• Sonuç bulunamadı

İşlevsel Demokrasi ve Sivil Toplum Kuruluşları

DEMOKRASİ VE SİYASAL KATILIM

1. Demokrasi Kavramı

1.2. Demokrasi ve Kurumsallaşma Süreci

1.2.4. Katılımcı Demokrasi ve Gelişim Süreci

1.2.4.3. Katılımcı Demokrasinin Şartları

1.2.4.3.12 İşlevsel Demokrasi ve Sivil Toplum Kuruluşları

Çoğulcu demokrasi, yönetme hakkını azınlık adına da, çoğunluk adına da çoğunluğa verir. Ancak, bu demokrasi için sağlıklı bir durum mudur? Sorusu sorulabilir. Çoğulculuk, yalnızca sorun çözme yöntemi değil, aynı zamanda kapsamlı bir katılımın gerçekleştirilmesi olarak da anlaşılmalıdır. Buradaki katılım, genel olarak yönetimin karar süreçlerine katılma anlamındadır. Etkin bir katılım, diğer bir deyişle kararların oluşumuna katılım, herhangi bir anketi yanıtlamak gibi edilgen bir katılımdan oldukça farklıdır. Yönetimin kontrolü ve karar süreçlerini etkileme, sürekli yenilenmesi ve mutlaka gerçekleştirilmesi gereken eylemlerdir. Bunların anayasalarda garantiye alınmış olması çok önemli değildir. Eğer katılımcı uzun dönemli projeler hazırlanmıyorsa, bu durum, demokrasinin ussallığının da kay-bolması anlamını taşır. Demokrasinin belli grupların çıkarı için çalışan bir mekanizmaya dönüşme tehlikesine karşı, bireysel ve toplumsal katılımın özendirilmesi gerekir. Bu durumda yalnızca örgütlenmiş çıkarların korunmuş olması sağlanmayacak, bununla birlikte bireysel çıkarlar da korunmuş olacaktır. Belli değerlerin, amaçların ve çıkarların diktatörlüğünden kaçınmak için, geniş bir toplumsal tabana dayalı olarak, katılımcı bir toplumun somut olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.271 Böyle bir yapıda siyaset yurttaşlara karşı yapılan bir eylem olmaktan çıkar, aksine yurttaşlar tarafından gerçekleştirilen bir eylemlilik durumunu anlatır. Güçlü ve katılımcı bir demokrasinin en büyük erdemi, eylemli olma niteliğidir.272

Peter Schwiederowski‘ ye göre273 işlevsel bir demokrasiden söz edebilmenin en önemli koşullarından biri, katılımın olup olmadığına bakmaktır. Bundan da, katılımın en alt düzeyi olarak seçimlere katılma anlaşılmaktadır. Eğer demokrasi bir süreç olarak görülecek olursa, birlikte yaşamanın en önemli normları arasında ilk aranacak olan, katılımdır. Bu bağlamda, katılım, bireylerin etkileşimi ve yaşam biçimi için yalnızca bir araç değil, aynı zamanda amaç da olmaktadır. Katılım ayrıca, insan yaşamıyla ilgili değerlerin gün yüzüne çıkması ve eşitlenme amaçlarına da hizmet eder. Geniş bir demokratikleşme süreci ve isteği de ancak, halkın içinde

271 Çukurçayır, s. 33.

272 Barber, s. 177.

273 Çukurçayır, s. 33-34.

aranacak ve gerçekleştirilecek amaçlar olabilir. Sosyalleşmeyi sağlayan bir araç olarak da katılım, siyasal ve demokratik alanda alınacak kararlar için, ön bir aşama olarak görülebilir. Toplumsal akıl, katılım olmadan sağlıklı bir biçimde oluşamaz.

Toplum din, dil, ırk, mezhep, felsefi inanç, kültürel, ekonomik vs. kısımlardan oluşur. Demokrasi bunların farklılıklarını vatandaşlık temelinde eşitlemeye çalışmaktadır. Eşit vatandaşların haklarının ve menfaatlerinin çatışma noktasına getirilmeden uzlaştırılması, demokrasinin ereklerinden biridir. Eşit haklara sahip bireylerin karar alma ve denetleme konusunda sahip oldukları hakları kullanabilecekleri kurumsal yapıların ve uygulamaların varlığı, demokrasinin amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıracaktır.274

Devlet örgütü dışında, birtakım siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal faaliyetleri yürüten gönüllü kuruluşlara sivil toplum adı verilmektedir.275 Sivil toplum kuruluşları, kendi inisiyatifleri ile hareket edebilen, gündemlerini kendi belirleyebilen, ne zaman toplanacaklarına ve neler yapacaklarına kendileri karar verebilen, yaşamak için başkasının desteğine ya da onayına gerek duymayan çoğulcu yapıdaki276 bireyle devlet arasındaki ara277 kuruluşlardır. Bu tanımdan sivil toplum örgütlerinin belirleyici birinci özelliğinin, özerklik olduğu anlaşılmaktadır. Sivil toplum kuruluşları, özerklik sayesinde kendi ayakları üzerinde kalabilecek, varlığının sürdürebilmek için devlet ya da başka birimlerin yardım ve desteğine ihtiyaç duymadan yönlendirmelerine karşı dirençli olabileceklerdir.278

Özerklik, idari ve mali özerklikten oluşmaktadır. İdari özerklik, siyasi otoritenin müdahalesi olmadan karar alıp uygulayabilecek yetkili organların demokratik usullerle işbaşına gelmesi ve aynı şekilde görevden düşmesi anlamına gelmektedir. Mali özerklik ise, kuruluşun siyasi otoriteye muhtaç olmadan ihtiyaçlarının karşılayacak kadar gelire sahip olması ve siyasi otoritenin müdahalesi

274 İkbal Vurucu, ―Demokrasinin Sosyolojik Temeli: Türdeşlik mi Yoksa Çok Kültürlülük mü ?‖, 21.

Yüzyıl Dergisi, Eylül 2010, Sayı: 21, (Çevrimiçi) (Erişim)

http://www.21yuzyildergisi.com/assets/uploads/files/205.pdf., 14.02.2017, s. 92.

275 Ersin Kalaycıoğlu, ―Sivil Toplum ve Neopatrimonyal Siyaset‖, Küreselleşme-Sivil Toplum ve slâm, Der: E. Fuat Keyman-A. Yaşar Sarıbay, Vadi Yayınları, Ankara,1998, s. 111, 112.

276 Seyfettin Aslan, ―Sivil Toplum ve Demokrasi‖, Süleyman Demirel Üniversitesi F. Dergisi, Yıl: 2010, Cilt: 15, (Çevrimiçi) (Erişim) http://dergipark.gov.tr/download/article-file/194584, 01.08.2017, s. 2.

277 Atilla Yayla, Siyasi Düşünceler Sözlüğü , Adres Yayınları, 2. Baskı, Ekim 2004, s. 206.

278Özkan Yıldız, ―Sivil Toplum Örgütleri, ‗Özerklik‘: Kavramsal Bir Açılım‖, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6, (1), 2007, s. 56. 


olmadan kendi karar organlarının istediği yönde serbestçe harcanabilmesidir.279 Sivil toplum kuruluşları tamamen devletten bağımsız kuruluşlar değillerdir ama vatandaşların aile ve devlet tarafından temsil edilmeyen ortak çıkarların savunulduğu bir alandır.280 Sivil toplum örgütlerinin devletleri ele geçirme amacı yoktur.281 Genel olarak insan hakları, çevre, kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, bilim ve teknoloji ve yardımlaşma gibi alanlarda ulusal ve uluslararası organizasyonlar şeklinde faaliyet gösterirler.282

Sivil toplum örgütlerinin ikinci özelliği, varlıklarını siyasi otoriteye borçlu olmamalarıdır. Bu hal, sivil toplum örgütlerine, siyasi iktidarı desteklemek, eleştirmek ve hatta değiştirmek için çalışma imkânı sağlamaktadır.283 Fransa‘da doğup büyüyen fakat stajyer hâkimken Amerika‘ya hapishaneleri incelemek için giden Tocqueville284 iki devleti karşılaştırma fırsatı yakaladığından yaptığı gözlem ve incelemelerde devletin dışında önemli bir aktör olan sivil toplumsal örgütlenmeleri fark etmiş ve Amerika demokrasisinin sürekliliğinin ve gücünün anayasal demokrasiden ve yerel yönetimlere önem vermesinden kaynaklandığını gözlemlemiştir. Düşünür, yaptığı incelemelerde Amerikan toplumunun karşılaştığı sorunları devleti merkeze alarak değil vakıf ve dernekler kurmak suretiyle çözmeye çalıştığını tespit etmiştir. Bu durum güçlü bir sivil toplum düşüncesi ve geleneği oluşturmuş ve toplumun devlete olan bağımlılığını azaltarak sivil toplum için ihtiyaç duyulan şartları oluşturmuştur. Düşünür, sivil toplum sayesinde toplumun devletin baskıcı müdahalelerine karşı kendini korumak, demokrasinin korunmasını sağlamak ve karşılaşılan problemlere çözüm bulmak gibi faydalar edindiğini tespit etmiştir.285

279 Fatih Yüksel, ―Sivil Toplum ve Yerel Yönetimler‖, Liberal Düşünce Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 29, Ankara, 2003, (Çevrimiçi) (Erişim) http://www.libertedownload.com/LD/arsiv/29/16-fatih-yuksel-sivil-toplum-ve-yerel-yonetimler.pdf, 04.10.2017, s. 177.

280 Aslan, ―Sivil Toplum ve Demokrasi‖, s. 2.

281 Ergun Özbudun, ―Türkiye‘de Sivil Toplum ve Demokratik Koalisyonlar‖, Ed: Elisabeth Özdalga, Sune Persson, Sivil Tolum, Demokrasi ve slam Dünyası, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 1999, s.113.

282 Yavuz Atar, ―Demokratik Sistemde Sivil Toplumun Fonksiyonu ve Sivil Toplum-Devlet Düalizmi‖, Yeni Türkiye, Sayı: 18, 1997, s. 98.

283 Yüksel, s. 179-180.

284 Alexis De Tocqueville, Amerika‟da Demokrasi, Çev: İhsan Sezal-Fatoş Dilber, Yetkin Yayınları, 1994, s. 13.

285 Mine Gözübüyük Tamer, ―Tarihsel Süreç İçerisinde Sivil Toplum‖, Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 27, Sayı: 1, Haziran 2010, s. 98, 99.

Sivil toplum örgütlerinin üçüncü özelliği ise, karar alma süreçlerine sürekli ve düzenli olarak katılıp etkide bulunabilmeleridir. Sivil toplum örgütlerinin, lobicilik, dirsek teması, sokak gösterileri gibi yöntemlerle, sürekli ve düzenli olarak yönetime katılımı sayesinde, sivil toplum, baskı mekanizması işlevini yerine getirmektedir. Bu faaliyetler demokrasinin de gelişimin sağladığından, sivil toplum örgütleri ile demokrasi arasında sıkı bir ilişki vardır. Çünkü sivil toplum örgütleri bu yöntemlerle siyasi otoriteyi etkileyebilecek katılım mekanizmalarını geliştirdikleri gibi, kendi üyelerine kendi içinde katılım imkânı sağlandığından, temsil bilincinin gelişmesine, alınan kararların sahiplenilmesine ve böylelikle katılım eğiliminde artış meydana gelinmesine neden olunmaktadır.286 Burada devletle sivil toplumun birbirini dengeleme fonksiyonu olduğunu da görmek gerekir. Devlet bireyi cemaat yapılarının oluşturduğu baskıya karşı koruyuculuk ve bağımsızlaştırma işlevi görürken, sivil toplum organizasyonları devlet faaliyetlerini denetleyici yönde faaliyetlerde bulunurlar.287 Sivil toplum kurumları resmi otoritelerin politikalarını oluşturacak, değiştirecek veya ortadan kaldıracak etkide bulunabilecek kapasiteye ulaşabilirler.288 Özetle; sivil toplum kuruluşları siyasal partilerin işlevini kaybedip bürokratikleşmesi karşısında, toplumun talep ve ihtiyaçlarını devlete ve kamusal yapılara duyuran bir örgütlenmeye dönüşmüş durumdadırlar. Devlet ve kamusal diğer kurumlar gibi hiyerarşik bir örgüt yapısına sahip olmadıklarından, toplumun taleplerini doğrudan aktarabilen bir niteliğe sahiptirler.289

Sivil toplum örgütlerinin dördüncü özelliği ise, toplumsal düzeydeki farklılaşmayı herhangi bir sınırlamaya tabii tutulmadan yansıtmalarıdır. Çünkü sivil toplum, örgütlü bir toplumdur. Dolayısıyla, toplumun farklılıkları ifade edecek şekilde örgütlenmesi sivil toplumun kaçınılmaz bir özelliğidir.290

286 Yüksel, s. 179-180.

287 Elizabet Özdalga, ― Sivil Toplum ve Düşmanları‖, Postmoderni m ve İslam ve Kürereseleşme ve Oryantalizm, Derleyen: Abdullah Topçuoğlu ve Yasin Aktay, Vadi Yayınları, Ankara, 1996, s.

261.

288 Ömer Çaha, Sivil Kadın: Türkiye‟de Sivil Toplum ve Kadın, Çev: Erhan Özensel, Vadi Yayınları, Ankara, 1996, s. 37.

289 Murat Belge, ―Sivil Toplum Örgütleri‖, Merhaba Sivil Toplum, Der: Taciser Ulaş, Helsinki Yurttaşlar Derneği Yayını, İstanbul, 1997.

290 Öz Y z Sivil Toplum, Demokrasi ve Ço c ”, Sivil Toplum, 2 (5), s. 89. s. 85-92.;

Yüksel, s. 179, 180.

Sivil toplum örgütlerinin beşinci özelliği, bireyin kendi rızasıyla katılması ve bunu kendisi için meşru bir hak olarak görmesidir. Bireyin zorunlu veya katılımı konuşunda tasarrufunun bulunmadığı kuruluşlar sivil toplum örgütü olarak kabul etmek güçtür. Gönüllü katılım şartı, bireyin düşünerek, hür iradesi ile kara vermesi ile mümkündür.291

Başka bir bakış açısıyla yapılan ayrıma göre ise, sivil toplum kuruluşlarının özellikleri üç noktada toplanmaktadır. Demokratik olmaları, yani üyelerinin katılımına imkân vermeleri, siyasi otoriteden bağımsız olmaları, yani hiyerarşik yapı içinde siyasi otoriteye bağlı olmamaları yani devletin dışında kalmaları ile toplum veya kamu yararının ne olduğu konusunda siyasi otoriteden farklı düşünebilme-leridir. Ancak bu yapının inşa edilebilmesi için devletin gerçekten demokratik sistemi uygulayabilmesi gereklidir. Sivil toplum kuruluşları sadece demokratik toplumlarda yaşayabilmektedirler.292

Sonuç olarak, sivil toplum kuruluşlarının özellikleri; özerklik, siyasi otoriteyi eleştirebilmek, baskı mekanizması olmak, katılıma imkân vermek, serbestçe kurulabilmek, bireysel istekle üye olmak, kamu yönetimi teşkilatı dışında olmak olarak sıralanabilir.293 Bunlar özgür demokratik düzlemlerde gelişebilecek ve devam edebilecektir. Aksi takdirde siyasal iktidarlar, özgürlüklerin kısıtlandığı ve kullanılamadığı siyasal zeminlerde sivil toplum kuruluşlarının olması gerektiği şekilde faaliyet yürütmesine izin vermeyeceklerdir.