• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUMLAR

4.1. Rus Doğu Bilimi ve Doğu Algısının Arka Planı

4.1.2.1. Şairden Siyasetçiye Dönüşüm ve Puşkin

Rus edeb yatının öncü şa r Aleksandr Sergeyev ç Puşk n [1799-1837] eserler nde Türk ve Müslümanlara l şk n konuları şleyen Rus edeb yatçılardan b r d r ve hatta

lk d r. Leon d Petrov ç Semenov’un Lermontov i folklor kavkaza [=Lermontov ve Kafkas folkloru, Pyat gorsk 1941] adlı k tabından öğrend ğ m ze göre 1820’lerden önce Rus edeb yatında Kafkasya’ya yönel k kayda değer b r lg den söz etmek mümkün değ ld r.

Bu durum, ancak z kred len tar hle b rl kte Puşk n’ n Kafkasya sempat s n d le get rd ğ eserler yle değ şmeye başlar. Yukarıda adı anılan ve baskı tar h 1941 olan, yan Stal n rej m nde yazılan k tapta Çarlığın Kafkasya şgaller n n Rusya’nın aydınları arasında buradak zulme uğrayan halklara sempat yle yaklaşmalarını doğurduğundan söz ed l r (Semenov, 1941, s. 5). Bunun yanında, bu sempat n n arka planında Puşk n’ n anne tarafından atalarından b r n n Osmanlıdan Rusya’ya get r len s yah Hann bal’ın

36

olmasının etk s nden de söz edeb l r. Ancak söz konusu sempat n n Rusya dışında kökler n n de olduğunu söyleyeb l r z.

Puşk n’den önce, Avrupa’da “Doğu”ya a t unsurları öne çıkaran b r edebî yönel ş söz konusudur. Avrupalı aydınlar ç n hayal ya da gerçek b r Doğu yolculuğu b r dönem moda olgulardan b r d r. Parla’nın d kkat m ze sunduğu üzere, 1800’lerle “m t k Doğu söylem n n yanı sıra b r de pol t k Doğu söylem ” ortaya çıkar (1985, s. 42). Burada bahs geçen “Doğu meseles ” kavramıdır. Osmanlının ç nde bulunduğu durum, Avrupalı güçler n sömürgec l k ştahını kabartmaktadır. Böyle b r dönemde, Doğuya lg duyan, Doğu nsanının eşs z erdemler olduğunu düşünen Avrupalı aydınların bazılarında b r yandan da “kurtarıcı m t ” d le get r lmeye başlanır. Bu s mlerden b r , Parla’nın ncelemes ne konu olan Alphonse de Lamart ne’d r. Lamart ne’ n söylemler nde ger kalmış ama erdeml Doğunun çalışkan ve ler b r uygarlık olan Batı tarafından kurtarılması f kr kend ne yer bulur. Parla’ya göre bu söylem “Lamart ne’ n yüzeydek Doğu hüman zmasının nasıl s yas planda somut b r şark yatçılığa”

dönüştüğünü tartışmaya mahal bırakmayacak şek lde göstermekted r. Lamart ne’ n

“kafasındak Batı ş md den Doğunun efend s d r” (s. 46). Avrupalı güçler n Osmanlıda kuracağı “vesayetç b r sömürü s stem ”n n (s. 50) veya kolon n n (s. 54) ana hatlarına da r tekl fler de hazırdır. Sömürgec b r söylem , sömürü s stem n kurulmasına dönük b r d z tekl f Puşk n’de de buluruz ve bunların Lamart n’ n söylem nden çok farklı olmadığını anlarız. Bell k Puşk n’ n z hn yet n n Avrupa’yla b r rabıtası vardır.

Puşk n’ n sanatında, Doğu m t n n bel rg n b r yer tuttuğu, üzer nde hemf k r olunan b r konudur. Bu m t Puşk n Avrupa üzer nden alır, z ra onun sanat anlayışını şek llenmes nde İng l z edeb yatçı Lord Byron’un [1788-1824] büyük b r rolü olduğu kabul ed l r. V. M. J rmunsk y’ n Bayron i Puşkin [=Bayron ve Puşk n] adlı k tabında bel rttğ üzere Puşk n’dek Byron tes r Rusya’da çok çalışılmış b r konudur. Bu tes r, Puşk n’ n kend s tarafından da kabul ed l r. Ona göre Puşk n’ n sanatı, Byron’dan etk lenm ş olsa da muhteşem b r özgünlüğe sah pt r (J rmunsk y, 1978, s. 20). Anlaşıldığı üzere Puşk n Avrupa’dan aldığı bazı f k rler , duyguları kend dehasıyla şley p ortaya eşs z sanat eserler koymuştur. Net ce t barıyla Puşk n’de karşımıza çıkan güneye, doğuya a t unsurlar yalnızca ona mahsus değ ld r ve Avrupa’dak cereyanlarla doğrudan l şk l d r.

Puşk n’ n eserler ndek oryantal st yaklaşımlar da bu durumu doğrular n tel kted r.

Kafkasya’nın yalnızca Rus edeb yatındak eserlere mekân olmadığını, mesela Ahmet M that Efend ’n n b r eser ne de konu olduğunu söylemel y z: Kafkas [İst. 1294,

37

Ank. 2018]. Anlaşılan Kafkasya’dak Rus şgal ve bölge halkının ş ddetl d ren ş dünya kamuoyunda kayda değer b r karşılık bulmuştur. Hâl yle edeb yatçılar da buna kayıtsız kalamamış olmalıdır. Çoğu eserde karşılaştığımız üzere bölgen n dört mevs m karlı dağları, gürül gürül akan ırmakları, gözü pek y ğ tler ve güzel Çerkez kızları şa rane lhamın da kaynağı olmuştur. Elbette Türk edeb yatından verd ğ m z tek örnekle b rtakım çıkarımlara ulaşmak doğru olmayacaktır. Ama net ce t barıyla konunun yalnızca Rus edeb yatına özgü olduğunu z kretmek de yanlış olur. Ş md l k, konunun farklı ülkeler n edeb yatlarına nasıl yansıdığının der nl kl b r tetk ke muhtaç olduğunu söylemekle kt fa edel m.

Puşk n, Rus ordusunun Kafkaslar üzer nden Osmanlının doğusuna düzenled ğ 1829 tar hl sefere kend steğ yle katılır. Sefer sırasında tuttuğu notları önce kısmen 1830’da Literaturnaya gazeta’da sonra da tam olarak Sovremennik derg s n n 1836 yılı ocak sayısında neşreder (Badem, 2014, x ): Puteşestviye v arzurum vo vremya pohoda 1829 goda [=1829 sefer nde Erzurum’a seyahat]. Puşk n seyahatnames nde, b r şa r olarak kend s nden beklenenen yapmayarak dönem n devlet adamlarını veya generaller övmez. Kend yaşadıklarını, gözlem ve düşünceler n paylaşır. Puşk n bu tutumuyla, Rus ordusunun zafer n yüceltmemekle suçlanır. Eser ne yazdığı ön sözde de maruz kaldığı yerg ve suçlamalar karşısında 1829 sefer ne da r notlarının tamamını neşretmeye karar verd ğ n açıklar (Puşk n, 2014, s. 5). Bu yüzden Puşk n’ n seyahatnames bell ölçüde objekt f kabul ed leb l r.

Puşk n, yolculuğu boyunca karşılaştıklarının anlatırken Kafkas ve Kafkas Ötes halklarının yaşayış ve kültürüne a t unsurları da aktarır. M saf r olduğu Kalmuk çadırı, m nare kalıntısı, Çerkez mezarları, Oset cenaze meras m , Gürcü hamamında Türk tellak Hasan... Puşk n yalnızca gözlemler n değ l kend görüşler n de paylaşır. Bu duruma güzel b r örnek Çerkezlerle Ruslar arasındak gerg n lşk lere da r f k rler d r. Ancak bu f k rler nde Puşk n’ n b raz m ll yetç b r tutum serg led ğ göze çarpar. Puşk n’ n Rus devlet n n o günlerdek hedefler doğrultusunda Çerkezler d ze get rmek ç n bazı tedb rler tekl f ettğ görülür: “Çerkezler n Türklerle t caret yapmasına engel olab l r, böylece de onları b ze yakınlaşmaya zorlayab l r z belk .” (Puşk n, 2014, s. 15). Daha etk l b r yolunsa onlara “İnc l’ n öğret lmes ” olduğunu söyler (s. 16).

Puşk n’ n Rusya’da Doğu b l m çalışmalarının başladığı b r dönemde “doğu”ya b r yolculuğu kaleme almış olması bu çalışmalarda etk l olan bakış açısına da r b r f k r vereb l r. Puşk n’ n seyahatnames okunduğunda doğu ve batı ya da b z ve ötek

38

karşıtlığı d kkatler çekmekted r. Doğu b l m veya oryantal zm çalışmalarının doğuşunda “ötek ”n anlama ve öğrenme steğ n n buyük rolü olduğu b l nmekted r. Bu sebeple aşağıda Puşk n’ n eser nden bu yaklaşımı yansıtan bazı fadeler yer almaktadır.

Puşk n’ n seyahatnames nde b z ve ötek k l ğ ne şaret eden çok sayıda fade yer alır. Daha çok Batı ve Doğu şekl nde karşımıza çıkan bu k l kte “Doğu”nun d n farkı etmeks z n b r bütün kabul ed ldğ görülür. İranlı Şa r Fazıl Hanla karşılaştığında Puşk n önce “tumturaklı b r doğulu tavrıyla söze” başlar, sonrasında Fazıl Han “akıllı uslu karşılıklar ver nce” yaptığından utanarak “şakacı-tumturaklı konuşma tarzını bırakarak normal b r batılı g b ” konuşmaya mecbur olur. Yaşadığı bu had se karşısında Puşk n b r karar alarak “bundan böyle nsanları kafalarındak papağa, ya da tırnaklarındak kınaya bakarak” yargılamaktan vazgeçer (s. 21-22). B rb r ne bağlanmış katır sürüsünden söz ederken bunların “Asya geleneğ ne göre yüklenm ş” olduğuna d kkatler çeker (s. 24). Gürcü türküler nden söz ederken bunların güzellğ n n yanında

“Doğuya özgü b r anlamsızlık” taşıdığını söyler (s. 30). T fl s’tek yapıların çoğunun Asya m mar s nde olduğunu, şehr n kuzey ndeyse Avrupa t p evler n yükseld ğ n söyler (s. 32). Kars’ta, orduya yetşeb lmek ç n muhatap olduğu b r Rus subayının

“Asyalı olduğunu” yüzünden anlar. Bu subayın yazılı em r steğ karşısında Puşk n el ne geçen lk kâğıdı uzatır. Okuma yazma b lmeyen subay Puşk n’ n b r ş r n n yazılı olduğu kâğıda bakar ve kend ler ne at ver lmes n buyurur (s. 45-46). Erzurum’un Ruslarca alınmasından sonra tutsak b r paşa Puşk n’ n b r şa r olduğunu öğren nce b r şa rle karşılaşmanın hayırlı olduğunu söyleyerek şa rler över. Paşanın sözler üzer ne Puşk n se “Paşanın tam b r Doğulu olarak söyled ğ bu sözler hep m z n hoşuna g tt .”

der (s. 69). B r başka yerdeyse Puşk n Haçlıların “doğu”nun şaşaası karşısındak hayranlıkların esk de kaldığını bel rterek artık “Asya yoksulluğundan, Asya

lkellğ nden” söz ed leb leceğ n yazar. Eser n devamında da y ne batı ve doğu k l ğ n d le get ren çok sayıda fade yer alır: “İşte gerçek doğu zlen mler .” (s. 77), “Böylece b r harem görmüş oldum. Pek az Avrupalıya kısmet olur bu.” (s. 80), “Bunu görünce Avrupalı ürkekl ğ mden utandım”. (s. 81).

Eserde b z ve ötek k lğ n n b r başka yönüyse “b z m Tatarlar” fades nde görülen Rus hak m yet ndek Türklerle Osmanlı Türkler n b rb r nden ayıran yaklaşımdır. Puşk n Rus ordusunun, Türk ordusuyla çarpışa çarpışa Erzurum’a doğru lerlerken yaşanan çatışmaları tasv r eder ve bu arada “B z m Tatarlar, yaralı Türkler b r anda soyup tarlanın ortasında çırılçıplak bırakıyorlardı.” der (s. 55).

39

Eserde “Doğu” d ller n n b l nmes ne yönel k atıf da vardır. Erzurum’un Ruslara tesl m nden öncek görüşmelerde “Asya d ller n ve gelenekler n y b len General Prens Bekov ç” de yer alır (s. 66).

Türklerle lg l b rkaç r vayete de yer ver r. Bunlardan b r nde Puşk n Türkler n kest kler kafaları İstanbul’a gönderd ğ n r vayet eder (s. 52). İk nc s ndeyse Türkler arasında hermafrod tler n (erdş ) çok olduğunu ve bunlara Türkler n “hoss” ded ğ n yazar (s. 61).

Puşk n eser n n sonlarına doğru Erzurum’u öven ve İstanbul’u yeren b r taşlama paylaşır. Puşk n, ş r n Yen çer Em noğlu’na a t olduğunu söylese de bu sm n uydurma olduğu ve ş r de Puşk n’ n yazdığı görüşü vardır (Puşk n, 2014, s. 74). Ş rde İstanbul’un yozlaştığı, buna karşın Erzurum’un değerler n yaşattığı d le get r l r.

Puşk n’ n yukarıda örnekler paylaşılan oryantal st yaklaşımına Rus Doğu b l mc Barthold t raz etm şt r. Barthold, Puşk n’ n seyahatnames nde Batı ve Doğuyu karşılaştırırken meden yetler n bazen yükselme bazen de duraklama devr ne g rd ğ n hesaba katmadığını vurgular. Bunun yanında gerek Batı ve gerekse de Doğunun her yer aynı zamanda, aynı zeng nlğe sah p değ ld r. Net ce t barıyla Puşk n, edeb yatçı k ml ğ n n dışına çıkarak b r kültür b l mc g b davranmıştır (Barthold, 1930, s. 25-26).

Bu durumu belk de Parla’dan lham alarak “şa r n s yasetç ye” veya “yolcunun sömürgec ye” b r dönüşümü olarak da telakk edeb l r z (1985, s. 15). Ayrıca Parla’nın Lamart ne’e da r bazı tesp tler Puşk n’e de uyar. Puşk n, Doğuyu bazen över ancak bazen de “Doğunun yönet lmes gerekt ğ n savundukça yerer” (Parla, 1985, s. 51), başka b r fadeyle de “ ş, Batının çıkarlarına gel nce” oryantal st kalıpları tekrarlamaya başlar (s. 53).

Burada daha esk zamanların seyyahlarıyla 1800’ler n seyyahları arasındak bazı farklar ortaya çıkar. Esk seyyahlar gördükler n , duyduklarını anlatıyorlardı, onlar herhang b r sanat veya f k r akımına mensup değ ld rler, edebî b r kaygı gütmezler.

Elbette onlar da b r seyahatname geleneğ n n halkalarıydılar, fakat bu geleneğ n ürünler daha çok b rer gez notuydu. Ancak Puşk n b r edeb yatçıdır, onun edebî kaygıları, etk lend ğ sanat ve f k r akımları vardır. B r de edeb yatçı k ml ğ n n yanında s yas meselelere karışmış b r aydın k ml ğ de taşır. Anlaşılan o k esk zamanların Rus seyahatnameler daha gerçekç d r. Ayrıca Doğu m t nden ve sömürgec bakıştan uzaktır.

Bütün bunlar onları kültür ncelemeler ç n daha elver şl kılar.

40

Puşk n’ n seyahatnames , Müslüman/Türk kültürü ve coğrafyasıyla lg l yegâne eser değ ld r. Yüzbaşının Kızı adlı romanı Başkurt topraklarında, Orenburg dolaylarında geçer. Başkurtlar, romanda Ruslarca d ze get r lmeye çalışılan “vahş ” b r halktır.

Romanın anlatıcı kahramanı “Orenburg l n n durumu üzer ne b rkaç söz söylemek zorundayım.” ded kten sonra şöyle devam eder: “Rus çarlarının egemenl ğ n kısa b r süre önce kabul eden b r sürü yarı vahş oymak yaşıyordu.”. Bu halkın “yasalı ve uygar b r hayata alışkın olmayışı” hükûmet n başına sürekl ş açmaktadır (Puşk n, 2020, s.

403).

Puşk n’ n Kırım, Kafkasya veya İslam yet’ten bahsett ğ ş rler de vardır. Bunlar arasında “Kavkazsk y plenn k” [1822], “Fontanu Bahç sarayskogo dvrotsa” [1824] ve

“Podrajan ya koranu” [1824] adlı ş rler yer almaktadır. Bu ş rlerde Byron’un Doğu m t n n zler sez l r. Bunun yanında Puşk n’ n güneye ve doğuya da r lg s nde, Kafkasya’nın 1770’ten başlayarak, Kırım’ın da 1783’te Rus hâk m yet ne g rmes n n de etk s olması muhtemeld r. Z ra bu bölgeler artık Rusya’nın komşusu değ l b zzat parçasıdır. Dönem n n önde gelen Rus şa r de ster stemez bu duruma kayıtsız kalmamıştır. Puşk n’ n kend steğ yle 1829 sefer ne katıldığı da göz önüne alındığında onun yaşadığı dönem n kopuk olmadığı da anlaşılmaktadır. Puşk n’ n çağdaşları lk Rus Doğu b l mc ler Senkovsk y ve Boldırev’ n de Arapçadan edebî eserler çev rmes ; Arap, Fars ve Türk d l üzer ne çalışmalar neşretmes 1800’ler n başında Rusya’da konunun güncell ğ n y ne ortaya koymaktadır.

“Kavkazsk y plenn k” [=Kafkas tutsağı, 1822] ve “Fontanu Bahç sarayskogo dvrotsa”

[=Bahçesaray sarayının çeşmes ne, 1824] ş rler nde Puşk n’ n aktarmak sted ğ duygu ve düşünceler ç n “Doğu” mekânından ve algısından/hayal nden yararlandığı görülürken onun Kur’an’la lg l ş r yse daha farklı b r yapıdadır, çünkü burada “Doğu”ya a t görülen İslam ve onun mukaddes k tabı doğrudan doğruya merkezde yer alır. Puşk n’ n

“Podrajan ya koranu” [=Kur’an’a öykünmeler, 1824] adlı ş r 9 bölümden oluşmaktadır. Bu bölümlerde Kur’an’dan ayrı ayrı bölümler ş rleşt r l r. Gerek ş rler n kend s gerekse de Puşk n’ n düştüğü d pnotlar onun Kur’an’ı okuyup nceled ğ n ortaya koymaktadır.

Bu d pnotlarda Kur’an’da şa ranel ğ n güçlü olduğu ve bazı ahlak hak katler n n d le get r ld ğ n bel rten Puşk n, Kur’an’ı “esk ler n masalları” olarak görenler n se haklı olduğunu savunur (Puşk n, 2006, s. 28).

Puşk n’de karşımıza çıkan Kafkasya lg s , daha sonra Lermontov ve Tolstoy’da da görülecekt r. Tolstoy’un “Orman Kes m ” [1855] adlı h kâyes ndek şu satırlar Rus

41

edeb yatındak Kafkasya tasavvuruna da r kayda değer puçları vermekted r: “[...] n ç n Kazan ya da Kaluga’dak b r asker b rl kte görev stem yoruz da, soluğu hemen burada, Kafkasya’da alıyoruz? Yüzyıllık el değmem ş buzulları, azgın ırmakları, hançerler , kepenekler , Çerkez kızlarıyla öyle yüce b r Kafkasya mges var k Rusya’da herkes n kafasında!” (Tolstoy, 2019, s. 67). Bu satırların neredeyse aynısı Tolstoy’un b r başka eser nde, Kazaklar romanında da karşımıza çıkar. Şan almak ç n Kafkasya’ya g tmekte olan Olen n’ n hayal nde sürekl “Çerkez kızları, dağlar, uçurumlar, del g b akan sular”

canlanır (Tolstoy, 2020b, s. 13-14).

Puşk n’ n eserler nde görülen “Doğu” zler n n müstak l araştırmalara konu ed ld ğ n bel rtmekte yarar var. L. A. Şeyman ve G. U. Soronkulov’un hazırladığı Kırgızıy, kazahi i drugiye narodıy Vostoka v mire Puşkina: Oçerki [=Puşk n’ n dünyasında Kırgızlar, Kazaklar ve Doğunun öbür halkları: tetk kler] adlı eser burada anılmaya değer. Söz konusu eserde Puşk n’ n bell başlı eserler ndek Türk dünyasına a t kültür unsurları ncelen r (Şeyman ve Soronkulov, 2004).

Yukarıdak çalışmanın yanında anab leceğ m z b r başka eser de N. C.

Abdalkerem’ n hazırladığı K istorii oriyentalnogo vliyaniya na yazık russkoy hudojestvennoy literaturıy puşkinskoy epohi [=Puşk n devr Rus edeb yatı d l ne ortyantal tes r n tar h ] adlı doktorluk tez d r. Söz konusu eserde Abadalkerem, Puşk n’ n Erzurum Yolculuğu’ndak “Doğu” söz varlığını nceler. Eserde 300’den fazla “oryantal zm”

çeş tl açılardan tetk k ed l r ve bunların Puşk n’ n edebî sanatındak mah yet tahl l ed lmeye çalışılır (Abdalkerem, 2015).