• Sonuç bulunamadı

Emir Abdurrahman Han Dönemi: “Demir Emir” ve Merkeziyetçi Politika

3. BÖLÜM: İKİNCİ İNGİLİZ-AFGAN SAVAŞI VE AFGANİSTAN-

3.2. Emir Abdurrahman Han Dönemi: “Demir Emir” ve Merkeziyetçi Politika

22 Temmuz 1880’de, Afgan tahtına oturan Abdurrahman için bu tarih, onun zorlu serüveninin başlangıcını ifade ediyordu. Onun dönemini veya tahta oturduğunda Afganistan’ın vaziyetini en iyi anlatan cümle yine kendisine aittir. Emir Abdurrahman Han; “insanlar, Kâbil tahtına sahip olduğum günden beri, mutluluk ve neşe çağımın

başladığını düşünmüş olabilirler, ama öyle değildi; tam tersine, o andan itibaren

482 David Gore, Soldiers, Saints and Scallywags: Stirring Tales from Family History, 2009, s. 175. 483 Robertson, Kurum, Kabul & Kandahar Being a Brief Record of Impressions, s. 240.

484 Alexander Morrison, “Beyond the ‘Great Game’: the Russian Origins of the Second Anglo-Afghan Wars”, Modern Asian Studies, 51.3, 2017, s. 690.

485 ʻAbd al-Ḥakīm Ṭabībī, Diyūrand va Gandumak: muʻāhadāt ghayr ḥuqūqī mībāshand, Maṭbaʻah-ʼi ʻUmūmī, Kābul h.1332/m.1953, s. 3.

156

özgürlüğüm kısıtlandı, zorluk zamanları başladı, hayal kırıklıkları, kaygılar ve keder arttı”, demiştir.486

Abdurrahman Han’ın Emir olarak ilan edilmesinden kısa süre sonra İngiliz kuvvetleri Kâbil’i tahliye etmişler ve birkaç ay içinde de Afgan topraklarını terketmişlerdi. Bunun yanında Lytton tarafından hazırlanan Gandamak Antlaşması ise olduğu gibi korundu.487

Böylelikle Yakup Han’ın ardından İngiliz ordularını adeta sarsan Eyüp Han tahttan uzaklaştırılmış ve daha önceden Ruslara sığınmış olan ve Rus yanlısı görünen Emir Abdurrahman Han bu safa çekilerek tahta oturma karşılığında Gandamak Antlaşması hükümleri ile kontrol altına alınmıştı. İngiltere’deki yeni hükümetin eskisine nazaran politikayı değiştirerek Afgan topraklarındaki bütün birlikleri Kandahar üzerinden geri çekme kararı alması, hem Gandamak Antlaşması’nın tekrar yürülüğe konmasından hem de askerî harekatların aşırı maliyetlerinden dolayı, makul bir karar olarak görünmektedir.488

3.2.1. Savaşın Ardından İngilizlerin Faaliyetleri

Hindistan ve Kâbil arasındaki en büyük yol olan Hayber Geçidi, savaşın ardından İngilizler tarafından ele geçirildi ve kabile mensupları olan erkekler yol korucuları olarak görevlendirildiler. Bu hareket bir bakıma onları resmi bir hüviyete kavuşturmak ve idare altına alarak üzerlerinde bir irade inşa etmek anlamına da geliyordu. Nitekim İngiliz ordusu düzensiz kabilelerin kendilerine yaşattıkları çıkmazı hafızalarında taze bir şekilde korumaktaydı. Lakin İngiliz dışişleri memurlarının da söylediği üzere Hindistan ve Afganistan arasında önemli bir noktada bulunan Peştûn Mohmend Kabilesi henüz tam anlamıyla kontrol altına alınamamıştı. Bu kavgacı kabilenin ikiye bölünmesi birçok sefer düzenlenmesine neden oldu ve sahip oldukları ile birlikte yaşamlarını yitirdiler. İngilizler, Afganistan’a önemli bir alternatif yol oluşturan Kurram Vadisi'ni de kontrol altına aldılar ve buradaki Şiî Peştûn Turi Kabilesi’nin sadakatini elde ettiler. Turi

486 Abd al-Rahman Khan, The Life of Abdur Rahman Han Amir of Afghanistan, Vol. I, G.C.B., G.C.S.I., Edited By Mir Munshi Sultan Mahomed Khan, London, 1900, s. 220; Kuhzad, Tarih-i Edebiyat-ı

Afganistan, s. 336.

487 Fraser-Tytler, A Study of Political Developments, s. 153.

488 M. Hasan Kakar, Afghanistan a Study in International Political Developments 1880-1896, Kabul, 1971, s. 80.

157

Kabilesi Şîi olması nedeniyle Sünni komşuları tarafından adeta nefretle karşılanıyorlardı.489 Aynı dinin mensubu iki farklı grubun birbirleriyle olan mevcut kavgalarının bu noktada İngiltere’nin sınır siyasetine nasıl etki edeceği merak konusu olmuştu. Nitekim Elphinstone’nin da vurguladığı üzere Şiî ve Sünni dünyası arasında öyle bir uçurum vardı ki ilk bakışta küçük bir tümsek gibi görünen fakat yaklaştıkça derinleşen bir vadiyi andırıyordu. Kuetta’ya iki farklı yoldan ulaşan demiryolu ağı Hojak Geçidi menzilinden de geçiş yaparak Çaman’a ulaştı ve böylece Kandahar’a kadar ulaşım sağlandı. Böylelikle Kuetta da İngilizler tarafından kontrol altına alınmış oldu. 1881’de İngilizler güçlerini Afganistan’dan çekerken geride bıraktıkları Abdurrahman’ın kendilerine sadık kalacağından emindiler. Diğer tarafta ise 7 Ağustos 1881’de St. Petersburg Gazetesi’nde yazılanlar bir bakıma Rus politikasının hız kesmeyeceğini gösteriyordu. Rusların, İngiltere için değil kendi çıkarları için Orta Asya’ya geri döndüğünü belirten St. Peterburg Gazetesi, Rus Orta Asya politikasının Gladstone ile aynı motivasyona haiz olduğunu söyleyerek bir bakıma İngiliz Orta Asya politikasına eleştiri getiriyor ve mukayese yapıyordu.490 Kısacası Abdurrahman, 1880 ile 1901 arasında hüküm süreceği tahtında, ülkesinin bugüne dek uzanacak olan modern sınırlarının inşa edileceği karmaşık bir dönem içerisine adım atmıştı.491

3.2.2. Abdurrahman’ın Islahatları ve Yönetim Anlayışı

Abdurrahman her ne kadar İngiliz desteğiyle tahta oturmuş olsa da kısa süre içerisinde yönetim karakterini hissettirecek faaliyetlerde bulundu. O, Afgan halkını ve bu coğrafyayı çok iyi tanıyordu. Bu onun merkeziyetçi devletini tesis etmesi için bir avantajdı.492 Devletin merkezi otoritesini yeniden inşa etme niyetinde olan Emir, öncelikle orduda modernizasyon faaliyetlerine girişti ve orduyu yeniden düzenledi. Bu orduyu düzenlerken de ülkesini dış güçlere karşı korumak niyetinde olduğunu bu nedenle ordusunu modernize edeceğini söylüyordu.493 Gılcaylar ile İshak Han’ı ve

489 Sir Percy Sykes, A History of Afghanistan, Vol. II, London, 1940, s. 156-157.

490 PHN/U.S. Major Dailies, “Topics of Interest Abroad”, New York Times (1857-1922), Aug. 8, 1881, s. 5.

491 Meredith L. Runion, The History of Afghanistan, Greenwood Press, London 2007, s. 81.

492 Orhan Yazıcı, “Emir Abdurrahman Han’ın Afganistan’da Merkezî Otoriteyi Tesis Etme Çabaları”,

Orta Doğu Araştırmaları Dergisi, Cilt: VII, Sayı: 1, Ocak 2009, s.103.

493 Hasan Kawun Kakar, Government and Society in Afghanistan the Reign of Amir ‘Abd al-Rahman

158

Hezareleri kontrol altına alarak, iç siyasette kendi konumunu güçlendirdi ve isyancı kabileler üzerinde baskıcı bir politika izledi.494 Bu yapılanmalar ve iç siyasetteki hareketli süreç dış politikaya da yansıdı ve Abdurrahman, İngilizlerin hiç ummadıkları hamlelerde bulunmaya başladı. Güney ve doğu sınırlarında, Hindistan toprakları ile kendi devletinin arasında kalan kabileler üzerine askerî hamleler geliştirmeye başladı. 1882’de İngilizler tarafından reddedilen bir iddia olan Çitrâl’de hak talebinde bulundu. Ayrıca Afridî topraklarına hâkim olmak ve Kurram Vadisi’ni ele geçirmek için çaba gösterdi. Aynı zamanda Vana Kabilesi reislerini İngilizlerden korunmaya teşvik ederek, sadakatlerini kazanmaya çalıştı.495

Abdurrahman’ın kabileler üzerinde kısa sürede inşa ettiği hakimiyet ona “Demir Emir” unvanının verilmesine neden oldu. Nitekim kısa süre içerisinde ülkesinin içerisinde bulunduğu karmaşık ortamı yatıştırmayı başaran Emir, bununla da yetinmeyip, güney ve doğu sınırlarındaki topraklar ve kabileler üzerinde de hamilik inşa etmeye başladı. Devletin merkezi otoritesi düşünüldüğünde olumlu bir tablo karşımıza çıksa da Afganistan sınırları içerisinde yaşayan birçok kabile ve halk, baskıcı yönetim anlayışı karşısında Abdurrahman Han’a karşı büyük bir nefret beslemeye başlamıştı.496 Fakat bu tepkiler onun izlemiş olduğu politikayı zayıflatmadı veya hızını yavaşlatmadı. Öyle ki onun topraklarının bütünlüğünü sağlamak ve ülkesinin sınırlarını korumak amaçlı giriştiği askerî faaliyetler, bir bakıma İngilizlerin ona dayattığı Gandamak Antlaşması metnine karşı bir hareketti. Dolayısıyla Abdurrahman Han kısa süre içerisinde İngilizlerin gündeminde yeni bir sorun olarak yer aldı.

Abdurrahman, güney ve doğu sınırlarında faaliyetlerde bulunurken, Ruslar güneye doğru ilerleyişlerini sürdürüyorlardı. Bu noktada Ruslar, General Mikhail Dmitrievich Skobelev komutasında 1879’da başlattıkları askeri seferin ardından 1881’de Göktepe’de

494 Mehmet Saray, “Abdurrahman Han”, TDV İslam Ansiklopedisi, Cilt 1, İstanbul, 1988, s. 163; Ayrıca bkz. Jonathan Lee, “’Abd al-Rahmân Khân and the “maraz ul-mulûk””, Journal of the Royal Asiatic

Society Third Series, Vol. 1, No. 2, Jul. 1991, s. 214; Muhammed Nasır Mehrî, du Çehre ez Emir Abdurrahman Han, Kâbil, 1378, s. 23.

495 Muhammad Qaiser Janjua, In the Shadow of the Durand Line: Security, Stability, and the Future of

Pakistan and Afghanistan, Master’s Thesis, Naval Postgraduate School, Monterey California, June 2009,

s. 18.

496 Muhammed Nasır Mehrî, Gûşâ-yı ez Katl hay-i Siyasî Tarih-i Muassır-ı Afganistan, Hamburg, 1998, s. 14.

159

Türkmenler’e saldırdılar ve Afganistan’ın kuzey kapısı olan Merv’e dayandılar.497

Skobelev komutasındaki bu askerî harekât pervasızca gerçekleştirilmiş ve Türkmenler adeta katliama uğramışlardı.498 İngilizler açısından bu durum oldukça endişe vericiydi. Nitekim bu hem Hindistan’ın kuzeybatı sınırlarında bir belirsizlik konusuydu ve Abdurrrahman sürekli olarak sınırlarını genişletme gayretindeydi hem de Ruslar şimdi kuzeyde Afganistan’ın İran ile buluşan kapısına ulaşmışlardı.

1881 ile 1885 yılları arasında Afganistan açısından çok önemli bir dizi hadise gerçekleşti. Bu tarihlerde Rusya’nın güney yönlü işgal politikası şiddetini artırmıştı. Rusların 1881’de Göktepe’yi ele geçirmelerinin ardından 1885’te Pencdeh’e ulaşmaları, İngilizlerin o döneme dek endişe duydukları Hindistan’ın Ruslar tarafından işgali konusunu tekrar gündeme getirmişti. Pencdeh Olayı 1885’te meydana gelen bir kriz olarak görünse de iki büyük gücün neredeyse sıcak çatışma içerisine girecekleri bu olayın arka planı 1881 yılına, Göktepe’nin işgaline dayanıyordu.