• Sonuç bulunamadı

Demokrasi Kavramına Giriş

DEMOKRASİ VE SİYASAL KATILIM

1. Demokrasi Kavramı

1.1. Demokrasi Kavramına Giriş

İnsanların bir araya gelerek yaşama zarureti doğduğundan bu tarafa birlikte yaşamanın bir gereği olarak çeşitli devlet modelleri ve yönetim şekilleri ortaya çıkmıştır. Bu organizasyonlar insanların daha çok savunma, barınma, beslenme ve adalet gibi ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş ve gelişmişlerdir. Antik çağdan bu yana yazılı kaynaklarda, devletlerin karar alma organları ve karar alma süreçlerine ilişkin olarak çeşitli yönetim modellerinden bahsedildiği ve bunlara ilişkin tartışmalara yer verilmiştir. Demokrasi de bunlardan biridir.

İnsan doğası gereği pek çok ihtiyacı olan ancak bunları tek başına karşılaması zor bir varlıktır. Yaşamak ve ihtiyaçlarını karşılamak için bir arada yaşamak ve işbirliği yapma zorunluluğu beraberinde zaruri olarak ortak yaşama kuralları oluşturulmasını gerektirmiştir. Her topluluk yaşadıkları zaman, coğrafya, iklime göre yönetim modelleri oluşturmuş ve doğal olarak siyaset yapma şekilleri de buna paralel olarak gelişmiştir.

İnsanoğlunun geliştirdiği siyaset ve yönetim sistemlerinden birisi de demokrasidir. ―Demokrasi‖ birçok politik terim gibi demos ve kratos kelimelerinin birleşmesiyle oluşan Yunanca bir kelimedir. Her iki sözcük de birden çok anlam içermektedirler. Demos belirli bir poliste (kentte) yaşayan vatandaşlar anlamının yanı sıra, ‗sıradan insanlar‘ veya ‗alt tabaka‘ ya da ‗alt tabakadaki din adamları‘ ‗avam‘11 terimlerine karşılık olarak da kullanılabiliyordu. Kratos ise ‗güç‘ veya ‗egemenlik‘

anlamındaydı.

11 Mustafa Erdoğan, Anayasal Demokrasi, s. 235.

Demokrasi kent devleti şekliyle ilk defa Sümerlerde ortaya çıkmıştır. Ancak, antik dönemde en olgun haline Yunan kent devletlerinde kavuşmuştur. Yunan kent devletlerinin başlangıç dönemlerinde yönetim aristokratların elindeydi. Fakat zamanla deniz ticaretinin gelişmesinin kazandırdığı zenginlik ve gelişmelerle birlikte halkta siyasal bir aktör olarak yönetimde yer almaya başlamıştır.12

Demokrasi, eski Yunan‘da halkın veya çoğunluğun egemenliği anlamında kullanılmıştır. Burada halktan kastedilen daha çok fakir çoğunluktur.13 Atina‘da yönetim hakkına sahip olanlar sadece 20 yaş üzerindeki Atinalı erkeklerdi. Atina‘da yaşayan kadın ve çocuklar, yabancılar ve köleler oy hakkıyla birlikte vatandaşlık hakları olarak kabul edilen yargı kararlarının oluşturulmasında söz sahibi olma hakkından da yoksun idiler.14 Kolektif yaşamı esas alan Atina demokrasisinde, oy hakkı olan vatandaşların kamusal hayata aktif olarak katılmaları halinde özgür olabileceklerine inanılırdı.15

Birey-toplum ilişkilerinin genel anlamda doğrudan demokrasiyi esas aldığı kabul edilen Atina demokrasisi, Atina‘nın MÖ 322 yılında Makedonya hâkimiyetine girmesiyle birlikte sona ermiştir. Demokrasinin ve halkın yönetim süreçlerine katılmasının esas alınmasının benimsenmesi için iki bin yıl beklenmesi gerekmiştir.16

Demokrasi kavramı antik dönemin ürünü olmasına rağmen, gelişim süreci 19.

yüzyılda başlamış 20. yüzyılda gerçekleşmiştir. Esas yaygınlaşmasını ise 20. yüzyılın ikinci yarısına rastlar.17 Demokrasi, bu dönemden sonra oldukça hızlı bir şekilde Dünyada yayılmış ve devletler yönetim biçimlerini ve uygulamalarını bir şekilde Demokrasiyle meşrulaştırmaya başlamışlardır.

Atina demokrasisi toplumu esas alırken, modern zamanların demokrasi

12 Alaaddin Şenel, Çağdaş Siyasal Akımlar, İmaj Yayınevi, Ankara, 2001, s. 239-240.

13 Aristotle, The Politics, Penguin Yayınları, 8. Bölüm, 1290b., Erdoğan, Anayasal Demokrasi, s.

235. (Kelime, demos ve kratos şeklinde ayrı ayrı anlamları üzerinden egemen güç ile halk tabakası arasındaki ilişkiyi ortaya koyması açısından da açıklayıcıdır.)

14 Aristotle, 1275b18-19

15 Bernard Yack, The Problems of Political Animal, University of California Press, Berkeley, 1993 s.

9.

16 Bican Şahin, Demokrasi Teorisinde Güncel Tartışmalar, Ed: Bican Şahin, Liberal Demokrasinin Temelleri, Orion Kitabevi, Ankara, 2008, s. 6.

17 Robert A. Dahl, Demokrasi Üstüne, Çev: Bülent Kadıoğlu, Phoenix Yayınevi, Eylül 2001, Ankara, s. 3.

anlayışında birey öne çıkarılmıştır. Bunda demokrasinin tekrar ortaya çıktığı süreçte liberalizmden18 etkilenmesi ve şekillendirilmesinin önemli rolü olmuştur.19 Ancak buradan ‘liberalizm eşittir demokrasi‘ sonucuna varmak doğru olmayacaktır.

Demokrasi pek çok düşünür ve kültür tarafından içeriklendirildiğinden liberalizmin burada önemli bir katkısının olduğunu ve demokrasinin başka düşünce akımlarından da etkilendiğini belirtmekte fayda vardır.

Genel kabul gören klasik yaklaşıma göre demokrasi, halkın yönetime katılmasına olanak veren bir yönetim biçimidir. Bu sistemde tüm yurttaşlar, kendilerine uygulanan kuralların ve bunlarla ilgili kararların kendilerince alınması ve yaptırıma bağlanması için hem haklara hem de ödevlere sahiptirler.20 İdeal bir demokratik sistemde, halkın isteklerini tam olarak karşılayan bir yönetim vardır. Bu yönetim halkın tercihleri doğrultusunda oluşur ve halkın tercihlerine bağlı olarak etkinlikte bulunur. Halkın taleplerini tam olarak karşılayan bir demokrasi insanlık tarihi boyunca, ulaşılmak istenen bir düştür.21 Duvarger demokrasiyi “İdare edenlerin, dürüst ve serbest seçimler yoluyla idare edilenler tarafından seçildiği bir rejim” şeklinde tarif ederek ana hatlarını ortaya koymuştur.22

SELÇUK‘a göre, Demokrasilerde halk, yönetenlerin müşterisi ve sağa sola savrulan sayısal insanlar yığını değil; özgür ve eşit öznelerden (bireylerden) oluşan bir topluluk, ülkenin gerçek sahibi ve yöneticisi, demokrasinin en doğru bekçisi, nöbetçisidir; seyirci ve edilgin bir yığın değil, etkin bir aktördür.23

AYDO AN‟ın Anısına, C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt: 2, Sayı: 1, s. 222, s. 221-237.; Mustafa Erdoğan, Liberalizmin temel ilkeleri olarak: bireyselliğe verilen önem ve insan hakları, serbest piyasa ekonomisi, sınırlı minimal devlet, hukuka bağlı devlet ve liberal rasyonalizm sıralar.

Mustafa Erdoğan, ―Liberal Düşünce Geleneği‖, Yeni Forum, 1990, c.11, n.252, s. 20-34.

19 Giovanni Sartori, Demokrasi Teorisine Geri Dönüş Çev: T. Karamustafaoğlu, M. Turhan, Yetkin Basımevi. Ankara, 1993, s. 418.

20 Selahattin Yıldırım, Yerel Yönetim ve Demokrasi, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı Yayını, Ankara, 1993, s. 19.

21 Arend Lijphart, Çağdaş Demokrasiler, Çev: Ergun Özbudun ve Ersin Onulduran, Türk Demokrasi Vakfı ve Siyasi İlimler Derneği Yayını, Ankara,1986, s. 1.

22 Maurice Duverger, ―Partiler ve Siyasi Rejimler”, Çev: Ergun Özbudun, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 18, Sayı: 1, 1961, (Çevrimiçi), (Erişim) http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/340/3577.pdf. 01.02.2017, s. 96, s. 95-171.

23 Sami Selçuk, Özlenen Demokratik Türkiye, Yeni Türkiye Yayınları, 2000, s. 54.

Demokrasi kelimesinin lügat anlamı Atina‘dan beri ―halkın iradesi veya hükümet etmesidir‖. Çağdaş tanımlama çalışmalarında, demokrasinin uzun bir tarihi kullanılışla kazanılmış bu anlamı akılda tutulursa demokrasi kelimesinin etrafında oluşturulan karışıklık da giderilebilir.24 Ancak yine de demokrasi, üzerinde birçok tanımlama ve tartışmanın yapıldığı bir kavram olmaya devam etmektedir: Örneğin birileri için demokrasi Hıristiyan toplumu demektir.25

Demokrasi konusunda bakılması gereken önemli noktalardan biri de,

“demokrasinin salt manada bir teoriden mi ibaret olduğu yoksa demokrasinin aynı zamanda uygulanabilir bir sistem mi olduğu” sorusudur. Bu soruya cevap arayan Henry B. Moya, demokrasiye ―kendisini izah edecek ve dayanak noktasını bulacak bir teori ile birlikte bir sistem olarak bakılmalıdır‖ der.26

Demokrasi kavramını eşitlik üzerinden ele alan yazarlar vardır. Demokrasi tarihsel olarak çok eskilere dayanmaktadır. İster çok daha önceki çağlarda olsun, ister modern çağda olsun, demokrasi kavramının en çok çağrıştırdığı kavram eşitliktir. Bu bağlamda Sartori ―Demokrasi terimi, 2500 yıl önce icat edildi. Bu terim, ilk olarak, Herodotos‘un tarihinde, “İsonomia ile kanun önünde eşitlik ile ilgili olarak göründü”27 diyerek ‗demokrasi‘ kavramı ile “eşitlik” kavramlarının özdeşliğini ifade etmektedir. Ancak, demokrasi kavramı ya da demokrasinin muhtevası, sadece eşitlik kavramıyla sınırlı değildir. İnsanoğlunun kurduğu ve geliştirdiği uygarlık ilerledikçe ve yayıldıkça kendi kendini idare etme yöntemine ilişkin olarak yeni metotlar ve araçlar geliştirdikçe ve daha çok özgürlük isteklerinde bulundukça, demokrasi kelimesine ve muhtevasına yeni kavramlar ve anlamlar da dâhil olmuştur. Örneğin insanların homojen olmayacakları, yeknesak bir düşünce yapısına sahip olmayacakları düşünülmüş ve görülmüştür. Bu nedenledir ki, “demokrasi ayrılık ve bölünme anlamına gelir, ancak bunun rıza ve tutarlılık temeline dayalı olması

24 Henry Mayo, Demokratik Teoriye Giriş, Çev: Emre Kongar, Türk Siyasi İlimler Derneği Yayını, Ankara, 1964, s. 18.

25 Mayo, s. 18.

26 Mayo, s. 18.

27 Giovanni Sartori, Demokrasi Kuramı, Çev: Deniz Baykal, Siyasi İlimler Derneği Yayını, t.y, Ankara, s. 161.

gerekir”28. Ancak farklılık, başkasının da farklı düşünebileceğine verilen karşılıklı rıza ile olabilir.29

İnsanlığın kurduğu uygarlık, en genel sınıflandırmayla yöneten ve yönetilen sınıf ayrımına tabi tutulabilir. “Yönetenlerin ya da yönetici sınıfın sürekliliği mi, yoksa geçiciliği mi” tartışması yanında, ‗kendini yönetenlerin seçilmesi mi yoksa yönetenlerin seçilmesi işlemine yönetilenlerin hiç karışmaması mı gerektiği‘

tartışması da olmuştur.30 Burada gelinen noktada demokrasi, “geçici süreli bir yönetim, seçmenlerin düzenli aralıklarla yöneticilerden hesap sorabilecekleri ve bir değişikliği dayatabilecekleri bir rejim” olarak karşımıza çıkmaktadır. Yönetenlerin seçilmesine yönetilenlerin müdahale edip edemeyecekleri noktasında yöntem olarak demokrasi, otokratik yapıdan ayrılmaktadır.

Fakat yöneticilerin, yönetilenler tarafından belirlenmesi de demokrasinin işaret ettiği anlamı belirlemeye yetmez. Bunun sürekliliği de gerekir. Yani demokrasi

“yöneticilerin düzenli aralıklarla yönetilenler tarafından serbest seçimle belirlenmesidir.”31 Haliyle demokratik yönetim, yönetecekler açısından iktidar olabilme yönüyle, yönetilenlerin en fazla teveccühünü kazanmış olanların iktidar olabilecekleri bir siyasal sistemdir. Bunu içindir ki, “modern demokrasiler çoğunluk yönetimine, seçim mekanizmalarına ve iktidarın temsili ile el değişimine dayanır.”32 Onun için demokrasinin, çoğunluk yönetimi, “iyice belirli kılınmış azınlık haklarını gözetme şartına bağlı çoğunluk yöntemi”dir.33 Demokrasilerde, azınlık haklarını gözetme ve onlara saygı gösterilme sebebi de bir gün çoğunluğa dönüşebilme yollarını açık tutulduğu özgürlükçü ve çoğunluk yönetimi34 olma yapısından kaynaklanmaktadır.

Demokratik yönetimlerin bir takım faydaları sayılabilir. Demokratik yönetimlerin halklarının mutlu, zengin, sağlıklı olacakları adil bir yapının ortaya

28 Lary Dıamond, Marc Plattner, Demokrasinin Küresel Yükselişi, Yetkin Yayınları, Ankara, 1995, s. 136.

29 Sartori, s. 3.

30 Mourice Duverger, Siyasal Rejimler, Çev: Teoman Tunçdoğan, Sosyal Yayınları, İstanbul, 1986, s. 12.

31 Alain Touraine, Demokrasi Nedir? Çev: Olcay Kural, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,1997, s. 169.

32 Sartori, s. 16.

33 Selahattin Ertürk, Diktacı Tutum ve Demokrasi, Yelkentepe Yayınları, Ankara, 1981, s. 169.

34 Ahmet Taner Kışlalı, Siyaset Bilimi, İmge Yayınları, Ankara, 1990, s. 169.

çıkmasına neden olacakları yönünde bir garanti vermek mümkün değildir. Bu sayılanlar aslında demokrasi dahil hiç bir yönetim şeklinin garanti altına alabileceği şeyler değildir. Ancak, demokrasileri diğer yönetim sistemlerine göre daha çekici kılan bir takım yararlarının olduğu söylenebilir. Bunlar:35

-Demokratik yönetimlerde diktatörlerin yönetimi ele almaları daha zordur.

-Demokrasiler temel haklar konusunda demokratik olmayan sistemlerin sağlayamayacağı temel hakları sağlama konusunda daha iddialıdırlar.

-Demokrasiler temel haklar yanında kişisel çıkarların korunması konusunda yardımcıdır.

-Kişisel özgürlükleri koruma zemini daha sağlamdır.

-İnsanlara, kendi yaşamlarını düzenleyen kuralların konulması ve kaldırılmasına müdahil olabilme fırsatı tanınır.

-Demokrasi, insanların gelişimine ve kendilerini gerçekleştirebilmelerine daha çok imkân tanır.

-Demokratik yönetimler göreceli olarak politik eşitlik sağlarlar.

-Temsili demokrasilerin birbirleriyle savaşma ihtimalleri zayıftır.

-Demokratik yönetime sahip ülkeler olmayanlara göre daha zengindirler.

Demokratik sistemlerde, uygulanan siyasal sistemlere göre çeşitlilik gösterirler. BARBER, demokrasi türlerini kaynaklarına göre ayırmaktadır. Bu ayrıma göre otoriter demokrasi, merkezi bir yönetimin, yönetimi güvenlik ve düzen adına kullanmasını anlatır. Kendisini seçen bir halk vardır. Ancak, temsili bir yürütme elitine sahiptir ve bu elitin üstünlüğü geçerlidir. Katılımcılığı öngörmez. Tamamen eşitlikçi değildir ve zayıf bir yurttaşlık temeline dayanır.

Bir başka model olan hukuksal demokrasi ise mahkemelerin ve yargının ağırlığının hissedildiği bir yapıya dayanır. Hükümet organları üzerinde zorunluluklar ve kısıtlamalar koyan bir yargı vardır. Bu demokrasi modeline de temsili bir yargı elitinin egemen olduğu model gözüyle bakılabilir.

Bir diğer demokrasi modeli de, çoğulcu demokrasi modelidir. Bu model,

35Dahl, Demokrasi Üstüne, s. 63, 64.

sosyal çatışmaları toplum sözleşmesi ve serbest piyasa araçlarıyla çözmeye çalışır.

Çoğulcu demokrasi, özel çıkar peşinde koşmanın kamusal yarar üreteceği, görünmez el ve yararcılık ilkelerine dayanır. Kamusal bir amaç üretmek, bu demokrasi türünde güçlüklerle karşılaşır. Sonuçta, çoğulcu model de temsil ilkesine dayanmaktadır ve temsili demokrasilerde yurttaş, yalnızca oyunu kullandığı gün özgürdür.36 Bu yaklaşıma göre çoğulcu demokrasi, halkın farklı kesimlerinin ve çoğunluğun temsiline olanak vermekte, ancak, oy kullanma dönemleri dışında halkı siyasal sü-reçlerin dışında tutmaktadır. Belirtilen uygulama, halk egemenliğinin dönemler halinde kullanılması anlamına gelmekte ve demokrasiyi sınırlamaktadır.

Her ne kadar, doğrudan demokrasi antik zamanlara ait ve ancak küçük kent ölçeklerinde uygulanabilen bir olgu gibi gözükse de bugün önemli bir etkinliği olan ve uygulanan bir yöntemdir. Doğrudan demokrasi, bugünkü anlamıyla önemli kararlarda halkın düşüncesinin de sorulmasıdır. Belli konuların halk oylamasıyla gündeme gelmesi, yine halk oylamasıyla yapılıp yapılmamasına karar verilmesidir.

Ancak halkın çoğunluğu sadece yasaları onaylamakla kalmaz, onların uygulanmasına da katılır.37 Bu olanak, tamamıyla halka dayalı ve her türlü yetkinin halktan kaynaklandığı bir demokratik yapının gerçekleştirilmesi için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.