• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.3. Samoyloviç’in Meslek Hayatına Bir Bakış

4.3.4. İdarecilik Dönemi (1930-1938)

163

Seyahat üzerine Türklük Bilimi Kabinesinde, Doğu Bilimciler Topluluğunda, Radloff Halkasında, Etnografya İlmî-Araştırma Enstitüsü’nde, II. Ukrayna Geneli Doğu Bilimi Kongresinde bildiri sunar. Blagova tespitiyle bu dönemde sunduğu bildiriler şunlardır: “Lingvistiçeskiye i etnografiçeskiye nablyudeniya v Balkarii” [=Balkar’da dil ve etnografya gözlemleri], “Drevneturetskiy tefsir i Zolotaya Orda” [=Eski Türk tefsiri ve Altın Orda],

“Tretya redaktsiya moyey klassifikatsii turetskih yazıkov” [=Türk dilleri tasnifiminin üçüncüsü],

“Proyekt etnografiçeskoy klassifikatsii turetskih narodov” [=Türk halklarının etnografya yönüyle tasnif tasarısı], “Sovremennaya kulturnaya jizn v Samarkande” [=Semerkant’ta çağdaş kültür hayatı]

(Blagova, 2008, s. 448-449).

164

Dopolneniya k Klassifikatsii Turetskih Yazıkov” [=Türk dilleri tasnifine eklemeler] (Blagova, 2008, s. 451).

1931’de resmî vazifeleri artmaya devam eder. Bunların çoğu Akademi bünyesindedir. Toplum Bilimleri Bölümünde hem üyedir hem de bölümün dergisini neşre hazırlamaya başlar (redaktör). Akademinin Yönetim Kurulu üyesidir (çlen Prezidiuma). Doğu Bilimi Enstitüsünün, ayrıca Coğrafya Cemiyetinin idare heyetlerinde yer alır (Blagova, 2008, s. 451).

1931 sonbaharıyla ders yükünün azalır. Yalnızca Leningrad Doğu Enstitüsü (LVİ) Türkçe bölümündeki lisans üstü öğrencilerine (asiprant) ders verir. Ders yükü azalsa da kültür inkılabı çerçevesinde, bilimi yaygınlaştırma ile sosyalist propaganda faaliyetlerine katılması gerekir. Blagova, bu kapsamdaki nutukların ve üyeliklerin bir dökümünü verir (Blagova, 2008, s. 452).

1932’de, Barthold’un ölümünden sonra yapısı değiştirilen ve Akademinin Dil ve Düşünce Enstitüsüne bağlanan Türklük Bilimi Kabinesinin başkanı olur. Akademinin Kazakistan Şubesinin (filial) başkanı olur. Akademi bünyesinde tertiplenen Kazakistan ve Özbekistan’ın üretim güçlerinin araştırılması konferanslarına başkanlık eder. Bu türden konferansların tertip heyetlerinde yer alır (Kafkas Ötesi Federasyonu, Türkmenistan, Karakalpak ve Kırgızistan). Özbekistan’ın Üretim Gücünün Araştırılması Konferansı için Taşkent’e, Akademinin Kazakistan Şubesinin işleri için de Alma-Ata’ya gönderilir (Blagova, 2008, s. 452).

Akademinin Doğu Bilimi Enstitüsünde belirli konuları araştırmak için kurulan heyetleri idare eder (Türkistan’da cedidizm, Karakalpak tarihi). Bu faaliyetlerin neticeleri 1934 ve 35 yayınlarına yansır. 1934’te çıkan “Otkliki hivinskoy pridvornoy hroniki XIX v. na priyezd angliyskogo mayora Ebbot” [=XIX. asır Hive kroniğinde İngiliz Binbaşı Ebbot’un gelişinin yansımaları], “Hivinskiye marşrutıy pervoy poloviny XIX veka po Karakumam” [=XIX. asrın ilk yarısında Hive’den Karakum’a güzergâhlar] ve 1935’te çıkan

“Sokraşennıy perevod otrıvkov iz hivinskih hronik XIX veka o hivinsko–

karakalpakskih otnoşeniyah” [=Hive–Karakalpak ilişkileri üzerine XIX. asır Hive kroniklerindeki kesitlerin kısa tercümesi] adlı makaleler Hive kronikleri üzerindeki mesainin ürünüdür (Aşnin, 1978b, 284-286; Blagova, 2008, s. 452-453).

Akademinin Kazakistan Şubesinin başkanlığını Petersburg’dan sürdürür. Bu esnada Alma-Ata’da vekili bulunmaktadır (Prof. M. Tulepov). Şubenin bütün ilmî ve

165

idari işlerini Akademinin Yönetim Kurulunda takip eder, bölgeye gidecek bilim adamları bulmaya çalışır (Blagova, 2008, 453). Şubenin programına tarih ve sözlük çalışmaları koyar. Kazakistan tarihini araştırmak üzere oluşturulan bir komisyon malzeme toplamaya koyulur. Kazakça sözlüklerin hazırlanması işini ise bizzat Samoyloviç idare eder (Blagova, 2008, s. 453-454).

1932 martında kurulan Kazakistan Şubesinin kuruluş safhası 1935 ortalarında tamamlanır. Şubenin başkanlığına yeni bir isim atanır (A. D. Arhangelskiy).

Blagova’nın ifadelerinden bu değişikliği Samoyloviç’in teklif ettiği anlaşılmaktadır (Blagova, 2008, 454). Zira Kazakistan için öncelikli bilim alanları farklıdır (özellikle yer bilimi). Samoyloviç, Kazakistan Şubesinin başkanlığını bırakmış olsa da oradaki bilim camiasıyla ilişkilerini faal bir surette sürdürür (Blagova, 2008, s. 454).

1933’te Türkiye’nin daveti üzerine, N. Ya. Marr ile Türkiye’ye gelir. Ziyaretin maksadı iki ülke kuruluşlarının tarih ve dil alanlarında iş birliğini tesis etmektir. Bu ziyaret Akademi bünyesinde Türkiye’yle ilmî iş birliğini geliştirmek için bir Komisyon oluşturulmasına vesile olur. 1933 itibarıyla Samoyloviç bu komisyonun başkan vekili, 1935 başında ise başkanı olur (Blagova, 2008, s. 455).

15-19 Şubat 1933’te, Yeni Alfabe Komisyonunun I. Birlik Geneli Bilim Kuruluna katılır. Dilin biçimlendirilmesi mevzusu çerçevesinde, terimlerin tercümesi konusunda katkı verir. Komünist Manifesto’nun Kazak [1926] ve Özbek [1929]

Türkçelerine tercümeleriyle ilgili aynı yıl bir makale yayımlar. Burada çeviri kıstasları üzerinde durur. Ona göre Özbek ve Kazak Türkçelerinin yazı dillerinde, manifestodaki bazı kavramları tercüme etmeye yarayacak terimler geliştirilmemiştir (Blagova, 2008, s. 455-456).

1933’te Sibirskaya Sovetskaya Entsiklopediya’nın [=Sovyet Sibirya ansiklopedisi] 5.

cildi için hazırlanacak “Yazıki Narodnostey Sibirii” [=Sibirya halklarının dilleri] kısmına 1 Ekim 1933’te “Turki” ve “Turetskiye Yazıki” makalelerini gönderir. Neşredilmeyen bu iki makale 1989’da M. P. Malışeva ve V. S. Poznanskiy tarafından tanıtılır:

“Neopublikovannıye Stat’i Akademika A. N. Samoyloviça” [=Akademi üyesi A. N.

Samoyloviç’in neşredilmeyen makaleleri] (Blagova, 2008, s. 457).

1934 başında, ömrünün sonuna kadar sürdüreceği Akademinin Doğu Bilimi Enstitüsü müdürlüğüne getirilir. Yazın, İstanbul’da tertiplenen II. Türk Dili Kurultayına gönderilir ve “Cuci Ulusu veya Altın Ordu Edebî Dili” adında bir bildiri okur. III. Kırım

166

Geneli Dil Bilimi Konferansına katılır, terimlerle ilgili görüşmelere katkı verir. Ayrıca Yeni Alfabe Komisyonunun Azerbaycan, Kırım, Tataristan, Başkurdistan, Kırgızistan ve Kazakistan’da dilin biçimlendirilmesinde ulaştığı sonuçları aktarır (Blagova, 2008, s. 457-458).

Blagova’nın dikkatlere sunduğu üzere bu yıllarda Samoyloviç için Türkiye’yle ilişkiler güncel bir mevzudur. Akademinin 28 Aralık 1934 tarihli oturumunda, “Vtoroy lingvistiçeskiy kongress v Turstsii i sovetsko-turetskiye nauçnıye otnoşeniya” [=Türkiye’de ikinci dil kurultayı ve Sovyet–Türk bilim ilişkileri] adlı bir bildiri okur. 1935 başında Marr’ın vefatıyla Türkiye’yle İlmî İlişkileri Geliştirme Komisyonu başkanlığına getirilir.

Muhtemelen 1934-1936 dönemine ait “İzuçeniye anatoliysko-rumeliysko-turetskogo yazıka” [=Türkçenin Anadolu-Rumeli ağızlarının araştırılması] adlı arşiv kaydında Türkiye Türkçesinin araştırılmasına yönelik bir dizi teklifte bulunur. Türkiye Türkçesinin araştırılmasında hâliyle Türkiye’nin merkez olduğunu ve bu sebeple Türkiye’yle İlmî İlişkileri Geliştirme Komisyonuna büyük iş düştüğünü ifade eder. Ona göre Ekim Devriminden sonra Rus Türklük bilimi büyük bir gelişme kaydeder, Türkçe-Rusça sözlük [1931] ve çeviri olmayan Türkçe dil bilgisi kitapları bunun bir göstergesidir. Bu süreçte Türkiye Türkçesi üzerindeki çalışmalarıyla N. K. Dmitriyev milletlerarası üne kavuşur. Rusya’daki Türkiye Türkçesi araştırmalarının müşterek bir şekilde yürütülmesini de yine o tesis edecektir (Blagova, 2008, s. 459-460).

1934-1935’te Run harfli kitabeler üzerine üç yazı neşreder. Bunlardan ikisi

“Novıye Tyurkskiye Runıy iz Mongolii [=Moğolistan’dan yeni Runik Türk yazıları], ve biri de“Ne İdol, a Plemya” [=Put değil, kabile] adını taşır. S. F. Oldenburg ve Marr anısına yazılar kaleme alır. Bir de Marr’ın geliştirdiği dil öğretisi üzerine “Turkologiya i novoye uçeniye o yazıke” [=Türkoloji ve yeni dil öğretisi] adlı bir yazı yayımlar. Bu yazı bağlamında Blagova, Samoyloviç’in Yafetik teoriyi benimsemekle itham edilmesini yersiz bulur.

Zira o dönem göz önüne alındığında, üst seviyede resmî vazifeleri olan birisinin bu teoriye mesafeli kalması mümkün değildir – üstelik teorinin mimarı Marr tarafından Türk dilleri tasnifine [1922] yöneltilen ağır eleştiriler ortadayken (Blagova, 2008, 461).

Devam eden birkaç sayfada Blagova, Samoyloviç’in Yafetizm çerçevesinde kaleme aldığı yazılarıyla ilgili bazı tespitlerini paylaşır (s. 462-464). Ona göre bu teori kapsamındaki yedi yazının çoğu hâlâ ilmî değerini muhafaza eder (s. 463)

Rus Türklük biliminin merkezindeki isimlerden olan Samoyloviç pek çok meslektaşına farklı şekillerde destek olur. 1923’te S. Ye. Malov’un Kazan’dan

167

Leningrad’a gelmesini ve Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsünde ders vermeye başlamasını sağlar. Akademinin Kazakistan Şubesinin başında bulunduğu sırada siyasi suçlarla Kazakistan’a gönderilen bazı kişilere bilim camiasına katılma imkânı verir. Blagova, Samoyloviç’in arşivinde T. İ. Grunin, N. G. Malitskiy, S. Ye. Malov, Ye. D. Polivanov ve A. P. Potseluyevskiy gibi isimlerden gelen iş veya eser yayımlatma taleplerini ihtiva eden mektupların mahfuz olduğunu belirtir. Arşivde Kononov’la ilgili de bir kayıt vardır. Anlaşılan Samoyloviç Türkiye’yle İlişkileri Geliştirme Komisyonu başkan yardımcısı sıfatıyla, Dış İşleri Komiserliği kadro birimine A. N. Kononov’u tavsiye eder. Adı anılan birimden gelen cevap mektubunda (25.V.1934), Kononov’un İstanbul değil, İzmir konsolosluğunda tercüman-sekreter olarak işe yerleştirileceği haber verilir (Blagova, 2008, s. 464).

1936 martında, Akademi oturumunda (sessiya) Doğu bilimi araştırmalarının durumunu değerlendiren bir konuşma yapar. Aynı yıl Türkmenistan’da, Aşkabat’ta tertip edilen I. Dil Bilimi Kongresine katılır. Yerli basında Samoyloviç’le dilin biçimlendirilmesi, terim ve dil araştırmaları üzerine yapılan mülakat geniş yer bulur.

Buradan Alma-Ata’ya geçer. Kazakistan’daki ilmî gelişmeyi değerlendirdiği “Alma–

atinskiye vstreçi” [=Almatı buluşmaları] adlı bir gazete yazısı çıkar çıkar. (Blagova, 2008, s.

465).

1936 yazında III. Türk Dili Kurultayına katılmak üzere Türkiye’ye gönderilir ve burada “Osnovnıye problemıy yazıkoznaniya i praktika yazıkovogo stroitelstva v Turtsii i Sovetskom Soyuze” [=Dil biliminin ana meseleleri ve Türkiye ile Sovyetler Birliği’nde dilin biçimlendirilmesi] adında bildiri sunar. Bu kurultay ile Türkiye’deki kültür hareketleriyle ilgili görüşlerini “Stambulskiye vpeçatleniya 1936 goda” [=1936 yılından İstanbul izlenimleri]

ve “Tretiy lingvistiçeskiy kongress v Turtsii” [=Türkiye’de üçüncü dil bilimi kongresi] adlı yazılarında paylaşır.

1936’da dil biçimlendirmesi alanında çok sayıda yazı kaleme alır. Yakut halk bilimi üzerine hazırlanan bir kitaba “Yakutskaya starinnaya ustnaya literatura” [=Eski Yakut sözlü edebiyatı] adlı hacimli bir giriş yazar. “Ne turki, a tsaritsa” [=Türkler değil, çariçe] adlı küçük bir yazısında ise yeni bir okuma-anlamlandırma teklifinde bulunur (Aşnin, 1978b, s. 286-287).

Aynı yıl Samoyloviç’in son büyük makalesi neşredilir: “Bogatıy i bednıy v tyurkskih yazıkah” [=Türk dillerinde zengin ve fakir]. Blagova bu makalenin kelime

168

bilimi sahasında hâlâ muteber olduğunu belirtir (Blagova, 2008, 466). 1937’de son makalelerini yayımlar, bunlar Radloff’un doğumunun 100. yılı için iki yazıdır (Blagova, 2008, s. 466-467).

Ölümünden sonra 1961’de “Vopros o rusalkah-sukızı v Turkmenistane”

[=Türkmenistan’da su kızı meselesi] ve “O traurnom tsvete” [=Yas rengi hakkında], 1973’te ise

“Variant skazaniya o Yedigeye” [=Edigey anlatısının varyantı] adlı yazıları çıkar (Blagova, 2008, s. 467). Sonraki yıllarda da arşivde kalan çalışmalarından yayımlananlar olur.

1936’da tutuklamalar başlar. Aralık’ta R. Ahundov, 1937 ocağında B. V.

Çobanzade (Kislovodsk), ağustosta S. D. Asfendiarov (Alma Ata) tutuklanır. 1937 eylülünün ikinci yarısında Samoyloviç eşi Raisa Grigoryevna ile dinlenmek için Kislovodsk’a gider. Burada, 2 Ekim’de tutuklanır, eşyalarına el konulur. 13 Şubat 1938’de, 15 dakika süren duruşmada şekle ilişkin gerekler yerine getirilir ve kurşuna dizilmesine karar verilir. Hüküm aynı gün uygulanır. İdamın gerekçesi ise Türkçülük ile Japon casusluğudur (Blagova, 2008, s. 467; Samoyloviç, 2005, s. 13).

Samoyloviç, Alpatov’un belirttiğine göre aynı dönemde idam edilen Ye. D.

Polivanov’a nazaran Marr’ın teorisine daha az tepki gösterir, hatta Türk dilleri sınıflandırmasının son hâlini neşretmekten kaçınır. Ama yine de Stalin teröründen kurtulamaz. Bir rivayete göre de soylu bir aileden gelmesinden ötürü idam edilmiştir (Alpatov, 1990, s. 115).

Samoyloviç’in idamına dair bazı belgeler Aşnin ve Alpatov tarafından yayımlanır [1996]. Yine bu iki isim Stalin terörüne maruz kalan Türklük bilimciler üzerine bir kitap çıkarırlar [2002]. Kitap Türkçeye de kazandırılır [Ank. 2016]. Türkiye’de, A. Buran Kurşunlanan Türkoloji adlı bir kitap yayımlar [Ank. 2011].

Samoyloviç bilim adamlığı kadar hocalığıyla da iz bırakan bir isimdir, çalışmalarını sürdürecek öğrenciler yetiştirse de belli başlı bir isimden söz etmek zordur.

Yine de öğrencilerinin küçük bir listesini Aşnin verir (Aşnin, 1978a, s. 27). Buradakilere S. M. Abramzon [Saul Mendeleviç, 1905-1977], P. A. Falev [öl. 1922] ve daha başkaları eklenmelidir. Bu son isim gibi, bir başka öğrencisi M. F. Gavrilov’un da uzun bir ömür süremediğini, 1938’de idam edildiğini not edelim.

60’lardan başlayarak V. D. Arakin [1904-1983], F. D. Aşnin [1922-2000], L. V.

Dmitriyeva [1924-1997], D. M. Nasilov [1935-2017], Blagova [1927-2013] ve daha başkaları Samoyloviç’in bilime hizmetlerinin anlaşılması ve mirasının bilim camiasının

169

istifadesine sunulmasına büyük emek verirler. Bu isimler bugün aramızda değildirler.

Ancak başlattıkları gelenek, genç kuşak araştırmacılar tarafından sürdürülmektedir.