• Sonuç bulunamadı

Alman Anayasalarında Kolektif Din Özgürlüğüne İlişkin Düzenlemeler Din ve Vicdan özgürlüğü açısından tartışılan en önemli konu, kilise ve devlet, daha

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN ALMANYA ÖRNEĞİ

2.1.3.2. Alman Anayasalarında Kolektif Din Özgürlüğüne İlişkin Düzenlemeler Din ve Vicdan özgürlüğü açısından tartışılan en önemli konu, kilise ve devlet, daha

doğrusu iktidar arasındaki ilişkinin ele alınış biçimi ve iktidarı elinde bulunduran güçlerin kiliseye bakış açıları, bu alanda özgürlüklerin gelişmesinde ve belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. 1. Bölümde geniş şekilde ele alındığı üzere, kolektif din özgürlüğü alanındaki tartışmalar ve akabindeki gelişmeler, tarihin her döneminde önemli sonuçlar ortaya çıkaracak şekildedir. Almanya anayasacılık gelişmelerinde de kolektif din özgürlüğü ile ilgili tartışmalar hep ön planda olmuştur.

Anayasalaşma süreçleri sonucunda devlet ile kilise arasındaki ilişkilerin çerçevesinin belirlenmesi hep ön plandadır. Bu tartışmalarda devlet gücü hep belirleyici

664 Die Verfassung des Deutschen Reichs; Artikel 135

(1) Alle Bewohner des Reichs genießen volle Glaubens und Gewissensfreiheit. Die ungestörte Religionsausübung wird durch die Verfassung gewährleistet und steht unter staatlichem Schutz. Die allgemeinen Staatsgesetze bleiben hiervon unberührt.

665 Die Verfassung des Deutschen Reichs; Artikel 136

(1) Die bürgerlichen und staatsbürgerlichen Rechte und Pflichten werden durch die Ausübung der Religionsfreiheit weder bedingt noch beschränkt.

(2) Der Genuß bürgerlicher und staatsbürgerlicher Rechte sowie die Zulassung zu öffentlichen Ämtern sind unabhängig von dem religiösen Bekenntnis.

(3) Niemand ist verpflichtet, seine religiöse Überzeugung zu offenbaren. Die Behörden haben nur soweit das Recht, nach der Zugehörigkeit zu einer Religionsgesellschaft zu fragen als davon Rechte und Pflichten abhängen oder eine gesetzlich angeordnete statistische Erhebung dies erfordert.

(4) Niemand darf zu einer kirchlichen Handlung oder Feierlichkeit oder zur Teilnahme an religiösen Übungen oder zur Benutzung einer religiösen Eidesform gezwungen werden.

127 olmuştur.666 Kolektif din özgürlüğü açısından yaşanan büyük tartışmalar Paulus kilisesi anayasası hazırlık çalışmaları sırasında başlamış ve Weimar anayasası döneminde son şeklini alarak, bugün dahi uygulanan devlet ve dini cemaatler açısından Alman işbirliği modelinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.667

2.1.3.2.1. Paulus Kilisesi Anayasasında Kolektif Din Özgürlüğü

Paulus kilisesi anayasası hazırlık döneminde yapılan devlet kilise ilişkisinin hangi şekil ve modele göre ele alınacağına dair tartışmalarda, farklı görüş ve düşünceler ortaya çıkmış, tartışmalar kilise ve dini cemaatlerin kendi iç işlerinde bağımsızlığı etrafında yoğunlaşmıştır. Bismarck döneminde ise kilisenin bağımsızlık mücadelesi tartışmalarına, “Kulturkampfgesetzen”668 adı altında, Katolik kilisesinin bağımsızlık girişimlerine karşı sınırlandırıcı yasalar çıkarılmış ve Bismarck döneminde Katolik kilisesi üzerinde devlet baskısı oluşturulmaya çalışılmıştır.669

Bu tartışmalar etrafında hazırlanan, ancak yürürlüğe girmeyen Paulus kilisesi anayasasının 147. Maddesinde, kilise ve dini cemaatlerin, kendi iç işlerinde bağımsız olduklarını, ancak genel hükümler açısından devletin yasalarına tabi oldukları, devlet nezdinde hiçbir dini cemaatin önceliği ve tercihinin söz konusu olmadığı ifade edildikten sonra, devletin kilisesinin olmadığı ifade edilmiştir. Maddenin son cümlesi ise, bu gün olmayacak şekilde geniş ve özgürlükçü bir yaklaşımla düzenlenmiş, yeni dini cemaatlerin devletin iznine ya da tanımasına gerek olmaksızın kurulabileceği ifade edilmiştir. 670

666 WİLLOWEİT, s.280; WALTER, s.100.

667 WALTER, s.121.

668 Kulturkampf=Kültür savaşı; Bismarck döneminde, hükümet ile, daha doğrusu Bismarck ile Katolik kilisesi ve Papa Pius IX arasında yaşanan mücadeledir. Bu dönemde, yeni kurulan Alman ulus devleti, her açıdan varlığını sürdürebilmek ve kilisenin bağımsız hareketlerinin ulus devlet yapısına negatif etkisinin olacağını düşünerek, kilisenin yetkilerini sınırlandırmaya çalışmıştır. Bu dönem ve sonraki dönemlerde bu minvalde yaşananlar “Kulturkampf” olarak anılmaktadır. 14 Temmuz 1880 tarihinde çıkarılan çeşitli hafifletici kanunlarla bu dönem sonlandırılmıştır. Bkz. “Vor 135 Jahren: Das Ende des

"Kulturkampfes"”, http://www.bpb.de/politik/hintergrund-aktuell/209483/ende-des-kulturkampfes (Erişim 15.09.2017).

669 WALTER, s.117; WİLLOWEİT, s.295.

670 Pauluskirchenverfassung; § 147. Jede Religionsgesellschaft ordnet und verwaltet ihre Angelegenheiten selbstständig, bleibt aber den allgemeinen Staatsgesetzen unterworfen.

Keine Religionsgesellschaft genießt vor andern Vorrechte durch den Staat; es besteht fernerhin keine Staatskirche.

Neue Religionsgesellschaften dürfen sich bilden; einer Anerkennung ihres Bekenntnisses durch den Staat bedarf es nicht.

128 2.1.3.2.2. Prusya Anayasasında Kolektif Din Özgürlüğü

Paulus Kilisesi Anayasası’nı kabul etmeyen Prusya İmparatoru hemen akabinde yeni bir anayasa yürürlüğe koymuştur. Ancak bilhassa kolektif din özgürlüğü bakımından gelişmeler durmamıştır. İmparatorluk ve sonrasında Bismarck dönemindeki kültür savaşları dini cemaatler, kilise ve devlet arasındaki ilişkilerde sert tartışmalar belirleyici rol oynamış ve dini cemaatlerle ilgili olarak anyasalarda yer alan kolektif din özgürlüğüne ilişkin hükümler de bu tartışmaların etrafında şekillenmiştir. Prusya anayasasının 13. Maddesinde yer alan hükme göre, dini cemaatlerden kamu tüzel kişiliği hakkına sahip olmayanlar bu haklarını ancak özel düzenlemlelerle kazanabilir.

14. Madde hükmüne göre ise, Hrıstiyan dininin, ibadetlerle ilgili olarak devlet kurumlarıyla bağlı olan dini kuruluşların statüleri, zarar görmeyecek, bu konuda 12.

Madde hükmü esas alınacaktır.671

Prusya anayasasının 15. Maddesi ise hayli ilginçtir. Madde 1850 de ilk düzenleme döneminde oldukça özgürlükçü şekilde düzenlenirken, yukarıda ele alınan kültür savaşları (Kulturkampf) çekişmesi döneminde madde değiştirilmiş ve özgürlükler açısından da dini cemaatlere sınırlamalar getirilmiştir. Prusya anayasasının 15.maddesinin ilk şekliyle yer alan düzenlemesinde, Evangelist Kilisesi ve Katolik Kilisesinin ve diğer dini cemaatlerin, kendi iç meselelerini kendileri idare idare ve sevk edecekleri düzenlenmiştir. Dini cemaat ve kiliselerin her türlü dini, eğitim ve yardım amacıyla kurulu bulunan kuruluşlarının, vakıflar ve fonları, yine kiliselerin ve dini cemaatlerin mülkiyetinde olduğu hüküm altında alınmıştır.672 Ancak sonradan yapılan değişikliklerle, dini cemaatlerin bağımsızlığı ifade edilmekle birlikte, dini cemaat ve kiliselerin bütünüyle devletin yasalarına tabi oldukları anyasaya değişiklik olarak

671 Verfassungsurkunde für den Preußischen Staat vom 31. Januar 1850; Art. 13. Die Religionsgesellschaften, so wie die geistlichen Gesellschaften, welche keine Korporationsrechte haben, können diese Rechte nur durch besondere Gesetze erlangen.

Art. 14. Die christliche Religion wird bei denjenigen Einrichtungen des Staats, welche mit der Religionsübung im Zusammenhange stehen, unbeschadet der im Art. 12 gewährleisteten Religionsfreiheit zum Grunde gelegte.

672 Verfassungsurkunde für den Preußischen Staat vom 31. Januar 1850; Art. 15. Die evangelische und die römisch-katholische Kirche, so wie jede andere Religionsgesellschaft, ordnet und verwaltet ihre Angelegenheiten selbstständig und bleibt im Besitz und Genuß der für ihre Kultus-, Unterrichts- und Wohlthätigkeitszwecke bestimmten Anstalten, Stiftungen und Fonds.

129 getirilmiştir.673 Bu madde daha sonra 18 Haziran 1875 tarihli değişikliklerle Prusya anayasasından çıkarılmıştır.

Prusya anayasasında, dini cemaatler açısından bir diğer önemli madde ise 16.

Maddedir. Bu madde hükümlerine göre, dini cemaatlerin, kendi üst makamları ile ilişkileri engellenemez. Kilise tarafından çıkarılan yönetmelik ve düzenlemeler, diğer genel düzenlemelerin ilanına ve yürürlüğüne ilişkin genel sınırlamalar tabidir. Bu madde hükümleri de 15. Madde hükümleri ile birlikte 18 Haziran 1875 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır.674

Prusya anyasası kapsamında en büyük tartışmalardan biri ise kilise görevlilerinin ve yetkililerinin seçmi, atanması ve işledikleri disiplin suçları sebebiyle yargılanmaları ile ilgili yaşanmıştır. Anayasanın 1850 tarihli metninde, kiliselere bilhassa kendi içlerindeki atamalarda yetkiler tanınırken, 5 Nisan 1873 tarihli değişiklerle, Prusya anayasasının 18. maddesine eklenen bir hükümle, dini cemaat ve kiliselerin üst düzey atamlarında devlete yetkiler tanınmış ve bunların eğitiminde de devletin belirleyici rolü kanunla düzenleneceğine dair hükümler anayasaya eklenmiştir.675 Bilhassa disiplin işlerinde, kilisenin disiplin yetkilerinin sınırlarının kanunla belirleneceğine dair düzenlemeler ve din adamlarının eğitimlerinde devletin belirleyici olacağına dair hükümler, kilisenin ve dini cemaatlerin iç işlerine müdahale olarak kabul edilmekteydi. Bu şekliyle 1873 yılındaki müdahalelerin, Alman anayasa hukuku

673 Verfassungsurkunde für den Preußischen Staat vom 31. Januar 1850; Art. 15: (5 Nisan 1873 tarihli değişiklik) „Die evangelische und die römisch-katholische Kirche, so wie jede andere Religionsgesellschaft, ordnet und verwaltet ihre Angelegenheiten selbständig, bleibt aber den Staatsgesetzen und der gesetzlich geordneten Aufsicht des Staates unterworfen.

Mit der gleichen Maßgabe bleibt jede Religionsgesellschaft im Besitz und Genuß der für ihre Kultus-, Unterrichts- und Wohltätigkeitszwecke bestimmten Anstalten, Stiftungen und Fonds“.

674 Verfassungsurkunde für den Preußischen Staat vom 31. Januar 1850; Art. 16 ; „Der Verkehr der Religionsgesellschaften mit ihren Oberen ist ungehindert. Die Bekanntmachung kirchlicher Anordnungen ist nur denjenigen Beschränkungen unterworfen, welchen alle übrigen Veröffentlichungen unterliegen.”

675 Verfassungsurkunde für den Preußischen Staat vom 31. Januar 1850; Art. 18; „Das Ernennungs-, Vorschlags-, Wahl- und Bestätigungsrecht bei Besetzung kirchlicher Stellen ist, so weit es dem Staate zusteht, und nicht auf dem Patronat oder besonderen Rechtstiteln beruht, aufgehoben.

Auf die Anstellung von Geistlichen beim Militair und an öffentlichen Anstalten findet diese Bestimmung keine Anwendung.“

5 Nisan 1873 değişikliği ile Prusya anyasasının 18.maddesine eklenen hüküm; „Im Übrigen regelt das Gesetz die Befugnisse des Staates hinsichtlich der Vorbildung, Anstellung und Entlassung der Geistlichen und Religionsdiener und stellt die Grenzen der kirchlichen Disziplinargewalt fest.“

130 alanında din ve vicdan özgürlüğünü 1850 öncesi dönemindeki düzenlemelerden daha geriye götürdüğünü ifade etmek mümkündür.676

2.1.3.2.3. Weimar Anayasasında Kolektif Din Özgürlüğü

Gerek Paulus kilisesi anayasası döneminde, gerekse de Prusya anayasası döneminde, bilhassa din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili yapılan anayasal temelli tartışmalar, 1919 tarihli Weimar Anayasasında din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili düzenlemelerde de yön belirleyici olmuştur. Bismarck döneminde yaşanan kültür savaşı ve sonrasında bundan vazgeçilmesi ve nihayetinde 1. Dünya savaşı sonrasında Prusya imparatorluğunun yıkılarak yerine cumhuriyetin kurulması, Almanya’da 1806 dan itibaren süregelen bir anayasallaşma sürecini sona erdirmiştir.677

Weimar anayasası ile kolektif din ve vicdan özgürlüğü alanında, dünyadaki sayılı uygulama modellerinden biri olan “iş birliği modeli” örnek bir model olarak ortaya konmuştur. Bu açıdan Paulus Kilisesi anyasası ile Weimar anayasasının benzeşmesi oldukça dikkat çekicidir.678 Kolektif din ve vicdan özgürlüğü açısından baktığımızda, Weimar sürecinde farklı görüşler ortaya konmuş, Fransız modeli bir laiklik modelinin anayasal hüküm haline gelmesi dahi tartışılmıştır.679 İçerik ve oluşum süreci dikkate alındığında oldukça demokratik bir anayasa olarak karşımıza çıkan Weimar anayasasının680 hazırlık görüşmeleri sonucunda, kolektif din ve vicdan özgürlüğü alanında bir uzlaşı sağlanmıştır. Sonrasında gerçekleşen anayasal düzenlemeler de bu uzlaşı çerçevesinde, hem dini cemaatler açısından, hem de devlet açısından dengeli bir işbirliğini vurgulayıcı bir biçimde hüküm altına alınmıştır.681

Weimar anayasasıyla, devletin kilisesinin olmadığı, dini cemaatlerin dernek kurabilmelerine, kendi iç işlerinde bağımsız olabilmelerine, kamu tüzel kişiliği statüsü verilebilmesine imkân tanıyan hükümler getirilerek 682 devletle dini cemaatlerin yeniden barışması sağlanmıştır. Aynı şekilde, dini cemaatlerin mevcut mal

676 Karş. WALTER, s.118.

677 Gerhard ANSCHÜTZ,“Leitgedanken“, Drei Leitgedanken der Weimarer Reichverfassung, Mohr Verlag, Tübingen, 1923, s.10.

678 ANSCHÜTZ,“Leitgedanken“, s.4; Ayrc. karş. WALTER, s.125.

679 WİLLOWEİT, s. 320; WALTER, s.122.

680 ANSCHÜTZ,“Leitgedanken“, s.22.

681 WALTER, s.125.

682 Die Verfassung des Deutschen Reichs vom 11 August 1919 (Weimar Anayasası), Art. 137.

131 varlıklarının kendilerine ait olduğu ve yine mal varlığı edinebilmelerine imkân tanıyan düzenlemler683 de Weimar anayasasının ayrıcalıklı hükümlerindendir.

Weimar anayasasının din özgürlüğü ile ilgili düzenlemeleri halen yürürlüktedir. Bu husus, 1949 Anayasasındaki düzenlemeler çerçevesinde aşağıda geniş şekilde ele alınacaktır.

Kolektif din özgürlüğü açısından Weimar anayasasında düzenlenen ve bugün halen geçerli olan bir hüküm ise dikkat çekicidir. Weimar anyasasının 137. Maddesinde yer alan, “ herkes için geçerli yasaların belirlediği sınırlar içerisinde”684 ifadesi ile bir yandan kiliselere bağımsızlık tanınırken, diğer yandan da bunun sınırlanabileceği ve bu sınırların ise kanunlarla mümkün olacağı ifade edilmiştir. Weimar anayasasında, böyle bir çözüm yolu tercih edilmesi, pek çok anayasa teorisyeni tarafından, kiliselere tanınan bağımsızlığın “çift taraflı uzlaşma” karekterine sahip olduğundan bahsederler.685

Kolektif din özgürlüğü açısından 2. Dünya savaşına kadar yaşanan süreçte, anayasada düzenlenmeyen, mezheplere dayalı din eğitimi veren okullar686 sonraki dönemlerde kilise ile imzalanan konkordatolarla, sözleşmelerle düzenlenmiştir.

2.2. ALMAN ANAYASASINDA BİREYSEL DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ