• Sonuç bulunamadı

DEMOKRASİ VE SİYASAL KATILIM

1. Demokrasi Kavramı

1.2. Demokrasi ve Kurumsallaşma Süreci

1.2.4. Katılımcı Demokrasi ve Gelişim Süreci

1.2.4.3. Katılımcı Demokrasinin Şartları

1.2.4.3.9. Hür Seçimler

Seçim uygulaması, Fransız İhtilalinden sonra ve özellikle işçi sınıfının siyasal bir güç olarak ortaya çıkıp 1830–1848 ihtilallerini gerçekleştirmesinin ardından her yurttaşın oy hakkına sahip olması ve eşit oy aşamalarından geçtikten sonra cinsiyetçi ayrımları da aşarak günümüzdeki seçme ve seçilme hakkı formuna ulaşmıştır.242

Demokrasinin hayata geçmesinin günümüzde geldiği aşamada yaygın olarak katılımcı ve çoğulcu demokrasi olarak anılmaktadır. Katılımcılığın en önemli siyasal araçlarından birisi hür seçimlerdir. Çoğulcu demokratik sistemlerde ideal olarak, yapılan seçimlerle toplumu oluşturan her kesimin parlamentoya girmesi sağlanmaya çalışılmaktadır.243

Demokratik sistemlerde, demokratik yöntemlerden yararlanılarak yurttaşın istekleri karşılanır. Bu yöntemlerden en bilinenleri de seçimler, halk oylamaları, baskı gruplarının çeşitli etkinlikleri ya da halkla yapılan anketlerdir. Seçimler, bu yöntemler arasında en önemlisidir. Seçimler, halkın en fazla katıldığı ve kendi geleceği ile ilgili politikaları onayladığı ya da reddettiği önemli bir araçtır. Yurttaşlar parti politikalarını oylarken, hükümet olacak partiden de ne istediklerini siyasal erke

240 Kazım Koç, Yerel Demokrasi Açısından elediye Meclisinin Statüsü ve şlevi, Yayınlanmamış Doktora Tezi , Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2001, s. 15.

241 Mayo, s.65.

242Mehmet Ö. Alkan, ―Türkiye‘de Seçim Sistemi Tercihinin Misyon Boyutu ve

Demokratik Gelişime Etkileri (Siyaset Bilimi ve Siyaset Sosyolojisi Yaklaşımıyla)‖, Anayasa Yargısı, Sayı: 23, (Çevrimiçi) (Erişim)

http://www.anayasa.gov.tr/files/pdf/anayasa_yargisi/anyarg23/alkan.pdf, 13.05.2017, s. 137.

243 Akyılmaz, Sezginer, Kaya, s. 120.

iletmiş olurlar. Seçimlerin diğer bir önemi de, bütün yurttaşların katılımına ve bireysel isteğini yansıtmasına olanak vermelerinden kaynaklanmaktadır.244

Seçim, yönetimde halkın yönetime katılmasının vazgeçilmez birincil koşuludur. Demokratik seçimin ilk derece önemli koşulu ise; farklı durumlar arasında seçim yapabilme, genel ve eşit oy haklarıdır. Ancak, yalnızca benzerler arasında seçim yapmayı sağlama veya olanak tanımayı içeren bir rejim demokratik değildir ve kimi oylara çok, kimisine az temsil hakkı tanıma da toplumun bir kesiminin çıkarına, düşüncelerine temsil olanağı bırakmaz.245

Günümüzde halkın kendi kendini yönetmesi, en klasik anlamda, seçim sürecine katılmak demektir.246 Toplumlar ve insanlar seçimlerle siyasal süreç içinde yer almaktadırlar. İnsanlar temsil yetkilerini seçtiklerine verirken, seçimler aracılığı ile kanaatlerini kullanmaktadırlar. Seçimler yerel düzeyde uygulanacak politikaların temel belirleyicileri durumundadır. Seçimlerde oy kullanma temel bir anayasal hak olarak en yaygın katılım yöntemidir. Uluslararası karşılaştırmalara bakıldığında, seçimlerde oy kullanma „katılım yöntemlerinden yalnızca birisi‟ olmasına karşın, seçimler siyaset adamları üzerinde büyük bir baskı aracıdır. Ancak, belli zamanlarla sınırlı olması, katılım yöntemi olarak yetersizliğini ortaya koymaktadır.247

Seçimler demokratik rejimin olmazsa olmazları arasında yer almaktadır.

Yerel yöneticilerin halk tarafından belirlenmesini sağlayan en önemli araç seçimlerdir. Seçimlerde oy kullanma hakkına sahip seçmenler, yerel ihtiyaçların giderilmesinde kendilerini en iyi yönetecek yöneticileri seçimler yoluyla belirlemektedir. Ayrıca seçimler halkın, yöneticilerin icraatlarını değerlendirme imkânına da sahip olduğu bir yapıyı arz eder. Seçimler, halkın yerel konularda kararlarının alınmasında rol oynayan halkoylamaları içinde en uygun zemin sayılır.

Bir seçime hür seçim denilebilmesi için aranan şartlar şunlardır.248

244Peter Schaefer, ürgerbefragung Philipsburg 1980, Ein Beitrag Zur Kommunalen Befragungsforschung, Speyerer Arbeitshefte, Nr. 39, Hochschule Für Vervvaltungsvvissenschaften Speyer, 1982, s. 12.

245 Memiş, s. 159.

246 Carl Cohen, Communism, Fascism and Democracy, The Theoritical Foundation, Random House, New York, 1966, s. 5.

247 Rusel Dalton, Cıtızen Politics in Western Democracies, Chatham House Publishers, 1988, s. 35, 36.

248Akyılmaz, Sezginer, Kaya, s. 121.

-Hür seçimlerin ilk şartı, çok partili hayattır. Seçimlere birden fazla ve farklı görüşlerdeki partilerin katılımı gerekir.

-İkinci şart, genel oy ilkesidir. Genel oy, toplumdaki herkese oy hakkı tanınması demektir.

-Üçüncü şart, eşit oy ilkesidir. Toplumda yaşayan herkesin oyunun değerinin eşit olmasıdır.

-Dördüncü şart, oyun şahsiliği ilkesidir. Oy kullanımında vekâlete izin verilmez. Her şahıs oyunu bizzat kendi kullanmalıdır.

-Beşinci şart, gizli oy açık tasnif ilkesidir. Oy kullanımı kapalı ve diğer insanlardan gizli ortamlarda yapılmalı, sayım ise bütün vatandaşlara açık yapılmalıdır.

-Altıncı şart, seçimlerin bağımsız yargı organlarının gözetim ve denetiminde yapılmasıdır. Yukarıda sayılan şartları taşımayan seçimlerin meşruiyeti her zaman tartışmaya açıktır.

Yapılan seçimler ile seçimlere katılan siyasal partiler toplumla bağ kurma amacı taşıdıklarından, seçmenlerin taleplerine duyarsız kalamayacaklardır. Bu durum siyasi parti ile seçmenler arasında iletişimin doğmasına ve artmasına imkân tanıyacak zeminler oluşturacaktır. Seçimlere katılan ve iktidarı hedefleyen karşısında başka siyasal partiler de bulunacağından mevcut partilerin siyasal programlarını halkın ve güncel siyasetin ihtiyaçları doğrultusunda iyileştirme gayretinde olmaları kaçınılmaz olacaktır. Belirtilen çerçeve içerisinde seçimlerin işlevlerini şu şekilde özetleyebiliriz: Seçimlerin sonuçlarına göre ülkeyi belli süre içerisinde yönetecek hükümet belirlenir. Seçimler halkın parlamentoda temsil edilmesini sağlar.

Seçmenlerin parlamentoyla iletişime geçerek isteklerini iletme ve dolayısıyla halkın talepleriyle devletin yönetiminin uyuşmasında rol oynar. Hükümetteki parti ve partilerle diğer muhalefet partileri arasında yasama faaliyetlerinde rekabetin doğması yoluyla kontrol ve denge sağlama etkisi gösterir. Ayrıca meclise seçilen milletvekilleri aracılığıyla hükümet faaliyetleri denetlenmeye çalışılır.249

249 Süleyman Karaçor, ―Sı yasal Katılım Açısından Sı yasal Pazarlama ve Seçı m Kampanyalarının Önemı ‖, stanbul Üniversitesi letişim Fakültesi Dergisi, Sayı: 27, Yıl: 2007, s. 83.

Seçim hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşme sistemine 1 No‘lu Ek Protokol ile birlikte girmiştir. Serbest seçim hakkını düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No‘lu Ek Protokol md. 3‘de, “Yüksek Sözleşmeci Taraflar yasama organının seçiminde halkın kanaatinin özgürce açıklanmasını sağlayacak koşullar altında makul aralıklarla gizli oyla serbest seçimler yapmayı taahhüt ederler”

hükmü yer almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşme sistemine 1 No‘lu Ek Protokolde yer verilen 3. maddesinde sözleşmeye taraf ülke vatandaşları lehine tanınmış tek siyasi haktır. Sözleşme ile getirilen güvence, temel hakların korunması ile demokrasi arasındaki ilişkiyi göstermesi açısından büyük öneme sahiptir.250

1.2.4.3.10. Çatışma ve U laşma

Demokrasinin amacı, sosyal sorunların çözümünde olabildiğince geniş bir sosyal taban oluşturarak, özgür eleştiri, hoşgörüye dayanan bir tartışma ortamı ve toplumsal çatışmaları çözebilen bir sorun çözme yeteneğine sahip olmaktır. Uzlaşma sağlayabilmek için de, ilke olarak eşit katılım şansının varlığı gereklidir.

Konsensüsün sağlanması yalnızca bir iletişim sorunu değil, karar süreçlerinin yapısıyla da ilgili bir sorundur: Ne kadar çok sorun karar süreçlerine konu olursa, ne kadar çıkar ve gereksinim, ne kadar değer ve amaç tasarımları üzerinde durulursa; bir başka deyişle, ne kadar çoğulcu bir karar süreci varsa, o kadar da ussal bir demokrasiye yaklaşılmış demektir. Eşit katılım şansının sağlandığı yönetimlerde, toplumsal uzlaşmanın bağlayıcılığı ve meşruluğu da o kadar yüksek olmaktadır.251

Çoğulcu demokrasi, bünyesinde katılımcılığı barındırır. Toplumlar, bünyesinde doğal olarak etnisitelerden, “üretim araçlarına göre tayin edilen sınıflardan”, birbiriyle örtüşen ya da kesişen çeşitli dini inanışlara sahip insanlardan vs. oluşur. Katılımcı demokrasi gereğince çıkarları uyuşan ya da taban tabana zıtlık arz eden bu grupların, siyasal karar alma süreçlerine dâhil edilmesi gerekir.

Toplumsal aktörler siyasi partilerle birlikte ya da bağımsız olarak karar alıcı olabilmek için seçimlere katılırlar. Seçimler sonucunda çoğunluğun oyunu alan

250 Metin,Yüksel ―AİHS Çerçevesinde ve AİHM Kararları Işığında Serbest Seçim Hakkı‖, Liberal Düşünce, Sayı: 47-48, 2007, (Çevrimiçi) (Erişim) http://www.libertedownload.com/LD/arsiv/47-48/17-yuksel-metin-aihs-cercevesinde-ve-aihm-kararlari-isiginda-serbest-secim-hakki.pdf,

17.02.2017, s. 109, 110.

251 Çukurçayır, s. 32.

siyasi parti, karar alma ve uygulama yetkisini kazanır. Bir de muhalefet ortaya çıkar.

Çoğulcu demokraside çoğunluğun iktidarı mutlak değildir. Mutlak iktidar olmadığı ve siyasetteki diğer aktörleri ve taleplerini göz önünde tutmak gerektiğinden, karar alma süreçlerinde ortaya çatışma ve onu takip eden uzlaşma süreçleri çıkması gereklidir. Modern demokratik ulus devletlerde siyaset, ülke içerisinde var olan çeşitli siyasi gurupların birbiriyle çelişen ve çatışan taleplerinin ifade edilebilmesine ve gerçekleştirilebilmesine siyasi istikrar hedefi ile birlikte imkân verecek şekilde örgütlenir.252

Çoğunlukçu yaklaşım içerisindeki demokrasilerde, iktidara gelemeyen ve talepleri sürekli dışlanan gruplar, bir süre sonra taleplerini duyurabilmek ve kabul ettirebilmek adına şiddet içeren eylemlerden başkaldırıya kadar giden alternatifleri deneyeceklerinden, siyasi sistemin sürdürülebilirliği açısından tehlike arz edebilecektirler.253 Carl Schmitt‘in254 yaklaşımıyla özetlenebilecek bu siyaset, topluluk temeline dayanmakta, topluluktan olanlar “biz”, olmayanlar ise ―düşman‖

olarak sınıflandırılmaktadırlar. Siyaset, dost -düşman ayrımı üzerinden “biz”‘i ve dostlarını koruma kararı üzerinden dizayn edilmektedir. Devlet bu siyasi kararı tek olarak almakta, muhalefete yer vermemekte ya da kendi koyduğu kanunun sınırları içerisinde kalması şartıyla, izin vermektedir. Dolayısıyla bu şekilde dizayn edilmiş bir toplum ve siyasette çok seslilik söz konusu olmayacağından, çatışma ve uzlaşma süreçlerine ve aktörlerine ihtiyaç olmayacaktır. Ancak bu durum toplumda çok daha şiddetli çatışmaların hazırlanmasına zemin teşkil edebilecektir.

Farklı yönelişlerin, farklı çıkarların ve anlayışların bir toplumda var olması oldukça doğaldır. Ancak, farklılıkların uyumunu sağlamak her zaman olanaklı değildir. Çatışma da, toplumsal farklılıkların zorunlu bir sonucudur. O halde, toplumsal çatışma olduğu zaman, demokrasi bu çatışmaları toplumsal barışa ve toplumsal yarara nasıl dönüştürebilir? Barber‘a göre, katılımcı ve güçlü demokrasi, çatışmayı reddetmez. Güçlü demokrasi çatışmayı kabul eder, ancak, onu koşullara uydurmak ve en aza indirgemek yerine, kamusal tartışma ve yurttaşlık eğitimi ile bu

252 Levent Köker,―Seçim sistemleri ve Siyasi Çoğulculuk- Demokratik Meşruluk Açısından Bir Değerlendirme‖, Anayasa Yargısı Dergisi, Cilt: 23, Yıl: 2006, s. 204,205.

253 Nur Uluşahin, ―Liberal Demokrasinin Çıkmazı: Çatışma Karşısında Barış İçin Azınlık- Çoğunluk İlişkisini Yeniden Düzenleme Geleneği‖, Anayasa Yargısı Dergisi, Cilt: 27, Yıl: 2007, s. 622.

254Levent Köker, s. 204, 205.

çatışmayı işbirliğine dönüştürmeyi seçer.255 Çatışma ve tartışmaların kamu yararına dönüşmesini sağlayan araçların geliştirilmesi, çatışmaların demokratik sistem içerisinde eritilmesini sağlayacaktır.