• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM: ADLİ KOLLUĞUN CEZA SORUŞTURMASINDAKİ GÖREV VE

2.2. ADLİ KOLLUĞUN SORUŞTURMA SIRASINDA BAŞVURULAN KORUMA

2.2.4. İfade Alma

2.2.4.2. İfade Almada Yasak Yöntemler

Kayıt/teşhis odası ile ifade alma odasının arasında kapı bağlantısı olmamalıdır.

Aydınlatma, ifade veren kişiyi rahatsız etmeyecek şekilde tavandan olmalı, doğal aydınlatması bulunan yerlerde aydınlatma penceresi güvenlik açısından telli, buzlu camlı ve dışarıdan demir parmaklıklı yapılmalıdır. İfade alma odası, oda sıcaklığında olmalı ve odanın havalandırması sağlıklı yapılabilmelidir. Odada en az bir masa ve yeterince sandalye bulunmalı, mobilyalar ifadesi alınan kişiyi görmeyi ve işitmeyi engellemeyecek şekilde yerleştirilmeli; kişinin tedirginliği, terlemesi, el ve ayak hareketleri ile bakışları gibi detayları yakalamaya imkân vermelidir. Odada hareket kontrollü kubbe kamera ve bu kameranın görüş alanını destekleyebilecek tarzda yerleştirilmiş asgari iki adet sabit kamera bulunmalıdır. Psikolojik açıdan ifadesi alınan kişide baskı yaratmaması, kendisi ya da ifade alan kolluk personeline zarar vermemesi açısından masa üzerinde mikrofon bulundurulmamasına özen gösterilmelidir. Ses kaydının daha kaliteli olması açısından duvara gömülü veya seyyar, kablosuz mikrofonlar kullanılmalıdır325.

- Kişiye kanuna aykırı olan bir yarar vaat edilemez.

- Yasak usulle alınan ifade rıza ile verilse dahi delil olarak değerlendirilemez.

- Müdafisi hazır bulunmadan kolluk tarafından alınan ifade328, hâkim veya mahkeme önünde şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmazsa hükme esas oluşturamaz329.

- Şüphelinin aynı olaya ilişkin yeniden ifadesi alınması gerekirse, artık bu işlem ancak Cumhuriyet savcısınca gerçekleştirilebilir.

Genel olarak Cumhuriyet savcısı ve kolluk şüphelinin ifadesini iki farklı yöntemle alabilirler. Bunlar “dikte etme yöntemi” ve “hikâyeleme yöntemi”dir. Dikte etme yöntemiyle şüpheli, olayla ilgili ve dosya kapsamında daha önceden hazırlanmış ya da ifade sırasında akla gelen ve eklenen yeni sorularla soru-cevap şeklinde dinlenir.

Hikâyeleme yönteminde ise, şüphelinin sözü kesilmeden, olayı hikâye etmesi şeklinde ifadesi alınır. Doktrinde şüphelinin daha çok dikte etme yöntemiyle ifadesinin alınmasının uygun olacağı, zira hikâyeleme yönteminde şüphelinin kendi kurgusunu oluşturarak, lehine olan hususları ön plana çıkarabileceği ve soruşturmayı yanlış yönlendirip, geciktirebileceği ileri sürülmüştür. Fakat karma bir yöntem de benimsenebilir. Buna göre, şüpheliden önce olayı hikâye etmesi istenir, ardından da çelişik ve aydınlanmayan konularda şüpheliye soru yöneltilebilir330. Bir diğer yöntem de olaylar hikâye edilirken ifade alan tarafından notlar alınması ve kişi olayları anlatıp zihinsel olarak rahatladıktan sonra olayları kısaca tekrar etmesinin istenmesidir331.

Suçun öğrenilmesi bir ihbarla olmuşsa ve ihbar eden kişi biliniyorsa bu kişinin bilgisine

328 Yargıtay 13. CD. E:2014/24767, K:2015/11737, 24.06.2015, “Mahkemece sanık U’nun müdafisiz kolluk savunmasına itibar edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiş olup, dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, katılan vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün tebliğname gibi onanmasına, 24.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi”.

https://www.kararara.com/forum/viewtopic.php?t=569585 (Edinme Tarihi: 05.09.2020)

329 Anayasa Mahkemesi Başvuru No:2014/12002, Karar Tarihi:8.12.2016, “Gözaltında avukata erişim imkânı sağlanmaması ve bu sırada elde edilen ifadelerin mahkûmiyet kararına esas alınması müdafi yardımından yararlanma hakkıyla bağlantılı olarak hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlali sonucunu doğurmuştur. Açıklanan gerekçelerle Anayasanın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkıyla bağlantılı olarak hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir”.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/12/20161227-19.pdf (Edinme Tarihi: 05.09.2020)

330 YILDIRIM, s.316.

331 GIBBONS, s.85.

başvurulmalıdır. Ayrıca kolluk ihbarın doğruluğunu da suçun işlendiği yerden mümkünse teyit etmelidir. Olay yerine güvenli bir şekilde intikal edildikten sonra ihbarda suçu işlediği bildirilen kişi, ifadesine başvurulmak üzere tespit edilip, güvenlik altına alınır. Bu esnada şüphelinin üst aramasının yapılması önemlidir. Üst araması esnasında muhafaza altına alınması gereken diğer eşyaların yanında cep telefonunun da alınması önemlidir.

Zira şüpheli, telefonu alınmazsa diğer suç ortakları ile iletişim kurabilir332.

Suçun işlenmesinden kısa bir süre sonra kolluk tarafından alınan ifade çok önemlidir. Zira olayın sıcaklığı ile suça taraf olan kişilerin gerçeği değiştirmek veya saklamak için çok az zamanları vardır333. Fakat kolluğun bu durumda ifade alırken müdafiin bulunmasına dikkat etmesi gerekir334.

Kolluk, kişiye şüpheli olarak ifadesinin alınacağını söyledikten sonra olayla ilgili fazla ayrıntıya girmeden isnat edilen suçun ne olduğunu genel olarak bildirir. Eğer şüphelinin müdafisi gelmişse, şüphelinin müdafisiyle görüşmesinden sonra ifade alma işlemine başlanmalıdır335.

İfade alan kolluk görevlisi, ifadeyi yazarken kalıplaşmış ifadeler kullanmamalıdır. Bu durum ifadenin güvenilirliğini zedeleyebilir. Örneğin şüpheliye susma hakkı vb. diğer haklarının hatırlatıldığı kalıp ifadelerle yazılmamalı ya da yazıldıysa bu ifade yazıda kalmamalı uygulamaya geçirilmelidir.

Kolluk personeli şüphelinin ifadesini alırken, cezanın tayin edilmesinde kişinin lehine veya aleyhine olabilecek ve özellik arz eden hususları gözden kaçırmamalıdır336. Örneğin hırsızlık suçunun gece vakti işlenip işlenmediği, ateş eden şüphelinin silahını hangi mesafeden ve ne şekilde doğrulttuğu, kaç el ateş ettiği vb. hususlara mutlaka yer verilmelidir. Ayrıca ifade verenin anlatımları yorum katılmadan, olduğu gibi tutanağa

332 KOÇER, s.59-60.

333 KOÇER, s.6.

334 Kolluğun şüpheli hakkında müdafii olmadan yaptığı işlemlerin savunmayı savunmasız hale getirdiği yönündeki görüş ve kolluk müdafi ilişkisi hakkında daha detaylı bilgi için bkz: ZUNIC, Tijana/DUKIC, Tijana, “Defence Rights and Police Investigation in the EU”, 2012, 46 Zbornik Radova 575, s.578-579.

335 KOÇER, s.24.

336 “Hakikati aramak, kanıt toplamaya yön verir”. Bu konunun etik boyutu ile ilgili daha geniş bilgi için bkz: MILLER/GORDON, s.52-57.

aktarılmalıdır337.

Şüphelinin suçu işlediğine dair delilleri belirlemek ve sağlamak kolluğun görevidir. Bu nedenle şüpheliden suçluluğunu kanıtlayacak deliller göstermesi ve bulması istenemez338.

YGİY m. 23/1-d’ye göre müdafi, kişiye sadece hukukî yardım yapabilir, ifade alma esnasında şüpheliye sorulan soruya doğrudan kendisi cevap veremez, şüphelinin yerini aldığı izlenimi veren bir müdahalede bulunamaz. Hukukî yardım maddî olayı karartmaya müsait müdahalelerin yapılması anlamına gelmez. Müdafi şüphelinin kanunî haklarını hatırlatabilir, onun her türlü müdahalesi tutanağa yazılır. YGİY m. 23/1-d hükmüyle müdafiin, şüphelinin yerini aldığı izlenimi veren herhangi bir müdahalede bulunup bulunmadığının takdirinin kolluğa bırakıldığı görülmektedir. Uygulamada bu hususu tespit etmek zordur ve zaman zaman kolluğu müdafilerle karşı karşıya getirebilmekte ve kolluğun bu konudaki uyarıları şikâyet konusu olabilmektedir. Bu sebeple bu hususun daha detaylı bir tarzda mevzuatla düzenlenmesi uygun olacaktır.

Şüpheliye isnat edilen suç açısından uzlaşma ya da etkin pişmanlık hükümleri söz konusu ise bu husus şüpheliye hatırlatılmalıdır. Bu suretle şüphelinin psikolojik açıdan rahatlaması ve belki de suçu itiraf etmesi sağlanabilecektir.

Edinilen tecrübelere göre olayın hemen ardından alınan ifadelerde itiraf oranının yüksek olduğu ifade edilmektedir. Fakat kolluk, suç itiraf edilse bile bununla yetinmemeli muhakemedeki diğer süjelerden almış olduğu bilgileri doğrulayan delillere ulaşıp, maddi gerçeği ortaya koymaya yardımcı olmalıdır339.

Şüphelinin ifade veya sorgu dışında konuşma (örneğin ifade alma faaliyetinden önce kolluğun bilgi alma faaliyetinde) esnasında söylediği sözler, açıklamalar delil olarak kullanılabilir. Fakat bu hususun kolluk tarafından bir tutanakla resmiyete dökülmesi gerekir. Ancak bu yola gitmek sağlıklı bulunmamıştır340. Kanaatimizce bu yol, sağlıklı

337 KOÇER, s.32-33.

338 Adli Kolluk Hizmetleri-I, s.1-36.

339 KOÇER, s.50.

340 Bkz: ÖVET, s.108.

olmamanın ötesinde aslında hiç kullanılamaz. Zira bir kişi resmi olarak şüpheli sıfatını almadan -ki soruşturmayı başlatma yetkisinden dolayı bu husus Cumhuriyet savcısının elindedir- önce alınan beyanları sonradan şüpheli olduktan sonra kullanılamaz. Doğaldır ki aynı şeyleri söylüyorsa durum başkadır. Fakat farklı şeyler söylüyorsa, şüpheli olarak verdiği ifade geçerlidir. Çünkü şüpheli olmak bir statüdür ve hem şüpheliye hem de soruşturma organlarına belli hak ve yükümlülükler yükler.

İfade almanın süresi ve zamanı konusunda bir sınırlama yoktur. İfade alma gece de yapılabilir. Ancak burada amaç, şüphelinin kişi özgürlüğünü kısıtlamak değil, korumak olmalıdır. Kişi, özgür iradesi ile beyanda bulunuyorsa süre sınırlaması da olmamakla birlikte örneğin aralıksız iki saat veya bir günde toplam sekiz saati aşan ifadelerin yasak yöntem sayılması gerektiği ileri sürülmüştür341. Kötüye kullanmaların önüne geçmek ve kolluk personeli üzerinde bir denetim unsuru oluşturmak üzere ifade alınmasına başlanılan saat ile ara verme ve bunların süreleri ve nihayet ifade alma işleminin bitiş saati mutlaka tutanağa aktarılmalıdır342.