• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.2. Rusya’da Doğu Bilimiyle İlişkili Kavramlar ve Kuruluşlar

4.2.7. Petersburg’daki Kuruluşlar

4.2.7.3. Petersburg Üniversitesi (1819)

68

Samoyloviç’in yazdığı bu bölümde, yedi başlık altında Türklerin kullandığı alfabelere göre mevcut el yazmaları tanıtılır.

Toparlamak gerekirse bütün bunlar bir devletin gücü, genişliği ve etki alanı ölçüsünde akademik çevreyi besleyecek malzemeyi temin edebildiğini ortaya koyuyor.

Karşılaştırmalı dil incelemeleri için devletin genişliği ve gücü nispetinde sağladığı başta ulaşım ve güvenlik olmak üzere çeşitli imkânları göz ardı edemeyiz. Burada yine farklı bir hususu da görebiliyoruz: Devletin, farklı kuruluşlarını bir işin aksamı olmaya zorlayabilmesini, yani bir başka ifadeyle siyasi, ekonomik ve dinî gayelerini vahdete ulaştırabilmesini görüyoruz.

69

6. Yahudice, 7. Ermenice, 8. Gürcüce, 9. Mançuca (s. 161). 1855’te yeni bir düzenleme yapılarak Fakültede 5 bölümde derslere başlanır: 1. Arap-Fars-Tatar, 2. Moğol-Kalmuk-Tatar, 3. Çin-Mançur, 4. Yahudi-Arap, 5. Ermeni-Gürcü-Tatar.

Bu arada, Baziyants yukarıda anılan Demange ve Charmoy’nın Petersburg’daki yüksek öğretim kuruluşlarında hocalık yapmaya başlamalarının BA şeref üyesi Silvestre de Sasy’nin teklifi neticesinde gerçekleştiğini yazar (Baziyants, 2018, s. 324). Bu bilgiden hareketle, Rus Doğu biliminin kuruluş aşamasında Almanların yanı sıra Fransız hocaların da etkisinin söz konusu olduğunu söylemek mümkündür.

1828’de Osip Senkovskiy’in [1800-1858] Rus askerleri için hazırladığı Karmannaya kniga dlya russkih voinov v turetskih pohodah [=Türk seferlerindeki Rus askerleri için cep kitabı] adlı kitabının 1. bölümü yayımlanır. Ön sözüne Osip Senkovskiy adı düşülen kitabın ikinci bölümü de 1829’da çıkar (Savelyev, 1858, s. CXV). İlk bölümde Rusça-Türkçe konuşma kılavuzu ve ön sözde belirtilen sayıya göre yaklaşık 4000 kelimelik sözlük yer alır (Senkovskiy, 1854). İkinci bölümdeyse ana hatlarıyla Türkçenin dil bilgisi anlatılır.

Senkovskiy, Rusya’daki Osmanlı tarihi araştırmalarının da öncülerinden biridir.

Ahmet Resmî Efendi’nin 1768-1774 Rus savaşını tasvir ettiği eserini Rusçaya çevirerek 1842’de neşreder. Senkovskiy, Osmanlı Türkçesi ve tarihiyle ilgili çalışmaları, hem de üniversite hocası olarak öğrenci yetiştirmesiyle Rusya’da, gerçek anlamdaki ilk Osmanlı uzmanı kabul edilir (Kim ve Şastitko, 1990, s. 204-7).

1824’te, Muhammed Yusuf Munşi’nin Buhara tarihiyle ilgili eserini Fransızcaya çevirerek Petersburg’da yayımlar. Yine aynı dönemde, 1824-25’te iki cilt hâlinde Osmanlı tarihlerinden kesitleri Lehçeye çevirerek Varşova’da yayımlar (Savelyev, 1858, s. CXIII). Senkovskiy’in yayınları arasında, 1819-1821’deki Türkiye, Suriye ve Mısır seyahatine ilişkin notlar (s. CXVIII), ayrıca Arapçadan çok sayıda hikâyenin Rusça çevirisi de vardır (s. CXIX).

Aslı Polonyalı olan Osip Senkovskiy, Kononov’un aktardığına göre İ. Y.

Kraçkovskiy, N. İ. Veselovskiy ve V. V. Barthold tarafından Rus şarkiyatının kurucuları arasında sayılmaktadır. Özellikle, Barthold, Petersburg Üniversitesinde Senkovskiy’in, Kazan Üniversitesinde ise Mirza Kâzım Beyin yetiştirdiği öğrencilerle Rus Doğu biliminin gelişmesine büyük katkıda bulunduğunu belirtir. Kraçkovskiy ise Rus Doğu bilimi açısından Senkovskiy’in çalışmalarının Moskova’daki Boldırev’den daha iyi

70

neticeler verdiğini, öğrenci yetiştirmek bakımındansa öğrencisi H. D. Fren’in hocasından daha etkili olduğunu savunur (Kononov, 2009, s. 158-9).

Senkovskiy’in 1834’ten sonra üniversiteyle bağları git gide zayıflar, Türk dili çalışmalarına eser yönüyle tek katkısı cep kitabı olur (Kononov, 2009, s. 157-8).

Senkovskiy, gazetecilik ve dergicilik alanındaki çalışmalara yönelerek başka dillerden uyarlamalarıyla o dönemdeki Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden biri olur (Duranlı, 2018).

Son olarak Senkovskiy’in Arap harfli yazı çeşitlerini öğrencilerine öğretmeye gayret ettiği belirtilmelidir (Kononov, 2009, s. 157). Yazı çeşitlerini bilmeden el yazmalarının okumanın zorluğunu göz önünde bulunduran bu yaklaşımın, Samoyloviç’in hazırladığı Osmanlı Türkçesi kılavuzlarında da sürdürüldüğünü söylemek mümkündür.

Senkovskiy’den başka askerler için yabancı dilde ve özellikler Türkçe sözlük hazırlayan isimlerden biri de A. V. Starçevskiy’dir [1818-1901]. Senkovskiy’in çağdaşı olan ve yine onun gibi neşriyat dünyasının simalarından olan Starçevskiy’in eselerinden biri Sputnik russkogo çeloveka v Sredney Azii, zaklyuçayuşiy v sebe slovari (napisannıye russkimi bukvami) yazıkov: I. Tyurkskogo; II. Kirgizskogo (kazakskogo); III. Sartskogo;

IV. Tacikskogo (buharskogo) adını taşır [SPb. 1878]. Eserin adını Türkçeye kısaca “Rus insanın Orta Asya rehberi” şeklinde çevirebiliriz. Söz konusu eserde Starçevskiy Türkistan coğrafyasında halkların hem dil bilgisi notlarına (1. bölüm) hem de sözlüklerine (2. bölüm) yer verir. Eserinin giriş kısmında, Rusya olarak Orta Asya’nın batı kısmını 12 yıldır elde tuttuklarını ve git gide daha da ilerlediklerini, bu çerçevede bölgeye pek çok Rus’un geldiğini, ama bunların bölge dillerini bilmediklerini dile getirerek sözlerine başlar (I. s).

Senkovskiy’den sonra 1839’da Türkçe Bölümünde Anton Osipoviç Mühlinskiy

[1808-1877] ders vermeye başlar. Sonrasında 1845 ve 46’da Mirza Cafer Topçubaşov, 1846-48’de Vilyam Franseviç Dittel [1816-1848], 1848-49’da yine M. C. Topçubaşov Türkçe derslerini veren isimlerdir. 1844’te, Kazan Üniversitesinden mezun (1840) Lazar Zaharoviç Budagov [1812-1878], Azerbaycan Türkçesi dersini vermesi için bölüme davet ediler. Budagov 1870’te emekliye ayrılıncaya kadar bölümde çalışır.

L. Z. Budagov, Sravnitelnıy slovar turetsko-tatarskih nareçiy adlı iki ciltilik sözlüğüyle Türklük biliminin öncü isimlerinden biri olur [=Türk-Tatar ağızlarının karşılaştırmalı sözlüğü, 1. C 1869, 2. C 1871 SPb.]. Budagov, sözlükte bütün Türk lehçelerinin eşit şekilde

71

yansıtılmadığını, ancak en çok ihtiyaç duyulanlara yer verildiğini ön sözde dile getirir (s. V). Ayrıca bu ilk örneğin sonraki daha büyük çalışmalara temel olmasını hedeflediğini de ekler (s. VI). Yine de bu sözlüğün Radloff’un ilk fasikülü 1888’te çıkan sözlüğünden yaklaşık 20 yıl önce hazırlanmış olması kayda değerdir.

27.08.1855’te Doğu Fakültesinin ilk dekanı Mirza Kâzım Bey olur. Baziyants’ın Barthold ve Kraçkovskiy’den atıfla verdiği bilgiye göre, Kâzım Bey akademik faaliyeti daha çok pratik gayeye göre şekillendirir, filoloji araştırmalarını ikinci plana iter (Baziyants, 2018, s. 329).

1849’da Üniversiteye dönen Muhlinskiy, 1853-1866’da bölümün başkanlığını yapar. Onunla aynı dönemde İ. N. Berezin [1818-1896] genel Türklük bilimi dersleri vermeye başlar. Muhlinskiy’in 1866’daki istifasından sonra kısa bir süre Türkçe dersleri Viktor Aleksandroviç Maksimov tarafından verilir. Kendisi 1867’de hariciye memuru olarak İstanbul’a gidince 1868-69’da dersleri L. Z. Budagov, 1869-73’te Berezin verir.

Bu tarihlerden sonra fakülte kapatılıncaya kadar, 50 yıl süreyle, Osmanlı araştırmaları uzmanı Vasiliy Dmitriyeviç Smirnov Türk-Tatar filolojisi kürsüsünün başkanlığını yapar. Muhtemelen Smirnov’un muhafazakâr yapısının da etkisiyle, 1880’lerden sonra, fakültedeki Doğu bilimi programı ve ders içerikleri bir düzene kavuşarak uzun yıllar sürer (Kononov, 2009, s. 162-165).

Petersburg Üniversitesindeki öncü isimlerden birisi de V. A. Maksimov’dur.

Maksimov Opıt issledovaniya tyurkskih dialektov v Hudavendigyare i Karamanii adlı bir eserin sahibidir [SPb 1867] ve kendisi Anadolu ağızları üzerindeki araştırmaları başlatan isim olarak kabul edilir.

Vasiliy Dmitriyeviç Smirnov [1846-1922], Samoyloviç’in eski mektebe dâhil ettiği Rus Türkologlardandır. Bir Osmanlı uzmanı olan Smirnov gerek bu alandaki eserleri gerekse de hocalık faaliyetiyle Rus Türklük biliminde sağlam bir yer edinmiştir. Oçerk istorii turetskoy literaturıy [=Türk edebiyatı tarihi tetkiki, 1891] ve Obraztsovıye proizvedeniya osmanskoy literaturıy v izvleçeniyah i otrıvkah [=Kesitlerle Osmanlı edebiyatından numuneler, 1903]

onun önemli eserleri arasında sayılır. Smirnov’un Astrahan ve Perm’de başlayan tahsil hayatı 1865’te geldiği Petersburg’da devam eder. Doğu Dilleri Fakültesini 1871’te tamamlar. 1873’te Kuçibey Gömyurdjinskiy i drugiye osmanskiye pisateli XVII. veka o priçinah upadka Turtsii [=Türkiye’nin düşüşü – Koçi Bey ve 17. asrın başka müellifleri] adlı yüksek lisans çalışmasını savunur. Aynı yıl SPb. Doğu Dilleri Fakültesinde Türk-Tatar Edebiyatı Bölümüne doçent atanır. Burada 49 yıl Türkiye Türkçesi, Türkiye edebiyatı

72

tarihi ve Türkiye tarihi öğretir. 1887’de Krımskoye hanstvo pod verhovenstvom Otomanskoy Portıy do naçala XVIII veka [=XVIII. asır başına kadar Bâb-ı Âli hâkimiyetindeki Kırım Hanlığı] adlı doktorluk çalışmasını savunur. 1884’te yarı profesör, 1888’de tam profesör olur. Rus Arkeoloji Cemiyetinin Doğu Bölümünün sekreterliğini yapar.

Henüz öğrenciyken Rusçadaki Doğudan alınan ödünçlemelere ilişkin hazırladığı yazı 1869’da altın madalyayla ödüllendirilir. Söz konusu yazı daha sonra ZVORAO’da 1911’de (XXI. C) yayımlanır (Blagova, 2012, s. 258). Obraztsovıye proizvedeniya osmanskoy literaturıy adında ders kitabı çıkarır. Kırımla ilgili çalışmalarını ise Krımskiye l’gotnıye gramotıy adıyla neşreder (Blagova, 2012, s. 259).

Blagova Samoyloviç’in arşivinde Smirnov’un 4 mektubunun bulunduğunu bildiriyor (Blagova, 2008, s. 46).

Aksi bir kişiliği olan Smirnov, Samoyloviç’in Abdu-s-Sattar kazı. Kniga rasskazov o bitvah tekintsev adlı yüksek lisans çalışmasını savunma sürecinde olumsuz rapor yazar ve savunmada üyelik yapmayı reddeder. Barthold, Melioranskiy’in 11 yıllık çalışmasının Smirnov’un Bölümdeki 40 yıllık faaliyetinden daha yararlı olduğunu belirtir (Blagova, 2008, s. 97). Samoyloviç, Gordlevskiy’e yazdığı mektupta (18.XI.1914), 28 Mart 1914’te fakülteye yüksek lisans çalışmasını teslim ettiğini ve 22 Kasım’daki oturumda Smirnov’un raporunun dinleneceğini belirtir, Radloff, Zaleman, Barthold ve Kokovtsov’un olumlu raporlarına karşı Smirnov’unkinin olumsuz olacağının tahmin edildiğini ifade eder. Bir başka mektuptaysa (23.XI.1914) Samoyloviç altıya karşı bir (Smirnov) oyla savunmaya alındığını, Smirnov savunma üyeliğini reddetmesi sebebiyle onun yerine Barthold’un olacağını belirtir. 20.I.1915’te ise 4 olumlu (Barthold, Marr, Kokovtsov, Şerbatskoy) ve iki çekimser (Jukovskiy, İvanov) oyla savunmanın tamamlandığını ifade eder (Baskakov, 1973, s. 87).

Smirnov, Samoyloviç’in yüksek lisans çalışmasını tenkit ettiği yazının Rus Arkeoloji Cemiyetinin Zapiski Vostoçnogo otdeleniya’da [=Doğu bölümü dergisi]

neşredilmesini ister. Smirnov’un isteği başvuru şartlarını yerine getrimediği için reddedilir. Bütün bunlara rağmen Samoyloviç, hocası Smirnov’a minnettardır. Osmanlı Türkçesi üzerine yazdığı ders kitabını onun hatırasına atfeder. SPb. Doğu Dilleri Fakültesinde eski ile yeninin çatışmasının izleri Kraçkovskiy’in yüksek lisans savunmasında da kendini gösterir.

73

Samoyloviç, “Pamyati prof. V. D. Smirnova” [1923] adındaki vefat yazısında Smirnov’un Rus Türklük bilimi tarihindeki yerine ilişkin düşüncelerini paylaşır.

Berezin’in öğrencisi olan Smirnov’un hocası gibi Rus şarkiyat mektebinin Batı Avrupa’nın bilim metotlarından uzak olduğu bir dönemde yetiştiğini söyler. Yazının sonundaysa Smirnov ölümüyle eski Rus Doğu biliminin son “bahadırının” mezara girdiğini belirtir (Samoyloviç, 2008, s. 493).

1894-1906’da Türk-Tatar kürsüsünün önde gelen isimlerinden birisi de Platon Mihayloviç Melioranskiy’dir [1868-1906]. Melioranskiy ilk dilci Rus Türklük bilimci olarak kabul edilir. 1891’de SPb. Doğu Dilleri Fakültesini bitirir. Bir yandan Radloff ile çalışmayı sürdürür. 4 ay boyunca Oxford, Londra, Paris, Berlin kütüphanelerindeki Orta Çağ yazmalarını inceler. 1894’te Doğu Dilleri Fakültesinde ders vermeye başlar.

1890’da henüz öğrenciyken Orenburg vilayeti ve Turgaysk bölgesindeki saha araştırmalarından elde ettiği malzemeyi Kratkaya grammatika kazak-kirgizskogo yazıka

[=Kazak-Kırgız dilinin kısa dil bilgisi] adıyla 1894 ve 1897’de iki kısımda neşreder. Samoyloviç bu çalışmanın metot, bakış açısı yönüyle Türkoloji tarihi için bir mihenk taşı olduğunu belirtir (2005, s. 129).

Melioranskiy yazılı metinlere ilişkin Otrıvki iz divana Ahmeda Burhan ad-dina Sivasskogo [=Sivaslı Ahmet Burhaneddin’in divanından parçalar, 1895], Skazaniye o proroke Salihe (İz Kısasu-l-Enbiya Rabguzi) [=Salih peygamber hakkında anlatı, Rabguzi’nin Kısasu’l-Enbiya’sından, 1897], Arab filolog o mongolskom yazıke [=Arap dil bilimci Moğol dili hakkında], Şeybani-name gibi çalışmaları vardır. Anadolu-Rumeli Türkçesi, Rusçadaki Türkçe unsurlar, yer adları, Türk folkloru üzerine de çalışmıştır.

Melioranskiy yüksek lisans çalışmasını 1899’da savunur: Pamyantik v çest Kyul-Tegina [=Kül Tegin abidesi]. Çalışmada metnin çeviri yazısı, tercümesi ile dil ve etnografya yönüyle yorumuna yer verir. Doktorluk çalışması ise yüksek lisans çalışmasına benzer bir yapıda olan ve 1901’de savunduğu Arab filolog o turetskom yazıke’dir [=Arap dil bilimci Türk dili hakkında].

Tyurkologiçeskiy Sbornik, 1972 onun hatırısına armağan edilir. Blagova’nın ifadelerine göre BA’nın Petersburg arşivinde onun Samoyloviç’e yolladığı bir mektup ile 13 posta kartı bulunmaktadır (Blagova, 2008, s. 42).

Blagova, Melioranskiy’in erken yaşta vefat etmesiyle Rus Doğu biliminde yenilikçilerin güç kaybettiğini belirtir (Blagova, 2008, s. 42-43). Bu konu üzerinde biraz

74

durmamız gerekir, zira bu ismin en bariz özelliği Türklük biliminde dil bilimi mektebinin kurucusu olarak değerlendirilmesidir. Bir başka ifadeyle de ilk Türk dil bilimcisi. Melioranskiy, Fakültedeki ders programına seçmeli genel dil bilimi derslerini ekleyerek bir ilki gerçekleştirir. Her ne kadar Türklük bilimi tarihinde Melioranskiy, dil malzemesini tarih veya filoloji için bir araç olmaktan çıkararak doğrudan inceleme konusu etmesiyle çığır açsa da kendi mektebini devam ettirecek öğrenciler yetiştirme konusunda etkisiz kalmıştır. Melioranskiy’in vefatıyla derslerini öğrencisi A. N.

Samoyloviç sürdürür.

Üniversitenin ve daha dar anlamda da Doğu Fakültesinin tarihinde önemli bir yer işgal eden isimlerden birkaçını daha saymamız gerekir. Viktor Romanoviç Rozen

[1849-1908] 1880’lerde Rus Doğu bilimini yönlendiren Arap dili uzmanıdır. 1893’te atandığı Doğu Dilleri Fakültesi dekanlığı sırasında yeni mektebin temsilcilerini himaye eder. Rozen’in desteklediği öğrenciler arasında Barthold [1869-1930] ve Melioranskiy de vardır. Barthold ile dilci Türkolog P. M. Melioranskiy daha üniversite yıllarında arkadaş olur. İkisini de Radloff kendi evini açarak yetiştirmeye çalışır.

İgnatiy Yulianoviç Kraçkovskiy [1883-1951] Rus Doğu biliminde, yenilikçi Arap dili ve edebiyatı uzmanıdır. 1905’te Doğu Dilleri Fakültesini bitirir ve hocalığa hazırlanmak üzere Rozen tarafından üniversitede bırakılır. Arap edebiyatında yardımcı doçent (1910), 1921’de sırasıyla dil bilimi doktoru, profesör ve BA üyesi olur. Arap dili ve edebiyatının eski ve yeni dönemlerine ilişkin 500 civarında neşriyatı vardır.

1915 Mayısında Kraçkovskiy Abu-l-Faradj al-Baba Damasskiy. Materialıy dya harakteristiki poetiçeskogo tvorçestvo [=Şamlı Abu’l-Farac al-Baba, şairanelik hasiyetleri için malzemeler] yüksek lisans çalışmasını savunur. Üyeler A. E. Şmidt ve N. A. Mednikov’un takdirler karşıladığı çalışmaya karşı Arap dili hocası A. F. Haşab eleştiri yöneltir. Bu eleştiriler V. A. Jukovskiy ve V. D. Smirnov tarafından da destek görür (Blagova, 2008, s. 51).

Kraçkovskiy’in Samoyloviç’e yazdığı 6 mektupla Samoyloviç’in Kraçkovskiy’ye yazdığı 14 mektup mahfuzdur ve Blagova (2008) tarafından neşredilmiştir.

Moğol uzmanı Boris Yakovleviç Vladimirtsov [1884-1931] Samoyloviç’in çevresindeki kişilerden bir başkasıdır. 1904’te Doğu Dilleri Fakültesi Çin, Moğol ve Mançu Bölümüne girer. Bir süre Paris’te ders alır, 1906’da döndüğü Doğu Dilleri

75

Fakültesinden 1909’da mezun olur. Radloff’un evindeki çalışmalara katılan Doğu bilimciler arasında yer alır. 1911’de Moğol ve Kalmık sözlü edebiyatı alanında yüksek lisans payesi alır. Asya Müzesi ilmî üyelerinden ve BA Doğu Bilimi Enstitüsü asli üyelerindendir (1929). Halk bilimci olarak Mongolsko-oyratskiy geroiçeskiy epos

[=Moğol-Oyrat kahrmanlık destanı] ile Obraztsıy mongolskoy narodnoy slovesnosti (Severo-Zapadnaya Mongoliya [=Moğol halk edebiyatından örnekler, Kuzeybatı Moğolsitan] ve tarihçi olarak da Obshestvennıy stroy mongolov. Mongolskiy koçevoy feodalizm [=Moğolların beşerî yapısı, göçebe Moğol feodalizmi] ile Türkçeye de tercüme edilen Çingis-han adlı kitaplarıyla meşhurdur. Türk dil bilimiyle ilgili çalışmalarını Kononov (1984), Boris Yakovleviç Vladimirtsov yazısında ele almıştır. Vladimirtsov’un Samoyloviç’e yazdığı iki mektubu mahfuzdur.

Sergey Yefimoviç Malov [1880-1957] Samoyloviç’in hem akranı hem de mesai arkadaşıdır. Kazan İlahiyat Akademisini bitirdikten sonra Doğu Dilleri Fakültesi Arap, Fars, Türk ve Tatar Bölümüne girer. Radloff’un yetiştirdiği öğrencilerdendir. Radloff onunla daha çok Altay’daki Türk lehçeleri üzerine çalışmıştır. Malov, Kazan’da İlahiyat Akademisinde okurken Katanov’dan da dersler almıştır. Blagova, Malov’un Katanov’un saha araştırmaları metodundan beslendiğini belirtir (Blagova, 2008, s. 55).

Katanov, Malov’un eserlerinin basılmasında ve Kazan Üniversitesinde ders vermeye başlamasında yardımcı olur. Radloff da Malov’un 1908’de Şor ve Tuva bölgesine, 1909-1911 ve 1913-1915’te Çin’e saha araştırması için gönderilmesini sağlar. Çin seyahatlerinde Malov’un Sarı Uygur, Lobnor, Kumul ve Salarların dil, folklor ve etnografyası hakkında çok miktarda malzeme derler. 1910’da Altın Yaruk’u bulur. Eseri Radloff’la neşreder (1913-1917). Malov Eski Türk metinleri üzerine neşriyatıyla ünlüdür.

1917-1922’de Kazan’da çalışan Malov’un 1923’te Kazan’dan Petersburg’da gelmesi ve meslek hayatını burada sürdürmesinde Samoyloviç’in büyük katkısı olmuştur (Samoyloviç, 2005, s. 45). Malov 1935’te dil bilimi doktoru, 1934’te AN Dil ve Düşünce Enstitüsü ve 1939’da AN muhabir üyesi olurken 1950’de ise BA Dil Bilimi Enstitüsüne üyeliğine seçilir.

E. R. Tenişev, İ. V. Kormuşin ile D. M. Nasilov, S. M. Abramzon’un Tyurkologiçeskiy Sbornik 1975’teki makaleleri onun hatırasına armağan edilmiştir.

76

Sovetskaya Tyurkologiya’da [1975, 5. S] A. M. Şçerbak, Ye. İ. Ubryatova, E. İ. Fazılov ve N. A. Baskakov’un makaleleri Malov’un Türklük bilimine katkılarını ele alır.

Malov’un Samoyloviç’e 7, Samoyloviç’in Malov’a 3 mektubu mahfuzdur (Blagova, 2008).

Anadolu-Osmanlı Türklerinin etnografyası üzerine çalışan bir isim olarak Nikolay Nikolayeviç Martinoviç’u [1883-1954] anmak gerekir. Melioranskiy’in öğrencilerinden biri olan Martinoviç 1906’da Anadolu’yu ziyaret eder (Samoyloviç, 2005, s. 137-138). 1907’de Doğu Dilleri Fakültesinden mezun olan Martinoviç Hariciye bünyesinde yurt dışında vazifeler alır. 1922’de Rusya’dan kaçar ve Amerika’da vefat eder. Martinoviç Anadolu halk bilimi üzerine çalışmaları vardır: “Maloaziyskiye skazki, rasskazıy i anekdotıy” ve “Turetskiy teatr karagöz (okonçaniye)” gibi [Jivaya starina, 1910, I-II, 233-253; 61-110].

Martinoviç’in (1916) kayda değer bir değerlendirme yazısının üstünde durmalıyız: “İstoriya Turtsii i yeya literaturıy. A. Krımskago”. Söz konusu yazı Martinoviç’in Osmanlı tarihi, ayrıca dili ve edebiyatına dair araştırmalara olan ilgisini ortaya koyar. Bu bakımdan onun bu yazısı Samoyloviç’in Türklük bilimiyle ilgili Rusya’daki çalışmaları değerlendirdiği yazılarına benzer. Bu bağlamda akla hemen Samoyloviç’in de Gordlevskiy’in çalışmalarını yakından takip ettiğini ve bunlar üzerinde değerlendirme yazılarıyla durduğu gelmektedir. Netice itibarıyla Samoyloviç, Gordlevskiy ve Martinoviç isimlerinin Rusya’daki Osmanlı araştırmaları bağlamındaki yerinin irdelenmesi gerekliliği ortaya çıkar.

Yevgeniy Dmitiryeviç Polivanov [1891-1938] Rus Türklük biliminin önde gelen isimlerindendir ve Japon, Çin, Türk, Altay dilleri uzmanıdır. 1912’de Petersburg Üniversitesi Tarih-Dil Fakültesi Slav-Rus Bölümünü ve Uygulamalı Doğu Akademisi Japon Bölümünün bitirir. Japonya’da bilgilerini pekiştirir. 1914’ten itibaren Doğu Dilleri Fakültesinde yardımcı doçenttir. 1915’te Psihofonetiçeskiye nablyudeniya nad yaponskimi dialektami [=Japon ağızları üzerinde pskiofonetik gözlemler] çalışmasıyla yüksek lisansını tamamlar.

1921’de Taşkent’e gelir ve Orta Asya Devlet Üniversitesi Türkistan Doğu Fakültesinde ders verir [1921-1926]. Özbek Türkçesini ve Tacikçeyi ağızlarıyla öğrenir.

1926’da Kratkiy russko-uzbekskiy slovar [=Kısa Rusça-Özbekçe sözlük] ve Kratkaya

77

grammatika uzbekskogo yazıka [=Özbek dilinin kısa dil bilgisi] adlı çalışmaları çıkar. Sonraki yıllarda da Özbek Türkçesi ve ağızları üzerine neşriyatını sürdürür.

1926-1929’da Moskova’da Doğu Emekçilerinin Komünist Üniversitesinde ders verir. Bir bildirisinde Marr’ın Yafetik teorisinin temelsizliğini gösterdiği için Semerkant’a gitmeye mecbur olur. Taşkent, Semerkant ve Frunze’de ders verir. 1937’de tutuklanır, 1938’de kurşunlanarak idam edilir. Samoyloviç’e yazdığı iki mektup mahfuzdur.

Nikolay Guryeviç Mallitskiy [1873-1947] Türkistan’ın antropolojik coğrafyası, tarihi, arkeolojisi ve etnografyası uzmanıdır. 1891’de Orenburg Erkek Lisesini, 1895’te SPb. Ü Tarih-Dil Fakültesini bitirir. Taşkent’te öğretmenlik yapar. 1901-1906’da Turkestanskiyi vedomosti gazetesinin yazı işleri müdürüdür. 1907-1917’de Taşkent valisidir. 1918’de Taşkent’te kurulan Türkistan Halk Devlet Üniversitesinin kuruluş heyetinde yer alır. 1919 itibarıyla burada hoca, 1924-1927’te Doğu Fakültesi Etnografya Bölümü doçenti, 1927 itibarıyla da profesörüdür. 1931’de Doğu Fakültesinin hocalarının gurplandırılmasından sorumluyken 1932’de Çimkent’e sürülür.

30.VII.1932 tarihli mektubunda Kazakistan BA’nın başkanı olan Samoyloviç’ten yardım ister. Daha sonra affedilir ve Özbekistan’da, Orta Asya Devlet Üniversitesinde çalışmalarını sürdürür.

Aleksandr Eduardoviç Şmidt [1871-1939] önde gelen İslam araştırmacılarındandır.

1894’te Doğu Dilleri Fakültesi Arapça Bölümünü bitirir. 1896-1898’te Macaristan’da bilgilerini pekiştirir. 1898-1920’de SPb. Üniversitesinde ders verir. Kraçkovskiy’in kursunda Arapça ve fıkıh dersleri verir. Kraçkovskiy’in yakın arkadaşı olur. 1914’te yüksek lisans çalışmasını savunur. 1918’de profesör olur, 1925’te BA muhabir üyesi.

1920’de Taşkent’e taşınır. 1920-1939’da Orta Asya Devlet Üniversitesinde ders verir, Doğu Fakültesinin dekanı, Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsünün ise rektörü olur.

Blagova, Samoyloviç’in arşivinde Şmidt’ten 20 mektupla bir telgrafın kaldığını belirtir (Blagova, 2008, s. 76).

İ. N. Berezin [1818-1896], Samoyloviç’in hakkında yazı kaleme aldığı isimlerdendir. 1925’te çıkan bu yazı esasen 7.V.1919’da Rus Arkeoloji Cemiyetinin Doğu Bölümünde Berezin’in 100. yaşı münasebetiyle “İ. N. Berezin Kak Turkolog” [=Bir

Türkolog olarak İ. N. Berezin] başlığıyla okunan tebliğe dayanır.

78

Önce Kazan, sonra da Petersburg Üniversitesinde hocalık yapan Berezin, Samoyloviç’ye göre, dilci olmanın yanında tarih, folklor, arkeoloji ve eski para bilimi gibi alanlarda da çalışır ve Rus kültür camiasında 1800’lerin ortalarına damgasını vuran isimlerden biri olur. Yine ona göre Berezin’in ilk neşri, “Zameçaniya o slove ‘kurkan’”

[1839] doğrudan dil bilimi alanındadır. Daha sonra Kazan’dayken Grigoryev, Kâzım Bey, Petrov, Şyogren ve Bobrovnikov’la Rusça sözlükteki Doğuya ait unsurlar üzerine çalışır.

Berezin daha öğrenciyken Jober’in Osmanlı Türkçesi dil bilgisini Rusçaya çevirir. Daha sonra bu çeviriden hareketle Kâzım Bey Grammatika turetsko-tatarskogo yazıka [=Türk-Tatar grameri] adlı eserini yazacaktır. 1846’da Kazan Üniversitesinde hocalığa başlayınca Türk dilleri dersleri verir. 1854’te geçtiği Petersburg Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesinde de bu dersleri vermeyi sürdürür.

Berezin 1846’da hocası Kâzım Beyin dil bilgisi kitabına bir ek neşreder.

Samoyloviç’e göre daha sonra Tsenker tarafından Almancaya da çevrilen bu çalışmanın Avrupa’da, Osmanlı Türkçesi başta olmak üzere Türk lehçeleri üzerindeki çalışmaların başlangıç aşamasında olduğu bir dönemde verilmiş olmasıyla önem arz ettiğini söyler (Samoyloviç, 2008a, s. 483).

Samoyloviç’e göre Berezin’in Türk dil bilimi için ilk büyük çalışması Recherches sur les dialectes musulmans dizisindeki ilk eser Système des dialectes turcs’tur [1848]. Ancak Samoyloviç, Berezin’in Doğu bilimine en büyük katkısı olaraksa Biblioteka vostoçnıh istorikov’un [=Doğu tarihçilerinin kütüphanesi] onun tarafından hazırlanan iki cildini ve yarlık araştırmalarının bir ürünü olan Turetskaya hrestomatiya adlı ders kitabını gösterir. Bu ders kitabında Petersburg kütüphanelerindeki “Türk-Tatar”

yazmaları tasvir edilir. Samoyloviç, Berezin’in Türklük bilimine ilişkin eserlerinde Paris ve Londra kütüphanelerindeki çalışmalarının yansımasının görülmediğini ekler (Samoyloviç, 2008a, s. 488).

Blagova, Samoyloviç’in Berezin’le ilgili yazısının Rus Türklük bilimindeki eski ve yeni mektepler ayrımını ortaya koymak yönüyle önemli olduğuna dikkat çeker. Buna göre Berezin’in ait olduğu eski mektep, 1840 ve 50’lilerde önemli adımlar atmış olsa da 60’larla beraber Rus Türklük biliminde yeni bir dönem açılır. Bu dönemde yeni dil bilimi ihtiyaçları doğrultusunda yaşayan ağızların araştırılmasına başlanır.

79

Samoyloviç’e göre Böhtlingk’in açtığı bu çığırda İlminskiy ilerleme kaydetmiş ancak yeni mektebi kuran ise Radloff olmuştur.

Samoyloviç, Berezin’in Türklük bilimi çalışmalarının geleceğine bir yön çizdiğini dikkatlere sunar. Buna göre Çağatay ile Volga-Tatar yazı dilleri üzerine araştırmalar yazılı eserler ve yaşayan ağızların sağladığı yeni malzemelerle geliştirilmelidir. Ayrıca yarlıkların Türk dili araştırmalarındaki önemi unutulmamalıdır.

N. F. Katanov [1862-1922],Samoyloviç’in hakkında yazı hazırladığı isimlerdendir:

“Pamyati N. F. Katanova” [1922] ve “Professor N. F. Katanov — pervıy uçyonıy iz abakanskih turkov” [=Abakan Türklerinden ilk bilim adamı Profesör A. N. Katanov, 1924]. Bu iki yazıdaki bilgilere istinaden Blagova, Samoyoviç’in bakış açısından Katanov’un biyografisini yazar (Blagova, 2012, s. 261-269).

Abakan Türklerinden ilk bilim adamı olarak anılan Katanov, Krasnoyarsk’ta gimnazyumdayken V. İ. Verbitskiy ve N. İ. İlminskiy’in etksiyle Minusinks bölgesindeki Türklerin dillerini araştırmaya başlar. Gimnazyumu tamamlayınca da Castrén ve Radloff’un derlediği malzemeyi teyit etmek ve yeni derlemeler için saha araştırmaları yapar. 1884’te gimnazyumu bitirdiğinde Sagay ağzına ilişkin üç neşri vardır. Bunlar sayesinde SPb. Ü Doğu Dilleri Fakültesine geldiğinde buradaki bilim adamları arasında kendine bir yer bulmuş olur. Kazan Ü Arkeoloji, Tarih ve Etnografya Cemiyetine üye seçilir. Samoyloviç bu üyeliği onun Kazan’daki yerini perçinleştirecek gelişme olarak değerlendirir. Katanov’un üniversitedeki asıl hocası Berezin olsa da Radloff tarafından yetiştirilir. 1885’ten itibaren Radloff’un evinde genel Türk ses bilgisi çalışır ve daha öğrenciyken Sagay ağzı üzerine birkaç neşri olur (Blagova, 2012, s. 263).

1888’te üniversite tahsilini tamamlayan Katanov, Berezin tarafından hocalığa hazırlanmak üzere üniversitede bırakılır. V. P. Vasilyev ve V. V. Radloff’un aracılığıyla Bilimler Akademisi ve Rusya Coğrafya Cemiyeti tarafından ilmî vazifeyle Sibirya, Moğolistan ve Türkistan’a gönderilir. Daha sonra hocası Melioranskiy, Samoyloviç’e 1902’deki ilk Türkmenistan gezisinden bu araştırmanın malzemelerinden yararlanmasını tavsiye edecektir (Samoyloviç, 1924, s. 112).

Saha araştırmasından dönen Katanov 1893 kasımında Radloff ve Rozen’in yardımıyla üniversitede geçici hoca olur, 1893 aralığında ise yüksek lisans imtihanını verir. 1894 ocağında Türk ağızları, 1895’teyse Arapça ve Farsça dersleri vermeye başlar (Samoyloviç, 1924, s. 107-108). Samoyloviç yazısında Katanov’un hocalık ve bilim

80

adamlığı yönlerine değinmekle kalmaz ve onun çeşitli kuruluşlardaki vazifelerini de sayar. Katanov müzelerde idarecilik, Arkeoloji, Tarih ve Etnografya Cemiyetindeki önce sekreterlik sonra başkanlık yapar. Tercüme Komisyonu ve sansür idaresindeki çalışmalara katkı sunar. Petersburg’daki mahallî halkın eğitimiyle ilgili resmî toplantılara iştirak eder (Samoyloviç, 1924, s. 108).

Samoyloviç’e göre Katanov, Radloff’un yönlendirmeleriyle geniş bir yelpazede konulara değinen neşriyat ortaya çıkarmıştır. Katanov’un saha araştırmaları ve neşriyatı ona Avrupa’da tanınırlık sağlamıştır. Yine bu bağlamda Samoyloviç, Kâzım Beyden sonraki ikinci Avrupalı Türklük bilimci olarak Katanov’u sayar. Katanov Luven şehrindeki Société des sciences et lettres, Budapeşte’deki Ungarische ethnographische Gesselschaft, Helsinki’deki Finnougor Cemiyet gibi cemiyetlere üyedir (Samoyloviç, 1924, s. 108-110).

Katanov, Samoyloviç’in tespitine göre W. W. Radloff ve K. G. Zaleman’la mektuplaşmaktaydı. Rusya Bilimler Akademisi Asya Müzesinde Radloff ve Zaleman’a kayıtlı Katanov’a ait toplamda altı mektup bulunmaktadır (Samoyloviç, 1924, s. 109).

Katanov aynı zamanda, taşradan bir Türk şarkiyatçı olarak merkezin dışında kalan Sibirya, Türkistan ve Kafkas bölgelerindeki bilginlerin bağ kurduğu ve itibar ettiği kişilerden biri olur. Samoyloviç onun taşradaki şarkiyatçılar tarafından bir otorite kabul edildiğini belirtir (Samoyloviç, 1924, s. 108).

Samoyloviç, Katanov’un eski ve yeni Türklük bilimi mektepleri açısından yerine ilişkin de değerlendirmelerde bulunur. Berezin’in önceki öğrencisi Maksimov eski mektebe mensupken ve sonraki öğrencisi Melioranskiy Rozen’in de etkisiyle yeniye mensup olur, Katanov ise bu iki mektebin arasında bir yerde bulunur.

Katanov’un önemli basılı çalışmaları arasında Uranhay ağzını incelediği yüksek lisans tezi yer alır. Türkçe çevirisiyle ‘Uranhay ağzının Türk kökenli öbür dillerle temel akrabalık ilişkileri ışığında inceleme teşebbüsü’ [Kazan 1903] adlı eserde Türk dil bilgisi karşılaştırmalı olarak incelenir. Blagova, Samoyloviç’in tıpkı hocası Melioranskiy gibi eseri başarısız bulduğunu vurgular (Blagova, 2012, s. 266). Bununla beraber Samoyloviç çalışmanın Uranhay ağzına ilişkin malzeme ve ses bilgisi tasviri yönüyle kayda değer bulur. Çalışmanın en büyük eksiği olaraksa hazırlayanın yeni ses bilgisi ile yeni bilim bakışı ve metodundan habersizliğini gösterir. Çalışmanın yerini ise

81

Böhtlingk’in Über die Sprache der Jakuten adlı eseriyle öbür ilmî olma iddiasındaki dil bilgisi eserleri arasında bir yerde görür (Samoyloviç, 1924, s. 111).

Samoyloviç, Katanov’un Radloff’un Türk boylarının dil, edebiyat ve etnografya malzemesi derleme işini sürdürdüğünü belirtir ve onun ikinci büyük çalışması olarak Radloff’un Örnekler dizisinin IX. cildini oluşturan Uranhay, Abakan Tatarları ve Karagasların ağız derlemelerini gösterir. Eserde Katanov’un gençliğinde [1878-1894] ve Türkistan gezisindeki [1889-1992] adı geçen halkların dil bilimi, etnografya ve halk bilimi malzemelerinin derlemelerini bir araya getirildiğini ekler (Samoyloviç, 1924, s. 111-112).

Blagova, 1907’de Kazan Üniversitesi tarafından karşılaştırmalı dil biliminde doktor unvanı verilen Katanov’un son 20 yıllık meslek hayatında git gide dil biliminden farklı alanlara yönelmeye başladığını belirtir. Daha çok etnografya ve tarihe yönelen Katanov arkeoloji, eski para bilimi ve Müslüman kitabiyatı alanlarında eser verir (Blagova, 2012, s. 268).

Samoyloviç, makalesinde, 1924 yılında Türklük bilimi için beklentilerini açıklar. Ona göre Sovyet Türklük bilimciler kendi aralarında farklı halklardan ve yurt dışındaki meslektaşlarıyla çok yönlü iş birliği kurmalıdır. Bu bağlamda ilkin yitirilen meslektaşların müsveddelerini neşretme veya en azından muhafaza etme ve ikinci olarak da başta Türk halkları arasından yeni bilginler yetiştirmeyi savunmaktadır (Samoyloviç, 1924, s. 113).

Samoyloviç’in hakkında yazı kaleme aldığı isimlerden bir başkası Semyon Andreyeviç Novgorodov’dur [1892-1924]. Yakutların ilk dil bilgini olan Novgorodov 1912’de üniversite öncesi tahsilini tamamlar. Henüz öğrenciyken Yakut halk bilgisinden örnekler derler. 1913’te Doğu Dilleri Fakültesinde Arap-Fars-Türk-Tatar Bölümüne girer. 1914’teyse yeni oluşturulan Moğol-Mançu-Türk Bölümüne yerleşir.

Filoloji Fakültesinde genel dil bilimi tahsil eder, özellikle de ses bilgisine ağırlık verir.

Üniversite sonrasında Yakut dili araştırmalarında gereken Moğolcayı öğrenmek için Samoyloviç’in hocalık yaptığı Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsünde öğrenciliğini sürdürür. 1918’de İrkutsk bölgesindeki Buryatlar arasında bulunarak onların dillerini öğrenmeye koyulur. Yakutlar arasındaki son derlemelerini ise 1920’de yapar.

Novgorodov, 1917 başlarında Yakut alfabesi geliştirir ve bu alfabenin yayılması için çalışır. Sonraki yıllarda da Yakut dili için ilk okuma kitabı ve ders kitapları