• Sonuç bulunamadı

BaĢvuru ve Sergiye Dayalı Rüçhan Haklarına ĠliĢkin Sorunlar ve Çözümleri

2. MARKA HUKUKUNDA HAKKIN DOĞUMUNA ĠLĠġKĠN ĠLKELER

2.3. Öncelik (Rüçhan) Ġlkesi (Right of Priority)

2.3.3. BaĢvuru ve Sergiye Dayalı Rüçhan Haklarına ĠliĢkin Sorunlar ve Çözümleri

BaĢvuru ve sergi rüçhanını kabul eden hukuk sistemlerinde, A ülkesindeki sergi rüçhanına dayanarak B ülkesinde baĢvuru yapmıĢ bir kiĢi, daha sonra B ülkesindeki bu baĢvuru rüçhanına dayanarak C ülkesinde baĢvuru yaparsa, bu iki öncelik hakkı kümülatif olarak uygulanacak mıdır sorusu gündeme gelebilir. Yani A ülkesinde açılan sergide markasını teĢhir eden kiĢi buradaki öncelik hakkına dayanarak altı ay içinde B ülkesinde tescil baĢvurusu yaptıktan sonra, bu kez de B ülkesindeki tescil baĢvurusuna dayanarak altı ay içinde C ülkesinde baĢvuru yapabilecek midir? Bu kiĢiye toplamda on iki aylık süre verilebilir mi? Bu sorun, özellikle, öngörülen geçici korumanın ‗baĢka bir öncelik hakkı‘ Ģeklinde anlaĢıldığı durumlarda gündeme gelebilecektir.

Paris SözleĢmesi‘nin 11. maddesinin 2. fıkrası, 4. maddesindeki ‗öncelik hakkı‘ ile 11. maddesindeki ‗geçici koruma‘ arasındaki iliĢkiyi ele almaktadır. Anılan fıkranın ilk cümlesi 4. maddenin öngördüğü öncelik sürelerinin uzatılmayacağını ifade etmektedir.176

Bununla birlikte, bu hükmün ikinci cümlesi, koruma ve önceliğin talep edildiği ülke yetkililerine belirli

174 Paris SözleĢmesi‘nin sergi rüçhanını düzenleyen 11. maddesinde yalnızca ―sergilenen ürünler‖ (… in respect

of goods exhibited …) ifadesi kullanılmıĢtır; açılan sergide markanın kullanıldığı ‗hizmetler‘den

bahsedilmemiĢtir. 1958 yılında Lizbon Revizyon Konferansı‘nda, SözleĢme‘nin 1. maddesinin 2. fıkrasında ‗markalar‘ (ticaret markaları) kelimesinden sonra gelmek üzere ‗hizmet markaları‘ ifadesinin geleceğini kararlaĢtırmıĢtır. Ancak aynı ifade 4. maddeye eklenmemiĢtir. Bunun anlamı Ģudur ki; üye devletler, hizmet markalarına öncelik hakkı tanımakla yükümlü olmamakla birlikte arzu ederlerse bu yönde bir düzenleme yapmakta özgürdürler (BODENHAUSEN, s. 37). Öte yandan TRIPS‘in 62/3 maddesinde ise Paris SözleĢmesi‘nin (1967) başvuru rüçhanını düzenleyen 4. maddesinin gerekli değiĢiklikler yapılarak hizmet markalarına da uygulanacağı belirtilmiĢtir (Article 4 of the Paris Convention (1967) shall apply mutatis mutandis

to service marks.). Dolayısıyla tarafı olduğumuz bu iki sözleĢmede de sergi rüçhanının hizmet markalarını

kapsamadığı anlaĢılmaktadır.

175 Benzer Ģekilde bir görüĢ tarafından da ‗baĢvuru ve tescilde öncelik ilkesi‘ olarak adlandırılmıĢtır (ERGÜN

Mevci, Fikri Mülkiyet Hukuku 1. Cilt, Legem Yayıncılık, Ankara 2020, s. 36).

176

Aynı yönde BOZGEYĠK, Rüçhan Hakları, s. 64: ―Sergilenen marka için sonradan bir de tescil baĢvurusu yapılmıĢsa rüçhan süresi değiĢmez, bu durumda baĢvuru değil, ilk sergileme tarihi dikkate alınır‖.

43

miktarda özgürlük bırakmaktadır. Buna göre, sergi, ilk baĢvurudan önce gelirse, 4. madde kapsamındaki baĢvuruya dayalı rüçhanın öncelik süresi uzatılmadan mal/hizmetin ilk sergilendiği tarihten itibaren sayılabilir.177

Bir baĢka sorun ise rüçhan hakkına dayanarak bir baĢka ülkede baĢvuru yapıldığı takdirde, ilk baĢvuru yapılan ülkedeki baĢvuru tarihinden önce aynı iĢaret için bir hak elde edilmiĢse (kazanılmıĢ bir hak varsa) bu durumda ne olacağıdır. Konu ile ilgili düzenleme Paris SözleĢmesi‘nin 4. maddesinin B bendinde düzenlenmiĢtir. Bu düzenlemeye göre,

öncelik hakkına temel teşkil eden ilk başvuru tarihinden önce üçüncü kişilerce kazanılmış haklar, üye ülkelerin iç mevzuatına göre saklıdır. Yani, öncelik hakkı yalnızca Paris

Birliği‘nin bir ülkesindeki ilk ulusal baĢvuru tarihinde ortaya çıktığı için, ulusal düzenlemeler uyarınca bu tür bir baĢvuru tarihinden önce üçüncü kiĢilerin kazanılmıĢ haklarını etkileyemez. Paris Birliği ülkelerinden birinde kazanılan bu tür hakların diğer akit devletlerde de herhangi bir etkisi olup olmayacağı, ikincisinin (korumanın talep edildiği ikinci ülkenin) iç mevzuatına bağlı olacaktır.178

Bir önceki paragrafta incelenen durum rüçhan hakkının doğmasından önce (ilk baĢvuru yapılan ülkedeki baĢvuru tarihinden önce) aynı iĢaret için bir hak elde edilmesi durumudur. Bu durumdan farklı olarak, ilk baĢvuru yapılan ülkedeki baĢvuru tarihinden (rüçhan hakkının doğduğu tarihten) sonra fakat rüçhan talebinin bir baĢka ülkede öne sürülmesinden önce ilgili ülkede aynı iĢaret için baĢvuru yapılmıĢsa durum ne olacaktır? Örneğin, Ġspanya‘da 01.01.2020 tarihinde ilk baĢvuru yapılmıĢ, bu baĢvurunun vermiĢ olduğu rüçhan hakkına dayanarak 30.05.2020 tarihinde de Türkiye‘de baĢvuru yapılmıĢ olsun. Fakat yine Türkiye‘de bir baĢkası 10.01.2020 tarihinde iyiniyetli biçimde aynı marka için baĢvuruda bulunup 15.05.2020 tarihinde tescil ettirmiĢ olsun. Ġspanya‘daki baĢvurunun sahibi rüçhan belgesiyle birlikte süresi içinde 30.05.2020‘de Türkiye‘de tescil talebinde bulunduğunda ne olacaktır?

Olay iki ihtimal üzerinden değerlendirilebilir. Ġlk olarak 10.01.2020 tarihli baĢvurunun henüz baĢvuru aĢamasında olduğu (yani henüz tescil edilmediği) varsayıldığında zaten ortada bir sorun yoktur, SMK m. 12/6 hükmü açıktır. Bu maddeye göre rüçhan hakkına dayanılarak baĢvuru yapıldığı takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten sonra üçüncü kiĢiler tarafından yapılan ve rüçhan hakkına konu olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer

177

BODENHAUSEN, s. 151-152.

44

olan ve aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetleri kapsayan baĢvurular reddedilir.179

Bu sebeple Kurum 30.05.2020 tarihinde rüçhanlı baĢvuruyu aldığında 10.01.2020 tarihli baĢvuruyu reddedecektir.

Ġkinci olarak iyiniyetli olan 10.01.2020 tarihli baĢvurunun 15.05.2020 tarihinde tescil edilmiĢ olduğu varsayılırsa, bu durumda SMK m. 12/6‘nın uygulanma imkânı yoktur. Bu madde baĢvuru aĢamasındaki markaların reddedileceğini söylemektedir. O halde tescil iĢleminden sonra rüçhan hakkına sahip olan marka baĢvurusu 30.05.2020‘de Kurum‘a ulaĢtığında Kurum, 15.05.2020 tarihinde tescil edilen markanın hükümsüzlüğüne karar verip daha sonra rüçhan hakkına sahip olan markayı mı tescil edecektir? Cevap olumsuzdur, Kurum‘un markanın hükümsüzlüğüne karar verme yetkisi yoktur; hükümsüzlüğe mahkemeler karar verir (SMK m. 25/2).

Mevcut durumda180 ilgili kiĢiler, rüçhan hakkı sahibi ve hatta Kurum‘un kendisi hükümsüzlük davası açarak markanın terkinini sağlamalıdır. Hükümsüzlüğün hangi maddeye dayandırılması gerektiği konusunda ise, SMK m. 12/6‘ya dayanma imkânı yoktur. Zira hükümsüzlük halleri arasında bu madde sayılmamıĢtır. Kanımca çözüm, aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik halini düzenleyen m. 5/1-ç ile aynılık veya benzerlik durumunu düzenleyen m. 6/1‘e dayanmaktır. Ancak m. 6/1 gerekçe gösterildiğinde yalnızca

aynı olma durumu kapsamında hükümsüzlük istenebilir, benzer olma durumu hükümsüzlük

gerekçesi olmamalıdır. Zira en baĢta da söylediğimiz gibi rüçhan hakkı markanın aynısı veya

ayırt edilemeyecek derecede benzeri için kullanılır.

179

Kanımca bu düzenlemenin dayanağı Bozgeyik‘in de ifade ettiği gibi rüçhan hakkının yenilik doğuran bir hak olması hasebiyle kullanılmakla baĢkaca bir iĢleme gerek duymaksızın diğer marka baĢvurularını hükümsüz hale getirmesidir (BOZGEYĠK, Rüçhan Hakları, s. 71). Rüçhanlı baĢvuruların diğer baĢvuruları geçersiz hale getirmesi kural olarak geçmiĢe etkilidir; rüçhan hakkından etkilenen baĢvurular yapıldıkları tarih itibariyle hükmünü yitirir (BOZGEYĠK, Rüçhan Hakları, s. 74). Fakat bu durumda da rüçhanlı marka için koruma geçmiĢe etkili olarak baĢlamaz, baĢvuru tarihi itibariyle baĢlar. Rüçhanın tek etkisi önceden yapılan marka baĢvurusunu hükümden düĢürmektir (BOZGEYĠK, Rüçhan Hakları, s. 72).

180 MarKHK döneminde böyle bir sorun ortaya çıkmamaktaydı. Çünkü MarKHK m. 25/2‘de ―rüçhan hakkına

dayanılarak baĢvuru yapıldığı takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten itibaren üçüncü kiĢiler tarafından yapılacak rüçhan hakkına konu olan tescil baĢvurusunun mal veya hizmetler itibarıyla kapsamındaki baĢvurular ve bunlar adına yapılacak marka tescilleri hüküm ifade etmez‖ denilmekteydi. Yani rüçhan süresi içinde rüçhanlı baĢvuru geldiğinde yapılmıĢ olan tesciller de kendiliğinden hükümsüz hale gelmekteydi. Fakat bu düzenleme SMK‘da yer almamıĢtır. Kanımca gerekçesi doktrinde de ifade edildiği üzere (bkz. BOZGEYĠK, Rüçhan Hakları, s. 73), altı aylık süre içinde yapılacak bir baĢvuruya istinaden tescil iĢlemlerinin tamamlanmasının mümkün olmaması ve dolayısıyla rüçhan hakkının tescilleri hükümsüz kılma fonksiyonunun anlamını yitirmesidir. Kanımca bu düzenlemenin SMK‘ya alınmaması isabetli olmamıĢtır. Çünkü Kurum‘un marka baĢvuruları anlamında iĢ yükü yoğunluğunun az olduğu ve yapılan baĢvuruya itiraz gelmediği durumlarda altı aylık süre içerisinde markanın tescil edilmesi mümkün olabilecektir.

45 Ayrıca yukarıda yer verildiği üzere,181

Paris SözleĢmesi‘nin 4. mükerrer 6. maddesine göre menĢe ülkedeki bir ilk (veya baĢka bir) baĢvuru, bu ülkede markanın tescili ile sonuçlanırsa bu marka, rüçhan talep etme süresine tabi olmaksızın, Birliğin diğer ülkelerinde, ―olduğu gibi” korunmaktadır. Dolayısıyla rüçhan hakkının doğduğu baĢvuru tescil ile sonuçlanmıĢsa Paris SözleĢmesi‘nin bu maddesine dayanarak da hükümsüzlük istenebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus menĢe ülkedeki tescilin, Türkiye‘deki tescilden önce yapılmıĢ olması gerektiğidir. Çünkü Paris SözleĢmesi‘nin ilgili maddesine göre, bu

markaların, korunma talep edilen ülkelerdeki üçüncü kişiler tarafından kazanılmış haklara tecavüz etmesi halinde korunması söz konusu değildir (4. mükerrer 6. madde, fıkra B/1).

Özetle Ģartlar sağlanırsa, rüçhan hakkı ile ulaĢılmak istenen sonuca Paris SözleĢmesi‘nin bu hükmü vasıtasıyla da ulaĢılabilir.

Son olarak, rüçhan hakkının bir baĢkasına devredilip devredilemeyeceği hususuna değinmek gerekirse, SMK‘da bu konuda bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak Paris SözleĢmesi‘nin 6/3 maddesinde yazıldığı üzere üye bir ülkede tescilli marka, markanın ilk tescil edildiği ülke de dâhil olmak üzere diğer Birlik ülkelerinde tescil edilen markalardan bağımsızdır. Bu bağımsız karakteri sebebiyle marka sahibi markasının diğer ülkelerde tescilini talep etme hakkını bir baĢkasına devredebilir.182

Ayrıca rüçhan hakkı da marka hakkı gibi bir ekonomik değer haline gelebilir. Bu değer, ilk baĢvuru veya sergi sahibinin Ģahsına iliĢkin belli bazı özellikler sebebiyle ortaya çıksa da, onun malvarlığına iliĢkin bir haktır. Uygulamada devire iliĢkin birtakım sorunların ortaya çıkması, rüçhan hakkının bağımsız bir ekonomik değer olarak müstakilen devrine engel değildir.183

Benzer Belgeler