• Sonuç bulunamadı

Devletle İlgili İşlevleri

Belgede Türkiye'de katılımcı demokrasi (sayfa 107-112)

DEMOKRASİ VE SİYASAL KATILIM

1. Demokrasi Kavramı

1.2. Demokrasi ve Kurumsallaşma Süreci

1.2.5. Siyasal Katılım

1.2.5.3. Siyasal Katılımın İşlevleri

1.2.5.3.2. Devletle İlgili İşlevleri

1.2.5.3.2.1. Bütünleşmeyi Kolaylaştırma

Entegrasyon, sözlük anlamı itibariyle bütünleşme ve uyum anlamında kullanılmakta339 ve bir biçimde bireyin siyasal sistemle kendini özdeşleştirmesi anlamına gelmektedir. Bireyin kamusal yaşama katılması, siyasal sisteme yabancılaşmasını önler. Bireyin üretilen değerlere katılımı, planlama süreçlerinde yer alması, alternatifleri seçme hakkı olması ve uygulamaların denetimini yapabilme olanaklarına sahip bulunması, bireyin siyasal/toplumsal sistemle bütünleşmesini ve katkıda bulunmasını sağlar. Böylelikle, bireyin toplumsal sisteme bağlılığı ve

337 Susan Wickrath‘tan aktaran Akif Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 58.

338 Susan Wickrath‘tan aktaran Akif Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 59.

339 Türk Dil Kurumu, (Çevrimiçi) (Erişim)

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5cd817aecec636 .11335660, 05.04.2019.

toplumla dayanışma duyguları artar. Örneğin, bireyin yerel düzeyde meclis toplantılarına katılması ve sorunlarını iletebilmesi, hem birey hem de yönetim açısından bütünleşme işlevi görecektir.340

Hollihn‘e göre341 ancak, yönetimle yurttaş arasındaki iletişimin sağlıklı kuru-lamaması, bir kopmayı ve kamusal örgütlerden kaçmayı, daha ötesi istenmeyen grup çatışmalarını da birlikte getirebilir. Oysa yapılması gereken, kamu yönetiminin etkinlikte bulunurken bütün toplumsal kesimleri göz önünde bulundurması gerçeğini unutmamaktır. Bu daha çok, sesini duyurmakta gerekli sosyal ve siyasal donanımlara sahip olmayan, ekonomik bakımdan yetersiz grupların çıkarları olduğu zaman önemlidir.

1.2.5.3.2.2. Meşruluk Temelini Kurma

Meşruiyet; bir düşünce veya eylemin bir ana ilkeden veya ana sebepten hareket ederek haklılığını ispat etme arayışıdır.342 Ayrıca, kişilerin veya otoritelerin bir eyleminin veya düşüncesinin haklı bir kökene dayandırılıp rasyonelliğinin ispatlanması çabası olarak da değerlendirilmektedir. Bir kavram olarak meşruiyet eylemlerin, ilişkilerin ve iddiaların toplumsal kabul göreceği hukuki, rasyonel, zorunlu makul ve doğal gerekçelere dayandırılmasıdır. Bu şekilde siyasal iktidarların davranışlarının belirli referanslar çerçevesi içerisinde sınırlandırılma ve öngörülebilme imkânı doğmaktadır. Buna göre, insanların ve halkların siyasal iktidarlara nasıl ve neden destek verdikleri veya verebilecekleri ve hangi durumda söz ve eylemlerin kabul görebileceği ortaya konulmuş olur.343 Meşru bir kaynağa aramayan ve ona dayanmayan düzenleyici ve ya uygulayıcı gücünü bir kurala yasaya bağlamayan siyasal iktidarın var olabilmesi mümkün değildir. Bu sayede iktidar amaçlarını, eylemlerini ve bunların niteliklerini topluma kabul ettirme imkânına sahip olabilir. İktidarlar toplumları ne adına yönettiğini söylemeden toplumdan onay almadan meşrulaşamazlar. Meşru olmayan bir gücün kullanılması toplumda kriz ve

340 Günter Freitag, Über Das Konsept Planungszelle, als politisches Instrument der ürgerbeteiligung, Gelsenkirchen und Duisburg, 1997, s. 10-13.

341Hollihn‘den aktaran Akif Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 560.

342 Roberto Cipriani , ― The Sociology of Legitimation‖, Current Sociology, V:5-2, Sum, 1987, s. 1.


343 Ronald Cohen, ―Introduction”, State Formation and Political Legitimacy, Edited by: Ronald Cohen-Judith D. Toland, Transaction Books, New Brunswick (USA)-Oxford (UK).,
1998, s. 2.

kaosun doğmasına neden olur.344

Modern demokrasilerde meşruiyetin geleneksel ve klasik dayanakları olan dinsel, metafiziksel ve mitsel kökenler yerine fiziki gerçekliklerin belirleyici olduğu bir anlayış esas alınmıştır. Günümüzde, halkın yönetime etkin katılımının, özgür düşüncenin esas alındığı, çoğunluğun yönetimde hak sahibi olup azınlığın haklarının korunduğu, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı ve bu çerçeve içerisinde hukukun üstünlüğünün korunmasının amaçlandığı bir meşruiyet çerçevesi içinde iktidar ve güç kullanımı kabul görmektedir.345

Çağdaş dünyada endüstrileşmeye bağlı ekonomik kalkınma, kentleşme, yüksek eğitim olanakları, sosyal refahın artışı gibi göstergeler güçlü bir demokrasinin koşulu olarak görülmektedir. Bu aynı zamanda, toplam sistemin ne kadar etkin olup olmadığını da gösteren bir ölçü olarak kabul edilmektedir. Ancak, köklü bir demokratik sistemin sürekliliği, yalnızca sistemin etkinliğine değil, aynı zamanda hukuksallığına da bağlıdır.346

Özellikle demokratik sistemler, hukuksallığı korumada oldukça çaba göstermek ve en etkin yolları bulmak zorundadırlar. Hukuksallığın korunması, kamu gücünü elinde bulunduranların meşru sayılması, yönetsel eylem ve işlemlerin halka yakınlığı ve halkın gözetim ve denetimine sunulabilmesiyle doğru orantılıdır. Her toplumsal yapıda yöneten ve yönetilen vardır. İktidarın yönetilenlerce daha kabullenilebilir hale gelmesi, yönetenler için önemlidir. Daha fazla yurttaş katılımıyla, yönetimin alacağı kararların yasallığı sağlanmış olacaktır. Bir başka deyişle, yürütülen etkinliklerde yönetilenlerin eleştirilerinin önü tıkanacak ve kamuoyu desteği sağlanacaktır. Egemen güç, halkı kararların oluşumuna katmakla, bir biçimde kendini ve eylemlerini meşrulaştırmış olacaktır.347 Rousseau'nun ortaya attığı Toplumsal Sözleşme Kuramı nda savunulan çoğunluk kuralı da, sonuçta, yönetenlerin çoğunluk tarafından tanınması ya da meşrulaştırılması amacını taşır.

344 Cemal Bali Akal, Yasa ve Kılıç, Afa Yayınları, İstanbul, 1991, s. 7.

345 Halis Çetin, ―Demokratik Meşruiyet Versus Karizmatik Meşruiyet‖, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 27, No: 1, Mayıs 2003, s. 93.

346 S. Martin Lipset, ―Some Social Requests of Democracy: Economic Development and Political Legitimacy‖, The American Political Science Review, American Political Science Association, 1959.

347 Mathias Schmitz, ―Partizipation, Uberlegungen zu einer historisçhen Rekonstruktion des Begriffs‖, in: ürgerbeteiligung und Kommunale Demokratie, Oscar W. Gabriel (Hrsg.), München, Minerva Publikation, 1983, s. 12.

Azınlık hakları da çoğunlukla birlikte garantiye alınmıştır. Ancak, bu bir koşula bağlanmaktadır. O da, siyasal davranabilen bir toplumun varlığıdır.348

Meşruluk sorunu, yurttaşla yönetim arasındaki etkileşimi de önemli bir soruna dönüştürmektedir. Siyasal sistem, yurttaşı yalnızca sistem çıktılarının alıcısı olarak algılama eğilimindedir. Oysa katılım, hukuk, mülkiyet ve işbölümü gibi toplumsal varlığın ve kamu düzeninin temeli olmaktadır. Gittikçe daha karmaşık bir yapıya bürünen toplumda, bireylerin güven ve şeffaflık beklentisi, katılım olmadan yerine getirilemez.349

1.2.5.3.2.3. Doğru Karar Almayı Sağlama

Peter C. Dienel‘e göre Devlet, bütün özelleştirme çaba ve çalışmalarına karşın, hala en büyük işveren, en büyük sermaye sahibi ve en büyük tüketici konumundadır. Devletin ya da kamu sektörünün büyüklüğü ölçüsünde, bu sektörün etkin çalışması da o kadar önemlidir. Bunu sağlayacak olan da rasyonel kararlara ulaşabilme katsayısının yükseltilmesidir. Yönetim sürecinin çıktılarının alıcısı olan yurttaşların, bu sürecin işleyiş kararlarına katılabilmeleri de, istenen bu rasyonellik düzeyine ulaşmada önemli bir yardımdır.350 Wickrath‘a göre Yurttaşlar, kendi çıkarları adına yönetime katıldıkları zaman, yönetimin alınan kararlarında pay sahibi olacak olması, çıkan kararların daha doğru ve akılcı olmasının da yolunu açacaktır. Yurttaş, kendisi için üretilen politikalar için temel bilgi kaynağıdır. Gerek kentsel düzenlemelerde, gerekse bu düzenlemelere bağlı uygulamalarda vatandaşların düşünceleri, uzlaştırılabilirse, önemli katkılar sağlar ve doğru, yerinde politikaların oluşmasına katkı sağlar.

1.2.5.3.2.4. Vatandaşları Etkin Kılma

Seçimler, kampanyalar, siyasal organlarla görüşmeler ve protesto etkinlikleri gibi faaliyetler siyasal sistemin girdileri; buna karşılık hizmetler, kamu düzeni, adalet, ekonomik fırsatlar da siyasal sistemin çıktılarıdırlar. Bu anlamda sistemin

348 Schmitz, s. 13.

349 Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 62.

350Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 62.

girdisi, bireyin siyasal kararları etkilemeye çalışması; sistemin çıktısı ise, bireyin özgürlük, adalet, saygınlık ve güvenlik gibi duygularının doyuma ulaşmasıdır.351

Wickrath‘a göre eğer kararların yurttaş yanında kabul edilebilirliği ve ortak paydalarda alınması sağlanabilirse, etkinlik katsayıları da buna koşut olarak artmış olur. Yönetsel süreçler ve karar alma aşamalarının da kolaylaşması sağlanır. Kararlar daha güvenli alınacaktır. Çünkü kararların, alıcı kesimi mutlu ettiği, alıcı kesimin onayına dayandığı bilinmektedir. Bu, aynı zamanda, kararların etkilerinin hesaplanabilmesini ve önceden görülebilmesini de sağlar. Bu arada, bu yöntemi izlemek, karar alma sürecini uzatabilir. Bunun önüne geçmek için de, katılım aşamalarının ve yöntemlerinin kesin ilkelerle belirlenmesi, kararların etkinliğine yardımcı olacaktır.352

Katılım olgusundan beklenen önemli bir işlev de, bu bilginin yaygınlaştırılmasıdır. Toplumsal yapının ve kamu yararına işleyen kurumların yapısının daha iyi kavranması da, katılım olgusunun işlevselleştirilmesine bağlıdır.

Bu konuda, yerel kamuoyunun düşüncelerini öğrenmek amacıyla yapılan anket çalışmalarından yararlanılabilmektedir. Örneğin, katılım sürecinin genişletilmesi, yürütülen planlama çalışmalarının ve alınan kararların daha etkin olmasını sağlayacaktır. Böyle bir katılım yönteminin benimsenmesi, geniş kesimlerin her türlü katılım yöntemleriyle kamusal kararların oluşumuna katılması, kararların yalnızca bir takım çıkar gruplarınca, kendi çıkarları doğrultusunda kullanılmasını engelleyecek, toplumsal grupların hemen hepsinin karar süreçlerinde yer almasını sağlayacaktır.353

351 W. Lester Milbrath, M. L. Goel, Political Participation, Lanham, Chicago, 1977, s. 9, 10.

352 Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 63.

353 Çukurçayır, Siyasal Katılma ve Yerel Demokrasi, s. 63.

İKİNCİ BÖLÜM

KATILIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Belgede Türkiye'de katılımcı demokrasi (sayfa 107-112)