• Sonuç bulunamadı

3.7. DEĞĠġKENLERĠN YORUMLANMASI

3.7.3. Haberde ĠĢlenen Temalar

AraĢtırma kapsamında incelenen haberlerde öne çıkan temalara iliĢkin tablo aĢağıda verilmiĢtir. Gazetelerde Kürtleri konu alan içerikler bağlamında gündeme taĢınan konulara göre sıralama; frekans, yüzde, ortalama değerler ve standart sapma değerleri biçiminde sunulmuĢtur. Kürtleri konu alan haberler incelendiğinde, 13 ana temanın öne çıktığı15

görülmektedir. Tespit edilen temalar, haberlerin hangi eksende iĢlendiğinin belirlenmesi ve Kürt algısının toplumsal yansıması açısından önem taĢımaktadır. Belirlenen temaların gazete sayfalarında yer alma sıklığı incelendiğinde, toplam haberlerin %50,4‟lük dilime karĢılık gelen 140 haberle en çok Kürtlerin siyasal temsilinin iĢlendiği saptanmıĢtır. 3 Kasım 2002 ve 12 Haziran 2011 seçimleri kapsamında belirlenen örneklem grubundaki haber konuları, özellikle

15

Haberlerde geçen temalardan yalnızca Kürt kimliğine iliĢkin olanlar analiz edilmiĢ, günlük siyaset, seçim ve diğer konular analiz dıĢı tutulmuĢtur. Burada amaç, bir toplumsal kimliğin temsiline olanak sağlayan temel bileĢenlerin hangi sıklıkla sunulduğunun saptanmasıdır. Dolayısıyla yukarıda ifade edilenler Kürt kimliği özelinde ele alınan baĢat temalar olarak değerlendirilmelidir.

seçim tarihinin yaklaĢtığı günlerde seçmenin siyasal temsiline odaklanmıĢtır. Kürtlerin siyasal temsilinin gazetelerde bu yoğunlukta iĢlenmesi, seçmen beklentileri ve aday vaatleri baĢta olmak üzere parti kampanyaları ile Ģekillenen seçim gündemine uygundur.

PKK eylemleri %34,2 ile en çok iĢlenen ikinci temadır. Buna göre Kürtlerle ilgili her üç haberden birinin PKK eylemleriyle birlikte verildiği anlaĢılmaktadır. Bu da PKK tarafından yürütülen eylemlerin Kürt kimliğine iliĢkin olumsuz çağrıĢıma sebep olduğu sonucunu doğurmaktadır. Diğer taraftan PKK saldırıları nedeniyle Ģehit olan askerlerin, öldürülen PKK‟lıların ve bu olaylardan zarar gören insanların, Kürt kimliğine iliĢkin genel toplumsal algının olumsuz yönde Ģekillenmesine de sebep olabildiği yorumu yapılabilir. Haber baĢlıklarının genel tonu ortaya çıkan sonuçla doğru orantılıdır.

Kürt sorunu, Türkiye‟nin demokratikleĢme çabalarının bir parçasıdır. Bu anlamda basın siyasi çekiĢmelerin yanı sıra demokrasi ve demokratikleĢme vurgusunu ön planda tutmaktadır. Siyasi partilerin, STK‟ların, aydın-sanatçıların ve vatandaĢın kültürel hakların yanında demokrasi kültürünün geliĢtirilmesine dönük açıklamaları olumludur. Kürtlerle ilgili her üç haberden birinde demokrasi kavramı tekrarlanmaktadır. Toplam haberlerin %33,8‟inde demokrasi vurgusu ön plana çıkarılırken, %66,2‟sinde bu yönde vurguya rastlanmamaktadır. Ancak bazı haberlerde özgürlüğün tutsaklık ya da esaretle birlikte kullanıldığı belirlenmiĢtir. Buna bağlı olarak özgürlük ve eĢitlik temalarının kullanılma sıklığı göz önüne alındığında, iki zıt yoruma gidilebilir. Birincisi özgürlüğün demokratik standartların ve insan haklarına saygının yükseltilmesi ile birlikte kullanılmasıdır ki bu evrensel normlara uygundur. Ġkincisi ise özgürlük kavramının bilinçli biçimde tutsaklığı çağrıĢtıracak Ģekilde dillendirilmesidir. “Kürtlerin özgür olmadığı” düĢüncesinin - BDP aracılığıyla- tekrarlanması ile “özerklik” talebi gerekçelendirilmekte ve bu yönde açıklamalar pompalanmaya devam etmektedir.

Tablo 10: Haberde Öne Çıkan Temalar Evet f Hayır f Evet (%) Hayır (%) Ortalama Standart Sapma Kürtlerin Siyasal Temsili 140 138 50,4 49,6 1,49 0,50

PKK Eylemleri 85 183 34,2 65,8 1,65 0,47 Demokrasi/DemokratikleĢme 94 184 33,8 66,2 1,66 0,47 Özgürlük/ EĢitlik 87 191 31,3 68,7 1,68 0,46 Anayasa DeğiĢikliği 68 210 24,5 75,5 1,75 0,43 Etnisite TartıĢmaları 60 218 21,6 78,4 1,78 0,41 PKK/KCK Bağlantılı Davalar 57 221 20,5 79,5 1,79 0,40 Özerklik/Yerinden Yönetim 39 239 14 86 1,85 0,34 Anadil/Anadilde Eğitim 31 247 11,2 88,8 1,88 0,31 Kürtlerin Ekonomik Sorunları 20 258 7,2 92,8 1,92 0,25 Din/Mezhep TartıĢmaları 19 259 6,8 93,2 1,93 0,25

Demokratik Açılım 9 269 3,2 96,8 1,96 0,17

Avrupa Birliği Uyum Yasaları 5 273 1,8 98,2 1,98 0,13

Toplam 278 100 - -

Demokrasi; etnik, dini, mezhepsel ya da ideolojik olsun her toplumsal grup ya da yapı için kaçınılmaz önemdedir. Demokratik uygulamaların toplumsal katmanlar arasında eĢitlik ve adaleti sağlayacağı düĢüncesi, etnik farklılara yönelik uygulamalar için de geçerlidir. Haberlerde Kürt sorununun çözülmesi ile Türkiye‟nin demokrasi standardının yükseleceği yönünde neredeyse görüĢ birliği vardır. Bu nedenle Kürtlerin özellikle kültürel haklar söz konusu olduğunda demokrasi vurgusunu öne çıkarması ya da Kürtler üzerinden demokrasi vurgusunun yapılması, kimlik sorunsalı ıĢığında değerlendirilmelidir. Demokrasi kavramının her üç haberden birinde kullanılması bu yaklaĢımın ürünüyken, toplumsal paydaĢların demokrasiden ne anladığı ve standartların yükseltilmesi için ne tür öneriler sunduğu ayrı bir sorun olarak durmaktadır. Ġktidar için demokrasi, kültürel hakların geniĢletilmesi anlamına gelirken, BDP demokratikleĢmeyi, özerkleĢmeye giden yol olarak görmektedir.

Özgürlük ve eĢitlik temaları toplam haberlerin %31,3‟ünde yer alırken, %68,7‟sinde bu yönde veriye rastlanmamıĢtır. Özellikle özgürlük kavramının incelenen haberler arasında en çok iĢlenen temalar arasında yer alması, belli düzeyde egemen yapı ile toplumsal paydaĢlar arasındaki iliĢkinin boyutuna ve yönüne iliĢkin çıkarımlar yapmaya imkân tanımaktadır. “Kürt” ve “özgürlük” kavramlarının bir arada kullanılması toplumsal algının Ģekillenmesinde pay sahibi olabilmektedir. Böylelikle özgürlüğün zıttı olarak “esaret” fikri Kürtlerle birlikte anılmakta, algı bu

Ģekilde yönetilmektedir. Kürt siyasetçiler tarafından özgürlük temasının yoğun kullanımı, Kürtlerin özgür olmadığı Ģeklinde algılamalara yol açabilmektedir. Daha açık bir ifadeyle, özgürlük kavramının gündemde tutulması ile devletin; demokratik, sosyal ve özellikle de hukuk devleti kimliğiyle çeliĢik bir görüntü vermesine, hatta ontolojik sorunlara neden olmaktadır.

Anayasa, devletin yönetim Ģekli ve devlet kurumlarının iĢleyiĢ biçimleri baĢta olmak üzere, temel toplumsal iskeletin oluĢturulduğu metindir. 1982 Anayasası bu anlamda 90‟lı yıllar boyunca toplumun bütün kesimleri tarafından eleĢtirilmiĢ, çağa ve topluma uygun biçimde yeni bir Anayasanın yazılması yönünde baskılar giderek artmıĢtır. 1982 Anayasasının değiĢtirilmesi düĢüncesi 2000‟lerle birlikte yükselmiĢ, 2007 ve 2011 seçim dönemlerinde baĢat partilerin programlarında ve vaatleri arasında yer almıĢtır. Yeni sivil Anayasa yapılması esasen araĢtırmada belirlenen bazı temalarla doğrudan iliĢkilidir. Yani Anayasa değiĢikliği temasının yer aldığı haberlerde kültürel haklar baĢta olmak üzere aslında; demokrasi, eĢitlik, özgürlük gibi temel kavramların tartıĢıldığı göz ardı edilmemelidir. 2011 seçimleri sonrası ortaya çıkan yeni siyasi tablo Ak Parti‟nin tek baĢına Anayasa yapmasına imkân vermemekle birlikte, tüm partilerin katılımıyla oluĢturulan uzlaĢma komisyonuyla yeni Anayasa için fikir birliğine varılmıĢtır. Dolayısıyla yeni Anayasa yapım sürecinin son dönemde gündeme ağırlığını koyan bir tema olduğu ve Kürtlerin taleplerini seçim döneminde bu doğrultuda dile getirdikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Tablo incelendiğinde, haberlerin %24,5‟inde Anayasa değiĢikliğine iliĢkin tartıĢmalara yer verilirken, %75,5‟inde bu yönde veriye rastlanmamıĢtır. Kürtlerle ilgili her dört haberden birinde Anayasa değiĢikliği temasına yer verilmesi de bu kapsamda yorumlanmalıdır.

Öte yandan, eĢit yurttaĢlık temelinde oluĢturulacak yeni Anayasa ile Kürtlerin temel haklara kavuĢacağı öngörüsüne karĢın, Türklük ve Anayasal vatandaĢlık tanımlarına iliĢkin tartıĢmalar iki eksende toplanmaktadır. Birinci tartıĢma Türklüğün tanımı ve Anayasada kullanımı, ikinci tartıĢma ise Kürtlerin asli unsur olarak Anayasada belirtilip belirtilmeyeceği sorusu üzerine yoğunlaĢmaktadır. Etnik kökene iliĢkin tartıĢmalar ise büyük ölçüde, Kürtlerin etnik kökenleri nedeniyle ayrımcılığa maruz kaldığı iddiaları etrafında toplanmaktadır. Bu iddiaların sahipleri Kürt

siyasetçilerdir. PKK, KCK vb. davalar nedeniyle tutuklu bulunan Kürt siyasi elitlerin durumu üzerinden ayrımcılık iddiaları ve karĢı savlar üretilmektedir.

Irkın genetik bir kategoriye iĢaret ettiği düĢünüldüğünde bile, gazetelerde Kürtlerin kökensel özelliklerine dair herhangi bir veriye rastlanmamıĢtır. Yani Kürtlerin kuĢaktan kuĢağa geçen ve devletin sınırlarına bağlı olmayan kültürel bir kategori olarak etnik özelliklerinin (Wallerstein, 2007: 97) “verili olmayan/tektip” yani tasavvur edilen olduğu anlaĢılmaktadır. Böylece Kürtler kolektif kimliğin aurası içerisinde bütünlüklü, ortak kimlik özelliklerine sahip bir görünümde sunulmaktadır.

AraĢtırmada ele alınan haberlerin %20,5‟inde KCK/PKK bağlantılı davaların Kürtleri konu alan haberlerle birlikte iĢlendiği tespit edilmiĢtir. PKK eylemlerinin %34,2 oranında sayfalarda yer bulduğu da göz önüne alındığında, terör eylemleri, askeri operasyonlar ve soruĢturmaların Kürtlerle birlikte anılacak biçimde tasarlandığı söylenebilir. KCK soruĢturmalarında tutuklananların Kürt siyasi, gazeteci, yazar vs. olduğu düĢünüldüğünde, tablodaki sonucun daha anlaĢılır hale geldiği görülecektir.

Özerklik ve/veya yerinden yönetim BDP‟nin gündemde tuttuğu bir diğer temadır. Analiz edilen haberlerin %14‟ünde özerk yönetim biçimleri ile yerinden yönetime iliĢkin talep, beklenti ve tartıĢmalara yer verilmiĢtir. Analiz edilen haberlerin %86‟sında ise özerklik ve/veya yerinden yönetim kavramlarına iliĢkin ifade ve göndermeye rastlanmamıĢtır. Özerklik kavramı kültürel hakların ötesinde, BDP tarafından dile getirilen, bir yönüyle de vaat edilen bir temadır. BDP‟li siyasetçiler özerkliğin ısrarla üzerinde durmaktadır. Her iki seçim döneminde de rastlanan “Adım adım özerkliğe”, “Özerklik coĢkusu”, “Kürtler özerkliğe yürüyor” gibi sloganlarla, Kürtlerin kendi kendilerini idare etme yönünde beklenti sahibi olduğu mesajı verilmek istenmektedir. Bauman‟ın (2010) belirttiği gibi milletten söz edebilmek için önce sınırları çizilmiĢ bir toprak parçasına ihtiyaç vardır. Kürt seçkinler, kimliğin sınırları çizilmiĢ biçimde etnik kategorilerle belirlenmiĢ dıĢlama ve dahil etme noktaları oluĢturup, Kürtlerin tektip kimliğini çevre toplulukların kimliğiyle karĢıt konuma getirerek sürekli olarak pekiĢtirme amacındadır (Vali, 2005: 86).

Seçim sürecinde gerilimi yükselten bir diğer baĢlık, Kürtlerin anadilin kamuda yer almasına ve anadilde eğitime dönük talepleridir. Anadil talepleri az iĢlenen temalar arasında yer almasına rağmen, (%11,2) oranın 2011 seçim gündeminin önemli bir parçası olduğu anlaĢılmaktadır. Kürt sorununun çözüme kavuĢturulmasında toplumsal paydaĢların takındığı tavır, anadil taleplerinin de cesaretlenmesini ve daha fazla seslendirilmesini sağlamıĢtır. Ġktidar anadil konusunu, TRT‟nin Kürtçe yayına baĢlaması, Kürtçenin seçmeli ders olarak okutulması ve dille ilgili yasaklamaların kaldırılması gibi “kültürel iyileĢtirmeler” üzerinden ele alırken, CHP, yerel dillerin zenginliğinin Anayasada belirtilmesi ve anadilin devlet okullarında okutulması gibi diğer etnik grupları da içine alan vaatlerde bulunmaktadır. MHP ise kamuda ve Anayasada anadile kesin olarak karĢı çıkmaktadır. Öte yandan STK‟lardan, aydın-sanatçılardan ve toplumun diğer kesimlerinden anadile iliĢkin farklı sesler yükselmektedir. Anadilde eğitime iliĢkin içerikler daha çok Kurmançi lehçesi üzerinden oluĢturulmakta, TRT tarafından yayın hazırlıklarının sürdüğü bilinen diğer lehçelere yönelik talep ve beklentiler gazete sayfalarına yansımamaktadır.

Kürtlerin ekonomik sorunlarının yer aldığı haberlerin oranı da tıpkı anadil teması gibi oldukça düĢüktür. %7,2 ile en az iĢlenen temalar arasında üçüncü sırada yer alan Kürtlerin ekonomik sorunlarını içeren haberler, aslında bir yönüyle Kürt kimliğinin temsillendirilmesinde kimliksel konuların ağırlıklı olarak kullanıldığının göstergesi niteliğindedir. Tablo dikkatli incelendiğinde; siyasal temsil, özgürlük, demokrasi ve etnisite gibi kavramlar üst sıralarda yer almasına karĢın, Kürtlerin ekonomik sorunları alt sıralarda kalmıĢtır. ĠĢsizlik, yoksulluk ve istihdam gibi Doğu ve Güneydoğu baĢta olmak üzere Türkiye‟nin birçok bölgesinde görülen temel sorunların araĢtırmada ele alınan dönemde Kürtler açısından geri planda kaldığı aĢikârdır. Farklı zaman dilimlerinde gerçekleĢtirilen sosyal eğilim anketleri incelendiğinde, ülkenin temel sorunu olarak ekonomi yani iĢsizlik öne çıkmaktadır.16

Hâlbuki Kürtlerin ekonomik sorunları seçim dönemlerinde dahi gündeme sınırlı

16

Kadir Has Üniversitesi tarafından 2011 ve 2012 yılında gerçekleĢtirilen Türkiye Sosyal- Siyasal Eğilimler AraĢtırması 2 sonuçlarına göre, Türkiye‟nin en önemli sorunu iĢsizliktir. AraĢtırmaya göre gelecek on yılda Türkiye‟nin en büyük sorunu olarak yine iĢsizlik görülmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz; (www.khas.edu.tr), (http://issuu.com).

biçimde taĢınmaktadır. Bu durum, Kürtlerin sosyal eğilimlerini ortaya koyacak araĢtırmaların yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Din/mezhep tartıĢmaları seçimler sürecinde görece az gündeme gelmesine rağmen, özellikle Alevi-Sünni, Ġslam, ZerdüĢtlük gibi anahtar kavramlar üzerinden geliĢtirilen söylemlerin partiler arasında gerilimlere yol açtığı söylenebilir. Öyle ki, ele alınan iki seçim dönemi boyunca toplam 19 haberin Kürtlerin dini ve/veya mezhebiyle ilgili olduğu anlaĢılmaktadır. Bu oran toplam haberlerin yüzde 6,8‟ine karĢılık gelmektedir.

Demokratik Açılım, Ak Parti hükümeti tarafından Millî Birlik ve KardeĢlik Projesi17‟nin bir parçası olarak sunulan, doğrudan Kürtlerle iliĢkili bir projedir. Dolayısıyla demokratik açılıma iliĢkin içeriklerin sıklığı Kürtlerin temsilinde önemli bir veri olarak görülmelidir. Ne var ki analize dâhil edilen gazetelerde demokratik açılım teması yalnızca %3,2 oranında iĢlenmiĢtir. Yani 2010 yılında baĢlatılan sürecin 2011 seçim dönemine kadar neredeyse Türkiye‟nin gündeminden düĢtüğü anlaĢılmaktadır. Aradan geçen bir yıllık dönemde Demokratik Açılım süreci 2011 genel seçimlerinin belirleyenlerinden biri olarak görülemez. Ayrıca Demokratik Açılım sürecinin 2010 yılında baĢlatıldığı düĢünüldüğünde, bu temaya iliĢkin haberlerin sadece 2011 seçim dönemini kapsar Ģekilde değerlendirilmesi gerekir.

Örneklem grubundaki gazetelerde Kürtlerle en az iliĢkilendirildiği belirlenen tema AB uyum yasalarıdır. Öyle ki AB uyum yasaları çerçevesinde Kürtlerin elde ettiği kazanımları kapsayan içerikler, toplam haberlerin yalnızca %1,8‟ine (5 haber) karĢılık gelmektedir. Haberlerde genellikle Kürtlerin kültürel alanda elde ettiği kazanımlara dikkat çekilmektedir. Gazetelerde AB uyum yasaları çerçevesinde Kürtçenin serbest bırakıldığı vurgusuna rastlanmaktadır. Kültür-sanat alanındaki geliĢmeler, Kürtlerle iliĢkilendirilerek sunulmaktadır. AB uyum yasalarının Kürtlerle

17

Millî Birlik ve KardeĢlik Projesi‟nin amacı; “ülkenin ilerlemesi, büyümesi, kalkınması, ulusal ve uluslararası itibarını yükseltmesi, milletin huzur ve refahını arttırılması ve kardeĢliğin pekiĢmesini engelleyen her sorun alanını çözüm yoluna koyma” olarak sunulmuĢtur. Ayrıca etnik, dini ve mezhepsel sorunların çözümüne iliĢkin; “baĢta terör sorunu olmak üzere, etnik grupların, mezhep gruplarının, azınlık gruplarının meselelerini ve ekonomik sorunlarını ele almayı, bu sorun alanlarında iyileĢtirmeler yapmayı ve sorunları en aza indirmeyi gaye ediniyor” ifadeleri projenin temel dayanak noktalarına iĢaret etmektedir (www.akparti.org.tr).

iliĢkili olarak sunulduğu içeriklere 2011 seçim sürecinde rastlanmamıĢtır. Bu sonuç AB üyelik sürecinin Türkiye gündemindeki zaman içerisindeki (2002-2011 aralığı) seyriyle doğru orantılıdır. Özellikle 2007 yılı sonrası AB ile iliĢkilerde yavaĢlama yaĢandığı iddiaları ortaya atılırken, 2011 yılında kurulan AB Bakanlığı‟nın faaliyetlerine rağmen bir müzakere faslı kapatılabilmiĢtir.