3.3. Uluslararası Pazarlara Giriş Şekilleri
3.3.1. İhracat
Birçok işletme uluslararası pazara girmek içi en önce ihracat stratejisini benimsemektedir. Birçok küçük işletme için uluslararası pazarlarda mallarını satmanın tek ve yegane yolu ihracat olarak görülmektedir (Kotobe, & Helsen, 1998). İhracat en az düzeyde taahhüt ve kaynak tahsisinin yanında sağladığı avantajlar ve riskinin az olması sebebi ile birçok işletme için uygun olmaktadır.
İşletmeler, uluslararası pazarlara çeşitli alternatif yöntemler kullanarak giriş yaparlar. İhracat seçeneğinde şirket, kendi ülkesinde üretip yabancı ülkelere satış yapar. Türkiye’deki işletmelerin tamamı düşünüldüğünde uluslararası pazarlara giriş yöntemlerinden en yaygın olarak kullanılanın ihracat yöntemi olduğunu söylemek mümkündür.
41
Yukarıda sözü edilen “uluslararasılaşma” ihracat davranışını içeren bir süreçtir. İşletmelere ihracat yapacakları yabancı pazarları seçerek uluslararasılaşma süreçlerini başlatmaktadırlar. Uluslararasılaşma kavramının temelinde işletmenin yurtdışı pazarlara açılması, dolayısıyla ilk aşamada ihracat faaliyeti yer almaktadır (Altıntaş ve Özdemir, 2006, s.184).
Söz konusu küresel ortamda işletmelerin uluslararası pazarlara giriş ve genişleme stratejilerinden biri de ihracattır. Küresel pazarlarda ihracat pazarlaması çalışmalarında bulunmak “yüksek düzeyde bilgi birikimi ve tecrübe gerektirir” diye düşünülebilir. Ancak günümüzde sözü edilen bilgilere ulaşmak son derece hızlı ve kolaydır. Artık işletmeler için dünya pazarlarında faaliyette bulunmak olanaksız değildir (Ecer & Canıtez, 2011, s.315). Günümüz uluslararasılaşma sürecinde ve uluslararası pazarlarda faaliyet gösterme süreçlerinde işletmelerin büyük bir kısmı bu süreçlere ihracat ile başlamaktadırlar. İhracat faaliyeti ile işletmeler uluslararası pazarlarda kendi rekabet özellikleri ile tecrübe kazanmaktadırlar. Uluslararası pazarlara girmenin en kolay yöntemi olan ihracat, bir bakıma ülke ekonomisi ve firmalar açısından büyümeyi sağlayan unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Yerel pazarların daralması ve mevsimlik dalgalanmalar karşısında firmalara alternatif Pazar olanağı sağlayan ihracat, tanım olarak firma mamullerinin ya da başka firmalara ait mal ve hizmetlerin dış pazarlara gönderilmesi ve bu pazarlarda satılmasıdır. Firmalar, organizasyon yapılarında ve mamul bileşimlerinde çok fazla değişiklik yapmak zorunda kalmaksızın ihracata yönelerek üretim ve pazarlamada ölçek ekonomileri oluşturabilmektedirler. Bu yönüyle, makro açıdan ülke ekonomilerinin ve mikro açıdan da işletmelerin gelişmesi için çok stratejik bir role sahip olan ihracat, en az riskle uluslararası pazarlara açılma stratejisidir. Özellikle dış pazarların iç pazara göre karşılaştırılamayacak ölçüdeki büyüklüğü, yüksek kâr potansiyeli, farklı dış pazarlara yönelmenin firma için riskleri azaltması ve küresel pazarlardaki doymamış pazarların varlığı ihracatı ön plana çıkaran faktörlerin başında gelmektedir (Cengiz, vd., 2008, s. 29). Uluslararası pazarlama faaliyetleri açısından en kolay ve en az riskli bir yol olan ihracat, bir işletmenin mallarının geçerli olan ihracat ce gümrük kuralları çerçevesinde satılması olarak tanımlanmaktadır. Uluslararası pazarlara girişte yönetimsel ve finansal kaynaklara yönelik yatırımı göreceli olarak daha düşük olan ihracat, işletmenin mamullerinin dış pazarlara sunulması ve bu pazarlarda satılmasıdır (Bradley, 2002, s. 262):
İhracatın, ülke ekonomilerindeki üretim yöntemlerini değerlendirmede önemli bir işleve sahip olduğu, ekonomik çevrelerde büyük ölçüde kabul görmektedir.
42
İhracattaki gelişmelerin ulusal ekonomiye olan etkileri öncelikle döviz geliri sağlaması ve dış ticaret bilançosu üzerindeki pozitif etkileri olarak değerlendirilebilir. Burada gözlerden uzak tutulmaması gereken bir nokta, günümüzün yeni ekonomilerinde sürekli ve istikrarlı büyümenin koşulunun, uluslararası pazarlara yönelik vizyon sahibi olmaktan geçtiğidir. Ekonomilerde böyle bir yapılanmanın gerçekleşebilmesi için de sanayileşme ve büyümenin itici gücünün iç talepten çok mal ve hizmet ihracatından kaynaklanması beklenmelidir. Bu çerçevede, üretim, iç ticaret ve dış ticaret arasında çok güçlü ve pozitif yönde bir ilişki mevcut olup, sağlıklı uluslararası pazarlama stratejilerinin birbirinden bağımsız olarak ele alınmaması gerekmektedir (Cengiz, vd., 2008, s. 30). Bu bağlamda; sanayileşmiş ve sanayileşmekte olan ülkelerde ekonomik gelişmişliğin temel göstergelerinden bir tanesinin uluslararası ticarette gösterilen ihracat performansları olduğu gerçeği gözlerden uzak tutulmamalıdır (Erem, 1992). Dış pazarlara giriş, başlangıçta ve devam eden süreçte işletmenin stratejik amaçlarıyla uygunluk gösteren metotların kullanılması yoluyla yapılmalıdır. İşletme yurtiçi satışlarıyla amaçlarına ulaşamayacağını anladığında yavaş yavaş uluslararası pazara yönelme eğilimleri gösterebilir. Bu yönelmede ilk adım olarak tercih edeceği yöntem ihracat olacaktır. İhracatın en iyi uluslararası öğrenme tecrübesi olduğu görülmektedir (Grosse & Kujawa, 1995).
Küresel rekabetin arttığı yeni ekonomi şartlarında ülkelerin uluslararası pazarlarda uyguladıkları stratejiler çerçevesinde rekabet üstünlüğü ilkesi ön plana çıkmaktadır. Hedef alınan uluslararası pazarlarda ihracatta dünya standartlarında ile rekabet edebilmek ve bu pazarlarda rekabet gücüne sahip olmak, ihracat pazarlaması faaliyetlerine verilen önem ölçüsünde mümkün olmaktadır. Burada hedef, uluslararası pazarlarda öncelikle tüketici ihtiyaç ve isteklerine uygun olarak hazırlanmış yüksek kalitede ürünleri uygun maliyette sunmak olmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için yürütülecek olan ihracatta pazarlama araştırmalarının yararı ise, tüketici tercihleri ile beraber ihraç malına karşı hedef pazarlardaki iç talebin büyüklüğünün ve bunun ithalatla karşılanma oranının belirlenebilmesidir.
Aynı zamanda, uluslararası pazarlarda yürütülecek olan pazarlama araştırmaları sonucunda maliyet, talep ve rekabet koşullarının bilinmesi fiyatların doğru ve rasyonel olarak belirlenmesinde yol gösterici olacaktır. Bu sırada fiyatlar üzerinde, firmanın ihracat pazarlaması stratejisinin önemli bir kısmını oluşturan ve pazarlama karması unsurlarından olan mamul politikası, tutundurma politikası ve dağıtım kanallarına ilişkin kararlar etkili olmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü, ihracatta uygulanan pazarlama stratejilerinin başarısını belirlemek için uluslararası pazarlarda bulunan tüketicilerin istek ve ihtiyaçları ile ekonomik koşullarının bilinmesi kaçınılmaz bir hâle gelmektedir (Cengiz, vd., 2008, s. 31).
43
İhracat, bir işletmenin faaliyette bulunduğu ülkede üretimini gerçekleştirip yurtiçindeki veya giriş yapmış olduğu uluslararası pazarlarda bir aracı ile veya kendi kurmuş olduğu dağıtım kanalları ile birlikte üretmiş olduğu ürünlerin dağıtımını gerçekleştirip ürünlerini paraya çevirmesidir.
Bilkey (1978), ihracatı, işletmelerin uluslararası pazarlarda gerçekleştirmiş oldukları faaliyetlerden sağlamış olduğu ardışık öğrenmeyi (geri beslemeli), gelişim süreci olarak tanımlamıştır. Buna göre, birinci olarak, işletmeler, gelen talep üzerine ihracat’a gönüllü olmadan katılırlarken, belli bir süre sonra yakın ülkelerden başlayarak tüm uluslararası pazarlar dahilinde ihracat yapmak isterler (Bilkey ve Tesar, 1977, s.95). Johanson ve Vahlne’e (1977, s.28) göre; işletmelerin uluslararası pazarlara giriş yaparken farklı giriş biçimlerini tercih etmelerinde, ihracatın işletmelere uluslararası pazarlardaki üretim, dağıtım ve pazarlama faaliyetlerinin ne şekilde işlediği konusunda sağlamış olduğu deneyim ve bilginin etkisi bulunmaktadır.
Son olarak mevzuata göre bir tanım vermek gerekirse; İhracat yönetmeliğine göre ihracat; Bir malın, yürürlükteki ihracat mevzuatı ile gümrük mevzuatına uygun şekilde Türkiye gümrük bölgesi dışına veya serbest bölgelere çıkarılmasını veya Müsteşarlıkça ihracat olarak kabul edilecek sair çıkış ve işlemleri; İhracatçı, İhraç edeceği mala göre ilgili İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliğine üye olan, vergi numarasına sahip gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişilik statüsüne sahip olmamakla birlikte yürürlükteki mevzuat hükümlerine istinaden hukuki tasarruf yapma yetkisi tanınan ortaklıkları ifade eder (İhracat Yönetmeliği, 2006).
3.3.1.1. İhracat Türleri
İhracat şekillerini doğrudan veya dolaylı olarak iki temel başlık altında incelemek mümkündür. Bu iki farklı ihracat şekli arasındaki fark ihracatçı firmanın kendisi ile ithalatçı firma veya yabancı pazardaki tüketici arasındaki iş akışını nasıl gerçekleştirdiği ile ilgilidir (Albaum, Strandskov ve Duerr, 1998, s.208). İhracat türlerine ait şekil aşağıdaki gibidir:
44
Şekil 6. İhracat Türleri
Kaynak: Jain’den (1996) aktaran Cengiz vd. s.45
3.3.1.2.Dolaylı İhracat
İhracat aşamalarının başlangıcında bulunan firmaların mallarını yurtiçindeki aracı işletmeler vasıtasıyla satmaları durumuna dolaylı ihracat adı verilmektedir. Dolaylı ihracata yönelen firmalar mallarını yurtiçinde çalışan çeşitli bağımsız aracı işletmeler yoluyla ihraç etmektedirler (Lewis & Housdenn, 1998, s. 61).
Bir başka ifadeyle; dolaylı ihracatta satış işlemi, yerli satış işlemlerine benzer şekilde ele alınmaktadır. Uluslararası pazarlara doğrudan ihracat yapma olanakları kısıtlı olan firmaların başvurdukları bir ihracat yöntemi olarak bilinen dolaylı ihracatın en belirgin özelliklerinden bir tanesi, ihracat yapan firmanın ihracat faaliyetleri üzerindeki kontrolünü büyük ölçüde yitirmesidir (Douglasand & Craig, 1995, s. 156).
İhracatçı firmalar, dolaylı ihracat ile gerçek anlamda bir uluslararası pazarlama faaliyeti içerisinde yer alamazlar. Dolaylı ihracat yönteminde firmanın ürünleri, uluslararası pazarlara başka aracı kuruluşlar tarafından taşınır. Bu noktadan sonra ihracatçı firmanın yaşadığı pazarlama ve dağıtım problemleri, yerli satış işlemlerinde yaşadıklarıyla benzer özellikler gösterir. Dolaylı ihracat aracılarının en cazip yönleri, düşük bir riskle ve kaynakların küçük bir
45
kısmının kullanımıyla firmalara uluslararası pazarlara giriş imkanı sunmalarıdır (Cengiz, vd., 2008, s. 32).
Dolaylı ihracatta işletmeler aracı kurumları kullanarak herhangi bir yatırım yapmadan, en az riskle ve düşük başlangıç maliyetleri ile uluslararasılaşma sürecine başlar (Çavuşgil & Thorelli, 1990, s.23). Dolaylı ihracatın en büyük avantajı üretici firmanın hiçbir ihracat tecrübesi olmasa dahi bu şekilde ihracat yapabilmesidir. Ancak dolaylı ihracatta üretici işletme dış pazarda alıcının görüş ve düşünceleri hakkında yeterince bilgi sahibi olamaz (Yükselen, 2003, s.125). Dolaylı ihracatta üretici işletme kendisinden bağımsız bir aracı kurumla ihracatı gerçekleştirir. İhracatın dolaylı yapılması nedeniyle, doğal olarak bu tür ihracatta aracıların çeşitliliği ve sayısı da fazladır (Canıtez, 1999 s.17).
Bu nedenle üretici ve tüketici arasında doğrudan bir ilişki çok fazla görülmez. Üretici firma ülke dışında malını satın alan tüketicinin, ürettiği mala yönelik tepkisini bilemez. Sonuçta ürün hakkında yeteri kadar bilgi toplayamayan üretici işletme, dolaylı ihracatta pazarlama eylemleri ile ilgili kontrolü bütünüyle kaybedebilir (Karafakıoğlu, 1990: 192).
Cengiz vd. (2003, s.33); dolaylı ihracatta kullanılan aracı kurumları; ihracat ticaret firmaları, ihracatçı birlikleri, ihracat yönetimi firmaları, yabancı uyruklu tüccarlar ve temsilciler, piggyback ihracat (ihracatçı firmanın uluslararası dağıtım faaliyetini yürüten kuruluş), komisyoncular, yerli tüccarlar şeklinde sıralamışlardır.
İhracat işletmeleri uluslararası pazarlara girişte dolaylı ihracata yönelen ihracatçı işletmelerin mallarını pazarlayan ve işletmenin bulunduğu ülkede faaliyet gösteren bağımsız kuruluşlardır. İhracatçı birlikleri ise; ihracatçı işletmelerin gönüllü olarak üye oldukları ihracat örgütleridir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin çeşitli yetersizliklerden dolayı ihracatla alakalı olarak aşamadıkları sorunları, ihracatçı birlikleri yoluyla aşmaları mümkün olmaktadır. Bir diğer aracı olan ihracat yönetimi işletmeleri, ihracatçı işletmenin ülkesinde faaliyet gösteren ve ihracatçı işletmeden bağımsız olarak, bir birine rakip olmayan belirli sayıdaki işletmenin mallarını pazarlayan ihracat aracılarıdır (Engin, 2005).
Yabancı uyruklu tüccarlar ise kendi adına bir malı satın alıp ardından bu malı kendi ülkelerindeki veya üçüncü bir ülkedeki müşterilerine satan aracılardır. Bunlar çoğunlukla belirli müşteriler için alım yapmaktadırlar. Temsilciler ise, genellikle yabancı ülkedeki özel veya kamu kesiminde büyük işletmeler için, onlar namına mal satın alan kişi veya kuruluşlardır. Piggyback ihracat (ihracatçı işletmenin uluslararası dağıtım faaliyetini yürüten kuruluş) tanım olarak, uluslararası pazarlama faaliyetlerinde başarısını kanıtlamış ve birden çok ülkede satış
46
bağlantıları bulunan bir işletmenin, dağıtım ağına yeni bir ürün hattı eklemek amacıyla diğer bir şirketin mallarını uluslararası hedef pazarda satması durumudur (Engin, 2005, s.51). Komisyoncuların temel aracılık görevi ise, ihracatçı işletme ile uluslararası pazardaki alıcıları bir araya getirmeleridir. İhracatçı firma ile uluslararası pazarlarda bulunan alıcılar arasında köprü vazifesini gören komisyoncular, çoğunlukla temsil ettikleri yabancı alıcı adına hareket etmekte ve bu işlemde dolayı temsil ettikleri yabancı alıcıdan belirli miktarda komisyon almaktadırlar.
İhracata faaliyetine başlayan işletmenin ülkesinde bulunan o ülke vatandaşı olan yerli tüccarlar, uluslararası pazarlara girişte kendi adına hareket ederek ihracatta yer alan aracılardır. Yerli tüccarlar ihracatçı işletmeden satın aldıkları malların uluslararası pazarlarda satışını gerçekleştirirler.
3.3.1.3. Doğrudan İhracat
İhracatçı firmanın yurt içindeki aracılardan yararlanmaksızın mal ve hizmetlerini uluslararası hedef pazarlara ulaştırması durumuna doğrudan ihracat ismi verilmektedir. İhracat aşamalarını ileri düzeylerindeki firmalar ihracat sürecindeki kontrollerini de arttırmak suretiyle doğrudan ihracata yönelmektedirler (Johansson, 2000, s. 134). Doğrudan ihracat yöntemi, dış pazarlara olan bağımlılığı yüksek ve büyük ölçekli ihracatçı firmaların tercih ettiği bir seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. (Cengiz vd., 2007: s.37)
Uluslararası pazarlara girişte doğrudan ihracata yönelen bir ihracatçı firma, ihracat yapılacak hedef pazarda bulunan aracı işletmelerle ve nihai alıcılarla doğrudan ilişkiye girerek ihracat arasındaki fark, doğrudan ihracatta ihracatçı firmanın ihracat görevini diğer aracı firmalara devretmeyip, bu görevi kendisinin yerinde getirmesinden kaynaklanır (Keegan, 1999, s. 449). Doğrudan ihracatta; pazarlama araştırması, fiyat belirleme, pazarlama iletişimi, lojistik faaliyetler, ihracat dokümantasyonu gibi görevler, firmanın ihracat departmanı tarafından yerine getirilir. Doğrudan ihracat genellikle dolaylı ihracatta göre daha yüksek kar fırsatları yaratmaktadır. Doğrudan ihracat yapan firmaların üretim ve pazarlama maliyetlerini kontrol altında tutabilme özellikleri daha yüksek kar elde etme şansını da beraberinde getirmektedir. Doğrudan ihracat yöntemini seçen bir firma ihracat yapılması planlanan pazarda kendi satış ofisi ya da şirketini kurabileceği gibi, yabancı ihracat aracılarından yararlanarak da ihracatı gerçekleştirebilmektedir. (Cengiz vd., 2007, s.38)
47
Doğrudan ihracat; bir imalatçı veya ihracatçı direkt olarak bir ithalatçıya veya bir yabancı bölgede ev sahibi bir alıcıya satış yaptığı zaman meydana gelir. Böylece, asıl is akısı direkt olarak uluslar ve bir üretici birliği veya yabancı temelli pazarlama birliği ya da müşteri arasında olur (Albaum vd., 2002, s.191).
Doğrudan ihracatta işletme herhangi bir aracı kullanmaksızın, kendi ülkesi dışındaki bir pazarda potansiyel tüketici kitlesinin belirlenmesi, malın satışı ve son kullanıcıya ulaştırılmasına kadar olan aşamalardaki tüm pazarlama faaliyetlerini fiilen yürütmektedir. Dış pazarın kontrolü işletmenin elinde olmakla birlikte dış pazara yönelik maliyet ve satış çabaları da o ölçüde yüksektir (Durukan, 2005, s.281).
Doğrudan ihracat ise şu araçlarla yapılır (Albaum, 2002, s. 191):
Ana ülkede üstlenmiş olan departmanlar,
Şirket içinde kurulmuş ihracat departmanı,
Ayrı veya kendi içinde kurulmuş ihracat departmanı,
İhracat satış şubesi,
Yabancı satış şubesi,
Gezici satış elemanları,
Yurt dışında üstlenmiş distribütörler ve acentalar.
Ana ülkede üstlenmiş olan departmanlar, bir ihracat satış menajeri ve yardımcıları satış işlemlerini yürütür ve gerektiğinde pazarlamanın yardımına başvurur. Bu daha sonra kendi kendine yeten bir ihracat departmanı veya satıs subesi haline dönüsebilir. Büyük bir olasılıkla kar merkezli olarak çalısır. Yurtiçi satıs örgütüyle dıs satımda genellikle alıcı satıcıya gelir, ürünler yurt içinde satılır, fakat dısarıda kullanım veya tekrar satımları çesitli sekilerde olabilir (Tek, 1999, s.125).
Şirket içinde kurulan ihracat departmanı, üretimi yapan şirketin kendi bünyesinde bulunan ve şirketin kendi dış satış yöneticisi ve kendi elemanlarınca ihracat islerinin yürütüldüğü departmandır.
Ayrı veya kendi içinde kurulmuş ihracat departmanı, şirketin içinde kurulmuş ya da şirket dışında, şirkete bağlı olarak kurulmuş ihracat gerçekleştiren departmanlardır (Güçlü, 2013, s.66).
48
İhracat satış şubesi tamamen ihracat pazarlaması operasyonları ile yerli operasyonlardan ayrılır, bazı şirketler ayrı bir şirket olarak bir ihracat şubesi kurmuşlardır. Bu ihracat satış şubesinin kontrolü ve sahipliği ana şirketin kontrolünde olmasına rağmen temel olarak yarı bağımsız bir firmadır. İhracat faaliyetlerini hem yarı bağımlı olduğu firmanın mallarını satarak hem de benzer firmaların mallarını satarak gerçekleştirirler (Albaum, 1998, s.194).
Yabancı satış şubesi, imalatçıya dış pazarlarda daha çok hazır bulunma ve program kontrol olanağı verir. Satış şubesi fiziksel dağıtımı ve tutundurmayı yürütür. Genellikle bir sergi ve müşteri hizmet merkezi olarak görev yapar (Tek, 1999, s.270).
Gezici satış Elemanları: Gezici satış elemanları ana sirkate bağlı ve sürekli seyahat ederek asıl müşterilere ulaşıp onlarla yüz yüze görüşerek ve müşteriye satacağı ürünün numunesi ile birlikte satısı gerçekleştiren elemanlardır (Güçlü, 2013, s.66).
Yurt dışında üstlenmiş distribütörler, genelde malları akreditif yöntemi ile satın alıp malik olurlar; acenteler ise, firma adına malların satışını yaparlar.
3.3.1.4. Doğrudan İhracatta Elektronik Ticaret Yöntemi
Uluslararası pazarlarda e-ticaret sonucunda oluşan yeni rekabet ortamında ürünün girdi fiyatları ve dolayısıyla da maliyetleri azalmaktadır. Üreticilerin her şeyi aracısız ve doğrudan satmayı başarabildikleri e-ticaret koşullarında toptancılar ve perakendeciler gibi aracılara olan ihtiyaç da önümüzdeki yıllarda dijital ekonomik modeller sonucunda azalmaya başlayacaktır. Elektronik ticaretin daha geniş bir uygulama alanı bulmasıyla beraber gerek ulusal gerekse uluslararası pazarlarda internet klasik dağıtım kanalı akışını sonuna kadar değiştirmektedir. Böylelikle internet ürün ve hizmetlerin üreticiden tüketiciye akışında daha büyük değerleri daha düşük maliyetle dağıtabilen yeni bir aracılık sistemini oluşturmaktadır. Bilişim ekonomilerindeki bu türde gelişmeler sonucunda otomatik sipariş sistemleri, değerleme hizmetleri gibi yeni birçok aracılık mekanizmaları pazarlama uygulamaları arasındaki yerini hızla almaktadır (Kırçova, 2002, s. 100).
Günümüz internet destekli araçların yoğun bir şekilde kullanımı sonucunda firmalar iç ve dış pazarlardaki faaliyetlerinde hızla elektronik ticarete yönelmeye başlamışlardır. Zaman ve uzaklık sınırlarını ortadan kaldıran internetin günlük ekonomik faaliyetler içerisinde daha kullanılabilir ve güvenilir olmasıyla artan kârlılık potansiyeli elektronik ticareti çağımızın konusu hâline getirmektedir (Prasad, Ramamurthy & Naidu, 2001, s. 82-110).
49
Uluslararası pazarlama faaliyetlerine katılan firmalar için yeni bir alternatif kanal olan e-ticaret çeşitli avantajlara sahiptir. E-ticaret siparişten teslimata kadar geçen sürede daha az hata yapılmasını sağlayarak hızlı ve zamanında teslimatın gerçekleştirilmesine, globalleşen pazarlarda geniş bir erişim alanına ulaşılmasına maliyetlerin düşürülmesine olanak sağlar. Dijital ekonominin gelişmesindeki güçlerden en önemlisi olan elektronik ticaret uluslararası pazarlarda zaman ve coğrafyanın getirdiği olumsuzlukları ortadan kaldırmaktadır (Samiee, 1998, s. 413-426). Uluslararası pazarlamada e-ticaretin getirdiği bu fırsatlar karşısında firmalar satışlarının bir bölümünü internet üzerinden sağlama yoluna gitmişler hatta bazı firmalar satışlarının tümünü internet üzerinden gerçekleştirmektedir.
Bu bağlamda uluslararası pazarlamada başarının anahtarı internet teknolojisinin getirdiği fırsatları da gözardı etmemekte yatmaktadır (Bennett, 1997, s. 324-344). Çok sayıda alıcı ve satıcıyı bir araya getirme özelliğine sahip olan e-ticaret firmalara en düşük fiyatları araştırma imkânının yanı sıra, rekabeti artırma, globalleşme ve işlem maliyetlerini minimuma indirgeme başarısını kazandırmaktadır.