• Sonuç bulunamadı

Göçebe Hayat Tarzını Devam Ettiren Aşiret Mensuplarının İktisad

4.2. BOZAHMETLİ YÖRÜK AŞİRETİ'NDE SOSYO-KÜLTÜREL HAYAT

4.2.1. Bozahmetli Yörük Aşireti’nde İktisadi Hayat

4.2.1.1. Göçebe Hayat Tarzını Devam Ettiren Aşiret Mensuplarının İktisad

Bozahmetli Yörük Aşireti’nin göçebe olanlarında ekonomik hayat son çeyrek asra gelinceye kadar, deve katarları, keçi yahut koyun sürüleri, atlar, eşekler, bazı ailelerde inekler, çoban köpekleri, av köpekleri, varsa kedi ve kümes hayvanları ile çadır müştemilatından ibaretti. Son yıllarda hızla artan yerleşik hayata geçişlerle birlikte hem göçebe aşiret mensuplarındaki ekonomik değer kalemleri değişmiş, hem de yeni bir yaşam biçimi olan Kenar Mahalle Göçebeliği ortaya çıkmıştır. Yeni ortaya çıkan bu yaşam biçimi ile de televizyon, cep telefonu ve ısı panelleri başta olmak üzere çeşitli araçlar çadırlara kadar girmiştir. Zira bu yaşam biçimi, göçebe yaşam tarzı ile yerleşik yaşam biçimi arasında bir geçiş yaşam tarzı niteliği taşımaktadır.

Yörükler, ellerinde bulunan keçi yahut koyun sürülerine davar derler. Yerleşikler de inek sürüleri için aynı ismi kullanırlar. Davar sürüleri göçebe Yörüklerin yegâne geçim kaynaklarıdır ve hala Yörüklerin önemli bir ekonomik faaliyet alanıdır. Nitekim Türklerin tarihsel süreçte ekonomik faaliyet alanlarına baktığımızda “Ziraatla uğraşanların başlıca servetleri küçük ziraat sahalarından ibaret olduğu gibi, esas serveti hayvan sürüleri idi. Bu yüzden Türkler hayvanlarına servet manasında tavar derlerdi” (Eröz; 1983: 219). Dün olduğu gibi bugün de Yörüklerin tek sermayesi olan davar, “servet” demektir.

Diğer Yörük aşiretlerinde olduğu gibi Bozahmetli aşiretinde de en büyük gelir oğlakların yahut kuzuların satılması ile elde edilen gelirdir. Bu gelir keçilerde oğlak yahut çebiç, koyunlarda kuzu, toklu yahut şişek adlarındaki yavruların genellikle bir yaşlarında satılması ile elde edilir. Genellikle erkek yavrular satılır, dişilere ise damızlık yapılmak üzere bırakılır. Oğlak yahut kuzuların satılmasından

elde edilen para çoğunlukla iki şekilde değerlendirilir; ya damızlık dişi mal alınıp sürünün daha da çoğalması sağlanır, ya da göçebe hayatın sonlarına doğru geldiklerini fark eden göçerler şehirlerde ev, arsa vb. alınıp, geleceğe yatırım yaparlar. Nitekim görüştüğümüz kişilerin hemen tamamı göçebeliğin kısa sürede sona ereceğini ve bu yüzden de gelecek kaygısı taşıdıklarını ifade ederlerken, şehirlerde ev ya da arsa almanın geleceğe yönelik bir yatırım olduğunu düşünmektedirler.

“Göçebe olarak yaşamak artık neredeyse imkânsız hale geldi, biz yaşlandık çocuklarda şehirlerde yaşamaya başladılar ve göçebe olarak yaşamak istemiyorlar. Bizde artık baş edemez olduk. Galiba sonumuz şehir hayatı. Elde ettiğimiz kazancı şehirde ev, arsa vb. şeyler alarak değerlendirmeye çalışıyoruz” (C.E; 65, E).

Yörükler, kışlık kazancını yaylada sağlar, koyunundan, keçisinden ürettiği sütü yağ ya da peynir yapmak durumundadır. Koyunundan elde ettiği yünü köy pazarında satar. Hayvanlarının yaşlısını, erkeğini yaylalara gelen tüccarlara satarlar (Seyirci, 1994: 193). Benzer durumlar Bozahmetli Aşireti için de geçerlidir. Bozahmetli Aşireti'nin en önemli ekonomik kazançlarından birisi sürüden elde edilen süt ve süt ürünleridir. Bir Bozahmetli Yörük obasında genellikle üç yüz ile beş yüz arasında davar bulunur. Bu sürülerin büyük bir kısmı oğlaklı davar yani sütü sağılabilen hayvanlardır. Ortalama bir obanın günlük on ile on beş kilo arasında peyniri olur ve “değişik” adı verilen sistemle bütün obanın peyniri bir obada toplanır. Toplanan peynir yahut lor her ne varsa o hafta yakınlarda nerenin pazarı varsa orada satılarak paraya dönüştürülür. Bu da önemli bir ekonomik gelir kaynağı olarak karşımıza çıkar. Nisan ayında başlayan bu süreç Kasım ayı ortalarına kadar sürer. Süt ve süt ürünlerinden elde edilen gelir daha çok ailelerin pazar alışverişlerini ve gündelik ihtiyaçları karşılamaya yöneliktir.

"Yayladaki keçi sayısı azaldıkça keçi sütü yere düşmez oldu. Eskiden köylere, pazarlara çıkar peyniri değerlendirmeye çalışırdık. Keçi sütünün faydaları ortaya çıktıkça ve davar sürülerinin sayıları azaldıkça keçi sütü kıymete bindi. Şimdilerde insanlar süt için sıraya giriyor. Yaylalara kadar gelip, taze salamura peyniri günlük alıyorlar

insanlar. Ayrıca peynir tüccarları zaten kapımızdan gitmiyor"(DE, 63, K).

Peynir kadar olmasa da göçebe aşiret mensuplarının iktisadi hayata katkılarından birisi de yayıklardır. Yayığın tarihi Tunç Devri’nde pişmiş toprak (Turfan) ile başlamış, Tuluk, Çömlek, Gümbür (Ahşap) ile günümüze kadar devam etmiştir. Ayrıca büyük Türk Lugatı Divan-ü Lügati-t Türk’te yayık “Yanlık” olarak geçmektedir (Karpuz, Ürekli, 2011: 170). Burada dikkatimizi çeken en önemli durum “Yanlık” kelimesinin günümüzde Bozahmetli Yörük Aşireti’nde de aynen kullanılıyor olmasıdır. Yanlık’tan elde edilen yağ aşiret mensuplarına küçük de olsa bir ekonomik katkı sağlamaktadır. Yanlık denen keçi derisinden yapılma yayık ile çıkarılan ayran günübirlik taze tüketilmesi gereken bir ürün olduğundan, yayık ayranı ticari değil eğlencelik olarak düşünülmüştür. Yayık yayılması esnasında orada bulunan misafirlere ikram edilir. Yayık yayılan yere gelemeyen obalara da bir çocuk aracılığıyla ikram amacıyla gönderilir. Yayığın yağı ise hem obanın kendi yağ ihtiyacını karşılar hem de çevre köylerdeki tanıdıklarla takas malzemesi olarak ticari işlev sağlar.

Yörük obalarında ekonomiye katkı sağlayan uygulamalardan birisi keşiktir. Keçi, koyun yahut sığır sürüsü olsun belli bir sayıdan az ise veya çobanlar ile hayvanlar arasında dengesiz bir dağılım söz konusuysa birbirilerinin yerlerine sırayla sürü otlatmaya gitme olayına “keşiğe gitmek” denilir. Keşik, sadece hayvanların güdülmesinde değil, onların ürünleri olan peynir, yoğurt, yağ vb. durumlarda ürünlerin hem uzun süre beklememesi hem de bir grup obadan sadece bir ailenin bir haftalığına bütün sütü toplaması da yaygın görülen keşik uygulamalarındandır (Bozkurt, 2010: 265). Hatta Bozahmetli Yörük Aşireti’nde hayvanlardan daha ziyade keçi sütünün “değişik” adı verilen bir keşik sistemi uygulanır. Yaklaşık yüz elli oğlaklı keçisi bulunan bir aşiret mensubu sütü komşusuna değişiğe verirken kazandaki sütü ölçmek için, ekmek attıkları “şiş” adındaki döndürmecin yahut temiz bir ağaç sopasının kertilmesiyle belirlenir. Aynı ölçü aleti ve aynı kazanla süt değişiği yahut keşiği gerçekleşmiş olur.

Semt pazarlarına çıkarak peynir satan Yörükler, köylülerden yaş sebze ve meyve alıp, onlara keçi kılı, koyunyünü yahut deve yapağısı vererek takas ekonomisi

gerçekleştirirler. Böylece Yörükler, bu tür ekonomik faaliyetleri esnasında, sadece ekonomik bir faaliyet yürütmez, aynı zamanda göçer olmayan çevre köylerle ve civar mahallelerle iletişim kurmuş olurlar. Bu etkileşim zaman zaman dostluklara ve akrabalıklara dönüşebilmektedir. Diğer yandan bu etkileşimler Yörükleri sosyalleştirirken kendi dışındaki kültürlerle etkileşimini arttırır. Bu süreç içinde kız alıp vermeler yaşanırken, göçerlerin yerleşik hayata geçişini kolaylaştırıcı bazı mekanizmaların ortaya çıkmasına da neden olabilmektedir.

Bozahmetli Yörük kadınları ayrıca Isdar adını verdikleri dokumalarıyla da ekonomiye katkı sağlarlar. Keçi kılından dokudukları kilimleri, kolanları ve sicimleri satarlar yahut takasta kullanırlar. Koyunyününden elleri ve ayaklarıyla tepeleyerek yoğurdukları keçeleri ise çoğunlukla çadırda misafirler için kullanırlar. Bu keçelerin satımı çok sınırlı sayıdadır.

“Aşiret obalarında gündelik ekonomik hayat, büyük oranda süt ve süt ürünleri ile sağlanır. Bunun yanı sıra yılda bir kez keçi, koyun yahut devenin kılları kesilir, bu da oba ekonomisi için küçük de olsa bir katkıdır. Hem zaman zaman çadırlara kadar gelen köylü kadınları ile takas yapılarak evin sebze ve meyve ihtiyacı karşılanır hem de evin bireylerinin kazak, İngiliz kilotu, çorap vb. ihtiyaçları karşılanır” (ŞC, 62, E).

Yörük obalarında ekonomik çıktılardan bir tanesi de oba hane halkı dışından para karşılığı tutulan çobanlardır. Eskiden Yörükler, hayvanlığın yanısıra küçük çapta da olsa tarım da yapmışlar ve küçükbaş hayvanlara bakan çobanlara para yerine buğday ve arpa cinsinden tahıllar vermişlerdir. O zamanlarda çoban, zengin veya hayvancı köylerde olduğu gibi sürü sahibi tarafından beslenilmez, kendi keselerinden yerlermiş. Son dönemlerde ise çoban kıymete binmiş çok yüksek ücretlerle çalışmaya başlamıştır. Hatta ortalama bir memurdan daha fazla para teklifine karşın çoban bulamayan ve sırf çoban sorunu yüzünden hayvancılığı bırakanlar dahi olmuştur.

“Artık çoban bulamıyoruz, çok para veriyoruz yine de bulamıyoruz. Çoban bize değil biz çobana hizmet eder hale geldik. Çoban

yüzünden malcılığı bırakıyoruz. Malcılığı bırakınca biz ne yaylada ne yapacağız? Şehre gidip yerleşeceğiz”(SE, 37, E).

Göçebe hayatı devam ettiren Bozahmetli Yörük Aşireti'nde iktisadi yaşam; satılan oğlak veya kuzu sürüleri, süt ve süt ürünleri, kıl, yün ve yapağının yanı sıra bir gelir de hastalanan yahut eti için kesilen hayvanların derilerinden elde edilen gelirlerdir. Ramazan ayları dışında et satarak ekonomiye katkı sağlayan Yörük sayısı ise oldukça azdır.

Genelde tüm Yörüklerin özelde Bozahmetli aşiretinin ekonomik faaliyet alanlarını düşündüğümüzde, ekonomik faaliyetlerin konargöçer yaşamın sürdürülmesinde önemli bir işleve sahip olduğu görülmektedir. Diğer yandan Yörüklük, sadece bir ekonomik uğraş alanı değil aynı zamanda bir yaşam tarzıdır.

4.2.1.2. Yerleşik Hayata Geçmiş Aşiret Mensuplarının İktisadi