• Sonuç bulunamadı

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN ALMANYA ÖRNEĞİ

2.2. ALMAN ANAYASASINDA BİREYSEL DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ İkinci Dünya Savaşı sonrası 1949 yılında kabul edilen Alman anayasası Din ve Vicdan

2.2.1.1. Alman Anayasasında Bireysel Din ve Vicdan Özgürlüğü

2.2.1.1.5. İnanmama Özgürlüğü

Din özgürlüğünün bir boyutu da İnanmama özgürlüğü olarak tarif edilen, hiçbir dine ve inanca mensup olmama zorunluluğudur. Alman anayasasının anayasanın 4.

maddesinde düzenlendiği şekli ile inanç, vicdan ve dünyevi görüşe sahip olma olumlu bir şekilde düzenlense de inancı bakımından kimseye zorlama yapılamıyacağı bu anlamda inanmama özgürlüğünü de buradaki düzenlenen hükümle doğrudan korunacağını anlamak gerekir. 767

Alman anayasasının 4. maddesi 1 ve 2. fıkraları ile düzenlenen bireysel din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin

“Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz.

Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır.”

hükümleri esas olarak pozitif din ve vicdan özgürlüğünü ele almaktadırlar. Anayasada temel hak olarak ele alınan din özgürlüğünün pozitif görünümü yanında, aynı bir madalyonun iki yüzü gibi, diğer yüzü de inanmama ya da başka bir ifade ile negatif

764 BETHGE, s.707.

GG m.12a, f.3 “1. ve 2. fıkralara göre hizmeti çağrılmayan yükümlüler, savaş halinde, bir yasayla veya bir yasaya dayanarak, sivil halkın korunması dahil olmak üzere, savunma amacıyla sivil hizmetlerde çalıştırılabilirler.”

765 „Gesetz zur Änderung wehrrechtlicher Vorschriften 2011 (Wehrrechtsänderungsgesetz 2011“ – WehrRÄndG 2011) vom 28. April 2011 (BGBl. I S. 678).

766 Bu kararlara örnek: Federal İdare Mahkemesi kararları, Urteil vom 22.02.2012 - BVerwG 6 C 31.11, Beschluss vom 22.09.2016 – BverwG 2 B 22.15, Urteil vom 12.04.2017 - BVerwG 2 C 1.17. Keine Anerkennung eines Zeitsoldaten als Kriegsdienstverweigerer, Münih idare mahkemesi kararı, VG München, Urteil v. 13.12.2016 – M 4 K 15.4018.

767 Axel Freiherr von CAMPENHAUSEN,“Religion“ „§ 157 Religionsfreiheit“, içinde:, (Hrgs.) Josef Isensee und Paul Kirchhof, Handbuch des Staatsrechts der Bundesrepublik Deutschland: Band VII, Heidelberg 2009, s.625.

147 din özgürlüğüdür.768 Din ve vicdan özgürlüğünün negatif yönü olarak ortaya çıkan şekilleri de bir temel hak olarak korunmaktadır. Bu kapsamda anayasanın 4.maddesinin hükmü çerçevesinde hiç bir inanca sahip olmama, inancını açıklamama ve / veya inancına göre yaşamama hakları ile din karşıtı bir dünyevi inanca sahip olma da korunmaktadır.769

Benzer şekilde hem anayasa 4. madde kapsamında, hem de anayasanın 140.

maddesinde düzenlenen “11 Ağustos 1919 tarihli Alman Anayasasının 136, 137, 138, 139 ve 141. maddeleri hükümleri, bu Anayasanın bir parçasıdır“ hükmü gereği atıfta bulunulan Weimar anayasasının 136. maddesi kapsamındaki, inancını açıklama özgürlüğü “Bekenntnisfreiheit” de negatif boyutu olan bir özgürlüktür. Anayasanın gönderme yaptığı “din ve dini cemaatler” başlığını taşıyan Weimar anayasasının 136.

maddesinin 3 ve 4. fıkralarında,

“Hiç kimse dini inancını açıklamakla yükümlü değildir. Resmi makamlar ancak, kişi için hak ve ödevlerin icrası veya yasayla öngörülen bir istatistikin yapılması gerektirdiğiölçüde, dini bir kuruma üyelik konusunda soru sorma hakkına sahiptir.

Hiç kimse bir kilise ibadetine veya törenine veya dini bir ibadete katılmaya veya dini bir yemin şeklini kullanmaya zorlanamaz.”

hükmü ile açık bir şekilde din özgürlüğünün negatif boyutu anayasal olarak garanti altına alınmıştır Madde hükmü kapsamında, din özgürlüğünün negatif boyutu olarak değerlendirilecek olan; inancını açıklamama hakkı, zorunlu ayinlere, ibadetlere katılmama hakkı770 ve belirli dini şekillerde yemin etmeye zorlanamama hakkı771 korunmaktadır. Bunlar haricinde yine Weimar anayasası 141.maddede772 de yer alan

768 Alman anayasa hukukunda, kavram “inanmama özgürlüğü” yerine daha çok “negatif din özgürlüğü” (negative Religionsfreiheit) şeklinde kullanılmaktadır. Ayrc. Bkz. Martin

HECKEL,“Religionskonflikt“, Vom Religionskonflikt zur Ausgleichsordnung, Der Sonderweg des deutschen Staatskirchenrechts vom Augsburger Religionsfrieden 1555 bis zur Gegenwart, München 2007, s.58-59.

769 BADURA, “Schutz”, s.42; UNRUH, s.62; BİELEFELDT,“Streit“, s.16; ÖZTÜRK PINAR, s.115.

770 Okullarda verilen din derslerinde uygulamalı olarak okulda yapılan ibadetlere katılmanın zorunlu olmadığına ve ebeveynin veya öğrencinin inancını açıklama özgürlüğünün negatif boyutu kapsamında okul ibadetine karşı olmalarının korunacağına dair. Bkz. Federal Anayasa mahkemesi kararı, BVerfGE 52, 223, Schulgebet, Beschluß des Ersten Senats vom 16. Oktober 1979 -1 BvR 647/70 und 7/74 -.

771 İnancı gereği, içerisinde „Tanrı“ ifadesi geçen bir yemin metninin reddedilmesi GG m.4. f.1 kapsamında korunan bir haktır. Bkz. Federal Anayasa mahkemesi kararı, BVerfGE 33, 23, Eidesverweigerung aus Glaubensgründen, Beschluß des Zweiten Senats vom 11. April 1972 -2 BvR 75/71 -.

772 Weimar Anayasası madde 141; Orduda, hastanelerde, cezaevlerinde ve diğer kamu kuruluşlarında ibadet ve maneviyat takviyesine gereksinme olduğu ölçüde, dini topluluklara, gerekli dini işlemlerin yapılması hususunda izin verilmelidir. Bu arada her türlü zorlamadan kaçınılmalıdır.

148 kışlalardaki askeri hizmetlerde verilecek dini hizmetlerde zorlama olamayacağına dair düzenlemede de din özgürlüğünün negatif boyutu olarak korunmaktadır.

Bunların haricinde yine, doğrudan negatif bir özgürlük olarak ele alınan Alman anayasası m.6 f.2’de düzenlenen “Çocukların bakım ve eğitimi, ana ve babanın doğal hakkı ve en önde gelen yükümlülüğüdür. Devlet toplumu, onların bu görevi yerine getirmelerini gözetir” 773 ve Alman anayasası m.7. f.3’te düzenlenen “ Din dersi, mezhepsiz okullar dışındaki kamu okullarında olağan derslerdendir. Din dersi, devletin denetim hakkına zarar vermeyecek şekilde, dinsel toplulukların temel ilkeleriyle uygunluk içinde verilir. Hiçbir öğretmen, iradesine aykırı olarak din dersi vermeye zorlanamaz” hükümlerini de negatif din özgürlüğü bağlamında değerlendirmek gerekir.774

Her ne kadar din özgürlüğünü pozitif veya negatif olarak ayrıştırmayan ve sadece temel hakların çatışmasından bahseden görüşler mevcutsada,775 bu konudaki ayrım din özgürlüğüne mahsus bir özellik olmaktan çok, negatif ve pozitif hak şeklinde tüm temel haklar için söz konusudur.776 Din özgürlüğü açısından baktığımızda, devletin müdahalesi olmadan bir dini yaşantının garanti altına alınması negatif özgürlük olarak karşımıza çıkar.777

Tarihi açıdan baktığımızda klasik dönemlerdeki çok tanrılı dinlerdeki töleransın sonraki dönemlerde, yerini Hrıstiyanlığın Roma hâkimiyetinin tek dini olmasına bırakmasından sonra inanmama özgürlüğünün önem kazandığını görmekteyiz. Birinci bölümde ele alınan kimin bölgesi onun dini “cuius regio, eius religio” prensibinden vazgeçilmesinde sadece tanınan dinler arasında bir geçiş imkânı negatif din özgürlüğü olarak kabul edilirken, 18. Yüz yıldan itibaren hiçbir dine inanmama yani “ateizm” de negatif din özgürlüğü kapsamında değerlendirilmektedir.778

773 Anayasa hukukçularının hem fikir olduğu ve negatif boyutu olmayan tek temel hak olan ebeveynin eğitim hakıdır. Bu konuda bkz. Hans F. ZACHER, “Elternrecht”, içinde: Isensee/Kirchhof, Handbuch des Staatsrechts, Band VI, Heıdelberg 1989, s.274.

774 MUNSONIUS, s.13; Din özgürlüğünün negatif boyutu ile ilgili olarak ayrc. karş. AİHM 02.02.2010 tarihli, Sinan Isik v. die Türkei (21924/05) kararı; bir dine inanmayanların farklı bir yemin metni ile yemin edeceğine dair, AİHM, 07.02.2011 tarihli, Wasmuth gg. Deutschland (12884/03) kararı.

775 Bu konuda karş. CZERMAK, “Religion“, s.61 „Pozitif ve negatif din özgürlüğünden bahsetmek konuya yardımcı olmaz. Bilakis konuyu çıkmaza sokar.”

776 UNRUH, s.62; BAEUMLIN, s.8.

777 Von CAMPENHAUSEN,“Religion“, s.654.

778 Von CAMPENHAUSEN,“Religion“, s.655-658.

149 Alman anayasası 4.maddesinin 1 ve 2. fıkraları anlamında baktığımızda buradaki lafzi düzenlemenin pozitif din özgürlüğünü koruduğu görülür. Ancak mahkeme kararlarına yansıyan şekli ile din özgürlüğünün negatif boyutunun da Alman anayasası 4.maddesinin 1 ve 2 kapsamında korunacağıdır. Bu koruma, madde hükmü bağlamındaki özgürlüklerin her iki boyutuna devlet tarafından müdahale edilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır.779 Federal anayasa mahkemesi tarafından verilen meşhur “Kruzifix”780 kararında Alman anayasası 4.maddesi kapsamında din özgürlüğünün pozitif ve negatif boyutunun aynı ölçüde korunması gerektiğini ifade etmektedir.781 Federal anayasa mahkemesi bu kararında devlet okulunda okuyan bir öğrencinin velisinin itiraz etmesiyle, belirli bir mezhep öğretisi ile eğitim vermeyen devlet okullarında, okullarda sınıflarda asılı bulunan haçı “kreuz” negatif din özgürlüğü kapsamında değerlendirmiştir. Başka bir inanca sahip bir velinin başvurusu üzerine, çocuklarını Hristiyan inancına göre yetiştirmek isteyen velilerle, bu inanca mensup olmayan velilerin haklarını eşit derecede bulmuş, devletin sorumluluğunda olan bir okulda, çoğunluk sahibi inancın, azınlık sahibi inancı baskılayamayacağına karar vermiştir. Bu sebeple, pozitif din özügrlüğünün, negatif din özgürlüğünden önce gelemeyeceğine karar vererek, devlet okullarına haç asılmasını, Alman anayasası 4.maddesinin 1. fıkra kapsamında negatif din özgürlüğüne aykırı bulmuştur.782

Almanya’daki federal mahkemenin vermiş olduğu bu karar dan 16 yıl sonra AİHM’de, İtalya’dan önüne gelen bir olayda sınıflarda asılı bulunan “haç” ile meşgul olmuştur.

AİHM dava dairesi vermiş olduğu kararda, Alman Federal Anayasa Mahkemesinin verdiği karardaki gerekçeler doğrultusunda davacı Lautsi’nin ve çocuklarının negatif din özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.783 Ancak 2011 yılında İtalyan devletinin davayı temyiz etmesi üzerine AİHM büyük dairesi, İtalya’nın gelenkesel olarak bir Hristiyan ülke olması ve sadece sınıflarda haç asılı olmasının devletin diğer dinlere ve inançlara sahip olan öğrencilere gerektiği gibi davranmaması anlamına

779 BADURA, “Schutz”, s.88.

780 Bu alanda, Anayasa m.4 bağlamında din özgürlüğü ele alınırken, devletin okullar üzerindeki denetimi Anayasa m.7 ve velilerin eğitim hakkı Anayasa m.6 f.2 birlikte ele alınmaktadır.

781Federal Anayasa Mahkemesi Kararı, BVerfGE 93, 1 Kruzifix, Beschluß des Ersten Senats vom 16.

Mai 1995 -- 1 BvR 1087/91 -.

782 Farklı bir görüş için bkz. Von CAMPENHAUSEN,“Religion“, s.655-656 „Negatif din özgürlüğünü sınırsız olarak anlamamak gerekir. Çoğulcu toplumlarda pozitif din özgürlüğünün etkisi her yerde hissedilir. Misyonerlik faaliyetlerinde, devletin görevi misyonerlere engelmek değildir. Misyonerleri kabul etmemek, negtaif din özgürlüğü hakkını kullanan bireyin kendisindedir. Negatif din özgürlüğünü pozitif din özgürlüğünden üstün görmemek gerekir“.

783 AİHM dava dairesi kararı, LAUTSI gegen ITALIEN 30814/06, 3.11.2009.

150 gelmeyeceği belirterek davacıların negatif din özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.784

Negatif din özgürlüğü ile korunan, daha doğrusu garanti altına alınan en önemli husus ise “kiliseden çıkma hakkıdır”. Bireysel bir hak olarak ele alınan bu husus ayrı bir yasa ile düzenlenmiştir. Bu hak kapsamında, bireyin istediği şekilde din değiştirmesi pratik olarak garanti altına alınmıştır.785

Din özgürlüğünün negatif boyutu kapsamında değerlendirilecek önemli bir husus ise, dini cemaatlere devletin müdahale edemeyeceği, dini cemaatlerin kendi iç işlerinde bağımsız oldukları ve devletinin kilisesinin olmadığına dair Weimar Anayasası m.137 f.1’de “Devlet kilisesi yoktur” ve aynı madde f. 3’te düzenlenen “Her dini topluluk kendi işlerini herkes için geçerli olan yasaların çerçevesinde bağımsız olarak düzenler ve yönetir. Görevlilerini, devlet veya belediye ve köylerin katılımı olmaksızın belirler”

hükümleridir.786

Negatif din özgürlüğü ile pozitif din özgürlüğünün temel haklar bağlamında koruma ve savunma mekanizması eşit derecededir. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Haklar açısından bir çatışma olduğunda her olayın özelliğine göre değerlendirmek gerekir.787 2.2.1.2. Devletin Tarafsızlığı İlkesi

Din ve vicdan özgürlüğü bakımından en önemli hususlardan biri, devletin tarafsız davranma (Neutralitaetsprinzip) ya da başka ifadeyle tarafsız davranma emri (Neutralitaetsgebot) ilkesidir. Bu hususu, Alman anaysası 3.maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik788 ve 33.maddede789 düzenlenen vatandaşlık haklarında eşitlik

784 AİHM Büyük Daire Kararı, Lautsi ve arkadaşları ./. İtalya, no. 30814/06 esas ve 18 Mart 2011 tarihli karar; Ayrc. karş. Hans MAIER, “2012” “Religionsfreiheit in Deutschland – alte und neue Fragen”, The Case of Religious Freedom Pontifical Academy of Social Sciences, Acta 17, 2012, s.304 vd.

785 Karş. De WALL, „Zukunft“, s.94; Ayrc. HECKEL,“Religionskonflikt“, s.79 ve s.111.

786 HECKEL, “Religionskonflikt“, s.47.

787 UNRUH, s.62; Von CAMPENHAUSEN,“Religion“,s.661.

788 Alman Anayasası Madde 3 [Yasa önünde eşitlik; ayırım yasağı]

(1) Bütün insanlar yasa önünde eşittirler.

(2) Erkek ve kadınlar eşit haklara sahiptirler. Devlet, kadın ve erkeklerin eşitliğinin gerçekten sağlanmasını özendirir ve varılan dezavantajların giderilmesi için çaba gösterir.

(3) Cinsiyeti, soyu, ırkı, dili, yurdu ve kökeni, inancı, dini veya siyasi görüşleri dolayısıyla hiç kimse mağdur edilemez ve hiç kimseye imtiyaz tanınamaz. Hiç kimse özür ve sakatlığından dolayı mağdur edilemez.

789 Madde 33

151 prensibi790 ile birlikte değerlendirmek gerekir. Alman anayasa hukukunda, devletin tarafsızlığı prensibi, anayasanın 4. maddesi, 1. ve 2. fıkralarında, yukarıda belirtilen 3.

maddenin 1. fıkrası ve 33. maddenin 1. fıkrası ile 140. maddenin atıfta bulunduğu Weimar anayasasının 136. maddesinde791 ve 137. maddesinde792 normatif olarak köklerini bulur.793

Devletin tarafsızlığı kavramı, oldukça çetrefilli bir kavramdır ve açıklaması oldukça zordur. Bir yandan anayasada devletin kilisesi (dini) olmadığı yazarken, diğer yandan dini cemaatlerle işbirliğini öneren anayasa yapısı içerisinde kavram, çoğunlukla

[Yurttaşlık haklarında eşitlik; memurların durumu]

(1) Her Alman, her eyalette, yurttaş olarak, eşit hak ve yükümlülüklere sahiptir.

(2) Her Alman, ehliyet ve mesleki yeteneğine göre, eşit olarak kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir.

(3) Medeni ve siyasal haklardan yararlanma, kamu hizmetlerine alınma, kamu hizmetlerinde kazanılan haklar, ilgilinin dini inancına bağlı değildir. Hiç kimse, bir mezhebin üyesi olduğu veya olmadığı için veya felsefi görüşü yüzünden mağdur edilemez.

(4) Egemenlik hak ve yetkilerinin yerine getirilmesi, esas itibariyle, daimî bir görev olarak idari iş ve sadakat ilişkisinde bulunan kamu görevlilerine bırakılır.

(5) Kamu hizmetleri hukuku, memurluğun gelenek ve âdetlerini gözönüne alınarak düzenlenir ve geliştirilir.

790 Federal Anayasa Mahkemesi önüne gelen başörtüsü ile ilgili ilk olayda GG m.33 f.2 ve 3. den hareket ederek karar vermiştir. Federal Anayasa mahkemesi kararı, BVerfGE 108, 282, Kopftuchurteil I, 2 BvR 1436/02.

791 Weimar Anayasası Madde 136

(1) Medeni ve siyasi hak ve ödevler, ne din özgürlüğünün icrasına bağlıdır ne de bu nedenle kısıtlanabilirler.

(2) Medeni ve siyasi haklardan yararlanma ve kamu görevlerine giriş dini inanca bağlı değildir.

(3) Hiç kimse dini inancını açıklamakla yükümlü değildir. Resmi makamlar ancak, kişi için hak ve ödevlerin icrası veya yasayla öngörülen bir istatistikin yapılması gerektirdiği ölçüde, dini bir kuruma üyelik konusunda soru sorma hakkına sahiptir.

(4) Hiç kimse bir kilise ibadetine veya törenine veya dini bir ibadete katılmaya veya dini bir yemin şeklini kullanmaya zorlanamaz.

792 Weimar Anayasası Madde 137 (1) Devlet kilisesi yoktur.

(2) Dini topluluklar kurma hakkı güvence altına alınır. Dini toplulukların İmparatorluk toprakları içinde birleşmeleri, hiçbir sınırlandırmaya tabi değildir.

(3) Her dini topluluk, kendi işlerini herkes için geçerli olan yasaların çerçevesinde bağımsız olarak düzenler ve yönetir. Görevlilerini, devlet veya belediye ve köylerin katılımı olmaksızın belirler.

(4) Dini topluluklar, medeni hukukun genel hükümlerine göre hukuki ehliyet kazanırlar.

(5) Halen kamu tüzel kişi niteliğinde olan dini topluluklar, bu hüviyetlerini muhafaza ederler. Kuruluş ve üye sayılarına göre devamlılık gösteren diğer dini topluluklara da istekleri üzerine aynı haklar tanınır.

Kamu tüzel kişi niteliğindeki dini toplulukların bir birlik kurmaları halinde, bu birlik de kamu tüzel kişi sayılır.

(6) Kamu tüzel kişi niteliğindeki dini topluluklar, bölgesel vergi listeleri üzerinden, eyalet hukukunun tespit ettiği koşullar çerçevesinde vergi toplamak yetkisine sahiptirler.

(7) Belirli bir dünya görüşüne ortaklaşa hizmet etmeyi kendilerine amaç edinmiş birlikler dini topluluklara eşit sayılırlar.

(8) Bu hükümlerin uygulanmasının yeni hükümler konulmasını gerektirmesi halinde, bu yetki eyalet yasama organlarına aittir.

793UNRUH, s.63; CZERMAK, “Religion“ s.87; Ute SACKSOFSKY, “Erster Beratungsgegenstand:

Religiöse Freiheit als Gefahr?”, içinde: Veröffentlichungen der Vereinigung der Deutschen Staatsrechtslehrer, BAND 68, Erosion von Verfassungsvoraussetzungen, Berlin 2009, s.22.

152

“ayrılık prensibi” ya da “laiklik” ile birlikte ele alınmakta ve karıştırılmaktadır.794 Devletin uymak zorunda olduğu yani devlete tavsiye edilen tarafsız davranmanın iki boyutu vardır. Çokça tartışılan ve karıştırılan tarafsızlık kavramını en basit şekliyle, devletin dinlere karşı tarafsız davranmasını içeren “idare hukuku kaynaklı tarafsızlık”

ile bireylere karşı tarafsız davranmasını içeren “temel haklar kaynaklı tarafsızlık”

olmak üzere iki farklı boyutuyla ele almak gerekir.795

Devletin dini ve dünyevi inançlar karşısında tarafsızlığını, katı bir şekilde sadece kilise (dini cemaat) ve devletin ayrılığı şeklinde algılamamak gerekir.796 Genel anlamıyla devletin dini ve dünyevi inanç bütünlükleri açısından tarafsızlığını, dinlere ve dinlerini yaşayan bireylere karşı ayrımcılık yapmama, geri durma ve doğrudan müdahale etmeme olarak anlamak gerekir.797. Tarafsızlık ilkesi, bütün dinlere ve inanç topluluklarına karşı, açık ve bütün dinleri ve inanç topluluklarını destekleyici mahiyette olması gerekir.798

Alman anayasasında açıkça yer almayan devletin tarafsızlığı prensibi, tarihi süreç içerisinde Alman anayasal hukuk sistemine has bir şekilde gelişim göstermiştir.

Augsburg Barışı’ndan sonra, devlet açısından uygulanacak olan tarafsızlık prensibi tek mezhepten iki mezhebe geçişte sınırlı bir tolerans şeklinde kendisini göstermiştir.

Sonraki dönemlerde, diğer dini cemaatlerin ve mezheplerin de kabul edilmesiyle aşamalı bir tolerans düşüncesi gelişmiştir. Tolerans düşüncesine katkı sunan yorumlar neticesinde bilhassa dinlere, dini cemaatlere eşit ve aynı mesafede durma anlamında

“tarafsızlık prensibi” (Neutralitaetsprinzip) anlam kazanmış ve hukuki kavram ve devlet anlayışı olarak yerleşmiştir.799 Alman sisteminde devlet, sekülerizmin gelişimine bağlı olarak, insanlar tarafından, insanlar için oluşturulan dünyevi bir yapı olarak organize olur. Bu yapı dünyevi düzen ve fonsiyonların icrasını yerine getirir.

Varlık sebebini de bu dünyevi düzen ve fonksiyonların icrasıyla sınırlı görür. Bu açıdan, seküler hukuk devletinin tarafsızlığı, normatif bir bağımsızlığı olmayan, ancak

794 CZERMAK, “Religion“, s.88; BADURA, “Schutz”, s.8; HAEBERLE, s.20.

795 ÖZTÜRK PINAR, s.120-121.

796 Daniel WEİDEMANN, “Religiöse Symbole vor Gericht- Teil 1” Zeitschrift für das Juristische Studium, S: 3, 2016 s. 286; HECKEL, “Religionskonflikt“, s.48.

797 BADURA, “Schutz”, s.80; ayrc. karş. ÖZTÜRK PINAR, s.119-120.

798 Federal Anayasa Mahkemesi kararı, BverfGE 2003 – 2 BvR 1436/02 (1. Kopftuchurteil = 1.Başörtüsü kararı); aynı şekilde Federal Anayasa mahkemesi kararı, BVerfGE 93, 1 Kruzifix, Beschluß des Ersten Senats vom 16. Mai 1995, 1 BvR 1087/91; ayrc. MAIER,”2012” s.303; CZERMAK, s.90.

799 CZERMAK, “Religion“, s.76.

153 hukuka ve ahlaka bağlılığının bir sonucudur.800 Devlet, herkesin din ve vicdan özgürlüğünü koruma amacı güder ve dinler arasında ve dini cemaatler arasında ayrım yapmaz.801 Devlet, dine dayalı bir meşruiyet anlayışı da güdemez.802

Normatif olarak ele alındığında, Alman anayasasındaki dini ve dünyevi inançla ilgili tarafsızlık, içi istenildiği gibi doldurulacak boş bir kavram olmaktan ziyade, anayasa hukuku açısından etik esası olan anahtar bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.803 Devlet, inançla ilgili meseleleri ele alırken, dinlere karşı olumlu ve anlayışlı bir şekilde yaklaşması, tarafsızlığı ile vatandaşlarının ahlaki, dini ve fikri düşüncelerini göz ardı etmemesi ve sürekli işleyen çoğulcu bir toplumun garantisinin kendisi olduğu bilinciyle hareket etmek zorundadır.804 Bu çoğulcu yapı içerisinde devlet, bağlı olduğu anayasal değerlere göre, vatandaşlarına karşı din ve inanç özgürlüğü bağlamında tarafsız olmak zorundadır. Ancak bu tarafsızlık değer ve inançlardan arındırılmış bir tarafsızlık değildir.805

Federal anayasa mahkemesine göre, Alman anayasası değerlerinden arındırılmış bir anayasa olmaktan ziyade806, özgürlükçü demokratik bir sistemi savunan değerler807 sistemidir. Yukardan beri ortaya koymaya çalıştığımız devletin tarafsızlığı ile ilgili olarak, anayasal ve temel haklarla yoğrulmuş bir süreç içerisinde Federal Anayasa Mahkemesi, tarafsızlıkla ilgili çeşitli kavramlar ortaya koymuştur. Federal Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bir kararında, devletin kendisini hiç bir dinle özdeşleştirmemesi gereğinin bir sonucu olarak, devletin somut bir şekilde inanan ve

800 BİELEFELDT,“Muslime“, Muslime im Saekularen Staat: Integrationschancen durch Religionsfreiheit, Bielefeld, 2003, s. 16 vd.

801 UNRUH, s. 63; Ayrc. karş. Federal Anayasa mahkemesi kararı, BverfGE 123, 148, 2 BvR 890/06 12 Mai 2009; Federal Anayasa mahkemesi kararı, BVerfGE 19, 206, Kirchenbausteuer, Urteil des Ersten Senats vom 14. Dezember 1965, 1 BvR 413/60; Federal Anayasa Mahkemesinin bir başka kararında, „Devlet Anayasa m.4 f.1-2 bağlamında meselelere yaklaşırken, bunun kamuoyu önünde olmasını yasaklamaz. Ancak devlet, kamuoyu önünde tartıştığı meselelerde, devlet tarafsızlığını korumak zorundadır ve yargılayıcı ve ayrımcılığa yönelik iafdelerden kaçınmak zorundadır.“ Federal Anayasa Mahkemesi kararı, BVerfGE 105, 279, OSHO I, Beschluss des Ersten Senats vom 26. Juni 2002, 1 BvR 670/91.

802 CZERMAK, “Religion“, s.90.

803 BADURA, “Schutz”, s.81; BİELEFELDT,“Muslime“,s.16; CZERMAK, “Religion“, s.87; Ayrc.

Stefan HUSTER, Die ethische Neutralität des Staates, 2.Aufl. 2017, s.23.

804 Elmar Wolfgang Walter BUSSE, Das Prinzip der staatlichen Neutralität und die Freiheit der Religionsausübung, Frankfurt am Main 2013, s.26.

805 ÖZTÜRK PINAR, s.120; BUSSE, s.175.

806 Hâkim, anayasada yer alan değerler sistemini göz önünde bulundurmalıdır. Bkz. Federal Anayasa Mahkemesi kararı BVerfGE 7, 198 – Lüth, Urteil des Ersten Senats vom 15. Januar 1958, 1 BvR 400/51.

807 Anayasadaki temel değerler, genel devlet düzeni içerisinde, anayasal sisteminde temelini oluşturan değerlerdir. Bkz.Federal Anayasa Mahkemesi kararı BVerfGE 2, 1, SRP-Verbot, Urteil des Ersten Senats vom 23. Oktober 1952, 1 BvB 1/51.

154 inanmayan ayrımı yapamayacağı ifade edilmiştir.808 Aynı şekilde devlet, dini konularda muhteviyat anlamında katkıda bulunamaz ve muhteviyata etki edemez.809

154 inanmayan ayrımı yapamayacağı ifade edilmiştir.808 Aynı şekilde devlet, dini konularda muhteviyat anlamında katkıda bulunamaz ve muhteviyata etki edemez.809