• Sonuç bulunamadı

1. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ TÜRKİYE

1.2. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK DEVRİ DIŞ POLİTİKA

1.2.2. Lozan Sorunları Dışında Dış Politikada Yaşanan Gelişmeler

1.2.2.9. Hatay Meselesi

Kurtuluş Savaşı sırasında güney cephesinde Fransızlara karşı başarılı olduktan sonra 1921 Ankara Antlaşması ile Güney sınırları çizilmişti. Antlaşma ile İskenderun ayrı bir sancak olarak kabul edildi ve Fransız mandası altındaki Suriye’ye kaldı. İskenderun sancağında Türklerin lehine özel bir yönetim oluşturulmasına karşın, burada yaşayan Türklerin asıl isteği Türkiye’ye bağlanmaktı.125

120 Sedat Akdeniz, a.g.m., s. 161.

121 Mustafa Serdar Palabıyık, a.g.m., s. 163, 167. 122 Oktay Zaif, a.g.m., s. 386.

123 Feridun Koskosoğlu, a.g.m., s. 545, 546.

124 Mustafa L. Bilge, “Sadabad Paktı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 35, İstanbul,

2008, s. 382.

Lozan Antlaşması sırasında Fransa’nın desteğini kaybetmek istemeyen Türkiye, meseleyi gündeme getirmemiştir.126 Türk-Fransız ilişkilerinin soğukluğu

yüzünden sancak için özel yönetim 1926 tarihli Türkiye–Fransa Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması sayesinde kabul edilebilmiştir.127

Atatürk meseleyle yakından ilgilenmiş, daha 1923’deki Adana gezisinde:

“Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz.”128 demiştir. 1936’da Fransa’nın

Suriye üzerindeki manda idaresine son vermeye çalışması ve 8 Eylül 1936’da imzalanan Suriye-Fransa Antlaşması, Türkiye’yi endişelendirmiştir. Türk Hükûmeti, 6 Ekim 1936’da Milletler Cemiyeti ve 9 Ekim 1936’da Fransa'ya verdiği nota ile sancağa verilecek geniş otonomiden sonra bağımsızlık uygulanmasını talep etmiştir.129 Atatürk, 1 Kasım 1936’da TBMM’nin açış konuşmasında İskenderun

meselesinin Türkiye için önemini vurgulamış ve Antakya-İskenderun yöresine Hatay adını verdiğini söylemiştir.130

1936 Aralık ayı içerisinde Milletler Cemiyeti ve Paris’te mesele görüşüldü.131

Sonunda 27 Ocak 1937’de Sandler’in hazırladığı rapor doğrultusunda sancak; anayasaya sahip şekilde “ayrı bir varlık” olarak içişlerinde serbest, Suriye ile gümrük birliği halinde bir statüye sahip oldu ve Suriye’nin Milletler Cemiyeti iznini almadan sancağın bağımsızlığını zedeleyici kararlar alamayacağı kabul edildi. Sancağın

126 Sedat Akdeniz, a.g.m., s. 164.

127 Coşkun Topal, “Sancak (Hatay) Sorunu ve İkinci Dünya Savaşı Öncesi Süreçte Arap

Kamuoyundaki Etkileri”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 11, Sayı: 2, 2009, s. 2, 3. Daha sonra Türkiye ile Fransa arasında; Türkiye-Suriye Sınırı Hakkında 22 Haziran 1929 Tarihli Antlaşma, Türkiye ve Fransa Arasında Suriye’deki, Türklere Ait Emlak ile Türkiye’deki, Suriyelilere Ait Emlak Hakkında Antlaşma (1932) ve Türkiye-Suriye Sınırı Üzerinde Demiryollarının İşletilmesi Tarzına Dair Türkiye Fransa Hükümetleri Arasında Yapılan Antlaşma (1932) imzalanmıştır. Sedat Akdeniz, a.g.m., s. 165, 166.

128 Aslı Nur Sencer, a.g.t., s. 130. 129 Oktay Zaif, a.g.m., s. 387.

130 Şerafettin Can Erdem, “Tayfur Sökmen”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 37,

İstanbul, 2009, s. 392; Ayrıca, 21 Aralık 1936’da Suriye Başbakanı Cemil Mardam’a meseledeki kararlığını şu cümlelerle ifade etmiştir: “Fransız Hükûmeti aklını başına toplasın. Namusum üzerine

söylüyorum. Bırakmam. …Türkiye Cumhuriyeti’nin arzu ettiği şey, Suriye’nin müstakil bir İslam devleti olmasıdır… Fakat Fransızlar bunu istemiyorlar Suriye’yi kıskıvrak ellerine almak istiyorlar… Fransızlar Suriye’yi adam yapmak istiyorlar fakat evvela kendileri adam olsunlar.” Atatürk Hatay konusunda ise: “Bu mesele benim için bir namus meselesidir. Biz orayı bir muharebe ile kaybetmedik. Bize verin demiyorum. İhtiyacımız yoktur… Bu namus meselesi için en büyük tehlikeyi bile göze aldım.” Resul Yavuz, “Hatay Sorunun Uluslararası Platforma Taşınması ve Türk Basınındaki

Yansımaları”, Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Dergisi, C. 1, Sayı: 1, 2018, s. 7.

dışişleri, Suriye tarafından idare edilecek ve Türkçe resmi dil olacaktı.132 29 Mayıs

1937’de Milletler Cemiyeti, Hatay’a özel ayrı bir statü ve anayasa kabul etti. Yapılan seçimlerde Fransızların, Türkler aleyhinde propaganda yapmasına Türkiye’nin tepkisi sert oldu ve en sonunda meselenin Türkiye ile Fransa arasında çözülmesine karar verildi.133

Türkiye ile Fransa Hatay’ın bağımsız bir devlet olması yönünde mutabık kaldılar ve bir anayasa yapıldı. Hatay Devleti’ni, Türkiye ve Fransa birlikte kuracaklardı. Fransızlar işi önemsemeyince Türkiye, Mayıs 1938'de sınıra 30.000 kişilik bir yığınak yaptı.134 Atatürk’te 29 Mayıs 1938 tarihinde Mersin’e gelerek ordu

birliklerinin geçit resmini izledi. Bu olay, Fransızların Hatay işindeki tutumunu değiştirmelerini sağladı.135 Hatay içinde karışıklıklar devam edince Fransa ile

Haziran 1938’de Antakya’da başlayan görüşmeler neticesinde 3 Temmuz 1938’de Türk-Fransız Askerî Antlaşması, 4 Temmuz’da da Türk-Fransız Dostluk Antlaşması imzalandı.136

Yapılan seçimler sonucu 2 Eylül’de Hatay Meclisi açıldı ve yeni devlete Hatay Cumhuriyeti adı verildi.137 Seçim sonrası 40 sandalyeli meclisin 22 koltuğu

Türklerin oldu.138 Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen, Başbakan Abdurrahman Melek

oldu. Hataylılar bağımsız devlet kurarak anavatana katılmak için büyük bir adım attı. Yaklaşık 1 yıl bağımsız yaşadıkları süre zarfında Türkiye, Fransızlara Hatay’ı kendi topraklarına katmak için talepte bulundu. Yaklaşan İkinci Dünya Savaşı sebebiyle Fransızlar bu isteğe yeşil ışık yaktı ve 23 Haziran 1939’da Hatay’ı Türkiye’ye bağlayan antlaşma Fransızlarla yapıldı.139 29 Haziran 1939’da da Hatay Meclisi oy

birliği ile Türkiye’ye katılma kararı aldı ve 7 Temmuz’da Türkiye’ye bağlı Hatay ili

132 Coşkun Topal, a.g.m., s. 4.

133 Şerafettin Can Erdem, a.g.md., s. 392. 134 Oktay Zaif, a.g.m., s. 388.

135 Aslı Nur Sencer, a.g.t., s. 140. 136 Şerafettin Can Erdem, a.g.md., s. 392.

137 Halil Sahillioğlu, “Antakya”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 3, İstanbul, 1991, s.

232.

138 İsmail Soysal, “Türk-Fransız Siyasal İlişkileri (1921-1984)”, Belleten, Türk Tarih Kurumu

Basımevi, C. XLVII, Sayı: 188, 1993, s. 992.

kuruldu.140 Böylece, Atatürk’ün hayatı boyunca yoğun çaba sarf ettiği konu kesin şekilde çözülmüş oldu.

1.3. LOZAN ANTLAŞMASI’NDAN ATATÜRK’ÜN VEFATINA