme yazar (1973).

Samoyloviç’in ilgilendiği konular arasında şamanlık da vardır. 1908 tarihli Orta Asya’ya seyahatinin raporunda bu konudaki dikkatler mevcuttur [1909]. Yazılı bir kaynaktaki, Bâbürnâme’deki bir şamanlık uygulaması ise küçük bir yazıya konu olur

[1912]. Blagova bu konu bağlamında bilim adamının Rus Coğrafya Cemiyeti Doğu Bölümündeki faaliyetlerine de temas eder. Buna göre Samoyloviç, S. Ye. Malov’un

142

çoğu şamanlıkla ilgili olan birkaç etnografya yazısına değerlendirme (otzıv) yazar ve netice itibarıyla Coğrafya Cemiyetince Malov’a altın madalya verilir. Samoyloviç’in teklifiyle V. A. Gordlevskiy, Coğrafya Cemiyetinin Etnografya Bölümüne üye seçilir (Blagova, 2008, s. 384).

Samoyloviç Cemiyetin toplantılarında bazı seyahatlerindeki gözlemlerini aktarır. 23 Eylül 1911’deki oturumda [JS, 1911, 3-4, XXVIII], “Noveyşiye osmanskiye destanıy” [=Son Osmanlı destanları] adlı bir bildiri okur ve 1911 tarihli ikinci Türkiye seyahatine dayanarak destanlar üzerinde durur (Samoyloviç, 2000, s. 57). Âşık destanlarına ileriki tarihli yazılarında da değinir [Bahçisarayskiy pevets..., Pesn o krımskih..., 1913]. Blagova, destanlara dair arşivde de iki yazının mevcut olduğunu tespit eder (Blagova, 2008, s. 384–385).

1911’den itibaren üniversitedeki vazifesinin yanında Uygulamalı Doğu Akademisinde de ders vermeye başlar. V. A. Gordlevskiy’e yazdığı 17.I.1911 tarihli mektubunda, burada Osmanlı Türkçesi dersi verdiğini ve yakında ders kitabının da çıkacağını belirtir. Aynı mektupta Mir İslama [=İslam dünyası] dergisinin iznini beklediklerini de haber verir (Blagova, 2008, s. 385).

Aynı yıl, vazifelerine bir yenisi eklenir. Doğu Dilleri Fakültesinin Doğu Müzesinde kayyum olur (hranitel). Buradaki sikkeleri kayda geçirir (Aşnin, 1978a, s.

10; Blagova, 2008, s. 385).

1911 yazında ikinci kez Türkiye’ye gider, yazı dili ve günlük dili araştırır. Çok sayıda gazete, dergi ve kitap temin eder. Samoyloviç’in mektuplaşmalarından bunların bir kısmının verilen parayla Asya Müzesi için temin edildiği anlaşılır (Blagova, 2008, s. 385–386).

1911–1912 eğitim-öğretim yılında Bilimler Akademisinin Antropoloji ve Etnografya Müzesinde, SPb. Üniversitesi Dil-Tarih Fakültesinde okuyan Sibiryalı öğrenciler için saha araştırması dersi verilir. Burada ders veren Samoyloviç, öğrencilere folklor malzemelerini yazıya geçirmelerine yardımcı olacak cetveller dağıtır (Blagova, 2008, s. 387).

1912’de Barthold Mir İslama dergisini çıkarmaya başlar. Öğrencilerini de bu işe dâhil etmek isteyen Barthold bir mektubunda Samoyloviç’e, dergide Müslüman süreli yayınlarına ayrılmış bir bölüm tasarladığını haber verir. Bölüme, Samoyloviç’in büyük

143

katkısı olur. Dergide yer bulan ve Rusya Müslümanlarıyla Türkiye matbuatının incelendiği üç kapsamlı yazı ona aittir. Yazıların ana başlığı “Musulmanskaya periodiçeskaya peçat” [=Müslüman süreli yayınları], alt başlıklarıysa “Peçat russkih musulman” [=Rus Müslümanlarının matbuatı] ve “Osmanskaya peçat v Turtsii” [=Türkiye’de Osmanlı matbuatı] şeklindedir (Blagova, 2008, s. 387). Yazılara, 1911 Türkiye seyahati kayda değer miktarda malzeme sağlar.

1912 ve 1913 yıllarında, gelen teklif üzerine Kırım Tatar’ı öğretmenler için açılan kurslarda ders verir. Bölgede geçirdiği sürede Rus Orta ve Doğu Asya’yı Araştırma Komitesinin programına göre Kırım Tatarlarının tarihi, etnografyası ve dili üzerine malzeme toplar (Blagova, 2008, s. 387–388).

1912’de Kırım’ın önde gelen ilmî cemiyeti Tavriya İlmî Arşiv Komisyonuna üye seçilir. Aynı yıl bir başka kuruluşun daha üyesi olur: Rus Coğrafya Cemiyetinin Priamur Şubesinin Toritskosav-Kyahtin Birimi (Blagova, 2008, s. 388).

1912 yazında Kırım’da bulunduğu sırada, Rus Orta ve Doğu Asya’yı Araştırma Komitesi tarafından saha araştırması için Stavropol’a gönderilir. 15 Temmuz – 15 Ağustos’ta Stavropol Türkmenleri ve Nogayları arasında bulunur. Neşredilen bir raporda seyahatin tafsilatı mevcuttur [1913]. Simferopol’de, 12 yıllık Türk takvimindeki yıl adlarında görülen anlam değişmelerini inceler. Konuyla ilgili kısa bir yazı çıkar

[1913]. Karasubazar’da Kırım ve Türkmen kabilelerini araştırır. Bölgedeki Nogaylar aracılığıyla Nogay Türkçesinin kısa dil bilgisini yazar. Konuyla ilgili sunulan bir tebliğin zabıt kaydı mevcuttur [1913]. Satavropol Türkmenlerinin dil ve halk edebiyatı malzemelerini yukarıda adı anılan Komite için, başta giysiler olmak üzere etnografya malzemelerini ise Rus Müzesi için toplar. Toplanan kıyafetlerden birinin tasvir edildiği kısa bir kitapçık mevcuttur [1923]. Samoyloviç, Stavropol Türkmenlerinin dilinin ana hatlarını ortaya koymaya çalışır; ayrıca 2 masal, 69 bilmece, 103 atasözü ve birkaç ninni, selamlama, dua ile sövgü derler. İsimler üzerinde mesai harcar – Nogaylardan 269 erkek, 159 kadın ve Türkmenlerden 430 erkek, 215 kadın isminin yanında bir miktar da köpeklere takılan isimlerle toplamda 1073 isim derler. Bütün bunların yanında Stavropol Türkmenleri arasında bilinen Mahtumkulu şiirlerini tespit etmeye çalışır (Blagova, 2008, s. 388–390).

1912’deki kısa bir yazı, Samoyloviç’in meslek hayatındaki yeni bir dizinin başlangıcı olur. Yazıda Sarayçik’te bulunmuş kil bir kaptaki yazılar değerlendirilir.

144

Blagova, bu yazıyla Samoyloviç’in çalışmalarının yeni bir istikamet aldığını vurgular.

Sonraki süreçte Run harfli metinler ve yarlıklar üzerine başka yazılar da gelir (Blagova, 2008, 390).

1913’te yüksek lisans tezi üzerinde çalışmaya ağırlık verir.

Coğrafya Cemiyetinin 15 Şubat 1913’teki oturumunda, 1912 yazındaki seyahatinden hareketle Stavropol Türkmenleri üzerine bir bildiri okur, Rus Müzesi Etnografya Bölümü için toplanan giysi koleksiyonu ve çekilen fotoğrafları (diapozitif) gösterir [JS, XXII (1913), 1-2, XXXIII] (Blagova, 2008, s. 385).

1913 yılı haziran ve temmuzunu Batı Avrupa’da geçirir. Budapeşte, Viyana, Berlin ve Paris’e gider, buralardaki kütüphanelerde, yazmalar üzerinde çalışır (Blagova, 2008, s. 390–391).

Bilhassa Paris Millî Kütüphanesindeki çalışmaları oldukça verimli geçer.

Burada Hüsrev ve Şîrin ile Bâbür’ün divanı üzerinde çalışır. Bunlar üzerine 3 Ekim 1913’te Rus Arkeoloji Cemiyetinin Doğu Bölümünde bir bildiri okur: “O dvuh rukopisyah Parijskoy natsioanalnoy biblioteki” [=Paris millî kütüphanesindeki iki yazma üzerine]. İki eseri de yayımlamayı ister ancak yalnızca Bâbür’ün divanını neşredebilir [1917]. Divanın Rusça tercümesini de hazırlar fakat bu müsvedde hâlinde kalır (Blagova, 2008, s. 394). Tercümeyi çok sonra Blagova yayımlar [2005].

1913 yılı Samoyloviç’in ilmî hayatındaki dönüm noktalarından biridir. Bunda Paris’te Bâbür’ün divanını bulmasının büyük bir rolü vardır. Artık Çağatay edebiyatının XV-XVI. asırlarına odaklanmaya başlar. Bu bir bakıma Türkmen araştırmalarının geri planda kalması anlamına gelir ve bu durumu kendisi de itiraf etmektedir (Blagova, 2008, s. 396).

Samoyloviç 1914-1915’te Bâbür’ün şiirleri üzerine çalışırken bir yandan da verdiği dersler için kaynak kitap hazırlıkları yapar. Rukovodstvo dlya praktiçeskogo izuçeniya osmansko–turetskogo yazıka [=Osmanlı Türkçesi öğrenme kılavuzu] adlı ders kitabı dizisinin baskı süreciyle meşgul olur. Bunlar ileride Kratkaya uçebnaya grammatika sovremennogo osmansko-turetskogo yazıka [=Günümüz Osmanlı-Türk dilinin kısa dil bilgisi ders kitabı]adlı kitabın ortaya çıkmasını sağlar (Blagova, 2008, s. 396-397).

145

Bir başka ders kitabı ise Kırım Tatarcası üzerinedir. 1916 yılında, 1912-1913’te Kırım’da geçirdiği sürenin bir neticesi olarak Opıt kratkoy krımsko-tatarskoy grammatiki [=Kısa Kırım-Tatar dil bilgisi tecrübesi] adlı kitabı yayımlanır. Kitapta, saha araştırmalarına dayanılarak Kırım-Tatar Türklerinin günlük dili incelenir. Blagova, Samoyloviç’in bu eseriyle dönemine göre oldukça yeni bir yaklaşım benimsediğini belirtir. Ona göre Samoyloviç, o zamana kadarki dil bilgisi kitaplarının eksiklerini görmüş ve eserinde bunları gidermeye çalışmıştır (Blagova, 2008, s. 397-398).

Özbek lehçesi üzerine yayımlanmamış bir ders kitabı vardır. 1915’te Adalet Bakanlığında Özbek Türkçesi dersleri verir. Blagova, bu lehçe üzerine dersleri daha sonra, 20’lerde Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsünde de verdiğini tespit eder. Posobiya dlya izuçeniya uzbekskih nareçiy [=Özbek ağızları ders kitabı] adını taşıyan kitap tasarısı bu mesainin bir neticesidir. Ancak kitabın baskısı gerçekleşmez. Blagova arşivde bu konuyla ilgili yalnızca bir defterin mevcut olduğunu saptar: “Uzbeksko-sartskiy yazık

[=Özbek-Sart dili]. Yine ona göre Sovremennıye sredneaziatsko–turetskiye dokumentıy iz Taşkenta [=Taşkent’ten günümüz Orta Asya–Türk belgeleri, 1916] adını taşıyan çalışma Adalet Bakanlığındaki derslerle ilişkili olmalıdır (Blagova, 2008, s. 398).

Böylelikle Samoloviç’in üç ayrı lehçe için ders kitapları hazırladığı anlaşılmaktadır. Kırım-Tatar ve Osmanlı Türkçeleri için olanlar [1916-1925] yayımlanmış ancak Özbek lehçesi üzerine olan baskı sürecinde kalmıştır [1925]. Blagova, üç kitabın da esasının belli gruplara verilen derslere dayandığını özellikle vurgular (Blagova, 2008, s. 398). Burada, Samoyloviç’in Türkçenin yalnızca araştırmasında değil, öğretilmesinde de büyük emeğinin olduğu sonucuna ulaşırız.

Esas çalışma sahası İslami devirdeki Orta Asya Türk yazı dili olsa da daha eski dönemlere ait metinler üzerinde de çalışır, Üniversitede Orhon abideleri üzerine dersler verir. Arkeoloji Cemiyeti Doğu Bölümünün 28 Mart 1913 tarihli oturumunda yaptığı bir bilgilendirmenin zabıt kaydı mevcuttur: “Ob otkrıtom V. L. Kotviçem pamyatnike s orhonskimi pismenami” [=V. L. Kotviç’in bulduğu Orhon yazılı abide hakkında]. Kitabe üzerine Kotviç daha sonra, Samoyloviç’e beraber çalışmayı teklif eder. Samoyloviç’in İhe Hüşötü kitabesinin çeviri yazısını ve tetkikini ihtiva eden makalesi 1928’te neşredilir.

Run harfli metinler üzerine çalışmaları sonraki yıllarda da sürer. Bu konudaki son çalışması, 1936’dan sonra yazıldığı tahminen edilen ve müsvedde hâlinde kalan “O

146

nadpisi tyurkskimi runami na r. Begre v Tuvinskoy Respublike” [= Tuva Cumhuriyeti’ndeki Begr nehrinde bulunan Run harfli Türk yazıtı] adlı yazıdır [2005] (Blagova, 2008, s. 399).

1914’te yüksek lisans tezi olan Abdu’s-Sattar Kadı’nın cenknamesini bir tetkikle birlikte neşreder. Böylece 1902’de Türkmence öğrenmekle başladığı Türkmen araştırmaları alanındaki en büyük emeği ortaya çıkar. Çalışmanın başlangıcı ise on yıl önceye dayanır. Neşre esas olan nüshayı, Samoyloviç Nikolay Nikolayeviç Yomudskiy’e ait bir yazmadan 1904’te istinsah eder.

Yüksek lisans tezini 1915’te savunur. Savunma zor şartlarda geçer. Altı olumlu değerlendirme karşısında Smirnov olumsuz bir değerlendirme yazısı yazar ve savunmaya girmeyi reddeder. Onun yerini Barthold alır. İki çekimsere (Jukovskiy, İvanov) karşı 4 olumlu oyla (Barthold, Marr, Kokovtsov, Şerbatskoy) tez kabul edilir.

Blagova, Samoyloviç’in bu çalışmayla, Türkçe yazmalar üzerinde edisyon-kritik usulünün tatbikinin gelişme ve yaygınlaşmasına önayak olduğunu belirtir (Blagova, 2008, s. 393).

1915’te Rus Türklük bilimcileri bir araya getirmeye yönelik adımlar atar. 12 Eylül 1915’te Radloff’un dairesinde özel bir Altayistler Topluluğu kurulur. Radloff, Kotviç, Rudnev, Şternberg, Vladimirtsov ve Samoyloviç’in bulunduğu topluluğa daha sonra Barthold da katılır. Topluluğun amacı ilmî çalışmalarda düzen ve iş birliği tesis etmektir. Bir süre toplanamayan topluluk 1918’te yeniden bir araya gelir. 1922’de ise Barthold’un teklifiyle Bilimler Akademisine bağlı Antropoloji ve Etnografya Müzesi çatısı altında resmî bir hüviyete kavuşur. Topluluk 1930’a kadar varlığını sürdürür.

1915’te Samoyloviç’in hürmet ettiği dil bilimcilerden F. Ye. Korş vefat eder.

“Çetverostişiya-tuyugi Nevai” [=Nevâyî’nin dörtlük-tuyuğları, 1917]adlı yazısını ona ithaf eder.

1916 yazında Rusya Türklerinin yaşadığı bölgelere seyahat eder: Volga, Orta Asya, Kafkas Ötesi, Kırım. Gordlevskiy’e yazdığı 14.XI.1916 tarihli mektupta seyahatinde ulaştığı neticeleri yavaş yavaş neşredeceğini belirtir (Blagova, 2008, s.

400).

Eldeki bulgulardan Samoyloviç’in Kırım’dayken İmparator III. Aleksandr Müzesinin Etnografya Bölümü için folklor malzemeleri topladığı anlaşılıyor. Kırım Tabiat Bilimciler Cemiyetinin 1916’daki bir oturumunda “K voprosu ob etnografiçeskom izuçenii Krıma” [=Kırım’ın etnografya bağlamında araştırılması] adlı bildiri

147

sunar. Kırım’daki saha araştırmalarında tamgalar, kölelik kalıntıları (çora), şahıs adlarındaki İslamiyet öncesi inanışlar (ismin insanın kaderini etkileyeceği inancı) gibi olgular dikkatini celbeder (Blagova, 2008, s. 401-402).

Blagova’ya göre Samoyloviç, Kırım etnografyasını tetkik eden öncü isimlerden biridir. 1900’lerin başında bu alanda neredeyse hiçbir çalışma yoktur. Bilim adamı çalışmalarıyla yeni araştırmacılara yol göstermeye çalışır. Halk bilimi malzemelerinin yaşayışın bir tezahürü olduğunun göz önünde tutulması gerektiğini görüşündedir.

Genellikle önemsiz görülen bilmeceler bile bir sistemle ele alındığında hayatı farklı yönleriyle tasvir eder (Samoyloviç, 2000, s. 106). Samoyloviç, daha ilk çalışmalarında, 1909’da Türkmen bilmecelerini neşrederken de bu düşüncelerle hareket etmiştir (1909c, s. 53-54). Blagova’ya göre arşivindeki bir taslak Samoyloviç’in Türkmen bilmeceleriyle ilgili çalışmalarının yarım kaldığını göstermektedir: “Lyudi i priroda glazami turkmena”

[=Türkmen’in gözüyle insanlar ve tabiat]. Blagova, bunun 1916’dan erkene ait olamayacağı görüşündedir (Blagova, 2008, s. 403). Ancak bu taslağın 1909’daki bilmece neşrinde haber verilen ancak gerçekleşmeyen asıl metin neşrinin malzemesi olma ihtimali de vardır.

Samoyloviç’in etnografya çalışmalarındaki ayırt edici noktalardan biri hem yazılı metinler hem de saha araştırmalarıyla yapılmış olmalarıdır (Abramzon, 1978, s.

176; Blagova, 2008, s. 404). Neşrettiği Şeybânînâme [1908], cenkname [1914], Bâbür’ün divanı [1917] veya Çağatay şiirleriyle yazılı kaynaklar üzerindeki uzmanlığını ortaya koyan Samoyloviç, yeri geldiğinde bir olgunun izini yazılı metinlerde sürebiliyordu.

Daha öğrencilik yıllarında saha araştırmalarına başlayan Samoyloviç, bir yandan malzeme derlerken öbür yandan da gittiği yerlerin diline vâkıf olmaya çalışır. Bir etnografya uzmanın araştırdığı halkın dilini bilmesinin bir mecburiyet olduğunu ise her fırsatta dile getirir. Böylelikle, bir yandan yazılı kaynaklarla meşgul olan, bir yandan da saha araştırmaları yapan Samoyloviç her etnografyacının ulaşamayacığı bir yetkinliğe sahip olur. Bâbürnâme’deki bir büyü uygulaması üzerine olan yazısı [1912]onun yazılı kaynaklardaki etnografya unsurlarına olan ilgisini gösteren güzel bir örnektir.

1916-1917’da Doğu Dilleri Fakültesinin yanı sıra Uygulamalı Doğu Akademisinin Balkan Bölümünde Osmanlı Türkçesi dersleri verir.

1917 yazında Samoyloviç Kırım’da saha araştırmaları yapar. Yine bu yıl Sobraniye stihotvoreniy imperatora babura Ç. I. Tekst[=İmparator Babür’ün şiirlerinin toplamı,

148

1. bölüm, metin] adlı kitabını çıkarır. 1916, 1917 seyahatlerindeki bulguları üzerinde çalışmayı sürdürür (Blagova, 2008, s. 405). 1917 ve 1918 yıllarında yayımlanan çalışmalarında Kırım’la ilgili olanlar ağır basar. Bunlar arasında yarlıklarla ilgili ilk çalışmalar da vardır.

Petrograd kütüphanelerindeki yazmalar üzerinde mesai harcar. Blagova’nın tespitlerine göre kütüphanelerdeki pek çok yazmadan kaydettiği kesitler arşivinde mevcuttur. Bu çalışmalar Turetskiye etyudıy [=Türk etütleri] adlı kitap tasarısının ortaya çıkmasını sağlar (Blagova, 2008, s. 406).

Turetskiye etyudıy [=Türk etütleri] 1917-1918’de Bâbür’ün divanı üzerinde çalışırken yazdığı makalelerden oluşur. Blagova, birden fazla çalışmasında bu kitap tasarısı üzerinde durur [1997, 1999, 2002], ayrıca etütlerin bir kısmını da neşreder [2005]. Ona göre etütlerin muhtevası daha çok edebiyat tarihiyle ilgilidir. Etütlerini bir bütün hâlinde neşretmeye imkân bulamayan Samoyloviç, bazı makalelerini daha sonra münferit olarak yayımlar (Blagova, 2008, s. 406-407). Bunda siyasi şartların bir etkisi söz konusudur.

Blagova etütlerin ön sözünde Türkçülüğe değinildiğini dikkatlere sunar. Burada ifade bulan siyasi değil kültürel Türkçülüktür – Türklerin edebiyat ve yazı dilinde asırlar öncesine dayanan bir bütünlük. Samoyloviç bu görüşünü ilk kez 1928’deki bir neşrinde dile getirir. Blagova’ya göre bu daha sonra, 1937’de onun kaderi üzerinde belirleyici olacaktır (2008, s. 407).

Gerek Rusya’daki gerekse de Türkiye’deki Türklerin millî meselelerine Samoyloviç’in farklı zamanlarda değinmesi, konunun onun için bir süreklilik arz ettiğini gösterir. Mir İslama’da çıkan yazılarda bu mevzu geniş yer tutar [1912]. Konuya 1917-18'e ait etütlerde, Barthold’a İstanbul’dan yazdığı 27.IX.1925 tarihli mektupta da değinir. Burada Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları’nı [Ank. 1339] da anarak Türkçülerin çoğunda hissi yaklaşımdan gerçekçi bir Türkçülük anlayışına kayma olduğunu haber verir (Blagova, 2008, s. 407-408).

Samoyloviç, Ekim Devrimi’ne girilirken artık alanında yetkinleşmiş bir Türk uzmanıdır. Rusya’nın yeni şartlarına hem bir bilim adamı hem de idareci olarak hizmet edecektir. Bu yeni dönemde faaliyetleri yalnızca Sovyetlerle sınırlı kalmaz, uluslararası bir hâl de alır.

149

Blagova, bu dönemin beraberinde bir dizi zorluk getirdiğini dikkatlere sunar.

Ancak zorluklar yalnızca dönemle sınırlı değildir, daha sonra bu dönem değerlendirilirken de sıkıntılar kendini gösterir. Mesela Aşnin Samoyloviç’in biyografisini Sovyetlerde, Blagova ise Sovyet sonrasında yazar. Bunun tabii sonucu olarak yaklaşımlarda bir ayrışmanın olduğunu görürüz. Blagova, Aşnin’in bazı tespitlerine şüpheyle yaklaşır. Aşnin, Samoyloviç’in yeni şartlara hemen uyum sağladığını ve kendini “genç işçi-köylü cumhuriyetin” hizmetine adadığını yazar (Aşnin, 1978a, s. 11). Oysa Blagova, bunun bu kadar kolay olmadığını, Samoyloviç ve daha başkalarının zor bir süreçten geçtiğini göstermeye çalışır. Yeni dönemde “dünya görüşünü” gözden geçirme mecburiyeti doğar. Yeni sosyal düzenin karşısında hiçbir

“şahsi kahramanlığa” yer yoktur. Bu, gelenekleşen Doğu biliminde de kırılmaların yaşanmasına sebep olur. Blagova’ya göre böyle bir ortamda yapılabilecek en iyi iş, hocalık mesaisine dört elle sarılmaktır (2008, s. 409-410).

Devrimden sonra hocalık mesaisinde, herhangi bir eksilme olmaz, bununla beraber bir dizi değişiklik yaşanır. 17 Aralık 1917’de Petrograd Üniversitesine Türk-Tatar Edebiyatı alanında geçici (esktraordinarnıy) profesör atanır. 1918-1920’de hem Petrograd (Üniversite ve Genelkurmay Akademisi Doğu Bölümü) hem de Moskova’da (eski Lazarev Enstitüsü) ders verir. 1922’de Petrograd Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsüne rektör yardımcısı seçilir, burada Türkiye Türkçesi ve Özbek Türkçesi dersleri verir (Aşnin, 1978a, s. 12; Blagova, 2008, s. 410).

Yeniden şekillendirilen Lazarev Doğu Dilleri Enstitüsünde N. Ya. Marr’ın davetiyle ders vermeye başlar. Bu sebeple düzenli olarak Petrograd’dan Moskova’ya gidip gelir. Blagova’ya göre onun Türk dilleri karşılaştırmalı dil bilgisine yönelişi de bu dönem de gerçekleşir. Hem Petrograd Üniversitesinde hem de Lazarev Enstitüsünde 1918/19’da karşılaştırmalı genel Türk dil bilgisi dersi verir. Blagova bu dersin Rusya’da ilk kez onun tarafından verildiğini belirtir (Blagova, 2008, s. 410).

1919’da Samoyloviç Genelkurmay Akademisi Doğu Bölümünün şekillendirilmesinde vazife alır, burada ders vermeye başlar (Blagova, 2008, s. 410).

Samoyloviç’in meslek hayatında mühim bir yer tutan kuruluşlarda da değişiklikler yaşanır. 1918’de Uygulamalı Doğu Akademisi feshedilir. 1919’daysa Petrograd Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesi iki fakülteyle daha birleştirilir. Doğu bilimi bölümlerine daha az öğrenci gelir. Ders anlatacak öğrencinin olmadığı bir

150

ortamdan Orta Asya’ya gitmeyi kendisi için daha uygun görür ancak resmî makamlara başvurularına rağmen 1917-1921 arasında saha araştırmalarına gidemez (Blagova, 2008, s. 411-413).