• Sonuç bulunamadı

T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ALEKSANDR NİKOLAYEVİÇ SAMOYLOVİÇ VE TÜRKOLOJİ DOKTORA TEZİ SERDAR KARACA BALIKESİR, 2022

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ALEKSANDR NİKOLAYEVİÇ SAMOYLOVİÇ VE TÜRKOLOJİ DOKTORA TEZİ SERDAR KARACA BALIKESİR, 2022"

Copied!
554
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

ALEKSANDR NİKOLAYEVİÇ SAMOYLOVİÇ VE TÜRKOLOJİ

DOKTORA TEZİ

SERDAR KARACA

BALIKESİR, 2022

(2)
(3)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

ALEKSANDR NİKOLAYEVİÇ SAMOYLOVİÇ VE TÜRKOLOJİ

DOKTORA TEZİ

SERDAR KARACA

TEZ DANIŞMANI

PROF. DR. HALİL İBRAHİM ŞAHİN

BALIKESİR, 2022

(4)

T.C.

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEZ ONAYI

Enstitümüzün Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda 201512512001 numaralı Serdar KARACA’nın hazırladığı Aleksandr Nikolayeviç Samoyloviç ve Türkoloji konulu DOKTORA tezi ile ilgili TEZ SAVUNMA SINAVI, Lisansüstü Eğitim Öğretim ve Sınav Yönetmeliği uyarınca 23/06/2022 tarihinde yapılmış, sorulan sorulara alınan cevaplar sonunda tezin onayına OY BİRLİĞİ/OY ÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

Üye (Başkan) Prof. Dr. Ali DUYMAZ İmza

Üye (Danışman) Prof. Dr. Halil İbrahim ŞAHİN İmza

Üye Prof. Dr. Selami FEDAKAR İmza

Üye Doç. Dr. Muvaffak DURANLI İmza

Üye Doç. Dr. Satı KUMARTAŞLIOĞLU İmza

.../.../…

Enstitü Onayı

(5)

ETİK BEYAN

Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Yazım Kuralları’na uygun olarak hazırladığım bu tez çalışmasında;

• Tez içinde sunduğum verileri, bilgileri ve dokümanları akademik ve etik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,

• Tüm bilgi, belge, değerlendirme ve sonuçları bilimsel etik ve ahlak kurallarına uygun olarak sunduğumu,

• Tez çalışmasında yararlandığım eserlerin tümüne uygun atıfta bulunarak kaynak gösterdiğimi,

• Kullanılan verilerde ve ortaya çıkan sonuçlarda herhangi bir değişiklik yapmadığımı,

• Bu tezde sunduğum çalışmanın özgün olduğunu, bildirir, aksi bir durumda aleyhime doğabilecek tüm hak kayıplarını kabullendiğimi beyan ederim.

23/06/2022 İmza Serdar KARACA

(6)

iii ÖNSÖZ

Türklük bilimi çalışmaları, birkaç yüzyıldır farklı ülkelerde, farklı gelenekler çerçevesinde gelişmesini sürdürmektedir. Hiç kuşkusuz bu bilim sahasının güçlü bir şekilde kök saldığı ülkelerden biri de Rusya’dır. Burada 1800’lerin ikinci yarısından itibaren kendine has bir Türklük bilimi gelişme kaydeder. Bu gelişmenin nasıl bir seyir içinde gerçekleştiği Rusya’da pek çok çalışmaya konu olur, bunların bir kısmı Türkçeye de kazandırılır. Ancak bunlar, Rusya’nın kendi şartları, ayrıca araştırma- inceleme geleneğinin gerektirdiği bir yaklaşımla ortaya konmuştur. Oysa her ülkenin şartları ve bilim geleneği birbirinden farklıdır. Türk araştırmalarının Türkiye için önemi ortada olsa da bu alanla ilgili farklı ülkeler ve hâliyle Rusya’daki çalışmaların dünü ve bugünüyle bilindiğini söylemeye imkân verecek telif araştırmalar yetersizdir. Yetersizlik bunların varlığı ya da yokluğundan değil bütüncül bir yaklaşımla hazırlanmamasından ileri gelir. Bu bakımdan öncelikle Rusya’daki araştırma-inceleme süreçlerinin birkaç asırlık bir gelenek olduğu kabul edilmeli ve bu gelenekten alınacak bir kesit üzerindeki incelemeler bu kabul üzerinde yükselmelidir. İşte bu tez, böyle bir yaklaşımla Rusya’daki Türklük bilimi geleneği ile onun bir kesitini oluşturan bir Türklük bilimcinin çalışmalarını anlama ve anlatma gayesi güder. Tezdeki yaklaşımın ortaya çıkmasını sağlayan hocalarım Prof. Dr. Ali DUYMAZ ve Doç. Dr. Muvaffak DURANLI ile danışman hocam Prof. Dr. Halil İbrahim ŞAHİN’e en kalbi duygularımla teşekkür ederim.

BALIKESİR, 2022 SERDAR KARACA

(7)

iv ÖZET

ALEKSANDR NİKOLAYEVİÇ SAMOYLOVİÇ VE TÜRKOLOJİ

KARACA, Serdar

Doktora, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Prof. Dr. Halil İbrahim ŞAHİN

2022, 537 Sayfa

Rus Türkoloji araştırmalarının önde gelen isimlerinden olan A. N.

Samoyloviç üzerine araştırmalar Rusya’da hâlâ sürmektedir. Bunda, kendisinin Türk dili, edebiyatı ve halk biliminin farklı konularında, çok sayıda ve nitelikli eser vermiş olması etkilidir. Bu eserlerin çoğu belli başlı konulardaki ilk araştırmalar ve incelemeler arasında sayılır. Hâl böyleyken hem Samoyloviç’in kendi çalışmaları hem de bunlara dair sonraki araştırmalar konuyla ilgili Türkiye’deki literatürde yeterince yer bulmamıştır. Bunun yanında bir başka problem ise Samoyloviç ve çalışmalarının Rus Türkoloji araştırmalarındaki yerini tespit etmeye yönelik herhangi bir araştırmanın da olmayışıdır. Netice itibarıyla gerek Samoyloviç ve gerekse de Rus Türkoloji araştırmalarına dair bilgi eksikliği, Türkiye’deki çalışmaların bazı yönlerden yetersiz kalmasına sebep olmaktadır. Bu yetersizlik kendini en çok belli bir konudaki literatürün tespit edilmesinde hissettirir. Samoyloviç’in pek çok çalışması ilk olmasıyla belli konulardaki Türkoloji çalışmalarında, en azından literatür özetinde yer bulmalıdır. Bazı çalışmalar ilk olmanın yanında bir de son olmalarıyla kayda değerdir. Daha net bir ifadeyle Samoyloviç’in saha araştırmalarıyla ulaştığı bazı bulgular değişen hayat şartları sebebiyle yok olmuştur.

Böylelikle Samoyloviç’in çalışmalarının değeri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.

Bunların ne anlam ifade ettiğinin anlaşılabilmesi Rus Türkoloji geleneğinin bilinmesiyle yakından alakalıdır. Bu sonuncunun anlaşılması ise Rus Doğu biliminin

(8)

v

bilinmesine bağlıdır. Bütün bunlar tezde bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesini gerekli kılmıştır. Netice itibarıyla öncelikle Rusya’daki Türklerle ilgili ilk yazılı kaynakların neler olduğu ve bunların özellikleri belirlenmiş, sonrasında Rus Doğu bilimi kuruluşları incelenmiştir. En nihayetinde Samoyloviç üzerinde durulmuştur.

Bu çerçevede öncelikle Samoyloviç’in biyografisi verilmiş, sonrasında ise dil- edebiyat ile halk bilimi araştırmaları üzerinde durulmuştur. Tezin sonunda Samoyloviç’in çalışmaları ile bunlar üzerindeki araştırmaların geçmişten bugüne bir listesi mevcuttur.

Anahtar Kelimeler: Oryantalizm, Türkoloji, Folklor

(9)

vi ABSTRACT

ALEKSANDR NIKOLAEVIC SAMOYLOVICH AND TURKOLOGY

KARACA, Serdar

PhD Thesis, Department of Turkish Language and Literature Adviser: Prof. Dr. Halil Ibrahim SHAHIN

2022, 537 Pages

Research on A. N. Samoylovich, one of the leading figures in Russian Turkology studies, is still ongoing in Russia. The fact that he produced numerous qualified works on various subjects of Turkic languages, literature and folklore is effective in this. Most of these works are regarded as being among the first studies and reviews on certain subjects. In this context, both Samoylovich’s works themselves and subsequent studies on them have not been adequately included in the related literature in Turkey. In addition to this, another problem is that there are no studies designed to identify the place of Samoylovich and his works in Russian Turkology research. Therefore, the lack of information regarding both Samoylovich and Russian Turkology research causes the related studies in Turkey to be inadequate in certain aspects. This inadequacy is most apparent in the identification of the literature on a specific subject. It is necessary to include many of the works of Samoylovich in at least the literature summary of Turkology studies as preliminary research. Certain studies stand out as being conclusive as well as preliminary. In other words, certain findings discovered by Samoylovich through field studies have disappeared due to changing living conditions. Therefore, the value of Samoylovich’s works stand out on their own. Understanding their significance is closely related to the understanding of the Russian Turkology tradition. The

(10)

vii

understanding of the latter, in turn, depends on the knowledge of Russian Orientalism. All these factors have necessitated a holistic approach to be adopted in the present thesis. In conclusion, first, the written sources on Turks in Russia and their features were identified, and Russian Orientalism institutions were examined afterwards. Finally, Samoylovich was addressed. Within this framework, first, the biography of Samoylovich was presented and, afterwards, his language-literature and folklore studies were discussed. At the end of the thesis, a list of Samoylovich’s work and research on these works from past to present is included.

Keywords: Orientalism, Turkology, Folklore

(11)

viii

KISALTMALAR LİSTESİ

BA : Bilimler Akademisi

EO : Etnogafiçeskoye obozreniye DLT : Dîvânu Lugâti’t-Türk JS : Jivaya starina

KB : Kutadgu Bilig KSz. : Keleti Szemle L. : Leningrad M. : Moskova

NP : Nauka i prosveşeniye. Taşkent NV : Novıy vostok

Pg. : Petrograd

SE : Sovetskaya etnografiya. M.-L., M.

ST : Sovetskaya turkologiya

SMOMPK: Sbornik materialov dlya opisaniye mestnostey i plemyon Kavkaza SPb. : Petersburg

TV : Turkestanskiye vedomosti. Taşkent

ZVORAO: Zapiski Vostoçnogo otdeleniya Russkogo arheologiçeskogo obşestva

(12)

ix İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ... iii

ÖZET ... iv

ABSTRACT ... vi

KISALTMALAR LİSTESİ.. ... viii

İÇİNDEKİLER ... ix

1. GİRİŞ ... 1

1.1. Araştırmanın Problemi ... 1

1.2. Araştırmanın Amacı ... 2

1.3. Araştırmanın Önemi ... 2

1.4. Araştırmanın Varsayımları ... 2

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 3

1.6. Tanımlar ... 3

2. İLGİLİ ALANYAZIN ... 4

2.1. Kuramsal Çerçeve ... 4

2.2. İlgili Araştırmalar ... 4

3. YÖNTEM ... 6

3.1. Araştırmanın Modeli ... 6

3.2. Evren ve Örneklem ... 6

3.3. Veri Toplama Araçları ve Teknikleri ... 6

3.4. Verilerin Toplanma Süreci ... 7

3.5. Verilerin Analizi ... 7

4. BULGULAR VE YORUMLAR... 8

4.1. Rus Doğu Bilimi ve Doğu Algısının Arka Planı ... 8

4.1.1. Eski Metinlerin Rus Emperyalist Bilgi Birikimine Katkısı ... 11

4.1.1.1. İlk Seyahatler (1100-1400’lerin Ortalarına Kadar) ... 13

4.1.1.2. İstanbul’un Düşüşü ve Nestor İskender’in Kehaneti ... 16

4.1.1.3. 1400’lerin Sonları ve Afanasiy Nikitin ... 17

(13)

x

4.1.1.4. 1500’lere Doğru İslam’la İlgili İlk Metinlerin Ortaya Çıkışı ... 19

4.1.1.5. 1500-1700’ler ve Metinlerin Çeşitlenmesi ... 22

4.1.2. Doğu B l m ve Doğu M t n n Yüksel ş : Puşk n, Lermontov ve Tolstoy 34 4.1.2.1. Şairden Siyasetçiye Dönüşüm ve Puşkin ... 35

4.1.2.2. Lermontov’un Doğu İlgisi: Kafkasya ... 41

4.1.2.3. Barışçıl Bir Dünya Özlemi ve Tolstoy ... 43

4.2. Rusya’da Türklük Bilimiyle İlişkili Kavramlar ve Kuruluşlar ... 46

4.2.1. Doğu Bilimi ve Rusya’da Doğu Bilimi ... 46

4.2.2. Rus Doğu Biliminin Coğrafyası ... 48

4.2.3. Pratik ve Teorik Doğu Bilimi... 49

4.2.4. Bütüncül ve Uzmanlaşmış Doğu Bilimi ... 50

4.2.5. Menfi ve Müspet Doğu Bilimi ... 50

4.2.6. Rus Doğu Biliminden Türklük Bilimine Geçişin Tarihî Seyri ... 52

4.2.7. Petersburg’daki Kuruluşlar ... 55

4.2.7.1. Bilimler Akademisi (1714) ... 55

4.2.7.2. Asya Müzesi Kütüphanesi (1818) ... 62

4.2.7.3. Petersburg Üniversitesi (1819) ... 68

4.2.7.4. Dışişleri Bakanlığı Asya Bölümü Enstitüsü (1823) ... 82

4.2.7.5. Antropoloji ve Etnografya Müzesi (1837) ... 82

4.2.7.6. Coğrafya Cemiyeti (1845) ... 83

4.2.7.7. Arkeoloji Cemiyeti (1846) ... 84

4.2.7.8. Doğu Bilimi Cemiyeti (1900) ... 88

4.2.7.9. Orta ve Doğu Asya Araştırmaları Komitesi (1903) ... 90

4.2.7.10. Rus Oryantalistler Cemiyeti (1910) ... 91

4.2.7.11. Kabile Yapısını Araştırma Komisyonu (1917) ... 93

4.2.7.12. Radloff Halkası (1915) ... 94

4.2.7.13. Vsemirnaya Literatura Yayınevi (1919) ... 95

4.2.7.14. Yaşayan Doğu Dilleri Enstitüsü (1920) ... 95

4.2.7.15. Doğu Bilimciler Topluluğu (1921) ... 99

4.2.7.16. Doğu Bilimi Enstitüsü (1930) ... 99

4.2.8. Moskova’daki Kuruluşlar ... 100

4.2.8.1. Moskova Üniversitesi (1755) ... 100

4.2.8.2. Lazerev Ermeni Enstitüsü (1815) ... 101

(14)

xi

4.2.8.3. Tabiat Bilimi, Antropoloji ve Etnografya Severler Cemiyeti ... 109

4.2.8.4. Moskova Doğu Bilimi Enstitüsü (1921) ... 109

4.2.8.5. Akademik Doğu Bilimciler Birliği (1921) ... 113

4.2.8.6. Birlik Geneli Merkezi Yeni Alfabe Komitesi (1922) ... 115

4.2.8.7. Merkezî Yurt Bilgisi Bürosu (1922) ... 115

4.2.9. Kazan’daki Kuruluşlar ... 116

4.2.9.1. Kazan İlahiyat Akademisi (1797) ... 116

4.2.9.2. Kazan Üniversitesi (1804) ... 117

4.2.9.3. Ortodoks Misyoner Cemiyeti Tercüme Komisyonu (1869) ... 121

4.2.9.4. Mahallî Halk İçin Kazan Öğretmen Kursu (1872) ... 122

4.2.9.5. Arkeoloji, Tarih ve Etnografya Cemiyeti (1878) ... 123

4.2.9.6. Akademik Tatar Araştırmaları Cemiyeti (1923) ... 123

4.2.10. Başka Şehirlerdeki Kuruluşlar ... 124

4.2.10.1. Eğitim Daireleri (1803) ... 124

4.2.10.2. Vilayet İdareleri (1864) ... 125

4.2.10.3. Ortodoks Filistin Cemiyeti (1882) ... 126

4.2.10.4. Konstantinopolis Arkeoloji Enstitüsü (1895) ... 127

4.2.10.5. Vilayet İstatistik Komiteleri ... 129

4.2.10.6. Akademik Tatar Araştırmaları Cemiyeti (1923)... 131

4.2.10.7. Tavriya Tarih, Arkeoloji ve Etnografya Cemiyeti (1923) ... 131

4.2.10.8. Azerbaycan’ı Tetkik ve Tetebbu Cemiyeti (1923) ... 132

4.3. A. N. Samoyloviç’in Meslek Hayatına Bir Bakış ... 133

4.3.1. Çıraklık Dönemi (1900-1910) ... 134

4.3.2. Kalfalık Dönemi (1910-1920). ... 140

4.3.3. Ustalık Dönemi (1920-1930) ... 149

4.3.4. İdarecilik Dönemi (1930-1938) ... 162

4.4. Samoyloviç’in Dil ve Edebiyat Araştırmaları ... 169

4.4.1. Çağdaş Türk Lehçelerinin Tasnifi... 169

4.4.2. Türk Lehçelerinin Dönemlendirilmesi ... 179

4.4.3. Ana Hatlarıyla Türk Dili ve Edebiyatının Tarihî Gelişmesi ... 182

4.4.4. Osmanlı-Türkiye Türk Dili ve Edebiyatı ... 192

4.4.4.1. Almanya’daki Çalışmaların Rusya’daki Akisleri ... 194

4.4.4.2. Osmanlı Türk Edebiyatçılarının Biyografileri ve Nevsâl-i Millî ... 196

(15)

xii

4.4.4.3. Gordlevskiy ve Krımskiy’in Osmanlı Edebiyatı Kitapları ... 197

4.4.4.4. Bir Kültür Köprüsü: Gülnar Hanım ... 199

4.4.4.5. Hachtmann ve Hartmann’ın Eserleri ve Rusya’daki Akisleri ... 200

4.4.4.6. Alman Yayılmacılığı ve Doğu Bilimi ... 201

4.4.4.7. Almanya’da Ahmet Muhiddin ve Rusya’da Hasan Nuri Kadızade... 203

4.4.4.8. Avrupa’da İslam Dergileri ve Rusya’daki Örneği: Mir İslama ... 204

4.4.4.9. Türkiye Cemiyetinde Akçura, Arsal, Caferoğlu, İnan vd. ... 206

4.4.4.10. 1910’ların Osmanlı Türk Dergileri ... 210

4.4.4.11. Türkiye’de Başarısız Dil Çalışmaları ve N. Âsım ... 211

4.4.4.12. İbrahîm Şinâsî ve Ahmet Şuʿayb’in Hukuk Kitapları ... 213

4.4.4.13. İslamcılığın Dergisi Sirât–ı Mustakîm ... 216

4.4.4.14. Türkçülüğün Dergisi Türk Yurdu ... 217

4.4.4.15. Gaspıralı’nın Samoyloviç’e Mektuplarında Türk Yurdu Dergisi .... 219

4.4.4.16. Birinci Dünya Savaşı ve Osmanlı Türkçesi Kılavuzları ... 221

4.4.4.17. Osmanlı Türkiye’sinde Türklük Biliminin Doğuşu ve Köprülü ... 225

4.4.4.18. Türklük Biliminin Dünyadaki İlk Dergisi: Türkiyât Mecmû‘ası .... 229

4.4.4.19. Türkiye’deki Dostlar: Şapşal ve Mihaylov ... 231

4.4.4.20. Türkiye’yle Bilim İlişkilerini Geliştirme Komisyonu ... 233

4.4.4.21. Dil İnkılabı Gözlemleri ... 235

4.4.5. Orta Asya Türk Dili ve Edebiyatı ... 236

4.4.5.1. Orta Asya Türk Yazı Dilinin Dönemlendirilmesi ... 241

4.4.5.1.1. Karahanlı Dönemi ... 246

4.4.5.1.2. Oğuz-Kıpçak Dönemi ... 248

4.4.5.1.3. Çağatay Dönemi ... 252

4.4.5.2. Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Üzerine Çalışmalar ... 262

4.4.5.2.1. Balkar ... 262

4.4.5.2.2. Kazan Tatar ... 265

4.4.5.2.3. Kazak ... 265

4.4.5.2.4. Kırım Tatar ... 266

4.4.5.2.5. Nogay ... 270

4.4.5.2.6. Özbek ... 271

4.4.5.2.7. Türkmen ... 272

4.4.5.3. Orta Asya Yazı Dilini Temsil Eden Eserlerle İlgili Çalışmalar ... 291

(16)

xiii

4.4.5.3.1. Atebetu’l-Hakâ’yık ... 293

4.4.5.3.2. Abdu’s-Sattar Kadı Cenknames ... 293

4.4.5.3.3. Abuşka Lugatı le Lugat-ı Çağatay ve Türkî- Osmânî ... 297

4.4.5.3.4. Ahmet Yesevî’n n H kmetler ... 298

4.4.5.3.5. Al Şîr Nevâyî’n n Tuyuğları ve Mîzânu’l-Evzân’ı ... 300

4.4.5.3.6. Atâî D vânı ... 301

4.4.5.3.7. Babürnâme ... 302

4.4.5.3.8. Bâbür D vânı ... 307

4.4.5.3.9. Codex Cuman cus ... 308

4.4.5.3.10. Dede Korkut K tabı ... 310

4.4.5.3.11 . Dîvânu Lugât’ t-Türk ... 312

4.4.5.3.12. Emîrî’n n Tuyuğları ... 314

4.4.5.3.13. Hüsrev ve Şîrîn (Kutb) ... 314

4.4.5.3.14. Kıssa-yı Yûsuf (Al ) ... 316

4.4.5.3.15. Kutadgu B l g ... 318

4.4.5.3.16. Lütfî’n n Tuyuğları ... 322

4.4.5.3.17. Mahtumkulu D vanı ... 322

4.4.5.3.18. Mecmua-yı 30 Şuara Şah Peyrev- F ruz ... 326

4.4.5.3.19. Mukadd metu’l-Edeb ... 327

4.4.5.3.20. Muhabbetnâme (Hârezmî) ... 328

4.4.5.3.21. Nehcu’l-Ferâdîs ... 329

4.4.5.3.22. Orta Türkçe Tefs r ... 330

4.4.5.3.23. Revnâku’l-İslâm ... 332

4.4.5.3.24. Şecere-y Terâk me ... 334

4.4.5.3.25. Şecere-y Türk’tek Fal K tabı ... 335

4.4.5.3.26. Şeybanînâme ... 336

4.4.5.3.27. Ta‘aşşuknâme (S dî Ahmet) ... 337

4.4.5.3.28. Vaʿz- Azâdî (Devlet Memed Molla) ... 337

4.4.5.3.29. Yarlıklar ... 339

4.5. A. N. Samoyloviç’in Halk Bilimi Araştırmaları ... 348

4.5.1. Halk Edebiyatı... 348

4.5.1.1. Halk Anlatıları ... 349

4.5.1.1.1. Masal ... 349

(17)

xiv

4.5.1.1.2. Efsane ... 354

4.5.1.1.3. Destan ... 358

4.5.1.1.4. Halk Hikâyeleri ... 362

4.5.1.2. Halk Şiiri ... 365

4.5.1.2.1. Anonim Halk Şiiri ... 366

4.5.1.2.1.1. Atasözü ... 366

4.5.1.2.1.2. B lmece ... 368

4.5.1.2.1.3. Tekerleme ... 371

4.5.1.2.1.4. Türkü ... 374

4.5.1.2.2. Âşık Şiiri ... 376

4.5.1.2.2.1. Destan ... 377

4.5.2. Halk Eğlenceleri ... 381

4.5.2.1. Toy ... 381

4.5.2.2. Oyunlar ... 383

4.5.3. Hayatın Geçiş Safhalarıyla İlgili İnanış ve Uygulamaları: Doğum ... 385

4.5.4. Halk Giyimi ... 386

4.5.5. Halk Kurumları: Loncalar ... 390

4.5.6. Halk Mimarisi: Ev/Yurt ... 393

4.5.7. Halk Mutfağı ... 394

4.5.8. Halk Müziği ... 394

4.5.9. Halk Takvimi ... 397

4.5.9.1. On İki Hayvanlı Türk Takvimi ... 397

4.5.9.2. Ay adları ... 402

4.5.9.3. Gün Adları ... 404

4.5.10. Halk Tiyatrosu... 410

4.6. A. N. Samoyloviç’in Çalışmalarının Kronolojik ve Analitik Tahlili ... 413

4.7. A. N. Samoyloviç Hakkındaki Çalışmalar/Vesikalar ... 501

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 515

5.1. Sonuçlar ... 515

5.2. Öneriler ... 519

6. KAYNAKÇA ... 521

(18)

1 1. GİRİŞ

1.1. Araştırmanın Problemi

Doğu biliminin bir kolu olarak gelişen Türklük biliminin en çok ilerleme kaydettiği ülkelerden biri Rusya’dır. Bu ilerlemede Rusya’nın coğrafi konumunun ve buna bağlı olarak da siyasi şartlarının büyük bir etkisi vardır. Rusya için önceleri Doğu bilimi, sonraları da Türklük bilimi sahası bir seçenek değil, bir gereklilik olarak ortaya çıkar. Tam olarak olmasa da benzer bir durum Türkiye için de söz konusudur. Türklük bilimi en çok bu iki ülkeyi ilgilendirir. Çünkü Türk nüfusunun büyük bir kısmı ya bu ülkelerde ya da bu ülkelerin etki alanında bulunur.

Türkiye’deki Türklük biliminin gelişmesi, Rusya’da geçmişte yapılan ve şimdi yapılmakta olan çalışmalardan ayrı düşünülemez. 1900’lerle Türkiye’de Türklük bilimi gelişme kaydetmeye başlar, bu çerçevede Alman, Macar ve Rus bilginlerin çalışmaları yakından takip edilir. Netice itibarıyla Türkiye’de, belli bir dönem, çeşitli vesilelerle, Rus Türklük bilimi bilindik bir alan olur. Ancak bu çok sürmez, siyasi şartlar, iki ülke arasındaki bilgi alışverişinde bir kopukluk meydana getirir. Bunun neticeleri, her iki ülkeye aynı seviyede tesir etmez. Türkiye bu durumdan, olumsuz anlamda, daha çok etkilenir. Bugüne gelindiğinde bu etkinin varlığı hâlâ hissedilir.

Rus ve Türkiye Türklük biliminin yakınlaşma döneminin önde gelen isimlerinden biri A. N. Samoyloviç’tir. Bu ismin çalışmaları, bir dönem, Türkiye’de yakından takip edilir, ancak kendisinin Rusya’daki kaderi, Türkiye’deki kaderini de etkiler. Netice itibarıyla iki ülkede de bu isim unutulmaya yüz tutar. 1970’lerle, Samoyloviç’in çalışmaları ve arşiv mirası yeniden gündeme gelir. Bunların Rus Türklük bilimindeki yeri ve önemini ortaya koymaya yönelik ortak bir girişim başlar. Benzer bir durum Türkiye’de, 2000’lerle yaşanır, bu kez tekil çabalarla, özellikle dil bilimi ve halk bilimi alanındaki araştırmacılar bu isim üzerine yayınlar ortaya koyarlar. Ancak bunlar alana katkı sunmakla birlikte bütün bir resmi ortaya koymaktan uzaktır.

(19)

2

Araştırmanın temel problemini, A. N. Samoyloviç’in Türklük bilimi çalışmalarının neler olduğu ve bu ismin Türklük bilimi sahasındaki yerini ve önemini belirlemek oluşturmaktadır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmanın amacı A. N. Samoyloviç’in çalışmalarını bir bütün olarak inceleyerek bunların ne olduğu, niçin yapıldığı, ne anlam ifade ettiği, alanında hangi boşluğu doldurduğu, sonraki araştırmalara nasıl katkı sunduğu sorularının cevabını bulmaktır.

1.3. Araştırmanın Önemi

A. N. Samoyloviç’in çalışmalarının tamamı bir araya getirilmiş değildir.

Bunların hepsini bir arada bulmak Rusya’daki önemli kütüphanelerde bile mümkün olmaz. Kaldı ki tek engel kaynağa ulaşamama da değildir. Bunun yanı sıra kaynağın Türkiye’deki araştırmacılar için dil engeli oluşturduğu da ortadadır. Araştırma bu iki engeli azaltmaya katkı sunacağından önemlidir. Çalışmanın sonunda Samoyloviç’in çalışmaları, yöntemi, bakış açısı ortaya çıkacaktır.

Rusya’daki Doğu bilimi ve Türklük biliminin tarihi hakkında Türkçe kaynakların sayısı sınırlıdır. Ayrıca kaynaklardan bir kısmı çeviridir ve bunlarda ortaya konan yaklaşım Türkiye Türklük biliminin ihtiyaç duyduğu yaklaşımdan farklıdır.

Araştırma, Rusya’daki Doğu bilimi ve Türklük bilimi çalışmalarını, Rusya’daki bakış açısını dikkate alarak Türkiye merkezli bir yaklaşımla ele aldığı için önemlidir.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

Samoyloviç, nesnel değerlendirmeleriyle oryantalist çizginin dışına çıkan bir bilgindir. Bunda, iyi bir eğitim-öğretim sürecini tamamlamış olması ve buna bağlı olarak tetkik ettiği halkların dil, edebiyat, tarih, din ve yaşayış özelliklerini iyi biliyor olması etkili olur.

(20)

3 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırmanın temel sınırlılığı, A. N. Samoyloviç’in çok sayıda eser vermiş olması ve bunların farklı farklı sahalarda oluşudur. Araştırma için belirlenen süreyi aşmamak maksadıyla söz varlığı, yazı dili geliştirme ve terim bilimi çalışmaları kapsam dışında bırakıldı.

Çalışmaların çoğu kısa yazılardan ibarettir. Bunların çıktığı dergi veya kitapların hepsi aynı önemde değildir. Bu sebeple bunların hepsi, elektronik ortama aktarılmış değildir. Bu sınırlılığı gidermek için Kiev ve Moskova’daki millî kütüphaneler ziyaret edilse de buralarda da kaynakların hepsinin olmadığı görüldü. Ayrıca çalışmalardan bir kısmı mikrofilm formatındaydı ve bunlarda yer yer okumayı imkânsız kılan bozulmalar vardı.

Çalışmaların bir kısmı gazete yazılardır ve bunların bir kısmı mahallî gazetelerde çıkar. Bunlara ulaşmak mümkün olmadı.

Arşivde bulunan çalışmaların büyük bir kısmı farklı yayınlara konu oldu, bir kısmı üzerine yayın ise yoktur. Araştırmada yayımlanmış olanlarla yetinildi, ayrıca arşiv ziyaretinde bulunulmadı.

1.6. Tanımlar

Araştırmada Türklük bilimi terimi; Türk dili, edebiyatı ve halk bilimi çalışmalarını kapsayacak bir çerçeveyle kabul edildi. Kötü çağrışım yüküne sahip oryantalizm/şarkiyat ve oryantalist/şarkiyatçı terimleri yerine Doğu bilimi ve Doğu bilimci terimleri tercih edildi. Çoğu durumda bu iki terimin kapsamı Arap, Fars ve Türk araştırmalarıyla sınırlıdır.

Rusçada kullanılan ‘edebî dil’ terimi, Türkiye’deki okura daha aşina olan “yazı dili” terimiyle karşılandı. Yine Rusça araştırmalarda kullanılan ‘eski Türkçe’ terimi, Karahanlı ve Harezm devirleri için kullanıldığı durumlarda, Türkiye’deki genel kabule uygun düşecek surette “orta Türkçe” terimiyle karşılandı.

(21)

4

2. İLGİLİALANYAZIN

2.1. Kuramsal Çerçeve

Araştırmanın ilk katmanını, Rusya’daki Doğu biliminin gelişmesine katkı sağlayan bilgi birikimi ve bakış açısının neler olabileceği sorusu ortaya çıkardı. İkinci katmanda, Samoyloviç’le alakası bağlamında, Rusya’daki belli başlı Doğu bilimi kuruluşlarının ve buralardaki önemli kişilerin bir açıklaması yapıldı. Bu iki katmanın üzerine, en nihayetinde Samoyloviç ve çalışmaları getirildi. Bu akış şöyle de ifade edilebilir: Doğu bilgisi ve algısı, teşkilatlanmış Doğu bilimi, bir Doğu bilimci ve Türklük bilimci.

2.2. İlgili Araştırmalar

A. N. Samoyloviç’le ilgili ilk önemli çalışmaları Aşnin yapar (1978a, 1978b).

En kapsamlı ve önemlileri ise Aşnin’in yaptıkları temeli üzerinde, Nasilov’un yardımıyla, Blagova ortaya koyar. Bu isim Samoyloviç’in 2002’de Osmanlı Türkçesi dil bilgisini, 2005’te seçme eserlerini ve 2008’de mektuplaşmalarını baskıya hazırlar.

2012’de ise Rus Türklük bilimi tarihi üzerine kitap yayımlar. Bunlar, bu ismin mesleki yönelişlerini de yansıtacak şekilde esas olarak filolojiyle alakalı, alt alan olaraksa Samoyloviç’in de temel sahası olan Orta Asya Türk yazı dili üzerinedir. Bunu seçme eserlere dâhil edilen çalışmalara bakarak anlamak mümkündür. Böylelikle dille ilgili çalışmaları büyük ölçüde incelenen, ayrıca bir kısmı da yeniden basılan Samoyloviç’in kişiliği ve çalışmaları biraz idealize edilse de Rus Türklük biliminin gelenekçi, öncü, organizatör ve lider isimlerinden biri olduğu gerekçeleriyle ortaya konur. Araştırmada bu gruptakiler temel kaynaklar olarak kabul edildi.

Dille ilgili olanlar bilimin dolaşımına sunulsa da edebiyat ve halk bilimiyle ilgili olanlar ancak tekil makalelere konu olur. Bunlar daha çok alana sunulan katkıyı açıklamak amacıyla hazırlanır. Konuyla alakalı çalışmaların bir dökümünü vermeleriyle

(22)

5

önemli olsalar da bütüncül ve derinlikli değildir. Sovyet düşüncesinden izler taşır, dış dünyadaki çalışmalardan bağımsızdır. Bu gruptakiler arasında, Abramzon’un (1974) çalışması hacm ve n tel ğ le öne çıkar.

Türk araştırmalarının farklı kes tler n yansıtan çalışmaların pek çoğu bu araştırmanın lg alanına g rmekted r. Bu bakımdan, lg l yerlerde pek çok çalışma üzer nde yer geld kçe durulacağı ç n yurkarıda st fade ed len temel çalışmalara değ n ld . Bununla beraber b r hususun altı ç z lmel d r. Konuyla lg l çalışmaların sayısı hız kesmeden artmaktadır. Belk yakın zamana kadar Türk ye’de yayımlanan eserler n sayısı az d . Bu bağlamda, akla lk n, Türk D l Kurumunun Katanov, Németh ve Radloff le lg l bastığı, hâl tercümes veya mektup odaklı b rkaç yayın gel r. Ancak ş md lerde çalışmaların sayısı arttığı g b türler de çeş tlenmekted r. En yen lerden b r , Gülcan İnalcık’ın Katanov üzer ne 2022’de hazırladığı doktorluk tez d r. B r başka tez se Szilárd Szilágyi tarafından Kúnos üzer ne 2007’de hazırlanır. Yine Kúnos üzer ne ancak bu kez mektuplar özel nde b r k tap se Melek Çolak tarafından 2021’de yayımlanır. S r Gerard Clauson’un Leon d Potapov le mektuplaşmaları se Al Suat Ürgüplü tarafından 2016’da Türkçeye kazandırılır. Y ne b r İng l z, James W ll am Redhouse se Harun Tuncer tarafından 2020’de b r k taba konu ed l r. Son yıllardak çalışmalardan b r se b r ülkedek araştırmacıların tamamına odaklanmasıyla ayrılır.

Öztürk Em roğlu’nun Polonya’dak Türklük b l mc ler ele aldığı k tabı 2017’de çıkar.

(23)

6

3. YÖNTEM

3.1. Araştırmanın Modeli

Araştırmada öncelikle, Samoyloviç’in ulaşılabilen bütün çalışmalarının içeriği tespit edildi. Sonrasında 2005’te çıkan seçme eserler cildinin içindekileri örnek alınarak bölümler oluşturuldu. En sonunda bu bölümlerle ilgili çalışmalar eşleştirilerek, önemine göre sıralandı ve değerlendirildi.

Taramalarda belli yönlerden önemli olduğu saptanan yayın, kişi ve kuruluşlar araştırılacak konular arasına eklendi. Bunların Türklük bilimi açısından en önemlileri ilgili bölümde ele alındı. Böylelikle 200 yıllık bir zaman dilimindeki çalışmaların arka planı üzerine değerlendirme yapma imkânı elde edildi (1800-1900’ler). Böyle bir yaklaşım bölümlerin katmanlar hâlinde tasarlanmasına imkân tanıdı. Bu üçüncü ve son katmandır. Türklük biliminin Doğu araştırmalarının bir kolu olduğunun kabul edilmesi az önce anılan tarihe, geriye dönük, 100 yıl daha eklenmesini sağladı. Bu son iki katmandır (1700-1900’ler). Doğu bilimine, Rusya’nın güneyi ile doğusundaki ülkelerle ilgili bilgi birikiminin temel oluşturduğu kabul edildiğinde, bu süreye 600 yıl daha eklendi. Bu üç katmanın tamamıdır (1100-1900’ler).

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırmada genel olarak örneklem seçilmese de alt bölümlerinden birinde, 1800’lerin Rus edebiyatından üç isim ele alındı. Bu isimler 1800’lerin önde gelen edebiyatçılarıdır ve bunların eserlerinin o dönemi belli ölçüde yansıtacağı varsayıldı.

3.3. Veri Toplama Araçları ve Teknikleri

Araştırmada yalnızca yazılı kaynaklar kullanıldı. Veri toplama için özel bir teknik kullanılmadı.

(24)

7 3.4. Verilerin Toplanma Süreci

Aynı konu etrafındaki veriler önce eşlendi, sonra önemine göre sıralandı, en sonunda da değerlendirildi.

3.5. Verilerin Analizi

Araştırmada veri analizi için herhangi bir özel araç kullanılmadı.

(25)

8

4. BULGULARVEYORUMLAR

4.1. Rus Doğu Bilimi ve Doğu Algısının Arka Planı

Doğu bilimi bağlamındaki “doğu” kavramı coğrafi bir yöne işaret etmekle birlikte doğrudan bir coğrafya tasavvuru değildir. Bu tasavvur daha çok, basit bir ifadeyle Avrupa’nın kendi dışında kalan ülkeleri tanımlamasını kolaylaştırmak için kullandığı bir araçtır. Ancak Avrupa’ya göre doğudaki ve onlarca “Doğu” şeklinde adlandırılan halkların kendilerine yakıştırılan bu adı kabul etmeleri ve bundan rahatsızlık duymamaları irdelenmesi gereken bir konudur. “Doğu” hakkında Batının ürettiği söylem geçerli olmayı sürdürmektedir. Konu bu yönüyle çalışmanın çerçevesinin dışında kalmakta, ancak yine de bu çalışmanın bu irdelemeye bir katkı sunması beklenen neticelerden biridir.

Anadolu, Balkanlar, Kırım, Kafkasya, İran, Türkistan ve Arabistan coğrafyası üç büyük halkın tarihiyle iç içe geçmiştir: Türk, Fars ve Arap. Bu üç halktan biri, Türkler asırlar boyunca farklı devletler kurarak yukarıda zikredilen coğrafyanın büyük bir kısmına hâkim olurlar. Bu bilgi dikkate alındığında Türklük bilimine katkılarını masaya yatırmak istediğimiz A. N. Samoyloviç’in Petersburg Üniversitesi Doğu Dilleri Fakültesinin Arap-Fars-Türk-Tatar Bölümünden mezun oluşu anlam kazanmaktadır.

Bir başka ifadeyle o dönemde henüz Türklük bilimi, zikredilen üç millete dair tahsilin bir parçasıdır. Hâl böyle olunca tezin çerçevesi de ister istemez genişlemektedir.

Samoyloviç ve çağına gelinceye dek geçen süreç, ister istemez daha öncesini de belli ölçüde göz önüne almayı gerekli kılar.

A. N. Samoyloviç Türk boylarının yalnızca birinin dil ve edebiyatında uzmanlaşmak yerine meslek hayatını bütüncül bir yaklaşımla şekillendirmiştir. Zira şartlar bir lehçede uzmanlaşmak için henüz olgunlaşmamıştır. Ancak bu durum çok kısa bir zaman zarfında değişir. Daha o hayattayken belli bir lehçede uzmanlaşan Rus bilginlerin sayısı azımsanmayacak seviyeye gelir. Bir başka deyişle, 1900’lerin ilk çeyreği büyük değişimlerle öne çıkar. Ekim Devriminin bunda büyük bir rolü var

(26)

9

gibidir. Belki de bu sebeple Türkiye’de hazırlanan çalışmalarda 1917 tarihi bir milat kabul edilir. Bu tarihin öncesi “çarlık” ve sonrası da “Sovyet” şeklinde keskin çizgilerle ayrılır. Eyüp Akman, İhsan Kalenderoğlu ve Nezir Temür’ün doktorluk çalışmalarında

[2005, 2007, 2009] bu anlayışın etkisini görürüz. Bunlarda 1917-1953/4 döneminde, sırasıyla Azerbaycan, Türkmenistan ve Kırgızistan’daki halk bilimi çalışmaları masaya yatırılır. 1917 yılı Rusya’daki çalışmalarda da başlıklarda karşımıza çıkar ancak konunun işlenişinde rejimin farklılaşmasının bizdeki kadar vurgulanmadığı dikkatimizi çeker.

Birden 1917’de olmasa da biraz sonra Rusya’daki ilmî söylemde bir dizi değişiklikler meydana gelmeye başlar. Yeni zihniyet ve bu zihniyetin şekillendirmeye başladığı hayat şartlarının yerleşmesi için yapılan çalışmalara destek vermek bir mecburiyet hâline gelir. Marks, Engels, Lenin ve Stalin isimlerine yapılan atıfların artmaya başladığını tanık oluruz. Ancak dikkatli bir göz bunların bir kısmının zoraki yapıldığını hemen fark edecektir. Sırf söylemlere bakarak Rusya’daki çalışmaların mahiyetinin 1917 ile bir anda değiştiği hükmüne varmak doğru olmayacak gibidir.

Söylemlerde bazı değişiklikler görülse de esasın belli bir daimiliğe sahip olup olmadığı sorusunun cevabı aranmalıdır.

Rusya’da daha Sovyetler yıkılmadan verilen çalışmalarda, yakın tarihle ilgili değerlendirmelerde bile, belli bir oranda nesnelliğe ulaşıldığı fark edilir. Farklı dönemlerdeki, yani hem 1800’ler hem de 1900’lerdeki çalışmalara bir bütün olarak yakından bakmak daha sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını sağlar; usul veya söylemler değişmekte, ancak öz esasını korumaktadır. Bunlar dikkate alındığında, dönemlere ayırmada dikkatli olunması gerektiği ortaya çıkar. İhtimam gösterilmesi gereken bir başka konu ise Rusya’daki geniş literatürün temel kaynaklar olarak kabul edilmesi gerekliliğidir.

Rusya’daki Türk dili araştırmalarına dair yine Rusya’da çok sayıda eser verilmiştir, ancak bu konudaki çalışmalarıyla öne çıkan isim Andrey Nikolayeviç Kononov [1906-1986] olur. Onun bu bağlamdaki temel çalışması olan İstoriya izuçeniya tyurkskih yazıkov v Rossii 1972’de çıkar. Kitabın genişletilmiş ikinci baskısı 1982’de neşredilir ve kitap, Rusya’da Türk Dillerinin Araştırılması Tarihi [2009] adıyla Türkçeye de kazandırılır. Kitapta, 1917 Ekim Devrimine kadarki süreç işlenir. Bu tarihten sonraki gelişmeler ise Kononov’un 1970 tarihli bir makalesinde Petersburg özelinde daha önce

(27)

10

işlenmiştir: “Tyurkskoye yazıkoznaniye v Leningrade. 1917-1967” [Tyurkologiçeskiy sbornik 1970, M. 1970].

1982 tarihli genişletilmiş baskıda, ilk bölüm başlangıçtan 1700’lere kadarki döneme, yani Rus Türkoloji çalışmalarının arka planına, ikinci bölümse 1700’lerle birlikte Rusya’da ilmî Türklük biliminin doğuşuna ayrılmıştır. Bu şekilde bir dönemlere ayırma, bu tez için de yol gösterici olmuştur.

Kononov, Rus Türkoloji çalışmalarının doğuşundan önceki dönemini ele alırken I. Petro, yani 1700’lerin başına kadarki Türk dili, tarihi ve kültürüne ilişkin malumat içeren kaynakları çeşitli başlıklar altında tanıtmaktadır. Burada en eski Rus-Türk ilişkileri, Rus vakayinameleri, tercüman memurlar, söz listeleri, Konstantinopolis’in fethine dair anlatılar, seyahatnameler ve elçi kayıtları üzerinde kısaca durulur (s. 20-36).

Kononov’un bu bölümde andığı eserler gözden geçirildiğinde bunların Türk dili araştırmaları kadar, belki daha da çok, Türk kültür hayatına ilişkin zengin bir kaynak olduğunu söylemek gerekir. Çünkü bu eserlerde dil verisinden ziyade din, tarih, siyaset, ticaret ve sosyal düzen gibi hayatın pek çok cephesini kuşatan bilgiler mevcuttur.

Bu eserler arasında sayıca ve hacimce ilk sırayı seyahatnameler alır. Seyyahların gezip gördüğü yerleri ve yaşadıklarını bir kişi olarak kaydetmesi, resmî tarihlerde rastlanmayacak türden bilgilerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bir de seyyahların bazen din adamı, bazen de tüccar olması, bir başka ifadeyle de farklı sahalara mensup oluşu farklı dikkatlerin metne dökülmesine vesile olmuştur. Bu sebeple seyahatnameler başta olmak üzere Kononov’un dil araştırmaları bağlamında andığı bu eserlere biraz daha geniş bir pencereden, yani Doğu bilimi araştırmaları çerçevesinden bakmanın bize neler kazandıracağını görmek beyhude bir çaba olmayacaktır.

Rus Türklük bilimi, Rus Doğu biliminin bir koludur. Bu Doğu biliminin gelişmesine “Doğu” ile ilgili üretilen her türden bilginin bir katkı sunduğu muhakkaktır.

Bu bilgi birikimine edebiyatçıların sundukları katkılar da yadsınamayacak büyüklüktedir. Puşkin, Lermontov ve Tolstoy’da Rusya’nın güneyindeki ve doğusundaki halklara, bilhassa da Türklere veya Müslümanlara dair konuların işlendiği bariz bir şekilde göze çarpar ve netice itibarıyla bunların Rus edebiyatının önde gelen simaları olmaları kendilerine kısa da olsa yer verme zaruretini ortaya çıkarır.

(28)

11

4.1.1. Eski Metinlerin Rus Emperyalist Bilgi Birikimine Katkısı

Rusya’da 1800’lerde farklı kuruluşların çatısı altında yürütülmeye başlanan Doğu b l m çalışmalarının öncü k ş ler olarak “Doğu” topraklarını z yaret eden ve bu z yaretler sırasında not tutarak ülkes ne dönen hacı, tüccar, seyyah ve elç ler saymak mümkündür. Bu notların yıllık (letop s) ve kron klere alınması b r k ml b r b lg n n doğmasına ves le olur. Notları tutanların daha sonrak seyyahlara yol göstermek g b b r gayes olduğu met nlerden anlaşılmaktadır. Bu k ş ler tuttukları kayıtlarla ülkeler n n yan Rusya’nın güney ve doğusundak ülkeler hakkındak b lg b r k m ne katkı sağladıklarını b l rler.

Rus edeb yatında 1100’lerden t baren yurt dışı seyahatler n anlatan çok sayıda seyahatname görülmeye başlanır. Çoklukla hacı, seyyah, tüccar ve elç ler tarafından kaleme alınan bu seyahatnameler sayes nde Rusya’da farklı ülkelere a t yaşayış, nanış, tab at, coğrafya b lg ler ne l şk n b r küll yat ortaya çıkar. Bu küll yatı oluşturan eserler asırlar boyunca önce yazmalar hâl nde sonra se matbu şek lde Rus kültür hayatında dolaşımda kalır. 1800’lere gel nd ğ nde bu eserler muhtevasıyla coğrafya, tar h, arkeoloj , lah yat g b sahalar ç n b r malzeme olarak önem kazanır. Böylece esk Rus d l ve edeb yatının yad gârları olarak neşred l r ve farklı yönlerden araştırma-

ncelemelere konu olurlar.

Konumuz çerçeves ndek , yan Rusların çeş tl ves lelerle Akden z havzasına yaptıkları z yaretler üzer ne araştırmalarıyla öne çıkan s m, Rus Doğu b l mc Bor s Mo seyev ç Dants g’d r [1886-1973]. Kend s n n anılması gereken çalışmaları arasında lk sıralarda Russkiye puteşestvenniki na Blijnem Vostoke [=Rus seyyahlar Yakın Doğu’da, M. 1965]

ve Blijniy Vostok v russkoy nauke i literature [=Rus b l m ve edeb yatında Yakın Doğu, M. 1973] g b eserler yer alır. K tap türündek bu çalışmalardan daha önce de onun 1953’te, I. Petro önces ndek seyahatler şled ğ kapsamlı b r makales çıkar (Dants g, 1953). I. Petro ve sonrak dönem n seyyahlarını se A. Leon d’ n b r k tabında bulmaktayız (1874).

Seyahatnameler n b r edebî tür olarak ne fade ett ğ üzer nde N. İ. Prokofyev’ n b r yazısında durulmaktadır (1984).

Müslümanlarla lg l b lg veren kaynaklar Rusya’dak İslam araştırmalarının da lk met nler d r. Bu konudak araştırmalarıyla öne çıkan s mlerden b r N. A.

Sm rnov’dur (1954). B r de bu met nler Arap araştırmalarının (Arab st k) da lk kaynaklarıdır. İ. Yu. Kraçkovsk y (1958) bu çerçevede eser veren s mlerdend r. İlk met nler Türk d l araştırmaları yönüyle ele alan s m se A. N. Kononov’dur (2009).

(29)

12

Konuyla lg l Türkçe b r kaynak olaraksa Em ne İnanır’ın Rusların Gözüyle İstanbul adlı k tabını z kredeb l r z (2013). Her ne kadar İstanbul’la sınırlandırılmış olsa da İnanır’ın k tabı, bu şehr n tar htek k l t rolü seyahatnamelere de yansıdığından ötürü konumuza ışık tutmaktadır. Aslında bütüncül b r bakışla ortaya konacak “Rusların gözüyle Müslümanlar/Türkler” şekl nde eserlere ht yaç vardır. B r örnek olarak İngiltere ve İslam Dünyası 1558-1713 adlı k tabı göstereb l r z (MacLean ve Matar, 2021). İslam ülkeler nde çeş tl sebeplerle bulunan İng l z d n adamı, elç , seyyah, tutsak veya tüccarlar ülkeler ne kend ler yle beraber b r “Doğu” algısını da taşımış olmaktaydılar. B r de bu ülkelerde kamet eden İng l zler vardır. Bunlar ç nde yaşadıkları halkın geleneğ , d l ve tar hler n kaydetmekte, ayrıca güncel haberler toplamakta ve merkeze, yan Londra’ya göndermekteyd . Orada se gelen b lg ve haberler doğrultusunda ekonom k ve askerî pol t kalar bel rlenmekteyd , mesela hraç veya thal ed lecek mallar, kurulacak ler karakollar. Yer geldğ nde d ne başvurulmakta, “müşter ler n” Hr st yanlaştırılmasına gayret ed lmekteyd (s. 294-295).

Anladığımız kadarıyla bütün bu süreç İng ltere açısından t car kazanç sağlamaya ve haz ney doldurmaya h zmet etmekteyd . Kend konumuza dönecek olursak bütün bunlar akla şu soruları get rmekted r: Acaba Rusya ç n de aynı şeyden söz edeb l r m y z? İran’ın 1800’lerde İng l z ve Rus nüfuz bölgeler ne taks m ed lmes yle net celenen süreçte seyyahların, tüccarların ve daha başkalarının tab coğrafya, ekonom , nüfus ve yerleş mlerle lg l topladıkları ver ler emperyal b lg b r k m ne kaktı sunmuş mudur? Benzer b r süreç Osmanlı Türk ye’s ç n de şlem ş m d r?

Adı anılan çalışma İng l z “Doğu” algısının her zaman aynı olmadığını, bulunulan bölgeye, yan Cezay r, Osmanlı ve Babür ülkeler ne göre değ şt ğ n ortaya koymaktadır. Mesela Osmanlıya gelen İng l zler bu emperyal İslam ülkes ne “boyun eğm ş” d ndaşlarıyla karşılaşırlar, Hr st yan ve Yahud ler n mukaddes toprakları da y ne bu ülken n sınırları dah l nded r (s. 287-289). Bu söylenenler Rus z yaretç ler ç n de geçerl d r, üstel k yalnızca Kudüs değ l Ortodoksluğun merkez Konstant nopol s de Türkler n el nded r. Kudüs özel nde görülen bu müşterek zem n ler de çatışmayı da beraber nde get recekt r. İng ltere, Rusya ve daha başka ülkeler d ndaşlarını bahane ederek bölge üzer nde egemenl k hakkı dd asında bulunurlar. Bu esnada da bölgedek emeller desteklemek gayes yle b l m de şe koşulur. Kudüs’e g den Rus hacıların ve daha başkalarının ger ye bıraktığı met nler n neşr de bu döneme, yan 1800’ler n

(30)

13

sonlarına denk gel r. Anlaşıldığı üzere farklı boyutlarıyla konu, h ç de bas t gözükmemekted r, bu sebeple de oldukça lg çek c d r.

800’lü yıllardan kalma B zans, Arap ve Ermen met nler Rusların B zans’la t caret yaptığına, Rus askerler n n İstanbul Boğazı’na kadar geld ğ ne veya Rus askerler n B zans saflarında savaştığına tanıklık etmekted r. Bu konularda b lg veren

lk Rusça eserse Povest vremennıh let [=Geçmş yılların h kâyes ] adını taşır. 1100’lere kadark Rus tar h n şleyen eser aynı zamanda lk Rusça coğrafya ve etnografya ver ler n çeren k tap olarak da kabul ed l r (Dants g, 1953, s. 187; İnanır, 2013, s. 19-24).

988 yılında Ortodoks Hr st yanlığı kabul etmeler Rusların Akden z’ n doğusundak ülkeler ve halklarla l şk ler ne yen b r boyut kazandırır. Bundan sonra, d n ortaklığı Rusya ve B zans arasındak l şk lere vme katar. Ortodoks Hr st yanlığın merkez olan B zans, aynı zamanda d n n öğren ld ğ ve d n adamlarının yet şt ğ yerd r.

Y ne Hr st yanlığın en büyük mabetler nden Ayasofya da Konstant nopol s’ted r.

Çoklukla d n adamı k ml ğ taşıyan Rus hacılar, Konstant nopol s başta olmak üzere Hr st yanlıkça mukaddes sayılan yerler z yaret etmeye başlar. Rusçada hacı anlamındak “palomn k” kel mes n köken ‘palm ye dalı”na dayanır, hacıların yurda dönüşler nde palm ye dalı get rmeler onların bu s mle anılmasına sebep olur. K yev metropol t n n B zans tarafından atanması karşılıklı gel ş g d şler n hızlanmasını sağlayan faktörlerden b r olur (Dants g, 1953, s. 189). Daha sonraları Moskova patr kler n n atanmasında da B zans bel rley c olmayı sürdürür ve Moskova knezler kend sted kler d n adamlarını tens p ed lmeler arzusuyla Konstant nopol s’e gönder rler (İnanır, 2013, s. 45-46). İlk başlardak seyahatler n çoğu d nî b r gaye taşır.

Ancak daha sonraları farklı amaçlarla yapılan seyahatler de gerçekleşmeye başlar.

Böylel kle ger ye b rb r nden farklı n tel klere sah p zeng n b r eser küll yatı kalır.

4.1.1.1. İlk Seyahatler (1100-1400’lerin Ortalarına Kadar)

Sözlü edeb yatta ve bazı yazmalarda hacıların z yaretler ne lşk n b lg ler bulunsa da Rus edeb yatında yurt dışına seyahat n lk metn n n d n adamı Dan l’e a t olduğu kabul ed l r (Dants g, 1953, s. 190). Tahm nen 1100’ler n lk 20 yılında Rusya’dan Kudüs’e g tmek ç n yola çıkan Dan l’ n seyahatnames Çar Şehr ’nden1, yan Konstant nopol s’ten başlar. Rusça “hojden ye” adıyla anılan bu ve daha sonrak

1 İstanbul’a Slavlarca verilen ad.

(31)

14

seyahat met nler Rusya’nın lk coğrafya, etnografya ve tar h kaynakları olarak kabul ed l r. Dants g eser n yalnızca Rus değ l dünya b l m cam ası ç n de öneml olduğunu vurgular. Onun fades yle eser Fransızca, Almanca ve Yunancaya çevr lm şt r. Bu çev r ler n yapılmasında metn n n F l st n’dek arkeoloj araştırmaları ç n taşıdığı değer etk l olur. Z ra 1106-1108’de F l st n’ z yaret ettğ nde daha sonra yıkılmış olan b naların tasv r n vermş ve bunlar arasındak mesafeler kaydetm şt r. Bu b lg ler n büyük b r doğrulukla ver lm ş olduğu arkeologlarca doğrulanır (Dants g, 1953, s. 191- 192).

1200’lerde (?) Konstant nopol s’ bu kez Anton y Novgorodsk y z yaret eder.

Seyahat n de Kniga palomnikk [=Hacı k tabı] adlı eserde anlatır. Anton y, Konstant nopol s’te z yaret ett ğ manastırlar, türbeler vb. mukaddes mekânlarla lg l d nî notlar paylaşır, ancak yaşayış, ekonom , kültür, tab at g b dünyev yönden kıymet arz eden herhang b r gözlem n kaydetmez. Bu durum, o dönemdek anlayışın b r sonucudur, ön planda da ma d n bulunmaktadır – mabetler, türbeler, İnc l’den r vayetler hacı met nler n n temel unsurlarıdır. Sonrak yıllardak seyahatlerde bu yaklaşım değ ş r ve hacılar daha farklı konularda notlar tutmaya başlar. Böylece, lk met nler n aks ne sonrak hacı kayıtları farklı noktalara temas etmeler yle Rusya’dak tar h, coğrafya, etnografya çalışmalarında en esk b lg kaynağı olarak kabul görür. Y ne de Anton y’ n eser , Rus-B zans tar h açısından değer taşır. Ayrıca eser arkeoloj ç n taşıdığı değer sayes nde Fransızca ve Lat nceye de çevr l r (Dants g, 1953, s. 196).

Stefan Novgorodets, 8 arkadaşıyla b rl kte 1350’de (?) Konstant nopol s’

z yaret eder. Daha öncek hacı kayıtlarından farklı olarak onun lg s n daha çok sanat eserler , yapılar, hamamlar ve pazar yerler çekmekted r. Ayrıca Stefan’ın Konstant nopol s’te k tap çoğaltan Rusların bulunduğu ve buradan Rusya’ya çok sayıda k tap gönder ldğ n de kaydetmes öneml d r (Dants g, 1953, s. 197-198). Bu durum, B zans le Rusya arasında, d n kaynaklı canlı b r l şk n n yaşandığına şaret eder.

1370’lerde (?) başka b r d n adamı Agrefen y; Konstant nopol s, İskender ye, Kah re, Şam ve Kudüs’ü z yaret eder. Şeh rler n ayrıntılı tasv r n yapmaz, ancak t caret ve üret mle lg l b lg ler aktarır (Dants g, 1953, s. 198).

1389-1392’y kapsayan başka b r seyahat, bu defa Moskova’dan Konstant nopol s’e gönder len Metropol t P men’ n heyet nde yer alan İgnat y Samolyan n tarafından kayded l r. Böylece kaynaklarda ‘P men’ n Çar Şehr seyahat ’ veya ‘İgnat y Samolyan n’ n Çar Şehr seyahat ’ olarak anılacak b r seyahatname ortaya

(32)

15

çıkar (Dants g, 1953, s. 199-201; PSRL, 1897, s. 95-104; Arsenyev 1887). İgnat y’e ayrıntılı b r kayıt tutma vaz fes n n ver lmş olması bu notları öncek lerden ayırmaktadır.

İgnat y, ç nde bulunduğu heyet n Karaden z’de S nop l manına sığınmasıyla burası hakkında b lg veren lk Rus kaynağı olur. Seyahat sırasında tutulan notlar arasında I.

Murad’ın Kosova Savaşı hakkında ed n len b lg ler de yer almaktadır (Arsenyev, 1887, s. 6). Ayrıca o dönemde B zans’ta yaşanan taht kavgaları ve bu sürece Türkler n dahl y ne kayded l r (s. 12-13). Bu yönüyle seyahatname Türk tar h araştırmaları, b lhassa da Türk-B zans lşk ler açısından da önem taşır (İnanır, 2013, s. 48-49).

Seyahat yle lg l ayrıntılar yeter nce b l nmese de kât p Aleksandr, İgnat y’le aynı zamanda Konstant nopol s’ z yaret ederek şehr n kısa b r tasv r n yapar (Dants g, 1953, s. 201; PSRL, 1848, s. 359-360). Aleksandr da tıpkı İgnat y Smoylan n’ n g b o dönemde B zans’ta yaşanan taht kavgalarını ve Türklerle bu çerçevede cereyan eden olayları aktarır (İnanır, 2013, s. 51).

Konstant nopol s’ n Türklerce feth nden öncek b l nen son Rus hacı kaydıysa Tro ts-Serg yev Manastırı keş şler nden Zos ma’ya a tt r. 1419-1420’de gerçekleşen seyahat nde Zos ma Konstant nopol s’ten Kudüs’e g tmş ve dönüşte y ne buraya uğramıştır. Zos ma’nın Mısır’a tab bölgeler n l stes le Mısır ve Şam’dak Türk hükümdarların adlarına lşk n verd ğ b lg ler de y ne tar h araştırmaları ç n kayda değerd r (Dants g, 1953, s. 204). Zos ma seyahatnames n n sonunda Mısır sultanının hak m yet altındak ülkeler n, Ege ve Akden z’dek adaların, Yunanca ve Arapça sayıların; Arap, Yunan, Ermen , Tatar ve Rus d ller nde tanrı adlarını sıralar [Pravoslavnıy palestinskiy sbornik, 1889, VIII. C, 3. S, 27]. Buradak söz varlığı d lc ler n çalışmalarına da konu olur (Kraçkovsk y, 1958, s. 16).

Zos ma’nın seyahatnames İstanbul’un feth nden öncek son met n olarak b l nse de Rusya ve B zans arasındak gel ş g d şler metropol tl k şler sebeb yle b r süre daha devam eder (Dants g, 1953, s. 205). Ancak 1453’te İstanbul’un Türklerce fethed lmes ve aynı dönemde Rusya’nın güçlenmeye başlaması met nlerde b r d z farklılaşmayı da beraber nde get r r. Bu dönemle b rl kte d nî, s yas ve tar hî met nler ağırlık kazanmaya başlar.

(33)

16

4.1.1.2. İstanbul’un Düşüşü ve Nestor İskender’in Kehaneti

Çar Şehr , k m hacılar ç n Kudüs güzergâhındak öneml b r durak, k m ler ç nse başlı başına mukaddes b r z yaretgâhtır. Zaten Rusça b r adla anılıyor oluşu b le şehr n önem ne şaret eder. Bu mukaddes şehr n 1453’te Müslüman Türklerce feth Rusya’da epey yankı uyandırır. Öyle k İstanbul’un feth üzer ne anlatılar 1500- 1600’lardak Rusça kaynakların bell başlı konularından b r olur (Speransk y, 1954, s.

138).

Esk Rus edeb yatının 1400’lere a t en öneml yad gârları, A. N k t n’ n seyahatnames le Çar Şehr n n h kâyes sayılır. İstanbul’un Türklerce feth ne da r bu anlatı Rus yıllık ve kron kler nde, ayrıca müstak l yazmalarda b rb r nden farklı şek llerde, şu k adla geçer (Türkçes yle söyleyecek olursak): ‘Çar Şehr n n h kâyes , kuruluşu ve Türklerce alınışı’ veya ‘Murat oğlu Allahsız Mehmet’ten İstanbul’un alınışı’

(Sm rnov, 1953, s. 50). Bu anlatı üzer ne lk neşr ve yorumları İ. İ. Sreznevsk y yapar

[1854]. O zamana kadar yazarı b l nmeyen bu anlatının en mükemmel ve sonunda yazar sm kayıtlı olanı Arş mandr t Leon d tarafından Moskova yakınlarındak Tro tse- Serg yeva manastırında bulunarak 1886’da neşred l r (s. 54). Yazmanın ne zaman, nerde yazıldığı ve Nestor İskender’ n gerçekten kuşatmayı ve feth görüp görmed ğ , anlatılanların gerçekl ğ g b konular çok tartışılsa da konuyla lg l kes n cevaplara ulaşılamaz. Y ne de bu durum, anlatının tar hî ve edebî değer n azaltmamış, tam ters ne barındırdığı muğlaklık farklı değerlend rme ve yorumlara mkân tanımıştır.

Eser n Rus s yas tar h açısından değerlend r lmes gereken öneml b r yanı vardır. Nestor İskender’ n anlatının sonunda İstanbul’un Ruslar tarafından b r gün ger alınacağına da r b r kehanete yer vermes Moskova’nın III. Roma olduğu görüşüyle lşk l d r. Bu görüşü savunanlar, Rusları, B zans yan II. Roma’nın var s sayarlar.

Böylece B zans düştüğü ç n Ortodoks Hr st yanlığın merkez Moskova’ya taşınmaktadır. Hr st yanlığın ham s olan Rusların b r gün İstanbul’u ger alacağı düşünces , İstanbul ve dolayısıyla da Türklere l şk n b r tasavvurun ortaya çıkmasında ve gel şmes nde etk l olmuştur. Anlatıların farklı tar hlerden vakay name ve derlemelerde yer alması y ne, konunun Rusya’da b rkaç asır boyunca önem n koruduğunu göstermekted r. N tek m h kâyen n sonundak kehanet b rkaç asır boyunca devam eden Osmanlı-Rus savaşları net ces nde, Rusların Yeş lköye’e kadar gelmes yle neredeyse gerçekleşecekt .

(34)

17

H kâye, kurgu yönü ağır bassa da Rusya’da tar hî değerlend rmelerde kullanılır.

B z m burada st fade ettğ m z N. A. Sm rnov’un makales buna güzel b r örnekt r.

Sm rnov, h kâyeden hareketle b r d z tar hî net celer çıkarmaya çalışır. Buna göre Türk ordusu sayıca fazla olsa da askerl k yönünden ger kalmıştır ve bu da fet hte büyük kayıplar vermes ne yol açmıştır. Ona göre Nestor İskender’ n h kâyes , Osmanlı Türk ye’s n n 1400’lerdek askerî, dar ve ekonom k durumunun doğru saptanmasına yardımcı olmaktadır (Sm rnov, 1953, s. 70-71).

“H kâye” başlığını taşıyan anlatının tar hî b r belge olarak görülmes yanlıştır.

Genel çerçeve tar hten alınsa da h kâyede hayal ve hamas l k hâk md r. Tekrar ed p duran ve hayalî savaş sahneler nden hareketle kuşatma ve fethe l şk n değerlend rme yapmak mümkün değ ld r. B lak s h kâyede tar hî gerçeklerle çel şen çok sayıda b lg ve görmezden gel nen olay vardır. Kuşatma sırasında şeh rde b r mparator eş ve patr k bulunmasa da her k s de h kâyede geçer. Ayrıca gem ler n karadan yürütülmes ve Rumel H sarı’ndan h ç söz ed lmez (Öksüz ve Yapıcı, 2016, s. 48-52).

Eser Türkçeye Gamze Öksüz ve Fat h Yapıcı tarafından 2014 yılında kazandırılır. Kısm olaraksa Em ne İnanır tarafından 2013 yılında çevr l r (2013, s. 65- 95).

4.1.1.3. 1400’ler n Sonları ve Afanas y N k t n

İstanbul’un feth Rus hacılar ç n engel oluşturmaz. Fet hten hemen sonra, 1456 ve 1461-1462’de d n adamı Varsonof y İstanbul’a da uğrayarak Kudüse g der.

Varsanof y S na’ya g den lk Ruslardan b r olarak da tar he geçer (Dants g, 1953, s.

207).

1465-1466’da se Rus tüccar M saf r Vas l y Anadolu’da; Yenşeh r, Mudurnu, Tosya Amasya ve Tokat’ı z yaret ederek Mısır ve F l st n’e g der. Vas l y’ n kaydı Bursa’dan başlar. Bursa le kıyaslamasından ötürü onun İstanbul’a daha önce uğradığını anlarız (Dants g, 1953, s. 206). Vas l y’ n gezd ğ yerler b r casus g b kaydetmes lg çek c d r. Su kaynaklarını ve kuyularını not eder, şeh rlerdek Müslüman, Hr st yan ve Ermen ler n sayısını aktarır. Dants g, Vas l y’ n özell kle mukaddes mekânlarla lg l kayıtlarında yer yer hatalar yaptığını bel rterek seyyahın d n ön plana almadığını tesp t eder (s. 207).

(35)

18

Tüccar Afanas y N k t n [?-1475] 1471-1474’te H nd stan’ı z yaret eder (Semenov, 1986, s. 107), seyahat n Hojeniye za tri morya [=Üç den z ötes ne seyahat] adlı eser nde anlatır. Kend s H nd stan’a seyahat eden lk Rus’tur. Ger de bıraktığı seyahatname 1400’ler n en öneml Rus d l yad gârıdır (Sm rnov, 1953, s. 50).

Seyahatname Rus d l , edeb yatı ve tar h ç n kıymetl olsa da Türk araştırmaları ç n daha büyük b r önem arz eder. Z ra N k t n’ n seyahat ettğ coğrafya Türk ülkeler nden oluşur. Eserde Türkler n tar h ve yaşayışla lg l b lg ler n yanında Türkçe sözler, cümleler de mevcuttur. Bununla beraber eser Türk b l m cam asının h zmet ne geç sunulur [Ank. 2013].

N k t n’ n seyahatnames uzun b r süre gün yüzüne çıkmaz. Eser , 1817’de Rus tar hç N kolay M. Karamz n b r manastırda bularak b l m cam asına tanıtır. İlk kez 1821’de P. M. Stroyev tarafından neşred len eser üzer ne lk ncelemey se 1856’da İ.

İ. Sreznevsk y yapar (Lurye, 1986, s. 61).

Oldukça erken b r dönemde ve zor şartlarda uzak b r ülkey z yaret eden N k t n’ n seyahatnames Rus b l m cam asınca gurur ver c b r dönüm noktası olarak kabul ed l r. Onlara göre Avrupalıların lk kayded lmş H nd stan seyahatler nden b r n , b r Rus gerçekleşt r r. Y ne de seyyah ve eser n sıradışı n tel kler Rusya’dak tar h ve edeb yat araştırmalarında bazı soruları gündeme get rm şt r. Seyahat n resmî b r sebeb var mıydı, eser dönem n tar h ne lşk n doğrudan b lg vermemes ne rağmen yıllıklarda n ç n yer alıyordu, farklı nüshaların varlığının sebeb neyd g b sorular bunlardan b rkaçıdır (Lurye, 1986, s. 61-66). Eser n, Türklük b l m ç n gündeme get rd ğ konularsa bunlardan farklıdır.

N k t n 1466’da Rusya’dan başlayarak Kazan, Astarhan hanlıkları; Akkoyunlu, T murlu devletler , Behmen Türk sultanlığı, Osmanlı devlet ve Kırım hanlığına seyahat eder. Eser n kaleme alırken de geçtğ bu ülkeler n hayatını s yaset, askerl k, t caret, nanç, lşk ler, âdetler vb. açılardan tasv r eder. Bu tasv rler arasında N k t n’ n yer yer Türkçe sözlere ve hatta cümlelere yer vermes n n sebeb araştırmacılar ç n merak konusu olur (Lurye, 1986, s. 66). B r görüşe göre N k t n okurlarına numune olması ç n gezd ğ yerler n d l nden cümleler ver r: “kul da karavaş p syar hub s ya” (N k t n, 2018, s. 20), “a urus yer tangrı saklasın” (s. 25) g b . Belk de bazı yerler n Rus okurlarca anlaşılmasını stemed ya da esere yabancıl b r hava katmak sted (Lurye, 1986, s. 68).

Veya okuyucularına b r şeyler öğretmek sted . B r yerde verd ğ cümlen n Rusça

(36)

19

karşılığını açıklar: “Burada bütün nsanlar haykırdılar ollo bervogıd r, ollo konkar, b z m baş mudna nas p bolmıştı, Rusçası se...” (N k t n, 2018, s. 29, 49). Başka b r yerde, kend s nden sonrak Rus seyyahlara kılavuzluk etmek stedğ n “... s z, Hr st yan Rus kardeşler m H nd stan’a seyahat etmek stersen z Rusya’dak nancınızı terk ed p Muhammed d n n kabul ettğ n z söyleyerek oraya g tmel s n z.” d yerek bel rt r (s.

11).

N k t n’ n seyahatnames Türk dünyasının farklı köşeler hakkında devr yansıtan b lg ler ht va etse de eser n asıl ayırıcı özell ğ se çerd ğ Türkçe unsurlardır.

Kraçkovsk y’ n de fade ett ğ üzere pek çok seyahatname d l yönüyle kıymet arz etmez, çoğu seyahatnamede zaten Rusçaya da geçm ş “saltan” ve “m zg t” g b Arapça ve Farsça kel melerle karşılaşılır (Kraçkovsk y, 1958, s. 16). Ancak N k t n b rkaç kel men n ötes ne geçer ve Türkçe cümlelere de yer ver r.

Seyahatnamede, Türkçe cümleler le çok sayıda kel men n geçmes Türk kültürünün, belk de Türk nüfuzunun bölgedek yaygınlığını göstermekted r. Ancak met ndek Türklere a t unsurların görmezden gel nd ğ ne da r tartışmalar mevcuttur.

Acar, Afanas y N k t n’ n Türk ülkeler ne da r verd ğ b lg ler n Rusların da ç nde bulunduğu bazı araştırmacılar tarafından kasıtlı olarak görmezden gel nd ğ kanısındadır (N k t n, 2018, s. VIII).

4.1.1.4. 1500’lere Doğru İslam’la İlg l İlk Met nler n Ortaya Çıkışı

1493’te Romalı Lyudv g, Vened k’ten Med ne ve Mekke’ye seyahat eder (P sarev, 1881, s. 935-936). Seyahatnames Rusçaya çevr lerek 1600’ler n lk çeyreğ ne a t b r Rus kronğ ne alınır. Bu durum, çev r seyahatnameler n de Rusya’da lg çekt ğ n göstermekted r. Ancak seyahatnamen n tercüme ed lmes nde İslam’la lg l b lg ler ht va etmes n n b r rolü olmalıdır. Z ra bu seyahatname, İslam’la lg l lk Rusça met nler arasında sayılır (Sm rnov, 1954, s. 16).

Burada, N kolay Aleksandrov ç Sm rnov’un [1896-1983] Türkçeye de tercüme ed len Oçerki istorii izuçeniya islama v SSSR [=SSCB’de İslam araştırmaları tar h ]adı k tabına temas etmel y z. K tapta Rus tar h n n farklı dönemler n kapsayacak şek lde, İslam’la lg l b lg b r k m ve araştırmaların tahl l yapılır. K tap 1000-1700 arasını kapsayan dönemle başlar ve burada İslam’la lg l Rus met nler nde geçen malumatın b r dökümünü bulmak mümkündür. Haklarında b lg ver len lk met nler bugünkü manada

(37)

20

b r araştırma- nceleme eser değ ld r. 1700’ler n k nc yarısını b r dönüm noktası kabul eden Sm rnov bu dönemle b rl kte “İslam araştırmaları” tab r n kullanmaya başlar.

Sm rnov, tetk k ne her ne kadar 1000’l yıllardan başlasa da Müslümanlar hakkında kayda değer lk met nler n 1400’ler n sonlarına a t olduğunu anlıyoruz. Bu dönemde tüccar veya hacı met nler dışında doğrudan Müslümanları mübarek beldeler n (Mekke ve Med ne), ayrıca peygamber n konu alan b r metne, yukarıda anılan Romalı Lyudv g’ n seyahatnames ne rastlanır. Sm rnov söz konusu metn n Moskova’da 1493 yılında “Op san ye puteşestv ya nekoyego muja r mlen na Lyudov ka ko grobu Magometa prelestn ka” [=Lyudv k adlı b r Romalı adamın Hz. Muhammed’ n kabr ne z yaret ]

başlığıyla kayda geç r ld ğ n , daha sonra da 1500’lerde Russkiy hronograf’a, yan ‘Rus kron ğ ’ne alındığı b lg s n paylaşır (Sm rnov, 1954, s. 16). Burada, konu açılmışken Rus kron kler le “letop s” adı ver len yıllıklar, ayrıca bunların farkı üzer nde durmalıyız.

1300’ler n sonu ve 1400’ler Rusya’da kültür açısından öneml gelşmeler n yaşandığı b r dönemd r. Bu dönemde Rusya’nın B zans, ayrıca güney Slavları olan Bulgar stan ve Sırb stan’la kültür münasebetler nde artış yaşanır. Rus yazıcılık geleneğ n n gel şme kaydetmeye başlaması da y ne bu döneme denk gelmekted r. Artık yalnızca yıllıklar değ l, Rusçasıyla “letop snıye svodıy” adı ver len ve Türkçeye belk

‘yıllık derlemes ’ veya ‘yıllık küll yatı’ şekl nde tercüme edeb leceğ m z eserler de görülmeye başlanır. Bunların ayırt ed c yanıysa küll yatı ortaya koyanın hedefler ve

lg s yle vücuda get r lmş olmalarıdır. Mesela yıllığı yazılan knezl ğ n çağdaş tar h K yev Rusyasıyla alakalandırılmakta ve bu knezlğ n Rus tar h n tems l ett ğ göster lmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede küll yata farklı yıllık, “j t ya” yan mübarek b r s n n hayat h kâyes veya daha başka eserler dâh l ed lmekteyd (Prutskov vd., 1980, s. 150-151).

Yıllıkların mahallî olmaktan çıkıp Rusya genel n tems l etmeye namzet olduğu bu dönemde, Rusya dışındak vakalarla da lg lenen kron kler bel rmeye başlar.

Kron klerde farklı ülke ve halkların tar hler nden kes tlere yer ver l r ve bu kes tler yıllıklardan farklı olarak tar hî gerçeklğ değ l, “masalsı-fantast k” ya da “eğ t c ” b r h kâyey ver r (Prutskov vd., 1980, s. 155). Rus kron ğ n n lk şekl n n 1400’ler n sonu ve 1500’ler n başında yazıldığı düşünülür (s. 156).

(38)

21

Ş md ; yıllık, yıllık küll yatı ve kron kler n konumuz açısından b r değerlend rmes n yapacak olursak bunların ayırt ed c n tel kler n b lmem z, muhtevalarına olan yaklaşımımızı bel rler. Özell kle kron klerdek b lg ler, tar hî b r ves ka olarak algılanmamalıdır. Yıllıklar le yıllık küll yatlarıysa daha muteber kaynaklardır. Net ce t barıyla st fade edeceğ m z Rusça çalışmalarda, b lhassa da Sovyetlerde ortaya konanlarda, bu durumun görmezden gel nm ş olab leceğ n hesaba katmalıyız.

Yıllıklara yansıyan konular arasında 1400’ler n başında T mur’un Anadolu’da lerleyş , 1402’dek Ankara Savaşı, B zans’ın sonunu haber veren Türk baskısı g b konular vardır (Dants g, 1953, s. 201). Rusya’yı lg lend ren olayların kayded lmes yle Akden z’ n doğu havzasındak ülkelerle lg l Rus b lg b r k m artmaya başlar. Bu b lg b r k m ne farklı d llerden tercümeler de katkı sunar. F lozof Konstant n’ n Sırpça yazdığı Jitiya gospodina despota Stefana Lazareviça adlı eser nde Beyazıt ve T mur s mler etrafında gelşen tar hî olaylar, Müslümanlar ve Hz. Muhammed hakkında b lg ler yer alır. Y ne aynı eser n b r bölümünde de Orhan Gaz ’den II. Mehmed’e kadar Türk sultanları hakkında b lg paylaşılır (Sm rnov, 1954, s. 17). 1500’lere a t N konov kron ğ nde Altın Orda hanı Toktamış’ın saldırıları, P men’ n 1389 tar hl Konstant nopol s seyahat , 1392 yılına da r T mur anlatısı ve Sah p G ray’ın 1541’dek Moskova sefer ver l r (PSRL, 1865-1918).

Yıllıklar özel adlar bakımından önem sayılab lecek m ktarda malzeme sağlar.

Bu konuda İstoriko-lingvistiçeskoye issledovaniye tyurko-tatarskih geografıçeskih nazvaniy v russkih letopisyah (IX-XVI vv.) [=IX-XVI. asırlara a t Rus yıllıklarındak Türk-Tatar coğraf adların tar h-d l b l m tetk k ]adlı b r araştırma vardır. Çalışmada 370 coğraf ad (çeş tlenmeler ve tekrarlarla 2473) tahl l ed l r. Çalışmadan öğrend ğ m ze göre yıllıklardak Türkçe unsurlar daha önce de ele alınır. 1966 tar hl tez nde İ. G. Dobrodomova Povest vremennıh let adlı eserdek Türkçe unsurları nceler (Ahmetzyanov, 2004, s. 4).

1500’lerde İslam’la lg l Rusça eserler n sayısı artar. Maks m Grek’ n [1470-1556]

met nler , ayrıca Andrey M haylov ç Kurbsk y’ n [~1528-1583] İstoriya florentiyskogo sobora [=Floransa katedral /başk l ses n n tar h ], Moskova Metropol t Makar y’ n [~1482-1563]

Velikiye çet’i minei [=Yüce aylık okumalar?] adlı eserler örnek ver leb l r. B r de 1551 tar hl

“Stoglavıy sobor”un [=100 maddel k mecl s?]13. maddes nde Hz. Muhammed’ n yanı sıra Hz. Al , Hz. Ebubek r ve Hz. Ömer’den de bahsed l r (Sm rnov, 1954, s. 18-19).

Referanslar

Benzer Belgeler

Faaliyetleri açısın­ dan Türk tarihinin en büyük fatihlerinden biri olan Kapgan Kağan, tahtta kaldığı yirmi dört yıl içinde politikasını, sürekli Çin’i

Muhittin Birgen’in Yeni Edebiyat isimli eserinde Eski Türk edebiyat ına yönelik eleştirilerini tespit etmeye çalışıldığı bu bölümde; daha önceki yıllarda, eski

bu nedenle kendi amaçlarını gerçekleştirme isteğine izafeten güdümlüdür. Çoğu kez milliyet düşüncesinin merceğiyle tarihi incelerler. Örneğin Osmanlı’daki

Kendisine Türkistan’ı yurt edinen Türk milleti tarihsel süreç içerisinde kollara bö- lünerek farklı coğrafyalara dağılmış, gittikleri yerleri kendilerine yurt edinmiş ve

“Leksikoloji” bölümünde önce Türkçe ve Moğolca üzerine yapılan çalışmalara yer verilmiş, sonra ortak kelimeler sıralanmıştır.. Yapılan çalışmalar

Bu isimler: Mehmet Rauf, Şehabettin Süleyman, Refik Halit, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif, Abdülhak Hamit, Tevfik Fikret, Abdülhak Şinasi ve

• Ayrıca İngilizler tarafından dünya sporuna kazandırılan ve oldukça popüler olan golf oyununun çevgen ve polo oyunlarından esinlenilerek üretildiği bilinmektedir.. •

Türkçe için kullanılmış alfabeleri ilk kez Hâmid Zübeyr [Koşay, 1897- 1984] Arap-Fars alfabesiyle kaleme aldığı “Türklerin Bugüne Kadar Kul- landığı Yazılar”