• Sonuç bulunamadı

Gerçek Hak Sahipliği ve Teklik Ġlkesi

2. MARKA HUKUKUNDA HAKKIN DOĞUMUNA ĠLĠġKĠN ĠLKELER

2.2. Gerçek Hak Sahipliği ve Teklik Ġlkesi

Dar anlamıyla marka hakkının kullanım yoluyla kazanılması anlamına da gelen gerçek hak sahipliği ilkesinin temeli, en geniĢ anlamıyla, bir kiĢinin sahibi olmadığı bir markayı kendi adına tescil ettiremeyeceği veya tescil ettirse bile korumadan yararlanamayacağı fikrine dayanmaktadır.145

Bu bağlamda, Paris SözleĢmesi anlamındaki tanınmıĢ marka sahibi ve ülkemizde rüçhanlı baĢvuru yapmıĢ kiĢi de gerçek hak sahibi sayılabilir. Çünkü bu kiĢiler ülkemizde üçüncü kiĢiler tarafından yapılan baĢvurulara itiraz etme ve tescilleri hükümsüz kılma yetkisine sahiptir.

Tescilsiz marka, sahibine sonraki markanın tesciline itiraz etme ve hükümsüzlük davası açma gibi haklar sağlamaktadır. Bu sebeple tescilsiz markanın baĢkası adına tescil edilmesi durumunda bu tescil, müseccel marka sahibine baĢlangıçta Ģarta bağlı bir hak sağlar. Gerçek hak sahibinin hükümsüzlük davası açıp markayı hükümsüz kıldıracağı zaman dilimine kadar tescile bağlı olan hak sahipliği devam eder.146

Yani gerçek hak sahipliği ilkesi, tescil ilkesini kabul eden sistemlerde tescil ilkesinin bir istisnası niteliğindedir.

Teklik ilkesi ise esasında gerçek hak sahipliği ilkesinin bir sonucudur. Çünkü gerçek hak sahipliği, öncekinin yanında ikinci bir bağımsız ve münferit hakkın varlığına izin vermez. Bu kuralın temelinde yatan düĢünce, aynı markanın birden çok kiĢi tarafından kullanılmasının halk nezdinde aldatıcı veya yanıltıcı olabileceği düĢüncesidir.147

Teklik ilkesi, bir markanın istisnasız her durumda tek bir kiĢiye ait olacağı Ģeklinde de anlaĢılmamalıdır. Zira SMK m. 5/3, marka sahibinin muvafakatine bağlı olarak, markanın aynısının veya ayırt edilemeyecek benzerinin farklı kiĢiler adına da tescil edilmesine izin vermektedir. Bu yönüyle verilen muvafakat marka hukukunda teklik ilkesinin bir istisnasını oluĢturmaktadır. Marka hukukunda birlikte var olma (co-existence) Ģeklinde ifade edilen bu

145 SULUK (KARASU / NAL), s. 9. 146

Ġlgili Yargıtay kararları için bkz. SULUK (KARASU / NAL), s. 8 dn. 7.

34

durum, bu çalıĢmanın bir parçasını oluĢturan sessiz kalma yoluyla hak kaybının bir sonucu olan birlikte var olma durumundan farklıdır. Zira bu ikinci durumda tescilsiz marka sahibinin birlikte var olma yolunda bir iradesi söz konusu değildir.

Teklik ilkesinin birlikte var olma durumundan baĢka istisnalarının da olduğu Yargıtay tarafından kabul edilmiĢtir. Örneğin Yargıtay HGK bir kararında, ―ayırt edici nitelik kazanmış

olan markalar bakımından getirilen bu korumanın, Paris Sözleşmesi‟nin yukarıda anılan 6. maddesinin birinci mükerrer hükmüyle koruma altına alınmış olan tanınmış markalar bakımından evleviyetle geçerli olacağı açıktır. Dolayısıyla tanınmış marka sahibi, daha önce tescil edilmiş markanın silinmesini istemeden de, bu markanın kendi adına tescili isteminde bulunabilecektir.”148

Ģeklinde ve kanımca oldukça tartıĢmalı bir karara imza atmıĢtır.

SMK‘ya göre, Paris SözleĢmesi anlamındaki tanınmıĢ marka sahibine verilen hak, markasıyla aynı veya benzer markaların tesciline karĢı gelebilme; eğer sonraki marka tescil edilmiĢse hükümsüzlüğünü isteyebilmektir (SMK m. 6/4, SMK m. 25). Paris SözleĢmesi anlamındaki tanınmıĢ marka sahibinin beĢ yıllık hak düĢürücü süre içinde sonraki markanın hükümsüzlüğü davası açma imkânı vardır. Marka sahibi bu imkânı kullanmamıĢsa, tanınmıĢ markasını tescilli marka sahibi izin vermedikçe Türkiye‘de kullanması veya tescil ettirmesi artık mümkün olmamalıdır.

Nitekim Yargıtay yukarıdaki içtihattan yaklaĢık iki buçuk yıl sonra verdiği bir baĢka kararda ―[…] kamu düzenine ilişkin bu düzenlemenin karşısında, başkası adına tescil edilmiş

olan bir markayı oluşturan işaret üzerinde öncelik hakkı olan kişinin sicilde kayıtlı markanın hükümsüzlüğünü isteyebileceği gibi, isterse böyle bir davayı açmaya zorlanmaksızın kendi adına da aynı veya benzeri işaretin mükerrer olarak tescilini isteyebileceği düşüncesi kabul edilemez.”149

Ģeklinde hüküm kurmuĢtur.

Gerçek hak sahipliği, AB mevzuatında 2017/1001 sayılı Marka Tüzüğü‘nün 9. maddesinde de genel bir ifadeyle düzenlenmiĢtir. Anılan maddeye göre, bir AB markası

üzerindeki haklar tescilden başka bir şekilde elde edilmemelidir ve markanın tescili, özellikle marka ayırt edici olmadığında, hukuka aykırı olduğunda ve önceki haklarla (earlier rights) çatıştığında reddedilmelidir.

Madde içeriğinden bu önceki hakkın ne olduğu anlaĢılmasa da Tüzüğün diğer maddelerine bakıldığında (örneğin m. 8, m. 46/1(c)), bu önceki hak, tescilli veya tescilsiz bir marka; bir

148

Yargıtay HGK 19.11.2003, 2003/11578 E. 2003/703 K. (ÇOLAK, 4. Baskı, s. 425‘ten naklen).

35

telif hakkı, endüstriyel tasarım hakkı, kiĢinin fotoğrafı ve ismini ifade etmektedir. Telif hakkı, tasarım hakkı ve kiĢinin ad ve fotoğrafının da bir öncelik hakkı olduğu Tüzüğün 60/2 maddesinde doğrudan düzenlenmiĢtir. Ancak tescilsiz markaların da bir öncelik hakkına konu olduğunu dolaylı biçimde anlaĢılmaktadır. ġöyle ki, Tüzüğün ‗AB Markasının Kullanımının Yasaklanması‘ baĢlıklı 137/1 maddesi Ģunu ifade etmektedir:

Bu Tüzük, Üye Devletlerin yasaları uyarınca var olan madde 8 veya madde 60(2) anlamındaki önceki hakların (earlier rights), sonraki tarihli bir AB markasının kullanılması suretiyle ihlal edildiği iddiasında bulunma hakkını etkilemeyecektir150

(137/1, cümle 1).

Tüzüğün 137. maddesi içinde bahsi geçen 8. maddesinde ise hem tescilli markalar hem de tescilsiz markalar nispi ret sebebi olarak düzenlenmektedir. Anılan 8. maddenin 4. fıkrasına göre:

Belli bir bilinirlikten fazlasına sahip, tescilli olmayan bir marka veya ticaret esnasında kullanılan bir başka işaret sahibinin itiraz etmesi halinde, başvurusu yapılan marka, Birlik mevzuatı uyarınca veya üye devlet yasalarının izin verdiği ölçüde tescil edilmeyecektir:

(a) Topluluk markasının tescil başvurusu veya rüçhan tarihinden önce bu işaretler için hak kazanılmışsa,

(b) işaret sahibine sonraki markanın kullanımını yasaklatma hakkı veriyorsa.

O halde görülmektedir ki, AB marka hukuku, Tüzükteki bu düzenleme ile tescilsiz markaları da korumakta, onlara önceki hak statüsü vermektedir. Benzer Ģekilde, TRIPS‘in ‗BahĢedilen Haklar‘ baĢlıklı 16/1 maddesi de tescilin marka sahibine sağladığı hakları ve bu hakkın sınırlarını belirtmiĢtir:

Tescilli bir ticari markanın sahibi, rızası olmadan üçüncü kişilerin markayla aynı veya benzer olan mal veya hizmetler için aynı veya benzer işaretleri ticarette kullanmasını karıştırılmaya neden olacağı durumlarda engelleme hakkına münhasıran sahiptir (1.cümle).

Aynı mal veya hizmetler için aynı işaret kullanılması durumunda, karıştırılma olasılığının olduğu varsayılır (2. cümle).

150 Maddenin orijinal metni: This Regulation shall, unless otherwise provided for, not affect the right existing

under the laws of the Member States to invoke claims for infringement of earlier rights within the meaning of Article 8 or Article 60(2) in relation to the use of a later EU trade mark.

36

Yukarıda açıklanan haklar mevcut herhangi bir önceki hakka (prior rights) halel getirmez ve Üyelerin kullanım esasına göre hak ihdas etme imkânını etkilemez151

(3. cümle).

Sonuç olarak, hem AB Marka Tüzüğü hem de TRIPS, tescilsiz markaya önceki hak statüsü vererek, sonraki tarihli bir marka baĢvurusunun tesciline itiraz etme imkânı vermiĢ, tescilli markanın önceki hakka üstünlük kuramayacağı ifade edilmiĢtir.

Benzer Belgeler