• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.3. Samoyloviç’in Meslek Hayatına Bir Bakış

4.3.1. Çıraklık Dönemi (1900–1910)

Samoyloviç, 1899’da başladığı Petersburg Üniversitesindeki eğitimini en başından bilinçle ve ciddiyetle sürdürür. Hocaları arasında dönemin seçkin bilim adamları olan Türklük bilimci-dil bilimci P. M. Melioranskiy, Osmanlı dili ve edebiyatı uzmanı V. D. Smirnov, tarihçi W. W. Barthold, arkeolog N. İ. Veselovskiy, İran dili ve edebiyatı uzmanı K. G. Zaleman, Arap dili ve edebiyatı uzmanları K. G. Zaleman ve A.

E. Şmidt vardır. Daha sonra da Radloff’un yanında yetişir (Aşnin, 1978a, s. 8).

Babası, birinci sınıfın sonunda, yani 1900 yazında Samoyloviç’i Türkiye gönderir. Bu, ilmî hayatında mühim yer tutacak olan araştırma seyahatlerinin ilkidir (Blagova, 2008, s. 357).

Üniversite yıllarında Samoyloviç ile önceleri V. D. Smirnov ilgilenir, sonraysa P. M. Melioranskiy onun danışmanı olur. Melioranskiy ihtisas sahasına meraklı öğrencilerle üniversite dışında, kendi evinde de ilgilenmiştir. Aralarındaki ilişkiyi gösteren bazı kayıtlar mevcuttur. Melioranskiy, Samoyloviç’e yazdığı bir mektupta

135

Radloff’un Proben’inin 3. cildini kendisine iade etmesini hatırlatır. Yine, Samoyloviç’in arşivinde yer alan İlminskiy’in Babürnâme neşrinde Melioranskiy kaydı bulunuyor. Kitabın 146. sayfasındaysa Samoyloviç’in kitabı okumaya başladığı tarih vardır: 17 Ocak 1900 (Blagova, 2008, s. 358).

Melioranskiy Türk dillerinin araştırılmasının Rusya için pratik/amelî faydalar da sağlayacağı düşüncesiyle öğrencilerini az incelenen Türk boylarına gönderir: V. Pisarev (1900, Trabzon), A. Samoyloviç (1902, Teke), İ. Belyayev (1903, Kalpak ve Kara-Kırgız), N. Bravin (1903, Kırım Nogayları), N. Martinoviç (1906, Anadolu).

Melioranskiy, Samoyloviç’i mezuniyet çalışması için zamanın ihtiyaçları doğrultusunda Türkmen lehçesine yönlendirmiş olsa da öğrencisine vermek istediği asıl istikamet farklıdır – geçmiş kültür ve tarihi anlamak için yazılı abidelerin araştırılması (Blagova, 2008, s. 359).

Melioranskiy, Samoyloviç’i 1902’de Türkmenistan’a gönderir. Çünkü 1900’lere gelindiğinde en az çalışılan Türk dillerinden birisi Türkmen lehçesidir. Bu seyahatinde Samoyloviç, mezuniyet çalışması için gerekli masal, bilmece, atasözü gibi malzemeler derler. Seyahate iyice hazırlanan Samoyloviç’in yanında Teke ağzından numuneler kaydetmek için fonograf da vardır. Hocası Melioranskiy, bir mektubunda, öğrencisine kayıtların bir kısmını yerli Türkmenlerle çeviri yazıya aktarmasını, aksi hâlde Petersburg’da kayıtları kendi başlarına çözmelerinin zor olacağını belirtir. Blagova günlük Türkçenin incelenmesinde ses kayıt cihazı kullanan ilk kişinin Samoyloviç olduğu tespitinde bulunur (Blagova, 2008, s. 361). İ. Kalenderoğlu’nun Samoyloviç’in ilk Türkmenistan ziyaretini 1905 olarak göstermesi yanlıştır (2011, s. 128).

Samoyloviç’in Türkçeyle teması Oğuz grubunun iki koluyla başlar: Türkmen Türkçesi ve Osmanlı Türkçesi. Üniversitede Osmanlı Türkçesi dersi alan Samoyloviç, 1900’deki Türkiye seyahatinde günlük dille de tanışma imkânı yakalar. Günlük Türkmen Türkçesini ise 1902’deki Türkmenistan seyahatinde öğrenmeye başlar. Hocası Melioranskiy 27 Temmuz 1902 tarihli mektubunda öğrencisine öncelikle Türkmence konuşmayı öğrenmesini, sonra malzeme derlemeye başlamasını öğütler. Samoyloviç iki ayda 7 masal, 20 atasözü ve 109 bilmece derler. Bu malzemeler Opıt lingvistiçeskogo issledovaniya tekinskogo govora turkmenskogo dialekta [=Türkmen lehçesinin Teke ağzının dil bilimi incelemesi teşebbüsü, 1903] adlı mezuniyet çalışmasının esasını teşkil eder. Blagova altın madalyayla ödüllendirilen bu çalışmanın Türkmen ağızları üzerine ilk incelemelerden

136

biri olduğunu ve Böhtling-Radloff mektebinin ruhunu yansıttığını belirtir (Blagova, 2008, s. 361–363).

1903’te hocası W. W. Barthold’un Zapadnıy Turkestan so vremeni zavoyevaniya arabami do mongolskogo vladıçestva [=Arap fetihlerinden Moğol istilasına kadar Batı Türkistan, SPb.

1900] adlı ders kitabının özetini neşreder.

Üniversiteyi tamamlayan Samoyloviç 1 Haziran 1903 itibarıyla Türk-Tatar Edebiyatı Bölümünde hocalığa hazırlanmaya başlar (Blagova, 2008, s. 363).

İlk bildirisini 29 Nisan 1904’te Abdu’s-Sattar’ın [1800’ler] tarihî şiirine dayanarak

“Turkmenskaya poema o stolknoveniyah turkmen s persami v 60-h godah XIX stoletiya” [=1860’lardaki Türkmen-Fars mücadeleleri hakkında Türkmen manzumesi] adıyla Rus Arkeoloji Cemiyetinin Doğu Bölümünde sunar. Bildiri 1906’da “Kniga rasskazov o bitvah tekintsev (Predvaritelnoye soobşeniye)” [=Tekelerin cenknamesi, ön bilgilendirme] adıyla yayımlanır (Aşnin, 1978a, s. 9). Çalışma ileride yüksek lisans tezine dönüşür [1914]. Hocasının ölümü, evlilik ve oğlunun doğumu (1906) gibi hadiseler Samoyloviç’in tezini yazmasını yavaşlatır. Ancak 1914’te yayımlayabildiği tezini, 1915’te savunur (Aşnin, 1978a, s. 11).

1904’te hocası Melioranskiy’in tavsiyesi ve idaresiyle, Babürnâme’nin ilk bölümünün (fragment) S. İ. Polyakov’ca yapılan tercümesi [1904] üzerinde çalışır.

Tercümeye dair tenkit 1907’de çıkar. Bu çalışmayla, Samoyloiç’in Orta Çağ Türk metinleri üzerindeki tercüme faaliyetinin ilk eseri verilmiş olur (Blagova, 2008, s. 364).

1906’da hocasının ölümü üzerine vefat yazısı (nekrolog) neşreder. Aynı yazı ilavelerle ZVORAO gibi önemli bir dergide çıkar. E. K. Pekarskiy’in değerlendirmesinde yazıdan takdirle söz edilir (Blagova, 2008, s. 363–364).

1906 yazında Samoyloviç ikinci Türkistan seyahatine başlar: 20 Temmuz 1906 – 21 Ocak 1907. İki ayı gidiş- dönüş yolunda geçen seyahatte, üç ay Amuderya’nın güneyinde, üç hafta da Amuderya’nın kuzeyinde (Taşkent, Semerkant ve Buhara) bulunur. Çeleken yarımadasında Kıyat Han, ona Revnaku’l-İslam yazmasını hediye eder. Seyahatin raporu 1908’de yayımlanır. Blagova’ya göre, Samoyloviç’in notlarından ve Barthold’a bir mektubundan seyahatin bir hayli meşakkatli geçtiği anlaşılmaktadır. Ekim başlarında ateşlenir, Semerkant’a giderek karısının akrabalarında kalır. Zamanını Mahtumkulu üzerinde çalışarak geçirse de sözlük ve kaynakların

137

beraberinde olmaması işini zorlaştırır. Güzergâhını değiştirip Türkmen bozkırlarındaki araştırmalar yerine şartları daha elverişli Taşkent’te, Sartlar üzerine çalışmayı aklından geçirdiğinden bahseder. Anak tasarısından vazgeçmez. 1902’de başladığı Türkmen lehçesini inceleme ve halk edebiyatı malzemesi derleme işini azimle sürdürür.

Samoyloviç, 1902 ve 1906’daki 5 aylık araştırma seyahati neticesinde Türkmen Türkçesini kısmen, yani Türkmenlerin yabancılarla konuştukları hâliyle anlayabildiğini itiraf eder. Onların kendi aralarındaki konuşmalarına ise tam anlamıyla vâkıf değildir (Blagova, 2008, s. 365–367).

Samoyloviç Türkmen lehçesi üzerine tespitlerinden bazılarını Barthold’a, Merv’e bağlı Agır-Baş aulundan 1.IX.1906’da yazdığı bir mektupta söz eder: Türkmen Türkçesi üzerine değerlendirmelerde bulunan A. A. Semenov ve Á. Vámbéry’nin tespitlerinde tutarsızlıklar vardır. Dudin, eşya adlarına ilişkin etnografya derlemelerinde yer yer yanılmıştır. Bu hatalar “bir kez daha etnografya uzmanının araştırdığı halkın dilini bilmesi gerektiğini göstermiştir”. (Blagova, 2008, 367–368). Barthold’a Merv’den yazdığı 8.XII.1906 tarihli bir başka mektubunda derlediği malzemenin kapsamlı bir dökümü bulunur (Blagova, 2008, s. 98-101). Seyahatin raporuna göre ise 1902 ve 1906’da derlediği malzemenin toplam sayısı şöyledir: 16 masal, 181 atasözü, 176 bilmece. Bu malzemenin derlenmesinde Türkmenlerin büyük yardımı olur (Blagova, 2008, s. 368).

Blagova, Samoyloviç’in arşivinde [RNB. F. 671] Türkmen folkloruyla ilgili kayıtların yanı sıra Türkmen tarihine ilişkin yazmalardan kesitler olduğunu da belirtir.

Ancak Türkmen lehçe bilgisi üzerine tetkiklerin mevcut olmayışı Blagova’nın dikkatini celbeder. Bu durumu Samoyloviç’in sözleriyle açıklığa kavuşturmaya çalışır.

Samoyloviç Türk lehçeleri üzerine yapılan aceleci tespitleri eleştirmekte ve belli bir Türkmen ağzını tasvir etme işini üstlenmekten kaçınmaktadır. Dört yıl önce üstlendiği bu işin aslında kolay bir iş olmadığını anlamıştır. Türkmenistan’a, onların dillerini öğrenmek için gider ve bu hedefini gerçekleştirir. Bir dili tasvir etmek için de o dili konuşup anlamanın yeterli olmadığını, dili özüne inebilmenin gerektiğini vurgular.

İncelemelerinden hareketle Türkmen ağızlarının ana hatlarını ortaya koymaya, bu ağızların aralarındaki bazı farkları açıklamaya ise hazırdır. Blagova onun bu sözlerine rağmen Türkmen ağızlarının ana hatlarını tasvir etme işine giriştiğine dair bir kayıt olmadığını ifade eder (Blagova, 2008, s. 369).

138

Blagova’ya göre Samoyloviç Türkmen lehçe araştırmalarının (diyalektoloji) müstakil bir disiplin hâline gelmesini sağlar. Türkmen lehçesinin ayrı bir dil olarak kabul eden ilk araştırmacı olan Samoyloviç, aynı zamanda bu lehçenin ağız (diyalekt) çeşitliliğini tespit eden ilk kişidir de (Blagova, 2008, s. 370).

1906–7 seyahatinin neticeleri bir raporda mevcuttur [1908]. 1902 ve 1906–7 seyahatinde elde edilen halk bilimi malzemesinden bilmeceler Rusça tercümesiyle çıkar

[1909]. 1906’da derlenen Kör Molla’nın şiiri/türküsü de yine Rusça tercümesiyle elimizdedir [1907]. Samoyloviç, bu son seyahatte Molla Nepes, Mahtumkulu ve babasının da aralarında olduğu toplam 15 şairden şiirler derler (Blagova, 2008, s. 370–

371).

1906’da hocası Melioranskiy vefat eder (Aşnin, 1978a, s. 10). Melioranskiy’in yerine fakülte sekreteri olan Barthold, Samoyloviç’in tezini idare etmeye başlar. İki ismin mektuplaşmaları başlar. Samoyloviç’in Radloff ile çalışmaya başlaması da yine bu dönemde olur. Barthold, Samoyloviç’e yazdığı 17.IX.1906 tarihli mektupta Radloff’un onunla çalışmaya hazır olduğunu haber verir. Barthold, Orta Asya dilleri ve yaşayışı üzerine uzman olan Radloff’un Samoyloviç’e fayda getireceği kanaatindedir (Blagova, 2008, s. 371).

Samoyloviç, Radloff’a Obraztsıy narodnoy literaturıy tyurkskih plemyon [=Türk boylarının halk edebiyatından numuneler] neşrinde yardım eder: VII. cilt için S. Şapşal ve VIII.

cilt için de V. A. Gordlevskiy’in tercümanlık yapmasına vesile olur. Opıt slovarya tyurkskih nareçiy [=Türk lehçelerinin sözlüğü teşebbüsü] tashihine yardım eder. 1914 Mart’ında ise Radloff ile Uygur sözlüğü üzerinde çalışmaya başlar. Ancak çalışmayı S. Ye. Malov sürdürür (Blagova, 2008, s. 372).

Samoyloviç 1 Haziran 1907’de, özel doçent (privatnıy dotsent) kadrosuna atanır.

Aynı yılın eylülünde, Petersburg Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesinde ders vermeye başlar. Türk dili ve edebiyatı öğretimi çerçevesinde Türk-Tatar dillerine giriş dersi, ayrıca Orhun-Yenisey kitabeleri, Kutadgu Bilig (KB) seminerleri vardır. Blagova, derslerin muhtevası ve adlarındaki değişmeler üzerinde uzun uzadıya durur (Blagova, 2008, s. 372–374).

Samoyloviç hocalık mesaisini sürdürürken bir yandan da hocası Meliroanskiy’in Şeybânînâme’si [1908] üzerinde çalışır. Blagova, onun 1900’lerin ilk 10 yılında verdiği

139

seminerlere Bâbürnâme ve Ali’nin Yûsuf ve Züleyhâ okuma ve yorumlamalarını da ekler. Bu çerçevede, Bâbürnâme’nin ayrı bir yeri vardır. Eseri seminerlerinde okumaya Samoyloviç 1903/4 öğretim yılında, Melioranskiy’in telkiniyle başlar. Blagova’nın arşiv araştırmaları, bilim adamının seminerlerinde okutmak üzere, 1907–15 döneminde, eserden sistemli bir şekilde kesitler çıkardığını ortaya koyar. Samoyloviç arşiv vesikalarına göre 1900-15’te Bâbürnâme üzerinde mesai harcamış ve eser üzerinde çalışan G. Ya. Ker, O. İ. Senkovskiy, N. İ. İlminskiy ve V. V. Velyaminov-Zernov gibi isimlerin bulunduğu ilk saftaki yerini almıştır (Balgova, 2008, s. 375–376).

Samoyloviç 1908’de, öğrencileriyle Yûsuf ve Züleyhâ’yı okumaya ve tercüme etmeye başlar. Eser üzerinde uzun yıllar süren bu çalışma K kakoy iz turetskih literatur otnosit roman XII veka İosif i Zuleyha? [=13. asır romanı Yusuf ve Züleyha hangi Türk edebiyatına aittir] adlı incelemenin ortaya çıkmasını sağlar. Yayımlanmamış Turetskiye etyudıy [=Türk

etütleri] külliyatına dâhil olan yazı 2002’de çıkar (Balgova, 2008, s. 376).

Blagova, S. Ye. Malov ve E. A. Şmidt’in notlarından, Samoyloviç’in Kutadgu Bilig ve Türkçenin dil bilgisi derslerinin mahiyetini ortaya koymaya çalışır. Bunlardan bilhassa ikincisi üzerinde duran Blagova, Samoyloviç’in dil bilgisi yaklaşımının nasıl şekillendiğiyle ilgili görüşlerini paylaşır. Buna göre, muhtemelen 1906–7’ye ait “Obzor russkih grammatik (XIX. v.) razliçnıh tyurkskih yazıkov” [=XIX. asır Rus Türkçe dil bilgisi kitaplarına toplu bakış] adlı müsveddesinden, Samoyloviç’in önceki 11 dil bilgisi kitabını etraflıca tenkit ettiği anlaşılmaktadır. Blagova’ya göre Melioranskiy gibi Rusya’da Türk dil biliminin (yazıkoznaniye) tesis edilmesine gayret etmiş bir ismin öğrencisi olan Samoyloviç, önceki dil bilgisi çalışmaları üzerindeki mesaisiyle, eski ve yeni Türklük bilimi mektepleri arasında bir rabıta kurmayı başarmıştır (Balgova, 2008, s. 376–378).

1908’de Samoyloviç, Üniversite ile Doğu ve Orta Asya’yı Araştırma Komisyonu tarafından Taşkent, Buhara ve Hive Hanlığına gönderilir, seyahatin tafsilatı neşredilen bir raporda yer alır [1909]. Amaç dil bilimi ve etnografya araştırmaları yapmak ve BA’ya bağlı Antropoloji ve Etnografya Müzesine malzeme toplamaktır. Bilim adamı, 1907–1909’da ise Rus Müzesinin Etnografya Dairesinde kayıt memurluğu yapar (registrator). 1908-1925’te Hive, Türkmen, Özbek halklarından Samoyloviç’in derlediği malzemelerden müzenin 11 koleksiyonu oluşur (Balgova, 2008, s. 380–381).

Blagova bu üçüncü seyahatin Samoyloviç’in meslek hayatında bir dönüm noktası olduğunu dikkatlere sunar. Bilim adamının ilgisi ve mesaisi Türkmen ağız

140

araştırmalarından Türkmen edebiyat, halk bilimi ve etnografyasına kayar. Blagova, bu durumda, kısa araştırma seyahatleriyle incelenen dile vâkıf olmanın mümkün olmayışının etkili olduğunu savunur ve İlminskiy ile Potseluyevskiy örneklerini verir.

İlminskiy, üç yıl kadar Orenburg Sınır Komisyonunda çalışır ve Kazaklar için Rusça kitabını böyle bir sürecin sonunda ortaya koyar. Türkmen dili araştırmalarını tekâmül ettiren isim olan Potseluyevskiy ise bilim ve hocalık faaliyetinin tamamını Türkmenistan’la bağdaştırır (Balgova, 2008, s. 379–380).

1909–1910 yıllarında Samoyloviç’in edebiyat tarihi, kaynak eserler, folklor ve etnografya gibi çeşitli sahalarda çalışmalarını sürdürür. Bölge halklarının hâlihazırdaki halk edebiyatı ve yaşayışıyla ilgilenir, gittiği yerlerden yazılı malzemeler toplar, bunlar üzerine daha sonra pek çok değerlendirme yazısı kaleme alır. Blagova, değerlendirme yazılarından Samoyloviç’in ayırt edici özelliklerinden birinin anlaşıldığını söyler.

Samoyloviç, Slovar sartovskih slov [=Sart kelimeleri sözlüğü, 1908] için yazdığı değerlendirme yazısında bölge dilleri üzerine kılavuzlara ihtiyaç duyulduğu bir ortamda yapılan en küçük çalışmaların bile takdire şayan olduğunu yazar. Blagova’ya göre, Doğu biliminin iki ayrı kolu, yani bilgi ve uygulama çalışmaları arasında, güncel ihtiyaçlar gereğince bir bağ kurma fikri Samoyloviç’in meslek hayatına yön veren ilkelerden biridir (Balgova, 2008, s. 381).