• Sonuç bulunamadı

İkinci İngiliz-Afgan Savaşı’nı Tetikleyen Diplomatik Buhran

2.4. İkinci İngiliz-Afgan Savaşı Öncesi ve Nedenleri: Afgan Sarayında Yeniden

2.4.4. İkinci İngiliz-Afgan Savaşı’nı Tetikleyen Diplomatik Buhran

8 Eylül 1878’de Simla’da bulunan Hindistan Genel Valisi Lytton tarafından Cranbrook’a bir telgraf gönderildi. Telgrafta önceki gün İngiliz Hindistanı’nda görevli General Neville Chamberlain’in talimatlarının kabul edildiği ve onaylandığı bildiriliyordu. Onaylanan talimatlar İngiltere Hükümeti’nin Afganistan ile olan ilişkilerindeki diplomatik tavrının net bir biçimde değişeceğini gösteriyordu. Bu bağlamda Chamberlain; görevli generalin ayın 16’sında Peşaver’den ayrılmasını ve Kâbil’e doğru yola çıkmasını ve sözlerine ek olarak itirazları ve yakınmaları göz ardı ederek herhangi bir mukavemetle karşılaşmadıkça ilerlemelerini, söyledi.422 Kâbil’e vardıklarında ise Hindistan Genel Valisi’nin mektubunu Afgan sarayına sunmaları, oğlunun ölümü nedeniyle Şîr Ali’yi teselli etmeleri ve bu misyonun dostane karakterini açıkça ifade etmeleri, söylendi.423 Hindistan Genel Valisi’nin Cranbrook’a yolladığı bu telgraf yalnızca bir selamlaşma ritüeli üzerinde durmayacaktı. Telgrafın devamında Afganistan Emiri’ne iletilecek diplomatik bazı hususlar olacak ve bunun yanında telgrafla gelecek ile ilgili tasarılar da aktarılacaktı.

420 FO/FA/PT.II/SER.B/V.11. Doc. 104, “Extract from Confidental News-letter from a Correspondent in Jellalabad, dated, June 16, 1878”.

421 Dodwell, The Cambridge History of the British Empire, s. 418.

422 FO/FA/PT.II/SER.B/V.11. Doc. 107, “The Viceroy of India to Viscount Cranbrook, Simla, September 8, 1878”.

423 FO/FA/PT.II/SER.B/V.11. Doc. 107, “The Viceroy of India to Viscount Cranbrook, Simla, September 8, 1878”.

133

Kâbil’e gidecek olan heyetin Emir’e soracağı en önemli soru Rus heyetinin neden Emir nezdinde kabul gördüğü konusuydu. Bu soruya ek olarak sunulan kritik bir ifade ise Rus misyonunun geri çekilmediği sürece ve bütün iletişimler kesilmediği müddetçe, İngiltere ile müzakerelerin devam ettirilemeyeceği, meselesiydi. Chamberlain’in adeta hesap sorarcasına taleplerine bakıldığında Afganistan’a gönderilen Rus heyetine yönelik Afgan yönetiminin takındığı tavrın İngilizleri ne denli kızdırdığını görmek açıkçası pek de zor değildi. Bu da demek oluyor ki Şîr Ali, daha önce kuzey sınır hattı nedeniyle kapısını sürekli çaldığı Hindistan Genel Valisi’nin dikkatini dolaylı yoldan çekmiş oldu. İngiltere Hükümeti bu misyon ile birlikte Emir’e başka mesajlar da verdi. Bunlar, Rusya’nın hamleleri ve sonuçlarına karşı İngiltere Hükümeti’nin Emir’i korumaya çalıştığı ancak Emir’in Ruslarla herhangi bir ilişki içerisinde bulunmaktan geri durması gerektiği, Emir bu misyonu reddederse İngiliz elçisinin geri döneceği yahut kabul ederse geçmiş yanlış anlaşılmaların tekrar tartışılarak çözüme kavuşturulmaya çalışılacağı gibi konulardı. Bu andan itibaren ise yaptırımlar devreye giriyordu. Bu yaptırımlar; Kâbil sınırları içerisindeki Rus temsilcilerinin şehirden uzaklaştırılması, sınır noktalarına İngiliz temsilcilerinin yerleştirilmesi, Hindistan’dan gelen heyetlerin Emir’e erişimi ya da Kâbil’de İngilizlere ait bir yerleşim kurulması ve ara sıra erişim sağlanması, buna karşılık seçilen varislerin yahut mevcut hükümdarın İngiltere nezdinde resmen tanınması gibi şartlar sunulacaktı.424 Bu antlaşma yapılırsa, İngiltere Hükümeti, Emir’in o anki topraklarını Rusya’nın mülk edinme girişiminin önüne geçmiş olacaktı. Rusya’nın göndermiş olduğu misyon ve Rusya Hükümeti’nin Emir’e sunmuş olduğu teklifler ve şartlar karşısında, İngiltere Hükümeti gardını bu şekilde almış oldu.

Kâbil’de bir Rus heyeti bulunmaya devam ederse antlaşmanın hükümsüz olacağını ve bunun karşılığında yaptırımlar uygulanacağını belirten Chamberlain, bu durumun mevcut İngiliz-Rus antlaşmasının temel maddelerine aykırı bir durum olduğu üzerinde duruyordu. Dolayısıyla Chamberlain’in talimatları doğrultusunda bir telgraf hazırlayan Hindistan Genel Valisi’nin bu girişimin bir nevi erken bir müdahale olduğunu belirtmesi esasında meydana gelecek sonuçlardan kendilerinin mesul tutulmayacağı

424 FO/FA/PT.II/SER.B/V.11. Doc. 107, “The Viceroy of India to Viscount Cranbrook, Simla, September 8, 1878”.

134

vurgusunun bir başka söylemiydi. Nitekim son olarak, gönderilen elçinin temel misyonunun Afganistan’ı Rus işgaline karşı savunmak olduğu belirtiliyordu. Ana fikir ise bu telgrafın son cümlelerinde yer alıyordu. Eğer Afganistan’dan tam güvence verilmez ise Rus tehdidi karşısında Afganlar adına bir savunma geliştirilemeyeceği ve bunun yanında hattı zatında Afganların da böyle bir girişimi ümit etmeye haklarının olmayacağı, belirtilmişti.425 Giers, Afganistan misyonunu her ne kadar “saf bir nezaket

ve geçici” olarak değerlendirse de bu İngilizler açısından tatmin edici bir ifade

olmamıştı.426

Lord Lytton’un elçi olarak tayin ettiği Neville Chamberlain’in Kâbil’e gidişi büyük bir probleme neden oldu. Şîr Ali, Stoletoif’in kendisine verdiği tavsiyeyi dinleyerek 21 Eylül 1878 günü, Ali Mescid’i geçerek Hayber Geçidi’ne ilerlemeye çalışan İngiliz kafilesini, şiddet uygulanacağı tehditleriyle durdurdu.427 Bu, Şîr Ali’nin Stoletoif’in tekliflerini kabul ettiği ve İngilizleri bir müttefik olarak görmekten vazgeçtiği anlamına geliyordu. Daha doğrusu İngilizlerin endişelerinin haklı olduğu ortaya çıkmış ve süreç bu eylemle adeta resmiyet kazanmıştı. Lord Lytton, meydana gelen olaylar sonucunda, “Emir’in politikası, bize bir bahane sunmadan tüm Orta Asya ve Hindistan’ın gözünde

bizi kandırmaktı. Benim politikam doğal olarak Emir’i, politikasını değiştirmeye ya da kamuoyunu buna karşı koyma görevi ile hükümetin bir ortağı haline getirecek şekilde açıklama yapmaya zorlamaktı.” demiştir.428

Genel Vali Lytton’un görüşü, genellikle durumun aşırı ciddi olduğu yönündeydi. Mesele yalnızca Hindistan’ın olası istilası değildi. Lytton’un içerisine düştüğü durum, Hindistan’ın Ruslar tarafından işgal edileceğine dair yaygın olan inancın sonuçları olarak da değerlendirilebilir. Dışişleri Bakanı Salisbury her ne kadar olasılıklar üzerine değerledirmeler yapıyor ve Rusya’yı açık bir savaşla tehdit etmek niyetini belirtiyor olsa da Hindistan’ın Ruslar tarafından işgal edileceği konusunun, Tebriz ve Peşaver

425 FO/FA/PT.II/SER.B/V.11. Doc. 107, “The Viceroy of India to Viscount Cranbrook, Simla, September 8, 1878”.

426FO/FA/PT.II/SER.B/V.11. Doc. 109, “Mr. Plunkett to the Marquis of Salisbury. – (Received September 13.), St. Petersburgh, September 13, 1878, 1 p. m.”.

427 Dodwell, The Cambridge History of the British Empire, s. 417.

428 Lady Betty Balfour, The History of Lord Lytton’s Indian Administration, 1876 to 1880: Compiled from

135

arasında her toplantıda konuşulmasının önüne geçememişti. 429 Esasında yakın geçmişteki politikanın temel zayıflığı, Rusya'yı ilerlemek için serbest bırakmış olmasıydı, böylece iki imparatorluğun ilgi alanları, uygun bir mesafede değil, Hint sınırında buluştuğunda gözle görülür bir şekilde tehdit meydana gelmişti.430

Rusya’nın Orta Asya’daki ilerleyişi İngiltere’nin iç siyasetinde de önemli bir politik malzeme haline gelmişti. İngiliz kafilesinin Kâbil’e gönderilmesi konusunda Lytton’un almış olduğu karar, Başbakan Benjamin Disraeli ve Dışişleri Bakanı Salisbury’nin isteği dışında bir gelişmeydi. Her ikisi de Rus kuvvetlerinin Türk topraklarından çekildiğini görmek konusunda son derece endişeliydi ve Afgan meselesinin aniden alevlenmesinin Berlin Antlaşması'nı tehlikeye atmasından korkuyorlardı.431 Fakat Disraeli’nin görüşleri günden güne değişiyor ve Lytton’ın eyleminin doğruluğuna kanaat getirmeye başlıyordu ki bunun üzerinde olayları ayrıntısı ile aktaran Hindistan Dışişleri Bakanı Cranbrook’un mektuplarının etkisi hayli fazlaydı.432 Disraeli’nin bu tutumundan dolayı Hindistan Ofisi’nden Lytton’a gönderilen talimatlar açık ve net değildi. Her ne kadar İngiliz kafilesinin Bolan Geçidi ve Kandahar aracılığı ile ilerlemesi doğrultusunda fikirler beyan edilmiş olsa da esasında karar daha kışkırtıcı bir tutum sergileyen Lytton’a bırakılmıştı.433 25 ve 30 Ekim tarihlerinde kabinede “fırtınalı” toplantılar yapıldı. Salisbury ve Disraeli, Lytton'un eylemlerine ciddi bir şekilde karşı çıktılar ve gelecekteki olası uygulamalarının kısıtlanmasını gündeme getirdiler. Cranbrook, Genel Vali Lytton’u güçlü bir şekilde savundu. Kabine birliği yararına Disraeli, Lytton'un Kurram Vadisi’ni işgal etme yetkisi olduğunu, bir savaş eylemi olarak değil, İngilizlerin taleplerinin yerine getirilmesi için “maddi teminat” alınması gerektiğini önerdi. Fakat Cranbrook, yeterli önlem almadan kalkışmaya niyetli değildi. Sonunda Lytton ve Cranbrook'un görüşleri galip geldi. Şîr Ali'ye 2 Kasım'da; aynı ayın 20’sinde sona eren bir ültimatom gönderildi.434

429 Lady Gwendolen Cecil, Life of Robert Marquis of Salisbury, 1868-1880, Vol. II, Printed by Hodder and Stoughton Limited, London, 1921, s. 128, 131.

430 Dodwell, The Cambridge History of the British Empire, s. 418. 431 Dodwell, The Cambridge History of the British Empire, s. 418.

432 George Earle Buckle, The Life of Benjamin Disraeli Earl of Beaconsfield 1876-1881, In Succession to W. F. Monypenny, Volume VI, Printed by John Murray, London, 1920, s. 380.

433 Cecil, Life of Robert Marquis of Salisbury, 1868-1880, Vol. II, s. 341; Ayrıca bkz. Dodwell, The

Cambridge History of the British Empire, s. 418.

136

Disraeli; 9 Kasım 1878 tarihli parlamento konuşmasında, “Hindistan

İmparatorluğumuzun işgal edilme arifesinde olduğunu ve bazı güçlü ve bilinmeyen düşmanlarla mücadeleye girmek üzere olduğumuzu işittik” diyerek endişelerini dile

getiriyordu.435 Benjamin Disraeli’nin sıkı muhalifi eski başbakan William Ewart Gladstone ise Vambery’nin eserinde aktardığı üzere, 27 Kasım 1878 tarihli ifadesinde Rusya’nın ilerleyişinden korkmadığını belirtiyordu.436 Bu ifade bir bakıma siyasi meydan okuma niteliğindeydi.

Şîr Ali, 18 ila 30 Kasım 1878 tarihleri arasında Kâbil’de 250 kadar kabilenin reisi ile bir araya geldi. Sarayda düzenlenen bu toplantıda Emir, kabile reislerine oldukça coşkulu bir karşılama yaptı. Sonrasında Emir, Rus Çarı Alexander’in Kâbil’e bir heyet gönderdiğini ve bu heyetin dostluk bağlarını güçlendirmek amacı güttüğünü söyledi. Troitsk and Orenburg gibi Rus şehirlerine giden Afgan ticaret kervanlarına, Rusların daima misafirperver davrandıklarını da belirten Şîr Ali, Rus heyetine, kendisine bağlı kabile reislerinin önünde adeta güvence vermişti.437

Şîr Ali ve Afgan sarayı tıpkı bundan 40 yıl öncesinde olduğu gibi yine iki büyük gücün Afgan sarayında etkinlik kazanma yarışının kurbanı olmuştu. İngilizlerle ittifak kurma girişimlerini bir türlü başarıya ulaştıramayan Şîr Ali, sonunda Ruslarla ortak bir zeminde buluşmak zorunda kaldı. Bu zorunluluk, ülkesinin İngilizler tarafından ikinci kez işgal edilmesine neden olacaktı. Esasında Şîr Ali bir noktadan sonra İngilizler’e olan güvenini yitirmiştir diyebiliriz. Nitekim İngiliz heyetini ülkesine kabul etmemesi bir yanda İngiliz tarafı ilişkileri yeniden güçlendirmek adına temaslarda bulunmuştur. Hatta Osmanlı Devleti’ni araya sokan İngilizler, II. Abdülhamit’in Kâbil’e elçi göndermesini sağlamış fakat bu girişim de sonuç vermemiştir.438 Sonuç olarak net

435 H. B. Hanna, The Second Afghan War 1878-79-80, its Causes, its Conduct and its Consequences, Vol. I, Printed by Archibald Constable & Co., Westminster, 1899, s. 264.

436 Arminius Vambery, The Coming Struggle for India, Cassell & Company, Limited: London, Paris, New York & Melbourne, 1885, s. 125; W. E. Gladstone’un liberal parti kabinesi 1880 ile 1885 arasında anti-Rus bir politika izlemiştir. Dolayısıyla Gladstone’un başbakanılk döneminde izlediği anti-Rus politikanın emarelerini 1878’deki kabine konuşmasında görmekteyiz. Bkz. Ian Nish, Politics, “Trade and Communications in East Asia: Thoughts on Anglo-Russian Relations, 1861–1907”, Modern Asian

Studies, Volume 21, Issue 04, October 1987, s. 671.

437 RSAA/SC/MAC/13/2,“Inclosure in No. 1. Extract from the “Golos” of November 18/30, 1878.” 438 II. Abdülhamit tarafından Kâbil’e elçilik heyetinin gönderilmesi ve ikna çabaları Orhan Yazıcı’nın yüksek lisans tezinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Yazıcı, Afganistan’da

137

biçimde görülmektedir ki tabiatı itibariyle şüpheci olan Şîr Ali Han, İngiliz diplomasisine karşı olan güvenini tamamen yitirmiştir. Bu güvensizlik ise onu Ruslarla iş birliği yapmaya itmiş ve sonucunda İngilizlerin ülkesini ikinci kez işgale kalkmasının önünü açmıştır.

138