• Sonuç bulunamadı

Demokratik Seçimlerin Genel İlkeleri

Belgede Türkiye'de katılımcı demokrasi (sayfa 169-175)

SEÇİM OLGUSU VE KATILIM UYGULAMALARI

3. Seçim Olgusu

3.1. Yönetime Katılmanın Temel Unsuru- Seçim Olgusu

3.1.1. Seçimler ve Katılım

3.1.1.1. Demokratik Seçimlerin Genel İlkeleri

3.1.1.1.1. Serbest Seçim İlkesi

Serbest seçim; seçmenlerin, hiç bir baskı, tehdit, korkutulma, sindirilme tehdidi olmadan ve iradelerini etkileyecek şekilde doğrudan umut vererek iradelerini fesada uğratacak çalışmalara ve tinsel baskılara karşı korunması anlamına gelmektedir. Maddi vaatlerin yarısının verilmesi ve geri kalanın seçimlerin kazanılması halinde verileceği gibi tinsel baskılardan emin şekilde seçimlere girilmesinin sağlanması gerekmektedir.543

Seçimlerde seçmenlerin tek yönlü propagandanın etkisinde kalmasının engellenmesi serbest seçim ilkesinin gereklerinden bir başkasıdır. Maddi imkânları geniş ya da iktidar olmanın imkânlarından yararlanan güçlü partilerin varlığı karşısında seçime katılan diğer parti ve ya adayların kamu imkânlarıyla desteklenmesi ve kamu ve özel kitle iletişim araçlarından adaletli yararlanmasının sağlanması zorunluluğu vardır. Aksi takdirde haksız rekabet diyebileceğimiz seçim süreçlerinin yaşanması ve demokratik seçimlerden beklenen herkesin legal yol ve imkânlarla iktidara gelebilmesi idealinden uzaklaşılmış olunacaktır.

Serbest seçim ilkesi 1982 Anayasasının 67/2. Fıkrasında düzenlenmiştir. İlgili düzenlemeye bakıldığınca vatandaşların hiç bir baskı ve zorlama olmadan oy kullanabilmesini içerdiği görülmektedir. 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 88. Maddesinde ― Hiç bir seçmene sandık başında müdahale, telkin ve tavsiyede bulunulamaz‖ demektedir. Kapalı oy verme yerinin yerleştiği mahallin yüz metre mesafesi içinde kalan çevreye sandık alanı denir (md. 81) Bu alan içinde seçimin tam bir serbestlikle oy kullanılmasına engel olmaya kalkışanları sandık kurulu başkanı alanın dışına çıkarır. Bu alanda suç işleyenleri zabıtaya teslim eder. (md. 82)

543 Jean Marie Cotteret, Claude Emeri, Seçim Sistemleri, Çev. Ahmet Kotil, İletişim Yayınları, 5.

Bası, 1991, s. 42.

3.1.1.1.2. Genel Oy İlkesi

Seçim olgusu, karar mekanizmalarına ilgililerin katılmasına imkân tanıyan bir süreçtir. Günümüzde modern devletlerde uygulanan seçim sistemlerinin geçmişi, çok eski dönemlere kadar uzanmaktadır. Genel ve eşit oy ilkesine dayalı bir seçim, büyük toplumsal mücadeleler sonucu gerçekleşmiştir. Atina demokrasisinde köleler, kadınlar ve yabancılara seçme ve seçilme hakkı tanınmamıştı. Bu hak sadece 20 yaşını bitirmiş erkek Atina vatandaşlarına tanınmıştı. Ortaçağ Avrupa sında feodal yapı İçinde insanlar soylular, din adamları, köylüler ve serfler (toprak sahibi olmayıp toprakta çalışan kişilerdir) olarak sınıflara ayrılmıştı. İnsanlar arasındaki bu ayrımın temelinde servet, meslek ve veraset gibi nedenler yer almaktaydı. Daha sonra, 16.

yüzyıl ve devamında insana ve insanlar arasındaki eşitliğe değer veren düşünceler ortaya çıkmağa başlamış ve siyasal düşünce skolâstik felsefenin etkisinden kurtulup yavaş yavaş akılcı ve laik bir anlayış çerçevesine oturmuştur.544

Temsili sistemlerde, oy kullanma hakkı konusunda da değişik düzenlemeler mevcuttur. Bunlar servete, kariyere, cinsiyete ve ırka dayalı oy düzenlemeleri olabilmektedir. Servete bağlı sınırlı oy, kısıtlı oy kullanma biçimlerinin en eskisidir.

Örneğin 1791 tarihli Fransız Anayasası, devlete en az üç iş günü karşılığı ve daha fazla vergi ödeyenlerin oy kullanabileceği hükmünü getirmiştir Yine Osmanlı İmparatorluğunda 1877 yılında yapılan seçimlerde oy kullanabilme için vergi vermek ve emlak sahibi olmak gibi koşullar getirilmişti.545 Servete dayalı oy hakkı zamanla eleştirilere maruz kalmış ve özellikle kariyer sahibi olanların seçme ve seçilme hakkı konusunda tartışmalar başlamıştır. Kariyer esasına bağlı oy hakkının temelinde, kariyeri olup da serveti olmayanların oy kullanması düşüncesinin yanında, serveti olup da kariyeri olmayanların oy kullanmaması düşüncesi de yer almaktadır. Bu düşünceyi savunanlara göre; seçme hakkını topluma yararlı bir şekilde kullanabilmek ancak belirli bir eğitim düzeyine sahip olmakla mümkündür.546 Kariyere dayalı oy hakkının ardından cinsiyete dayalı oy hakkı konusuna değinmek gerekir. Bu sistemde

544 Tuncer Karamustafaoğlu, Seçme Hakkının Demokratik lkeleri, AÜHF. Yayınları, Ankara, 1970, s. 57.

545 Ahmet Taner Kışlalı, Siyasal Sistemler, İmge Kitabevi, Ankara, 1991, s. 165.

546 TBMM Yayını, Seçim Sistemleri ve Türkiye'deki Uygulamaları, TBMM Basımevi, Ankara, 1982, s. 12.

kadınlara ―toplumda kadının yeri ve değeri‖ ile ilgili geleneksel anlayışın sonucu olarak, seçme hakkı tanınmamıştır. Hatta bu durum, 20. yüzyılın ilk yarısına kadar sürmüş ve batı ülkelerinin çoğunda kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması söz konusu olmamıştır.547

Günümüzde sınırlı oy ilkesi rejim olarak demokrasiyi benimseyen ülkelerde terk edilmiştir. Demokratik bir seçme hakkının olması için, oy kullanabilme hakkının yanında bazı ilkelerin de yer alması gerekir. Bu ilkeler genellik, eşitlik, bireysellik, gizlilik ve serbestlik ilkeleridir. ―Ekonomik ve sosyal durumu, zenginlik ve öğrenim derecesi ne olursa olsun herkesin tek bir oya sahip olmasına ‗eşit oy‘ ilkesi denmektedir548‖. Önceleri toplumdaki bazı insanların birden fazla oya sahip olmasının temel nedeni, bazı kişilerin oylarının daha değerli olduğu düşüncesinden kaynaklanmakta idi. Örneğin 1893 yılında Belçika da 35 yaşında evli ve çocuk sahibi vatandaşlar, devlete belli miktar vergi de öderlerse, birden fazla oy kullanma hakkını elde edebilmekteydi.549 Birinci Dünya Savaşı sonrasında bu tür uygulamalar büyük ölçüde son bulmuş ve “one man one vote” deyimi ile açıklanan tek kişiye tek oy İlkesi benimsenmiştir.550

3.1.1.1.3. Bireysellik İlkesi

Seçme hakkının kişiye bağlı olması ve bu hakkın her hangi bir araç olmadan kullanılmasına, bireysellik ilkesi denir.551 Kişi oy verme işlemini vekâlet ve temsil esasına göre belirleyeceği kişiler aracılığıyla kullanamaz. Ancak, sandık başına gidemeyecek kadar özürlü ve hasta olan kişilerin bu haklarının kullanılmasına imkân veren gıyabında oy verme uygulamasına Fransa, İngiltere, ABD, Federal Almanya gibi ülkelerde imkân verildiği görülmüştür. Ayrıca, posta yoluyla da oy kullanılma uygulaması yaygınlaşmaktadır.552 Oy hakkı doğrudan bireye verildiğinden bir meslek kuruluşu ve grubun temsilcisi adına kullanılmaz. Bireysellik ilkesi, gizlilik ilkesiyle

547 Arslan ve Kılavuz, s. 55.

548 Mümtaz Soysal, Anayasaya Giriş, AÜSBF. Yayını, Ankara, 1968, s. 61.

549 Karamustafaoğlu, s. 61.

550 Arslan ve Kılavuz, s. 56.

551Cotteret J. Marie, Clande Emeri, Seçim Sistemleri, Çev: Ahmet Kotil, İletişim Yayınları, İstanbul, 1991, s. 42.

552Mümtaz Soysal, Anayasa‟ya Giris , Ankara, 1968, s. 162.; TBMM Kütüphane ve Dokümantasyon Müdürlüğü, Seçim Sistemleri ve Türkiye‟deki Uygulamaları, TBMM Kütüphane ve Dökümantasyon Müdürlüğü Yayınları No: 5, 1982, s. 20.

birlikte düşünüldüğünde toplumsal konumları itibariyle zayıf ve dezavantajlı kesimlerin ve bireylerin etki altında bırakılarak ya da zorlayarak ellerinden bu haklarının alınması ve iradelerinin dışında kullanılmasının önüne geçmek ve seçimlerin gerçekten halkın iradesini yansıtacak şekilde sonuçlanması için öngörülmüş önemli ilkelerden biridir.

3.1.1.1.4. Gi lilik İlkesi

Gizlilik ilkesi, seçme hakkına sahip olan bireyin kullandığı oyun başkaları tarafından görülmemesi anlamına gelmektedir. Gerek oy kullanma kabininin, gerek zarflama işleminin gerekse oyunu sandığa atma işlemi sırasında seçmenin oyunun anlaşılmamasını sağlayacak tedbirlerin alınması gerekmektedir. Gizlilik ilkesi gereği eğer seçmen istemiyorsa oy kullanmadan önceki süreçte gerekse oy kullanma sırasında iradesinin başkaları tarafından etkilenmesinin önüne geçecek yasal düzenlemelerin bulunması ve bu yasalara uygun şekilde seçim süreçlerinin yürütülmesi zorunluluğu vardır.553

Seçimlerin serbestçe yapılmasının teminatlarından biri de gizlilik ilkesidir.

Bu ilke gereğince oy kullanma kabinleri kimsenin seçmenin içerde ne yaptığını bilmesine imkân vermeyecek şekilde dizayn edilmeli ve teknolojinin getirdiği yeni durumlara karşı da tedbirlerin alınması ve gerekli caydırıcı cezaların bulunması gerekmektedir. Oy kullanılan zarfların kullanılan oyun ne olduğunu göstermeyecek özellikte olması da gizlilik ilkesi gereğidir. Teknolojik gelişmeler oyların elektronik ortamda kullanılmasına imkân sağladığından kullanılan araçların sonucu etkileyecek niteliklerden arındırılması ve kişilerin kullandıkları oyları gizleyecek şekilde dizayn edilmesi de artık önemli gerekliliklerden biri haline gelmeye başlamıştır.

Demokratik sistemlerde seçimler ―gizli oy- açık sayım ve döküm ilkesi‖ ne göre yapılmadığında yapılan seçimlerin meşruiyeti tartışmalı hale gelmektedir.

Türkiye‘de çok partili yaşama geçiş aşamasında yapılan 1946 seçimlerinde ―açık oy- gizli sayım‖ ilkesi uygulandığı için yapıldığından günümüze kadar kötü ve meşru

553 Bülent Tanör, Necmi Yüzbaşıoğlu, Türk Anayasa Hukuku, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2001, s. 202. 


olmayan seçime örnek olarak gösterilmiştir.554 Gizlilik ilkesi, özellikle okuma yazma oranı düşük ülkelerde önemli bir problem haline gelmiştir. Örneğin Afrika‘da eski İngiliz sömürgeleri bir süre ―kulağa söylenen oy‖ yöntemini uygulamışlardır.555

3.1.1.1.5. Açık Sayım ve Döküm İlkesi

Yapılan seçim sonunda verilen oyların sayımı ve sayılan oyların partilere göre dökümünün yapılması ve seçim sonuçlarının tutanağa, döküm cetvellerine işleminin kamuya açık şekilde yapılmasını öngören seçim ilkesine ―açık sayım ve döküm ilkesi denilmektedir. Bu ilke sayesinde seçmen iradesinin gerçeğe uygun bir şekilde doğru bir şekilde ilan edilmesi öngörülmektedir. 298 sayılı Yasanın 95–107.

maddelerine göre sayım ve döküm açık olarak yapılır. Sandık kurulu, parti müşahitleri ve oy verme yerinde hazır bulunanlar sayım ve dökümü takip ederler. 556 İlgili maddeler gereği sandık orada hazır bulunanların önünde açılır ve oylar sayılır.

Ülkemizde ilk defa açık sayım ve döküm ilkesi 1950 yılında yapılan seçimde uygulanmıştır.

3.1.1.1.6. Eşit Oy ilkesi

Eşit oy ilkesi seçmenlerin verdiği oyların aynı ağırlıkta olması, zenginliğe, eğitim düzeyine, aile reisi olmasına, toplumdaki etkililik derecesine bakılmadan herkesin bir oy kullanması anlamına gelmektedir. Kişilerin bir oyu vardır ve bu oyu bir sandıkta sadece bir defaya mahsus olarak kullanabilir. Oy kullanma hakkının tarihsel gelişim sürecine bakıldığında ülkelerin eğitim, servet vb. özelliklere sahip olan kişilere birden çok oy kullanma hakkının tanındığı görülmüştür.557

İngiltere 1848 yılına kadar bir kişi 10 Pound değerinde iş sahibi olmak kaydıyla hem ikametgâhında hem de iş yeri çevresinde oy kullanma hakkına sahipti.

Bu sistem ülkede yapılan avam kamarası seçimlerinin birden fazla güne yayılması sayesinde uygulanabilmiş ancak 1918 yılında seçimlerin tek günde yapılması ön görülünce ulaşım imkânlarındaki kısıtlılık nedeniyle bir den fazla yerleşim yerinde

554 Yılmaz Aliefendioğlu, ―Temsili Demokrasinin ―Seçim‖ Ayağı‖, TBB Dergisi, Sayı: 60, Yıl: 2006, s. 88.

555 Cotteret J. Marie, Clande Emeri, s. 42.

556 Aliefendioğlu, s. 90.

557 Teziç, s. 315.

oy kullanma imkânı fiilen ortadan kalkmış ve 1931 yılında bu sistem kaldırılmıştır.

Fransa‘da Birinci Dünya Savaşı sırasında nüfus artışını özendirmek amacıyla aile reisine eşi ve çocukları için birer fazla oy kullanma hakkı tanınmıştır. 1893 yılında Belçika‘da otuz beş yaşında, evli ve çocuklu vatandaşların devlete yılda en az 5 Frank vergi ödeyenlere birden fazla oy kullanma hakkı tanınmıştır.558

3.1.1.1.7. Seçimlerin Yargı Organlarının Yönetimi ve Denetimi Altında Yapılması İlkesi

1982 Anayasası‘nın 67/2 fıkrasında yapılan düzenleme ile öngörülen bir ilkedir. Seçim öncesinde, seçim sırasında ve seçim sonucunda çıkan uyuşmazlıkların yargı organlarının gözetim ve denetiminde sağlıklı ve adil bir şekilde çözülmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Ancak tarihsel sürece ve dünyadaki uygulamalara bakıldığında seçim uyuşmazlıklarının çözümünün meclislere bırakıldığı görülmektedir. Fransa‘da 1958 V. Cumhuriyet öncesinde seçimlerin denetimi meclis tarafından yapılmaktaydı. Belçika ve İtalya‘da da yapılan seçimler meclis tarafından denetlenmektedir. Ancak, meclisler tarafından yapılan denetimlerde işin içine siyasal tercihlerin karıştırılması nedeniyle seçimlerin denetlenmesi işinin giderek yargıya bırakılması yönündeki eğilimleri güçlendirmiştir.559

Türkiye‘de 1954 yılına kadar seçim tutanaklarını inceleyip kesin karara bağlama yetkisi TBMM tarafından kullanılmaktaydı. Ancak 1954 yılında çıkarılan 6272 sayılı Yasa ile seçim tutanaklarını inceleme ve kesin karara bağlama yetkisi Yüksek Seçim Kurulu‘na verilmiştir. 1961 ve 1982 Anayasaları ile Yüksek seçim Kurulu Anayasal bir kurul haline getirilmiş ve seçimlerin gözetim ve denetimi görevi verilmiştir.560

Sonuç olarak seçimlerin adil bir şekilde yapılması ve sandık sonuçlarının halkın iradesini yansıtacak şekilde ortaya konulması demokrasinin en önemli amaçlarından biri olan katılımcılık ilkesinin hayata geçirilmesinin gereklerindendir. Demokratik ilkelere uygun ve meşruiyeti tartışmasız seçimlerin yapılması demokratik sistemin kavgasız sürdürülmesi ve

558 TBMM. Kütüphane ve Dokümantasyon Müdürlüğü, Seçim Sistemleri ve Türkiye‟deki Uygulamaları,, s. 19.

559 Aliefendioğlu, s. 90, 91.

560 Aliefendioğlu, s. 91.

toplumsal barışın sağlanması açısından önem arz etmektedir. Burada yaşanacak yanlış uygulamalar toplumsal çatışmaların artmasına ve enerjinin gereksiz siyasi tartışmalarla harcanmasına neden olmaktadır. Seçimlere olan inancın kaybolması demokratik sisteme olan inancın sarsılmasına ve radikal siyasal akımların güç kazanmasına meydan verecektir.

Belgede Türkiye'de katılımcı demokrasi (sayfa 169-175)