• Sonuç bulunamadı

Alman Anayasasında Federal Devlet ve Federe Devletler (Eyaletler) Arasında Görev Dağılımı

DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN ALMANYA ÖRNEĞİ

2.1.2.4. Hitler Dönemi

2.1.2.5.2. Alman Anayasasında Federal Devlet ve Federe Devletler (Eyaletler) Arasında Görev Dağılımı

Federal yapının işleyişine ilişkin en önemli konuların başında hiç şüphesiz devlet denilen mekanizmaya ait yetkilerin federal devlet ile federe devletler arasında paylaştırılması gelmektedir. Diğer federal devletlerde olduğu gibi Almanya Federal Cumhuriyeti’nde de bu konu Federal Anayasa ile düzenlenmiştir. Bu konudaki temel düzenlemelerden biri Federal Anayasa’nın 30. Maddesinde yer almaktadır. Buna göre

“Federal Anayasa’da aksine bir düzenlemenin öngörülmediği veya aksine bir düzenleme yapılmasına izin verilmediği durumlarda devlete ait yetkilerin kullanılması ve ödevlerin yerine getirilmesi görevi federe devletlere aittir.” Bu madde federal sistemin işleyişi bağlamında çok önemli bir yere sahiptir. Federal devletin bir kamusal yetki ile donatılabilmesi için bu yetki kaynağını mutlaka Federal Anayasa’dan almalıdır. Bu bağlamda federe devletler dahi kendilerine ait olan bir yetkiyi, örneğin yasama yetkisini federal devlete devredemezler.634 Anayasasnın bu maddesine göre eyaletlerin, devlet yetkilerini kullanması Genel Kural iken, Federasyonun kullanacağı yetkilerin gerekçelendirilmesi, Federasyonun yetkilerinin istisna olduğunu ortaya koymaktadır. Federasyon’un yetkilerinin istisna olması sebebiyle, anayasanın 30.

Maddesindeki düzenlemenin eyaletler açısından kapsama alanının geniş yorumlarla bulunması gerekmektedir.635

Yasama yetkisi açısından baktığımızda, Federal devletin münhasıran yasama yetkisine sahip olduğu haller Federal Anayasa’nın 73. maddesinde sayılmıştır. Federal devletin

633 Alman Anayasası madde 95, F.1-2.

634 Karş. MURATOĞLU, s.306-307; VON COELLN/Gröpl/ WINDTHORST, s.401.

635 VON COELLN/Gröpl/ WINDTHORST s.400-401.

121 münhasıran yasama yetkisini haiz olduğu haller Federal Anayasa’nın 73. maddesinde sayılanlarla sınırlı değildir. Burada sayılanlara ek olarak Federal Anayasa’da bir takım konuların federal bir yasayla düzenleneceği öngörüldüğü durumlarda, yetki açıkça Federal Devlettedir.636

Alman Anayasasının 30. maddesindeki görev ve yetki dağılımında, bir konu ile ilgili şüphe oluştuğunda, konunun eyaletlerin yetki alanında olduğu karinesinden hareket edilir.637

Dini cemaatlerle olan ilişkilerde ve hukuki düzenlemelerde federasyonun mu, yoksa eyaletlerin mi yetkili olduğu, Anayasanın 30. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir sorundur. Bu konu üzerinde şüphelerin bulunduğu, bu alandaki düzenleme yetkisinin federasyona mı yoksa eyaletlere mi ait olduğu tartışılan bir konudur.

Devletle, dini cemaatlerin arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen, Devlet Kilise Hukuku (Staatskirchenrecht) de diyebileceğimiz bu alanda, şüphe karinesinden hareketle, eyaletlerin yetki ve görev alanına giren düzenlemeler olduğunu söylemek mümkündür.638 Ancak uygulamalarda bunun öyle olmadığı, düzenlemelerde, hem Federasyon’un hemde eyaletlerin kendi yetki alanlarına giren konularda düzenleme yaptıkları görülmektedir. Bilhassa dini cemaatler veya kiliselerle yapılan devlet sözleşmelerinde bu görülmektedir. Federasyon çeşitli özellikler taşıyan bu Devlet Sözleşmelerini geçmişten gelen bir gelenekle kendi uhdesinde gördüğü gibi, anayasasnın 30. Maddesindeki genel görev ve yetki dağılımı kapsamında eyaletlerin görev alanına girdiği gerekçesiyle, eyaletlerde dini cemaatlerle sözleşmeler imzalamaktadırlar.639 Her iki uygulamada ele alınan ve sözleşmeye dâhil edilen konular göz önüne alındığında, gerek federal yapının gerekse de eyaletlerin dini cemaatlerle sözleşme imzalamalarında anayasa hukuku açısından bir engel bulunmamaktadır.640

636 Örn. Alman Anayasasının 94. Maddesinin 2.fıkrasında, Federal Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve görevlerine ilişkin ayrı bir federal yasa ile düzenleme yapılacağı belirtilmiştir. Bu örnekler çoğaltılabilir.

637 Bundesverwaltungsgericht (Federal İdare Mahkemesi), 03.09.1990 tarih ve Az.: 4 N 1.88 nolu kararı.

638 Stefan MÜCKL,(Verhaeltnis), “Das Verhaeltnis von Staat und Kirche in Deutschland”, s.1

http://www.fundacionbertelsmann.org/cps/rde/xbcr/SID-39B15458-CE3152B5/bst/xcms_bst_dms_28426_28433_2.pdf (Erişim 05.05.2017).

639 Karş. MÜCKL,(Verhaeltnis), s.1; Ayrc. Peter UNRUH, Religionsverfassungsrecht, 2. Auflage, 2012, s.46 “bu alandaki yetki çoğunlukla eyaletlerdedir”.

640 Karş. Heinrich De WALL,“Zukunft“, Die Zukunft des Islam in der staatlichen Ordnung der Bundesrepublik Deutschland und Nordrhein-Westfalens, Rechtliche Voraussetzungen von Verträgen des Staates mit muslimischen Verbänden, Rechtsgutachten, 2004, s. 10 “Eyaletler,

122 2.1.3. Alman Anayasalarında Din ve Vicdan Özgürlüğü

Yukarıdan beri izah edildiği üzere, Avrupa, kilise tarihinin başlangıcından beri, devlet ile kilise arasında bir mücadeleye sahne olmaktadır. Kilise bir taraftan kendi bağımsızlığı için mücadele ederken, diğer taraftan devlet güçleri ile farklı şekillerde ilişki içerisine girerek, devletle kilise arasındaki bağları farklı şekillerde kurmuş, güçlendirmiştir. Kilise ile devlet arasındaki bu mücadeleyi etkileyen en önemli olaylar ise, Papa ile İmparator (Kaiser) arasındaki güç kavgası oluşturmuştur.641

Von Camphausen’e göre, Reform, Avrupa’da hem din açısından hem de devlet kilise hukuku açısından, sonuçları önceden kestirilemeyen ağır bir gelişme göstererek, mezheplere ve -sayıları belli olmayan- birbirleriyle mücadele eden dini cemaatlere aynı düzeyde koruma ve kendini geliştirme imkânı tanıyan tarafsız bir dünya düzeni sunmuştur.642

Bu açıdan Avrupa’da modern bağlamda din özgürlüğünün, ferdi ve korunması gereken bir hak olarak gelişimi, devlet ve kiliselerin birbiriyle ilişkileri ile yakından ilintilidir.

Kilise bünyesindeki feodal sistemin yıkılmasıyla ilk olarak Almanya’da, din özgürlüğü hakkında konuşma ve tartışmalar, mezhep savaşları olarak da bilinen Otuz Yıl Savaşları sonrasında,643 1655 Ausburg Barış Sözleşmesi ve öncesinde 1648 Vestfalya Barış Sözleşmesi ile başlar.644 Bu söz konusu anlaşmaların, modern anlamda bireysel din özgürlüğünün temellerini oluşturdukları söylense de, o dönem için, Hrıstiyanlık içerisindeki mezhep farklılıklarının kabulünün önünü açmasından öteye geçmemiştir.645 Hrıstiyanlık haricindeki dinlere ve inanç gruplarına bakışta özgürlükçü bir bakış açısı geliştirme bakımından, bir değişiklik olmamıştır. 1794

“Kulturhohheit” Kültürü belirleme prensibi gereği, kiliseler ve dini cemaatlerle devlet sözleşmesi imzalama yetkisine de sahiptirler”.

641 VON CAMPENHAUSEN, “Staat”, s. 123.

642VON CAMPENHAUSEN, “Staat”, s. 124.

643 Bu konu 1. Bölümde geniş şekilde ele alınmıştır. Bkz. 2) 30 Yıl Savaşları ve Vestfalya Barışı;

30 Yıl Savaşları 1618-1648 başta Almanya olmak üzere, Avrupa’nın 4 farklı bölgesinde yaşanan savaşlardır. Savaşların en temel sebebi dini uyuşmazlıklar ve Protestanlar ile Katolikler arasında yaşanan mezhep kavgalarıdır. Kesin sayı bilinmemekle birlikte Almanya’da 5-7 milyon kişinin savaşta öldüğü tahmin edilmektedir. O dönem Almanya’sında nüfusun 15-17 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Bu savaş sürecinde birçok bölgede tamamen nüfus yok olmuştur. Bkz. “Grundzüge des Kriegsverlaufs” http://homepage.ruhr-uni bochum.de/till.witthaus/grundzuege.htm (erişim 20.12.2017).

644VON CAMPENHAUSEN, “Staat”, s. 125.

645 Karş. Recai DOĞAN, “Avrupa Birliği Sürecinde Dinî Kurumlar ve Din Eğitimi: Almanya Modeli”, AÜİFD XLIX (2008), Sayı II, s.1.

123 tarihli Prusya Toprak Kanunu, Brandenburg ve Prusya bölgelerinde kamu tüzel kişili statüsüyle, Hrıstiyanlıktaki iki mezhebin, Katolik ve Protestan kiliselerine egemenlik hakkı tanımasıyla, din özgürlüğüne olumlu katkı yaparken, yabancılar kanununda dinler arasında geçişin (Hrıstiyanlıktan Museviliğe geçiş) yasaklanması, din özgürlüğünün gelişiminin o dönemde daha tamamlanmadığını ve başlangıç döneminde olduğunu gösterir. Ünlü Alman Anayasa Hukukçusu Gerhard Anschütz’ün tarifine göre Reform ve devamındaki gelişmeler, din ve inanç özgürlüğünü (Galubensfreiheit) değil, din ve inanç ikileşmesini (Glaubenszweiheit) getirmiştir.646

2.1.3.1. Alman Anayasalarında Bireysel Din Özgürlüğüne İlişkin Düzenlemeler